Bermuda Aşk Karesi.

Oldukça sıkılıyordu.Sıkılmasını gidermenin çözümünü bulmak için Gossip Girl sitesine göz atmaya karar vermişti.Odasının parlak zemininde kendi görüyordu yürürken oldukça dağılmıştı bunun sebebi erkekler değildi keşke öyle olsaydı.Onu bu hale getiren annesiydi.İç çekerek sandalyesine oturdu.Oturmasıyla kalkması bir olan Dylan mutfağa inmeye koyuldu.Klimanın esintisiyle odadan çıktı.Mutfağa indiğinde hizmetçilerinden birinin yaptığı turtanın kokusunu içine çekti.Çileklimiydi? yoksa Böğürtlenli mi? Bu kokuyu her zaman karıştırıyordu.Hizmetçilerinden birine sordu ve çilekli olduğunu öğrendi.Yanında çalışan hizmetkarlar nerdeyse üç senedir onların yanındaydı ve o hiç birinin ismini bilmiyordu.Ona göre evde duran bibloyla hizmetçi aynı konumdaydı sadece çalışan bir biblo.

Odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi kararsız kalmıştı ki,banyoya yöneldi bugün yıkanmadığını hatırlayarak.Küveti sonuna kadar soğuk suyla doldurmuştu.İçine babasının onun sarı ve kıvrımlı saçları için getirttiği şampuanı içine boşalttı,vucudu için kullanacaktı o şampuanı besbelli.
Üzerindekileri yavaşça çıkarttı ve suyun içine girmeye koyuldu.Soğuk suyun verdiği etkiyle hafifçe irkildi daha sonra suya alışmış içinde köpüklerle oynuyordu.Küvetin içinde bir süre kaldıktan sonra çıktı ve bornozunu üzerine geçirerek odasına çıktı.Telefonunun ışığının yandığını görünce hemen oraya koştu ve durulanmamış ellerinle telefonu aldı,telefonun bozulma gayesini gütmeyerek.

1yeni mesaj!
From: Jr.

"Hey, Dylan nasılsın? Alış-veriş yapalım mı ne dersin? Bir kaç saat sonra evinin önünden seni almaya gelirim xoxo."

Yüzünde yayılan sıcak bir gülümsemeyle mesajı okudu.Jr onun bu bunaltı içinde olduğunu hissetmiş olmalıydı,yada oda aynı konumdaydı ve ikisi bir olunca onlara iyi geleceğini umarak bu soruyu sordu.Eksi,eksi artı eder,sanırım olay buydu.
Mesaja cevap yaz! Evet yazacaktıda zaten.Hemen cevabı yazıp Jr'ye yolladı.


"Biri bana alışveriş mi yapalım dedi? bu dünyada hayır diyemeyeceğim tek soru Jas! seviliyosun. bekliyorum xoxo."

Biraz süre geçtikten sonra Dylan hazırlanmak için üstündeki bornozu çıkararak yatağına attı,nasıl olsa hizmetçiler nerden geldiyse oraya tekrar götürecekti.
Gardolabından kırmızı bir tshirt aldı ve altına kısa siyah bermuda şort.Giyecekleri bunlardı.Ayakkabıyı seçmek için öteki dolabına yöneldi.Dolabının içindeki vitrini çevirdi çevirdi.Kırmızı converse,siyah converse.Bu ikisi arasında kalmıştı.Sonunda karar verdi
bi ayağına bir teki diğer ayağınada bir teki.Oldukça marjinaldi ve bunu insanların gözüne sokmayı birkez daha karar kılmıştı.Kırmızı renkte çilek motifli küpelerini kulağına taktı.Makyaj fazla yapmak istemiyordu.Yüzünü pamukla temizledikten sonra kırmızı ruj ve göz kalemi sürdü,saçlarını açtı ve kırmızı kurdeleli bandı taktı.Saçlarını tam kurulamamıştı bu haliyle daha güzel görünüyordu.Saçı,rengi,şekli..

Korna sesini duyunca Jr olduğunu anladı.Kırmızı siyah düğmeleri olan çantasını alarak aşağıya indi.Islak çimenlerin kokusunun ciğerlerine oturmasıyla Jr'nin arabasının yanına ulaştı.

"Biri bana alışveriş mi yapalım dedi?" mesajda ki söylediğini tekrarlamıştı yüzünde yayılan saf gülümsemeyle."Kapıyı bana açmayacak mısın? bekliyorum tatlım." Jr arabanın camından soğuk gözlerle Dylan'a bakıyordu.Dylan göz kırpmasıyla istemdışı bir gülücükle söyleyeceklerine odaklandı.

Kapı yavaşça açıldı fakat içinden çıkan yoktu, telefonunu eline tekrar aldı Dylan mesaj atmıştı,
" Lady D. aşağıya iniyor.Bekle beni Jas! Limitsiz kredi kartım ve aptal görünümümle 3 dakikaya yanındayım. öptüm!"

Birkaç saniye sonra Dylan kapıdan çıktı ve Dylan arabaya yaklaşarak "Biri bana alışveriş mi yapalım dedi?" diye ilk mesajındaki sözlerini tekrarladı. Tamamen yaklaştıktan sonra Rachel'a tuhaf bakışlarıyla "Kapıyı bana açmayacak mısın? bekliyorum tatlım." Rachel ona garip bir bakış attıktan sonra konuşmak yerine kendisi arabadan çıktı. Dylan ise sadece onu izliyordu. Rachel soğuk bakışının ardından elinden geldiğince sıcak yapmaya çalıştığı gülümsemesiyle Dylan'a sarıldı. Dylan da Rachel'ın tuhaflıklarına bağışıklık kazandığını anlayarak gülümseyip, yapmacık bir şekilde kollarını Rachel’ın sırtına dokundurdu. Ardından Rachel “Hadi gidelim” diyerek, arabasına bindi. Dylan arabanın diğer tarafına dolaşıp Rachel’ın yanına oturdu.Rachel arabayı sürüyorken yola dikmiş gözlerini Dylan’a doğru kaydırdıktan sonra kısık bir ses tonuyla “Önce Barney’s, sonra Sigersen Morrison’a gideriz.” dedi. Dylan ise sadece kafasını sallamakla yetindi.

Manhattan’da öğle tatili zamanı olduğu için trafik oldukça sıkışıktı. Arabada ortama her zamanki gibi sessizlik hâkim sürüyordu. Rachel kırmızı ışıkta beklerken kafasını arkada duran çantasına ve Dylan’a aldığı hediyeye çevirdi. Hediyeyi vermeyi tamamen unutmuştu, şimdi vermek doğru bir zaman olur muydu bilemedi. Hediyeyi vermek için diğer kırmızı ışığı beklemenin doğru karar olduğunu düşünerek sürmeye devam etti. Kırmızı ışığa geldiğinde hemen arkaya uzanıp hediyeyi aldı ve Dylan'ın tarafına döndü. Rachel tekrar yapmaya çalıştığı gülümsemesiyle "Dylan bu senin." dedi ve hediyeyi ona doğru uzattı. Bu konuda pek tecrübe yaşamamış olması yüzünden garip davranıyordu. Dylan bu garip davranışlara ne yapacaktı?

Rachel'ın garip bakışlarının ardından sadece gülümsüyordu.Arabadan inişiyle ona sarılmıştı.Her ne kadar yapmacık bir sarılma olsada bu hoşuna gidiyordu.Kollarını onun sırtına dokundurarak hafifçe okşadı.Jasmine'nin gerçek arkadaşı olup olmadığını bilmemesine rağmen onu seviyordu azda olsa nefrette duyuyordu ama o ona kötülük yapmadığı sürece en yakın arkadaşıydı.En azından şimdilik öyleydiler.Rachel “Hadi gidelim” diyerek bir hışımla arabaya bindi.Dylan hızlıca arabanın öteki kapısına dolanırken camdan babasının ona baktığının farkına vardı.Ona haber vermemişti ve artık iyi evlat rolünü oynayıp onun egemenliği altına girmeyecekti.Islak çimenlerin kokusunun içine dolmasıyla arabaya bindi.Özgür olmak diye düşündü.Paha biçilmez bir duyguydu bu bir oh çekerek Jas'a döndü "Ee Jas.Ne yapıyoruz?" Rachel kısık bir ses tonuyla yanıt verdi “Önce Barney’s, sonra Sigersen Morrison’a gideriz.” Dylan onay verircesine başını salladı.Arabanın hareket etmesiyle çantasından bir sigara yaktı.İçine dolan ıslak çim kokusu yerine sigara dumanı doluyordu şimdi.Arabanın dönmesiyle sigarayı camdan dışarı üfledi.Babasının görmesini umarak..

Aralarındaki sohbet konu bakımından oldukça sıkışıktı tıpkı Manhattan’daki trafik sıkışıklığı gibi.Bir kaç kırmızı ışığın ardından Jasmine elini arkaya uzatıp çantasını aldı,içini birkaç kere kurcaladıktan sonra küçük ve oldukça parlak bir poşeti olan küçük bir hediye çıkardı.Gülümseyip Dylan'a doğru uzattı. "Dylan bu senin."
Dylan şaşırmıştı en son kimden hediye almıştı? Noel'de babasından aldığı hediyeyi varsaymazsa.Dylan mutlu olmuşa benziyordu.Poşeti açtı ve iki parlak küpeyi gördü.Pek pahalı birşeye benzemiyordu ama ona verenin değeri onun için pahalı gibiydi.Dudaklarını suratına yayarak mutlu bir gülümsemeyle devam etti."Nereden çıktı bu Jas! Noelde falanmıyız?" elini onun eline atıp teşekkür etti.Daha sonra kulağındaki küpeleri çıkartıp temin çıkarttığı poşete koydu ve Jas'ın hediyesi olan küpeleri taktı.Saçlarını arkadan toplayarak küpelerin ortaya çıkmasını sağladı.Bandajıda uyumsuz olduğu için çıkartıp çantasına attı.Dudaklarını büküp komik bir edayla sırıttı Jas'a " Nasıl oldum? "

"Harika oldu, sana yakışacağını biliyordum D" Jasmine'nin Dylan'a kurup söylediği cümle Dylan'ın şu sıralar duyduğu en güzel cümleydi.Kaşlarını kaldırıp gülümseyerek "Tekrar teşekkürler J. " suratında o herzaman ki gülümsemesiyle cevap vermişti.

Barney*s'e sonunda gelebilmişlerdi.Dylan arabadan ilk inerek Jasmine'nin arabayı parketmesini bekledi.Jasmine indikten sonra onun koluna girerek mağazaya girdiler.Daha sonra da bir yabancı gibi orada ayrıldılar;farklı reyonlara doğru..
Jasmine her zaman ki gibi siyah elbiselere yönelmişti;Dylan ise kırmızılardan alamıyordu gözlerini bu dünyada en sevdiği renkti kırmızı.Birkaç elbiseyi eline alıp deneme kabinine doğru giderken gözüne Jas'ın gözlerini diktiği yöne doğru çevirdi.Oturan her zaman ki tikiyle ayağını kımıldatıp duran bu çocuk;Luke'un taa kendisiydi.Onunla yollarıyla ayırdığı bugüne kadar fiziksel ve görsel açıdan oldukça değişmişti ama içsel olarak kesin aynıydı! Dylan sinirlenip derin bir nefes aldı.En yakın arkadaşı değildi Jasmine;Nancy denen o kız onun en yakın arkadaşı olduğu halde kapmıştı Luke'u.Jasmine kapsa bile birşey değişmeyecekti onun için.İçinden ona kadar saydı "bir,iki,üç.." ve reyonların derinlerine daldı.Luke'un onu görmesini istemiyordu keşke oda görmeseydi bu onun için iyi olmamıştı.Kabinlerin birine girip orada bir süre bekledi.Kıyafet denemiyordu orayı esir almıştı.Bir süre sonra sıkılmanın verdiği etkiyle dışarı çıktı ve gözü Jasmine'i aradı.Onu görmüştü kasaya doğru gidiyordu.Birsürü gözalıcı şey almıştı anlaşılan o ise eliboş ona doğru gidiyordu.Sebebi Luke'tu.İçinden ona küfür ederken Jasmine azarlarcasına konuşmaya başladı "Nereye kayboldun?" Dylan gözlerini ona dikti ve bir yandan da parmağındaki yüzükle oynarken cevap verdi "Hiç birşey bulamadım zevkime göre. " sustu ve aniden atıldı "Hemde hiç birşey! Didik,didik ettim ama yok. " Jasmine rahatlayan bir yüz ifadesiyle neyse der gibiydi.Yanındaki görevlinin elinde ki elbiseyi ansızın çekerek "Bunu ve..." görevlinin elindekini göstererek "...bunu alacağım, sence hangisini annemin partisinde giymeliyim?" diyerek Dylan'a soru yöneltmişti.Dylan kötü olanı söylemesi gereken yerine beğendiğini söylemek gelmişti içinden "Bence bunu! Yarasa kollu daha önce giymemiştin,yenilik iyidir.Bu aradada bitanesini ben ödeyeceğim itiraz istemem! " diyerek Jas'ın omzunu okşadı Jas'ın gülümsemesine karşılık.

