Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Kahve Molası.

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Nathalie Svenja
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Nathalie Svenja


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 15/08/10
Lakap : Natty.

Şöhret
Puan: 3

Kahve Molası. Empty
MesajKonu: Kahve Molası.   Kahve Molası. Icon_minitimePtsi Ağus. 16, 2010 1:22 pm

Sydney Williams.
Nathalie Svenja.

Normalde Manhattan daha sıcak olurdu ancak bugün biraz daha serindi. En azından bunaltıcı değildi ve bu beni oldukça sevindirdi. Çünkü krem renkli kolsuz tişörtüm ve onun üzerine giydiğim kısa kollu gömleğimle aşırı sıcaklar için biraz daha kalındım. Havaya uygun olarak giydiğim tek şey gül kurusu rengi, dizimden yaklaşık bir buçuk karış yukarıda biten şortumdu. Üstelik daha yeni fön çektirdiğim saçlarımın bozulmasına katlanamazdım. Saçlarım gereğinden uzun olduğu için fön de oldukça uzun sürüyordu ve ben o kadar saati boşuna beklemiş olmak istemiyordum. Zaten dün yapılan fön, daha bir saat olmadan bozulmuştu. Yine aynı duruma düşmek istemiyordum. Bu yüzden havanın durumu işime gelmişti açıkçası. Sonn birkaç gündür hiçbir şey yapmıyordum, sadece öylesine geziyordum. Ailem, sadece gezmek için niye her gün fön çektirdiğimi sorgulayıp duruyordu sürekli. Sanırım burasının Manhattan olduğunu unuttular. Yıllardır sokakta bile dolaşmıyorlar. Normalde ergenlerin asosyal olma ihtimali var. Ancak ailem biraz ters. Fotoğraflarını gördüm de, yirmili yaşlarında hiçbir partiyi kaçırmıyorlarmış. Neden şimdi böyle olduklarını anlamıyorum. Üstelik, arkadaşlarımın aileleri kokteyllerde dolaşırken. Beni böyle yerin dibine batırmaya hakları yok. Ama yapıyorlar işte. Umursamamaya çalışıyorum gerçi. Böylesi çok daha kolay. En azından umursamıyormuş imajı veriyorum ve bu, ailemin eksilerini biraz daha aza indiriyor gibi. Neyse ki artık o eski, küçük Nat değilim. Eskiden onlara hep ihtiyaç duyardım, onlarsız hiçbir yere gitmezdim ve asla onların sözlerine karşı gelmezdim. Şimdi bu yaptıklarım bana çok uzak geliyor. İyi ki de öyle. Bir daha eski halime dönmek istemem. Düşünceye dalmış haldeyken topuğum bir taşa saplandı ve bu yüzden biraz duraksadım. Niye onları giymiştim ki sanki? Keşke krem rengi olanları giyseydim. Onlar hem rahattı, hem de en az bunlar kadar kıyafetime uygun. Daha sonra karşımda Starbucks'ın tabelasını gördüm. Boş bir masa buldum ve oturdum. Ayak bileklerim zonkluyordu. Öyle topuklarla bu kadar uzun yürümemeliydim aslında. Bir dahakine babet giyeceğim diye düşündüm. Tek başıma oturmak istemiyordum ve bu yüzden telefonumu elime aldım. Sid'in ismini rehberden buldum ve mesaj attım. "Hey Sid! Nasılsın? İşin yoksa Starbucks'a gelsene. Laflarız biraz." Kendime bir kahve söyledim ve oturup Sid'in cevabını beklemeye başladım. Vermesini en çok istediğim cevap "Tamam, beş dakikaya ordayım" gibi bir şeydi. Bu sırada Aurelia'nın bana attığı mesajı gördüm ve kahvemi yudum yudum içerek ona cevap yazmaya balşladım.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sydney Williams
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Sydney Williams


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 15/08/10
Lakap : Sid.

Şöhret
Puan: 3

Kahve Molası. Empty
MesajKonu: Geri: Kahve Molası.   Kahve Molası. Icon_minitimePtsi Ağus. 16, 2010 8:59 pm

“Bu takımın bilimsel adı Carnivora diğer bir bilimsel terim olan Karnivor (etobur)'a benzemektedir. Bu iki ayrı adın anlamları karıştırılmaması gerekir. Etobur (Karnivor) bütün canlıların et ile beslenenleri için kullanılır, ama Carnivora sadece… “ Sid telefonu titrediğini parmak uçlarında hissetti. Kendini telefonu unutup tekrar yazıya vermeye çalıştıysa da tekrar tekrar okuduğu için tekrar etçil hayvanlarla ilgili yazıya konsantre olmasının imkânı yoktu. Gözünün önüne düşüp burnunu gıdıklayan saçları kulak arkasına atıp önündeki devasa ansiklopedinin kalın kapağını kapattı ve yorgunlukla elini ilerideki telefona atıp gelen mesajı okudu. Natty’i görme fikriyle gülümserken bol kremalı soğuk kahvenin tadını damağında hissedebiliyordu. Beş dakikaya oradayım yazan mesajı attıktan sonra uyuşan bacaklarının üzerinde durup ağırlığını birinden ötekine geçirerek kaslarını çalıştırdı. “Bunu benim için sakla Nancy, daha bitirmedim.” Diye seslendi şehir kütüphanesinin nazik kütüphanecisine. Parlak kırmızı kumaşı kaldığı sayfanın arasına tıktı ve yanındaki çantasını omzuna atıp uzaktan selam verdi tanıdığı bir simaya. Kendini buraya gömüp ışıksız ortamda tozlu kitap sayfalarını solurken hayatın hala devam ettiğini unuttuğu anlar oluyordu. Yeni bir şeyler öğrenmenin derin uçurumundan düşerken kendini uçar gibi hissettiğinden ayakların hala yere bastığını unutuyordu işte. Serin hava yüzüne vurduğunda birkaç kez gözlerini kırpıp yürümeye devam etti. Nedense dışarı çıktığında öldürücü bir sıcakla karşılaşmayı bekliyordu buna rağmen bulduğu şey diğer günlere kıyasla daha serin bir havaydı. Neredeyse askılı giydiğine pişman olacaktı. Elleri ceplerinde, insanların yanından geçerken ne kadar kısa olduğunu bir kez daha hatırladı. Nedense bunu hiç sorun etmemişti, insanlar onu alay ya da acıma konusu olarak kullandığında bile halinden memnun olduğunu dile getirirdi. İnsanlara tepeden bakmak hiç arzuladığı bir şey değildi, ne de olsa tüm insanlık şaheser yapılara hep aşağıdan bakacaklardı. Sid gülümseyip sola döndü. İlerlediği yerden Natty rahatlıkla görülebiliyordu. “Beş demiştim ama tam olarak dört dakika kırk beş saniyede geldim. İşte buradayım!” Burada olduğunu göstermek istercesine parmak uçlarında yükselip yeniden zemine bastı. Natty’nin bir şey deyip demeyeceğine bakarken içeri girip bir kahve alıp almamanın tereddüdünü yaşıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nathalie Svenja
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Nathalie Svenja


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 15/08/10
Lakap : Natty.

Şöhret
Puan: 3

Kahve Molası. Empty
MesajKonu: Geri: Kahve Molası.   Kahve Molası. Icon_minitimePtsi Ağus. 16, 2010 10:56 pm

Sydney'den gelen mesajı açtım ve beş dakika sonra geleceğini yazdığını gördüm. İşte buna sevinmiştim doğrusu. Tam da beklediğim şey olmuştu ve üstelik arkadaşım hemen gelecekti. Kahvemden büyük bir yudum aldım ve etrafa biraz bakınmaya başladım. Manhattan ne kadar görkemliydi böyle! Kocaman binalar boy boy diziliyorlardı. Bazen biz insanların, burasının yanında fazla gösterişsiz kaldığını düşünmeden edemiyordum. Fazlalıkmışız gibi hissettiğim de oluyordu ancak daha sonra bu kadar gösterişi sağlayanların bizler, renkli insanlar olduğunu fark edip ferahlıyordum. Kafamı aşağı eğdim ve telefonumun saatine baktım. Neredeyse gelirdi. Onu görmek için kafamı kaldırdığımda, karşımda buldum. Gülümsedim. Her zaman tam vaktinde gelirdi zaten. Adeta yerini belli edercesine parmak uçlarında yükseldi ve bana seslendi. “Beş demiştim ama tam olarak dört dakika kırk beş saniyede geldim. İşte buradayım!” İster istemez kısık bir sesle kahkaha attım. Sid çok eğlencelliydi ve onunla geçen zaman kesinlikle boşa değilmiş gibi geliyordu bana. Eminim ki diğerleri de öyle düşünüyordur. Sid'in öyle dikildiğini görünce kahvemi ona doğru kaldırdım ve devam ettim. "Sen de bir tane alsana." Ardından gülümsedim. Sid'in yanında ister istemez diğer zamanlardan daha neşeli oluyordum. Bitmek bilmeyen enerjisi ve neşesi her konuşmamızda bana da geçiyordu adeta. Diğer kızlardan bazılarının onun hakkınnda konuştuğunu duymuştum. Sid için asosyal demişlerdi. Bana bu her zaman önyargılı bir görüş gibi gelmişti. Ansiklopedilere ilgi duyan herkesin ya kaçık ya da inek olmadığını anlamaları gerekiyordu. Bazen sadece 'zeki' olabiliyordu böyleleri. kim ne derse desin Sid benim arkadaşımdı ve ona karşı önyargı beslemeyecektim. O, elinde kahvesiyle geldiğinde yüzümde halâ geniş bir gülümseme vardı. Bunu farkedince kendimi toparladım ve kahvemdeki son yudumu aldıktan sonra ona doğru dönüp konuştum. "Görüşmeyeli neler yapıyorsun bakalım? Yeni bir şeyler var mı?" Bu soruyu öylesine sormuştum. Herhangi bir anısını dinleyebilirdim. Yapacak daha iyi bir şeyim yoktu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sydney Williams
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Sydney Williams


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 15/08/10
Lakap : Sid.

Şöhret
Puan: 3

Kahve Molası. Empty
MesajKonu: Geri: Kahve Molası.   Kahve Molası. Icon_minitimeSalı Ağus. 17, 2010 6:36 pm

"Sen de bir tane alsana." Gözü yeniden starbucksın içine, kasaya doğru kaydıktan sonra bir denizci selamı çakıp bacaklarını birbirine yapıştırdı ve “Emredersiniz efendim!” dedi katıksız ciddiyetle. Bu yaptığı şakayı neredeyse hayatının her anında kullanabiliyordu. Alaycı olduğu kadar da sempatik bakışlarıyla Natty’e baktıktan sonra askeri bandoların sola dönüşüne benzer bir harekette bulundu ve otomatik kapıdan içeri attı kendini. İçerisinin dışarıya oranla daha sıcak olan yumuşak havasının teninde dolaşmasına gülümseyerek cevap verdikten sonra kasa başında beklemeye başladı. Bu sırada kasadaki renkli şekerleri inceliyordu. Bir müddet beklemenin ardından sıranın sonunda kendine geldiğini düşünüp gülümseyerek kasanın başındaki sarı saçlı çocuğa yaklaştı. Tam dudakları siparişinin doğrultusunda aralanmıştı kiyandan gelen çatlak kız sesi bastırdı. “Bir Espresso alabilir miyim? Coffee Frappuccinonun espresso ile karması olsun. Ayriyetten karamel sosu ile.” İşte Sid tam da bunun gibi durumlardan nefret ediyordu. Aralık dudaklarını birbirine bastırdı ve başını öne eğip yanındaki siparişi veren kıza baktı. Sydney acilen şu hakkını koruyamama işinden sıyrılmalıydı. Basit bir sıra davasında bile önceliği olduğunu açıklayamayacak kadar çekingen olduğundan genelde ezilen taraf oluyordu. Yanındaki siyah saçlı, sivri çeneli, gözlerini rakun gibi boyamış kızdan herhangi bir eksiği yoktu. Hatta kişilik ve genel kültür açısından çok daha üstün olduğunu düşünebilirdi. Yine de bu onu yok sayıp neredeyse tepesine çıkacak kadar üzerine geldiğinde çekilmemesini ve uygun bir laf etmemesine engel olamıyordu. Sesinin adeta kendisinden koparıldığını hisediyordu, göğüs kafesine oturan tok ağrı ile sadece kasının yanındaki çikolata ambalajı üzerinde yazanları defalarca okuyordu.Kafasının içinden söyleyebileceği türlü zeki laflar geçse de kurumuş dili damağı yüzünden tek kelime bile edemiyordu. Kız istediği siparişi alırken kasiyerin de yaptığı gibi Sid’e acıyan bir ifade fırlattı, kasiyerinkinden tek farkı kibirin de gözlerindeki o duygu yoğunluğuna karışmış olmasıydı. Sid o yamuk gülümsemesini oradan söküp almak için ok ve yay takımının yanında olmasını istedi, o suratı ne akdar uzaktan olursa olsun vurabilirdi. Sonunda önüne dönüp kendine güvensiz bir ses tonuyla Frappuccino Java Chip Chocolate istediğine benzer bir şeyler mırıldandı. Kasiyere o acıma ifadesini tekrar görmemek için bakamıyordu zira kendisine acımalarını istemiyordu. Terli avucundaki parayı önüne bıraktı ve kahvesini alıp Natty’nin yanına geri döndü. İçeride geçirdiği her saniyeden nefret etmişti ve kafasında hala söylemeye cesaret edemediği laflar dolanıyordu.

“Görüşmeyeli neler yapıyorsun bakalım? Yeni bir şeyler var mı?" Sid bu soruyla biraz kafasını dağıtabileceğini düşünüp gülümsedi. “Pek yok aslında. Bu gün ilginç şeyler öğrendim. Mesela en uzun süre uçan tavuğun 13 saniye havada kaldığını biliyor muydun? Ya da Thomas Edison’un karanliktan korktuğunu? Daha böyle çok şey var mesela bir domuzun orgazmı 30 dakka surer, ıstokozlarin kani mavi renktedir, hapşırdığınız zaman, kalbin de dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur, sadece bir tane kovboy filmi kadın yönetmen tarafından çekilmiştir ve…” Sid kendi sesinin bu kadar çok çıktığını farkettiğinde durakladı. “Pardon seni sıkıyorum. Genelde canımı sıkan bir şey olduğunda bildiğim şeyleri saymak rahatlamamı sağlıyor.” Canını sıkan şeyden bahsettiğinde gözleri otomatik olarak Natty’nin hemen arkasında oturan ve iğrenç sesiyle kahkaha atan kıza dönmüştü. Sid hayatında bu kadar iğrenç bir ses duymamıştı, boğazlanan tavuğun bağırışlarına benziyordu. Gözleri kızda takıldı, siyah saçlı mininin de kısası etekle dekolte bir blüz kız da gözlerini kendine çevirdiğinde gergince geri çekildi, bununla beraber yeni aldığı kahvenin yanlamasına masaya düşmesi bir oldu. Bunun üzerine üç kız daha yüksek sesli kahkaha attı. Gözlerini masadaki kahveye sabitleyip içeceğini yine eski konumuna kaldırıp masaya bırakırken anlaşılmaz bazı şeyler mırıldanıyordu. Kahvesi masaya falan dökülmemişti ama tüm gururunun ayaklar altına alındığı hissinden kurtulamıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nathalie Svenja
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Nathalie Svenja


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 15/08/10
Lakap : Natty.

Şöhret
Puan: 3

Kahve Molası. Empty
MesajKonu: Geri: Kahve Molası.   Kahve Molası. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 18, 2010 10:53 am

Sydney, soruma gülerek cevap verdi. “Pek yok aslında. Bu gün ilginç şeyler öğrendim. Mesela en uzun süre uçan tavuğun 13 saniye havada kaldığını biliyor muydun? Ya da Thomas Edison’un karanliktan korktuğunu? Daha böyle çok şey var mesela bir domuzun orgazmı 30 dakka surer, ıstokozlarin kani mavi renktedir, hapşırdığınız zaman, kalbin de dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur, sadece bir tane kovboy filmi kadın yönetmen tarafından çekilmiştir ve…” Sydney bir an duraksadı ve ardından sesini biraz kısarak devam etti. “Pardon seni sıkıyorum. Genelde canımı sıkan bir şey olduğunda bildiğim şeyleri saymak rahatlamamı sağlıyor.” Canını bir şey mi sıkmıştı acaba? Hiç bilemiyordum. Tam bunu sormak için ağzımı açtığımda arkamdaki kızın, ciyaklama seviyesindeki kahkahasını duydum. Bu sırada Sydney, ani bir şekilde arkasına yaslandı ve yeni kahvesini yanlamasına masaya düşürdü. Arkamdaki kızın ve yanındaki arkadaşlarının kahkahalarının sesi, bu olayla birlikte düzeyini daha da arttırdı ve artık tamamen 'gürültü' kavramının karşılayacağı düzeye geldi. Sydney, aslında dökülmeyen kahvesini yine dik duruma getirdi ve gözlerini sabitlediği kahvesinden bir an olsun ayırmadı. İşte bu, sinirimi bozmuştu. Hiç kimse bir arkadaşıma, özellikle bu kişi benim yanımdaysa, böyle davranamazdı. Bariz bir şekilde sinirli olduğumu gösteren bir yüz ifadesiyle arkama döndüm. Döner dönmez, bir süre konuşamayacak kadar afalladım. On iki yaşında, popülerite delisi bir ergen gibi görünüyordu. Bence kendisine gerçekten saygısı olan hiç kimse, böyle bir görünüşle sokağa çıkmazdı. Anlaşılan bu kız alay etmekten zevk alan, kendini bir halt sanan tiplerdendi. Ne kadar şanssızdı, ben normalde alay etmekten zevk alan biri değilimdir. Ancak böyle kişiler görünce kendimi kaybediyordum. Yüz ifadem biraz daha değişmişti. Artık öfkeli değildim. Tam tersi, dudaklarımda alaycı bir tebessüm bile belirmişti. Bu ifademi yansıtan bir ses tonuyla konuştum. Her kelimemde, kızın yüzünün biraz daha ekşidiğini görebiliyordum. "Haha, ne komik değil mi? Ah, pardon ben yanlış anladım. Sanırım biz farklı şeylere güldük. Sen, benim yanımdaki kişiye gülme aptallığında bulundun. İşte bu yüzden ben, şu anda senin haline gülüyorum." Biraz bekledikten sonra en son darbeyi vurmak için daha fazla heveslendiğimi hissettim. Sesimi kontrol etmem zorlaşmıştı. "Şimdi, bana bir iyilik yap. Önüne dön, kendi işine bak ve bize gülmeyi aklından bile geçirme." Kız, anlaşılmaz bir şeyler mırıldanarak önüne döndü. Ben de yüzümde çok büyük bir gülümsemeyle önüme döndüm. Bir süre sessiz oturduktan sonra Sid'e bir açıklama yapmam gerektiğini düşünüyordum. Kelimeleri özenle seçerek konuştum. "Bu tür kızları dert etme Sid, her şeye gülüyorlar, sırf ilgi çekmek için. Yeteri kadar ilgi çekmişti ve artık susmasının zamanı da gelmişti. Sadece buradaki herkesin yapmak istediği bir şeyi yaptım." Omuzlarımı silkip gülümsedim ve devam ettim. "Ayrıca beni sıktığın falan da yok. Ben de canımı sıkan bir olay olduğu zaman gereğinden çok konuşurum." Ardından bir kere daha gülümsedim ve arkama iyice yaslandım.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sydney Williams
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Sydney Williams


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 15/08/10
Lakap : Sid.

Şöhret
Puan: 3

Kahve Molası. Empty
MesajKonu: Geri: Kahve Molası.   Kahve Molası. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 18, 2010 7:53 pm

Natty’nin cesaretini takdir ederken hafiften bir gülümseme belirdi yüzünde. En azından artık kahveye dimdik bakmıyor, arkasına dönüp kızların haddini bildiren Natty’e bakıyordu. Ondaki bu özgüvenin kendisinde de olmasını isterdi, en azından birine vereceği zeki cevapları dile getirebilme düşüncesi güzel bir şey idi. Babası ona ve Russel’a katlanabildiği kısacık dönemlerden birinde sırf bu güvensizliği için güzel bir fırça çekmişti. Kendisi ünlü senaristlerden olduğu için havadaki burnu kendisinden önde gidiyordu ve kızının dakika başı insanları düzelten ve üstüne gelindiğinde geri çekilen biri olmasını çekemiyordu. Bu herkesi düzeltme huyu kendini beğenmiş görülse de Sid kendini beğenseydi Natty’nin payladığı kızlar gibi olabileceğini biliyordu. Kendisiyle barışıktı ama çoğu zaman elinde olmadan yaptığı burnu büyüklükler yüzünden yanlış anlaşılıyordu. Natty kızları sus pus ederken Sid’in gülümsemesi büyüdü. Kendisini dövüldükten sonra babası tarafından korunmuş küçük çocuklar gibi hissediyordu. Aslında bir yerde durum tam olarak da buydu. "Bu tür kızları dert etme Sid, her şeye gülüyorlar, sırf ilgi çekmek için.” Dedi Natty. Yüzünde az önceden kalan bir gülümsemenin kırıntıları vardı. Sid de gülümsedi. “Yeteri kadar ilgi çekmişti ve artık susmasının zamanı da gelmişti. Sadece buradaki herkesin yapmak istediği bir şeyi yaptım." Sid onu derinden kıskandığını fark etti. Sadece Natty’i de değil, Natty’nin yaptığını yapabilen herkesi. Bunun için ciddi bir tedavi görmesi gerektiğini hissediyordu ama değerli zamanını psikolog görüşmelerine ayırmak istemiyordu. Derslerine çalışmalı, biraz test çözmeli, ansiklopedi satırlarına dalmalı ve gereksiz bilgi olarak adledilen ilginç bilgileri kurcalamalıydı. Böyle sıkıştırılmış zamanlarda bile Starbucksta oturup kahve içmek lükstü. Bu biraz kılıbık, biraz asosyal bir davranış gibi görünüyordu ama Sid’in tek sorunu zamandı. Asla zamana yetecek kadar zaman bulamıyordu. Natty konuşurken arkadaki kızın gözleriyle buluştu yeniden gözleri, Sid ona ukala bir gülümseme fırlattı. Bu bile avuçlarının terlemesine, kalbinin daha hızlı atmasına sebep olmuştu. Kendini dünyadaki tüm gayesini başarmış gibi hissediyordu ama saçmaladığının farkındaydı. Bu onu daha da gülümsetti. “Sana imreniyorum Natty.” Dedi onun gibi arkasına yaslanıp bacağını dizinin üzerinden geçirirken. Gözlerini kısıp bir şey hatırlamak istercesine yukarı baktıktan saçını geriye attı ve mırıldandı. “ Kendimi koruyabilmem şart, sözsel olarak. Aslında bir ara bunu kesinlikle bana öğretmene ihtiyacım olabilir.” Natty’i seviyordu, onun yanında güvende ve rahat olabiliyordu çünkü. Ve her zaman dediği gibi, öğrenecek çok şey vardı. Kendine güven sağlama işi de bunlardan biriydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nathalie Svenja
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Nathalie Svenja


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 15/08/10
Lakap : Natty.

Şöhret
Puan: 3

Kahve Molası. Empty
MesajKonu: Geri: Kahve Molası.   Kahve Molası. Icon_minitimePerş. Ağus. 19, 2010 10:09 am

Sid'in yüzünde büyük bir gülümseme belirdi ve ardından konuştu. “Sana imreniyorum Natty.” Açık konuşmak gerekirse bu beni biraz şaşırtmıştı. Aslında bayağı şaşırtmıştı. Nedenini oldukça merak etmiştim. Tam bunu soracaktım ki, Sid kafamın içindeki sorunun yanıtını bana verdi. “Kendimi koruyabilmem şart, sözsel olarak. Aslında bir ara bunu kesinlikle bana öğretmene ihtiyacım olabilir.” Sid'e baktım, sanki özgüveni yerine gelmeye mi başlamıştı ne? Benim gibi arkasına yaslanmıştı ve özgüveni yerinde gibi duruyordu. Söyleyeceklerimi zihnimde tartarken şöyle bir etrafa baktım. Aslında amacım biraz zaman kazanmaktı. Çünkü vereceğim cevap için halâ tereddütlerim vardı. Başımı hafifçe sağa doğru eğdim ve yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Cümlelerimi toparladıktan sonra kesin, ancak bir o kadar da arkadaş canlısı bir ses tonu takınarak konuştum. "Aslında çenem bazen başıma dert açar. Sinirlendiğimde kendime engel olamam. Sanırım bu da benim zayıf yönüm." Zayıf yönlerimi açığa çıkarmamın onu rahatlatacağını düşünmüştüm. Böylece bazı yönleri zayıf olanın tek o olmadığını anlayacaktı. Yani en azından planım buydu. Az önce imrendiğini söylediği kişinin de zayıflıkları olduğunu bilirse kendini daha iyi hissederdi. Mesela benim imrendiğimi söylediğim kişinin zayıflığı açığa çıksaydı kendimi çok daha iyi hissederdim. Daha sonra onun eksiklerini de fark edilmeyecek duruma getireyim o halde, diye düşündüm. Sonuçta insanı tamamen değiştirmek mümkün değildi. Manhattan kadar hareketli bir yaşama sahip bir şehir bile insanı tamemen değiştiremiyorsa, ben denememeliydim bile. Sid de tamamen değişmese bile en azından utangaçlığını aşmalıydı. Çünkü utangaçlığını aşmazsa, hiçbir şey olmaz. Bunu tecrübe ederek öğrenmiştim. Acaba Sid, benim de bir zamanlar oldukça utangaç olduğumu öğrense ne yapardı? Bu gerçeği şu aşamada açıklamayacaktım, ancak eğer Sid eski neşesine geri dönmezse açıklayacaktım. Arkadaşımdan sır saklamayı sevdiğim için değildi bu. Sadece eskisi gibi olduğum zamanları kimseyle konuşmayı sevmezdim. Yine de eğer düzelmezse, bunu arkadaşımla paylaşıp onu rahatlatacaktım. Hem ayrıca, bir B planının olması her zaman iyiydi. Konuşmanın formatına uygun olarak sandalyemden biraz doğruldum. Bu sefer sesimi biraz daha ciddileştirdim. Çünkü en nefret ettiğim şeylerden biri, ses tonunu ayarlayamayıp ciddi olarak söylediğiyle şaka olarak söylediğini ayırt edemediğim insanlardı. "Ve, belki kendini koruyamıyor olabilirsin ama senin kadar zekisini daha önce görmedim. Yani utangaçlığını aştığında seni bir laf dalaşında izlemek oldukça eğlenceli olurdu. Karşındakine şimdiden acıyorum." Kısık sesle bir kahkaha attım. Zayıflıkları örtmenin en kolay yanı, güçlü yanları ortaya çıkarmaktı. En azından bence böyleydi. Sonuçta file ne kadar şişmansın denilmezdi, ne kadar iri ve güçlüsün denirdi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sydney Williams
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Sydney Williams


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 15/08/10
Lakap : Sid.

Şöhret
Puan: 3

Kahve Molası. Empty
MesajKonu: Geri: Kahve Molası.   Kahve Molası. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 21, 2010 3:40 pm

Natty konuşurken Sid yine seminer dinleyen ilgili birey duruşuna geçmiş, bir elini çenesinin altına yerleştirmiş, diğerini de çenesinin altına koyduğu elin bağlı olduğu kolla kenetlemişti. Natty’nin sitem ettiği şeyin aslında iyi bir şey olduğunu düşünüyordu. Sid o cesareti bulsa sonunda çıkabilecek sorunlara aldırmayacaktı ama sorunda çıkabilecek sorunlara bu kadar takıldığından sessizliğini koruyordu. O anlarda aklından geçen cümlelerin kulaklarını çınlatması ama karşıdakini etkilememesi o kadar lanetli bir şeydi ki. Bir mirden hastasının kötü havalarda çektiği eziyete benziyordu. Omuriliğinden tırmanan bir huzursuzluk duygusu. Çabuk etkilenen biri olmasa da Natty’nin sözlerinin kendini iyi hissetmesini sağladığını inkar edemezdi. Çevresindeki ona ad takıp makaraya alan insanlar yüzünden geçen zamanla beraber özgüveninin de iyiden iyiye azaldığını hissediyordu. Çevresinde sevdiği insanlar da boldu ama Sid liseden nefret ediyordu, onlara rağmen. Lisenin aşağılamaya meyilli atmosferi, grup farklılıkları, mali üstünlük ile sağlanan itibar, kızların da erkekler gibi yataklarına attıkları kişilerin sayısını hesaplamaları, aşırı tükenen alkol sonucu yemek borusundan yükselip sokak kenarlarına boşalan mide sıvıları kadar iğrenç geliyordu ki her şeyin bilimsel açıklamasına kafa yoran Sid için tiksinmek kolay bir eylem değildi. Natty kendisini överken refleksif olarak saçlarını öne düşürdü ve gülümsemesini gizledi. Utandığında genelde istemeden de olsa bunu yapıyordu. “O zaman olmayacağı için.” İkizi olarak Russell’a biraz daha benzemiş olmayı dilerdi. Tabi bunu asla itiraf etmeyecekti ve ona söylerlerse kesinlikle inkar ederdi ama sosyallik açısından Russell oldukça gelişmişti. Zaten ikizlerin sevilen tarafı oydu, Sid de genelde… Görmezden gelinen, nötr taraf. Kahveden bir yudum aldıktan sonra ellerini yumruk yapıp üst üste koydu ve çenesini ona yasladı. Bu etnik kültürler araştırmasında rastladığı Karagöz karakterinin yaptığı el hareketine benziyordu. Sütün doygun aroması damağına yayılırken çikolata parçalarını kemirdi. “Ben- -“ Yeni cümlesi saatinden gelen bipleme sesiyle kesildi. Gözlerini saatine dikip yelkovanla akrebe baktığında ayağa fırlaması bir oldu. “Tanrım saate bak! Şehirlerarası genel kültür yarışması elemelerine geç kalacağım! Seninle konuşmak enfes bir deneyimdi Natty, tekrar etmeliyiz!” Gitmek üzere geriye bir adım attı ama sonra tereddüt edip Natty’e yaklaştı ve yanaklarına hızlıca öpücük kondurup arkasına döndü ve önündeki beyon saksının üzerinden atlayıp koşmaya başladı. Karşıya geçerken ani fren yapan taksiden özür dilerken arkasından adamın ağza alınmayacak küfürlerini duyuyordu.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Kahve Molası. Empty
MesajKonu: Geri: Kahve Molası.   Kahve Molası. Icon_minitimePaz Ağus. 29, 2010 1:48 pm

Puanlandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kahve Molası.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Manhattan :: Starbucks-
Buraya geçin: