Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Farkındalık

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Farkındalık Empty
MesajKonu: Farkındalık   Farkındalık Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 8:26 pm


Farkındalık Cheryl-cheryl-cole-13666847-100-100~Farkındalık Ben-Barnes-ben-barnes-11781219-100-100
Blessing Ivalyn * Alex Mclain

    Ağrı kesiciyi içtikten birkaç dakika sonra baş ağrısı hafiflemeye başlamıştı fakat onun yerini hafif bir baş dönmesi almıştı. Bardağındaki suyu son damlasına kadar içtikten sonra üzerindeki tişörtü de kurumuştu zaten fakat üzerinde hafifte olsa iz vardı. Ama o kadar da kötü değildi. Eve gitmek istemiyordu fakat gitmeliydi çünkü bu halde sokaklarda gezerse bir yerle bayılabilirdi ve bu da hiç iyi olmazdı. Güne zaten küstah bir kız yüzünden mahfolmuştu. Gezmek istediği alışveriş merkezi vardı ama sorun değildi daha sonra da gezebilirdi. Garsondan hesabı istedikten sonra çantasını eline alarak cafeden çıktı. Güneşin önüne bulutlar gelmişti ve havanın hafifte olsa serinleyip rüzgâr esmesine neden oluyordu. Bu iyiydi çünkü bunaltıcı sıcaktan bıkmıştı Blessing. Hafiften başı döndüğü için bir an önce eve gidip uyumak istiyordu. Hızlı adımlarla evine doğru ilerliyordu. Birkaç mağazayı geçtikten sonra sonunda evinin kapısına gelmişti. Hemen kapıyı açtı. Merdivenlerden çıkarak hızlıca odaya gitti. Başının ağrısı nedeniyle kendisini çok kötü hissediyordu. Tabii ki o kız da başının ağrımasına neden olmuştu. Çantasının kenara fırlatarak kendisini yatağa attığı gibi uyuya kalmıştı. Her halde içtiği ağrı kesici uyku yapmıştı.

    Bir gün sonra sabah ~

    Uyandığı zaman üzerini hala çıkarmadığını görünce şaşırmıştı. Ağrı kesici etkisini göstermişti ve sabaha kadar deliksiz uyumuştu. Hem de üzerindekileri çıkartma zahmetinde bulunmamıştı bile. Yatağında gerinerek doğrulurken evde kimlerin olduğunu bilmiyordu daha çünkü dün balo günüydü ve kardeşlerinin de gelip gelmediği hakkında hiçbir fikri yoktu Blessing’in. Onları da birazdan görecekti. Yatağından kalktığında başının ağrısının geçtiğini hissettiğin de yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Çünkü bu iyice işaretti. Fakat başında hafif bir dönme vardı. Ama bu fazla kötü sayılabilecek bir şey değildi. Odasından çıkmadan önce saatin daha dokuz civarlarında olduğunu görünce kardeşlerinin de gelmiş olmaları gerektiğini düşünerek odasından çıktı. Koridorda da yürürken kızların odaların da mışıl mışıl uyuduklarını görünce gülümsedi ve kapıyı sessizce örttü. Zaten uyanınca her şeyi bir bir anlatacaklardı Blessing’e. Bugün alışveriş günüydü. Kızların kalkmalarını beklemeyecekti çünkü onlar öğlene kadar zor kalkarlardı bir de sabaha karşı geldilerse balodan. Sessizce aşağıya indi fakat üzerinde hala aynı kolalı kıyafetleri vardı. ‘’ Neyse biraz atıştırayım daha sonra çıkartırım. Birazdan dışarıya çıkacağım için zaten değiştirecektim. Şimdi bana bir zararı yok ya. ‘’ diyerek kendi kendine konuşuyordu Blessing. Mutfağa giderek kendisine atıştırmalık bazı şeyler hazırladıktan sonra birkaç dakika kahvaltısını yaptı. Daha fazla evde durmak istemiyordu. Hava bugün de oldukça sıcaktı fakat sıcağı bu sefer bahane etmeyecekti çünkü kendisini çok iyi hissediyordu. İçinden bir ses güzel bir şeyler olacağını söylüyordu Blessing’e. Yediklerini topladıktan sonra üzerini değiştirmek için odasına koştu. Bugün de çok güzel olmalıydı. Hemen üzerindeki kirli, yapış yapış olmuş kıyafetleri kirli sepetine atarak dolabını açtı. Bugün de hava sıcak olduğu için diğer siyah kısa şortunu giyecekti. Üzerinde parlak taşları olan şortunu… Üzerine de sapsarı renkte vücut hatlarını az da olsa belli eden kolsuz badisini giydikten sonra dün pembe tokayla topladığı saçlarının omuzlarına dökülmesine izin verdi. Bugün aksilik olmayacağını umarak saçlarını güzel taradı. Makyajını da yaptıktan sonra dışarıya çıkmak için hazırdı. Odadan çıkmadan önce kendisine son bir kez aynada baktıktan sonra odadan yavaşça çıktı. Çantasını koluna takarak, içinde telefonunun olup olmadığını da kontrol etti. Çünkü kardeşleri uyandığı zaman onu merak edebilirdi ve hemen irtibata geçebilirdi. Anahtarını da alarak evden çıktı.

