Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Başlık.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Clementine Crandal
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 663
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Cle.

Şöhret
Puan: 70

Başlık. Empty
MesajKonu: Başlık.   Başlık. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 07, 2010 2:07 am

Başlık. 84844285xBaşlık. 28911302
ClementineCrandal & Ophelia Overall
Başlık bulma özürlüyüm o ye hit mi beybi van mor taym falan falan işte amaan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Crandal
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 663
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Cle.

Şöhret
Puan: 70

Başlık. Empty
MesajKonu: Geri: Başlık.   Başlık. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 07, 2010 2:11 am

O sabah kalktığımda birinin beni uyandırması gerekmemişti. Güneşin parlaklığı rahatsız ediyordu beni sadece. Yerimden zorla kalkıp kalın perdeleri çektim ve yatağıma döndüm ördek gibi paytak adımlar atarak. Yumuşak yatak beni şefkatle bekliyormuş gibi içine aldı. Yastığın hafif kokusu burnuma doluyordu. Bu suite yabancıydım ama alışmakta hiç zorluk çekmemiştim. Burayı evimden bile çok sevdiğim söylenebilir hatta. Babamla olanlardan sonra, bana sert bir tokat atıp dudağımı patlattığı günden sonra eve dönmedim. Şöförü arayıp arabamla birlikte eşyalarımı kaldığım otele götürmesini söylemekten başka bir şey yapmadım o evle ilgili. Liny'nin aramalarına ve o hüzünlü sesine dayanıp 'dönmeyeceğim' demek zorunda kaldım ona bile. Zaten Lex'le birlikte yaşamayı ciddi anlamda düşünüyorduk ve bu odaya birkaç haftadan fazla katlanmayacağımı umuyordum bu yüzden. İşin aslı katlanmak hiç bu kadar güzel bir şey için kullanılmamıştır. Yattığım yerde bir kedi gibi mayışırken yastığımın altında titreyen telefonum yüzünden kafamı kaldırmak zorunda kalıyorum. Bir kedinin sıcaklığı hiçbir şeyde yoktur. Bu yüzden kedisizlik ve sevgisizlik birbirine çok benzer.* Ophelia'nın adı bana ekrandan yanıp sönüyor.
Ophelia bu ailenin iyi denebilecek fertlerinden. Zaten annemin tarafından geliyor. Bana aile kavramının iyi hissettiren kısmından. Bana daha çok benzeyen kısmından. Alışveriş delisi ve çok eğlenceli olanlarından. O yüzden attığı mesajın kesinlikle 'Clee evine geri dön yapma etme beybii' modunda bir ağlaşma olmadığına emin olarak alıyorum telefonu elime. Mesajını