pyjamasparty! #

New Age'deki Evie'yle o karşılaşmamızdan sonra gerçekten çok iyi arkadaş olduk, çocukluğumdan kalan bir parçaydı benim için. Henüz Amerika'ya taşınmadan önceki çocukluğumdan kalan hem de. O günler bana şimdi çok uzak, sekiz yaşımdaki halimle alakam yok şimdi. Sadece büyümemden dolayı değil bu, sanki silindi geçmişim, yeniden boyadılar sonra. Bu yeni çizimim çok farklı oldu, çok değişti. Eskisi kadar neşeli değildi yeni Milene, en içten gülümsemesinde bile bir parça hüzün barındırıyordu artık. Kişiler aynı değildi onun için, eski saflığı da kalmamıştı. Ablasını özledi çok, bunun yanında kimseye de güvenmiyordu. On iki yaşımdayken durum böyleydi. Büyüdükçe biraz daha düzeldim, o hüzünlü halimden çok az bir parça kaldı içimde. Çocukluğumu hala özlerim, ablamla çimlerin üzerinde koşuşturmamızı, teyzemle annemin bize bakıp gülüşlerini... Babamın o sıcak ve bilgece gülümsemesini özlüyorum... Ama bu gece neşeli olacak bu yüzden eski hüzünlü anıları geriye itmenin vakti geldi. Ayrıca burada öyle oturmaya devam edersem hiçbir hazırlığı yapamayacağım ve muhteşem fikirlerim güme gidecek. Bu klasik Constance Billard pijama partisi tarzında olmayacak, ben küçüklük temasını kullanacağım. Manikür ve pedikür yok, heyecanlı oyunlar yok. Aynı küçüklüğümüzde ki gibi, sadece eğlenmek ve mutlu olmak için. Üstelik bu gece ultra kalorili yemekleri yemeye de izin olacak. Eski odamda oturduğum yatağımdan kalkarak asıl parti odasına gidiyorum. Evimiz çok büyük ve altı misafir odası hiçbir işe yaramıyor. Bu yüzden sevgili babacığım birini tamamen buna ayırmama izin verdi. Oda fazlasıyla geniş, bu da her yeri kullanabileceğimiz anlamına geliyor. Kapısını yavaşça açıp içeriye girdiğimde yüzümde bir gülümseme beliriyor. Her taraf peluş oyuncaklarla dolu denebilir. Yerlerdeki minderler rengarenk ve oldukça yumuşak. Odanın sağ köşesinde açık büfe tarzı bir şey var, üzerindeyse dünyanın en güzel yiyecekleri. Cipsler, pastalare, muffinler, milkshakeler... Tatlı ve tuzlu cenneti gibi anlayacağınız. Odada aynı zamanda dev bir televizyon ve bir Nintendo Wii duruyor, çünkü oyun oynamayı da çok seviyorum. Pijamalarım ve yüzümdeki kocaman gülümsemeyle öylece dikilirken uykusundan uyanmış olan kedim Viski ayaklarıma sürtünüyor. Hemen yerdeki minderlerin birine çömeliyorum ve Viski'yi kucağıma alarak karnını ve çenesinin altını gıdıklamaya başlıyorum. Patileri havada süzülürken gerçekten çok komik oluyor. Daha çok oynamak isterdim ama karnı acıkmıştır kesin, o yüzden kedimi de kucağıma alarak evin alt katına iniyorum ve beraberce mutfağa gidiyoruz. Mama kaplarından birine yemini boşaltırken sabırsızlanmış gibi miyavlamasına gülerek yere kabı bırakıyorum. Anın yanında bitiyor, gerçekten çok acıkmış olmalı. Gerçi o her zaman çok yiyor. Duvarda asılı saate baktığımda Evie'nin gelmesinin az kaldığını düşünüyorum ve sanki telepatik güçlerim var gibi kapı zili çalıyor.