    Manhattan sokaklarında yürürken Starbucks cafesinin karşısında bulunan caddeden karşıya geçmek için adımını attığında aniden telefonu çalmaya başladı. Kardeşinden biri olduğunu sanarak hemen telefonu çantasında aramaya başladı. Kısa süre sonra telefonunu buldu ve kimin aradığına baktığında arayanın Alex olduğunu gördü. Onu görünce kalbinin çarptığını ve avuçlarının terlediğini hissediyordu. Peki ya neden? Telefon çok çalmıştı. Fazla vakit kaybetmeden hemen telefonu açtı Blessing. ‘’ Bless selam. Buluşalım mı? Bir şeyler içmeye falan gideriz. ‘’ diyordu karşıda ki ses. Blessing hiç vakit kaybetmeden cevap verdi. ‘’ Tabii Alex… Tabi buluşalım. Nere… ‘’ sözünü bitirmeden Alex hemen atılmıştı. ‘’ Sola dön ve karşı sokağa bak. ‘’ dediğinde karşı sokağa bakmak için döndü Blessing. Alex ona gülümseyerek el sallıyordu. Tam ona doğru ilerlerken aniden gözleri karardı ve olduğu yere yığıldı.

    Neden bayıldığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Bilinci yerine geldiğinde sadece bazı sesler duyabiliyordu. Fakat gözlerini açma cesaretini kendinde bulamadı Blessing. Bu seslerden sadece birini tanıyordu. Evet, bu Alex’ti. Tabii ya son hatırladığı Alex karşı sokakta ona el salladığıydı. Blessing kendi isminin sarf edildiğini duyunca aniden bedenini hafifçe kımıldattı. Ve o an da o kişinin güçlü kollarında olduğunu anladı. Kalbi nedensiz küt küt atmaya başladı. Blessing uyanmaya korkuyordu. Kendisini aptal ve aciz bir kız gibi hissediyordu. Neden bayılmıştı ki şimdi? Sorun neydi? Blessing uyanmalıydı buna mecburdu. Yavaşça kımıldanarak gözlerini araladığında karşısında Alex’i gördü. İnanamayacağı bir şekilde Alex’in kollarında yatıyordu ve Alex kızın gözlerinin içine bakarak o kendisine âşık eden gülümsemesini sergiliyordu. Kollarından hiç ayrılmak istemiyordu Blessing. Saçlarının dipleri ve avuç içi sırılsıklam olmuştu. Blessing’in dudaklarından sadece ‘’ Neredeyim ben? Bana ne oldu? ‘’ kelimeleri döküldü. Bunu da yarı uyanık bir şekilde yapmıştı ama Alex’in kendi gözlerine kilitlenmiş olan gözlerini görebiliyordu.




En son Blessing Ivalyn tarafından Salı Tem. 27, 2010 10:05 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 6 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Farkındalık Empty
MesajKonu: Geri: Farkındalık   Farkındalık Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 9:59 pm

“Günaydın.”
“…”
“Ne dediniz,frappucino? Hangi boy istersiniz?”
Alex kendisine uyuz bir neşeyle sırıtan Starbucks görevlisine baktı. Kendi yaşlarındaydı. Burnunu kaplayan çilleri ve fazla neşeli bakan renkli gözleri vardı. Alex orada yakaladığı mutluluktan nefret etti. Kendisi mutsuzken çevresindekilerin mutlu olmasından hoşlanmıyordu, hem de hiç. Hala depresyonunu korumaya devam ediyordu, sosyal ortamlarda mutlu ve eğleniyor gibi görünse de tüm olanlar onu içten çürütüyordu. Tüm sosyetik yüzler, gülüşmeler, yatağını ısıtan bedenler, ertesi sabah silinmiş hatıraları. Bir rollercosterda gibi etrafta olanları görmeden, sadece gidiyordu kendisini teselli edeceğine inandığı bu doğrultuda. Ve fiziksel zevkler az da olsa unutturuyordu Cleo’nun yasını. Ama boş zamanlar onu daha da hatırlatıyordu. “Sadece bana lanet bir kahve ver.” Dedi dişlerinin arasından, sıkılı çenesini gevşetmeden. Çocuk şaşkınlığını gözleriyle açık ederken en büyük boyu kaptı ve gözden kayboldu. Alex beklerken parmaklarını tahta tezgaha vurdu. Ellerini gergince şakaklarına götürüp ovdu. Fazla gergin takılıyordu kendisinin de kabul ettiği gibi. Sakinlemek için derin bir nefes alıp verdiyse de kahveyi getiren çocuğun elindeki plastik bardağı hırpalarcasına aldı ve parayı köpeğe yemek atar gibi atıp dışarı çıktı seri adımlarla. Günün güzel olması bile canını sıkıyordu. “Böyle giderse kendimi bir otobüs altına atarım.” Diye mırıldandı. Elindeki bol kremalı tatlı içecekten koca bir yudum aldıktan sonra yürüdüğü kaldırımdaki koca çöpe fırlattı ve telefonuna sarıldı. Bless’i rehberde bulduğunda doğru kişi olduğunu biliyordu. Güzel kankalarından biri olan Bless’in güzelliğinin hep farkındaydı ama Cleo sebebiyle olan körlüğü yüzünden asla ona bu tarz duygular beslememişti. Şimdiyse kadınlık şarabından kana kana içtiği bu zamanlarda Bless’i düşünmek bile içini ısıtıyordu. Yüzünde keskin bir gülümsemeyle telefonu kulağıa dayadı. “Bless selam. Buluşalım mı? Bir şeyler içmeye falan gideriz?” Sesini duymak güzeldi ama o an onu karşı sokakta bulmayı beklemiyordu. Arabaların birbiri ardına geçtiği sokağın karşısında duruyordu.“Sola dön ve karşı sokağa bak.” Dedi Alex elini havada sallarken. Karşılık aldığına memnun bir şekilde telefonunu kapayıp Bless’i gördüğü yere bakmak için başını kaldırdı. Kızın kuru bir dal gibi yere düşüşünü de o anda yakaladı. “Bless!” Nasıl fırladığını anlayamamıştı. Gri bir Volvo o önüne atladığında son anda frene bastı. Agresif ve korkmuş şöför kornaya asılıp küfürler ederken Alex dieğr arabaların da önüne atladı. Trafik anında karışmış, korma sesleri beton binalarda yankılanmıştı. Alex umursamadı, yolun karşısına geçtiğinde yere düşen Belss’i kollarına aldı. “Blessing, Bless! Uyan! Tanrım… Yardım edecek biri yok mu?!” Bless’in gözlerini açtığını fark ettiğinde rahatladı. Öfkesi endişesi yanında resesif kaldığından endişenin gidişiyle daha rahatlamış olduğunu fark etti. Bless’in ayıldığını fark eden araba sahipleri yine dudaklarındaki Alex’e hitap eden küfürlerle uzaklaştı. Alex gülümsedi ve mırıldandı bu sırada. “Selam.” Bless yarı ayık bir ses ile nerede olduğunu sorduğunda Alex Bless'in gözünün önüne düşen saçını geri itip cevapladı. "Sokağın ortasında yatıyorsun. Kalkabilecek gibiysen yardım edeceğim. Hazır mısın?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Farkındalık Empty
MesajKonu: Geri: Farkındalık   Farkındalık Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 11:52 pm

