Kafa Dağıtma

Konu: Kafa Dağıtma Perş. Tem. 22, 2010 3:24 am

Gecenin bir yarısında Evie'den aldığı mesajla meraka düşmüştü Connor. Canı epey sıkkın gibi görünen Evie'nin kafayı dağıtıp ağzındaki baklayı bir anca çııkarması için dışarıya çıkaran Connor. Hazırlanıp evden çıkmıştı bir an önce. Gecenin bir yarısı şöförle uğraşamayacağını bildiği için, özel spor arabasını alan Connor haftalar sonra ilk defa şöför koltuğuna geçiyordu. Araba kullanmayı pek sevmezdi ama işi ustalığa döküp hızını epey artırınca biraz zevk alabiliyordu kullanmaktan. Dediği gibi beş dakika sonra Evie'nin kapısının önüne gelen Connor Evie'nin de dediği üzere onu arayıp aşağı inmesini söyledikten sonra rahatsız edilmemek adına telefonunu sessize alıp ceketinin iç cebine koymuştu. Zaten hazır olan Evie'nin aşağıya inmesi yine de hazır bekleyen bir insan göre uzun sürmüştü. Kız arabaya bindiğinde yanağından öpen Connor "Sanırım süreleri daha kısa söylemeliyim daha az beklemek için." deyip gülümsemişti. Arabayı hızla yerinden kaldıran Connor motorundan çıkan sesle bütün sokağı ayağa kaldırabilirdi. bu sesi özlediğini farkeden Connor, vites yükseltirken bakışlarını kısa aralıklarla Evie'ye çevirerek "Nere gitmek istersin, High Street Club diye düşünmüştüm ben.." dedikten sonra kızın olumlu bakışları karşısında "Tamam o zaman sıkı tutun." deyip sırıtarak tamamen gaza yüklenmişti. Zaten pek uzun olmayan mesafede bir de hız yapınca pek kısa bir süre de varmışlardı bara. Arabayı lüks clubın önüne çektiğinde koşarak gelip hem onun hem de Evie'nin kapısını açan valelerden birine arabayı teslim etmiş, onu bekleyen Evie'nin yanına vardığında elini her zamanki alışkanlıkla kızın beline koyup onu içerdi doğru yönlendirmişti. Kulübe girip kimsenin onları duyamayacağı bir köşeye çekilen çift yerine yerleştiklerinde Connor hemen merakla beklediği konuuyu sormuştu Evie'ye; "Ee nedir kimseye anlatamayacağın şu olay. Yoksa hala eski defterlerde misin canım?" diye sordu yayarak konuşarak. Kızın cevap vermesine kalmadan gelen garsona buzsuz bir viski söyledikten sonra kızı dinlemek üzere köşeli yapıya sahip rahat koltuklara yayıldı iyice.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Perş. Tem. 22, 2010 3:39 am

Hazırım demem biraz yanlış olmuş olabilir yine de oteldekilerin babamın sıkı emrinden ötürü bana bu saatte nereye gittiğimi öğrenmek için hesap sormaları gerçekten sinirimi bozduğu için küçük bir atışma yaşadım. Her neyse, sorunum küçük bir atışmadan çok daha önemliydi. Bu yüzden Connor'a mesaj attım, aslında aklıma gelip beni alacağı hiç gelmemişti ama bu fikri duyunca gerçekten sevindim. Ah, bilirsiniz işte, dünyada Connor gibi tipler vardır, insanı mutlu etmesini en iyi şekilde bilen. Otelin kapısından baktığımda, onun o şık spor arabasının içerisindeki sabırsız tavrını görmüştüm. Hah, gerçekten de beklemekten sıkılmış olmalıydı. Sonuçta ben bir kızım, bekletmek doğamda var.
Arabadayken pek konuşmadık, zaten çok kısa bir süre içerisinde kendimizi High Street Club'ın girişinde bulmuştuk. Arabadan beni indiren valenin rahatsız edici bakışlarına dayanamadan kendimi Connor'ın yanında buldum. Ah, şey, elini belime koymasına dayanamadığımı söylemeliyim. Zaaflarımdan biri olduğunu biliyor mu acaba? Yine o mükemmel parfümlerinden birini sıkmış olduğu çok belliydi, attığı her adımda etraftaki genç hanımların dikkatini çekecek kadar da yakışıklıydı. Fakat tüm bu ilgiden uzak bir yerde durmalıydık, Connor'ın gözlerinin kızlara kaymasını istemiyordum, ne de olsa Gi'yle çıkıyordu, en yakın arkadaşımla. Etraftaki kızları kesmesine izin vermezdim, o da bunu çok iyi bilirdi, her zaman.
Club'daki rahat koltuklardan birine oturdum ve Connor'da hemen karşımdakine oturdu. Sabırsızlığı, çekici gözlerinde parlıyordu sanki. "Ee nedir kimseye anlatamayacağın şu olay. Yoksa hala eski defterlerde misin canım?" Sonunda beklediğim soru gelmişti, eski defterler. Onları karıştırmasak aslında tehlikeli olmazlar. O insanı deli eden kokularını içimize çekmesek, güzel anları aklımıza getirmesek aslında zararsızlar değil mi? "Eski defterlerden hiçbir zaman kurtulamayacağım Connor. Bunu biliyorsun, bunu bilen sınırlı kişilerden birisin. Olayın senin çok yakın bir arkadaşınla alakalı olduğunu da belirtmek isterim. Limon ağacının altında bir zamanlar beni baştan çıkarmış, genç bir baydan bahsediyorum. Şu an tüm kızların yatağına girmek istediği o genç adamdan."
Her kelimemde farklı bir iğneleyici vurgu vardı. B'den ve tavırlarından nefret ediyordum, benimleyken bana sanki en özeliymişim gibi davranıyordu ancak içinde bulunduğumuz ortamlarda, onu uzaktan izlediğimde her kızın elini öpmeye ve gözlerine öyle deli edercesine bakmaya dünden razı gibiydi, beni deli eden de buydu. Kızları kendine aşık etme alışkanlığı.