okuyup gülümsüyorum. Alışveriş delisi olduğundan bahsetmiştim değil mi? Ah, evet. Bu da öyle bir buluşma olacak işte. Yerimden kalkıp dolaba yerleştirmekle uğraşmadığım için yerde açık duran valizime gidiyorum. Bir siyah kotla ona uyabilecek koyu renk bir üst çıkarıp giyiniyorum uyuşarak. Sonra onları olduğu gibi yere atıp telefona yöneliyorum. Oda servisine kahve söyledikten sonra yere attığım kıyafetleri elime alıyorum tekrar. Geceliğimi üstümden sıyırıp giyiniyorum kahvem gelene kadar. Kapı hafifçe vuruluyor. İçeri getirilen tepsiye yönelip kahvemi elime alıyorum. Kahve ilişkiye girilesi bir şey. Alkol almadığım zamanlarda kahve içiyorum. Bu süre boyunca bir şey yemediğimi de düşünürsek yakında anoreksilere döneceğim. Onun uzun zamanlı sonucunu da yaşarsam amenore yüzünden hamile olduğumu sanıp kafayı yiyeceğim. Ama bu gün alkol yok. Ophe'yle birlikte güzel ve ayık olduğum bir gün geçirmeye kararlıyım. Hatta onun yanında bir şeyler yiyebilirim bile. Bu sayede günlerdir çalışmayan midem bir şeyleri öğütmenin tadını alır yeniden. Kahvem bittikten sonra suitin banyosuna geçip saçımdaki tokayı çözüyorum. Soluk beyaz tenime dalgalarla dökülen saçlarıma bakıp bir şey yapmasam bile güzel göründüklerini düşündüğüm saçlarımı taramaya bile üşeniyorum. Zaten farkedilmeyecek kadar hoş duruyorlar. Kırmızı bir ruju dudaklarımda gezdirip birkaç ufak malzemeyle daha şu yataktan kalkmış görüntümden kurtulduktan sonra telefonumu kotumun cebine sıkıştırıp cüzdanımı ve anahtarlarımı alarak odadan çıkıyorum.
Otoparkta arabama bindikten sonra bir başka otoparka park edene kadar hızın damarlarımda dolaşmasına izin veriyorum. Alışveriş merkezine girince etrafıma bakındıktan sonra dev bir vitrin gözüme ilişiyor ve hızla ona yöneliyorum. Ophelia'yı tanıyorsam o elbiseyi gördükten sonra hayatta girmemezlik etmemiştir. İçeri girince yanılmadığımı anlıyorum. Dev bir aynanın önünde elbisenin üstünde nasıl durduğuna bakıyor. Yanına gidip gülüyorum.
"Bence tam oldu bebek."
Beni görünce elbiseyi falan unutup atlıyor üstüme. Sarılırken elbiseyi unutmadığını, onu almaya karar verdiğini fark ediyorum. Özellikle boy boy resimleri basıldıktan sonra billboardlara daha sık alışveriş yapmaya başladı. Bu Ophelia'nın evinde yaklaşık 4 oda büyüklüğünde bir dolaba sahip olması demek. Aslına bakarsanız önceden de o kadardı. Tamam pes. Ophe hayatı boyunca alışveriş yapmaya hayran biri olarak kalacak.


