| Tanışma... | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Elizabeth Tiffany Meester Constance Billard II.Sınıf
Mesaj Sayısı : 88 Kayıt tarihi : 31/07/10 Lakap : Ang,Angel,Zo,Zoé diyolar genelde (:
Şöhret Puan: 5
| Konu: Tanışma... Cuma Ağus. 06, 2010 6:49 pm | |
| Angela Zoey Queen ~ Valentine Romé Folliero
Öğlene yakın
1. Tekil
Kafamı dinlemek istediğimde her zaman bu parka gelirdim. Gerçekten çok iyi gelirdi. Belki küçükken de en çok uğradığım yer burasıydı. Rengarenk çiçeklerin olduğu,güneşin tepemizden bizi izlediği,köpeklerini gezdiren insanlarla doluydu. Çok güzel bir yerdi. Parkta dolanıyordum boş boş. İnsan yapacak bir şey bulamayınca boş boş bakınmaya bile razıydı. Güneşin yakıcı etkisini tenimde hissettiğimde oturma ihtiyacı duymuştum. Büyük bir ağacın altında gölge bir yerdeki banka oturdum. Önümde güvercinler dolanıyordu. Biraz uzakta ise yem satan yaşlı bir kadın vardı. Oturduğum yerden kalktım ve güvercin satan kadının yanına gidip ' Bir paket güvercin yemi lütfen ' dedim gülümseyerek. Kadına parasını uzattım kadın da bana yem paketini verdi. Daha demin ki banka tekrar oturdum. Paketi elimle açtım ve birazını elime döktüm. Ve güvercinlerin olduğu yerlere döktüm. Güvercinler,yemleri döker dökmez hemen çevresini sarmıştı. Ben hayvanları severdim. Küçükkende bir çok hayvanım olmuştu. Kedim,civcivlerim,kuşlarım ve hatta hamsterım bile olmuştu. Evde sadece kedim kalmıştı. Diğer hayvanlarım ölmüştü. Kedim Kitty hala yaşıyordu. O benim yalnız olduğumda tek dostumdu. Zaten genelde her günümü yalnız geçiriyordum. Arkadaşlarım vardı tabiki ama onları benim dertlerimle rahatsız etmek istemiyordum. Ve hemen hemen her günü tek başına evde veya böyle boş boş dolanarak geçiriyordum... Annem ve babam iş seyahatinde oldukları için ev bomboştu. İstersem evde okuldaki herkesi çağırıp parti verebilirdim. Annemlerde izin verirdi. Ama partide bazı sürtükler dedikodu çıkarmak için bazı ters hareketler yaparlardı. Bense dedikodu malzemesi olmayı hiç sevmiyordum. Olduğumda söylenemezdi aslında. Çok dedikoduluk bir şeyler yapmamıştım. Ben bunları düşünürken güneş yine yaprakların arasından kendini belli etmeye başlamıştı bile... | |
|
| |
Valentine Romé Folliero St.Jude IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 73 Kayıt tarihi : 03/08/10 Lakap : Sonra herkese "Val" derim. Bunu da herkes biliyooooréééé
Şöhret Puan: 11
| Konu: Geri: Tanışma... Cuma Ağus. 06, 2010 7:24 pm | |
| Demek ki o herkesin söylediği Central Park burasıydı! Lanet olası normal bir parktı işte. İtalyan parklarını tercih ederim yani. Neyse diyip salına salına yürümeye başladım. Eh, en sonunda bu koca kentte biraz yeşillik görmüştüm. Etrafta işlerine yetişmek için koşturan insanlar daha çok midemi bulandırıyordu. Ne bu? Kimse bu yeşilliğin farkına varmıyormuş gibiydi. Bu sefer kafamı mı dinleseydim yoksa gene millete laf mı atsaydım? 2.sinde karar kılıp uyuz edecek insanlar -özellikle de hatunlar- aradım. İlginçtir ki, ben öyle sapık tiplerden değilim sadece güzele güzel derim. Açık sözlüyümdür yani. Öyle yok onu yatağa atayım, yok birine kayayım falan demem yani. Sağ elim yeter bana. Etrafıma bakındıktan sonra sonunda sarışınımsı bir kız gözüme takıldı. Yaşlı bir kadından kuş yemi alıyordu anlaşılan. O kadının yanında ona laf atıp kadının dırdırlarını çekemeyeğimden kızın bankın tekine oturmasını bekledim. Beklerken de yanımdan geçen bi kıza pandik attım, o da dönüp bana tokat attı. Kızlarla iyi anlaşıyorum kesinlikle. Küfür edip uzaklaşırken arkasından öpücük yollayıp banka oturmuş hedefime bir puma misali sinsi sinsi yaklaştım.
Yanına oturup abaza abaza konuşmaya çalışmak bana tersti, bu yüzden harika bir plan kurdum kafamdan saniyeliğine ve kızın yanına oturmak yerine yanından geçtim. Bu sırada da var olmayan bir çıkıntıya takılıp yere kapaklandım. Harika bir rol yeteneğim olduğundan yere yapıştığımda suratım yere sürtünmüştü. Tamam kabul ediyorum. Aslında sadece yere düşme numarası yapacaktım ama gerçekten yere düşüp suratımı haşat etmiştim. Keşke yanına gidip abaza abaza konuşsaydım diye düşündüm yere yapışmış bir şekilde. Kızın tam bacaklarının önüne düşmüştüm bu yüzden nerede olduğumu bilmiyormuş gibi ellerimle sağda solda tutunabileceğim yer ararcasına hareketler yaptım. Eh tabi ulaşmak istediğim yer kızın bacaklarıydı. Ki o pürüssüz yüzeye dokununca amacıma ulaştığımı anladım. "Ah signora! Aiuto*"
* Yardım edin. | |
|
| |
Elizabeth Tiffany Meester Constance Billard II.Sınıf
Mesaj Sayısı : 88 Kayıt tarihi : 31/07/10 Lakap : Ang,Angel,Zo,Zoé diyolar genelde (:
Şöhret Puan: 5
| Konu: Geri: Tanışma... Cuma Ağus. 06, 2010 7:57 pm | |
| Güvercinlere bakarken önümde bir adam yere düştü. Ve "Ah signora! Aiuto" dedi. Biraz daha bakınca adam diyecek kadar yaşlı olmadığını anladım. Genç'ti baya. Benden büyük görünüyordu. Fransız'dı sanırım ama benim Fransızcam hiçte iyi değildi. Yemi banka bıraktım ve gencin yanına gittim. El işaretleriyle anlaşmaya çalışarak ' Sizi anlamıyorum. ' dedim. Gencin uzun kahverengi-sarı arası saçları ve renkli gözleri vardı. Yattığı yerden bile boyu benden uzun görünüyordu.
Gencin elini tuttum ve yavaş yavaş kaldırmaya çalıştım. Kaldırdım ve kolunu omzuma attı bana dayanarak onu banka oturttum. Yakışıklı çocuktu doğrusu. Acaba dilimizi biliyor mudur diye düşünüyordum bir yandan. Yoksa gerçekten iletişim kurmamız çok zor olurdu. Annem ve üvey babam bana 10 yaşındayken Fransizca dersi verdiriyorlardı. Ama ben gerçekten hiç bir şey anlamıyordum. Neden öğrenmek istemediğini sorduklarında ' Anlamıyorum ' cevabını vermiştim. Şimdi öğretseler yine hiç bir şey anlamazdım gerçi ama... En azından bu gençle iletişim kuracak kadar Fransız'cam olsa çok iyi olurdu. Acaba yolunu mu kaybetmişti ? Evim buraya yakındı ona bir bardak su verebilirdim yada yemek falan. Gerçekten çaresiz gibi görünüyordu... | |
|
| |
Valentine Romé Folliero St.Jude IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 73 Kayıt tarihi : 03/08/10 Lakap : Sonra herkese "Val" derim. Bunu da herkes biliyooooréééé
Şöhret Puan: 11
| Konu: Geri: Tanışma... C.tesi Ağus. 07, 2010 5:42 pm | |
| Planım tamamen tıkırında gitti ve kız beni kaldırmaya çalıştı. Biraz bacaklarına ve beline dokunup vücudunu ölçtüm. İyiydi, hoştu. Yürüyemiyor numarası yapmayı planlıyordum ama herhalde gerçekten korkunç bir şekilde düşmüş olacağım ki gerçekten yürüyemiyordum. Kolumu omzuna atıp beni banka oturtması için yürümeye çabaladım. Acıdan deminki olayı anlamamıştım ama sanırım düştüğümde sadece İtalyanca kelimeler içeren bir cümle kurmuştum ki kız el kol hareketleri ile beni anlamadığını söylemişti. Banka oturduğumda bacağımı tutup suratımı ekşittim, bunun için rol yapmama gerek yoktu çünkü gerçekten acıyordu. Sonra kafamı kaldırıp kızın endişeli suratına baktım. "Signora, Problema?" dediğimde kızın suratında oluşan daha da endişeli ifade tüm söylediklerimi baştan düşünmeme sebep olmuştu. Neden başka ülkede olduğumu unutup İtalyanca konuşuyordum ki milletle? Gittiği yerden haberi olmayan aptal bir turist olarak algılamıştı beni büyük ihtimalle.
Kafamı iki yana sallayıp "Yok hayır signora İngilizce biliyorum. " dedim rahatlaması için ama kaldırdığım ellerimi gördüğümde benim de şaşkınlıktan gözlerim açıldı. Kanıyorlardı. Ah aptal kafam, kızla tanışmak için ne diye kendini yerden yere atıyorsun? Domates almak için yerden yere atlasam, tamam. Ellerimi pantolonuma sürüp daha da acımalarını ve pantolonumda kocaman kan izleri bırakmalarını sağladım. Domates kan yapan bir yiyecek, bu yüzden gayet kanlı canlıyım. Suratımı ve bacaklarımı kontrol ettikten sonra. "Kötü bi düşüş yaşamışım ama ölmem merak etme. Bu arada..." asıl can alıcı noktaya gelince gözlerim parladı "ben Romé ve sen de..." diye devam ettim ismini söylemesi için. | |
|
| |
Elizabeth Tiffany Meester Constance Billard II.Sınıf
Mesaj Sayısı : 88 Kayıt tarihi : 31/07/10 Lakap : Ang,Angel,Zo,Zoé diyolar genelde (:
Şöhret Puan: 5
| Konu: Geri: Tanışma... Salı Ağus. 10, 2010 4:58 pm | |
| Çocuk bana baktı ve "Signora, Problema?" dedi. Ben yine anlamadığım için çocuğa sadece baktım. Çocuk Fransız olmayabilirdi de. Ülke dilleriyle aram gerçekten berbattı ! Bunu en yakın zamanda düzeltmek için aklımın bir köşesine not ettim. Çocuk kafasınıı iki yana sallayıp "Yok hayır signora İngilizce biliyorum. " dedi. Çocuk ingilizce bildiği için çok şansılıydım. İngilizce bildiğini öğrendiğimde içim rahatlamıştı. Çocuk bunları söylerken ellerini havaya kaldırmıştı. Ama daha sonra çocuğun ellerinin kanadığını farkettim. Ellerini pantalonuna sürdüğünde pantalonunda kan lekesi çıkmıştı. Endişeyle çocuğa baktım kötü görünüyordu. "Kötü bi düşüş yaşamışım ama ölmem merak etme. Bu arada..." dedi ve nefes aldı sonra "ben Romé ve sen de..." diye devam etti. Ben gülümsedim ' Bende Angela Zoey istediğini diyebilirsin. Memnun oldum ' dedim ve elini sıkmak için elimi uzattım. Tatlı çocuk diye düşündüm içimden...
Onunla bir yere gidip yemek yiyebilirdim aslında. Hiç fena da olmazdı hani. Sonuçta çocuk yani Romé çok çaresizdi ve bende onayrdım etmek için elimden geleni yapıcaktım | |
|
| |
Valentine Romé Folliero St.Jude IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 73 Kayıt tarihi : 03/08/10 Lakap : Sonra herkese "Val" derim. Bunu da herkes biliyooooréééé
Şöhret Puan: 11
| |
| |
Elizabeth Tiffany Meester Constance Billard II.Sınıf
Mesaj Sayısı : 88 Kayıt tarihi : 31/07/10 Lakap : Ang,Angel,Zo,Zoé diyolar genelde (:
Şöhret Puan: 5
| Konu: Geri: Tanışma... Çarş. Ağus. 11, 2010 11:51 am | |
| "Peki o zaman Anzoey demeye karar verdim sana." dedi Romé. Ben bu fikrine gülümsedim. Romé elimi sıkmak için elini uzattı. Ama elini sıkmamla acı içinde elini çekmesi bir oldu. Rome eline baktı kanıyordu. Ona gerçekten yardım etmeliydim. Romenin elindeki kan benim elimede geçmişti. Rome acı içinde bir kahkaha attı ve "Pek iyi bir fikir değilmiş." dedi. Ve bacaklarını kontrol etti. Pantalonunda kekikler oluşmuştu ve bacağında biraz sıyrıklar oluşmuştu. Yüzünü buruşturdu Romé. Ve tekrar bana dönerek "Suratım kanıyor mu?" dedi. Çantamdan selpak mendil çıkarttım ve elimdeki kanı sildim. Sonra buruşturup yanımdaki çöp kovasına fırlattım. Rome içinde bir selpak mendil çıkardım. Rome'ye döndüm ve yüzündeki ufak sıyrıkların üstünde gezdirdim. Selpak mendil değince yüzünü buruşturdu. ' Biraz hafif sıyrıklar var ' dedim. Sonra ' İstersen bir eczaneye gidelim yada evde pansuman yapabilirm sana ? ' diye sordum. Suratında çok bir şey yoktu ama elleri gerçekten fena kesilmişti. Sonra Rome'nin ellerini tutup avuç içini çevirdim ve elini bacağıma koydum. Selpakla silmeye başladım. Yanımda merhem olsaydı pamukla silebilirdim ama merhem taşımıyordum yanımda. Bundan sonra yanımda merhem taşımayı aklımın bir köşesine tekrar not ettim. Çünkü böyle bir şey benimde başıma gelebilir ve zor durumda kalabilirdim.
Rome'nin elini yavaşça sildikçe Rome yüzünü buruşturuyordu. Gerçekten canı çok acıyor olmalıydı. Turist olabilirdi ama turist olduğunu pek sanmıyordum. | |
|
| |
Valentine Romé Folliero St.Jude IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 73 Kayıt tarihi : 03/08/10 Lakap : Sonra herkese "Val" derim. Bunu da herkes biliyooooréééé
Şöhret Puan: 11
| Konu: Geri: Tanışma... C.tesi Ağus. 14, 2010 12:56 pm | |
| Anzoey bana mendil çıkardı ve suratıma dokundurdu. Acı! Argh, gerçekten kendimi haşat etmiş olmalıydım. Suratımın buruştuğu belliydi zaten hem buruşunca da acıdı. Hafif sıyrıklar olduğunu söyledi ama sıyrıklar baya canımı acıtıyordu. "Benim için farketmez, iyileşsinler de." dedim acıyan ellerimi hava acısını alır diye sallarken. Ellerimi tuttup avuçlarıma baktı. Aslında bence hareketli durmalılardı çünkü acıtıyorlardı. Bir tanesini sallayıp diğerinin acısına dayanmaya çalıştım. Durduğu yerde acımasının üstüne, Anzoey peçeteyi yaralarıma deydiriyordu. Bu yüzden dişlerimi sıkıyordum. Zaten hep düştüğümde ellerim yaralanır benim. İtalya'da da öyleydi. Düşerken ellerimle kendimi siper edip dururum. Ya ellerim ya da kollarım haşat olur.
O mendili elime ne zaman deydirirse yerimden ayaklanıp tekrar oturuyordum. Canım tatlıdır diyeceğim ama demin kendimi yere attım yani. Dişimi sıkarak konu açmak adına soru sormaya karar verdim. "Kaç yaşındasın?" diye sorduğumda elime bir daha mendil deydi. Kafamı geriye atıp inilti çıkardım. | |
|
| |
Elizabeth Tiffany Meester Constance Billard II.Sınıf
Mesaj Sayısı : 88 Kayıt tarihi : 31/07/10 Lakap : Ang,Angel,Zo,Zoé diyolar genelde (:
Şöhret Puan: 5
| Konu: Geri: Tanışma... C.tesi Ağus. 14, 2010 3:33 pm | |
| Çocuğun canı acıdığı çok belliydi. Mendille suratına her değdirdiğimde hafif iniltiler çıkartıyordu. Çok fena düşmüş olmalıydı ki bu kadar yaralanmıştı. Yaralarının daha deminki haline göre biraz daha iyi göründüğüne emindim. "Kaç yaşındasın?" diye sordu. Gerçekten çok güzel bir aksanı vardı. Kibar konuşuyordu. Nereliydi acaba ? İtalyan'da olabilirdi. Gerçekten çok cahildim. Her insan konuşmalara göre nereli olduklarını anlıyordu. Yani sorun bendeydi.
Ona gülümsedim ve ' 17 sen kaç yaşındasın ? ' diye sordum. Çocuğun yüzündeki ve ellerindeki tüm yaralrı sildim ama bacakları için yapabileceğim bir şey yoktu. Çocuğun yaralrını sildikten sonra peçeteyi buruşturup yanımdaki çöp kovasına attım. Çocuğun hala nereli olduğunu bilmiyordum. Yada burada ne aradığını ? Neden New York'a geldiğini ? Bunları sormam için benim bolca zamanım vardı ama çocuğun ne kadar zamanı olduğunu bilmiyordum. Acaba ona güvenebilir miydim ? Karnı aç olmalıydı. Bir şeyler yesem hiçte fena olmazdı hani. | |
|
| |
| Tanışma... | |
|