Dağılan saçlarını tek eliyle sağ omzunda toplayıp örmeye kalkışmışken Jas'ada bir soru yöneltiverdi "Banada birşeyler baksak ya? "

Jasmine Dylan'ı duyunca aniden canlanıp hızlı adımlarla mağazanın beyaz döşemelerinde topuk tıklatarak "Tamam beni izle!" diyerek elbise reyonuna koştu. Görevli arkasından onu takip ediyordu.Dylan ise mide bulantısının hafif verdiği bir etkiyle cansız mankenlerden birine tutundu.Nereden çıkmıştı bu mide bulantısı şimdi.Jasmine Dylan onun yanına yaklaşınca Jasmine elindeki kan kırmızısı elbiseyi Dylan'ın üzerine tuttu.Biraz düşündükten sonra "1 980 $ hım, ucuz olsada yakışmadı!" diyerek elbiseyi yanındaki görevlinin üzerine attı.Dylan elbiseye göz ucuyla tekrar bakarak "Benimde hoşuma giden bi model değil,kırmızı olsa bile. "Başını sağa sola çevirip etraftaki vitrinlerinlerde gözlerinle turladıktan sonra aniden çığlık tarzı bir sesle "İşte bu!" diyerek Dylan'ın denemesi için yanında ki görevliye verdi.Birkaç elbise daha verdikten sonra Dylan'ı boş olan deneme kabininden birine itti.Kendinden geçmiş olduğunun farkında olmalıydı ki; "Bir yerini incitmedim umarım D." dedi.Dylan tshirt*ünü çıkarırken "Sorun değil JR. hangimiz alışveriş yaparken kendimizi kaybetmiyoruz? " Jas gülümseyip dışarı çıktıktan sonra,ilk kez alışverişte bu kadar iştahsız olduğunu hatırladı.Acaba bu mide bulantısı nereden çıkmıştı? Acaba bu bulantının o olayla bir ilgisi varmıydı? Aniden içinden gelen bir bulantıyla yeni denediği kıyafetin üzerine kustu.Yerde duran boş poşeti alarak,üzerindeki kusmukla boyanmış kırmızı elbiseyi koydu.Pek hoşuna gitmemişti fakat almak zorundaydı.Çantasından çıkardığı peçeteyle dudaklarını silerek rujunu tazeleyip ve ağzına nane aromalı sakız atarak dışarı çıktı.