*O cümle tamamen senin için bebeğim .L
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ophelia Overall
Constance Billard I.Sınıf
Constance Billard I.Sınıf
Ophelia Overall


Mesaj Sayısı : 125
Kayıt tarihi : 20/07/10
Lakap : Oph. Ophy.

Şöhret
Puan: 8

Başlık. Empty
MesajKonu: Geri: Başlık.   Başlık. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 07, 2010 3:56 pm

Her sabah olduğu gibi uyanıp "istenmemesine rağmen sabahın köründe kalkıp tekrar uykuya dalamamak ne kadar acı birşey?!" diye düşünüyorum. *Lanet olsun! Uyumak istiyorum!* Gözlerimi kapasam da beynimdeki binlerce saçma salak düşünce yüzünden uyuyamıyorum. Ardından kalkıp mutfağa gidiyorum. Buzdolabından bir elma alıp odama dönüyorum. Giyinmek için dolabımı açtığımda hiç kıyafetim olmadığını farkediyorum. "Tanrım! Bu dolap bomboş!" diye bağırıyorum sinirimden sesimi kontrol edemeden. Bunun üzerine aklıma gelebilecek en iyi kişiye bir mesaj göndermek için telefonuma sarılıyorum. "Cleem! Alışveriş zamanı! Uzun zamandır bunu seninle yapmıyorum! Saat tam 15.15'te yanımda ol. Geç kalırsan alışveriş merkezinin ortasında burnunu ısırırım haberin olsun. Öpüldün .L" Ah Clementine! Şu koca ailede en çok değer verdiğim, en sevdiğim kişisin..* Cevabımı bekleyemeden telefonumu pijamamın cebine koyup şu "bomboş" dolabıma bir daha bakıyorum. Kırmızı? Çok ağır. Yeşil? Çok uzun. Siyah? Fazla karamsar. Peki şu mavi askılı olan? I-ıh. İstemiyorum. Yaz renkleriyle cıvıl cıvıl olmuş tırnaklarımı gözüme takılan ve tırnaklarımdaki ojeyle aynı renkte olan elbisenin üzerinde gezdirip doğru seçim olduğuna karar veriyorum ve cebimden gelen titreşim yüzümde bir gülümseme oluşturuyor. Mesajı açarken gördüğüm isim gülümsemeyi bir sırıtışa dönüştürüyor. "Paketleri taşımak zorunda kalmadığım sürece hayır demeyeceğimi biliyorsun. Hemen geliyorum bebeğim .L" Beklediğim cevabı görünce telefonumu bu sefer koltuğun üstüne atıyorum. Sonra hemen giyiniyorum ve bu kadar güzel bir vücudum olduğu için seviniyorum. Ardından beynimden bir uyarıcı geliyor. *Kes sesini Oph! Ne kadar da egoistsin! Eğer bunları düşünmeye devam edersen geç kalacaksın!* Bu düşüncemin ardından elmayı yemeye başlıyorum, birkaç ısırık sonrasında kıyafetleri tekrar asıyorum. Makyajımı yapmak üzere banyoya giriyorum. Hafif bir yaz makyajı yapıp odaya dönüyorum. Elmamı bitirip artık evden çıkmam gerektiğini düşünüp kıyafetime ve makyajıma uygun topuklu yavruağzı ayakkabılarımı giyiyorum. Aşağı inip arabama biniyorum ve en sevdiğim mekanların başında gelenin otoparkına giriyorum. Yer bulur bulmaz park ediyor ve iniyorum. *Yeni kıyafetler! Yeni makyaj malzemeleri! Yeni ayakkabılar ve daha nicesi! Hepsi beni bekliyor* düşüncesiyle koşa koşa yukarı çıkıyorum ve hemen girişteki dükkanın vitrininde gördüğüm elbiseye koşuyorum. Beynimin içinde beliren *Peki ya Clee?* soruma saate bakarak cevap veriyorum. *İyi de saat daha 15.00. Birazdan burada olur. Ayık olduğu zamanlarda dakik olur. En azından benim yanımda. Çünkü ona geç kalınca çok çılgınca şeyler yapabilirim. Özellikle de en hassas olduğum konuda; "alışverişte". * Elime geçirdiğim elbiseyle prova odalarında yer arıyorum. *Neden hepsi dolu olur ki? Koca göbekleri ve koca popolarıyla o kıyafetlerin içine girebileceklerini mi sanıyorlar?!* Hemen gözüm açılan bir kabin perdesine takılıyor. İçinden çıkan kızın fiziğine dikkat ederken bir yandan da kabini kaptırmamaya çalışıyorum. *Fiziği fena değil. Ama basenleri var.* diyerek kabine koşuyorum. Elbiseyi giyiyorum. Ve eşyalarımı orada bırakarak aynaya yöneliyorum. Aynaya bakarken gözüm bileğime gidiyor. *Saat tam 15.14. Bakalım nered-* düşüncelerimi bölen tatlı ses.. "Bence tam oldu bebek." bu cümle bile beni durduramıyor ve boynuna atlıyorum en birinci meleğimin. "Clee! Ben de tam seni arayacaktım, ama vitrindeki elbise benim nerede olduğumu gösteren bir pusula gibi gelmiştir sana eminim. Nasılsın? Çok özledim seni? Haberleri aldım, ama şimdi harika görünüyorsun. Hem sana iyi gelmesini hem de bomboş dolabımı biraz doldurmayı istediğim için alışverişe çıkalım dedim. Hadi gel, sana da birşeyler bakalım. Bu arada, nasıl olmuşum?" *Ah, sus artık Oph! Ayrıca nefes al! Hem o sana dedi ya "tam oldu" diye?!"*

*Ah bebeğim yerim seni .L
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Crandal
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 663
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Cle.

Şöhret
Puan: 70

Başlık. Empty
MesajKonu: Geri: Başlık.   Başlık. Icon_minitimeSalı Ağus. 24, 2010 12:04 am

Ophelia'nın canlılığı beni hep mutlu eder. O hep bir kelebek gibi rengarenk olmaya ve gülmeye programlanmıştır. Ancak bazen ona yetişemez hale geliyorum. Nefes almadan birbiri ardına dizdiği cümlelerin kesileceği zamanı gülerek bekliyorum. Bomboş dolap? Ahaha. Yakında giysileri için bir ev yaptırmak zorunda kalacak. Kolumdan çekiştirmesine izin verip peşinden gidiyorum. Sözcükleri bitip nefes almak zorunda kalınca gülerek cevaplıyorum onu. "Nefis olmuşsun Ophe. Başka türlüsü düşünülebilir miydi zaten?" Sözlerimle birlikte gülümsemesi daha da büyüyor. Onun mutluluğunun benimkinden kolay gerçekleşmesi hoşuma gidiyor. Onu mutlu edebilmek güzel bir şey. Dört buçuk saat sonunda onu kıyafete ihtiyacım olmadığına ikna edemediğim için üstüme olacağını önerdiği şeylerin çoğunu denemek zorunda kalıp birkaçını da aldıktan sonra onu iyi bir kahvenin lezzetiyle kandırıyorum. Bir yere oturuyoruz. Küçük, şirin bir yer. Mantar panolar, afişler, el ilanları, renkli duvarlar, yerlerde büyük yastıklar, küçük sandalyelerle çevrili şirin masalar, dev yapraklı çiçekler, Frank Sinatra'nın ölünesi sesi.. Klasik bir yer.. Ev gibi biraz da.. O huzuru verebilen bir yer. Yanımıza gelen öğrenci olduğunu düşündüğüm kıza sipariş veriyoruz. Onu Constance sınırlarında görmediğime eminim gerçi.. "Espresso Doppio." Ophelia'nın siparişini de aldıktan sonra uzaklaşıyor ve biz birbirimize dönüp konuşmaya başlıyoruz. Onun sorabileceği şeylerden önce aklıma gelenleri sıralıyorum. "Billboardlarda gördüm seni. Ne zamandır benim haberim olmadan bir şeyler yapıyorsun Oph?" Gülerek konuşmasını dinliyorum. Önüme konan kahvenin kokusuyla kısa bir sessizlik oluyor. Kahve dini olsaydı ilk destekçisi ben olurdum muhtemelen. Açıklaması bitince çekimin eğlenceli kısmından bahsediyor, kıyafetlerden, kozmetik malzemelerinden. O masallardaki prenses aslında pek çok yönden. Güzel elbiseleri, tülleri, parlak makyaj malzemeleri ve masum yüzüyle bir masaldan alınıp önümüze konmuş biri. Biraz da prenseslerin yüzeyselliğiyle belki kolay üzülmüyor bu yüzden. Bu güzel.. Konudan konuya sıçrayarak devam ediyor konuşmaya. Sonra biraz ciddileşip, tabi o ne kadar ciddileşebilirse o düzeyde ciddileşerek neler olduğunu soruyor. Anlatmak istemezsem anlayışlı olacağını belirterek.. "Evden ayrılıyorum. Alex'le yaşamaya karar verdim. Özetle bu.." Yüzünden akan merak masaya damlıyor resmen. Gülerek devam ediyorum kısa açıklamama. "Baba dediğim o adam bana vurmak gibi ufak bir hata yaptı sadece tatlım, önemli değil." Yüzündeki şoktan olayın bu kısmını bilmediğini farkediyorum. Omuz silkerek yüz ifadesini cevapsız bırakıyorum. Kısa süren şaşkınlığından sonra hafifçe silkelenip bir iki cümle atıyor ortaya ve daha sonra bu konuşma hiç olmamış gibi devam ediyor başka bir yerden. Sıcak kahvenin kokusuyla birleşen sesi rahatlatıcı gibi geliyor. Bu nedenle konuşmaktan çok onu dinliyorum. Kahvelerimiz bittikten sonra alışverişe devam etmekten bahsedince söze girme ihtiyacı hissediyorum. "Hey! Dur bakalım. Daha farklı bir şeyler yapsak ya. Hem diğer insanlara alabilecekleri bir şeyler kalsa.." Kısa bir ara verip sözlerime fikir edinmek istercesine etrafıma bakınıyorum. İlk girişte farkettiğim halde dikkatle incelemediğim mantar panoda cart renkli bir afiş gözüme çarpıyor. Karaoke.. Ah bu nefis olacak. Ophelia zaten şarkı söylemeye bayılır. Çocukken sırf şarkı söylemek uğruna parfüm şişeleri kırığ saç fırçalarını kaybederdi.. "Buldum! Hadi gidiyoruz." Masaya para bırakıp onu kolundan tutarak dışarı çıkıyorum. Karaoke bara gelene kadar yarı zorla sürüklüyorum sorularını cevapsız bırakarak.. "Şarkını seç bebeğim!"


Kısa gibi bok gibi ama yazdım yaleelele yaalelele
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ophelia Overall
Constance Billard I.Sınıf
Constance Billard I.Sınıf
Ophelia Overall


Mesaj Sayısı : 125
Kayıt tarihi : 20/07/10
Lakap : Oph. Ophy.

Şöhret
Puan: 8

Başlık. Empty
MesajKonu: Geri: Başlık.   Başlık. Icon_minitimeSalı Ağus. 24, 2010 8:59 pm

Clementine.. Onunla birlikte olmak bana en çok ama en çok mutluluk veren şeylerden biri. Hele bu birliktelik alışverişle iç içe olunca daha çok mutluluk veriyor. Şu ailede bu kadar çok değer verdiğim başka bir kuzenim yok, olamaz da. Hayatımın büyük kısmını onunla geçirdim ve onunla geçireceğim. Bana iyi gelen bir cümle çıkıyor dudaklarından. "Nefis olmuşsun Ophe. Başka türlüsü düşünülebilir miydi zaten?" ve bu cümle 32 kardeşimi göstermeme sebep oluyor. Bunun ardından içinde bulunduğumuz dükkandan o elbiseyi ve birkaç parça kıyafeti kasaya götürüyorum. Kasada dikkatimi şeftalimtırak pembemsi pembemtırak şeftali renginde ince çerçeveli bir güneş gözlüğü çekiyor, çok beğenip alıyorum. Aa evet, şu anki elbiseme de uyuyor. Başımdaki gözlüğü çantama koyup aldığımı takıyorum. Aynaya yöneliyorum. Ah, ne güzel oldu!
Sonra diğer dükkanlara girip çıkıyoruz. Birkaç parça alıyorum. Dört buçuk saatin ardından Clem beni kahve tutkusuyla bir yere oturtuyor. Ne güzel bir yer! İlk defa gördüğüm bu mekan ev gibi, küçük, şirin bir yer. Huzur veriyor. Sevimli bir kıza sipariş veriyoruz. "Espresso Dopio." Diyor Clem. Ah bu kız kahveye tapıyor resmen. Hayatının büyük bir bölümünü kaplıyor kahve. Ben de bunları düşünürken "Bana da bir Espresso con Panna lüfen." diyorum. Evet, kahve gerçekten harika bir şey. Ama Clem kadar aşık değilim ben. Kız siparişimizi aldıktan sonra konuşmaya başlıyoruz. Ben sorularımı sormadan o başlıyor ilk olarak. "Billboardlarda gördüm seni. Ne zamandır benim haberim olmadan bir şeyler yapıyorsun Oph?" "Aslında ben de hala şaşırıyorum." Diyorum gülerek. "Başvuruların haberini alınca ben de başvurmak istedim. Evet, çok güzelim biliyorum ama billboardlara çıkmam şaşırttı beni. Ama katılanlar gerçekten güzeldi." Böyle konuşurken kahvelerimiz geliyor. Kokusu gerçekten çok güzel. "Sen bir de çekimleri görmeliydin! Öyle şeyler oldu ki…" diye başlayan uzun süreli bir konuşma yapıyorum. Konuşurken o güzel yüzüne baktığımda bana hayranlıkla bakıyor. "Mutluluğun beni de mutlu ediyor Ophy!" diyen bir hava seziyorum göz alıcı maviyle karışık yeşil gözlerinde. Çok konuştuğumu fark edip soruyorum. "Evden ayrıldığını duydum, neler oldu?? Anlatmak istemezsen kırılmam. Ama böyle masum bir yüzü geri çevirmezsin değil mi Cleeeem?" diyip masum bir yüz ifadesi takınıyorum. O da biraz sıkılgan bir şekilde "Evden ayrılıyorum. Alex'le yaşamaya karar verdim. Özetle bu.." demesi beni mutlu ediyor. "Ah! Alex! Ne harika bir seçim bu! Siz zaten harika bir çiftsiniz, çok mutlu olacaksınız." Desem de yüzümde bir merak var. Gülerek cevap veriyor. "Baba dediğim o adam bana vurmak gibi ufak bir hata yaptı sadece tatlım, önemli değil." Kısa da olsa yeterli bir cevap bu benim için. Ama yüzümdeki nefrete engel olmuyor. "Ufak mı?! O anında yanında olmasam da yüzünü görmeyen kalmadı Clem! O kuş beyinli böyle bir hata yaptıysa en doğru karar bu zaten böceğim!" Sakin olmalıyım evet. Kendine gel Ophy! "Neyse, boşver, takmayalım kafamıza. Biliyor musun? Bir ara gelip sizde kalmak istiyorum, kabul eder misiniz beni? Çok yalnızım ve bu durumdan sıkıldım. Aslında bir evcil melek edinmek istiyorum. Kedi ya da köpek." Diyip konuyu dağıtmaya çalışıyorum. Kahvelerimiz bitiyor. "Hadi alışverişe devam ede-" sözümü bitiremeden araya giriyor Clem. "Hey! Dur bakalım. Daha farklı bir şeyler yapsak ya. Hem diğer insanlara alabilecekleri bir şeyler kalsa.." Aslında sıkılmış olmakta haklı. O da sever aslında alışverişi ama bu kadar tutkun değildir. Gözünün şirin mantar panolara iliştiğini görüyorum. Neye bakıyor ki? "Buldum! Hadi gidiyoruz." der demez masaya para bırakıp kolumdan çekiyor. Nereye gittiğini bilmiyorum. Biraz gittikten sonra karaoke barın önünde iniyoruz. Bu da ne? Karaoke mi? Yaşasın! "Şarkını seç bebeğim!" diyip elime listeyi tutuşturuyor. İyice göz gezdiriyorum. Heyecandan zıplayarak "Buu!" diye bağırıyorum. "Connie Francis – Oh My Darling Clementine.."


* Biraz kısa oldu bebeğim biliyorum oh:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Başlık.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Başlık Bulamadım
» Kurgu manyağı olup, başlık açmak.
» oF heskes resmini koymuş.Her ne kadan yeni üye de olsam koymasam çatlarım XD (Ne kadar uzun bi başlık dimi ) :P

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Manhattan-
Buraya geçin: