William T. Benetham St.Jude IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 96 Kayıt tarihi : 21/07/10 Lakap : Will, Bill, Ted.
Şöhret Puan: 11
| Konu: Karşılaşma? Ptsi Ağus. 23, 2010 4:57 pm | |
| Arianna Benetham & William T. Benetham
Kurgu: Canı sıkkın William, Central Park'a gidip biraz yüreyerek kafa dağıtmak ister. Parkta ise ikizi Arianna ile karşılaşır Hayat bazen gerçekten sıkıcı olabiliyordu. Bunun en iyi örneği benim hayatımdı. Hoş, benim hayatım bazen değil genellikle sıkıcıydı ama neyse. Okula gidip geliyordum, dışarıya çıkıp eğleniyordum ama yapacak başka uğraşım yoktu. Dışarıdan mutlu görünebilirdim ama görüntü her şey demek değildi. Bunu en iyi bilen bendim, ailemi düşündükçe... Üzerimde koşu takımlarım, koluma astığım iPod, ayağımdaki koşu ayakkabılarımla tam bir sporcu gibi görünüyordum. " Tanrım, ben çok seksiyim. " kendi kendime iltifat etmeye başlamanın verdiği keyifle bir kaç küçük kahkaha attıktan sonra daha ileriye gitmeden evden çıktım. Central Park'a kadar arabayla gitmek garip görünüyordu, dolayısıyla kulaklıklarımı takıp müziği açtım ve koşmaya başladım. Koşarken bir yandan da şarkının sözlerini mırıldanıyordum " ...we've seen how the walls come down Mad days that above us lie Life burns from the touch of the Reaper... " İnsanlar bana garip garip bakmaya başlayana kadar şarkının sözlerini bağırarak söylediğimi farkedemedim. Bu çok utanç vericiydi. Durup müziğin sesini biraz daha kıstıktan sonra koşmaya devam ettim. Koşarken sadece önüme bakıyordum, çoğu insan gibi etrafa bakamazdım. Tecrübelerimle sabittir ki, koşarken etrafa bakarsam mutlaka birisine ya da bir şeye çarpar ve aniden gökyüzünü seyretmeye başlardım. Parkın girişine kadar neredeyse hiç dinlenmeden koştuğum için merdiven çıkan orta yaşlı insanlar gibi nefesim kesilmişti. İki büklüm olup yüzümden akan terleri elimle sildikten sonra koşmaya devam ederek parka girdim. - Spoiler:
Renk kodum #8B7765. Kibarız biz (H) Artı kısa oldu çünkü acilen çıkmam lazım
| |
|
Arianna Benetham Constance Billard IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 29 Kayıt tarihi : 20/08/10 Lakap : Lakaplardan nefret eder. Sebebi, hiç sevmediği babasının kendisine sürekli 'Aria' diye hitap etmiş olmasıdır.
| Konu: Geri: Karşılaşma? Ptsi Ağus. 23, 2010 5:55 pm | |
| Klasik Manhattan sabahı; sıcak, gürültülü ve hareketli. Herkes bir yana koşuşturuyor. Kimisi işine geç kalmamak için, kimisi ise mağazadaki son ayakkabıyı kaçırmamak için. Nadiren de olsa birkaç kişi parkta antreman olsun diye koşuyor. Bu kişilerden birkaçına denk geldim aslında. Hatta bunlardan bir tanesi, kulağında kulaklık olan, kendini o kadar dünyadan soyutlamıştı ki önündeki taşa takılarak yere yapışmıştı. Burası her zamanki Manhattan'dı benim için. Çok hareketliydi. Evet, bu inkâr edilemez. Ama ne ironikti ki akşamları bu kadar hareketli olan kent sabahları oldukça sakindi. Aslında bu kentin sabahları uyuduğunu, akşamları uyandığını düşünüyordum. Bu yoğun temposuyla, biz şehir sakinlerinin de uyku saatlerini altüst etmişti. Şahsen ben kimi zaman uyku problemi çekiyordum ve bazen bir saat uykuyla ayakta durduğum bile oluyordu. Bu yüzden sabahları yorgun oluyordum ve okulda da derslere pek motive olamıyordum. En azından bahanem buydu.
Aslında hiçbir zaman çok başarılı bir öğrenci olamadım. Çalışmazdım, hem de hiç. Her sene sınıfımı geçmemi sağlayacak notları alırdım ve bunun için de kimse beni suçlayamazdı. Çünkü ailemiz pek de sağlıklı bir ortam oluşturmamıştı bize hiçbir zaman. Küçüklüğümde odamın kapısı ne kadar kapalı olursa olsun annemle babamın bağırış seslerini duyardım. Onların da hiçbir zaman kavgalarını duyurmama gibi bir endişeleri olmamıştı. Zamanla alışmıştım gerçi. İkinci şoku da babam metresiyle İtalya'ya kaçınca yaşamıştım. Bir süre bunalıma girdim denebilirdi ancak onu da atlatmıştım. Artık Willy'le birlikte yaşıyorduk ve ailemizden gelebicek her türlü olumsuzluklara karşı güvendeydik. Willy demişken, sahi neredeydi o? Ben sabah erken çıkardım, o ise gece çok geç saatte gelirdi ve uzun zamandır oturup adam gibi sohbet edememiştik. İkimiz de özel hayatlarımıza fazla ilgi gösterip birbirimizi unutmuştuk adeta. Eğer bugün de onunla oturup düzgün sohbet edemezsek gece o gelene kadar uyumadan bekleyecektim. Bunu yapmak zorunda kalmamayı umuyordum. Zaten yeterince uykusuz kalıyordum. Onu bugün bulsam hiç fena olmazdı. Bir mesaj bırakmaya karar verdim. Çantamı açtım ve telefonumu aramaya başladım. Aslında bakılırsa çantam oldukça dağınıktı ve telefonumu bir süre bulamadım. Biraz sinirlenmiştim. Söylene söylene etrafa biraz göz gezdirdim ve tam o anda birini gördüm. William! Yüzümde büyük bir gülümsemeyle telefonu çantama koydum, çantayı kapattım ve William'ın olduğu yere doğru gittim. Omzuna hafifçe vurdum ve sitem edercesine, ama bir o kadar da sevecen bir sesle konuştum.
"Willy! Nerelerdesin sen? Hiç mesajını göremiyorum. Yoksa ikizini unuttun mu?"
- Spoiler:
Benim de renk kodum #c08060. Biz de kibarız (A)
| |
|