　
　

　

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Perş. Tem. 22, 2010 4:42 am

Sorusunu sorduktan sonra fazla beklemeyen Connor cevabını hemen almıştı. Tahmin ettiği cevapla karşılaşan Connor'ın yüzüne tuhaf bir gülümseme yerleşmişti; daha çok alaycı gibiydi ama bunu pek çaktırmak istemiyormuş gibi. her sözylediği kelimeye ayrı bir vurgu yapan Evie ne kadar da sinirlendiğini ele veriyordu ama bu gereksiz bir sinirdi Connor'a göre. Yukarı Doğu Yakasının erkeklerinin genel özelliğiydi bu; basitleştirilmiş ve kulağa hoş gelen söylemiyle çapkınlık hepsinin özünde vardı yakanın erkeklerinin. Tek sorun B.nin yaşadıklarını acemice davranışlarla fazla gözler önüne sermesiydi bunu. Bunları düşünen Connor kafasını sallayarak gülümsedi " Evie, kimden bahsettiğini anlıyorum, şahıs tanımlamayı kes artık." demişti ama Evie ona pek aldırış etmemiş konuşmasına devam etmişti. Sonunda sözlerini bitirince Connor küçük bir kahakaha koyvermişti. Konuşmaya başladığında sesinden eğlendiği aşikardı; "Bunu bu kadar kafana takmamalısın canım. B.'yi iyi tanıdığını biliyorum, nasıl bir insan olduğunu gayet iyi biliyorsun." deyip kısa süreliğine kızı süzmeye koyulmuştu. O sırada siparişleri getiren garsonun gelmesiyle sessizliğe bürünen ikili gergin bir şekilde garsonun gitmesini bekliyordu. Garsonun işini uzattıkça uzatması Connor'ı çileden çıkarıyordu. sonunda dayanmayan Connor "Masadan gitmen için seni kovdurmam mı gerekiyor?" diye çıkışmıştı bir anda adama. Connor'ın uyarısıyla işini hemen bitiren garsonun arkasından sert bir şekilde baka Connor'ın yüzü bir anda değişmişti. Garsonun bara ulaşmasıyla gözleriyle garsonu süzmeyi bırakan Connor bakışlarını Evie'ye çevirince biraz daha yumuşamıştı ifadesi. "Nerede kalmıştım.. heh.. B.'nin tarzı başından beri belliydi canım, sadce son zamanlarda biraz daha önplana çıkmanın keyfini yaşıyor coşkuyla." deyip gülümsedi Connor. içkisinden bir yudum daha aldıktan sonra pek ara vermeden devam etmişti konuşmasına;
"Ayrıca ben B. yi suçlu bulduğumu söyleyemem bu konuda. " deyip dikkatle süzdü kızı. Tepkisinin büyük olmasa da belirgin olacağına emindi Connor. Haklı çıkarmak da ne demekti şimdi diye düşünebilirdi gayet. Ama Connor'ın düşüncesi bu yöndeydi; heleki bu sene iyice seks manyağı olduğunu düşündüğü kızları düşününce. Amaçları artık seksten öte geçip tamamen varolup önplana çıkma egosuna dönüşmüştü. Bunları dile getirmeden önce bir yudum daha aldı içkisinden Connor ve yayarak konuşmaya başladı yeniden; "Farkında mısın bilmiyorum, bu sene yakanın kızlarında bastırılamayan bir ateş var. Farkında olunabilme dürtüsü onları okulun popüler erkeklerinin altına girmeye yöneltiyor." dedikten sonra durup söylediklerini sindirmesine izin verdi bir süre. Fazla beklemeyed e niyeti yoktu Connor'ın; "B. nin davranışları bu kadar ilgi karşısında bu şekilde olmasaydı, açıkcası beyni olduğundan ve erkekliğinden şüphe ederdim Evie. "deyip tekrar gülümsedi Connor. Kızı alttan alttan süzerken "Tarz çocuk, aşık olmaları normal değil mi sence de?" dedikten sonra içkisinden bir yudum daha aldı ve kızın ne diyeceğini beklemeye başladı.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Perş. Tem. 22, 2010 5:02 am

"Tarz çocuk, aşık olmaları normal değil mi sence de?" dedi Connor. Üzerimde gezdirdiği gözlerini hissedebiliyordum. B, tarz çocuk muydu? Hah, komik bu biraz. Connor'ın tüm cümlelerini beynime yedirmeye çalışırken, konuşmanın başından beri aynı yöne bakıyordum. Neresi olduğu önemli değildi, düşündüklerim Connor'ın cümleleriyle şekilleniyor, farklı farklı görüntüler canlanıyordu aklımda. B, B ve B. Onun çakal bakışları, etkileyici tavırları. Saçma, onu düşünmemem gerektiği besbelli ortada. Aslında ondan nefret etmeliyim, ki ediyorum da. Salak bir duygu var kalbimde, buna aşk denmiyor zaten. Aşk olamaz, çok aptalca. Öyle birine aşık olmam çok aptalca olur. Hayır, değilim, aşık falan değilim ben.
"B'nin tarz olmasından öte, ona yatağı teklif eden her bir sürtüğe evet demesi ve onları sahte beyefendi tavırlarıyla etkilemesi, kızları ona aşık ediyor olabilir. Aslına bakarsan, tabi ki de onun nasıl bir tip olduğunu biliyorum. Ancak herkesten önce, onun nasıl biri olduğunu biliyordum. Yani, gerçekten değişti o Connor. Ben sanırım eski halinde takılmışım." İç geçirdikten sonra viskimden bir yudum daha aldım ve gelip geçene baktım. Connor, cümleye devam edeceğimi bildiği için susup beni izliyordu. Gisela'nın onu sevmesi gayet normaldi, Connor konuşmasını, dinlemesini ve etkilemesini bilen bir erkekti. Gördüğü her kızın yataktaki halini düşünmediğine eminim en azından.
"Sadece merak ediyorum Connor, acaba o da arada sırada aklına beni getiriyor mudur? Bir de, başka bir soru daha aklımda. Acaba bu kızları reddedecek gücü ya da iradesi var mıdır? Çünkü biliyorsun, yani ben de insanları etkilemeyi seviyorum. Kim olursa olsun ama kendime aşık etmediğime çok eminim, aşık olunacak bir tip olmadığımın da farkındayım."
Çok konuştuğumun farkına vardım ve cümlemi orada bitirdim. Connor'ı inceledim, o vereceği cevabı düşünürken. Böylesine geç bir zamanda bile şıktı, saçlarına bir iki fırça darbesi atmış olduğu açıktı, etraftaki kızları kesmektense ilgisi üzerimdeydi. Ne olurdu Connor gibi biri olsaydı, sevdiğim çocuklar? Deli edici bir şey. O sırada tanıdık bir yüz gördüm kalabalığın arasından, okuldan bir kız. Her neyse, o kadar önemli değildi. Önemli olan Connor ve onunla olan konuşmamızdı. Ah, evet, bu gece sarhoş olacağım, buna kararlıyım.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Perş. Tem. 22, 2010 5:33 am

Connor'ın yüzü gülüyordu. Evie'nin verdiği tepkiler hoşuna gitmişti. Her zaman beğenirdi Evie'yi ama o Connor'a göre fazla iyiydi. Tabi klaisk kız tabuları da büyük bir engeldi Evieile şu sıralar ilişki yaşamasına; hiçbir kız kankasının sevgilisiyle ilişkiye giremezdi. Ne kadar da saçma diye düşünen Connor klunu koltuğun başına atıp Evie'nın saçlarına uzanan eliyle kızın sarıya çalan saçlarıyla oynuyordu. Daha önce ilişkileri olmuştu Evie'yle ama bunlar sarhoşluğun getirileriydi çoğu zaman. Hayak meyal hatırladığı kadarıyla yatakta da iyiydi Evie, bunu ayıkken hiçbir zaman yüzüne söyememişti Connor. Gerek de yoktu; herkesten farklı bir muhabbetleri vardı. Uzun bir konuşmanın ardından söylediği "Ben sanırım eski halinde takılmışım." cümlesi Connor'ın yine gülmesine neden olmuştu. Bu cümle karşısında dayanamayan Connor araya girerek "Sanırım baya eskisinde kalmışsın canım sen." dedi gülümseyerek. Nerede ne zaman nasıl konuşacağını ve davaranacağını çok iyi bilen Connor'ın hareketleri her zaman insanları etkilerdi. Dinlemeyi severek yapıyor gibi görünmesi insanların hoşuna gidiyor, kimi zaman en gizli sırlarını bile anlatmalarına neden oluyordu. Bazen bunları bilmenin Connor'a epey getirisi oluyordu.

İçkisinden bir yudum daha alan Evie'nin henz tam oalrak konuşmasını bitirmediğini bilen Connor susarak onu bekliyor, beklerken de içkisini yudumluyordu ufak ufak. Kısa bir süre sonra kadehinin boşaldığını gören Connor elini kaldırarak garsonu tekrar yanına çağırmış ve "Viski, kadehle değil, servis açın." diyerek yollamıştı garsonu gerisingeri. Belliki Evie'de içkiye meraklıydı bu gece şişeye ihtiyaçları olacağı kesin. Ayrıca iki de bir laflarının ksilmesini de istemiyordu Connor. Tekrar konuşmaya başlayan Evie'yi dikkatle dinlerken kendine haksızlık ettiğine karar veren Connor o konuşmasını bitirir bitirmez hemen lafa girmişti;

"Kendine haksızlık ediyorsun Evie, gayet güzel ve çekici bir kızsın. Herhangi bir erkeği kolaylıkla baştan çıkarabilirsin veya kendine aşık edebilirsin. Sadece sen bunu yapmak istemiyorsun pek. Çok fazla gömülmüşsün, çok fazla sabitlenmiş birileri üzerinde.." deyip ciddi bir tavırla içki içkisinden bir yudum. Sözleri hem eleştiriyordu onu hem de övüyordu. Dengeyi iyi sağlayan Connor biraz duraksadıktan sonra B. konusunda da bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu ama kurduğu her yanlış cümle Giss'le onu sorgulamaları için bir sebep oluştururdu. Kelimleri özenle seçerek devam etti konuşmasına;

"B. ye gelince, halinden memnun olmalı ki, kapısına her geleni alıyor koynuna. Eğer Giss olmasaydı ben de öyle yapardım Evie. B. nin tam olarak bağlı olduğu bir kişi yok, yalnız takılmanın ne kadar güzel olduğunun farkına vardı, sıkılana kadar da -ki sıkılacağını hiç mi hiç sanmıyorum-bu huyundan vazgeçeceğini düşünmüyorum. Kendi ayağıyla gelen kuşu geri çeviremez ya zaten." diyerek bitirmişti cümlesini. Daha fazla konuşmanın kendini ele vereceğini düşünen Connor susarak kadehini yudumlamayı tercih etti.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Perş. Tem. 22, 2010 8:56 pm

Viski bardakları yavaş yavaş artarken benim de şuurum azalıyordu. Ne yaptığımın ya da ne söylediğimin pek farkında olmadığım çok açıktı. Connor bir yandan saçlarımla oynuyor bir yandan da konuşuyordu. Saçlarımla oynanmasını küçük bir kız olduğumdan bu yana çok yatıştırıcı bulmuşumdur. C'nin söyledikleri artık saçma gelmeye başlamıştı, ben ise kendi aptallığımın farkına varmıştım sanki. Bir anda C'ye döndüm ve şöyle dedim;
"B de kim sanki? Onun yattığı her kızdan daha güzelim ben! İsterse aptal tavırlarına devam edebilir, sonunda kimin haklı olduğunu görecek." Sonra daha sakin bir sesle, "Bardağımı doldurur musun?" dedim. Masum bir şekilde söylemiştim bunu. C'nin az önce söylediklerini yavaş yavaş anlıyordum, haklıydı. B'nin eski hali çok uzaktaydı, üzerinden çok zaman geçmişti. Aklımın o halinde kalması kadar saf ve aptal bir hareket olamazdı herhalde. İstediğimi kendime aşık edebilirdim, sevdirebilirdim. Ancak o an istediğim şey birinin güven dolu kollarında uyumaktı. Eve dönüp iki kişilik yatakta tek kişi uyumak istemiyordum. "Bana bağlanacak bir süre sonra, ona olan ilgimi tamamen keseceğim. O zaman beni istediğini anlar. Ben onda takılı değilim ayrıca Connor! Benim Ladbroc'ım var tamam mı? Onu seviyorum."
Her ne kadar L'i sevdiğim doğru olsa da sanki o sözcükler ağzımdan dökülürken pek inandırıcı değildiler. C'nin de inandığını pek sanmıyorum ancak L'i seviyorum, gerçekten. Bize imrenen yalnız insanların bakışlarını da seviyorum. İmrenilmeyi seviyorum işte. Connor beni dinlerken bir yandan da hem kendi bardağını hem de benim bardağımı dolduruyordu. Onun bu sevecen tavırlarını çok seviyordum, bir arkadaştan öte, sanırım çok yakın bir arkadaştı.
Gi olmasaydı şu an gerçekten çok daha farklı şeyler düşünüyor olabilirdim C ile ilgili. Aslında düşündüğüm doğruydu, o mükemmel parfüme karşı koyabilecek kız sayısı pek azken, bir de benim erkek parfümlerine ayrı bir zaafım varken, onun hakkında yanlış şeyler düşünmemek olanaksızdı benim için. Fakat bir şey yapamazdım, C yaparsa yapabilirdim ya da gerçekten kafayı dağıtırsam.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Cuma Tem. 23, 2010 2:12 am

Attıkları kadeh sayısı yavaş yavaş artarken Connor'ın üzerinde pek fazla değişim olmasa da Evie daha sessizleşiyor daha çok düşünüyordu. Connor konuşurken gözlerini sabitlediği boşluğa bakıyor, dinlemiyor hissi yaratıyordu. Böyle bir düşünceye kapılan Connor tek kaşını kaldırarak Evie'ye bakmaya başlamış, lafını bitirip bitirmediğini n farkında olup olmadığını düşünüyordu. Birden ona dönen Evie konuşmaya başlayınca pek de onu dinlemiş izlenimi yaratmıyordu. İçkinin yarattığı cüretkarlığı her sözünde kendini belli ediyordu. Yaptığı ani çıkıştan sonra daha sakin bir sesle "Bardağımı doldurur musun?" diyen Evie'nin sözüne karşın Connor elini onun saçından çekerek viskinin kapağını açmış ve kadehleri doldurmaya başlamıştı yavaş yavaş. Kısa bir düşünme süresinin ardından tekrar bir çıkış yapan Evie Connor'ın pek de sevmediği iki kelimeyi kullanmıştı sözlerinin sonunda. 'Onu seviyorum.'.. Bu iki kelime pek hoşuna gitmediği gibi yaptığı açıklama da pek inandırıcı gelmemişti Connor'a düşüncelerini bu şekilde yoğunlaştırıp ona göre hareket eden Connor konuşmaya başladığında kendinden ve bildiklerinden emin gibiydi her zamanki gibi.

"Anladım L.'i seviyorsun Evie.." demişti geçiştirir gibi biraz. İnanmadığı şeyin üstüne gitmeyi pek sevmezdi Connor, insanlar gerçekleri kabullenmek istemiyorlardı ve böyle zamanlarda Connor onlara istediklerini verip memnun olmalarını sağlıyordu; kısacası yalan söylüyordu.
Bunu çok başarılı yaptığı için insanlar üzerinde farklı bir etkisi oluyordu. Ama bu gece böyle bir şey yapmak yerine gerçeği söyleyip Evie'yi farklı bir şekilde biraz daha kendine yaklaştırmak istiyordu Connor. Belki de onu B.'den kurtarmak istiyordu ya da kendine bağlamak... İkinci seçenek için epey zorlanacağı kesindi; arada Giss vardı ve Evie o tarzda bir insan değildi. Yazık diye geçirdi kafasından Connor, böyle bir tutku gereksiz kişiler peşinde köreliyor..

Doldurduğu kadehi Evie'ye uzatan Connor kendi kadehinden bir yudu aldıktan sonra konuşmaya başladı yeniden. Aklındaki düşünceleri olduğu gibi aktarmak istiyordu ama bir yanı epey engelliyordu. "Bence senin gibi seksi bir kız kaç tane B. tutardı elinde. Elbetteki o da bunu anlayacaktır bir gün. Onun için üzülüyorum sadece, her zaman ulaşabileceği biri uğruna verdiği şey çok büyük bir kayıp. Ben olsam bunu hayatta yapmazdım, ben olsam öyle bir ikilem bile olmazdı." deyip kayık bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Biraz daha kaykılmıştı oturduğu yerde, eli otomatikman yine Evie'nin dalgalı saçlarına gitmişti. Saçlarıyla oynanınca yüzünde oluşan pek farkedilmeyen ifade hoşuna gitmişti Connor'ın saçlarıyla oynarken onun yüzündeki hoşnutluğu izliyordu. Evie'yi daha da hoşnut edebilirdi ama buna Connor'ın yaklaşması Giss'i direk kaybetmesi demekti. Vücudu o an hafif sarhoş olmuş bir Evie'yi ne kadar arzulasa da iradesini korumaya çalışıyordu Connor. "Giss'le ilişkim hakkımda ne düşünüyorsun?" diye sormuştu bir anda, vereceği cevaba göre adım atacaktı Connor. Sabırsızlıkla beklerken cevabı içkisinden bir yudum daha aldı, bu sferki diğerlerinden biraz daha büyüktü.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Cuma Tem. 23, 2010 2:26 am

Connor bardağımı doldurmaya devam ederken aklımın yerinde olduğunu söylemek çok büyük bir hata olurdu. Yine de bazen sarhoş kafayla daha iyi kararlar aldığımı düşünüyorum. Mesela aptal B'yi unutmak gibi, bu kararım gerçekten çok başarılı olacak. Onu ve o kurnaz gülüşünü unutacağım. Çok basit olacak, o kadar basit olacak ki benim için. Yanımda Ladbroc olduğu sürece çok daha, çok daha basitleşecek. Ladbroc demişken, farkındayım Connor şu an L'i sevdiğime inanmıyor, hem de hiç. Sevgi bu tür erkekler için korkutucu bir kelime mi? Belki de tiksindirici? Ah, onların çoğu kısa yoldan zevki bulmuş olmanın acemiliğinde kız beceriyorlar, aferin onlara.
Bardağımdaki altı yudumluk kalan içkiyi bir seferde kafama dikmiştim. Yüzümü biraz ekşittim, çünkü viskinin tadı gittikçe ekşi hale geliyor, boğazımı yakıyordu. Ama umrumda değildi ve olmayacaktı da, zaten çoktan düşünme yeteneğimi bir kenara bırakmıştım. Mantıklı düşünme yeteneğimi. Saçma şeyler düşünüyordum. Connor'ın ne kadar çekici olduğunu, Gi'nin C ile bir şey yaparsam benden nasıl nefret edeceğini, acaba biri bana aynı şeyi yapsa sonucunun ne olacağını, bu güzel parfüm kokusunun beni nasıl baştan çıkardığını falan işte. Gerçekten, zaafım olan bir iki şey varsa, başta güzel erkek parfümleri ve belimin tutulması gelir. Sevgilim belimi tutmayan biriyse, o zaman pek de beni kendine çekemez. Belki güzel gözleri olursa, olabilir.
"Giss'le ilişkim hakkında ne düşünüyorsun?" dedi C. Saçlarımla oynamaya devam ediyordu, yüzümde oluşan bu küçük sırıtışa engel olamıyordum, o kadar rahatlamış, uyuşmuş ve bir yandan da enerji doluydum ki. Sanki C'nin yaptığı her küçük hareket beni ona çağırıyordu. Eh, kafam yerinde olmadığı için bu soruya ayıkken vereceğim cevabı vermemem normaldi tabi ki. Aklıma geleni söylemeye başlamıştım, ne kadar salağım.
"Şey, aslında Giss benim en yakın arkadaşım olmasa, şu an çok daha farklı bir ortamda, çok daha farklı bir şekilde duruyor olabilirdik. Şu parfümün var ya," dedim ve elimi C'nin yakasında gezdirdikten sonra devam ettim, sarhoş halim fark ediliyordu ama öyle deli gibi de değildim. "Gerçekten deli edici." Sonra C'nin yüzüne doğru yaramaz bir gülücük attım ve tekrar koltuğumun arkasına gömüldüm ve C'nin saçlarımla oynayan parmaklarının verdiği huzur ve zevkle biraz daha sarhoş olmak için viski içmeye devam ettim.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Cuma Tem. 23, 2010 3:15 am

İyice kendinden geçen Evie'nin davranışları Connor'ın çok hoşuna gidiyor, onu biraz daha Evie'ye doğru çekiyordu. Konuşmaya başladığında söylediği sözler Connor'ın yüzünde çapkın bir gülüş belirmesine neden olmuştu, bunları ayıkken söyleyeceğini pek sanmayan ConnorEvie'nin eli yakasında dolaşırken onun elini takip ediyordu gözleriyle. Tamamen kendini bırakmış değildi Evie'nin hali, evet baya sarhoş olmuştu ama ne dediğinden bihabe değil gibiydi en azından. bunu bilmek Connor'ı daha da neşelendiriyordu. Söylediği sözlerle Connor'dan şuan da ne kadar etkilendiğini kanıtlayan Evie'ye aklında fikirleri yansıtan bir bakışla bakıyordu; çapkın, günahkar ama tutkulu. "Şu parfümün var ya, gerçekten deli edici." dedikten sonra yüzünde oluşan hınzır gülümseme Connor için bir vize niteliği taşıyordu Evie'nin alanına girmek için. Giss sadık kalıp böyle baştan çıkarıcı bir fırsatı kaçırmak mı, yoksa onu kaybetme riskini göze alıp Evie'yle birlikte olmak mı? Tercihini belirlemesi çok da zor olmamıştı Evie karşısında otururken. İçkisini içerken yudumlarını büyük alması bile şuan da Connor'ı etkiliyordu. Evie içkisini yudumlarken saçlarıyla oynayan Connor durmuştu bir anda, içkisinden bir yudum daha aldıktan sonra "Sanırım bu benim için aşılmayacak bir engel değil Evie." derken kıza doğru yaklaşan Connor elini kızın saçlarının arasına geçirip onu kendine doğru çekerek yüz yüze gelecek şekilde durdurmuştu. Bunları yaparken hem sert bir şekilde yapıyor hem de Evie'nin canını yakmıyordu. Gözlerini onun gözlerine diken Connor puslu bir sesle her zamankinden biraz hızlı konuşarak "Senin için öyle mi? "diye sordu, eğilip kızın kulağına yakın bir şekilde yanağına cezbedici bir öpücük kondurdu. Yüzünü onunkine sürerken kadehi masaya bırakan eli kızın beline gitmişti. Ağzını iyice kulağına yapıştıran Connor kulağına da istekli bir öpücük kondurduktan sonra "Bunu istemez misin?" derken kızın kulak memesini hafifçe emen Connor kızı belinden tutup iyice kendine çektikten sonra dudaklarını kızın dudaklarına iyice yaklaştırarak gezindirerek "Ya da bunu?" diye soruyordu. Bunlardan daha fazlasını da alabilirdi o gece Evie, sadece istemesine kalmıştı iş. Baştan çıkarmaya çalıştığı kişiyle daha önce de birlikte olmuşlardı, yatakta iyi olduğunu düşünüyorsu Evie'nin ve bunu düşündükçe daha da yaklaşıyordu Evie'ye Connor.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Cuma Tem. 23, 2010 3:35 am

Evet, mantık sıfatını kaybetmiş bir kız olarak oturuyor, içkimi bir dakika bile durmadan yudumluyordum. Her yudumun vücuduma karıştırdığı alkolle olsa gerek, Connor her yudumda daha cezbedici gözüküyordu bana. Bir şekilde sanki başka kimse böyle hissettiremeyecekmiş gibi. Ah, bu bir yalan tabi ki ama olsun, kimse saçlarımı okşamamıştı bugüne kadar. Annem ölmeden önce hep yapardı fakat uzun zamandır bu hareketi özlediğimi fark etmemiştim.
İçkimden bir yudum daha aldıktan sonra saçlarımın arasında dolaşan elini çekmiş ve durmuştu C. Kendi içkisinden içti ve bir şeyler söyledi. Kendimi iyi hissettirecek şeyler, tutkuyu arttıracak şeyler. Baştan çıkarıcı şeyler.
Sonra saçıma elini geçirip yüzümü kendisine doğru çevirdi. Kalbim daha hızlı atıyordu şimdi, G'den korktuğumdan mı yoksa onu umursamadığımdan ve C'nin dehşet kokusunu içime çekmekten mi bilmiyordum. Bir cümlecik daha, kısa ve etkili. Ardından kulağımın kenarında hissettiğim dudakları, cümlesi kadar kısa ve etkili bir öpücükle içim ürpermişti. Adeta B'ye olan nefretim C'ye olan isteğimle ters orantılı ilerliyordu. Connor'ın nefesini boynumda, kulağımda ve yanağımda hissediyordum, arzu dolu hislerle döşüyordu sanki beni.
Sanırım baştan çıkarıcı bir hareket olduğunu bildiği için dudakları kulak mememe doğru ilerlemişti ve ağzıyla orayı da mühürledi, küçük bir titreme göğsümden bacaklarıma kadar ilerlemişti.
Sonra bardağını masaya bıraktı ve bardağı tuttuğu eli, sakın oraya gitmesin eğer oraya giderse bu gece yaptığım hiçbir şeyden beni sorumlu tutamazsınız diye düşündüğüm yere, belime doğru ilerlemiş ve ince belimi kavramıştı. Ah, o elinin tenime, daha doğrusu bluzume değmişti ama neyse, işte elinin tenime değdiği saniye sanki tüm irade yeteneğim elimden alınmıştı ve yerine istek konulmuştu. Son aşamaydı sanki, kendimi tutmam için son aşama.
Belimi sardıktan sonra beni kendisine doğru çekti, şimdi dudaklarımızın yakın olduğu kadar bedenimiz de yakındı. Dudakları benim dudaklarımın etrafında geziniyordu ancak öpmüyordu ya da dudağıma dokunmuyordu bile. Artık C'nin söylediği sözcüklerin bir anlamı yoktu, nasıl olsa benim söylediklerimin de bir anlamı yoktu. Yakın olan bedenlerimiz artık birbirine değiyordu, göğüslerimin ona değdiğini hissedebiliyordum, ilginç bir duyguydu.
"Yine beni yola getirdin Mead. İstediğimi biliyorsun." dedim ve tüm alkolün beynime getirdiği bu zarardan ötürü ayıkken asla yapmayacağım bir şey yaptım. Connor'ın boynuna dolanan ellerim onu kendime biraz daha çekmeme neden olmuştu ve bir süredir değdirmekten kaçırdığı dudaklarıma, dudaklarını bastırdım. Bunu neden yaptığım çok belliydi tabi ki, beni baştan çıkarmanın yollarını en küçük ayrıntısına kadar bilen birinden ne beklenebilirdi ki?
Ellerim yavaşça boynundan güzel vücuduna ilerlemişti, sanki barda oturduğumuzu unutmuştum. Sol elim C'nin gövdesinde dolaşırken diğer elimse saçlarının arasındaydı. Tanrım, ne yapıyordum ki? O zaman bunun farkında bile değildim, alkol işte.
Dudakları benimkilerden ayrıldıktan sonra ve gözlerimiz birbiriyle buluştuktan sonra onun kahverengi gözlerinde okuduğum birkaç duygu aynı şeyleri benim gözlerime de işlemişti. Şehvet, arzu ve yasak şeyler yapıldığında insanı saran o zevk.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Cuma Tem. 23, 2010 3:33 pm

Evie'nin vücudu vücuduna dokunurken istediğini almak için sabırla bekliyordu Connor yüzleri bu kadar bir şekilde. Evie'nin nefesi yüzüne yalarken içtiği alkolün kokusunu alabiliyordu Connor, yanı sıra yoğun bir şekilde gelen bir koku daha vardı burnuna. Şekerli bir kokuydu bu ve Connor kendine çekiyordu. Bunla başa çıkması zor gibi görünse de vücudunda bazı değişimlerin başlaması da yine de kendine hakim olabiliyordu. Bu hakimiyet o özgüveni veriyordu Connor'a kadaınlara yaklaşırken. Ne kadar arzularsa arzulasın, arzulanan olmadan açmıyordu kimseye vücudunu. Yaşayacağı zevkin farkına vardırmadan edemiyordu. Evie konuşmaya başladığında Connor'ın yüzüne bir zafer gülümsemesi oturmuştu; ne zaman hayır cevabını almıştı ki zaten..
"Yine beni yola getirdin Mead. İstediğimi biliyorsun." dedikten sonra ellerini Connor'ın boynuna dolayan Evie onu biraz daha kendine çekip kusursuz bir öpücük kondurmuştu Connor'ın dudaklarına. Öperken bir eli boynundan aşağıya yavaş yavaş süzülürken diğeri ile ise Connor'ın saçlarına yapışmış onlardan güç alıyordu sanki. Evie'nin eli gövdesinde dolaşırken Connor'ın içinde oluşan kıpırtı onu daha da zorluyordu. Barda oldukları gerçeği aklında dolaşırken hareketlerine özen gösteriyordu biraz daha Connor ama bunu pek hissettirmiyord Evie'ye. Rujunun çilekli tadı ağzına gelen Connor'ın dudaklarında kalmıştı izi Evie çekildiğinde, zevkle dudağını yalarken anlamıştı bunu Connor. Çileğin ve şekerli parfümün afrodizyak etkisi Connor'ı sararken gözleri keşisen iki gencin gözlerinde de aynı duygular okunuyordu. İstek ikisinin de başından bir duman misali tüterken bu sefer Connor bastırıyordu dudaklarını Evie'ninkilere. Nefes alınmaksızın sert bir şekilde öpüyordu kızı, öperken belinde gezinen eli Evie'nin bacaklarına inmişti usul usul. Küçük dokunuşlarının ardından çekerek kucağına almıştı bacaklarını. Evie'nin vücudu Connor'a dönmüştü bu sayede. Bedenleri bir bütün olmaya bu kadar yaklaşmışken, ikisi de yanıp tutuşurken arzuları uğruna mekan buna pek izin vermiyordu. Gossip Girl belası sarmıştı her yeri, her yerde ajanları vardı ve yaptığıkları her şeyi bir sonraki gün GG'nin sayfasında okuma korkusuyla yapıyordu herkes. Connor içinde de böyle bir endişe vardı, akolün yarattığı etki bunu bastırabiliyordu pekala.. Eli Evie'nin kalçasına giderken dudaklarını ayırıp, yakın markaj da kalarak aralamıştı dudaklarını konuşmak üzere. Kısık sesle konuşması onu daha da çekici yapıyordu, sesinin bu çekici yönünü seviyordu. Etkisi çok fazla oluyordu kadınlar üzerinde, her konuşmaya uygun olması ise ayrı bir güzellikti.
"Gossip girl'den çekinmiyor musun bebeğim, yarın afiş olmaktan.." deyip küçük bir öpücük kondurdu vazgeçmesini engellemek için, daha sonra devam ettirdi konuşmasında "Benle yakalanman birçok kişiyi düşman edebilir sana." diye devam etti kafasını öbür yana çevirip tutkuyla öptü tekrar. Yine oyun mu oynamaya başlamıştı ne, neden konuşuyordu ki kızı götürmesi gerekirken neden zevkine bakmıyordu? Çünkü burada öpüşmekten pek ileri gidebileceklerini sanmıyordu Connor. O yüzden yerinden hafifçe doğrularak masanın üzerindeki telefonunu alıp şöförüne mesaj çekmiş, limuzini getirmesini söylemişti. Bunu çok kısa bir süre de yapan Connor, "Buradan daha rahat bir yere gitmek ister misin?" deyip gülümseyerek sarmış kollarını Evie'nin vücuduna ve boynunu ve omzunu öpmüştü arzuyla. Dudaklarına giden yolu bulduğunda vücudunu saran ateşle yakalamıştı onları. Dili Evie'nin ağzında onukiyle dans ederken başı da dudak hareketlerine göre yön değiştiriyordu.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma Cuma Tem. 23, 2010 4:04 pm

Çok ilginç bir duyguydu. Yani gerçekten en yakın arkadaşımın sevgilisiyle bunları yaşamış olmam. Daha fazla ileri gidemezdim ki, sarhoş olsam bile vicdanımı kemiren bir şeyler hissediyordum, hiç kolay değildi. Bir anda aklıma gelmişti sanki Gisela'nın varlığı.
Connor ise bir şeyler söylemeye devam ederken, öpüyordu dudağımı, boynumu, omuzlarımı. Her ne kadar yatıştırıcı olsa da, kesinlikle suçluluk verici bir duyguydu. Eli bacağımda dolaşırken benimse aklım yerine gelmişti birden, hala sarhoştum ancak kalbim sanki durmamı söylüyordu, yanlış yaptığımı. Bunları başkasıyla yapmak istediğimi, sadece birkaç küçük ipucuyla beni baştan çıkaran en yakın arkadaşlarımdan birinin sevgilisiyle, çıktığıyla değil, asla.
Çünkü ben Gisela ve Symphony'e söz vermiştim, hiçbir zaman erkekler, arkadaşlığımızdan daha önemli olmayacaktı. Ne olursa olsun, her zaman kızlar önde gelecekti. Bense sözümü bozuyordum şu an, hala çok güzel hissettiriyordu dokunuşları, ancak her dokunuşuyla beraber suçluluk işliyordu ruhuma. Evet, hem uyuşmuş hissediyordum, hem de suçlu.
O sırada C'nin ağzından çıkan bir iki cümle beni daha da kendime getirmişti."Benle yakalanman birçok kişiyi düşman edebilir sana." Bir kez daha aklıma G'nin kusursuz yüzü gelmişti, arkadaşlığımızı bitiriyorcasına nefretle bakıyordu gözlerime. Hayır, gerçekten buna dayanamazdım. "Buradan daha rahat bir yere gitmek ister misin?"
C bir kez daha konuşmuştu, kalbim her ne kadar rahatlamak istese de, aynı zamanda da vicdanım ağlıyordu sanki. Düşünürken hareketlerimi kontrol edemediğimden hala dudaklarım Connor'ınkilerle dans ediyordu. Son bir şey daha geldi aklıma, G bana bunu yapsa neler hissedeceğim, işte o saniye durdum birden. Dudaklarımı ondan ayırdım ve bacaklarımı kucağından kaldırdım, ellerim yavaşça omzundan kayarak kendi saçlarıma gitmişti, adeta 'Ben napıyorum?' diyormuş gibi bir halim vardı.
Connor'ın şaşkınlığı tüm yüzünde açık bir şekilde okunuyordu. "Üzgünüm Connor, ben gerçekten böyle bir şeyi yapamam. Bunu yapmamam gerekir, yapmamam lazım." Sözcüklerim ağzımdan çıktıkça, gözlerimde bir yanma hissediyordum. Ağlamayacaktım, ağlayamazdım bu beni herkesin içinde küçük düşürürdü. Connor orada öylesine bana bakarken masada duran telefonumu aldım ve kahverengi gözlerine bakarak şöyle dedim.
"Benim gerçekten gitmem gerek." Sesimin ağlamaklı olduğu çok belliydi, bir daha yüzüne bakamadan bardan dışarıya doğru yürümeye başlamıştım. Sokağın ortasına geldiğimde bir taksi durdurmaya çalışırken gözyaşlarımın gerçekten kontrolümü bastırdığını hissettim, artık orada duramayacaklardı. Bir elimle onları silmeye çalışırken diğer elimle de taksiye işaret veriyordum. Dört beş tanesi geçmiş gitmişti en sonunda bir tanesi durdu.
Eve giderken, taksinin tekerlekleri şeritleri yutarken kendimi bu kadar suçlu hissettiğim başka bir an daha olmuş mudur diye düşünmeden edemiyordum. Sürt*k gibi hissediyordum, tüm o diğer kızlar gibi ama değildim, değildim işte. Gossip Girl bunu haber yaparsa, G'nin benden nefret edeceği gözümün önünden ve düşüncelerimden silinmiyordu. O saniye gözyaşlarım bir yağmur gibi bastırdı ve kendimi tutma zahmetine girmeden NY Palace'ın kapısından içeri girdim. Neyse ki saçlarım gözlerimi kapatıyordu, böylece kimse ağladığımı fark etmeden odama kaçabildim.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma C.tesi Tem. 24, 2010 2:41 am

İsteksizce devam ediyormuş gibi gelen öpüşme faslını bir anda kendine çekmesiyle bitirmişti Evie. Ne olduğunu anlayamayan Connor, onun yüzüne baktığında biraz öncekinden çok çok tuhaf göründüğünü hemen farketti. Neydi bu ifade şimdi? Pişmanlık mı? Hadi ama... alt tarafı bir gece. Connor'a göre bu böyleydi ama kızların düşünce yapısı çok çok farklıydı elbette onlardan. Kızlar birbirine sadıklardır çok sıkı dost olduklarında; erkekler ise bu kadar sadık değillerdi söz konusu yatak olunca. Tamam bellki bir yere kadar o konuda da özen gösterebilirlerdi ama hiçbir zaman başladıkları işi yarıda kesmezlerdi Connor gibi erkekler. Yüzüne hayal kırıklığı yerleşen Connor pek de işin peşini bırakacak gibi değildi. Bacaklarını çekip Connor'ın kucağından inerek toparlanan kızın elini tutmuştu hemen. "Üzgünüm Connor, ben gerçekten böyle bir şeyi yapamam. Bunu yapmamam gerekir, yapmamam lazım." demişti Connor'ın şaşkın bakışları karşısında elini çekerek. Sahte anlayamayan bir şaşkınlıktı yüzünde oluşan ifade, elbetteki bir pürüz çıkacaktı Evie'yle; o kadar kolay olamazdı onunla gecesi, anca içkisine ilaç katarsa kalkardı bütün problem. Bu da Connor'a göre bir düzenek değildi; o genelde kadınları doğruluğuna inandırırak kandırır, öyle atardı altına. Bu seferki doğruluktan çok uzaktı ve ne kadar sarhoş olursa olsun ortada vicdanın sesini dinleyen biri vardı; Evie diğer kızlar gibi değildi ama bu kadarını da düşünmüyordu Connor. Kızların birbirine aşık olma gibi bir durumları olabilir miydi acaba? diye geçiriyordu kafasından o an..

Bakışlarını Connor'a çevirince gözlerindeki puslu ifadeyi çok çabuk yakalamıştı Connor; bunu görünce içinden isyan eden Connor'ın kafasındaki kelime grubu sadece 'Yok artık!' olmuştu. Gördüğü manzara biraz önceki sözlerden daha beklemdiği bir şeydi; hayal kırıklığını gizlemeyerek arkasına yaslanıp masaya bıraktığı içkiden bir yudum alırken "Benim gerçekten gitmem gerek." demişti Evie. Sarhoş tavırlarla ayağa kalkıp uzaklaşırken onu bu halde göndermemesi gerektiğini bilen Connor yerinde doğrularak "Hey Evie!Dur, bekle.. Bu halde tek başına dönemezsin.." diye ikazda bulunsa da kızın kendinden geçmiş hali ve duyduğu pişmanlık kulaklarını tıkamıştı sanki. Barmene bir bakış fırlatarak peşinden gitmesini söyleyen Connor yüzüstü bırakılmanın yarattığı kiniyle başbaşa kalmıştı bir an masada. İçkisinden birkaç yudum aldıktan sonra, ileride onu kesip kıkırdayan kızları farkedip gülümsemişti sinsice. Kalan son yudumu da içip yerinden kalkan Connor içkinin yarattığı hafif sarsaklıkla ağır ağır yürüyordu. Ah! Elbette tek geçirmeyi planlamadıysa tek geçirmeyecekti geceyi Connor Mead, yanına arkadaş bulması çok da zor değildi. Kızların masasına vardığında ellerini onların masaına koyarak dudağını ısırıp "Merhaba tatlım.." derken bakışlarını birinden diğerine çeviriyordu. Hain planlarına arkadaş bulduğu kızların arsız gülüşlerinden belliydi. Sözlerine devam eden Connor kızların onunla geleceğine çok emindi. "Bu gece eğlenmek istersiniz sanrım..." dedikten sonra yüzüne çapkınca bir gülüş yerleştirip " Sizi eğlendirecek çok iyi bir üçlü biliyorum... İçki, ot ve seks.." dedikten sonra kıkırdayan kızların gülüşmelerine gülümseyerek bakarak doğruldu ve "İsterseniz peşimden gelebilirsiniz." deyip arkasını döndü ve onu arka kapıda bekliyor olan limuzinine binmek üzere o kapıya yöneldi. Barmene bu konu hakkında bir şeyler söylerken yanına gelen kızlardan biri koluna girerken diğeri de kollarını Connor'ın boynuna dolamıştı.

Yine ne yapıp edip kendini boşaltmanın yolunu bulan Connor kızlara seksi bir şekilde gülümseyerek bakarken aklında Evie'nin yaptığı bu rezalet vardı; elbet bir gün kendisi isteyecekti bunu ve o zaman Connor'ın çok daha iyi planları olacaktı. Kızlarla arka kapıdan ayrılıp hemen limuzine atlayan Connor, feneri kendi evinde değilde Ny Palace' da söndürecekti.. Giss'in ve gossipgirl'ün gözlerinin önünden çok uzakta.

Konu: Geri: Kafa Dağıtma C.tesi Tem. 24, 2010 4:27 pm

Connor / +3 puan
Evie / +3 puan

» Kafa Dağıtma Zamanı Geldi