Çılgınca eğlenmeye ve aşka

Konu: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Çarş. Tem. 28, 2010 10:06 pm

Birkaç saat sonra başlayan parti için Blessing harika hazırlanmıştı. Çünkü partiyi Alex veriyordu ve bu parti de çok güzel olmalıydı. En sevdiği kaplan desenli elbisesini giymişti. Straples ve kısa etekli bir elbiseydi. Odasında saçını yaptıktan sonra tam olarak hazırlanmıştı. Blanche’a bakmak için odasından ayrıldığında kardeşinin odasına doğru ilerledi. Koridor da birkaç adımdan sonra kapısına geldiğinde kapıyı hafifçe tıkladı. İçeriden sesini duyunca gülümseyerek içeriye girdi Blessing. Blanche’ın karşısında durdu ve kendi etrafında bir kez döndü.

‘’ Nasıl olmuşum tatlım? ‘’

diyerek gülümsedi ve birkaç saniye ayakta durdu. Blanche aynasından Blessing’e bakarken olumlu bir yorum yapmaktan da tabii ki

çekinmedi.

‘’ Harika olmuşsun hayatım. Her zaman ki gibi… ‘’

diyerek vurgulamayı da unutmadı. Blessing gülümseyerek kıza göz kırptı ve Blanche’’in yatağına oturdu. Onu izlemeye başladı. O da çok güzel görünüyordu. Saçları omuzlarına kadar dökülmüştü ve dalga dalgaydı. Üzerinde de mor. Sade bir elbise vardı. Vücuduna tam oturmuştu. Hafiften makyaj yaptıktan sonra onunda işi bitmişti.

‘’ Sende harika görünüyorsun kardeşim. İstersen çıkalım yoksa geç kalacağız. Biliyorsun partiyi Alex veriyor. ‘’

diyerek gülümsedi ve göz kırptı. Hızlıca hazırlandılar ve odadan çıktılar. Kendilerine son bir kız daha baktıktan sonra parti için kesinlikle hazırdılar. Ayakkabılarını giydiler ve evden çıktılar. Evlerinin önündeki Blanche’nin arabasına bindiler ve Quees’e doğru yol aldılar.

Queens’e geldiklerinde arabayı uzak olmayan bir yere park ettiler. Bar’a yürümeye başladılar. Pyramit Bar’a gitmeleri birkaç dakikalarını almıştı. Hava o kadar bunaltıcıydı ki birkaç adım yürümeleri bile terlemelerine yetmişti. Blessing kardeşinin koluna girdi ve içeriye adımını attı. İçerisi tıklım tıklım doluydu. Parti mekânı oldukça güzel süslenmişti ve içeride çalan müzik şimdilik hafifti. Bir sürü tanıdık tanımadık insanlar vardı. Parti daha başlamamışa benziyordu. İçeride ki arkadaşlarına selam verdikten sonra gözleri Alex’i arıyordu Blessing’in. Bir süre taradıktan sonra Alex’in konuşma yapmak için elinde mikrofonla olduğunu görünce Blessing, Blanche’ye göz kırptı ve Alex’i dinlemeye başladı. Alex üzerindekiler ile çok yakışıklı görünüyordu. Konuşmasını bitirdikten sonra ‘ Parti başlasın! ‘ komutunu verdiği anda içerideki müzik sesi iyice artmıştı ve insanı coşturan bir müzik çalıyordu. Blessing kardeşini koluna alarak barın önüne geçti ve müziğin ritmine uymaya çalıştı. Kollarını havaya kaldırarak dans etmeye başladı. Blanche’yi de dansa davet ediyordu.

‘’ Hadi ama tatlım oturmaya mı geldik? ‘’

Elbisem;

Spoiler:

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Çarş. Tem. 28, 2010 11:13 pm

Kendini odasının rahatlığına bırakıp yatağa serildi. Yoğun bir gün yaşamamıştı ama yinede uykusuzluğun verdiği bir yorgunluk göz kapaklarının açılmasını zorluyordu. Birkaç dakikalığına da olsa gözlerini kapatıp rahat yatağında yatmak iyi gelmişti. Yatağının başucunda sihirli bir şekilde kahve beliriverseydi ne iyi olurdu. Tabii ki bu imkânsızdı. Eğer kahve istiyorsa yataktan kalkması lazımdı ki bunu hiç ama hiç istemiyordu. Zaten kahve içmeye vaktinin olduğunu da sanmıyordu. Alex’in partisi için hazırlanmaya başlamazsa geç kalacağını adı gibi biliyordu. Aceleyle giyinmemek için yataktan fırlaması gerekiyordu ve Blanche iki ayağı bir pabuçtayken hazırlanamazdı. İstemeye istemeye yataktan kalktı. Alex’i severdi. Resme olan kabiliyeti yüzünden iyi anlaşırlardı onunla. Alex kadar iyi olamasa da Blanche’de bir şeyler karalamayı iyi bilirdi. Her ne kadar Alex’i sevse de karar kendisine kalmış olsa bu yorgunluğunun üzerine gitmeyi düşünmezdi ama Blessing için durum çok farklıydı. Gitmeyi o kadar çok istiyordu ki Blanche’in dudakları o tek kelimelik reddedişi dile getirememişti bir türlü. Belki de ortamı görünce açılırım diye düşündü. Aslında bunu düşünmüyor içten içe umuyordu. Dolabından mor elbisesini çıkardı. Hiç giymeye fırsatı olmamıştı ve kısmet Alex’in partisiydi. Elbiseyi hiç bakmadan almıştı ve eve geldiğinde iyi almışım diye düşünmüştü. Blanche’in genel huylarından biriydi bu, kıyafetlerini genelde denemeden alırdı. Elbisenin etekleri dizlerindeydi ve şerit şeklindeki askıları arkasında çaprazlama birleşiyordu. Sade ve şık bir elbiseydi. Hemen giyinmeye başladı. Geç kalmak istemiyordu.

Kapının tıklatılmasıyla yerinden sıçradı. Anca elbisesini giymiş ve saçlarını yapmıştı. Aslında saçlarına pek ilgi göstermemişti. Doğal haliyle bırakmıştı. Dalgalı bir şekilde omuzlarına dökülüyorlardı. Daha makyajını yapmaya vakit bulamamıştı bile. Elbisesinin içinde nasıl göründüğüne bakmakla meşguldü. Gerçekten de çok güzel görünüyordu. Elbise tam da bedenine oturmuştu. Kapıdaki kişinin sabırsız Blessing olduğunu biliyordu bu yüzden hiçbir şey söylemedi. Zaten üçüzü içeriye girmişti bile. Blanche aynada son kez kendine baktıktan sonra kapıda ki sabırsıza döndü. Üzerine kaplan desenli bir elbise giymişti. Çok güzel görünüyordu. Blanche başta neden böyle yaptığını anlayamadı. Partideki en güzel kız olacaktı, neden bu kadar çok hazırlanmıştı ki? Sonra Blessing’in sözleri geldi aklına. Bunu nasıl unutmuştu? Olamaz diye düşündü içinden, unutacak kadar saf olamam. Hiçbir şey belli etmeden Blessing’in sorusuna cevap verdi ve kesinlikle doğruydu. ‘ Harika olmuşsun hayatım, her zamanki gibi. ’ Makyaj malzemelerine sarılıp hafif tonlarda makyajını tamamladı. Kullandığı renkler elbisesinin pastel tonlarına uyuyordu. Blessing heyecandan yerinde duramıyor gibiydi. O heyecanlanmayacakta Blanche mi heyecanlanacaktı? İşi tamamlandığında evden çıktılar ve Blanche’in arabasına bindiler. Hava sıcaktı ve Blanche yürümek istemiyordu.

Parti yerine ulaştıklarında arabayı yakına park ettiler. Kısacık mesafede bile terlemelerine yetmişti. Hava çok sıcak olmasına karşın bar gayet serindi. Alex’in konuşması boyunca Blanche Blessing’e baktı. Gözlerini Alex’den ayıramıyordu bile. Blanche’ın dudaklarına samimi bir gülümseme yerleşti. Nedense içi cız etti. İkisi beraber bar bölümüne giderken neden böyle bir tepki verdiğini anlayamamıştı. Belki de kendi yaşantısı yüzündendi, emin değildi. Alex’in partiyi başlatmasıyla yavaş yavaş çalan müzik hızlanmaya ve insanları coşturmaya başlamıştı. Blessing çoktan dans etmeye başlamıştı bile. Blanch’i de çağırıyordu. ‘ Şimdilik oturacağım Bless. Önce bir şeyler içmem gerek. ’ iyi eğlenebilmek için kafaların iyi olması gerekirdi değil mi? Blanche’in canı fena halde bira istiyordu ama içmeyecekti. Nedense bira onu kötü çarpıyordu. Bir şeyler içmek için önce Blessing’in dansının bitmesini bekledi. Şarkı değişince Bless Blanche’in yanında bitivermişti. İyi eğleniyor gibi görünüyordu. ‘ Ee, ne içersin kardeşim? ’

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Çarş. Tem. 28, 2010 11:41 pm

Blessing kardeşinin önünde eğlenirken onunda gelmesini istiyordu ama nafile kalkmak istemiyordu Blanche. Blessing her kalçasını kıvırdığında eteği hafifçe havalanıyordu ve bu hoşuna gitmişti. Biraz kardeşinin önüne gidip dans ediyor biraz da uzaklarda dans ediyordu. Müzikle beraber herkes coşmaya başlamıştı bile. Bir süre sonra müzik değiştiğinde Blessing şimdiden yorulmuştu fakat daha yorulma zamanı değildi. Müzik değiştiğinde Blessing oynamayı da kesti ve kardeşinin yanına gitti. Yalnız kalmasını istemiyordu. Yanına gittikten sonra Blanche, Blessing’e ne içmek istediğini sorduğunda biraz tereddütte kalmıştı çünkü içki içmek istemiyordu. Çünkü içki onu fena çarpıyordu. Fakat sadece eğlence zamanlarında içtiği için bir sorun olacağını sanmıyordu. Aklından bira içmek geçmiyor değildi hani. Buraya eğlenmeye gelmişlerdi bir akşamlık içmekten ne olurdu ki? Müziğin sesi yüzünden kardeşine doğru yaklaştı. Kulağına ‘’ Bira içmeye ne dersin kardeşim? Söz veriyorum fazla içmeyeceğiz. Hem buraya eğlenmeye geldik bir gün içsek ne zararı olur ki? ‘’ diyerek kıza göz kırptı ve gülümsedi. Blanche da içmek istediği için itiraz etmemesi Blessing’i daha mutlu etmişti. Kızın yanağına bir öpücük kondurdu ve garsondan iki bira istedi. Yanındaki sandalyeye oturarak biralarını beklerlerken herkes çılgınlarca eğleniyordu. Bir yandan kızlar, bir yandan erkekler delicesine eğleniyorlardı. Blessing’in gözleri Alex’i arıyordu ama ortalarda yok gibiydi. Blanche, Blessing’in Alex’e âşık olduğunu bildiği için Blessing fazla gizlemiyordu bunu. Rahatça gözleriyle tarıyordu ama yoktu. Bir an için suratı asılmıştı Blessing’in. Fakat sonradan kendisini toparlayarak müziğe kaptırdı kendini. Blanche’nin görmediğini umuyordu. Biraları geldiğinde Blessing kardeşine baktı ve koca bir yudum aldı. Boğazını yakmıştı bira, hafiften yüzünü buruşturduktan sonra kardeşinin kulağına fısıldadı. ‘’ Ee kardeşim? Ne yapmak istersin şimdi? Ha bu arada Alex’i gördün mü? Ben göremiyorum da. ‘’ dedikten sonra bacak bacak üstüne atarak birasından bir yudum alarak pisttekileri seyretmeye başladı. Aralarında Alex’i görmeyi umuyordu.

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Perş. Tem. 29, 2010 3:00 pm

Edit.

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Perş. Tem. 29, 2010 3:35 pm

Kardeşinin cevabı da tam aklından geçen gibiydi ama çekiniyordu yine de. Bless’in verdiği güvence sayesinde başını sallayarak garsona sipariş vermesini izledi. Bu gece yorgunluğunu üzerinden atıp eğlenecekti. Sonunda şu mu olur yoksa böyle mi biter bu iş diye düşünmeyecekti. Gelen birasından büyük bir yudum aldı. Daha ilk yudumda tüm vücudunu kaplayan bir sıcaklık hissetti. Birkaç yudum boyunca hiç konuşmadılar. Artık o sıcaklık bir kalkan görevi görüyordu. Dışarıda bekleyen zorluklara ve acılara karşı sıcacık bir kalkandı. Yine de aslında bunun geçici bir çözüm olduğunun gayet iyi farkındaydı ama şimdilik bu duygunun keyfini çıkarıyordu. Şu ana kadar aslında ne kadar baskı altında olduğunu fark etmemişti ki fark etmemek için ne gerekiyorsa yapmıştı. Gerçeklerden kaçmak iyi bir çözüm değildi belki de ama gece rahat bir şekilde uyuması sağlıyordu. Uyku haplarının sonunun kendisi için bir felakete dönüştüğünün farkındaydı. Gözlerini bardağından ayırıp Blessing’e baktı. Meraklı bakışlarla çevresine bakınıyordu. Büyük ihtimalle Alex’i arıyordu. Bless ona bir şeyler söyleyene kadar gözlerini tekrar birasına çevirdi.

Bless kulağına fısıldayınca onunda gözleri etrafta gezinmeye başladı. Şöyle bir baktıktan sonra tekrar Bless’e döndü. ‘ Bende göremedim. Çıkar birazdan meydana. ’ diyerek güvence verdi. Hissettiği gibi tedirgin bir şekilde söylememişti bunu. Sanki geleceği görüyormuş da gelecekte Alex’in yanlarına geldiğini görmüş gibi büyük bir öz güvenle söyledi. Görünüşe göre Bless’de inanmıştı. Belki de inanmak istemişti. Blanche gerçekten de Bless’in Alex’e karşı hissettiklerinin gerçekliğinden şüphe duyuyordu. Belki de Bless Alex’i sevdiğini sanıyordu? Kendisi de şu an bir ikilemde değil miydi zaten? Biranın verdiği güvenle Bless’e sordu. ‘ Alex için hissettiklerin gerçek duygular mı Bless? ’

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Perş. Tem. 29, 2010 4:35 pm

Blessing birasını yudumlayarak hem pisttekileri seyrediyor hem de kendini müziğe kaptırıyordu. Daha sarhoş olmamıştı çünkü daha ilk bardağındaydı ilk bardakta da sarhoş olunmazdı her halde. Yoksa olunur muydu? Blanc, Blessing’in sorusuna güvenilir bir cevap vermişti. Blessing de beklemekten başka çaresi yoktu. Aslında şuan parti delerdi ve eğlenmeliydi. Bunu zorlukla başarıyordu. Acaba Alex’e gerçekten âşık mı olmuştu yoksa bu sadece bir hoşlanma mıydı? Blanc sanki Bless’in aklını okumuşçasına kıza sorusunu yöneltti. Blessing şaşkın ve anlamsız yüz ifadesiyle ona bakakalmıştı. ‘ Alex için hissettiklerin gerçek duygular mı Bless? ’ Bunu daha kendisini bile bilmiyordu Blessing. Çünkü daha önce hiç âşık olmamıştı ve nasıl bir duygu olduğunu bile bilmiyordu. Tek bildiği onu görünce kalbinin deli gibi çarptığı ve avuç içlerinin sırılsıklam olduğuydu. Eğer bu aşk ise evet âşık olmuştu Alex’e. Fakat bunu Blanc’a nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu. Ya kötü karşılarsa? Diğer bir ihtimal de iyi karşılayacağı yönündeydi. Çünkü sonuçta kardeşiydi ve onun için iyi bir yol bulacağını biliyordu Blessing. Blanc sorusuna cevap beklerken Blessing birasından koca bir yudum aldı ve bardağın dibini bulmuştu. Birayı içtikten sonra sıcaklığı yüzünden yüzünü buruşturdu. Garsondan bir bardak daha istedi. Blanc daha bitirmemişti ama Blessing’in de içmesine bir şey demezdi. Bir kere başlamışlardı sonuçta. Blessing birası geldikten sonra Blanc’ı daha fazla meraklandırmamak için dudaklarını araladı. Bu söyleyecekleri Blanc’ı nasıl etkileyeceği merak konusuydu. ‘’ Sanırım evet Blanc. Yani ne bileyim daha önce hiç âşık olmadım ve nasıl bir şey olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Tek bildiğim onu görünce kalbimin deli gibi çarptığı ve avuç içlerimin terlediği. Eğer bu aşksa evet ona âşık oldum ben. Fakat o bana göre mi? Ya da ben ona göre miyim? Onu bilmiyorum kardeşim. ‘’ diyerek gülümsedi ve birasını eline alarak yudumlamaya başladı. Bu söyledikleri cesaret isterdi doğrusu. Aslında kız kardeşini tanıyordu Bless fazla bir tepki vereceğini sanmıyordu ama bunları söylemesi de biranın etkisinde olduğunu gösteriyordu Blessing’in. Yavaş yavaş sarhoşluğa adım atıyordu ama umurunda değildi. Alex hakkındaki düşüncelerini biriyle paylaşmalıydı. Bunun kötü bir şey mi yoksa iyi bir şey mi olduğu hakkında da hiçbir fikri yoktu. Fakat iyi bir şey olma olasılığı yüksekti.

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Perş. Tem. 29, 2010 9:14 pm

Sorusuna daha cevap vermeyen kızın bir bira daha söylemesini izledi. Kendi birasını bitirmemişti daha. Gözleri de pistte eğlenen insanlara bakıyordu. Çoğunu tanısa da arada birkaç kişinin kim olduğuna karar veremedi. Bless duygularını anlatırken anlayışla dinliyordu onu. Beklide bu söyledikleri gerçek değildi bilemezdi ama Blanche’e doğru gibi göründü. Eğer bunları gerçekten hissediyorsa Alex’i gerçekten seviyor olabilirdi. Tabii bunu anlayamazdı Blanche. Birini gerçekten sevmeyi, kötü yönlerine aldırmadan ve hiçbir çıkarı olmadan sevip sevilmenin ne demek olduğunu hissetmemişti ve büyük ihtimalle de ileride de hissedemeyecekti. Ya da hissetmeye başlamıştır belki de? Yavaş yavaş içinde ki duygular birisi için su yüzüne çıkmıştır. Ama bunu şu an içkili kafayla tartışmayacaktı bu yüzden aklında ki düşünceleri atıp Bless’e odaklandı. ‘ Hım, belki de gerçekten bir şeyler hissediyorsundur ama emin olamam. Emin olabilmem için aklını okumalıyım ki daha onu yapamıyorum. ’ dedi espri yaparak. Bless’e komik gelmiş olacak ki gülümsedi. Sonra da beklenmedik bir biçimde soru sordu. ‘ Benden bahsettik Blanc. Senin yanında uzun zamandır birilerini görmedim, hayırdır? ’ Bu soruya hazırlıksız yakalanan Blanche bir an dondu kaldı. Gözlerinin fal taşı gibi açıldığını biliyordu. Biraz öyle bekledi ama Bless’in bir şeyler fark etmesine yeten bir süreydi. Toparlanıp içkisinden bir yudum aldı. İçkinin arkasına sığınıp anlamamış gibi yapabilirdi ama Bless çoktan anladığını fark etmişti. ‘ Bilmem. Yakında görürsün belki. ’ şu an tek ihtiyacı olan şey sesinin titrek çıkmasıydı ki bu da olmuştu. Bir bu eksikti zaten! Bira yüzünden dikkatini toplayıp sesinin düzgün çıkmasına dikkat etmemişti. Bless neler olduğunu sormaya hazırlanıyordu ki Blanche’in gözüne bir hareketlilik takıldı. ‘ Ah, Bless. Alex geliyor. ’ dedi. Sesi gayet normal çıkmıştı. Alex sayesinde belki Bless az önce ki olayı unuturdu.

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Perş. Tem. 29, 2010 10:13 pm

Evet, Blessing’in de tahmin ettiği gibi Blach olumlu bir tepki vermişti ve bu Blessing neşelenmesine yetmişti. Diğer konulara burada girmek istemiyordu. Hasta hasta evden çıkma konusuna, üstüne üstlük öpüşme konusuna ve bir de eve çağırmaya. Eğer bunları söylerse orada olay olabilirdi. O yüzden sadece gülümsemekle yetindi ve konuşu o anlık kapatmak istedi. Ve oldu da da zaten. Blessing’in aklına Blanc ile ilgili bir şey geldi ve konuyu kapatmak için hiç beklemeden sordu. ‘’ Benden bahsettik Blanc. Senin yanında uzun zamandır birilerini görmedim, hayırdır? ‘’ dedi ve tam zamanında sormuştu bu soruyu. Gerçekten uzun zamandan beri kardeşinin yanında hiç erkek yoktu ve bu hiç hayra alamet değildi. Aslında yanında birisi olmaması onun açısından gerçekten güzel bir şeydi ve aklından başka şeyler geriyor olabilirdi Blanc’in. Çünkü kardeşinin bu soruyu sorar sormaz yüzü değişmişti ve tedirgin olmuştu. Bir şey söylememek için birasından hızlı hızlı içiyordu ve Blessing’in yüzüne değil başka yerlere bakıyordu. Bu durum bir şey sakladığının göz tergesiydi. Çünkü Blanc ne zaman bir şeyler saklasa hep o olaydan sıyrılmak ister ve başka yönlere bakmaya çalışır. Blessing birasını yudumlarken gözleri kardeşine kilitlenmişti bir şeyler söylemesini istiyordu. Kısa süre sonra kaçamak cevap vermişti. Yakında göreceğini söylemişti. Demek ki onun da hayatında birisi vardı bu kesindi fakat neden Blessing’e söylememişti. Ve bunu söylerken de sesi titremişti bu kesinlikle bir şeyler sakladığını kesin ve kesin gösteriyordu. Tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekti ve Blanc hemen atıldı. Blessing’in arkasını göstererek Alex’in geldiğini söylediği an da Blessing aniden kendinden geçmişti sanki. Alex’in adını duyar duymaz kalbi deli gibi çarpmaya, avuçları terlemeye başlamıştı. Arkasına dönmeden önce yüzüne o tatlı gülümsemesini yerleştirdi ve derin bir nefes alarak arkasına döndü. Blanc bu durumdan hoşlanmıştı çünkü olayı unutacağını sanıyordu Blessing’in ama unutmayacaktı eve gidince tek tek hesabını soracaktı kardeşinden ama yeri değildi. Alex’i gördüğünü anda hemen yanına doğru yaklaştı ve yüzündeki gülümsemeyi daha da belirginleştirerek elini kaldırdı ve selam verdi. ‘’ Selam Alex. Bu partiyi vermen çok güzel bir düşünce… Yani ne bileyim okulun en popüler öğrencisi olduğunu herkes biliyor ve bu parti işini çok sevdim. Herkes çok sevdi. ‘’ dedi. Saçmaladığının farkındaydı Blessing ve hemen lafını bitirdi. Alex karşısında o tatlı gülümsemesiyle Blessing’e bakarken Blessing karşısında ölüp bitiyordu sanki. Her konuştuğu anda karnında kelebekler uçuşuyordu sanki Blessing’in. ‘’ Teşekkür ederim tatlım. Nasıl gidiyor parti eğleniyor musun? ‘’ diye sorduğunda fazla düşünmesine gerek yoktu Blessing söyleyeceği söz belliydi fakat bu sefer heyecandan konuşamıyordu. Neler oluyordu bu kıza böyle? Kendisini toparlayıp hemen konuşmaya başladı. Alex ise hala ona gülümsüyordu ve bu Blessing’in öyle hoşuna gidiyordu. ‘’ Evet, canım eğleniyoruz işte kardeşimle oturuyoruz, dans ediyoruz falan filan işte. Masamıza gelmez misin? Bir şeyler içeriz konuşuruz. ‘’ dedikten sonra cevabı büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu Blessing. Masalarına gelmesini çok istiyordu. Onunla daha fazla konuşma fırsatı bulabilirdi. Fakat kafası biraz iyi olduğu için saçmalaya da bilirdi. ‘’ Üzgünüm tatlım belki partinin sonlarına doğru. Çünkü arkadaşlarımın yanına gitmeliyim. Birazdan geleceğim yanına güzelim bekle beni. ‘’ diyerek gülümsedi ve göz kırptı. Blessing üzülmüştü fakat bozuntuya vermedi çünkü onun da morelini bozmak istemiyordu. Ama birazdan geleyeceğini söylediği için gülümsedi. ‘’ Tamam tatlım. Ben zaten hep bekliyorum seni hayatım. ‘’ Son sözünü fısıltı halinde söylemişti ama duymuş muydu bilmiyordu Blessing. Hemen konuşmaya devam etti. ‘’ Öhöm neyse. Sana da iyi eğlenceler Alex. ‘’ diyerek gülümsedi. Alex gitmeden önce Blessing’in yanağına bir öpücük kondurdu ve göz kırparak yanından ayrıldı. O an Blessing bayılacak gibi olmuştu adeta. Sersemlemişti. Bir yandan da yüzünde güller açıyordu. Harika görünüyordu. Arkasından el sallarken salak gibi göründüğünün farkındaydı ama umursamadı. Bir süre sonra Blanc’ın sesini duydu ve yanına gitti. Blessing ‘’ Bu hayatımın en harika günü kardeşim. ‘’ diyerek birasını yudumladı. Hala etrafa karşı gülücükler saçıyordu.

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Cuma Tem. 30, 2010 3:00 pm

Alex yanlarına geldiklerinde Bless ile konuşmaya başladılar. Blanche ikisini dinlemek istediğini sanmıyordu. Dikkatini neredeyse bitmek üzere olan birasına çevirdi. Son yudumunu da aldı ve garsondan bir bira daha istedi. Bir kere başlamıştı zaten devamı da gelecekti tabii ki. Yüzüne yayılan sıcaklığı hissediyordu ama daha sarhoş olacak da değildi. Sadece bira içince kendisini iyi hissetmiyordu ama hâlâ beyni normal bir şekilde çalışıyordu. Alex yanlarından ayrılırken Bless’in yanağına kondurduğu öpücük Blanche’in hemen dikkatini çekmişti. Bless hayatında geçirdiği en güzel gecenin bu gece olduğuna dair bir şeyler geveliyordu ama Blanche sormadan edemedi. ‘ Oo, hayırdır ne bu samimiyet? ’ aslında cevap vereceğini düşünmemişti ama biranın etkisinden olsa gerek Bless kendiliğinden hararetle bir şeyler anlatmaya koyuldu. Blance başta dinlemese de sonra Bless’in anlattığı şeyde geçen kelimeler dikkatini çekti. Bless her ne anlatıyorsa Blanche dinlemeye başladı. Kelimeler kızın dudaklarından umursamazca dökülüyordu. Sanki herkesin bildiği önemsiz şeylerdi bunlar ama aslında bunları Blanche bile bilmiyordu. Alex ile ilgili bir şeyler anlatıyordu Bless. Blanche’in telefonla kendisini çağırdığı gece Alex ile neler yaşadığından bahsedip o gece yünden böyle davranmış olabileceğinden söz ediyordu. Ya biranın etkisinden böyle konuşuyordu ya da Alex’in varlığı fena halde Bless’i çarpmıştı, belki de ikisi birden. Ama Bless’in her kelimesinde Blanche daha çok sinirleniyordu. Eğer doğru anda aramamış olsaydı Bless’in güle oynaya Alex ile gideceğinden adı gibi emindi. İşte bu yüzden Bless ile konuşması gerekiyordu. Alex’in derdinin ne olduğu belliydi zaten. Ama burada olmazdı. Ses tonunun ne kadar yükseleceğinden emin değildi çünkü. ‘ Bless, kalk gidiyoruz. ’ bu daha çok ‘hadi gidebilir miyiz artık?’ değil ‘çabuk düş önüme gidiyoruz!’ tarzıydı ve Bless bunu fark etmişti. Ayağa kalkmıştı ama ne olduğunu anlayamıyordu. ‘ Konuşmamız gerekiyor ama burada olmaz. Alex’in partisini mahvetmek istemezsin değil mi? ’ diyerek Bless’in kolundan tuttuğu gibi çıkışa itti. Alex’e veda etmesine bile izin vermemişti. Aslında o an bunu düşünecek kadar nezaket kuralları içermiyordu aklı. Dışarıya çıktıklarında o sıcak havanın biraz daha serinlemiş olduğunu fark etti. Belki de hava aynıydı ama Blanche’e sanki bin kat daha serin geliyordu. Arabaya binerken Bless’in de arkadan geldiğini duyuyordu ama aklı çok karışmıştı herhalde. Eve gidince güzelce anlayacaktı. Belli ki neler itiraf ettiğini hâlâ anlayamamıştı.

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Cuma Tem. 30, 2010 4:13 pm

Blessing birasını yudumlarken hala Alex’in kendisini öptüğü ani düşünüyordu ve manasızca gülümsüyordu. Bu biranın etkisinde olduğunu gösteriyordu. Çünkü Blanc Alex ile ilgili az önce aralarından geçen şeyi tartmaya çalışıyordu ama Blessing fazla anlamıyordu. Birasından koca bir yudum aldıktan sonra gülerek konuşmaya başladı. Bu hali hiç de hayırlı değildi. Çünkü anlattıkları geçen gün Alex ile öpüştükleri ve Alex’in Blessing’i eve çağırması ile ilgiliydi. Olanları anlatırken Blessing bu kadar cesur olmayı biraya borçluydu çünkü Blanc bir tek kelime söylemeden onu dinliyordu. ‘’ Ben Alex ile geçen gün öpüştüm Blanc. Hani balo gününden bir gün sonra siz yatağınızda mışıl mışıl uyurken ben sıkıldığım için dışarıya çıktım. Ama kendimi iyi hissediyordum gerçekten. ‘’ dedi ve tekrardan gülümseyerek birasını içmeye başladı. Bunları nasıl söylemişti hala aklı almıyordu Blessing’in. Hele şu öpüşme lafını. Bu cesareti biradan alıyordu ve sonu hiç iyi olmayacaktı. Birasının son damlasını da içtikten sonra tekrardan konuşmaya başladı. Tabi konuşurken hala gülüyordu. Blessing kesinlikle sarhoş olmuştu. ‘’ O sıra da Alex beni aradı ve beni bir şeyler içmeye davet etti fakat hastalığım yüzünden –ama ben iyiydim- bayıldım ve gözlerimi açtığımda Alex’in kollarının arasındaydım. O an öyle güzeldi ki Blanc. Sonra kendime geldiğim de alışveriş merkezinin cafesin de oturduk ve Alex beni dudağımdan öptü. Ve beni eve çağırdı. Daha sonra sen beni aradın hatırlıyorsundur o zaman oldu işte. Senin yüzünden hayatımın fırsatını kaçırdım Blanc. ‘’ dedi. Bunları nasıl söylediğine inanamıyordu Blessing. Kesinlikle kafayı yemişti. Blanc bunları dinlerken sarhoş olmasına rağmen olanları anlamıştı fakat Blessing kadar sarhoş olmamıştı. Blessing az önce ölüm fermanını açıklamıştı ama hala etrafa aptal aptal gülücükler satıyordu. Ve gözleri hala Alex’i arıyordu. Blanc olanları tam olarak sindirdikten sonra Blessing’e patlaması bir oldu. Hemen ayağa kalkarak Blessing’in kolunu çekiştirdi ve çıkışa doğru yönlendirmeye başladı. Fakat Blessing hala neden böle yaptığını bilmiyordu çünkü az önce anlattıkları sarhoşluğu yüzünden aklından uçup gitmişti bile. Ayağa kalkmıştı fakat Blanc’ın sıkıldığını düşünerek eve gideceğini düşünüyordu hala. Tabii ki Alex’in partisini mahvetmek istemezdi Blessing. Kardeşi kolunu çekiştirirken hala saçma sapan konuşuyordu Blessing. Bu konuştukları biranın etkisinde söylediği şeylerdi. ‘’ Aşkıma güle güle demeden mi gideceğiz Blanc? O, bu partiyi bizim için düzenledi ama. ‘’ dedikten sonra gözleri hala onu arıyordu ama ortalarda yoktu. Blanc sinir küpüne dönmüştü adeta. Blessing’in kolunu sıkıyor ve canını yakıyordu. Ama Blessing’in umurunda bile değildi. O sadece Alex’ine hoşça kal demediği için bozulmuştu. Tabii bu yaptıkları kesinlikle biranın etkisinde olduğunu gösteriyordu. Parti de herkes çılgınca eğlenirken bazıları da onlara bakıyordu sanki film çekiliyormuş gibi. Blanc Blessing’i partiden aldığı gibi arabaya bindirdi ve eve doğru yol aldılar. Fakat Blessing sarhoş olduğu için hala gülüyordu. Tek mutsuz olduğu şey Alex’e veda edemeden gitmesiydi. Blessing’e gerçekten bira dokunuyordu. Bunu kendisi de biliyordu ama bir gün içinde böyle şeyler olacağını nerden bilebilirdi ki.

Konu: Geri: Çılgınca eğlenmeye ve aşka Çarş. Ağus. 04, 2010 9:42 pm

İkinize de 4 puan veriyorum rpnizden dolayı. Partiye katıldığınız için +4 alıyorsunuz. +8 puan verilmiş olüyür.

» Aşka dönmek