Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 6:10 pm

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Cheryl-cheryl-cole-13666829-100-100xxGüzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... 41

Zaman; Balo günü bir kaç saat sonra
Kurgu; Hasta olması nedeniyle baloya gidemeyen Blessing, evde sıkıldığı için bir cafeye vakit geçirmeye gider. Bir kaç dakika sonra gelen 4. sınıf öğrencisi Aura ile iyi vakit geçirirlerdir fakat bir nedenden dolayı tartışmaya başlarlar. Bu nedeni rpleri okuduktan sonra öğrenebilirsiniz.




    Blanche ve Blysse şuan da baloda eğleniyor olmalılardı. Blessing ise sıkıcı yatağında sıkıntıdan patlar bir halde uyumaya çalışıyordu. Balo'ya gitmediğine pişman olmuştu. Bazen yatak odasında bulunan televizyonu açıyor ve kanalları zaplıyordu. Ondan sıkılınca da kendisine bir şeyler hazırlamak için mutfağa iniyordu. Bunu yaklaşık iki saatten beri yapıyordu ve gerçekten çok sıkıcıydı. ‘’ Keşke bende balo’ya gitseydim. ‘’ diye düşünmeden edemiyordu Blessing. Ama artık iş işten geçmişti. Çünkü bu saatten sonra geç kalmış ve onu almazlardı. Balonun nasıl gittiğini sormak için Blanche’a mesaj almıştı ama cevap gelmemişti. Kesinlikle eğleniyor olmalıydı. Gitmeden önce yanağıma bir öpücüm kondurup ‘ Senin içinde eğleneceğim canım. ’ demişti ama bu beni tatmin etmedi. Şuan da gerçekten pişman oldum. Dışarıya çıkmak biraz gezmek istiyordu. Eline telefonu aldı ve rehberini kontrol etmeye başladı. Fakat rehberindeki hemen herkes baloya gidecekti. Özellikle de Alex. Balo’dan sonra kendisini ziyaret edeceğini söylemişti fakat Blessing balo sonuna kadar sıkıntıdan öleceği için cansız bedeniyle karşılaşırdı her halde. Rehberinde ki sadece bir kişi baloya gitmeyeceğini söylemişti o da Serena’ydı. Fakat o Blessing’den küçüktü ama onu seviyordu. Cana yakın ve tatlı bir kişiliğe sahipti. Ona mesaj atıp dışarıya çağırabilirdi. Bir cafe de oturup ya da alışveriş merkezine gidip eğlenebilirlerdi. Fakat Blessing’in fazla olmasa da baş ağrısı sinirlerini bozmaya yetiyordu. Hemen telefonunu mesaj yazma bölümüne geldi ve mesajını yazdı. Selam tatlım. Evde oturmaktan öyle sıkıldım ki. Eğer sende baloya gitmediysen bir yerler de buluşup bir şeyler yapabiliriz. Ben şuan evdeyim birazdan çıkıp Manhattan’da biraz dolanacağım canım. Gitmek istediğin bir yer varsa söyle de orada buluşalım. diye yazdıktan sonra Serena’yı rehber de bularak onun ismini işaretledi ve mesajı yolladı. İşinin olmadığını umarak yatağından kalkıp telefonun iletim mesajını görünce masanın üzerine koyarak giyinmeye başladı. Evde kimse olmadığı için rahat rahat elbiselerini deneyebilirdi. Hava fazla sıcaktı ama elbise de giymek istemiyordu Blessing. Ayağa kalktığında başının hafiften döndüğünü anlayınca yatağın kulpundan tutarak destek almaya çalıştı. Bir eliyle de başını tutuyordu. Birkaç saniye sonra kendine geldi. Bunun bir anlık bir şey olduğunu umarak kendini toparladı. Dolabını açarak kısa kot şortunu ve pembe tişörtünü aldıktan sonra dolabı kapattı ve askıda olan giysilerini yatağın üzerine fırlattı. Üzerinde ki pijamaları çıkarttıktan sonra ilk olarak şortunu, daha sonra da pembe badisini giydikten sonra sadece saçı kalmıştı. O sıra da telefondan Serena’ya mesaj attığını hatırlayarak hemen telefonuna sarıldı ve mesaj geldiğini görünce yüzünde gülümseme oluştu. Hemen mesajı kısa süre de açtı. Fakat okuduktan sonra yüzündeki gülümseme solmuştu. Mesaj da; Blessing, inanamazsın ama bu lanet ev yerleştirme meselesi beni boğuyor. Yardım istiyorum artık... Christine geldi ve direk kaçtı. Düşün artık, neredeyse odayı değil tüm evi ben yerleştiriyorum, ah hizmetçileri de unutmayalım. Ben sadece odamı yerleştireceğim demiştim! Benimkiler bol bol geziyor çünkü! Gezebilecek halde değilim sanırım. Of... yazıyordu. Yüzü aniden düşmüştü Blessing’in. Dışarıya çıkıp çıkmayacağına karar vermeye çalışıyordu. Bir süre düşündükten sonra kendisi de çıkabileceğini düşünerek mesaja cevap yazdı. Neyse canın sağ olsun canım. Daha sonra bol bol gezeriz. Biz de onları çatlatırız. Geleyim yardım edeyim derdim ama kendimi hiç iş yapacak gibi hissetmiyorum. Daha sonra artık sana kolay gelsin canım. Yazdıktan sonra mesajı yolladı ve telefonunu tekrardan aynı yerine koydu. Acaba çıkmalı mıydı? Hem de bu haliyle. ‘’ Ne varmış canım benim halim de? Turp gibiyim. ‘’ diye kendi kendine konuşurken dışarıya çıkmaya son olarak karar verdi ve aynanın karşısına geçerek saçlarının arkasında ki tokayı çıkarttı ve saçlarının omuzlarına dökülmesine izin verdi. Böyle daha hoş görünüyordu. Saçlarına hiçbir şey tutturmadan kendi haline bıraktıktan sonra makyajını da yaptıktan sonra dışarıya çıkmak için hazırdı. Ayağa kalktı. Çantasının kapının arkasından aldı. Telefonunu da masanın üzerinden alarak çantasının içine -sesli konuma alarak- koydu. Odasından çıkarak çıkış kapısına doğru ilerledi. Siyah hafif topuklu ayakkabılarını da ayağına geçirdikten sonra evin anahtarlarını alarak kapıyı örttü ve evden çıktı.

    New York sokakların da vitrinlere bakarak yürürken bir yandan da kulağında kulaklıklarla müzik dinliyordu. Müzik Blessing’in ruhunu dinlendiriyor ve adeta sıkıntısını üzerinden atıyordu. Yorulduğunu hissettiğin de Manhatta’nın lüks cafelerinden biri olan Starbucks’un önünde duruyordu. Tam da yerindeydi doğrusu. Bu cafe de yok yoktu doğrusu. Daha önce kardeşleri ile birlikte buraya gelmişti ve oldukça iyi vakit geçirmişti. Hemen içeriye girdi. İçerisi fazla kalabalık olmadığı için cam kenarında dışarıyı görün kısma oturdu. Hava bunaltıcı derece de sıcak olduğu için şuan soğuk bir şeyler içse hiç fena olmazdı doğrusu. Garsondan buz gibi bir su istedikten sonra kulakta çalan müziğin sesini hafifçe kısarak kendini müziğe kaptırmıştı bile. Önüne gelen suyun farkına varmamıştı. Buz gibi sudan bir yudum alarak serinlemeye başladı. Fakat bu hiç de kolay olmayacaktı.

Spoiler:




En son Blessing Ivalyn tarafından Ptsi Tem. 26, 2010 8:15 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 7:40 pm

Kollarımı iki yana açmış, denge çubuğu üzerinde yürürken bakışlarımı duvardaki saate çevirdim. Dün gece içkiyi fazla kaçırmış, sabah aldığım ağrı kesiciden sonra da uyuyakalmıştım. Güne bu kadar geç başlamam elbette ki bana maskeli baloyu kaçırtmıştı. Aslında, gitmeyi çok da istemiyordum. Bu güzel yüz bir maskenin altında saklı kalamazdı. Hem, anlamı neydi ki bunun? Gerçek aşkı bulmak, bir insanın iç güzelliğini görebilmek miydi? Komik!

Denge çubuğundan basit bir hareketle indikten sonra, yerdeki minderlerden birinin üzerine bıraktığım bez ile alnımdan damlayan teri temizledim. Herkes eğlenirken, belki de partiye gitmemiş olan tek kişiyi bulmuştum; Mark. Sabah onunla telefonda konuşmuştum, bir saat sonra Starbucks'ın önünde buluşacaktık. Duş, makyaj, saç düzeltmek, ... Bunlar bir saate sığmayacaktı elbette. Ama ben Kyndra'ydım, beni bekleyecekti. Aslında ortak geçmişimizin sonu diğerlerinden farklı değildi. Belki de benimle buluşmak istediği için sevinmeliydim. Ama hayır, şanslı olan oydu.

***

Soğuk sayılabilecek suyun altından çıktıktan sonra, cilt temizleme losyonunu bir pamuğa dökerek yüzümü temizledim. Bir süre buğulanmış aynanın ardından kendime baktım sadece. Kızıl saçlarım, kendiliğinden renklenmiş yanaklarım ve her zaman ruj sürülmüş gibi duran dudaklarımın kırmızıya yakın pembeliğine baktım. Kendimle ilgili tek şikayetim, göz rengim olabilirdi. Hep yeşil gözlü doğmuş olmayı dilemişimdir. Yine de bu durumu değiştirmek için bir şey yapmadım. Ben, kimsenin kendimden memnun olmadığımı düşünmesine izin vermeyecektim.

***

Kapıdan dışarı çıktığımda havanın sıcaklığı beni bunaltmış, ancak keyfimi kaçıramamıştı. Etrafımdan geçen insanlara baktım. Temmuz ayında olması gerektiği gibi, yazlık giyinmişti herkes. Tek bir fark vardı, onlar dayanılmaz sıcağın etkisindeydiler. Bitkin ve perişan görünüyorlardı. Bol tişörtler, kısa şortlar ile herkes özensiz ve bakımsızdı. Oysa ben su yeşili, spor sayılabilecek, omuzlarımı açıkta bırakan bir bluz giymiştim. Altımda ise siyah, dar, yüksek bel bir etek vardı. Ve her zaman ki gibi, topuklu ayakkabı. Balerin ayakkabılarını anımsatacak gibi kalın kumaş parçalarıyla bacağa sarınıyordu. Bilekten daha yüksek, ancak dizden daha alçaktaydı.

Mümkün olduğu kadar çok gölgeden gitmeye gayret göstererek yürüyor, bir yandan da neden bir taksi çevirmediğimi sorguluyordum. Ancak buna çok da gerek kalmamıştı, kendimi Starbucks'ın kapısının önünde bulmuştum. Etraftaki insanların yüzlerine baktım birer birer, ve kaşlarım yavaşça çatıldı. Mark hala yoktu, ve günlerce peşimden evcil hayvan gibi koşuşturduğunu göz önünde bulundurursak, bir buçuk saat geç kaldığım için gitmiş olamazdı.

Telefonumun sesini duymamla irkilerek sıçramam bir oldu. Ekrana baktım, arayan oydu. Telefonu açtım, ve bir şey demeden onun saçma mazeretleri için kendimi hazırlamaya başladım. Önce arkadan bir ya da iki kızın gülüşme sesleri geldi. Ardından onları susturan otoriter bir fısıltı, ve sonunda Mark'ın titrek sesi. "Şey, merhaba..." Sahte olduğu belli olan bir öksürük krizinden sonra devam etti. "Bugün gelemeyeceğim. Birden ateşim çıktı, sahiden. Yarın... ya da 2-3 gün sonra buluşsak olur mu?" Öfkemi bastırmakta güçlük çekmiyordum, hatta birazdan kıkırdamaya başlayabilirdim. Hem şapşal, hem kötü bir yalancı. Tanrım, bu çocukta ne bulmuştum ki bir kaç gün önce? Suskunluğum üzerine telefonu kapamaya karar vermiş olacak ki dudaklarının arasından boğuk bir Üzgünüm çıktı. Olmalıydı. Bir şey söylemeden telefonu kapattım. Ben, Kyndra Bianchett, gerizekalının teki tarafından ekilmiştim.

Başımı sağ tarafa çevirdim ve tanıdık bir sima görünce yüzüme az önceki pırıltılı gülümsememi yerleştirdim. İçeri girdiğimde Bless dışındaki herkes dönmüştü. İçecek bir şeyler almadan onun yanına gittim, ve bir davet beklemeden karşısındaki sandalyeyi çektim. Oturmak üzereyken durdum, biz Costance kızları tek başına kalmayı kendimize yediremezdik. Ancak belki de yalnız değildi? "Ah, pardon. Beklediğin biri var mı?" diye sordum, kaşlarımı sorgulayan bir biçimde kaldırarak. Pek farketmezdi benim için. Erkek arkadaşı varsa masumca oyunumu oynadıktan sonra gidecektim. Ha, bir kızı bekliyorsa da masalarına oturacak ve dedikoduları dinleyecektim. Tabii sevgili Gossip Girl'ün atladığı bir şeyler varsa.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 8:17 pm


    Bir yandan kulağındaki kulaklıkla müziğin ritmine uymaya çalışıyor bir yandan da elindeki buz gibi soğuk sudan içiyordu. Gerçekten çok sıcak vardı ve Blessing bunalıyordu. Camdan esen serinlik sayesinde biraz da olsun serinlemeye çalışıyordu ama nafile. Sıcaktan saç dipleri ve ensesi sırılsıklam olmuştu. Yanında bulunan küçük çantasını eline alarak fermuarını açtı ve elini içine soktu. Saçlarını toplayabileceği küçük lastik bir toka… Bir süre karıştırdıktan sonra sonunda eline sert hafif büyükçe bir şey gelmişti. Onu tutarak elini çantasından çıkartırken pembe renkte kıskaçlı orta boyda bir toka tutuyordu. Tam da aradığı ve ensesinin rahatlaması için gerekli bir şeydi. Hemen çantasını bir kenara koyarak elleriyle saçlarını burgu yaptı ve son olarak da pembe tokayı saçını tutturdu. Pembe tam da giysisine uymuştu. Saçının nasıl duyduğunu merak ediyordu. Çantasını tekrardan eline alarak içinden küçük süslü bir ayna çıkardıktan sonra saçının nasıl olduğunu kontrol etmeye başladı. Güzel duruyordu. Saçına onay verdikten sonra aynayı masanın üzerine koydu ve çantasını kapattıktan sonra onu da yerine koydu. Suyundan bir yudum daha aldıktan sonra yanına oturan ve kendisine bakan bir çift gözle karşılaştı. Bu gözler fazla yabancı değildi. Blessing’den bir yaş büyük fazla sosyetik gibi görünün dördüncü sınıf öğrencisi Aura’ydı. Fakat şuan giydiği elbiseyle o kadar da sosyetik görünmüyordu Aura. Aslında bu sıcakta giyilecek –Blessing’e göre- bir şeyler değildi. Bluz su yeşiliydi ve kolları açıktı. Blessing yeşili hiç sevmezdi ve o eteğin üzerine de hiç uymamıştı doğrusu. Hem de siyah, yüksek bel… Hiç de uyumlu giyindiği söylemezdi doğrusu. Neyse bu onun seçimiydi Aura’nın seçimiydi. Kulağındaki kulaklıkları çıkartarak kenara koydum. Blessing’in karşısına oturduktan sonra birini bekleyip beklemediğini sormuştu. Tuhaftı. Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Blessing kısa süre sonra. ‘’ Hayır, kimse yok Aura. Otu… ‘’ cümlesini bitirmeden hemen kendisini toparladı ve gülümseyerek Aura’nın yüzüne bakmaya başladı. Kız zaten oturuyordu. Zaten izin almadan oturmuştu. Neyse… Elindeki su bardağının tam olarak bittiğini görünce susuzluğu gitmişti. Şuan bir şey içme gibi bir istediği yoktu Blessing’in. Gülümseyerek kızın suratına baktı. ‘’ Nasıl gidiyor Aura? ‘’ diyerek bir şeyler konuşma ihtiyacı hissetti kendinde Blessing.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 9:10 pm

"Nasıl gidiyor Aura?" Bu soru üzerine başımı hafifçe yana eğdim. Aura? Kendi kendime gülümsedim, dudaklarımın arasından çıkmak üzere olan kıkırdamayı bastırmak istercesine sımsıkı kapattım dudaklarımı. Boğazımdan gelen hafif ses üzerine oturuşumu biraz düzelterek bacak bacak üstüne attım. Doğrusu Kyndra'ya o kadar alışmıştım ki, öteki adım aklımdan tamamen çıkıvermişti.

Cevap vermek üzere dudaklarımı aralayıp, omzumun üzerinden düşen bir tutam kızıl saçı iki parmağım arasında sıkıştırdım. İster istemez, refleks haline gelmiş bir hareketle kızı baştan aşağı süzmüştüm. Pekala, baştan aşağı denemez. Ne de olsa aramızdaki masa belden altını görmemi imkansız kılıyordu. Ancak pembe bir tişört giymiş olması, kendi kendime yaptığım yargılamayı haklı kılmıştı. Tişörtleri hep erkeksi ve çocuksu bulmuşumdur. Her neyse.

"Ah, oldukça iyi. Gerçi, dün geceki eğlenceden sonra hala başım ağrıyor." İç çekerek konuşmaya devam ettim. Mark tarafından ekildiğim kısmı elbette ki atlayarak, kendimi üçüncü sınıftaki bir kızın acımasından kurtarmıştım. "Birde şu maskeli baloya gitmediğim için telefonlarla boğuştum." Evet, telefonlardan biri ile uyanmış, ağrı kesici alıp uyuyana kadar onlarla uğraşmıştım. Sanırım insanlar benim bir partiyi kaçırmama alışkın değillerdi. Onları kim suçlayabilir ki?

Az önce parmaklarım arasında sıkıştırdığım tutamı bırakarak öne, masaya doğru eğildim ve dirseklerimi masaya dayadım. Çenemi sağ elime yerleştirdikten sonra, sol elimle hafifçe yukarı çıkan eteğimi tekrar aşağı çektim. "Sahi, sen neden gitmedin?" diye sordum merakla. Göz temasını bozmuyordum. Biz Costance kızları arasındaki ilk kural budur diyebilirim. Bakışlarını ilk kaçıran, boyun eğer.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 9:41 pm


    Sorusunun cevabını beklerken Aura'nın aniden kendini gülmemek için zor tutar gibi hali olduğunu görünce şaşırmıştı Blessing. Neler oluyor? Soru sorması ona çok mu gülünç gelmişti acaba? Şaşkın yüz ifadesiyle Aura'ya bakarken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu Blessing ama nafile hiç bir fikri yoktu. Aura konuşmaya başladıktan sonra biraz serinleme ihtiyacı duydu. Pencereden de artık biraz da olsa soğuk rüzgâr esintisi gelmiyordu. En iyisi bir şeyler içmekti soğuk bir kola olabilirdi aslında. Başının ağrısı temiz havayı çekince biraz geçmese de hafiften zonklama vardı. Tabii ki o gürültülü müziği çekemezdi. Aslında gitmediği iyi olmuştu. Biraz kafa dinlese fena olmazdı doğrusu. Garson'dan bir bardak soğuk kola istedikten sonra Aura'nın sözlerini dinliyordu. Sözlerine sadece kafa sallayarak cevap veriyordu. Ta ki kendisine soru yöneltene kadar. Bu soruyu bekliyordu aslında Blessing. Sen neden gitmedin? O sıra da soğuk kola bardağı da geldikten sonra buz gibi koladan koca bir yudum alarak yutkundu. Soğuk kola yemek borusundan aşağıya doğru yavaşça inerken o soğukluğu nefesini kesmişti Blessing’in. Belli etmeden sadece gülümsüyordu. Kendini toparladığın da konuşmaya geçmesi fazla uzun sürmedi. ‘’ Hımm evet ben gitmedim çünkü kendimi fazla iyi hissetmiyordum. Biraz başım ağrıyordu, biraz da halsizdim. Hiç balo havasını çekecek durumda değildim. O gürültü, o şatafat… Bu yüzden gitmemeye karar verdim fakat diğer iki kardeşim gittiği için evde tek kaldım. Fakat sıkıntıdan patladım. Tabii görüldüğü gibi de kendimi dışarıya hava almaya attım. İyi de yapmışım çünkü başımın ağrısı biraz da olsun geçti. Şuan kendimi iyi hissediyorum yani. ‘’ diyerek gülümsemeye devam ediyordu. Kolasından bir koca yudum daha alarak tekrardan Aura’ya bakmaya başladı. Konuşacak konular bulmaya çalışıyor ama bir türlü aklına bir şey gelmiyordu Blessing’in. Anlaşılan Aura’da Blessing’in bir şeyler sormasını bekliyor gibiydi. Bir süre düşündükten sonra aklına gelenleri sıralamaya başladı. ‘’ Sahi? Daha önce seninle oturup sohbet etmemiştik sanırım. Bana göre üç yıldan beri aynı okuldayız fakat tam olarak konuştuğumuz söylenemez. Seni sadece sima olarak ve arkadaşlarının sana hitap ettiği kadarıyla da ismini biliyorum. Biraz kendinden bahsetsene, yani nelerden hoşlanırsın, hobilerin, arkadaşların… Erkek arkadaşın var mı mesela? ‘’ dedikten sonra Aura’ya bakmayı sürdürdü. Bir yandan da kolasını yudumluyordu. Fakat fazla mı özele girmişti acaba?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 8:36 am

O hasta olduğunu bir çok gereksiz kelime ile açıklarken dirseklerimi yine masadan çekmiş, sırtımı sandalyenin arkasına yaslamıştım. Başımı hafifçe yana çevirip, kaldırımda yürüyen insanları izlemeye başladım. Evet, onları gözlemlemeyi severdim. Bir deney gibi değildi, hayır. Sadece onları tanımanın en kolay yoluydu. Bir insanın gerçek yüzünü sadece onun yanında değilken görebilirdiniz. Ancak umduğumun aksine okulumdan kimseyi görememiş, bunun da verdiği can sıkıntısıyla başımı tekrar Blessing'e çevirmiştim. Bir kaç saniye sonra ise bakışlarımı sokaktan çekip, yine onun gözlerine dikmiştim.

"Sahi? Daha önce seninle oturup sohbet etmemiştik sanırım. Bana göre üç yıldan beri aynı okuldayız fakat tam olarak konuştuğumuz söylenemez. Seni sadece sima olarak ve arkadaşlarının sana hitap ettiği kadarıyla da ismini biliyorum. Biraz kendinden bahsetsene, yani nelerden hoşlanırsın, hobilerin, arkadaşların… Erkek arkadaşın var mı mesela?'" Doğruydu. Üç yıl boyunca benim ona söylediğim şeyler "Kenara çekil" gibi basit ve samimiyetten uzaklardı. Ancak takıldığım iki nokta vardı. Birincisi, arkadaşlarım bana Aura değil Kyndra derdi. Bu ismi yadırgamamın sebebi şüphesiz buydu, ve sık kullanılan bir isim olması. Ancak tek Kyndra bendim, ve ben olacaktım. Bir süre kaşlarım çatık, pencereden dışarı bakarken aklımdan geçen şeyler Aura ve Kyndra arasındaki farktan ibaretti. Ah, birde şu "erkek arkadaş" sorusundan. Anlaşılan hakkımda hiçbir şey bilmiyordu, ya da küçük bir ihtimalde olsa bir erkek arkadaşım olabileceğini sanıyordu.

Başımı tekrar ona çevirdim. Şu lanet "biraz kendinden bahsetsene" safhasını atlatmak istiyordum. Tanrım, beni bir kaç cümleden ibaret, basit bir kız mı sanıyordu? "Erkek arkadaş mı?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Çok şekersin." diye ekledim gülümseyerek. Karşımda duran kız bana saf, küçük bir çocuğu anımsatmıştı. Sandalyemi hafifçe geriye iterken konuşmaya devam ettim. "Önce birine telefon etmeliyim. Hemen geliyorum." Bunun ardından ise olaylar takip edemeyeceğim bir hızla gelişti. Ayağa kalkarken masaya çarpmış, ve kolasını devirmiştim. Elbette bu bir problem olmazdı, tabii koyu renkli soğuk sıvı tam olarak onun üzerine dökülmeseydi. Pembe tişörtündeki büyük lekeyi görebiliyordum, ve şortundaki damlaları da.

Kalkarken elime aldığım çantayı tekrar sandalyenin sırtına astım. Blessing de benim gibi öylece kalmıştı ve aklından neler geçtiğini ancak tahmin edebilirdim. Eğer biri yaz sıcağında benim üzerime kola dökmüş olsaydı, o kızın bir daha insan içine çıkamayacağından emin olurdum. Bir süre daha bir Blessing'e, bir de üzerindeki lekeye baktım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Emin olduğum tek şey, küstah ve kibirli tavrımı takınacağımdı. Ne yani, özür mü dileyecektim? Asla.

"Ah, o tişörtün ne olursa olsun daha çirkin görünemeyeceğinden emindim zaten."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 10:07 am

    Blessing karşısındaki kıza sanki anlaşılması güç bir soru sormuş gibi bir süre sanki hiç bir şey söylememiş gibi tavır takınmaya başladı. Bu Blessing'in fazla hoşuna gitmemişti. Aslında hiç ama hiç hoşuna gitmemişti. Kısa süre sonra diğer soruları atlayıp -sanki gereksizmiş gibi- sadece erkek arkadaş sorusunu tekrarladı. Sanki gülünecek bir şey söylemiş gibi hissediyordu kendini çünkü Aura gülmeye başladı. Olay iyice sarpa sarmaya başlamıştı. Blessing hiçbir şey söylemeden sadece ona bakıyor ve anlamsız bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Tuhaftı gerçekten. Kendi kendime ‘ Böyle tipler hep bana mı denk gelir acaba? ’ diye söylenirken kızın suratına bakmaya ve onu süzmeye başladı. Masanın altındaki kısmı göremediği için sadece masanın üzerinde yapmakta olduğu bir takım hareketleri inceliyordu. Kısa süre sonra telefonunu eline alarak bir konuşma yapacağını söyledi. Masadan kalkıp lavaboya doğru ilerlerken aniden masanın üzerinde duran, yarısına kadar dolu olan kolayı elinin tersiyle devirmişti. Bunu bilerek mi yoksa istemeyerek mi yapmıştı anlamamıştı fakat takındığı tavra bakılırsa hiç de istemeyerek yaptığı söylenemezdi. Aura, Blessing’in hem yüzüne hem de üzerine bakıyordu. İlk olarak anlamamıştı Blessing üzerinin ıslandığını fakat elini karnında gezdirdiğin de yapış yapış bir ıslaklık hissetti. O zaman üzerine kolanın döküldüğünü anladı. Hemen ayağa fırladı ve masanın üzerinde bulunan tüm peçeteleri eline alarak silmeye başladı. Fakat nafile gitmiyordu. Hem bu sıcakta… Bir de Blessing’in en sevdiği tişörtüydü. Üzerindeki yapışkanlığı gidermeye çalışırken Aura özür dileyeceğine bir de küstahça konuşuyordu. Kendini üste çıkarmak gibi bir niyeti vardı anlaşılan. Blessing elindeki kullanmış peçeteleri masanın üzerine fırlattı ve Aura’nın suratına bakmaya başladı. Kızın böyle küstahça konuşmasına sinirlenmişti. Aura, Blessing’i küçük bir kız sanmıştı her halde. Daha fazla dayanacak günü kalmamıştı Blessing’in. ‘’ Kahretsin! En sevdiğim tişörtümün üzerine kola dökmeyi nasıl becerebildin sen? Bunu planlayarak yapmış olamazsın sanırım! Bir de özür dileyeceğine küstahça konuşuyorsun! ‘’ diyerek kıza bağırmaya başladı. Blessing’in sinirleri fazla bozulmuştu. Birkaç dakika sonra kavga çıkacaktı bu sessiz cafe de. Fırtına öncesi sessizlik...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 10:39 am

Aslında uzaklaşmayı ve yeterince mahvolmuş günümü bir başka yerde geçirmeyi düşünüyordum. Ancak Blessing'in bağırmaya başlaması, beni oraya bağlayan şey oldu. Doğruyu söylemek gerekirse, insanların kendilerini kontrol etmeyi başaramamaları bana keyif veriyordu. Evet, onların ne kadar zayıf olduğu buradan belliydi. Duygularına yenilirlerdi kolaylıkla. Çabuk öfkelenir, çabuk bağlanırlardı. Onları çaresiz kılan da buydu belki. Onun haykırışları üzerine gülümsedim. Aslında kahkaha atmak istiyordum. Ah, ama ben kendime hakim olabilirim. Bu yüzden küçük bir gülümsemeyle yetindim. Belki de şimdi o benim kendimi tutamadığımı sanıyordu. Kimin umurunda ki?

"En sevdiğin tişört mü?" dedim inanamayan bir sesle kızı süzerken. Kızlar tişörtleri seviyorlardı, hatta birde "en sevdikleri" mi oluyordu? Birde diş teli takıp ortalarda büyük bir sırıtışla gezseler bari! Çok vakit kaybetmeden konuşmaya devam ettim. "Planlayarak yapmamıştım ama o da iyi bir fikirmiş..." dedim başımı biraz yana eğip hafifçe dudak bükerken. "... Tabii 7 yaşında olsaydım." Dediklerimi onu kızdırmak ya da üste çıkmak için söylememiştim. Gerçekten, eğer karşımda duran kızı bir rakip gibi görseydim ve ona zarar vermek isteseydim, başka şeylerden başlardım. Bilerek kola dökmek mi? Haydi ama! Sanırım okulda fazla hafife alınıyordum.

Az önce uzaklaştığım masaya tekrar yaklaşıp, kalktığım sandalyeye oturdum. Rahatlığımın belli olmasını istiyordum. Ah, durun. Sadece belli olmasını istemiyordum. Bunu, gözüne sokmak istiyordum. Arkama yaslandıktan sonra ellerimi masaya koydum. Aslında bu durumda kollarımı göğsümde kavuşturmak da anlamlı olabilirdi ancak kolları ya da bacakları öyle çaprazlamak, insanların bilinç altında korunma hissi uyandırır. Stresten böyle uzak durabilir, çakralarını koruyabilirlermiş gibi. Oysa enerji o zaman vücudunuzda düğümlenir. Hey, bu saçmalıklarla ilgilenen ben değilim, işi gücü olmayan annem.

Bir süre bir şeyler söyleyip söylememek arasında gidip geldikten sonra, söylememeye karar verdim. Bu konuda bir problemi olan ben değildim, Blessing'di. Onun yerine hala sönmemiş olan gülümsememle ona bakıyordum. Aslında bir su almayı düşünmüştüm, ne de olsa havalandırmadan gelen serinlik bir yerden sonra yetersiz kalıyordu. Ama durumumu düşünürseniz, masada herhangi bir sıvı olmamasının ne kadar akıllıca olduğunu anlarsınız.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 5:00 pm


    Blessing karşısında duran ve ona tip tip bakarak gülümseyen küstah kıza bakarken iyice sinirleri bozulmaya başlamıştı fakat sinirlerini küçük düşmemek için kontrol altına alması gerekiyordu. Yoksa birazdan kötü şeyler olacaktı. İki yumruğunu da sıkıyordu. Bunu belli etmeden yapsa daha iyi olacaktı. Yoksa Aura karşısındakinin çabuk yenilebilir bir kişilik olduğunu sanabilirdi. Tabii ki Blessing öyle biri değildi. Şu en sevdiğim tişört meselesi ise onu kardeşleri ortak olarak doğum gününde almışlardı ve bu kadar küçük düşürülmeyi hak etmiyordu. Hiçbir şey söylemeden kaşları çatık bir halde hemen lavaboya gitti. Daha fazla kızın suratını çekemeyecekti. Hem bir yandan da üzerinde ki lekeyi belki suyla da olsa giderebilirdi. Lavabo da hemen üzerini oyalamaya başladı fakat nafile, gitmiyordu. Kola lekesi yerini kocaman bir ıslaklığa bıraktı. Şimdi daha kötü olmuştu. Peçeteyle kurulamaya çalışsa da daha kötü oluyordu. Daha fazla uğraşmadan lavabodan çıktı ve masaya gitti. Aura, arkasına yaslanmış sinir bozucu bir şekilde gülüyordu. Utanmasa kahkaha atacaktı. Blessing bu kızın aklından şüphe duymaya başlamıştı. Yaptığı hata yüzünden özür dileyeceğine hala karşısında küstah bir ifadeyle Blessing’e bakıyordu ve bu sinirlerini daha fazla bozmaya yetiyordu. Artık bir şeyler söylemenin zamanı gelmişti. Daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı hem de o durum da… ‘’ Ah! Takındığı tavra bak hanım efendinin sanki kolayı ben kendi kendime üzerime dökmüşüm de temizlemeye çalışıyormuşum gibi. Daha önce seninle neden konuşmadığımı hatırladım da evet, kesinlikle haklıyım iyi ki de konuşmamışım. Çünkü sen tam bir ruh hastasısın biliyor musun? O kadar hastasın ki seni bir tımarhaneye kapatmaları çok yakışı kalır doğrusu. Dünyadan bir mikrop eksilirdi değil mi? ‘’ diyerek kızın suratına bakmaya devam etti. Aynı zamanda da yerine oturdu. Bunu imalı bir tavır takınarak söylemişti. Söylediklerinin arkasındaydı tabi ki. Çünkü pişman olacak bir şey yapmazdı. Eve gidinceye kadar kururdu üzeri fakat şimdi çok sinirlenmişti. Nasıl olur da bu kadar duyarsız, vurdumduymaz olabiliyordu bu kız? Tamam, herkesin kendi içinde sorunları olabilir ama böyle yapması ve küstahça davranması gerçekten çok saçma ve yapılmaması gereken bir şeydi. Saygısızlıktan başka hiçbir şey değildi bunun yaptığı. Daha fazla tartışmak istemiyordu Blessing. Daha fazla konuşursa haklı olduğu halde haksız duruma düşeceğini bildiği için sustu ve sandalyesine iyice yaslandı. Sinirinden sağ bacağını oynatıyordu. Bunun farkına varınca oynatmayı kesti ve dışarıyı gözlemeye başladı. Aura’nın böyle davrandığına inanamıyordu. Ah, aslında neden inanmasın ki herkesin altında bir şeytan yatar. Bu da Aura’nın tavrıydı. Bir süre sonra dışarıya bakmayı keserek kızın suratına bakmaya başladı. Kendini tutamayarak bir şey daha söyledi. ‘’ Nasıl bu kadar duyarsız, saygısız ve küstah olabiliyorsun? Ah dur ben söyleyeyim. Sanırım bu doğuştan gelen bir yetenek olmalı. Aslında bundan hoşlanmadığında söylenemez değil mi AURA? ‘’ dedi Blessing. Bunu tek kaşını kaldırarak ve ciddi bir şekilde söylemişti. İsmini de bilerek bastıra bastıra söylemişti.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 6:24 pm

Blessing'in agresif tavrı beni daha da sakinleştirmişti. Konuşmasını duyan bir yabancı, muhtemelen benim onunla konuşmaya çalıştığımı da, onun yüzüme bile bakmadığını sanardı. O konuşurken vaktimi tırnaklarımı inceleyerek geçirdim. Bana bir ruh hastası olduğumu söylediğinde ise duyabileceğinden emin olduğum, yine de kısık bir ses tonuyla "Kısaca sürtük diyenler de oluyor." diye sıkıştırdım onun sarf ettiği boş kelimelerin arasına. Ben böyleydim işte. Biri bana tokat attığında, öteki yanağımı çevirirdim.

Dudaklarımın arasında kısık bir melodi ve parmak uçlarımda daha hızlı bir ritimle onun tuvalete gitmesini izledim. Aslında neden beklediğimi bilmiyordum, öylece oturup hareketsiz bedenimde dolaşan hafif esintiyi hissetmek hoşuma gitmişti belki. Hem çekip gitmek bana ne kazandıracaktı ki, eminim hiçbir yerde bu kadar eğlenmeyecektim. Yüzümdeki gülümseme biraz solmuştu. Yapacak bir şeyimin olmaması moral bozucuydu doğrusu. Neden okuldaki herkes şu maskeli baloya gitmek zorundaydı sanki? Ah, birde şu ahmak Mark tarafından ekilmiştim. Doğrusu içten içe, benden daha iyi bulduğu kızı merak ediyordum. Belki o da "gerçek aşkı" bulmuştu. Bu düşünceyle dudaklarımın arasından küçük bir kahkaha çıktı. Kasiyerin bana döndüğünü göz ucumla görebilmiştim. Sadece ona dönüp göz kırpmakla yetindim. Yanaklarının kızarmaya başladığı bu mesafeden bile görünüyordu.

O sırada kapının açıldığını duydum, yine de başımı çevirip Blessing'e bakmadım. Ancak karşıma geçip oturduğunda kıkırdamamı tutamamıştım. Az önceki koyu lekenin rengini şimdi yine aynı koyulukta ama daha büyük bir leke almıştı. Yüz ifademde bir değişiklik olmadı. Ne gülümsemem büyüdü, ne de sakarlığımdan dolayı utandım. Buradan neredeyse tamamen ıslak çıkacak olan ben değildim, oydu.

Kısa bir sessizlikten sonra, Blessing sanki söyleyecekleri ezberletilmiş küçük bir çocuk gibi hızla konuştu, hatta aralarda nefes bile almamıştı sanki. Doğrusu gerçekten de küstahlığımın derinliklerine inerken vurguladığı noktalarda haklıydı. Umursamadım. Adımı da vurgulayarak söylediğinde tek yaptığım şey yavaşça sandalyeden kalkmak olmuştu. Kıyafetimi düzeltirken bakışlarımı ona çevirmeden konuşmaya başladım. Onun yerine kıyafetimi düzelten ellerime bakıyordum, arada birde camdaki yansımamdan kontrol ediyordum. "Beni bu kadar iyi tanıyorsan, sanırım sadece adam yerine koymadıklarımın bana Aura dediğini de biliyorsundur." Öyleydi, sadece samimi olmak istediğim kişilere Kyndra'yı tercih ettiğimi söylerdim, ki Blessing onlardan biri değildi. Üç yıldır olmamıştı ki bana hala yıllardır kullanılmayan, 18 yıllık eski bir isimle hitap ediyordu.

Hiçbir şey demeden masada duran telefonumu aldıktan sonra sandalyenin arkasındaki çantamı da aldım ve kapıya yöneldim. Önüme düşen kızıl bir tutamı gösterişli bir şekilde omzumun arkasına atarken, o gereksiz kızın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Kapıdan çıktım ve sıcak havaya alışmak için hiç beklemeden kaldırımda yürümeye başladım. Az önce oturduğum masanın yanındaki camın önünden geçtim bilerek. Blessing ile göz teması kurduğumda yürümemi kesmeden, ya da hızımı yavaşlatmadan kıza ufak bir öpücük gönderdim. Ters yöne doğru yürüyordum, ancak zaten eve gitmek gibi bir niyetim yoktu. Madem günümü okuldan birileriyle geçiremiyordum, ben de bir yabancıyla vakit öldürürdüm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 6:57 pm

    Blessing konuşurken Aura dinlemiyormuş gibi kızın suratına bakmak yerine tırnaklarına bakıyordu. Bu çok sinir bozucu ve saygısız bir şeydi. Evet, Aura kesinlikle bir sürtüktü, ruh hastasıydı, küstahtı... Bundan sonra onun hakkındaki bilmek istediği her şeyi öğrenmişti. Bu ona yetmişti. Blessing içinden dua ediyordu. İyi ki bu kızla daha önceden konuşmamıştı. Çünkü Blessing artık onu düşman olarak görüyordu. Bir daha onunla aynı yerde bile bulunmak istemiyordu. Küstahça konuşmalarına devam ederken Blessing onunla konuşmayı artık kesmişti. Çünkü onunla konuştukça daha çok sinirleri bozulacaktı ve kötü bir şeyler olacaktı. Fakat bunları yapmak istemiyordu. Sessizce oturuyordu sadece. Artık onunla konuşacak hiçbir şeyi kalmamıştı. Sadece masasından kalkıp gitmesini bekliyordu o kadar. O gidecekti çünkü daha sonra gelen ve Blessing'in huzurunu bozan oydu. Blessing kızın yüzüne bile bakmaya tenezzül etmiyordu. Kendi kendine bir şeyler konuşuyordu ama tınlamıyordu bile Blessing. Sadece gitmesini ve yalnız kalmak istiyordu. Çünkü başı ağrımaya başlamıştı. Kafası ağrımasın diye huzurlu bir yere geliyordu şu yaşadığı şeye bak… Nereden aklına gelebilirdi ki ruh hastası biriyle bunları yaşacağını. Aura’yla kesinlikle okulda bile karşılaşmayacaktı Blessing. Onu gördüğü an da yolunu değiştirecek ve başka yöne gidecekti bu kesindi bu saatten sonra. Onunla arkadaş olmak mı? Asla! Düşünmesi bile Blessing’in tüylerini diken diken etmeye yetiyordu. Blessing bir an önce gitse de daha huzurlu oluyum diye bakıyordu. Bu ruh hastasıyla bir daha asla görüşmeyecekti. Sonunda masadan kalktığını görünce daha mutlu olmuştu Blessing. Şimdi sanki o yokmuş gibi davranıyordu. Kapıdan daha çıkmamıştı ama Blessing biraz daha oturmak istediği için kızın yüzüne değil masanın üzerindeki telefonu eline aldı ve kurcalamaya başladı. Kapının kapandığını duyunca derin bir nefes aldı. Başı zonklamaya başlamıştı bile. Bu kadar sinir bugünlük için yeter de artardı bile. Aura’nın gittiğini anlayınca başını ellerinin arasına aldı ve oyalamaya başladı çok kötü ağrımaya başlamıştı çünkü. Çantasından ağrı kesici aldı. Garsondan da bir bardak su istedi. Şuan dışarıya çıkacak durum da değildi. Hem başı ağrıyordu hem de tişörtü hala kurumamıştı. Bu sıcakta hala neden kurumadığını akıl sıra erdiremiyordu. Hapını içtikten sonra olduğu yere yığıldı ve hem baş ağrısının geçmesini hem de tişörtünün kurumasını bekledi. Bu arada telefonuna hala kardeşlerinden mesaj gelmemişti. Acaba nasıl gidiyordu balo?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gisela Müller
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Gisela Müller


Mesaj Sayısı : 505
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 29

Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Empty
MesajKonu: Geri: Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...   Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı... Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 6:59 pm

Aura / +5 puan
Blessing / +5 puan

-Ne ara okudun, derseniz özel mesaj ile ulaşabilirsiniz.-
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir sıkıntı meşgalesi
» Bir Gün, Ama Güzel Bir Gün.
» Güzel bir gün için
» 'Güzel' Kelimesiyle Betimlenebilen Bir Buluşma.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Manhattan :: Starbucks-
Buraya geçin: