Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Yasak Melodi

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
G. Arneilla Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
G. Arneilla Bianchett


Mesaj Sayısı : 142
Kayıt tarihi : 02/08/10

Şöhret
Puan: 12

Yasak Melodi Empty
MesajKonu: Yasak Melodi   Yasak Melodi Icon_minitimePaz Ağus. 08, 2010 11:58 pm

"New York'a bir şans tanı tatlım. Eminim seveceksin." Babamın kardeşi Fred'in -aslında adı Frederick- benim için uğraştığını bilsem de, bu kadar üzerime gelmesi canımı sıkıyordu. Hırlamaya benzer bir sesle iç çektim. Ne kadar bunaldığımı anlaması mümkün müydü? Hızla koşan bir aslanın, kendinden de küçük bir kutuya kapatılmasına benziyordu başıma gelenler. "Mesela yüzmeye git. 92nd Street, taksi şoförüne söylemen yeter." Telefonu kapatmasını engel olma isteği ile sesim beklediğimden daha yüksek ve ağlamaklı çıkmıştı. "Ama-" Lafımı bölmüştü, bunu yapacağını tahmin etmeliydim. "Akşam görüşürüz." Ve bana gol atmış olmanın verdiği mutluluğun yansıdığı sesinden sonra, telefonun çaresiz yakarışlarını işitmiştim. Bunun üzerine ben de telefonu kapadım ve kollarımı iki yana açarak kendimi yatağıma bıraktım.

Uykum olmadığı halde kapanan gözlerimi yaklaşık iki saat sonra açmıştım. Hala New York'taydım, hala bir otel odasındaydım ve hala yapacak bir şeyim yoktu. Yatakta yüz üstü döndükten sonra uzanıp geniş pencerelerin önündeki tül perdeyi araladım. Güneş artık tepede değildi. Kavurucu sıcağın biraz dağılmış olmasını umuyordum. Elbette dışarı çıkacak falan değildim, en azından kendimi buna ikna etmeye çalışıyordum. Ancak komidinin üzerinden aldığım kırmızı elmayı öylece havaya atıp tutmaktan sıkıldığımda, kabullenmekten başka şansım yoktu.

İsteksiz adımlarla üzerimi değiştirmiş ve odayı terk etmiştim. Bir ev arkadaşı bulduğum halde neden hala otelde kaldığımı sorguluyordum içten içe, cevabını bilsem de. İnsanlarla aram hiç iyi olmamıştı tereddüt ediyordum biriyle aynı evde kalmaya. Yine de New York'ta tek başıma karşılayabileceğim bir yer olduğunu sanmıyordum. Bir otel odasında sürünmeye de yetmezdi cebimdeki para, en azından uzun bir süre için. Fred'in yanına yerleşebileceğimi biliyor, ancak istemiyordum. Bir ay içinde iki kadın tarafından terk edilmişti. Karısı onu bırakıp gitmiş, kızı öldürülmüştü. Her ikisinin de anılarıyla dolu bir evde kalmak istemiyordum. Başka şeyler düşünmeliydim. Evet, evet. Bu gidişle keçileri kaçıracaktım. En basit düşünceler bile canımı yakıyordu, sanki zihnimin duvarlarına hızla çarpıyormuş gibi. Pekala, her zaman bu kadar edebî bir kız değilim. Ancak şu anda kendim olduğumdan bile emin değilim.

Otelin asansöründen inmiş, cam kapısından çıkmıştım. Viyana'da taksilere sadece duraklardan binebilirsiniz, ancak burada sokaktan öylece geçiyorlardı. Boş bir tanesini el işaretiyle çevirdikten sonra şoföre sadece "92nd Street" demiştim anlamasını umarak. Tanrım, New York'a alışmam uzun sürecekti.

Yol boyunca taksi şoförüyle sohbet etmiş, Afrika'daki hayatımı anlatmıştım. Doğrusu kırk yılda bir, ilgili görünen biriyle karşılaştığım için mutluydum. Taksi durduğunda parayı ödemiş, üstünün de kalmasını rica etmiştim. Şaşkın görünüyordu. Sonunda kendini tutamayıp açıklamıştı nedenini. Çünkü kuzenim gibi züppeler parayı başlarına atıyor ve öylece iniyorlardı arabadan. Nasıl bir yere geldiğim buradan belliydi. Koca New York'ta benim gibi birine rastladığı için şaşırdığına göre, etrafım Kyndra gibi insanlarla doluydu. Ne kadar güzel!

Kumsal gerçekten oldukça cezbedici bir yerdi. Belki de güneşin batmaya yakın oluşuydu bunun kaynağı, birde neredeyse tamamen boş olması. İleride birbirlerinin resmen içine düşmüş iki ya da üç çift vardı yalnızca. Onlara çok yaklaşmamaya özen göstererek asfalt yoldan uzaklaştım. Sonunda omzumdaki çantamı kumların üzerine bırakmıştım. Dizlerimin bağı çözülürcesine yere bıraktım kendimi de, üzerimdeki tişörtü çıkardım ve buruşturarak -daha çok bir top haline getirerek- çantanın altına sıkıştırdım.

Altıma havlu sermeden kumlara uzandığımda, tek yaptığım şey gözlerimi kapatmak olmuştu. Başka bir yerde olduğumu hayal ediyordum. Alışamadığım her şeyden uzakta. Bir kaç kızın basit kıkırdamaları engel oluyordu bana. Dalgaların sesini dinlemeye çalışmış, ancak başarısızlıkla sonuçlandırmıştım eylemimi. Su oldukça durgundu ve çok hafif gelen seslerden başka bir şey duyulmuyordu. Son çare, bir mırıltı yerleştirdim dudaklarıma. Gittikçe şarkı söylemeye olan özlemimi hatırlıyordum, istemsizce yükseliyordu sesim. Basit bir mırıltıdan daha yüksek, ancak hala gizlice döküldüklerini belli eden bir tondaydı kelimeler. Vierna Sortie'yi bıraktığımdan beri hiç şarkı söylememiştim. Bana eski okulumu hatırlatıyordu ve birine bağlanırcasına aşık olduğum Viyana'mı hatırlatıyordu. Bu da kalbimde dayanılamayacak bir sızı oluşturmaya yetiyordu.

Hemen yanımdan gelen ses ile beraber, üzerime bir de gölge düşünce irkilerek gözlerimi açmıştım. Yasak bir şey miydi yaptığım? Evet, böyle bir tepki yersizdi belki. Ama ben kendime verdiğim bir sözü tutmamıştım. Sözde var olan Tanrı'dan da her şeyi görebildiği için korkmuyorlar mıydı? Öyle bir durumdu benimki. Kendime karşı işlediğim her günahı görüyordum. Yattığım yerde dirseklerimin üzerinde doğrulup gelen "ziyaretçime" çevirdim başımı. Ah, onu tanıyordum. Adını tam olarak çıkaramasam da, yeni yerleştiğim eve girip çıkarken görmüştüm bir kaç kez.


Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valentine Romé Folliero
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Valentine Romé Folliero


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 03/08/10
Lakap : Sonra herkese "Val" derim. Bunu da herkes biliyooooréééé

Şöhret
Puan: 11

Yasak Melodi Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Melodi   Yasak Melodi Icon_minitimePtsi Ağus. 09, 2010 1:14 am

Her zaman takıldığı tuvalet kapısının önünde duran Milene'ye sinirli bir şekilde baktım. Belki çok bakarsam şişkolaşıp patlayabilirdi. İşte o zaman gülerdim. Hem de o kadar çok gülerdim ki belki gülerken ben de patlayabilirdim. "Hani domatessiz bir evde bir Folliero da bulunamazdı? Yok domates bak. Şimdi git! Ne anlayışsızsın ya!" dedi aynen İtalya'daki ablam gibi hareketler yaparak. Neden ben bu evden hep sinirlenip çıkıyordum ki? Ne olmuş? Sevgilisini falan çağıracakmış. "Cazzo!" dedim tükürürcesine. "Çıkıp ne yapacam dışarda?" diye sorduğumda içimden kendime de küfrettim. Bu sorunun pes etmek anlamına geldiğini kafam sonradan çakmıştı. Neden pes ederken beynim bana da söylemiyordu? Ona göre hazırlık yapabilirdim. Milene'nin suratında oluşan o sinsi sırıtışa domates atmak istedim ama evde domates yoktu. Uzun süredir adet dönemindeki kızlar gibi sinirli olmamın nedeni de buydu. Tabi çok sevinmişti evden defolup gideceğime, bu yüzden bavulumdan hızla bir mayo, t-shirt ve havlu çıkarıp tıkıştırdı elime. Sonra beni itekleyerek tuvalete attı. Pes etmiş beynim gene bana haber vermeden üstümü çıkarmamı emretti ben de beynime sormadan Milene'ye "Misafirperver Amerikanlar, ha?" diye alaycı bir şekilde bağırdım.

Biraz sonra altımda sarı garip desenli mayom ve açık yeşil t-shirt'ümle kapının önündeydim. Kapı arkamdan hızla kapandığında apartmanda yankılanacak bir şekilde "Cazzo!" diye bağırdım. Hep böyle yaptığımdan dolayı alışmış olan yan komşumuz bana kapıyı açıp terlik fırlattı. Belki dünkünün eşidir diye havada yakaladım ama değildi. Merdiven boşluğundan aşağıya atıp kimin kafasına düşecek diye bekledim ama kimsenin kafasına da düşmedi. Ben de spor olsun diye merdivenlerden indim aşağıya. Günlük sporum bu. Yola çıkıp taksi durdurmak için arabalara bağırıp İtalyanca küfürler ettim ama durmadılar. Deli gibi görüntümden mi? Zengin görünmediğimden mi yoksa dolu olduklarından mı bilmem ama sadece Amerika'ya ilk geldiğimde uçaktan sonra binebildim bu taksilere. Bir daha da hiç biri beni almadı. Ben de tanıdığım sürtüklerin "Çok cix bir plaj!" dediği 92nd Street'e yürüyerek gitmeye karar verdim. Fazla uzak değildi zaten. Hatta sonra yürürken fark ettim ki sokaktaki dükkanlardan çoğunlukla garsonlar çıkıp bana hal hatır soruyor. Tanınan biri oldum gibi ama aslında nedenini bilmiyor değilim. Onlara sadece ergenlikte olduğumdan böyleyim 2-3 sene sonra aseksüel biri olacağım, boşuna kürek çekiyorsunuz demek isterdim aslında ama davranışları hoşuma gidiyor. Sanki beni önemsiyorlarmış gibi hissediyorum, kendimi kandırmak hoş bir olay yani. Yolda baya oyalandım ama sonunda plajdaydım.

Tüm kızların sanki kapatmak istiyorlarmış gibi bikini giymesine anlam veremiyorum ben. Yani demek istediğim şu, giydikleri bikiniler çok küçük olduğundan bi yerlerini kapatmıyor, bu insanları kandırmak gibi birşey. Eğer istiyorlarsa soyunabilirler. Fark etmez diyeceğim ama demin de dediğim gibi ergenlik dönemindeyim bu yüzden daha sonra soyunsunlar. Şuanda kendimi tutmak için en azından kapatmışlar demek zorunda hissediyorum. Beynim beni kandırmak konusunda çok iyi. Gözlerimle plajı taradıktan sonra havlumu sereceğim bir yer bulmalıydım. İşte o sırada gözüme takıldı. Tanıdığım bir surat, hatta konuşmaktan hoşlandığım suratlardan birinin ev arkadaşı. Tabi ilk düşündüğüm şey tek başına olduğuna göre yanlız kalmak isteyip istemediğiydi. Buranın kızları hep birlikte dolaşırlar diye biliyordum yani. Gene de... Denemekten zarar gelmezdi ve kızın yanında bittim. Biraz rahatını bozacak şekilde gitmiştim ama suratıma gülümseme yerleştirip daha fazla güneşini kapatmamak için eğildim. "Selam." dedikten sonra endişe ettiğim şeyi öğrenmek için soru sormak zorunda hissettim. "Yanına geleyim dedim ama yanlız kalmak istiyorsan eğer?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
G. Arneilla Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
G. Arneilla Bianchett


Mesaj Sayısı : 142
Kayıt tarihi : 02/08/10

Şöhret
Puan: 12

Yasak Melodi Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Melodi   Yasak Melodi Icon_minitimePtsi Ağus. 09, 2010 11:30 am

O eğildiğinde, bu sefer yüzüme güneş gelmesini engelleyen ben olmuştum. Havaya kaldırdığım elim sayesinde rahatlıkla çocuğun yüzüne bakabiliyordum. "Yanına geleyim dedim ama yalnız kalmak istiyorsan eğer?" Gülümsedim. Buraya geldiğimden beri ne düşündüğümü umursayan birileriyle tanışmamıştım. Genellikle Central Park'ta kızlar bir anda yanıma otururlar, geçmişimi öğrenmeye çalışırlardı. Erkekler ise yanıma gelip telefon numaramı ister, birde sırf benimle konuştukları için bile şanslıymışım gibi davranırlardı. Pekala, her şeyi çevremdeki insanlara bağlamamam gerektiğini biliyordum ancak bugün tersimden kalkmıştım işte. Aslına bakarsanız, New York'a geldiğimden beri hep tersimden kalkmıştım.

Bütün sıkıcı düşüncelerden uzaklaşıp kendimi yine kumsalda uzanırken bulduğumda, çocuğun hala cevap beklediğini fark ettim. Belki de tahmin ettiğim kadar uzun bir süre sessiz kalmamıştım. "New York züppelerinden olmadığın sürece sorun yok." dedim. Bu sırada gereksiz ve aptalca sayılabilecek bir hareketle çantamı biraz daha yakınıma çekmiştim. Sanki koca kumsalda, tek boş yerde çantam duruyormuş gibi. Kendi şapşallığıma güldükten sonra -evet, bunu çok sık yaparım- çocuğun kumların üzerine yerleşmesini izlemeye başladım. Bu sırada dirseklerim üzerinde doğrulmayı bırakmış, sırtımı yine kumlara koymuştum. Her geçen dakikada güneşin biraz daha ilerlediğini neredeyse görebiliyordum. Belki de zamanın çabuk geçtiğini düşünmeye çalışıyor, kendimi kandırıyordum.

Çocuk kumların üzerine tamamen yerleştiğinde dudaklarımı araladım. "Bu arada ben Arneilla. Ya da Galine, hangisini kullanmak istersen." Çoğu insanın aksine ben isimlerimi ayırt etmezdim. Alt tarafı bir etiketti nede olsa. İkisi de kim olduğumu göstermiyordu aslında. Yani neden birini seçip ona bağlı kalacaktım ki? Bütün bunları düşünürken, refleks olarak elimi havaya kaldırmış ve çocuğa uzatmıştım el sıkışmak üzere. Biliyorum, burası "sıcak" ve "samimi" bir şehirdi. Ancak Viyana'da nasıl yaşıyorsam, burada da öyle yaşayacaktım. Kendime verdiğim sözlerden biriydi bu da, ve daima tutacağımdan emin olduğum tek söz. Kimsem, o olarak kalacaktım.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valentine Romé Folliero
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Valentine Romé Folliero


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 03/08/10
Lakap : Sonra herkese "Val" derim. Bunu da herkes biliyooooréééé

Şöhret
Puan: 11

Yasak Melodi Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Melodi   Yasak Melodi Icon_minitimePtsi Ağus. 09, 2010 12:54 pm

Endişeli sorum havada kalınca kötü oldu diyebilirim. Kız cevap olarak sadece sırtını kumlara yaslamakla yetinince tek kaşımı kaldırdım. Melissa'lara gittiğimde görmüştüm bu kızı ve Melissa bana onun sürtük Amerikan kızlarına benzemediğinden bahsedip durmuştu. Yanılmış mıydı yoksa beni mi keklemişti? Çünkü kızın bu davranışı burnu beş karış havada olan Amerikan kızlarının hep yaptığı hareketlerdendi. Bana böyle tepkiler verip saf saf onlara bakmama içten içe gülerlerdi. Ne saçma eğlence anlayışı. Milletin sorularının cevaplanmayacak kadar değersiz olduğunu düşünmeleri de saçma bana göre çünkü her ortamda herkesle takılmayı seven biriyim ben. Eğer bu kız burdan defolup gideceğimi sanıyorsa yanılıyordu. Neyse ki sonra konuşmaya başladı ve hiç ama hiç beklemediğim bir cevap verdi. Bana New York züppelerinden biri değilsem oturabileceğimi söyledi. Ah, harika. Kafam karışmıştı. Yani züppeleri sevmiyorsa, demin yaptığı neydi? Neyse diyerek düşüncelerimi uzaklaştırıp havlumu kızın yanına serip üstüne attım kendimi. 'Çok cix plaj' dedikleri normal bir sahildi hani. Millet güneşlenip, denize giriyordu. Aslında giyilen elbiselere bakılınca daha çok zenginliklerini ve marka elbiselerini gösterme çabalarındaydılar. İstemeden üzerimdekileri kontrol ettim. Hayır, güzel görünüyor muyum diye değil. Onlar gibi olup, olmadığımı kontrol ettim. İnsanın ailesi pizza zincirleri sahibi olunca, elbiseleri hep marka oluveriyor ama hiç bir zaman elbiselerime "Acaba bu marka mıdır?" diye bakmadım. Belki de bu yüzden her kesimle takılabiliyordum. Ailemin serveti sayesinde zenginleri anlayabiliyordum, aynı zamanda kafa yapım sayesinde bu olayları çok alçakça bulan kişileri de.

Yanımdaki kızın konuşması ile uzaklaştığım dünyaya geri döndüm. Arneilla ya da Galine. Bana uzattığı elini sıktım dalgın dalgın. "Tanıyorum ki seni signora. Melissa'nın ev arkadaşı değil misin?" dedim sonra da "Ben de Valentine. Ya da Romé, hangisini kullanmak istersen." diye ekleyip kendi yaptığım espriye güldüm. Üstümdeki yeşil t-shirt'e baktığımda beynim bana onu çıkarmam gerektiğini söyledi ve haklıydı yoksa amele yanıklarım olacaktı ve eğer bizimkiler onları görürse her gün bronzlaşma salonlarına gitmek zorunda kalırdım. En nefret ettiğim yer orası sanırım. Esmée adındaki çalışan her gittiğimde bana sevgilisini anlatıyor sanki çok umurumdaymış gibi. Sırtımdan t-shirt'ü kazırmış gibi çıkarıp yanıma kumun üstüne koydum. Gözlerim tekrar dalgın halini almıştı, boş boş denize baktım. Mırıldanarak -ki benim mırıldanmam da sesli olur- "Denize girmek istiyorum." dedim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
G. Arneilla Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
G. Arneilla Bianchett


Mesaj Sayısı : 142
Kayıt tarihi : 02/08/10

Şöhret
Puan: 12

Yasak Melodi Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Melodi   Yasak Melodi Icon_minitimePtsi Ağus. 09, 2010 3:28 pm

Daha önce hiç konuştuğumuzu hatırlamıyordum, belki de Melissa söylemişti ona. Üstelik benim kim olduğumu biliyordu belki, ama tanımıyordu beni. Az önce söylediğinde herhangi bir kötü anlam olmadığını biliyordum ve kelimelere takılmam yersizdi, ancak ben böyleydim işte. Her bireyin dünyada belli bir yeri, işlevi olduğu gibi kelimelerin de vardı. Çoğu zaman cevap beklemeyen soruları yanıtlama saflığını gösterirdim, ancak bu sefer onaylamamıştım Melissa'nın ev arkadaşı olduğumu. Zaten pek fırsatım da olmamıştı, çok beklemeden kendi adını söylemişti. Söylediklerimi tekrarlamış olması onu bir şekilde güldürmüştü, belki de benim kaçırdığım başka bir espri vardı ortada. Üzerinde durmadım ve gülümsemekle yetindim.

"Denize girmek istiyorum." Kaşlarımı soru sorarcasına kaldırdıktan sonra başımı Romé'e çevirdim. Ne anlama geliyordu bu? Bir teklif miydi yoksa daha çok "Vaktimi boşa harcıyorsun" gibi bir sitem cümlesi mi? Fazla önyargılıydım. Dirseklerim üzerinde tekrar doğrulup boş sayılabilecek denize baktım bir süre. Ardından kumların üzerinde oturur pozisyona geçtim ve çantamdaki saatime baktım. Fred'i iki kişi için kurulmuş bir masada tek başına bırakmak istemiyordum. Belki de hayatımda en çok önem verdiğim insanlardan biriydi o. Doğrusu Kyndra gibi bir kızı olması büyük bir talihsizlikti.

Kumların üzerinde ayağa kalktım ve başımı eğip Romé'e baktım. "Haydi?" dedim kot şortumu çıkarırken. Kumsalda çarpacak fazla insanın olmamasına güvenerek geri geri yürüyordum denize doğru, çünkü onun da geldiğinden emin olmak istiyordum. O ayağa kalkıp yürümeye başladığında arkamı dönmüştüm kumsalın geri kalanına. Denizi ve batmaya yakın güneşi izleyerek yavaş adımlarla yürüyordum. Sonunda suyu bileklerimde hissettiğimde bakışlarımı gökyüzü ile denizin birleştiği çizgiden çekmiş, denizin daha sığ kısımlarına sabitlemiştim. Her adımımda suyun berraklığı azalıyordu. Soğuk olmasını umuyordum ancak değildi elbette. New York'un geneli gibi, o da beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

Su seviyesi kürek kemiklerime gelince durup Romé'e döndüm. "Yarışa var mısın?" diye sordum. Bir yandan da uçları ıslanmış sarı saçlarımı, bileğimdeki lastik tokayla basit bir at kuyruğu yapıyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valentine Romé Folliero
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Valentine Romé Folliero


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 03/08/10
Lakap : Sonra herkese "Val" derim. Bunu da herkes biliyooooréééé

Şöhret
Puan: 11

Yasak Melodi Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Melodi   Yasak Melodi Icon_minitimeÇarş. Ağus. 11, 2010 2:34 am

Söylediğim şey öylesineydi. Şöyle ki, aklımdan geçenlerini sesli bir biçimde dile getirmek gibi bir huyum var. Olup olmaması benim için farketmez. Denize girmek istiyorum mu dedim? O zaman istiyorumdur. Girmek zorunda mıyız? Hayır. Çoğunlukla Manhattan'da bu olayı yaptığımda kızlar umursamazlar ama Arneilla -ya da Galine- dediklerimi umursamış gibi görünüyordu. İlk bana ne anlama geldiğini anlamadığım bir bakış attı (Buna gülümseyerek karşılık verdim) Sonra ayaklandı. Ona şaşkın şaşkın bakarken kalkmam için bana "Haydi?" dedi. Gülümsememin suratıma yayılmasını sağlamıştı. Peki, tamam anlamında kafamı sallayıp o denize geri geri yürürken ayağa kalktım. Zaten t-shirt'ümü çıkardığım için soyunmama gerek yoktu. Kumları tekmeler gibi denize yürürken Galineilla (iki ismini birleştirip yarattığım ismi) dizlerine kadar denize girmişti bile. Bunun anlamı denizin soğuk olmamasıydı, zaten ayağımı suya soktuğumda gerçekten de öyle olduğunu anladım. Farketmezdi ama, yeterki serinleyebilelim. Galineilla'nın peşinden ilerledim ama öyle suya hemen alışan biri değilim. Yani su ılık ama gene de alışmak için zaman gerekir bana. Gerçekten de alışmam uzun sürdü diyebilirim ama Galineilla anlamasın diye o korkunç ifadelerimi sergilemedim.

Denize girmeyi ben istemiştim, evet. Şimdi de kıllanan da bendim. Suyun dibinde yüzen kol kadar balıklar görüyordum. Suyun yansıtmasının dandik olduğunu umarak ilerlemeye devam ettim belime kadar. Sonra da kendimi suya attım ki daha çabuk alışabileyim. Hiç boyumu geçene kadar yürümemişimdir. Belime geldikten sonra yavaş yavaş alışmam eziyet olur bu yüzden hemen dalarım. Suyun içinde gözümü açınca biraz acıdı aslında, çünkü su tuzluydu, dayanmaya çalışarak suyun dibindeki balıklara baktım. Gerçekten de kocamandılar. Lanet edip suyun yüzeyine çıktığımda Galineilla'nın su omzuna gelene kadar yürüdüğünü fark edip mazoşist olduğu kararına vardım. Saçı ıslanmamıştı bile. Başına güneş geçince görürüm ben onu. Yarışmak istediğinde de kahkaha attım. "Yok hayır signora. Hiç iyi bir yüzücü değilimdir." Kocaman bir yalandı bu. İtalya'dayken takımdaydım ve bir sürü madalyam var. Aslında neden söylemediğimi bilmiyorum sanırım buna mütevazilik deniliyor. Hem böyle dediğinde karşımdakiler üsteleyip yarışmaya zorluyorlar ama düşününce şu kısa konuşmamızda bile Gilineilla her söylediğimi yüzeysel ve gerçekçi anlamıştı ve üsteleyeceğini hiç düşünmüyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
G. Arneilla Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
G. Arneilla Bianchett


Mesaj Sayısı : 142
Kayıt tarihi : 02/08/10

Şöhret
Puan: 12

Yasak Melodi Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Melodi   Yasak Melodi Icon_minitimePtsi Ağus. 16, 2010 9:23 am

Kaşlarımı kaldırıp ona şüpheci bakışlar attıktan sonra omuz silkip "Peki, sen bilirsin." dedim. Fazla baskı yapan biri değilimdir. İnatçı olabilirim ancak başkalarının kararlarına karışmaz, onları boğmazdım. Zaten yüzmekten çok hoşlanmam, en azından sıcak suda. Soğuk sudaysa yaptığım şey bir kaç kulak atmak olmazdı, hayır. Denize bir "spor salonu" gözüyle bakamazdım, ya da basit bir havuzmuş gibi. Doğanın her parçasına olduğu gibi, ona karşı da büyük bir hayranlık besliyordum. Suya girdiğimde yaptığım ilk şey dibe dalmak, balıkları takip etmek ve ışığın yüzeyden süzülüşünü izlemek olurdu. Çok iyi yüzemesem de, nefesimi uzun süre tutabiliyordum ki bu benim için yeterliydi.

Başımı gökyüzüne kaldırdım yine. Güneş bu sabah nereden doğmuştu? Ah Tanrım, New York'a taşınınca bütün dengem şaşmıştı. Ne tarihten haberim vardı, ne de günden. Kendimi dünyadan kopmuş gibi hissediyordum. Ya da 1-2 duyum tıkalıymış gibi, soyutlanmış. Yine de başımı öteki tarafa çevirdiğimde, otel penceresinden gördüğüm reklam panolarını görebilmiştim. Bu da hangi yönün doğu olduğunu anlamama yetmişti. Tekrar güneşe baktım. Gitmem gerekiyordu, acilen. "Ah, geç kalıyorum." dedim sitemkar bir sesle. Kıyıya doğru ilerlemeye başlamıştım, elbette yürüyerek. Bu şehrin pis denizine girdiğim için dezenfekte olacaktım zaten de, birde başımı sokmak istememiştim. "Sonra görüşürüz Romé!" diye seslendim biraz uzaklaştığımda.

Kıyıya çıktığımda ilk iş elime aldığım havluyla hızla ve hoyratça kurulanmak olmuştu. Doğrusu denemiştim, ancak hala ıslak sayılırdım. Umursamadım, kaybedecek vaktim yoktu. Afrika'da yaşamış olmanın getirilerinden biri de, saati güneşten anlayabilmenizdi işte. Viyana'ya taşınınca aynı alışkanlığı sürdürmüştüm, kolumda hep bir saat olsa da güneşe bakmıştım. Top yapıp çantanın altına sıkıştırdığım tişörtü elime alıp kumlarını biraz silkeledim ve hızla başımdan geçirdim. Şortumu da giydikten sonra tekrar asfalt yola doğru ilerlerken başımı çevirip Romé'a baktım, ancak onu görememiştim gözüme giren güneşten. Acaba benim bir yalancı olduğumu mu düşünüyordu? Sonuçta burada pek çok kişinin güneşin hareketleriyle saati kestiremedikleri ortadaydı. Özellikle yanından geçtiğim şu kahkahalar atan sahte sarışından New York'ta bir şehir dolusu olduğu göz önünde bulundurulursa.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Chloe Cwonsin
Okul Müdiresi
Chloe Cwonsin


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 08/08/10

Şöhret
Puan: 45486465

Yasak Melodi Empty
MesajKonu: Geri: Yasak Melodi   Yasak Melodi Icon_minitimePtsi Ağus. 16, 2010 5:39 pm

Puanlandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yasak Melodi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Yasak eğlence

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Brooklyn :: 92nd Street-
Buraya geçin: