Priscilla L'Escallier Constance Billard IV.Sınıf
Mesaj Sayısı : 68 Kayıt tarihi : 15/08/10
Şöhret Puan: 2
| Konu: Priscilla* Paz Ağus. 15, 2010 11:27 pm | |
| - Ad & Soyad : Priscilla L'Escallier - Kullanacağınız Ünlü: - Karakteristik özellikler : Söylenebilecek ilk şey ciddi bir alışveriş hastalığımın olması sanırım. Hayatıma karışılmasından nefret ederim ve çabuk sinirlenebilen yapıya sahibim. Uzun süreli sevgililik yaşamadım, yaşamayı düşünmüyorum. Birine bağlılık yemini edip kendimi sonsuza dek eve kapatamam. Partileri çok severim, ah evet. Ve yaşayacağım ilişkilerin kızla ya da erkekle olması benim için farketmez. Biseksüel demeyin, o kelimeden gerçekten nefret ederim! - Aile özgeçmişi : Babam ünlü bir iş adamı. Ah tamam, uyuşturucu bağımlılığından ben 4 yaşındayken tutuklanmıştı. Ünlü olmasının nedeni bu, ama farketmez, insanlar onu hala çok seviyor. Babam beni bi' arkadaşının yanına bırakmıştı o sıralarda. Orada küçükken öğrenmemem gereken şeyleri öğrendim. Eh, çok problem de değil, zaten öğrenecektim. Annemi hiç tanımadım. Babam benim anlayamayacağım zamanlarda onun bir dansçı olduğunu söylüyordu. Biraz büyüyünce onun bir striptizci olduğunu kabul etti. Kabul ederken ağzını bayağı bozmuştu hatırladığım kadarıyla. Şu anda başka bir şehirde bir şekilde ününe ün katıyor. Doğal olarak bana aylık yolladığı harçlık miktarının arttığını ve kredi kartımın limitinin limitsize doğru hızla ilerlediğini bildirmek isterim. - Öğrenci veya Yetişkin: Öğrenci, 4. sınıf. - Örnek Rol oyunu: - Spoiler:
Dalgaların sesleri çınlatıyordu sahilin bütün alanını. Parlak kumlar, batmaya hazırlanan Güneş'in altında kızarmış, tuza bulanmış, ıslanmışlardı. Sahil boştu, sadece tek bir kişi vardı. Gözlerini kapatmış, kendi kendine sayıklıyor, uzandığı şezlongda, uzaktan bakılınca, bütün sahnenin üstüne uyumsuzca ve sonradan eklenmiş gibi görünüyordu. Kız oraya ait değildi, o karanlık odadaydı aylardır. Ve sonunda gözlerini açtı. Işık bir an gözüne gelince kör olmuş gibi oldu. Güneş'in ışığı ne zamandır bu kadar parlaktı? Yoksa bu ışık, o ışık mıydı? Kız gülümsedi hafifçe. Kesinlikle odanın derinliklerinde değildi. Ya bu da onun umutsuzca gerçekleşmesini beklediği rüyalardan biriyse? Dalgaların sesi ona garip bir huzur veriyordu, kendi sessizliğinde kaybolmuştu uzun süredir. Eğildi, kumlara dokundu, hala gözü tamamen görmüyordu, ışık çok fazlaydı. O sıcak taneciklerin her biri ona yeni bir tat kazandırıyordu, çevresindeki her şey fazla mükemmeldi. Gözleri görmeye başladığında manzara karşısında dondu kaldı. Her şey, her şey o kadar doğaldı ki. Bu bilinmeyen adanın içine mi düşmüştü şimdi de? Yoo hayır, bunun imkanı yoktu, o hala karanlık odadaydı bu da odanın delirtme yöntemlerinden biriydi. Uzun süredir hislerini kullanmayan biri için, böyle bir sahne fazla ağırdı. Ayağa kalktı ve denize doğru adımlar atmaya başladı... Birisi nazikçe şarkı söylüyordu kulağına.. Ya da bir şiirdi bu melodiler arasında...
Uyandım mı sonunda yoksa? Açtım mı gerçekten gözlerimi? Gülümsedim, yanımda hissediyordum seni, Kalbimde bir elmas var artık, çok, çok değerli. Sonsuzluğa başlangıç bu, öyle değil mi? Güneş parlarken gökyüzünde, deniz hala yaşayabiliyorken, Sen nefes alıyorken, ben kalbini hissediyorken, Kimsesizler diyarı benim için çok uzakta, Yaklaşıyorsun bana, görüyorum seni ufukta. Ve seviyorum hayatı, sen yanımda oldukça, Yaşamak daha kolay, düşüncelerimde sen yer aldıkça.
Uzaktan biri yaklaşıyordu gerçekten de, kız onu görmüştü. Kız ortama ne kadar uyumsuzsa, o da bu mükemmellik için yaratılmış kadar uyumluydu. Tamamen kusursuz. Denizin suları ayaklarına değiyor, hafif bir serinlik veriyor ve kızı ürpertiyordu. Ama kıpırdamak istemedi, kıpırdarsa o kişi yok olabilirdi. Karanlık oda ona böyle oyunlar çok oynamıştı, hepsinin sonunda kalbi kırılmıştı. Ama bu kişi, karanlık odadakilerin aksine, şimdiden zihninde yer edinmişti ve hisleri ona bir şey söylüyordu. Seni o kurtardı. Bu sahne onun, seni dahil etti. Bu onun kalbi... Kız karşıdan gelen kahramanın gözlerinin içine bakarken her tarafı uyuşmuştu. Uzun zamandır sessizliğini koruyan kalbini duyabiliyordu. Gittikçe hızlanıyordu da, başı dönmüştü. Ve kahraman sesini duyacak kadar yaklaşmıştı. Kız bir şeyler hissediyordu kalbinde daha önce hissetmediği... Kötü düşünceleri silebilen, varlığıyla mutlu edebilen, içten, samimi bakabilen... Daha tanımadan böyle biri olduğu anlaşılırken... Kız kesinlikle bir şeyler hissediyordu kalbinde daha önce hissetmediği... Ve kahraman, ona değmesine çok az bir mesafe kala durdu, gülümsedi ona. Kızın gözleri parladı, gülümseyişi onu mutlu etmişti. Ona uzanıp gerçek olduğunu anlamak istiyordu, hayalinde yarattığı bir varlık olmadığına inanmak istiyordu. Ve ağır çekimdeymiş gibi, kahraman, kızın uzun süredir beklediği o ışık, ona doğru eğildi. Kız kıpırdayamadı, kahraman onu anlıyordu. Onu biliyordu, her şeyiyle onu kabulleniyordu. Kahramanın yaydığı huzur verici sıcaklık kızın benliğindeki bütün kötü düşünceleri sildi. Umutsuzluk, güvensizlik, yalnızlık, korkular... Kahramanın ona bakışından her şey anlaşılıyordu. Ve zaten gözlerindeki her ayrı rengi görebilecek kadar yakınındaydı artık. Dudaklarının değmesine birkaç santim kala duraksadı tekrar. Kızın gözleri koskocaman açılmıştı. Kahraman kızın kollarını tuttu önce, ardından elleri nazikçe kayarak kızın ellerine ulaştı. Sımsıkı tutundu kız ona. Kaybolmasını istemiyordu. Kahramanın elleri sıcaktı ve... Yine garip bir his veriyordu insana. O sahnede uzun bir süre kaldılar, deniz bile dalgalanmayı kesmişti sanki. Kızla kahramanın nefes alış verişleri birbirlerinkine karışıyordu. Daha ne kadar dayanabileceğini bilmiyordu. Karanlık odada bu kahramanı o kadar uzun süre beklemişti ki... Ve sonunda, kız gözlerini devirdi, teslim olmuştu. Kahraman istediğini elde etmişçesine gülümsedi gözle görülmesi zor biçimde. Cesaretini topluyordu kız, kahraman sabırla beklerken. Son kalan mesafeyi, kızın telaşla, heyecanla, yaklaşarak bitirmesine izin verdi, ve kız gözlerini kapattı dudakları buluşurken...
Ve uzaktan bir rüzgar, yaklaşıyordu kıza doğru, Acelesi yoktu onun her şey tam yerinde ve kusursuz, Sahne çiziliyordu sanki, her şey ressamın elinde, O an tablodaydı sanki, ressam kendimizdik belki de.
Her şeyin bir sonu vardır belki Dünya'da, Ama biliyordu kız o artık başka bir diyarda. Ya da yarattı kendi Dünyası'nı, yalanlardan, ayrılıklardan uzakta.
Biliyordu kız, Son diye bir şey yok burada.
Not: Daha önceden birine yazdığım bir şey. Karakterimle alakasız. | |
|
Symphony Calista Boleyn Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Mesaj Sayısı : 438 Kayıt tarihi : 17/07/10
Şöhret Puan: 20
| Konu: Geri: Priscilla* Ptsi Ağus. 16, 2010 12:11 am | |
| Priscilla L'Escallier, Pris adlı özel modeli kullanıyor ve Constance Billard IV. sınıf öğrencisi.
Nüfusa işleniyor... | |
|