Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Tanrı DG'yi Korusun

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Evie C. Zamora
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Evie C. Zamora


Mesaj Sayısı : 358
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : E

Şöhret
Puan: 39

Tanrı DG'yi Korusun Empty
MesajKonu: Tanrı DG'yi Korusun   Tanrı DG'yi Korusun Icon_minitimeCuma Ağus. 20, 2010 5:46 pm


    Saçlarım önüme düşüyor. Gözlerimin önünde iki kahverengi perçem, hayatımı anımsatıyor. Gözümün önüne düşenleri. Pas gibiler, bir zamanlar parlayan, canlı ruhumun değdiğinde aşı gerektiren hastalığa sebep olan o şey gibi. Ruhumu eskitiyorlar, acı veriyorlar. Neden bilmiyorum, neden benim başıma geliyor ve neden unutmak için bunca acıyı bir kez daha çekiyorum? Arkadaşlarım, etrafta değilken tekeldeki alkollere kalıyorum. Onlar bile bana yardımcı olamıyor, Harrison'da kafaya diktiğim cinler ve votkaların da bir yararı yok artık. Uyuşmuş ruhum hiçbirinden etkilenmiyor, sadece bedenim isyan ediyor. Karışık düşüncelerle dolmuş başımı döndürüyor, hatıraları hapseden bilinçaltım yok oluyor ve kontrolüm elimden gidiyor. Kötü anılar siliniveriyor ya birden, işte o mutlu ediyor. Gülümsetiyor. Anılar kalbimi yakmamaya başlıyor, yakan tek şey konyak oluyor. Farkında olmasam bile gülüyorum, kendimi mutlu ediyorum çeşitli yollarla. Oysa ki kanıma karışmasa, kendimi mutlu etmek için yine acı çekiyor olurum. Alkole teşekkürler, dozunda tutmayanlara da. Onlar olmasaydı bunun ayıp bir şey olduğunu düşünecektim, dozu abartanlardan biri olmak güzel bir his. Hayatı farkında değilken yaşamak, çünkü o zaman dertler su gibi buharlaşıyor ve sadece mutlu oluyorsun. Kim istemez ki böyle bir uyuşturucuyu? Hem de o kadar bağlamıyor seni, mutlu ediyor sadece ve istediğinde bırakabiliyorsun. Yürüyememek de güzel, bir kez olsun 17 yaşımda ayaklarımı yere basamamak da güzel geliyor. Neredeyse 18 olacağım aklıma geldikçe seviniyorum. Araba almak istiyordum en son, ne oldu ki o hayalime? Sanırım 15 yaşında bıraktım o hayali. Birden yeniden canlanıyor, bir kez daha üstü açık bir Beetle'ım olmasını istiyorum. Sarı hem de, Sym'i yanıma alıp rüzgarın saçlarımı dalgalandırmasını düşünmek hoşuma gidiyor ve belki de bir fularım olabilir. Las Vegas yolunda hızımızın rüzgarında uçuşan. Yine hayallerime daldığımı fark ediyorum, bir kez daha.

    Arabanın deri kokusuna artık dayanamıyorum. "Lütfen PJ, ya şu koltukların kokmamasını sağla ya da bana bir araba al." diyorum şoförümüze. Gülümsüyor ve şaka yaptığımı sanarak başını sallıyor. Oysa ki ben ciddiyim. Takılmamak beni sinirlendirir, yine sinirlendiriyor."PJ ben ciddiyim. Maaşınla alırım hem de." PJ'in gülümsemesi düz bir çizgi haline geliyor ve dik oturup arabayı daha dikkatli kullanmaya başlıyor. Tüm yolculuk boyunca laf etmiyor, ki zaten edemez. Ona Volume Bar'ı söylemiyorum, çünkü bilmesi gerekmiyor. Evdeki görevli kısmının akıl almaz bir dedikodu potansiyeli var. Strip bar'a gittiğim duyulursa dışarıya atabileceğim tek adım havuz için olur. Bu yüzden ona Birdland'e gittiğimi söylüyorum, babama da. On metre uzaklıkta oldukları düşüncesi, topuklu ayakkabılarımın içerisindeki ayaklarımı ürkütmüyor. Geldiğimizde teşekkür etmeden arabadan iniyorum. O tanıdık pahalı parfüm kokusu beni hapşırtıyor. Birkaç adım atıyorum ve Birdland'in kapısının önünde duruyorum. Sym'e mesaj atıyorum. O, benden sonra geleceğini bildiren bir mesajla yanıt veriyor. Ben de PJ'in gitmesini bekliyorum. Arabanın sesinin giderek uzaklaştığını duyduğumda sola doğru yürümeye başlıyorum. Gecenin onbirinde birkaç serserinin arkamdan geleceği fikrine pek inanmazdım ama birbirlerine kol atmış iki genç çocuk peşimden ilerliyor. Birbirleriyle konuşmalarını duyabiliyorum. "Nerreye giddiyorsun ki sen öyleee? Burraya gell. Geel burraya." Adımlarım hızlanıyor, Volume'un iri kaslı bodyguardlarını görmek istiyorum birden. Onlara ihtiyacım varmış gibi geliyor. Aylakların paytak adımları hızlandıkça benim topuk seslerim de çoğalıyor. Telefonumu elimde sıkı tutuyorum. Gerekirse bir tuşla babamı arayabilirim düşüncesi beni avutuyor. O sırada kahkaha sesleri ve topuk tıkırtıları duyuyorum. Bu tanıdık manzara benim kurtarıcım oluveriyor. Arkamdaki aylaklar sokağın karşı tarafına geçme çabasındayken bir taksinin patinaj sesi geliyor. Arkamı dönüyorum, neyse ki bir olay yok. İlerliyorum ve az önce beni kurtarmaları için ihtiyaç duyduğum dev adamlardan birine gülümseyerek açtıkları kapıdan içeriye giriyorum.

    Ortam aynı. Sigara ve çikolatalı puronun karışımı bir koku burnuma doluyor. Cilveli kadınların gülüşleri kulağımda çınlıyor, çınlama demişken sağdaki bir çift kadehlerini tokuşturuyor ve kafalarına dikiyorlar. Kalabalığın içinde sahnenin yakına bir yere geçebilmek için ilerlemeye çalışıyorum. Genç bir adam ayağıma basıyor ve ben de istem dışı şekilde ona bir dirsek geçiriyorum. Dikkat etsin bana ne. Bordo renk koltukları gördüğümde rahatlıyor ve gülümsüyorum. Bir kez daha alkol arkadaşım çevremdeki herkesle dostluğunu devam ettirdiğini gösteriyor. Herkesin arkadaşı, GG'den ya da Edna'dan çok daha popüler bir arkadaş ve bana daha yakın işte. Gelmeden önce evde kafaya diktiğim Red Bull ve arabada gelirken mideye indirdiğim ekstra alkollü bira geliyor aklıma. Saçmalarımın nedenini onlara bağlıyorum. Dans eden jartiyerli kızların platformlu topukluların bacaklarını çok daha güzel gösterdiği kanaatine varmışken, sahnenin solunda kanepeli bir masaya oturuyorum. Önümden geçen sarışın garsonumsu şeye cin tonik istediğimi söylüyorum ve çantamı sağıma koyup, koltuklara kuruluyorum. Ardından kızları izlemeye başlıyorum, gülümsüyorlar. Bu gülümseme için ekstra maaş alıp almadıklarını merak ediyorum. Sonra sivil bir kadın üzerindeki ceketi çıkarıp sahneye atlıyor ve demir direklerden birinde dans etmeye başlıyor. Sahnenin sağ tarafından ıslık sesleri ve "Perfetto Annetta!" diyen bir adam duyuluyor. Beklemeye devam ediyorum, kısa zaman içinde Sym burada olur, gecikmeyi pek sevmez. Bunu düşündükçe seviniyorum, hatta Annetta denen İtalyan aklıma başka düşünceleri de getiriyor.



*DG - David Guetta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tanrı DG'yi Korusun
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Brooklyn :: Volume Strip Bar-
Buraya geçin: