Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Parti Safsataları

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Parti Safsataları Empty
MesajKonu: Parti Safsataları   Parti Safsataları Icon_minitimePerş. Tem. 29, 2010 8:48 pm

“ Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Ne yazabilirim ki? Adi bir hergele olduğumu mu? Yanlış adımlarım sonucu oynadığım oyunu kaybettiğimi mi? Hata yaptığımı biliyorum. Tanrım, bunun sana ulaşacağından bile emin değilim. Ama şunu demek istiyorum Cleo, ben…”
Alex kâğıdı elinde buruşturup diğer buruşmuş kağıt birikintisine fırlattı. Kaçıncı kağıdı böyle boşa harcadığını bilmiyordu ama Greenpeace üyeleri kendisini boykot etmek için toplanabilirdi bundan sonra. Masa başında yüzünü sıvazladı ve tekerlekli sandalyesinde kendini geriye itip ayna karşısında yansımasına baktı. Genel olarak tüm hazırlığı bitmiş sayılırdı, uzun klişe kız hazırlığının aksine kendisi çabuk hazırlanabilen biriydi. Her zamanki takım elbise klişesinin aksine bu sefer beyaz bir tişört, koyu renk kadife bir ceket ve uyumlu bir pantolon giymiş, kırmızı converselerini ayağına çekmiş ve bağlarını en sıkı şekilde bağlamış, kafasına da siyah bir melon şapka takmıştı. Başparmağıyla fötr şapkayı geri atıp acınası ifadesine baktı. Akşam parti yapacak biri için gereksiz bir mimikti. “Kendine gel Alex, sefillere benziyorsun.” Bu gece eğlenmek istiyorsa bunu geride bırakmalıydı. Cleo’yu da, bir süreliğine. Yüzüne keyifli gülümsemesini yerleştirip ayağa kalktı ve telefonuna koşup Clem’e bir kısa mesaj yolladıktan sonra o ezberlediği merdivenleri karanlıkta inip dışarı fırladı. Yanan cılız sokak lambası altında babasının şoförünü aramaya davranacaktı ki siyah limuzin karanlığı yarıp yanına yaklaştı. Koyu renk camlardan en yakındaki açılırken Alex kendinden emin görüntüsüne sırıtıyordu. “Geciktiysem üzgünüm Bay Mclain ama Bay Mclain’den zor kurtuldum.” Alex adama göz kırpıp onun için ayırdığı kağıt banknot tomarını açık camdan içeri salladı. “Dert değil Jackson, burada ol yeter.” Ne de olsa her zaman ben geç gelmedim siz erkencisiniz bahanesi vardı. Arka kapıyı açıp kendini gri deri koltuklara attı ve birine boylu boyunca yatarken buz içindeki şampanyayı açıp partinin açılışını önceden kendi kendine yaptı. Araç süresiz bir zaman dilimince adeta yolda süzülürken dışarıdan bakan insanların hayretini izledi Alex dudaklarında bir tebessüm ile. Dışarıdan onu göremiyorlardı ki bu meraklarını daha da depreştiriyordu. İnsanların limuzinle gezmelerindeki tek sebep de buydu zaten, o gizemli hava. Araç Clem’lerin evine geldiğinde Alex biberon gibi emdiği şampanya şişesini yattığı yere bıraktı. Maskeli baloda olduğu araba dışına çıkıp beklemektense ayağıyla bastığı düğmeyle camı açtı ve Jackson’dan özellikle getirmesini istediği megafonu ağzına dayayıp “ Sayın Crandal ailesi rahatsız ediyorum ama Clem’i bırakmanız mümkün mü? Tekrar ediyorum Clem Crandal, limuzine bekleniyor!” dedi. Mırıldanıyordu ama bağırmaktan farksız çıkıyordu sesi. Evin tül perdelerinden biri hırşımla açıldı, camdan transparan bir gecelik giyen kadın sarktı. “Gece gece ne istiyorsun çocuk!” Alex yattığı yerden doğrulup belinin yukarısını limuzin camına çıkardı ve kahkahasına zor engel olup konuşmaya başladı zira kahkaha kulak patlatıcı bir sese dönüşürdü megafondan. “Clem’i istiyorum yoksa polisleri getirene kadar anırırım. Ve bayan lütfen üzerinizi giyin, içinizi görebiliyorum.” Mefagonu dudaklarından uzaklaştırıp kendi kendine güldüğü sırada Clem’i kapıda gördü. “Clem! Yoksa Caroline mısın sen? Yok yok Clemsin sen! Atla limuzine sözümü tutuyorum! Hadi hadi hadi.” Camdan bakan ev halkının yüksek desibelden ötürü yüz ekşittiğini görebiliyordu. Clem arabaya koşup içeri girdiğinde limuzin kapının kapanmasını bekler gibi anında harekete geçti. Alex içeri girmemişti. Uzaklaşırlarken bağırdı. “Güzel göğüsleriniz var Bayan Crandal! Sonra görüşürüz Caroline! Yiiiiiihaaaa!” Kahkahası sokakta yankılandı. Bütün yol boyunca Clem ile tipik dertleşmelerini yaşamışlardı. Cleo’dan bahsetmemek zordu onun yanında. Kendisine verdiği sözü o anlığına bozuk bir süre konuştuktan sonra camdan sarkıp yoldaki insanlara laf atmaya başladılar. Zenginliğinin farkına varmak Alex’te böyle bir etki bırakmıştı. Clem ile gülerken hayatın hala devam ettiği düşüncesi sardı Alex’i. En azından Clem ve onun gibiler oldukça devam edecekti. Araba Pyramit Bar’ın önüne geldiğinde ilk gelen olmadığını fark etti. Herhangi bir tasası yoktu çünkü her şeyi oranın sahiplerine güvenerek ayarlamıştı. Nadiren de olsa babasının çevresinin olmasının yararına adamları tutmuş, dünyanın dört bir yanından gelen en nadide içeceklerin partide olmasını sağlamıştı. Araçtan indi, Clem ile beraber içeri girdi millete, en azından sevdiklerine, gülücükler atıp ilk iş olarak barın tepesine çıktı ve birkaç bardağı ayağıyla itip kırılmalarını umursamadan şampanyanın aklına getirdiği her şeyi sıraladı. Bardan inerken anne tarafından kuzeni Darja’ya kaçamak bir bakış attı ve Clem’e eğildi. “Parti ikimizin de son zamanlarda yaşadığı aşksal çöküntüyü yıkar umarım. İyi ki geldin Clem.” Kızın yanağına Bugs Bunny’ninkini andıran kocaman bir öpücük kondurup gülerek Bless'in de içinde olduğu insan kalabalığı arasına dalıp ortama karıştı. Clem için endişelenmiyordu çünkü o fark etmese de parti boyunca gözü onda olacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Crandal
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 663
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Cle.

Şöhret
Puan: 70

Parti Safsataları Empty
MesajKonu: Geri: Parti Safsataları   Parti Safsataları Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 7:05 pm


Bir sürtük gibi davranıyorsun Clementine. Yeter artık.. Evde çıkan büyük kavgadan aklımda kalanlar sadece bunlar. Sürtük görmek için yatağına aldığı kadın yerine bana bakan babamdan resmen tiksiniyorum. Kendi her gördüğü kadına bir çocuk doğurtmamış gibi. Benim ailenin dikkatini üstüne çeken davranışlarım olmasa bu kadar zamanda kesin ayrılmışlardı..
Odamda boş boş oturmak yerine bir kadeh daha içki koyup bilgisayarımın başına çöküyorum. Evde olduğum zamanlarda yapmaktan en çok zevk aldığım şey bu. Diğerlerinden uzakta kalmak. Thomas'la çekilen ilk fotoğrafımız ekrandan bana gülümsüyor. Neredesin diye bir inleme dökülüyor beynimden. Sadece kendime itiraf edebildiklerim yakıyor dudaklarımı.. Adının alev alışı gibi.. Yaşadıklarımızı geride bırakamıyorum Thomas.. Hatalıyım, ama suçlu senmişsin gibi kızıyorum sana. Küfrediyorum bazen, bunları bana yakıştırmayacağını bile bile hatta. Belki döner ve azarlarsın diyedir.. Girdiğim çıktığım yerler değişti.. Yüzümü örten dumanları üflemiyorum artık. Hüzünleniyorum her saniye.. Ağlayamıyorum yanlarında.. İnsani yönlerimi kaybettiğimin farkına varıyorum. Sürekli ismini anıyorum aslında.. Çok defa hecelerle dökülüyor dudaklarımdan. Sarpa saran, sonsuz döngülerde takılan iki hece dolduruyor günümü ve gecemi. Zaman kavramım yok, kavramlar artık ölü. Akreple yelkovan birbirini kovalarken kendimi on ikinin ortasında asmak istiyorum gördükçe.. İlerlemiyor zaman. O da yaşlandı artık, sıkıldı bu monotonluğumdan.. Olanlar geride kalalı oluyor biraz. Gün hafta ya da aya bölemem ama hala aynı tazeliğinde duruyorlar, zihin denen tozlu odanın en güzel raflarında.. Ah, bilsen çok özlüyorum seni.. Cennete duyulan özlem gibi. Hani kanın kırmızıya muhtaç oluşu gibi, maviye aşkından savaşan deniz ve gökyüzü gibi. Öyle bir muhtaçlık var üzerimde sana duyulan. Sırf bu acı yüzünden nefret ettiğim insan olma durumuna seni sevmek için bağımlıyım artık. Gözlerim doluyor adını andıkça.. Ve bunları anlatabileceğim dost kavramının bana uzaklığını hatırladıkça. . Sen gittin ve tersine döndü dünya.. Herkes gitti. Herşey yıkıldı.
Bu sıralar düşüncelerimi sadece telefonum bölebiliyor sanırım.. Titreyen telefondan gelen mesajın senden gelmesini ne çok isterdim.. İsmi görene kadar.. Lex.. Ona seni anlatabilirim. Paylaşabilirim. Beni koşulsuz dinler ve çok sever o. Ama bu gece değil.. Partiler eğlenmek içindir. Hızlı hazırlanma başarımın içinde her şeyimin aynı tarzda olmasının etkisi çok büyük. Elbisemi üstüme geçirip klasik makyajımı tamamladığım anda evin içinde yankılanan bir ses duyuyorum. Kahkaham dudaklarımdan taşıyor.
Lex, sahip olduğum en iyi şeysin. Beni çağırışına kahkahamı tam atamamışken üstüne bir de üvey annemle konuşma şekline bayıldım. O cadının Lex benim arkadaşım olmasa ve benden nefret etmese onu eve alıp odaya kapatacağına eminim. Ona ters davranışı da bu yüzden. Lex'in yatağında her zaman bir yerim olduğunu ve onun o yatağa giremeyeceğini düşünüyor.. Tavrından ve konuşmasından kolaylıkla anlayabiliyorum bunu. Açıkca söylemek gerekirse, ikisi de doğru.. Sadece onun kafasındakilerden farklı biçimde. Ve Lex'le gerçekte yaşadığımız şeyleri bilmesine izin vermiyorum bu yüzden. Kudursun evde azgınlıktan, orta yaş bunalımından gebersin. Cleo burada olsaydı buna birlikte gülerdik.. Neyse neyse.. Parti! Aklıma kötü şeyler getirmeyeceğim.. Odanın önünden geçerken aralık kapıdan babamın küfürlerini ve o sürtüğün afallamış yüzünü görmem de moralimi düzeltmem için ilaç gibi geldi.. Daha sonra odasının kapısına yaslanmış 'bu olanları onaylamadığımı biliyorsun' ifadesiyle bakan Caroline'ı görüp yanına koşuyorum. Yanağına çabucak bir öpücük kondurup 'partide görüşürüz' diye fısıldıyorum. Mutlu olduğumu farkında olmasa ondan da laf yerdim kesinlikle. Ve koşarak merdivenlerden iniyorum. Alex'in kahkahaları hala gözlerinde parlıyorken kapıyı açıyorum.
"Ahaha ne büyük şeref. Uzun zamandır böyle gülmemiştim. Hem beni nasıl tanıyamazsın. Kınıyorum seni Lex. Şapkana da bayıldım."
Koşarak yanına ilerledikten sonra şapkayı başından alıp kafama geçiriyorum ve parmaklarımı saçlarında dolaştırıyorum. Bindiğim gibi hareket eden limuzinin içinde kurulana kadar Alex yeni bir bağırtı salıyor evimizin bahçesine. Son anda kafamı çevirdiğimde babamın sinirli yüzünü, arkasında buradan cidden de tüm hatlarını görebildiğim üvey annemin kıskançlıkla parlayan gözlerini ve çaprazlarındaki pencereden zorla gülümsemeye çalışan Caroline'ı görüyorum. Bu eğlenceli alınışa rağmen kısa yolculuğumuzun ilk kısmı biraz daha kasvetli geçiyor. Gecemin eğlenceli olacağına eminim ancak Cleo ve Thomas hakkında konuşmak hala pek kolay değil.. Bu durum partiye ağlamadan gitmememiz için camdan insanlara bağırmamızla bozuluyor ve biz tekrar neşeleniyoruz. Lex'e bakıp gülümsediğini görünce onu ne çok sevdiğimi tekrar farkediyorum. Mutluluğumun mutluluğuna bağlı olduğu nadir insanlardan o. Gülüşüyle bin küsür pisliğin ayrı ayrı yer ettiği hayatıma rağmen huzur bulabiliyorum hala. Alex McLain, sahip olunası en iyi şeylerden biridir! İmza: Clee Crandal..
Eğlencemin, eğlenişine bağlı olduğu anlardan birinde Pyramit Bar'ın önüne gelen aracın durduğunu farkediyorum. Alex'le birlikte içeri giriyoruz. Ve ilk gördüğüm, çok güzel bir ortam hazırlandığını bile farketmeden önce, gördüğüm şey yerimde olabilmek isteyen kızların bana bakışı oluyor. Tamam Alex bir insanın sahip olabileceği en iyi şey olabilir ama onu paylaşmaya niyetli değilim. Bir sahibi zaten var. Onunla olabilmenin bile artık popüler olması çok gülünç geliyor. Siz o çocuğun adını bilmezken ben onunla doktorculuk oynuyordum kızlar. O barın üstüne tırmanırken bende muhtemelen yalnız olduğum ilk anda üstüme atlayıp beni parçalayarak yerime geçme hayalleri kuran bir grup kızın arasından geçip yanına geliyorum. Bütün gözlerin üzerimde olması falan bende kahkaha atma isteği yaratıyor. Alex'in öpücüğüyle birlikte iyice gülme isteğim artıyor. Bunu da yine onun sözleri bölebiliyor. Teşekkür öpücüğümden önce söyledikleri ve bakışıyla onun için pek çok şey yapabileceğimi düşünüyorum. Tanrı onu benim ailemde bana kardeş yaratmayı kesinlikle unutmuş olmalı. O zaman bile bundan fazla sevemezdim onu gerçi.. Sözlerinden sonra yanımdan ilerleyip gidiyor. Bana bakan yüzleri görmezden gelip peşine takılıyorum. Onu bulunca da kolundan çekip durdurduktan sonra koluna girip yanında yürüyorum.
"Beni bırakıp bir yere gidebileceğini falan mı sanıyorsun sen. Bu gece sadece eğleneceksin Lex, her gördüğün kıza atlamak yok. Babam gibi davranmak sana hiç yakışmıyor bu arada. Bir de bir ihtimal senin yanında oluşumu kıskananlar tarafından parçalanabilirim hayatım. Güvende olmamdan sen sorumlusun."


allahım çok götten boktan bi rp oldu bu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Andreas Chamberlain
Fotoğrafçı&Manken
Fotoğrafçı&Manken
Andreas Chamberlain


Mesaj Sayısı : 235
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 630

Parti Safsataları Empty
MesajKonu: Geri: Parti Safsataları   Parti Safsataları Icon_minitimeÇarş. Ağus. 04, 2010 9:40 pm

amaaan yarım kalmış rp kırıyorum puanınızı.

ikinize de +3 rpden dolayı. cleme partiye katıldığı için +4 daha veriliyor. +7 oluyor o.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Parti Safsataları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Parti Trajedisi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: Eğlence Treni/Role Play Dışı :: GG Geçmiş :: Balo&Parti Rpleri-
Buraya geçin: