Blessing Ivalyn Constance Billard IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 499 Kayıt tarihi : 19/07/10 Lakap : Bless
Şöhret Puan: 42
| Konu: Dedikodu Kazanı Perş. Ağus. 19, 2010 8:59 pm | |
|
Oyuncular; Blessing Ivalyn * Beatrice Sychelja
Manhattan sokaklarında kulağımda kulaklık, müzik dinleyerek ilerliyordum. Hava oldukça güzeldi. Bunaltıcı bir sıcaklığı da yoktu. Bazen güneş bulutların arasına saklanıyor birkaç dakika çıkmıyordu. Hafiften esen rüzgar da yüzüme vurdukça az da olsa nemi hissedebiliyordum ama bu diğer zamanlar olduğu gibi bunaltıcı değildi. Aksine çok hoştu. Evden çıkmadan Blanc'a yine nereye gittiğimi ve kiminle buluştuğumu söylemiştim. Söylemiştim çünkü merak ediyordu. Zaten tüm arkadaşlarımı tanıyordu ve onlarla gitmeme izin vermeyecek hali yoktu. Ev de tek olduğu için canının sıkılacağını düşünerek onun da gelmesini rica etmiştim ama Blanc benim eğlenmem gerektiğini ve kendisinin canının sıkılmayacağını söylediğin de itiraz etmek için yeltensem de bunu istememişti. Ben de daha fazla üstelemek istemediğim için onu yanaklarından öperek evden çıkmıştım. Son zamanlar da çok garip davranıyordu ve bu benim hiç hoşuma gitmiyordu. Çok içine kapanıktı son zamanlar da. Konuşmuyor, bir şeyler anlatmıyordu. Sadece yemeğini yiyor ve giderse de arkaşlarının yanına gidiyordu. Benimle bir sorunu olup olmadığını sorduğumda da hiçbir şey yok diyip geçiştiriyordu. Bende fazla üstelemek istemiyordum tabii ki. Ama onun için çok endişeleniyordum. Ona neler olduğunu bilmek hakkımdı öyle değil mi? Düşünceli bir şekilde yürürken, en iyi dostum Ceci'nin dükkanına gelmiştik. Okuldayken çok yakın arkadaştık. Her zaman yanyana dolaşırdık. O benden üç yaş büyük olmasına rağmen abla kardeş gibiydik ve aramızdan su sızmazdı. Bu yüzden Odi ile buluşmak için burayı seçmiştim.
İçeriye girdiğimde dükkanın da fazla kişi yoktu. Buna sevinmiştim. Beatrice'nin de gelmediğini görünce gözlerim Ceci'i aradıı. Ceci'nin bazı müşterileriyle ilgilendiğini görünce arkasından yavaşça gittim ve kulağına fısıldadım. '' Dikkat et de elindeki pastayı üzerime dökme Ceci. '' dedim. Sesimi tanımış olsa gerek arkasını döndüğün de elinde de pasta vardı. Az kalsın heyecandan üzerime dökecekti. Onun o halini görünce kahkaha atmadan edemedim. Müşterilerin bana baktığını hissediyordum ama umurum da değildi. Yanaklarında öptükten sonra kızla bir süre konuştum. Her zaman ki gibi müşterileriyle iyi anlaşıyordu. Buna sevindim. Bana bir şeyler ısmarlamak istediğin de arkadaşımı beklediğimi söyledim ve boş olan bir masaya oturdum. O da peşimden gelmek için yeltendiğin de bir müşterinin onu çağırdığını duydum. '' Seni çağırıyorlar canım. Sen işine bak. Beatrice de şimdi gelir zaten. '' diyerek gülümsedim ve o da fazla bekletmeden müşterinin yanına gitti. Onu izlerken bir yandan da Beatrice'yi bekliyordum. Nerede kaldı acaba?
| |
|
Beatrice Sychelja Constance Billard IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 78 Kayıt tarihi : 19/08/10 Lakap : Beat, Trice.
| Konu: Geri: Dedikodu Kazanı Perş. Ağus. 26, 2010 12:37 pm | |
| Manhattan'da hızla ilerlerken çantamdan gelen sesle irkildim. Ardından derin bir nefes aldım. Bu cep telefonumdu ve çalıyordu. Başka bir şey değildi yani. Son günlerde iyice korkak olmuştum. Öneme birisi düşse bu bir işaret mi acaba diye düşünmekten kendimi alı koyamıyordum. Ah, tanrım. Ben ne kadarda saçmalıyorum. Elimi çantama soktum ve telefonumu yoklamaya başladım. Çantamın içi o kadar karışık ve doluydu ki... Bulmaya çalışırken ses kesildi. Demek ki arayan kişi -her kimse- açmayacağımı düşünmüştü. Sonunda telefonumu buldum ve gün yüzüne çıkarttım. O sırada telefonum çalmaya başladı ve ben her zamanki gibi birden panik yapıp telefonu elimden düşürdüm. Lanet olsun. Cep telefonum benim bebeğimdi ve bebeğime bir şey olursa dayanamazdım. Hemen eğildim ve bebeğimi yerden aldım. Pek bir şey yoktu, sadece biraz tozlanmıştı, o kadar. Üzerini üfleyip beni arayan bu sabırsız kişinin kim olduğunu merak ederek telefona baktım, arayan Eglantina'ydı. Yani ikiz kız kardeşim. Bir nefes aldım ve telefonu açıp kulağıma götürdüm. Eglantina beni sinemaya çağırıyordu. Çok güzel bir film varmış, kız kıza izleyelim diyordu. İlk önce ne diyeceğimi bilemedim. eglantina'yla o kadar da sık takılmazdık aslında. Evde görüşürdük çoğunlukla. Ama Blessing'e sözüm vardı. Sweet Revenge'de buluşacaktık. Eglantina'ya cevap vermek için bir nefes aldım ve konuşmaya başladım. '' Gelemem tatlım. Kırılma Eglantina ama Bless'e sözüm var. Sweet Revenge'de buluşacağız. Hatta şu an oraya gidiyorum. Filmi daha sonra izleriz, hatta biletler benden. '' Eglantina '' Tamam. '' derken sesi kırgındı. Kırıldığını anlamıştım ama Bless'i ekemezdim. İlk o davet etmişti.
Hızla ilerliyordum. Sweet Revenge'nin önüne geldiğimde camdan içeri bir göz attım. Kalabalık değildi. İçeri girdim ve Ceci'ye selam verip Bless'in oturduğu masaya yöneldim. Bless'in yanındaki sandalyeye otururken konuşuyordum. '' Çok üzgünüm Bless, geciktim. Eglantina film izleyelim falan dedi ama sana sözüm vardı. Sen ekilecek kız değilsin. '' Kıkırdadım. Aslında sadece ben değildim kıkırdayan. Bless de kıkırdamıştı. Gülüşüne bayılıyordum. | |
|
Blessing Ivalyn Constance Billard IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 499 Kayıt tarihi : 19/07/10 Lakap : Bless
Şöhret Puan: 42
| Konu: Geri: Dedikodu Kazanı Perş. Ağus. 26, 2010 10:43 pm | |
|
Buraya geleli yaklaşık on beş dakika olmuştu ama Beatrice hala ortalarda yoktu. Biraz sıkılmaya başlamıştım ama neden geç kaldığını da merak etmiyor değildim hani. Başına bir şey mi gelmişti acaba? Daha fazla meraklanmamak için çantamdan telefonumu çıkardım. Aramakta fayda vardı. Telefonumu elime aldım ve rehberden Beatrice'yi ararken tanıdık bir ses özür diler gibi konuşmuştu ve bu kesinlikle Beatrice'ydi. Sandalyeyi çekerken neden geç kaldığını açıklamıştı. Bende telefonumu çantama geri koyarken gülümseyerek konuşmaya başladım. ‘’ Başına bir şey geldi sandım canım. Arayacaktım. Ama önemli değil geldin ya. ‘’ diyerek ayağa kalktım ve kızın yanaklarından öptüm. Ama geldiği için de sevinmiştim. Aslında hiç ekildiğim olmamıştı ama yine de ekilmek istemiyordum. Özellikle en yakın arkadaşlarımdan. Beatrice tatlı gülümsemesiyle bana bakarken ende aynı gülümsememi takınarak ona bakıyordum. Neden konuşmadığımı anlamış değildim. Daha sonra sessizliği ben bozdum. Daha fazla sessiz kalmak istemiyordum. Konuşacak bazı şeylerimiz vardı öyle değil mi? Şuan dedikodu yapma zamanıydı. Ama dedikoduya başlamadan önce biraz ısınmak lazım öyle değil mi? ‘’ Nasılsın hayatım? Anlat bakalım neler yaptın? Ama istersen anlatmadan önce soğuk bir şeyler içmeye ne dersin? ‘’ diyerek kızın yüzüne bakarken gülümsedim. O da başıyla onayladığın da Ceci’ye gülümseyerek çağırdım ve iki bardak soğuk limonata istedim. Ceci limonataları getirmek için yanımızdan ayrıldığın da Beatrice de neler yaptığını anlatmaya başlamıştı.
| |
|