    Sokağın ortasında yatmak mı? Neler oldu böyle? Blessing anlamsız gözlerle Alex’e bakarken Alex kızı yavaşça kucağına aldı. Blessing ise hala kendine gelmiş sayılmazdı. Alex’in kollarında olmak inanılamayacak gibi bir şeydi. Rüya olup olmadığını anlamak için kendini Alex’in görmediğini umarak çimdikledi. Canının yandığını anlayınca hemen bıraktı ve hala karşısında onun olduğunu görünce artık rüya da olmadığını anladı. Evet, Alex’in kollarındaydı ve bu gerçekti. Blessing neden bayıldığını bilmiyordu ama içten içe bayıldığı için şükrediyor gibiydi. Bu saçma bir davranış olabilirdi ama istese böyle bir şey olmazdı. Alex’in kollarına sıkıca sarıldı. Kollarından hiç inmek istemiyordu. Bir süre yürüdükten sonra kaldırımda bulunan banka ilk önce Alex oturdu daha sonra da Blessing’i yanına oturttu. Blessing hala kendinde değilmiş gibi Alex’in omzuna başını koymuş bir halde duruyordu. Bir süre sonra kendisine geldiğinde yavaşça doğruldu Blessing. Karşısında kendisine bakan bir çift göz görünce gülümsedi. Blessing bir süre sonra kalkmak isteyince Alex onu kolundan çekti ve yerine oturttu. Blessing hiçbir şey anlamamıştı. Kafasındaki soru işaretlerini cevaplayacak tek kişi Alex’ti tabii ki. ‘’ Alex bana ne oldu? Yani tek hatırladığım seni karşı caddede gördüğüm ve tam yanına gidecektim sanki üzerimdeki tüm yük hafiflemişti yani ne bileyim işte sanki bulutların üzerindeymişim gibi hissettim. Daha sonrası da belli zaten. Alex ben… Ben bayıldım mı? Neler olduğunu anlatır mısın lütfen? ‘’ diyerek Alex’in yüzüne anlamsız ve şaşkın bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Ne olmuştu? Bayılmış mıydı yoksa kafasına bir şey mi çarpmıştı? İkinci ihtimal olanaksız gibi bir şeydi çünkü başında bir darbe hissetmiyordu. İlk ihtimal çok belirgindi sanki. Bankta doğrularak kendine gelmeye çalışıyordu Blessing. Alex ilk önce bir şey anlatmadan onu birkaç saniye yalnız bıraktı daha sonra elinde su şişesiyle geri döndü. Suyu Blessing’e uzattığında hiç beklemeden kana kana içmeye başladı Blessing. Alex’in yanında öyle içmesi biraz görgüsüzce olsa da şuan umurunda bile değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Farkındalık Empty
MesajKonu: Geri: Farkındalık   Farkındalık Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 12:37 pm

Alex Bless’i kucaklayıp banka getirdiğinde kızın kuş tüyü kadar hafif olduğunu fark etti. Önlerine atladığı arabaların gidişiyle sokak eski haline geri dönmüştü. Güneş yine tepede sırıtıyor ama ilk seferki gibi Alex’i çileden çıkarmıyordu. Hala Bless’in nasıl öylece yere yığıldığını anlayamıyordu, üstelik endişelenmişti de. Yüz ifadesi sabahtan beri ani değişimlere uğruyordu ve şimdi bir telaş hâkimdi. Bless olanları sorduğunda anlatmak için dudaklarını araladıysa da yeniden birbirlerine kenetleyip hiçbir şey söylemeden ayağa kalktı ve ters istikametteki büfeye yürüdü. “Bana bir su verir misin? Bir de bir paket Monte Carlo.” Monte Carlo tutan bir sigara olmasa da Alex arada o tütünün tadını özlüyordu. Büfe sahibi adam istediklerini uzatmaktansa sıkılmış ruh halinden sıyrılıp doğruldu. “Hey sen şu az önce arabaların önüne atlayan aptal çocuk değil misin? Delirdin mi, niye- -?” Alex derin iç çekip daha ısrarcı bir ses tonuyla “Kapa çeneni ve sadece su ile sigaramı ver.” Dedi. Bağırmasına gerek yoktu ama yaptığı vurgular adamın denileni yapmasına yetmişti. Son zamanlardaki bu emredici tavırların yararını görmeye başlamıştı ve az da olsa gücünün farkındalığı hoşuna gidiyordu. Sigarayı cebine atıp suyu Bless’e götürdü. Kız kana kana suyu içerken kendisini dinlediğini varsayarak “Bayıldın Bless. Neden ve nasıl olduğunu ben de bilmiyorum. Çok sık oluyor mu?” Bless’in suyu bırakıp cevap vermesini bekledi. Ellerini düşünceli bir edayla birbirlerine kenetleyip kafa salaldı dalgınca. İyiye işaret değildi bu bayılma işi. Biraz daha rahatlaması ve şu bunaltıcı güneşten kaçması şarttı. “Bak ne diyeceğim, güzel bir kafe biliyorum. Oraya gitmeye ne dersin? Belki sebebi sıcaktır.” Ayağa kalkıp Bless’e elini uzattı eşlik etme amaçlı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Farkındalık Empty
MesajKonu: Geri: Farkındalık   Farkındalık Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 1:15 pm

    Suyu bıraktığı anda Alex'i dinlemeye başladı. Evet, tahmin ettiği gibi bayılmıştı Blessing. Peki ya neden? Bu bayılmanın sebebini bilmiyordu ama dünden beri hasta olduğu için bu bayılma ondan olabilirdi. Zaten hafiften de baş dönmesi vardı Blessing'in. En güçlü olasılık buydu. Fakat bunu Alex'e söylemeli miydi? Yoksa sıcaktan bayıldığını mı söylemeliydi? Bir an için söyleyip söylememe hakkında gidip geldikten sonra olanları anlatsa hiç fena olmazdı doğrusu. Aslında Alex, Blessing'in hasta olduğunu biliyordu fakat bu kadar ileriye gideceğini tahmin etmiyor gibiydi. Kısa süre sonra şişede ki tüm suyu içtikten sonra Blessing tam konuşmak için dudaklarını araladığında Alex, kızın konuşmasına izin vermeden bir şeyler içmeye davet ediyordu onu. Evet, sokağın ortasındaki bir bankta durmaları hiç iyi değildi. Hem de bunaltıcı bir sıcakta. ‘’ Tabii Alex sen nasıl istersen. Fakat benim bir fikrim var bence şu karşımızdaki alışveriş merkezine girelim ne dersin? Hem oradaki kafe de biraz oturup bir şeyler içeriz. Sıcaktan da korunmuş oluruz. ‘’ dedi ve Alex’in koluna girerek ayağa kalktı. Alex’de onayladıktan sonra Sigerson Marrison mağazasına doğru yürümeye başladılar. Blessing tekrardan düşmemek için Alex’in koluna iyice yapışmıştı. Fakat ona açıklaması gereken bir şeyler vardı. Şu bayılma işinin kesinlikle sıcaktan değil hastalığındandı. Bunu kafe de otururken açıklasa daha mantıklı olacaktı. Birkaç adım daha yürüdükten sonra alışveriş merkezine ulaşmışlardı. Yavaşça içeriye girdiler. Alex içeriye girdikten sonra biraz hızlı yürüyordu. Blessing onun koluna girdiği için o da hızlı yürümek zorunda kalıyordu. Adımları kafeye yaklaştığında boş bir masa buldular ve oturdular. Birkaç saniye dinlendikten sonra konuşma sırası Blessing’deydi. Her şeyi anlatmalıydı. Alex tam garsonu çağırmak üzere elini kaldırdığında Blessing onu kolundan yakaladı ve aşağıya indirdi. Alex anlamsız bakışlarla ona bakıyordu. Daha fazla beklememek için hemen konuşmaya girdi. ‘’ Dur Alex. Sana bir şey anlatmalıyım. Bak şimdi benim bayılmam sıcaktan değildi bunu sende biliyorsun ama bu kadar ileriye gideceğini tahmin etmemişsin umarım. Evet, bende tahmin etmemiştim. Oysaki kendimi çok iyi hissediyordum. Aslında bunu sıcakta tetikledi ama ben sadece sıcağa vurmak istemiyorum olayı. Hadi balodan bir gün önce bana mesaj atmıştın ya baloya geliyor musun diye. Evet, o zaman bende sana hastayım demiştim. Bir şeyim olmadığını söylemiştim ama vardı Alex. Yani başım çatlıyordu. Ve ayağa kalktığım zaman kısa süre de olsa sendeliyordum. ‘’ Bir süre duraksadı Blessing. Gözlerini Alex’ten kaçırmaya başladı. Şimdi onun gözlerine değil yere bakıyordu. Alex’e yalan söylemişti ve bu affedilir bir şey değildi Blessing için. Kendisini ağlamamak için zor tutuyordu. Çünkü ağlarsa küçük bir çocuktan farkı kalmayacaktı. Öyle de olmak istemiyordu. Alex kızın çenesini eliyle tuttu ve yüzüne bakmasını söyledi. Blessing’in gözleri sulanmıştı. Ama ağlamayacaktı. Yavaşça yüzünü kaldırdığında Alex’in güzel kahverengi gözlerini ve gülümseyen suratını gördüğünde istemsizce Blessing’de gülümsedi. Ama ona yalan söylemişti işte özür dilemeliydi. Hiç vakit kaybetmeden… ‘’ Özür dilerim Alex. Sana yalan söyledim. Böyle olmasını istemezdim. ‘’ dedikten sonra kendini tutamayarak gözünden bir damla yaş geldi. Kimse görmesin diye hemen elinin tersiyle sildi ve gözlerini kaçırdı. Çünkü Alex’i seviyordu Blessing. Ama bunu ona söyleyemezdi. Alex’in nasıl biri olduğunu da biliyordu fakat seviyordu işte. Gönül bu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Farkındalık Empty
MesajKonu: Geri: Farkındalık   Farkındalık Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 2:56 pm

Bless’in önerisine cevabı omuz silkip. “Bana uyar.” Demek olmuştu. Bless’in ayakta sağlam durabildiğine emin olduğunda yanında yürüyerek ona destek oldu. Aslında bu hayatının küçük çaplı bir göndergesi gibiydi bu, hayatta çoğu zaman Bless’in dayanağı olmuştu Alex. O hastalandığında yardımına gitmiş, morali bozulduğunda keyfini düzeltmiş, ağlarken mendil uzatmış kişi Alex’ti. O zamanlar Bless’e en ufak bir yaklaşımı bile olmamıştı bu şekilde. Ama onun zayıflığı git gide Alex’in kozu haline gelmiş, şu kadınlara aç zamanlarında Bless’in anlamlı bakan gözleri ve biçimli fiziki hatları Alex’i terleten bir unsur haline gelmişti. Suçluluk duygusu bile hissetmiyordu artık. Kimseyi bir şeye zorladığı yoktu, özellikle de Bless’i. Kafede otururlarken aklındaki şey Bless’e ilgisini göstermek ve reddediliş faslından sonra geri çekilmekti. Becky’de bunu denemiş kızın şaşkınlıkla karışık öfkesiyle burun buruna geldiğinde üstüne gitmemişti. Alışveriş merkezine gidip bir boş masaya oturduklarında Alex Bless’in sağlığından hala dert ediyor olmasına karşın kendi ilgisini hormonal göstermeye başlamıştı. Bir süre Bless’i izledikten sonra garsonu çağırmaya davrandı ama Bless’in küçük elini kolunda hissedince şaşkınlıkla kıza bakakaldı. Burada oturmak isteyen kendisiydi ama bu durumda bir şey söyleyecek gibi görünüyordu. Kolunu indirdi ve Bless’in şu tereddütü üzerinden atmasını bekledi. Kız sonunda konuşmaya başladığında merakla dinledi her bir kelimesini. Her noktada gözleri daha da geniş açıldı, neden böyle yaptığını anlamlandıramıyordu. “Bless, neden? Bana söyleseydin… Seninle kalırdım.” Onunla kalıp baloyu beraber geçirmiş olsalardı muhtemelen Cleo’dan tekmeyi yememiş olurdu. Kısaca kaderin cilvesine yenik düşmüştü. Alex elini Bless’in çenesine götürüp kızın koyu renk gözbebeklerini derinlemesine inceledikten sonra alçak sesli, her kelimesine vurgu yaparak “Yanında olacağımı biliyorsun. Her zaman oldum.” İnsan içinde olup olmamasına bakmadan Bless’i kendine çekti ve dudaklarına yapıştı. Kendisi için nefessiz geçen saniyelerde karşılık bulmanın keyfiyle Bless’i sandalyesinden tutup kendine çekti ve kolunu kendi bedeni karşısında oldukça ince gözüken kızın beline sardı. Boşta kalan eli Bless’in göz önüne gelen saçlarını geri tararken dudaklarındaki dudakları açlıkla hareket ediyordu. Sonunda kendi geri çekip burnundan nefesini verdi. “Bilmiyorum kabul eder misin ama… bana gelmeye ne dersin?” Her zaman birbirlerine giden ikiliden Alex’in o anki amacı çok farklıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Farkındalık Empty
MesajKonu: Geri: Farkındalık   Farkındalık Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 4:05 pm


    Elbette olurdu. Hep oluyordu zaten ve bu çok hoşuna gidiyordu Blessing'in. Ona bu yüzden âşık olmuştu fakat Alex ilişki kuramazdı Blessing ile kursa bile Alex başka kızlarla yatıp kalktığı için olmazdı. Zaten onun bir sevgilisi vardı Edna. Blessing, Alex'in gözlerine bakarken aniden dudaklarını Alex'in dudaklarında buluvermişti. Bu aniden olan bir şeydi. İçeride kim olup olmadığını umursamadan yapışmıştı dudaklarına Alex. Blessing'in avuçları sırılsıklam olmuştu. Alex, Blessing'in sandalyesini kendisine doğru yaklaştırarak birbirlerine daha yakın olmak istiyordu. Blessing bir an için kendisini çekmek istese de bunu başaramamıştı. Çünkü o da istiyordu. Bunun yanlış olduğunu bile bile istiyordu işte. Bu bayılma sanki kaderin bir cilvesiydi Blessing için. Onun ilk defa daha fazla farkına varmıştı. Blessing her zaman Alex'i sevmişti fakat o ise Blessing'e hiç pas vermemişti. Onu sadece arkadaş olarak seviyor gibi görünüyordu. Bu öpücük ise her şeyin başlangıcı olabilirdi. Belki de olmayabilirdi de. Kim bilir. Ama Blessing onu istiyordu. Bir kere bile olsa. Nefesini tutmuş onu öpmeye devam ederken Alex dudaklarını çekti ve bir nefes aldı. Aynı zaman da Blessing'de nefes almıştı. Alex, Blessing'e kendi evine gitme teklifinde bulunmuştu. Blessing her zaman Alex'in evine gidiyor ve birbirleriyle sohbet ediyorlardı ama bu gidiş biraz farklı olabilirdi. Çünkü Blessing saf değildi. Alex'in aklından geçenleri okuyabiliyordu. Bunu düşünmeliydi. Cevap vermeden bir süre Alex'in gözlerinin içine bakıyordu. Eli hala Blessing'in belindeydi ve bu çok da rahatsız edici bir şey değildi. Tam cevap vermek için dudaklarını araladığında aniden telefonu çalmaya başladı. İlk önce açmak istemiyordu ama sonradan aklına evde yatmakta olan kardeşleri aklına gelince hemen telefonuna sarıldı. Tahmin ettiği gibi arayan Blanch’tı. Alex’ten özür dilerek hemen telefonu açtı.

    ‘’ Efendim? ‘’
    ‘’ Neredesin sen Bless? Çabuk eve gel! ‘’
    ‘’ Ama… ‘’
    ‘’ Çabuk gel dedim! ‘’

    Dedikten sonra telefonu Blessing’in suratına kapatmıştı. Ama bu çok saygısızca bir hareketti. Neden böyle yaptığını bilmiyordu Blessing. Sanki annesiydi. Yüzünde şaşkın bir ifadeyle telefonuna kapattı ve çantasına koydu. Alex bir problem olduğunu anlamıştı. Blessing’e hem meraklı hem de şaşkın bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Onu fazla meraklandırmadan hemen olanları açıkladı Blessing çünkü sorusuna cevap vermemişti daha. Bu durumda da gidemeyecekti zaten Blessing. ‘’ Arayan Blanch. Çabuk eve gelmemi söylüyor. Bir problem var sanırım. Üzgünüm ama gelemeyeceğim belki bir dahaki sefere. He bu arada her şey için teşekkür ederim Alex. ‘’ diyerek dudağına masum bir öpücük kondurdu ve masadan kalktı. Alex’i yüz üstü bırakmış gibi olabilirdi ama Alex’in böyle anlayacağını sanmıyordu Blessing. Kapıdan çıkmadan önce son bir kez ona bakmak için döndüğünde onunda kendisine baktığını görünce gülümseyerek ona el salladı ve yavaşça kapıdan çıktı.




Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edna Fitzgerald
Queen Bee
Queen Bee
Edna Fitzgerald


Mesaj Sayısı : 134
Kayıt tarihi : 20/07/10

Şöhret
Puan: 333

Farkındalık Empty
MesajKonu: Geri: Farkındalık   Farkındalık Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 4:13 pm

Rplerimiz -5 ile 5 arasında değerlendirilmektedir. Rpnizin uzunluğu, betimlemeleriniz, görselliği ve uzunluğu bu puanlamanın ana dallarını oluşturmaktadır. Puanlamamı açıklıyorum;;

Blessing Ivalyn;; +5
Alex Mclain;; +5

ünleriniz veriliyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Farkındalık
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Farkındalık

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Manhattan :: Sigerson Morrison-
Buraya geçin: