Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Bir sıkıntı meşgalesi

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Becky Wandall
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Becky Wandall


Mesaj Sayısı : 645
Kayıt tarihi : 23/07/10
Lakap : Becks, asıl adı Beckinsale ama öyle demeyin oyar valla.

Şöhret
Puan: 23

Bir sıkıntı meşgalesi Empty
MesajKonu: Bir sıkıntı meşgalesi   Bir sıkıntı meşgalesi Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 12:56 am

Bir sıkıntı meşgalesi Ac005 x Bir sıkıntı meşgalesi Rachel_McAdams_029
Bir sıkıntı meşgalesi.
Alex Mclain & Becky Wandall
Yağmurlu bir gün.


Queens’te yağmurlu bir gündü. Becky ıslanan spor ayakkabılarının suyu bir sünger gibi emdiğini düşünüyordu, yine de bu ıslaklığı hoşnutsuz bir edayla karşılamaktansa umursamamayı tercih etmiş, getirileri olacak karın ağrılarına katlanmayı göze almıştı. Geneline siyah rengin hâkim olduğu şemsiye cümbüşünün ortasına tek sarı şemsiyeyle dalmanın marjinalliğini düşündüğünde gülümsedi. Yağmur damlaları şemsiyeye vurduğunda inceden bir tırmalama sesine benziyordu. Becky saçlarını biraz daha kısaltmak için kuaföre gitmiş ve yeni korkunç bir deneyim edinmişti. Kuaför fobisi olan biri için fazlasıyla mücadele etmesi gerekiyor. Saçlarının rengini değiştirmeyi severdi, çoğunlukla kendi rengi olan siyahı denese de can sıkıntısı namına kızıla ve sarıya döndüğü de oluyordu. Çakma sarışın lakabından hoşlanmasa da insanların görüşlerine aldıran biri olmadığından fazla takılmıyordu. O gün sadece kırıklarını aldırmak için gitmesine rağmen garip saçlı feminen hareketleri olan çocuğun saydığı şeyler onu sadece ürkütmeye yetmişti. Makasın çıkardığı ses küçük çığlıklar gibi yankılanmıştı kulaklarında. Arkadan çalan kalitesiz şarkı onu strese sokmuş, tırnaklarını yeme isteği uyandırmıştı ama parmaklarını aşırı yumuşak eline alan kuaför çocuk tırnaklarına bakmış ve yine anlamadığı bir dil konuşurcasına ellerine yapabileceği şeyleri saymıştı. Becky oradan çıktığında hiç olmadığı kadar tedirgin hissetmişti kendini. Onu Queens’e iten yalnızca bu değildi. Aslında sadece aldığı bir haberi doğrulamak için gelmiş de denebilirdi. Haberin güvenirliği tartışılabilecek bir şeydi nitekim inandırıcı geldiğinden kendi gözleriyle görmek istemişti. Umarsız, pardesülü iş adamları arasından yürürken renkli kişiliğini yansıtan kırmızı çizgili kolsuz tişörtünü giymiş bu havada bunu giyecek kadar deli olduğunu da diğer tüm yabancı gözlere haykırmıştı. Kulağında kulaklıkla, arkada çalan şarkının ritminde kaldırım çizgilerine basmadan zıplarken su sıçratıyordu. Birkaç kişi paçalarını ıslattığı için Becky’e çıkıştı ama o onları duymamak için sesi yükseltirken tipik yürüyüşüne devam etti. Tap dance dersleri almaya devam ediyordu, muhtemelen hünerlerini burada göstermeye kalksa ıslanmayan kimse kalmazdı. O yüzden sakinliği için ona mütteşekkür olmalıydılar, öfkeli değil.
Bahsedilen alana geldiğinde haberin asılsız olmadığını gördü. Bir kafenin duvarına yaslanmış büyük ama ince siyah çanta göze çarpıyordu. Dudakları yaptığı işe konsantre olmaktan dolayı bükülmüş çocuğun gözleri önündeydi. Sulardan olabildiğince kaçtığı belliydi, öyle ki kafenin dışındaki cepheye neredeyse sırtını yaslamıştı kuru alanda kalabilmek için. Önündeki koca kartona kalın uçlu kurşun kalemiyle bir şeyler karalıyordu. Becky sessizce onu izlemeye başladı, bir süre sonra dayanamayıp şemsiyesini ona bariyer için kullandı. Birkaç su damlasının kesildiğini fark eden sanatçı dalgınca kafasını kaldırıp baktığında Becky’nin yüzüyle karşılaştı. “Selam Alexander. Kızları bıraktın gene resme mi daldın?” Çizdiği sokak resmini hayranlıkla süzdüğünden göz teması kurmamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Bir sıkıntı meşgalesi Empty
MesajKonu: Geri: Bir sıkıntı meşgalesi   Bir sıkıntı meşgalesi Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 1:43 am

Yağmurlu günde ona dikkat eden kimse yoktu. Herkes denilen o grup kendi işleriyle meşgul, gitmek istedikleri yerlere yürümeyi tercih etmiş insan topluluğundan oluşuyordu.Resmedildiklerinden habersiz, tek bir kareye sığdırılmış görüntülerinin bir çift göz tarafından hapsedildiğini bilmeden geçip gidiyorlardı. Sadece bir rastlantı sonucu oraya kurulmuş çocuğu farkedip fark etmedikleri bile meçhuldü. Sadece yağmurda belki para belki ödev için resim çizen biriydi onların gözünde. Kalemi kağıda temas ederken bir sevgilinin ona vaat bile edemeyeceği hazzı tattığını biliyordu. Tenin tene değmesi gibiydi kalemin ya da fırçanın boş, beyaz, temiz yüzeye teması. Renkler ruhunun bir kısmını tuvale ve kağıtlara akıtıyor, gözlerinin gördüğünü ustaca şekillendiriyordu. Gölgeler daha canlı yapıyordu çizdiği kişiyi ve sonunda gözlerine dilediğince bakabilecek simalar oluyordu elinde. Ne yaparsa yapsın kendi istediği şekilde bakan başkasının gözleri. Cansız ve göz kırpmaksızın dikseler de gözlerini, orada onları çizdiği güzel zamanları hatırlatacak kadar tazeydiler. Alex gerçekçi çizmeyi severdi, modern sanat yerine elinden geldiğince gördüğünü en başarılı şekilde yansıtması seven bir realistti. Ayna görevini görmeyi, fotoğrafa bakar gibi bir izlenim yaratmayı seviyordu. Hollanda’da gezdiği birkaç müzede Vermieer eseri görme şansını yakalamış, ustaların elinden tarifsiz başyapıtların çıktığına tanık olmuştu. İnce küpeli kıza saatlerce baktığını hatırlıyordu, sonunda güvenlik ona müzenin kapandığını haber vermek zorunda kalmıştı. Kendini orada düşündükçe mutluluğuna engel olamıyordu, Hollanda’daki müzeleri gezmek hayatında edindiği en iyi deneyimdi. İlk öpücüğünün bile üstünde tutuyordu bunu. Ayakları aşınıncaya kadar gezmiş olsa da en iyisiydi.
Şemsiyeli kızın yaklaştığını fark ettiği sırada önünden geçen kadının çarpıcı gözlerini çizmiş, fiziki hatlarında yoğunlaşıyordu. Kafasına damlayan o uyuz damlaların kesildiğini fark ettiğinde başını kaldırıp bakmış ve Becky ile karşılaşmıştı, üvey kuzeniyle. “Bir sıkıntı meşgalesi işte.” Dedi kaleminin arkasıyla resmi işaret edip. Büyük resim defterindeki o sayfayı arkaya katlamak için kalemi bırakması gerekmişti. Şovaleyi yere sabitleyip yeni boş sayfa açtı. “Kızlar son zamanlarımın yegâne meşgalesi olsa da sanat için her zaman zaman yeter, kadınlar içinse hiçbir zaman. Şimdi, yanımdaki tabureyi karşıma çek ve otur, seni çizmek istiyorum.” Becky’nin şaşırmış olduğunu görünce tabureyi işaret etti. “Hadi tüm gün bekleyemem. Ya da bekleyebilirim. Tabure. Karşıma. Hemen.” Becky komutla beraber harekete geçmişti. Sarı şemsiyesinin metal sapını omzuna yaslayıp rahat bir oturma pozisyonu aldı. Bir süre sessizlik ile geçti, Alex eskizi çıkarmakla meşguldü. “Çok güzel elmacık kemiklerin var.” Diye mırıldandı gözünü kâğıttan ayırıp Becky’i incelerken. İnsanların yolunu tıkadıklarından Becky için güç bir durumdu bu ama kız alışmış gözüküyordu. “Queens’te ne yapıyordun?” Alex kalemini kağıt üzerinde gezdirirken yeniden işine yoğunlaşmış gibi görünüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Becky Wandall
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Becky Wandall


Mesaj Sayısı : 645
Kayıt tarihi : 23/07/10
Lakap : Becks, asıl adı Beckinsale ama öyle demeyin oyar valla.

Şöhret
Puan: 23

Bir sıkıntı meşgalesi Empty
MesajKonu: Geri: Bir sıkıntı meşgalesi   Bir sıkıntı meşgalesi Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 12:01 pm

Oturduğu yerde, şemsiyesini eski zamanların bir hanımefendisi gibi başının üzerinde tutarken ayaklarını çaprazlamış, boşta kalan elini ne yapması gerektiğini bilmezcesine cebine sokmuştu. Gelip geçen insanlar sarı şemsiyesine çarpıp rahatsızlık vermemiş gibi yürümeye devam ederken Becky homurdandı ve alışmaya çalıştı. O sıralarda yanlarına kendisine büyük geldiği bariz sarı balıkçı botlarıyla sevimli görünen bir çocuk geldi. Koyu renk yağmurluğu ıslanmaktan renk değiştirmiş gibi görünüyordu. Açık mavi gözleri Becky’i inceledi ve küçük bir gülücük attı. Annesi kolundan tutup çekiştirirken oradan kopmak istemiyormuş gibi bir hali vardı. Becky çocuğun arkasından başını oynatmadan baktı. Böyle zamanlarda kendi çocukluğunu hatırlıyordu, aynı botların kırmızısından kendisinde de vardı ve o sıralar hala hayatta olan babasıyla her hafta en az bir kez dondurma yemeye çıkarlardı, karda da yağmurda da. O sıralar yine popülerite saplantısı olan annesi en azından biraz daha insan gibi olduğundan normal bir anne gibi kendisini gülerek azarladığında iki yanından topladığı at kuyruklarının emdiği suyu kurulanmak için debelenen bir köpek misali etrafa sıçratır, iki dişli ağzını yayarak gülerdi. O zamanları rahat hatırlıyordu çünkü neredeyse hatırlamak istediği tek zaman dilimi çocukluğuydu. Alex’in sorusu yeniden yağmurlu, soğuk şimdiki zamana dönmesine sebep olmuştu. Cevap vermesi gerektiğini fark etti, Alex ona sorarcasına bir bakış atarken aynı zamanda da kıvrımlarını inceliyordu. “Burada mı, eee şey…” Dudakları gülümseme edasıyla yukarı kalktıysa da Alex’in el işaretiyle eskiye döndü. “Çizgi roman almaya geldim. Kuaförüm de burada. “ Alex çizmeyi bırakıp kalemini sovaleye bıraktı ve kollarını şovalenin üzerine bırakıp Becky’i incelemeye başladı. Becky bundan hoşlanmamıştı. Alex’in gözlerindeki inanmazlığı okuduğunda asıl sebebini anladı. Gözlerini devirdi ve hareket etmeye hazırlandı ama Alex tek işaretiyle sanki onu olduğu yere raptiyelemişti. Maalesef üvey kuzeni kendisini sandığından da yakından tanıyordu. Kuaför fobisini bilirdi ve çizgi romancısının buranın tam ters istikamette olduğunu. Çizgi roman almak için gelmediği anlaşıldığında asla kuaför işine katlanmayacağını da biliyordu zira her zaman kuaföre gittikten sonra teselli amacıyla çizgi romancıya uğrar o karmaşanın toz kokusunu içine çekerek rafları karıştırmaya başlardı. Saç rengini beğenmediği bir ara düzeltmek için gittiğinde bir kucak dolusu Spawn ile dönmüştü. “Pekala tamam. Burada olduğunu duydum, ispatlamaya geldim.” Alex düşünceli bir edayla kaldırımdaki taşa bakarak kafasını salladı ve kalemini alıp yeniden çizmeye başladı. Elinin hızlı olduğunu bilen Becky daha fazla burada oturmayacağına emindi. Alex on dakikaya kalmadan resmin ayrıntıları dışında her şeyini bitirmiş olacaktı. Elinin daha fazla hareket ediyor olması arkadaki küçük ayrıntılara girdiğine işaretti yani birazdan gölgelendirmeye girebilir, işi bitirebilirdi. “Raina’yı biliyor musun? Bana söyleyen o değildi ama şimdi aklıma geldi.” Alex duymamış gibi davransa da birkaç gecikmeli saniyenin ardından olumsuz anlamda kafasını salladı. “Bence onunla konuşmalısın. Sanata aşık bir kız. Eminim seveceksin.” Gözleri Alex’te en iyi arkadaşından bahsetmenin onda nasıl bir tepki yaratacağını merak ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Bir sıkıntı meşgalesi Empty
MesajKonu: Geri: Bir sıkıntı meşgalesi   Bir sıkıntı meşgalesi Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 12:34 pm

Becky’ nin itirafıyla yüzü güldü ve işine geri döndü. Kafasında kimin bunu bilebileceğine dair soru işaretli olduysa da hepsi yağmurla silinen ayak izleri gibi kayboldu zira okulunun dedikodu merkezi olduğunu bilecek kadar uzun süredir oradaydı. İnsanların kendisini sokak ortalarında bulması fikrini beğenmese de Becky’nin geldiğine sevinmişti. Yüzünün temel hatlarını bitirmiş saniyelik bir anda tek bakışıyla yakaladığı o ifadeyi yüzüne kazımakla meşguldü. Parmağını kaldırıp ölçü almadığı için usta bir çalışma yaptığını savunamazdı ama iyi gidiyordu. Yağmur sesinin de iyi bir fon müzik oluşturduğunu düşünüyordu, aradaki ayak sesler, su şapırtıları, araba tekerleklerinin yol üzerinde çıkardıkları sesler de ayrı bir ses cümbüşüydü. Kızın siyah saçlarına vurgu yaparken gözlerine kaydı yeniden. Gülümseyen dudaklarını hafif bir bilek hareketiyle yukarı kıvırdı, uçlarına küçük çıkıntılar ekleyerek o anki ifadesini net bir şekilde yakaladı. Göz kapaklarını gölgelendirdi, renkli göz bebeklerinin kapalı havadaki yansımasını mikro bir ilgiyle ekledi. Gözünü yeniden ona dikip atladığı bir şey olup olmadığını düşünürken çenesindeki küçük beni gördü ve fazla bastırmadan onu da ekledi. Kolsuz, çizgili tişörtünün çoğu şeyini çizmiş olduğundan aradaki çizgilerin sınırlarını belirginleştirdi, bir erkek göğsü biri görünmesin diye gölgeyi çekti. Konu resim olunca çizdiği şey hakkında en ufak bir ilgisi bile olmuyordu, en azından çizerken. Aynı kıvrımlar bir armutta da vardı çünkü. Yine de bu onu çizdikten sonra armuttan koca bir ısırık almadığı anlamına gelmiyordu. Becky’nin sorusunu biraz geç algıladı, arkadaki tabelanın üzerinde yazanı ve şemsiyenin tepesindeki yağmur damlalarını çizerken kafa salladı. Daha önce belki sadece adını duymuştu, belki o bile yoktu. Hatırlamıyordu. Bu da sosyal çevrede fazla belirgin bir etkisi olmadığı anlamına geliyordu Raina’nın. Yine de Alex resimde belirgin olmayan detayların bile çok şey olduğunu biliyordu. Becky devam ederken yine bir saniye gözlerini ona kaldırıp şemsiye sapındaki çizgilerin yerlerine baktı. Kâğıtta beliren gerçeklik şahaneydi, nedense buradan bakıldığında Becky ona çok daha güzel görünmüştü. İçten gülümsemesiyle kendisine bakan tek şey oldu kâğıtta. Hatta sokakta gerçekten yaşayan tek şey gibi görünüyordu. Alex yüzüne bir gülümseme yerleştirip yanındaki ıslak teneke kutuya uzandı bu sırada Becky’e cevap verdi. “Eminim severim Becks. Numarasını verirsin, mesaj atarım. Güzel mi bari?” Becky’nin kaşları çatılınca Alex küçük çaplı bir kahkaha attı ve metal kutudan çıkardığı kuru pastellerden sarı, kırmızı ve maviyi seçti. Kırmızıçizgilerin içini gelişigüzel tararken artık hareket edebileceğini söylemediği Becky’e hitaben “Dalga geçiyorum. Ona sulanabilirdim ama öfke işlediği sanat eserlerinde tema olmamı sağlardı. Hayır, sanatçılarla insan gibi konuşmayı tercih ediyorum.” Kırmızıyı hızla kucağındaki kutuya geri attı ve sarıyla çizdiği yağmur damlalarına zarar vermeden şemsiyeyi taradı. Sarı da kırmızının yanında yerini bulduğunda maviyle ayakkabılarını boyadı. Yüzünü de hafifçe gereken renkle boyadığında Becky’e gelmesini işaret etti. “Bitti. Sokakta yaşayan tek şey olduğunun kanıtıdır bu resim. Fena olmadı sanki.” Yaptığı işten memnun kollarını göğsünde birleştirip arkasındaki duvara yaslandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Becky Wandall
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Becky Wandall


Mesaj Sayısı : 645
Kayıt tarihi : 23/07/10
Lakap : Becks, asıl adı Beckinsale ama öyle demeyin oyar valla.

Şöhret
Puan: 23

Bir sıkıntı meşgalesi Empty
MesajKonu: Geri: Bir sıkıntı meşgalesi   Bir sıkıntı meşgalesi Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 3:21 pm

Alex’in son sorusu ona inceden bir sinir ayarı yapmış gibi kaşları çatıldı. Son zamanlarda Alex’in gidişini sevmiyordu. Ona ne zaman ne olduğunu anlamak güçtü ama aniden gittiği güzel çimenlik yolda U dönüşü yapıp pis eğlence parkına dönmüş ve o hedef aldığı tüm uçkuruna düşkün eşek sürüsüne katılmaya davranmıştı. Bu kadar çabuk onlara ayak uydurabilmesi de ürkütücüydü, sanki içine zincirlediği bir canavar varmış da onu serbest bırakmış gibi. Alex’e onu Manhattan merkezinden kolunda iki kadınla çıktığını söylemeyi düşündüyse de dudaklarını birbirine kenetleyip sustu. Alex’in eski halini daha çok seviyordu ama yeni hali hakkında yorum yapmayı da kendine sebep olarak göremedi. Becky her ne kadar diğer öğrenciler hakkında atıp tutmayı gönül rahatlığıyla yapabiliyorsa da konu Alex olunca özel hayat çizgisi çekmeliymiş gibi hissediyordu. İlk sebebi üvey kardeşinin kuzeni olması olsa da belki de asıl sebebi Alex’in kişiliğine saygı duymasıydı. Tabi ondan ne kaldıysa. O resme tutuldukça kötü bir insan olarak göremeyeceğini hissediyordu. Sanatçı kimseyi kötü göremiyordu. Muhtemelen bu da Raina’nın yan etkilerinden biriydi kendisine geçen.
Alex kendisini yanına çağırdığında tabureden kalkıp ağrıyan sırtını rahatlatmak için ellerini arkadan kenetleyip esnedi ve bacaklarını oynattı. Basketbol oynamadan önce yaptıkları ısınma hareketlerinin en basitini tekrar etmekti aslında yaptığı. Sonunda Alex’in yanına geldiğinde o heyecanlı el hareketlerinin sebebini çözmüş oldu. Kotu renklerin işlendiği sayfada renkli tek kendisi vardı. Bu kadar çabuk yapmış olmasına rağmen oldukça benziyordu. Kendi yüzünü incelediğinde gülümsedi, bu ifadeyi tanıyordu. Genelde çikolatalı dondurmasının içine karışmış iki üç karamel tanesiyle karşılaştığında ya da onda üst üste yığılmış roman arasında tek seferde istediğini bulduğunda sergiliyordu bu ifadeyi. Kendini beğenmiş bir ifadeyle yaptığı resmi incelerken ona hak vermemek elde değildi. Becky bu işin erbabı olmadan onu yargılayamazdı ama kendi kategorisinde bu şekilde bile iyi bir resim okulunda güzel bir burs alırdı. Becky onun tavan yapmış egosunu şişirmemek adına dudak büküp “Güzel olmuş.” Dedi ruhsuz bir ifadeyle. “Bunu saklayabilir miyim?” Şu durumdayken almak istemezdi, zaten kağıdın üzerinde birkaç kurumuş su damlası vardı. Alex’in toparlanmasını beklerken insanları inceledi. Onlar da kapalı gökyüzüyle beraber renksizleşiyor, mat ve koyu renkleri seçiyorlardı. Sokakta sarı şemsiyesi ve kırmızı beyaz çizgili tişörtüyle en renkli kişi kendisiydi. Alex bile tipik beyaz kirli tişörtlerinden birini geçirmiş, üzerine koyu renk bir ceket uydurmuştu. Mavi ayakkabılarının çektiği soğuk su artık tüm eklemlerini romatizmadan yakınan yaşlı biri gibi sızlatıyordu. Alex çantasını unutup onu almak için geri döndüğünde şovalesini kolunun altına almış, yassı çantasını taşıyordu. Çanta koca bir buldozer tarafından ezilmiş gibi göründüğünden Becky güldü. Kafasını o koca, uçsuz bucaksız gökyüzüne baktığında bulutların dağılmadığını gördü. Aksine göz ağrıtan bir parlaklıktaydı. Gök gürlemesi duyuldu o anda. Becky yılan gibi uzana kolun omzunun üzerinden geçtiğini hissetti. Alex’in kolunu omzuna atmasına alışıktı ama bu şekilde değil. Becky ürkekçe Alex’e baktığında yüzündeki ifadeden de hoşlanmamıştı. Alex’in söylediği şeyle beraber kolundan kurtulup inanmaz, kızmış ve şaşkın bir bakış attı. “Tanrı Aşkına Alex, kuzeninim senin! Delirdin mi lanet olasıca!” O an bir şeyi fırlatmak istediyse de elindeki tek şey şemsiyesiydi, o yüzden beklediğinden de sert bir tokat indirdi yüzüne. Kan Alex’in yanağında toplanırken bunun fazla feminen bir saldırı olduğunu bilse de umursamadı. Topuklarının üzerinde dönüp Alex’i şemsiyesiz, kaderine mahkum etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Bir sıkıntı meşgalesi Empty
MesajKonu: Geri: Bir sıkıntı meşgalesi   Bir sıkıntı meşgalesi Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 4:28 pm

Göğsünde kavuşturduğu kollar gevşedi, dizlerinin üzerine yerleşti. “Tabii güzelim. Okuldayken sana getiririm.” Becky’nin dikkatinin dağıldığı aralardan birinde kızı dikkatlice süzdü. Biçimli yüz hatları, dalgalı yumuşak görünen saçları ve dolgun dudakları vardı. Aslında okuldaki diğer kızlar gibi bakıma biraz daha önem verse tapılası bir sosyallik abidesine dönüşebilirdi. Onun neden bu tür şeylere karşı olduğunu anlayamıyordu, çoğu şeye kız işi diyerek tersliyordu ama kendisi de onlardan biriydi. Ona sorduğunuzda kız olduğunu inkar etmezdi ama yine de zevkini değiştirme niyetinde gibi de değildi. Alex doğum gününde ona aldığı tişörtü hatırladı, gayet havalı bir tişörttü yine de kız reyonundan seçtiği için üzerinde gri pullar vardı. Aynı gün elinde makasla onu pulları sökerken yakalamıştı. Tişörtü mundar etmiş ama yine de nasıl göründüğüne aldırmadan giymeyi sürdürmüştü. Yine de Becky’nin normal bir kız olmadığını kabul ediyordu. Alışverişe sadece spor ayakkabı ve çizgi roman için çıkan bir kızdı. Bilgisayar oyunlarında rekor kırmak için günlerini verip bütün gün sevinçten zıplayabiliyordu zafere ulaştığında. Saçlarını durmadan farklı renklere boyuyor, eylemlere katılıyor, hayvan barınağından köpekleri kaçırıp Central Park’a salıyordu. Üstelik bunun yüzünden bir kere içeri girmiş, birkaç gün hücrede tıkılı kalmıştı. Yerinde başka bir kız olsa hapishanenin neminin saçlarını kötü etkilediğini söyleyip dururdu ama Becky bunlar hiçbir şeymiş gibi önemsemiyordu. Allex onu izlemeyi bırakıp eşyalarını çantasına tıktı. Defteri ilk attı, arkasından kalemler, fırçalar, paletler ve kutu. Kutu bir garip duruyordu o çantada ama dert etmedi, taşındığı sürece bir problem teşkil etmiyordu. Toplandığında yan yana kaldırımda yürümeye başladılar. Alex’in gözü sudan renk değiştirmiş ayakkabılara kaydı. Muhtemelen Becky gittiğinde ayaklarını şömine önüne atacak, sızıyı yok sayıp ısının bileklerini okşamasına izin verecekti. Bir an o bilekleri okşayan kendisi olmak istedi. Kolunu kızın küçük omuzlarından geçirip sahiplenici bir edayla kendine yaklaştırdı. Becky’nin titrek gözlerini yakalayınca içten gelen sinsi gülümsemesiyle kıvrıldı dudakları. “Hiçbir ressamla beraber olmuş muydun Becky?” Bu zamana kadar onun farklı olduğunu düşünürken atladığı noktalardan biri de katı bir bekarlık sevdalısı olduğuydu. En azından Alex’e yüz vermeyecekti basit bir cümleyle. Becky kendini geri çektiğinde alınmadı, yüzüne tokadı bastığında da. Acısı fazla değildi, uyuşmadan ibaretti sadece. Becky bağırıp giderken Alex’i üzen tek şey şemsiyenin gidişi olmuştu. “Kuzen değiliz, üvey kuzeniz!” diye bağırdı giden kızın arkasından. “Annen amcamla evlenmese olmayacaktık!” Becky bunlara dönüp cevap bile vermemiş, hızlı ve sert adımlarla suları sıçratarak uzaklaşmıştı. Alex kendi kendine güldü ve yağmurda tam ters istikamette uzaklaştı az önce resmettiği ruhsuz sokaktan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gisela Müller
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Gisela Müller


Mesaj Sayısı : 505
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 29

Bir sıkıntı meşgalesi Empty
MesajKonu: Geri: Bir sıkıntı meşgalesi   Bir sıkıntı meşgalesi Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 5:01 pm

Alex / +6 puan
Becky / +6 puan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bir sıkıntı meşgalesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Güzel başlayan konuşmanın ardından gelen sıkıntı...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Queens-
Buraya geçin: