Hiçbir şey.. Gülümsememem kadar.. Kötü olamaz.. Ah Liny bir bilsen.. Gülümsememin ortaya çıkardıklarını duysan birilerinden.. Benimkinden daha güzel bir gülümsemeyi sırf sahip olabilmek uğruna söndürdüğümü bilsen.. Şu an tek ihtiyacımın onun yüzünü görmek olduğunu, görebildiğim anda toparlanacağımı anlatabilsem.. Bir parça toprağın üzerine sel misali göz yaşları akıtmak yerine yüzüne bir damla çiğ gibi yaş düşürmektense kahkahalar atacağımı söyleyebilsem. Temmuz sıcağının dolduğu nefesini hissedebilsem tekrar.. Vazgeçmezdim o zaman inadımdan, varoluşumdan.. Korkmazdım gecelerden ve canavarlardan.. Bilmediğim yerlerde boğulana kadar içmezdim.. Sırf onun sızlatıcı güzelliğini tekrar hissedebilmek için viski şişelerinin dibini de görmezdim.. Ama şimdi o çocukluğumun en sevgili bebekleri gibi neredeyse cansız yatıyor bir yerlerde ve güzelliği viskinin yakıcılığıyla tarif edilemez düzeyde..
Eskiden herkesi güldürebilenken şimdi yaptığım hataları her şeyin sebebi olarak benimsemek.. Kendini suçlayan bir cadı.. Geçmişini arayan biri.. Gözlerinin güneşini bekleyen çiçek tohumu gibi.. Ve hiçbir zaman kırılmayı beklemeyen bir ayna.. Daha fazla kaç tanım dökülebilir hakkımda ortaya.. Bir adam, kalbinde yaşadığı kadının aşkından aldığı güçle uyuyor yine onun aşkının verdiği zarar yüzünden, uzağımda. Ve onu kalbinde yaşatan kadın olarak içki dozunu on katına çıkarmış ağlayarak kardeşime sığınıyorum, yine kadınlığımı bulduğum adamın uzağında.. Bir şeylerin bu kadar ters gitmesi çocukluğumun masum hayallerinde hiç yer almazdı aslında..
İnsanın mutlaka bir yerden destek almaya ihtiyacı oluyor, doğanın kuralı bu.. Yalnız kalkacak kadar güçlü değiliz. Yalnız kalacak kadar asil hiç olmadık zaten. Söz vermeden önce yaşamayı öğrenmeli aslında. Aklın alacağı kadar bilgi, kalbin taşıyabileceği kadar dert toplanmalı gün içinde.. Dertleri içine atmadan yaşamalı kendince.. Mutluluğu ezberlemeli yanlışın en dibinde kumdan kaleler yapmak gerekse bile. Zorla gülümsetilmeye açık olmak gerek bir şekilde. İhtiyacımız olandan fazlasına değil farklısına yönelmek belki de.. Zorla gülümsemeye çalışmamın nedenlerinden biri de bu zaten. Zar zor toparlayabildiğim cümlelerle konuşuyorum artık. Tekrar yükselebilmek için tamamen dibe vurmalıyım sanırım..
"Biliyor musun Liny sadece hüzün geliyor aklıma son zamanlarda. Her duvara kokusu dolanmış zaten. Aslında ben onun gibi kokuyorum ve yanımda taşıyorum belki de. Aşkını öyle ince ince işlemiş ki ruhuma, hissetmemişim olup bitene kadar her şey.. Sürekli bir korku var artık içimde.. Öyle kötü şeylere neden oldum ki Liny. Sanki bir rüyadayım, kabus hatta.. Ben bile karar veremiyorum artık. İkilemlerin içindeyim. Zaman dursa ve sahip olmak kolay olsa tekrar.. Sadece bunu istiyorum.. Bir kere daha görebilsem, uzak tutmasalar beni ondan.."
Her şey bittiğinde anlıyoruz dünyayı belki de.. İnsanları.. Kendimizi.. Bizi.. Sizi.. Kavramların tersine döndüğü bitişlerde.. Suç yok, varsayımlar yok.. Sonuçsuzluğun sonucuna dokunuyoruz parmaklarımızla tam o zaman. Parçalanan kayalar misali gözlerimizden sular sızdırarak yok oluyoruz. Hüzünlerin damla damla onlarla gitmesini bekler gibi. Yere düştüklerinde kırılan hüzünlerin ayaklarımıza batıp daha çok ağlatması gibi.. Tekrar acıyı damlalarda göndermeyi dener gibi. Ruhun cennetin cehennemine teslim oluşu gibi. Derin bir nefese hasret kalırız sona gelene kadar. Sonra her şey parlak bir renge dönüşür.
" Huzurumu kör ettim kendi ellerimle. Yaşayabileceğim en güzel masalı katlettim. Oysa tek istediğim sahip olmaktı.. Tek istediğim her şeye rağmen yanında olmaktı. Beni delirten şeyleri ondan uzak tutmaktı. Benim için fazla masumdu belki de.. Ruh katili olduğumu söyleyenler gerçek bir bedenin benim yüzümden ölüme gittiğini bilseler ne hissederler Liny?"
Kokusunun duvar çatlaklarından sızması, adının dudaklarımdaki rujdan parlak bir kırmızı olması. Sonsuza kadar onunla olmayı ve sonsuzu bulmamayı dilerken peri tozları gibi parmağıma bulaşıp havaya karışması.. Söylemek istediklerimi değil de inadım ve acım yüzünden dudaklarımdan küfürlerin çıkması.. Bunları hiç haketmediği halde benden duyması.. Kafayı yemenin bir akşam yemeği basitliğinde olması..
"Bu saatlerde boş olan ve alkol satan tek yer burasıydı.. Sanırım yanlış seçim yapmışım.. Neyi doğru yapıyorum ki zaten şu sıralar.. Beni buradan götürsene Liny.. "