Jas dışarı çıktığında ona denemesi için verdiği kıyafetleri giymediği için şaşırmıştı."Neden üzerindeyken hiç birini bana göstermedin?" diye bir soru yönelterek ellerini belinde birleştirdi.Dylan gülümsemesini yüzüne oturttuktan sonra "Kustuuum! Sanırım evde yediğim havyar dokundu. " biraz bekledikten sonra tekrar devam etti."Zaten tadı bozuk gibiydi J. yeseydin anlardım.Ahh tanrım aklıma geldikçe sanırım yine kusucam! " gülümseyip Jas'a şaka yaptığını söledikten sonra yanına gelen görevliye poşeti verdi,adam ona kuru temizleme servisini önersede kabul etmedi.Fiyatını ödeyip direk dışarda ki çöpe atacaktı zaten.

Arkasından tanığıdı melodi tarzı bir ses duyarak arkaya doğru döndü.Bu Luke'muydu? Hani onu en yakın arkadaşıyla aldatan ve Dylan'ın kalbini ağır yaralayan çapkın velet.

Uzaktan onları izliyordu.Dylan'ı ne zamandır görmüyordu,gözüne şuan eskisinden daha güzel geliyordu.Belki de Dylan kendini ona imkansız saydığı için öyle geliyordu.Peki ya yanında ki kız.Sürekli Dylan'ın yanında dolaşan güzel kız? Luke sinsice güldü.Ona hayır diyebilecek bir kız yoktu! -olamazdıda.Dylan'ı en yakın arkadaşıyla aldatmasıyla ayrılmışlardı ama yanında ki kız pek arkadaş değillermiş hissini uyandırıyordu.Belki yanında ki kızı tavlarsa hem Dylan'a yakınlaşacak,hem yeni bir tat tadalacaktı.O kıza yakınlaşmasıyla Dylan ve o kızın arasında rekabet başlayacaktı ve belki de bu kız sayesinde Dylan'la eskisi gibi olacaklardı.Çıktıkları kızlarında Dylan özeldi onun için.Acaba bakireliğini hala Luke için saklıyormuydu bakalım.

Luke ayağa hızlıca kalktı.Simsiyah saçları mavi gözlerinin ortaya çıkmasını sağlıyordu.Elindeki telefonla birşeyler yazıyor arada da Dylan ve yanında ki o tanımadığı güzel kızı baştan aşağı süzüyordu.Sonunda dayanamadı Dylan ondan ne kadar uzaklaşsa da aynı ortamda bulunmak istemesede kader ağlarını onların üzerinde örüyordu.Dylan onu farketmişmiydi.Kesinlikle etmişti ama görmemezlikten geliyordu.Luke yanında ki güzel görevliye birşeyler mırıldanırken Dylan bunu duymuş olmalıydı ki arkasını döndü.Luke ona bakan Dylan'ı hissetmesiyle mavi ve bir o kadar da keskin gözlerini kıza çevirdi.Dylan bu bakışlara aldanmadan yanında ki arkadaşına kıyafetler hakkında olsa gerek yorumlarda bulundu.Luke dayanamadı ve yanında ki görevli kıza aldırış etmeden onu orda bırakarak Dylan'ın yanına yürüdü.Yanına geldiğinde ilk olarak Dylan'ı yok sayıp kıza yöneldi." Selam.Ben Luke,belki D. adımı daha önceden sana kurulan cümlelerde bulundurmuştur. " Dylan'ın sert bakışları Luke'un üzerinde dolaşırken Luke bu sefer Dylan'a döndü."Ahh.. Dylan seni unuttuğumu sanmadın öyle değilmi? " Dylan burnundan soluyarak zorla gülmeye çalıştı." Bu arada bu arkadaşınla beni tanıştırmayacak mısın? -nerelerde sakladın bu kızı da ben göremedim!" kız gülmeye başlamıştı anlaşılan böyle şeylerden hoşlanıyordu.Luke bir elini pantalonunun içine sokup cevaplar bekledi.Kimse tek ses etmemiş onu dinlemişti.

Luke onların yanına ulaştığında Dylan belinden aşağı soğuk bir ter süzüldüğünü farketti.
"Selam.Ben Luke,belki D. adımı daha önceden sana kurulan cümlelerde bulundurmuştur. " İlk olarakJasmine'e yönelen Luke,Dylan sinirlendirmemişti.Ne hali varsa görsün tavrına bürünmüştü adeta Dylan'da.Jasmine cevap vermeden Dylan'a döndü,"kim bu" anlam yüklü gözlerle ona baktı.Jasmine'de kim olduğunu gayette iyi biliyordu aslında.Luke,Dylan'a dönerek "Ahh.. Dylan seni unuttuğumu sanmadın öyle değil mi?" Dylan umursamazca sanki karşısında ki onun için delirdiği çocuk değilde hizmetkarlarından biriymiş gibi,umursamazca birşeyler söylendi "Sanmadım Luke.Kim beni unutabilir ki?" Luke dudak ısırdıktan sonra ağır bir cevabın daha fazla ezilmemek için tekrar Jas'a yöneldi.Onu epey süzdükten sonra Dylan'a aşağalar bakışlarla "Bu arada bu arkadaşınla beni tanıştırmayacak mısın? -nerelerde sakladın bu kızı da ben göremedim!" dedi.İşte bu sefer cidden sinirlenmişti D. burnundan solurken çıkan sesi örtbas etmek için güldü,Jasmine de öyle.Bir süre güldükten sonra Dylan cevap verdi." Birkaç kere gördün diye hatırlıyorum? Hmmm.. Neyse! " biraz bekledi ve Jas'a Luke'u "Jasmine-Luke",Luke'ada Jas'ı gösterek " Luke-Jasmine "

Jas gülümseyip mavi gözlerini Luke'un mavi gözlerine odakladı ve içtenlikle "Ben Jasmine, tanıştığımıza memnun oldum." daha sonra tokalaşmak için elini uzatırken Dylan kendini az da olsa kötü hissetti.Sorun eski çıktığının en iyi sayılan arkadaşınla flört etmesi değil,Jasmine'nin bile ona Luke kadar içten davranmadığıydı.Kalbinin daha fazla kırılmaması için Jasmine'in kulağına eğilip kızsal bir sorunu dile getirerek tuvalete gitmesi gerektiğini söyledi mideside bulanıyordu zaten.Luke başını yan yatırıp nereye der gibiydi.Dylan o sormadan "WC ihtiyacı L. kızsal bi mesele.Siz takılın" Çantasını Jas'ın elinden hızlıca çekerek wc'nin yolunu tuttu.

." Birkaç kere gördün diye hatırlıyorum? Hmmm.. Neyse! " biraz bekledi ve Jas'a Luke'u "Jasmine-Luke",Luke'ada Jas'ı gösterek " Luke-Jasmine " diyerek sustu.Dylan sinirlenmişe benzesede eskisi kadar Luke'u umursamıyordu.
Jas gülümseyip mavi gözlerle Luke'a bakarak içtenlikle "Ben Jasmine, tanıştığımıza memnun oldum." dedi.Luke gülümsedi ve Jasmine ile tokalaşarak "Bende memnun oldum Rachel " Luke Jasmine Rachel diyerek onu daha öncede tanıdığının mesajını verdi.Birlikte gülümsedikleri anda Dylan bu flörtleşmeye dayanamayacak olsa gerek onların gülmelerini böldü "WC ihtiyacı L. kızsal bi mesele.Siz takılın" Luke gülümseyerek yanıt verdi Dylan'a "Öyle olacağa benziyor takılıcaz zaten değil mi Jasmine? Neyse sen tuvalette keyfine bak D. "Dylan başını eğip safça güldükten sonra sinirle çantasını Jasmine'nin elinden alarak hızlıca tuvaletin yolunu tuttu.Luke gülmemek için kendini zor tutuyordu ve tabi ki Jasmine de öyle.

Birlikte biraz konuştuktan sonra Luke Jasmine daha da yakınlaşarak ellerini onun yüzüne doğru götürdü saçının bir tutamını elinle kavrayıp okşadıktan sonra mırıldandı "Tanrım saçların ne kadar güzel.Doğal rengi mi bu" Jasmine kızarmıştı.Cevap vermemek için utangaç bir gülümsemenin ardına sığındı.Luke onun yanıtını beklerken ellerini kot pantolonunun içine sokarak ayaklarıyla ritim tuttu,gözleri onun üzerinde..

Nancy uzun zamandır Luke ile birlikte alışveriş yapmak için buluşmamıştı.Nancy Barneys'e girer girmez reyonlara koşuşturduğunda Luke'u da kendisiyle birlikte çekiştirdi.Önce Luke'un fikrini almayı amaçlamıştı fakat Luke bugün oldukça soğuk ve sıkılmış görünüyordu.Nancy Luke'u kendi hâline bırakıp pantolon reyonunda zaman geçirmeye başladı.

Kısa bir süre sonra Nancy Luke'a baktığında ortalıkta bir yerde oturmuş telefonla ilgilendiğini gördü.Ardından bir kaç pantolon seçip deneme kabinine gitti.O kadar çok pantolon seçmiş ki görevli bile ondan sıkılmış,kabinde oldukça uzun bir süre geçirmişti.Fakat yinede giydiklerini beğenmemiş ya da bedeni olmamıştı...

Sonunda bir tane beğenen Nancy,pantolonuna uygun bir üst seçmeye gitti.Üstlere bakarken elbise reyonunda gözüne gri bir elbise takıldı ve hemen denemek için aldı.Fakat denemeden önce Luke'a göstermek istedi,Luke beğenmezse denemeden yerine koymayı planladı.Luke'u bulduğunda şaşırdı yanında yabancı sarışın bir kızla konuşuyordu.Çok yakın gözüküyorlardı.Yanlarına gitmek için görevliyi unutup koşuşturmaya başladı.Fakat ne kelimeleri ne de bağırması içinde duyduğu kıskançlığı yok etmeyecek olsada koşarken biraz bağırıyor gibi "Lukee!" diyiverdi.İkiside ona şaşkınlıkla bakıp sustular.Nancy Luke'a kızla tanıştırmasını istemeden "Hadi sevgilim, bu elbiseyi denesem mi sensiz bilemedim, bir de pantolon seçtim umarım beğenirsin!" diyerek Luke'un koluna girdi ve elbise reyonuna doğru çekiştirmeye başladı.Luke yabancı kıza bir şeyler mırıldandıktan sonra birlikte elbise seçmeye gittiler.Nancy ile Luke uzaklaşırken Nancy,Luke'un koluna iyice sarılarak yabancı kızla bir tek kelime konuşmasa bile "Bu oyunu başlamadan kazandım" şeklinde şeytani bir bakış attı.Fakat yanlış düşündüğünü kendisi bile bilmiyordu...

Dylan tuvaletin aynasında kendine bakıyor aynı zamanda da makyajını tazeliyordu.Sıkılmıştı nerdeyse yarım saattir tuvaletteydi.Telefonunu kurcalıyor,arkadaşlarına mesajlar atıyordu.Jasmine'e öfkelenmişti tam mesaj atmak için telefonu daha temin çantasına sinirle atmıştı geri aldı.Almasıyla çalması bir oldu.Arayan Jas'di.
Aniden tuvaletin kapısına yöneldi çünkü Jasmine'e Luke onun yanından gidince ona hemen çağrı atması gerektiğini söylemişti Jas'da bunu yapmıştı.
Tuvaletin beyazla karışık mavi zemininde giydiği konversler kayıyordu yürümekle zorluk çekerek sonunda çıkmıştı her zaman iğrendiği tuvaletlerden.Her tarafta Jasmine'i ararıyordu ki kapının dışında beklerken gördü.
Bu artık buradan gidiyoruz demekti yoksa Jasmine neden kapıda beklesindi ki?
Luke'la konuşması kötü mü geçmişti,Ben onunla işi pişirirler sanmıştım! İçinle konuşa konuşa Jasmine'nin yanına gitti.Sinirle karışık şapşal bir gülümsemeyle "Beni eve bırak hemde hemen!" diyerek Jas'in arabasının kapısını sinirle açıp oturdu.Bir kaç bakışla Jasmine arabaya bindi ve birşey söylemeden "O" nu evine götürmeye koyuldu.
~ Bitti.

Puanlandı.