Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Kahverengi.

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Shane Larson
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Shane Larson


Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 09/08/10

Şöhret
Puan: 4

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimeSalı Ağus. 10, 2010 10:21 pm

Blessing Ivalyn X Shane Larson.

Üzerini değiştirdikten sonra evden çıkıp arabasına doğru ilerledi. Aslında çok heyecanlıydı ama yine de soğukkanlılığını korumuştu. Arabanın direksiyon kısmına geçerken şoförü almamakta kararlıydı. Zaten ipin ucunu kaçırmayacaktı ama Blessing ile baş başa kalmak istiyordu. Anahtarları çevirirken derin bir nefes alıp verdi. Heyecanını dağıtmak için aklını trafik kurallarına veriyordu. Yarım saat sonra Ivalynlerin evinin önüne gelmişti bile. Arabayı durdurarak dışarıya çıktı. Esen soğuk rüzgâr sayesinde daha mantıklı düşünebiliyordu. Arabanın gizli gözünde ki uyuşturucuyu düşündükçe iyice gerildi. Bless’in kesinlikle karşı çıktığı bir şeydi ve bu lanet şeyi ne kadar çok istediğini düşündükçe ürperiyordu. Evin kapısına geldiğinde duraksayıp birkaç derin nefes aldıktan sonra kapıyı çaldı. Büyük ve güzel bir evdi. Kapı bir iki dakika içinde açılınca kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Kapının önünde beliren Bless çok şık görünüyordu gerçekten. Derin bir soluk alıp gülümsedi. ‘ Çok güzel olmuşsun fıstık, gerçi sen her zaman çok güzelsin. ’ dedi. Sesinden sadece mutluluk ve neşe anlaşılıyordu. Diğer tüm duygularını belli etmemişti sesi. Bless’in üzerinde siyah askılı bir bluz ve kısa kot şort vardı. Barda ki çoğu erkeğin gözleri Bless’e dönecekti şüphesiz. Nedenini bilmese de bu düşünce Shane’i çok sinir ediyordu ama gülümsemesini korudu. ‘ Hadi, gel. ’ diyerek Bless’i kapıdan çıkarıp kolunu kızın beline doladı. Arabaya bindiklerinde ortama derin bir sessizlik hakimdi.

Harrison Street Clup’e geldiklerinde Shane bir şey demeden arabadan inip arabanın ön kısmından dolaşıp Bless’in kapısını açtı. Gülümseyerek eliyle hadi-gel-ne-duruyorsun tarzı bir hareket yaptı. Bless arabadan inince kolunu kızın omzuna koyup içeriye girdiler. Müthiş bir gürültü ve alkol kokusu Shane’in keyfini yerine getirmeye yetmişti bile. Arabada bıraktığı eroin paketleri için üzülse de birkaç bardak içkiden sonra kendini daha iyi hissedeceğini düşünüyordu. Kolay kolay sarhoş olmazdı. İçkiye alışık bir bünyesi vardı bu yüzden sarhoş sıfatını almak için birkaç bardaktan çok ama çok daha fazlasına ihtiyacı vardı fakat bunu yapmayacaktı. Bless’in yanında sarhoş olup geceyi mahvetmek istemiyordu zaten bu yüzden paketlerini arabada bırakmıştı. Beraber bar bölümüne doğru ilerlediler. Shane barmene baktığında onunda kendisine baktığını gördü. ‘ İki viski. ’ dedi. Emin olmak için Blessing’e soran gözlerle baktı. Kız kafasını sallayınca gülümseyerek barmene döndü. İki dakika içerisinde gelen viski bardaklarından birisiyle oynamaya başladı. İçinden büyük bir yudum aldıktan sonra Bless’e döndü. Kız çalan şarkıya eşlik edip viskisinden küçük yudumlar alıyordu. Böyle bir manzarayı seyretmek Shane’e hem çok yanlış hem de çok güzel gelmişti. ‘ Ee, keyfin yerinde mi güzelim? ’ diye sordu viskisinden bir yudum daha alırken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 11, 2010 12:22 am

    Yaklaşık yarım saat sonra Shane eve, beni almaya gelecekti ve ben ilk defa erken hazırlanıp kardeşlerim ile birlikte evde oturuyordum. Üzerimde kısa kot şortum ve siyah askılı bluzum vardı. Shane ile buluşacağım için çok güzel görünmeliydi. Tabii kardeşlerimde hemen nereye gittiğimi anladılar ve tabii ki konuşmak için Shane gelene kadar konuşmak istemişlerdi. Konunun ne olduğu açıktı. Elbette Shane. Kardeşlerim ilk zamanlar onu hiç beğenmemişlerdi. Zaten onunla tanışalı da uzun zaman olmamıştı doğrusu. Yine sevdiklerini sanmıyorum ama neler olup bittiğini merak ediyor gibiydiler. O yüzden bana onunla ilgili bir sürü sorular soruyorlardı ve ben de hiç çekinmeden anlatıyordum ne de olsa kanımdan biriydiler öyle değil mi? Onlara anlatmayacaktım da kime anlatacağım. Bazen birbirimizle tartışsak da birbirimizi çok seviyoruz. Ama ben her seferinde onlara Shane'yi düzelteceğimi söylüyordum ve düzelteceğim de. Onunla ilk olarak şu çapkınlık konusunda konuşacaktım ve düzeltecektim. Aslında bugün konuşabilirdim. Onula yaklaşık bir ay önce tanışmıştım ve onu daha yeni yeni tanımaya, neleri sevip neleri sevmediğini bilmeye ve ona iyice âşık olup kötü huylarından kurtarmak istiyordum. Aslında ona âşık olmuştum gerçekten. Shane de bana âşık olmuştu bunu biliyordum. Bunları kardeşlerimle yaklaşık her zaman konuşuyordum. Ben anlatmaktan bıkmayacaktım onlarda dinlemekten tabii ki. Tabii onun kötü huylarından az da olsa iyi huyları da vardı ve bu huylarını çok seviyordum. Özellikle sarf ettiği kelimeler. Güzelim, bebeğim gibi şeyler işte. Bu laflar bazılarına saçma gelse de bana nedense ondan duyunca oldukça etkileyici ve hoş geliyordu. Ondan istediğim şeyler vardı ama öncelikle bunları söylemesiydi. Diğer istediklerimi ise daha söylemeye cesaret edememiştim çünkü onun beni daha dinleyeceğini sanmıyordum. Kısa süre sonra nihayet kapı çalmıştı. Gelen kesinlikle Shane olmalıydı. Hemen oturduğum yerden fırladım ve üzerime çeki düzen verdikten sonra kapıya doğru ilerledim. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Kapıyı açmadan önce heyecanıma engel olmaya çalıştım. Onu daha fazla bekletmek istemediğim için hemen kapıyı açtım ve gülümseyerek onu selamladım. Avuçlarım sırılsıklam olmuştu. Yine beni sevdiğim cümlelerle selamlamayı unutmadı. Gülümseyerek başımı hafifçe öne eğdim. Sesinde oldukça mutlu bir ton vardı ve bu daha da hoşuma gitmişti. Beni dışarıya çağırdığında çantamı koluma aldım. Kardeşlerime mutlu bir gülümseme atarak Shane’nin koluna girdim ve muhteşem spor arabasına binerek Manhattan kafelerinden birinin önünde durduk. Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Neden olduğunu bilmiyordum.

    Arabadan inmek için kapının koluna elimi attığımda aniden kapımın Shane tarafından açıldığını görünce gülümsedim ve elini tutarak arabadan indim. Bu oldukça hoş bir davranıştı. Shane’in koluna girdim. Bara girdiğimizde içeride çok yoğun bir içki kokusu vardı. Ve bir de vazgeçilmeyen müzik sesi. Barmen’in olduğu kısma gittiğimizde içeride ki müziğe yoğunlaşmaya başladım. Oldukça hoş bir ortamdı. Shane iki tane viski istedikten sonra etrafı izlemeye başladım. Oldukça kalabalık bir ortamdı ve her telden insan vardı. Ve genellikle her kızın yanında erkekler oluyordu. Viskimiz birkaç dakika sonra gelmişti. Bardağımı alarak küçük bir yudum aldım ve gülümseyerek kendimi müziğe bıraktım. Bir süre sonra Shane’nin bana soru sorduğunu görünce gözlerimi onun gözlerine sabitledim ve gülümseyerek ‘’ Kesinlikle. ‘’ diyerek gözlerine bakmaya devam ettim. O da oldukça eğleniyor gibiydi. Elimi uzatarak eline uzandım ve sıkıca tuttum. Bir şey demeden gülümseyerek başımı pisttekilere çevirdim. Onlar da eğleniyor olmalılardı. Fazlasıyla.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shane Larson
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Shane Larson


Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 09/08/10

Şöhret
Puan: 4

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 11, 2010 2:30 pm

Aldığı yanıttan memnun olmuş bir şekilde gülümsedi. Bardağından bir yudum daha aldı ve cebinden bir sigara çıkarıp yaktı. Zaten bir sürü dumanın içinde kendi sigarasından çıkan duman belli bile olmuyordu. Sigarasından derin bir nefes alıp dumanı ağzından çıkarırken Bless’e ‘ Senin için sorun yoksa benim içinde yok. ’ dedi. En son ne zaman uyuşturucu aldığını hatırlamıyordu ama kendisini hiçte iyi hissetmiyordu. Biraz sakinleşmek için yaktığı sigarasına bakan Bless’i görünce sadece mahcup bir şekilde gülümsemekle yetindi. Neredeyse sigara içmediğini Bless’te biliyordu ve o an neden içtiğini anlamıştı tabii ki. En azından Shane’in bu hallerini anlayabilecek kadar beraber takılıyorlardı. Sigarası bittiğinde kendini daha iyi hissediyordu. En azından başında ki ağrı azalmıştı. Bless’in keyfinin kaçtığını görünce başta ne diyeceğini bilemedi. Bless hep onu değiştirmeye çalışıyordu gerçi Shane de kendine çeki düzen vermeye başlamıştı artık. Sigarayı neredeyse tamamen bırakmış sayılırdı ve uyuşturucuyu çok az kullanıyordu. Daha önce oynamaktan büyük zevk aldığı kumar oyunlarına da ara vermişti. Tek sorunsa kızlardı. Aslında Shane çoğu kıza ‘bebek’ derdi ve bu bir refleks olmuştu artık. Bless’in de sorun yaptığı kısmın bu olduğunu düşünüyordu. ‘ Hey, dert etme. ’ dedi Bless’e biraz yaklaşarak. Bless'in bu durumla ilgili bir şeyler mırıldandığını duydu ama tam olarak anlayamadı. Nedense Bless’in yanında kendisini bambaşka biriymiş gibi hissediyordu. Sanki hiçbir kötü alışkanlığı yokmuş gibi geliyordu ama bunun tamamen bir yanılsama olduğunu biliyordu. Boşalan bardağına bakıp kendisine bir viski daha söylerken Bless’in bardağı da yarıya gelmişti.

Gelen yeni bardağından bir yudum daha alarak Bless’i izledi. Tedirgin görünüyordu ama yine de mutluydu. Aslında Bless’i tedirgin görmek Shane için tuhaf bir şeydi. Bless her zaman neşeli biriydi ve çoğu zaman kendinden emindi. İkinci bardağını çok hızlı bir biçimde içtiğinde Bless’in bardağının da bitmiş olduğunu gördü. Shane’in sarhoş olması için üç dört bardak viskiden çok daha fazlası gerekirdi ama Bless için aynı durumun geçerli olacağını sanmıyordu. Barmen iki bardağı da tekrar doldurunca Shane Bless ile konuşmak için toparlandı. ‘ Biraz rahat ol. Sorun yok. ’ umarım diye eklememek için son anda durdu. Devam ettiğinde sesi çok ciddi çıkıyordu. ‘ Beni değiştirmenin çok zor olacağını ve hatta imkânsıza yakın olduğunu biliyorsun değil mi? ’ Bless’in hiç beklemediği bir soruydu bu. Konuşmak istemediğini de biliyordu Shane. Belki de Shane’i ne kadar değiştirmek istediğini söylemek istemiyordu. Ama bir yere kadar bu konudan kaçabilirlerdi ve Shane kaçmak değil üstüne gitmek istiyordu.

Bless cevap veremeden omzuna konan bir dokunuşla irkildi Shane. Arkasını dönüp baktığında kimi bulacağını bilmiyordu ama Adiie’yi hiç beklemiyordu. Almanya’dayken birkaç gün beraber takılmışlardı. Tabii işin takılmak kısmı bariz bir küçültmeydi. ‘ Selam Adiie. Aria nasıl? ’ bunu söylerken tüm istediği Adiie’nin çekip gitmesini sağlamaktı. Adiie’nin en yakın arkadaşıyla da küçük bir ilişki yaşamıştı ve ikisinin en sonunda bunu öğrendiklerinde yüzlerinde kalan ifadeyi hatırladıkça gülesi geliyordu. Ama Adiie’nin gitmeye niyeti yok gibiydi. ‘ Onu en son bıraktığından beri mi? ’ diye sordu. Sesi çok tatlı bir melodiyi andırıyordu. İkna yeteneğinin neden bu kadar güçlü olduğunu açıklar gibiydi. Shane gülerken Bless şaşkın bir şekilde ikisine bakıyordu. ‘ Hayır bebeğim, onu ben bırakmadım. Senin sayende beni bıraktı. Önemli de değildi zaten. İkinizde işinizde başarısızdınız. ’ Kızgın bir bakışla arkasını dönüp giden Adiie’yi bir süre izledikten sonra Bless’e döndü. Ah, yine mi aynı kızgın bakış? ‘ Önemli biri değil Bless. Sen ona aldırma bile. ’ diye konuyu kapatmaya çalışsa da Bless’in söyleyecek sözleri var gibiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 11, 2010 7:11 pm

    Ortam iyice gürültülü ve kalabalık olmaya başlamıştı. Burnuma bir yanık kokusu geldiğinde istemsizce kafamı Shane’e çevirdim. Çünkü ondan geldiğini adım gibi biliyordum ve bu hiçte hoşuma gitmemişti. Üstelik bana bir daha içmeyeceğini söylediği zaman ciddi gibi görünüyordu. Ama ona kızmaya niyetim yoktu. Aslında orada herkes içiyordu ve şuan kızılacak bir durum yok gibiydi zaten bir tane içmeyi umuyor gibiydi ve öyle de oldu. Bir şey demeden sadece istemsizce gülümsedim. O da mahcup olmuşa benziyordu. Viskimden birkaç yudum daha içerken sıkılmaya başlamıştım az da olsa. Bir yandan da canımı sıkan Shane’in davranışları olmuştu. Çünkü ben onu ne kadar değiştirmeye çalışsam da o da değişmeyecek gibi görünüyordu. Bazı huylarından. Ama asla vazgeçmeyecektim tabi. Ama onu değiştiremeyeceğim tek konu da kızlardı. Bunun içinde hiç yardımcı olmuyordu doğrusu. Ama kesinlikle bunu da düzeltecektim ve tamamen benim olacaktı. Her yönüyle. Ve o bana hala dert etmememi söylüyordu ama pek başardığım söylenemezdi. ‘’ Nasıl dert etmeyeceğimi düşünüyor anlamıyorum! ‘’ diyerek kendi kendime bir şeyler mırıldandım. Duymadığını umuyordum. Shane’in bardağı tamamen boşalmıştı ve yenisini isterken benimki daha yarıdaydı. Belki içki içince kafam biraz da olsa dağılırdı diye umarak bardağımdaki son yudumu da içtim. Bana yaklaştığını görünce gönülsüzce gülümsedim. Ama onunla olmayı istiyordum. Fakat üzerimde az da olsa tedirginlik vardı. Çünkü etrafımdaki kızların ona bakması ve Shane'in de görmezden gelmemesi canımı sıkıyordu doğrusu. Özellikle de benden başka kızlara ‘bebek‘ demesi çok sinir bozucuydu. Bazen içimden o kızlara saç baş dalmak geliyordu ama ben öyle bir kız olmadığım için hemen aklımdaki o kötü düşünceyi atıyordum. Ama bir gün çok kötü olacaktı buna emindim. Bardağım dolduğunca onu da yarısına kadar içtim. Aslında neden bu kadar gergin olduğumu da bilmiyordum. Bu durumu Shane fark etmiş olsa gerek benim rahat olmamı söylüyordu ama bu söylediği sözlerden sonra nasıl rahat olabilirdim ki. Hala bana ‘ Beni değiştirmenin çok zor olacağını ve hatta imkânsıza yakın olduğunu biliyorsun değil mi? ’ diye soruyordu. Bu gerçekten hiç beklemediğim bir şeydi. Ben ‘ Tamam değişmek için elimden geleni yapacağım. ’ demesini beklerken sarf ettiği lafa bak ya! Sadece ona şaşkın bir yüz ifadesiyle bakarak hiçbir şey demedim. Bazen onu değiştirmek istediğimi bilmiyor sanırım diye düşünmeden edemiyordum.

    İşte tam da beklemediği gibi her şey sapa sarmaya başlamıştı bile. Kimdi bu kızlar şimdi? Ve tahmin ettiği gibi de Shane onlara selam vermişti. Hatta kızın adını da biliyordu. Gel de sinir olma şimdi. Ne demek oluyordu şimdi ‘ Onu en son bıraktığından beri mi? ’ demek. Ne saçmalıyordu bu kız? Ya da ne ima etmek istiyordu? Onlara sadece şaşkın bir şekilde bakıyordum ve o kız gidince ona neler yapacağımı iyi biliyordum. Shane hala sinir olduğum hareketleri yapmakta ısrarcıyken hiçbir şey demeden sinirli bir şekilde elime bardağımı aldım ve bir yudumda içtim. Biraz boğazı yakmıştı ama umurumda bile değildi. Kız birkaç dakika sonra sinirli bir şekilde gittikten sonra Shane bana bakmaya başladı. Sinirli olduğumu anlamıştı şüphesiz. Önemli biri değil? Ona aldırma? Nasıl ya? Daha fazla dayanamayarak patlama vermiştim bile. ‘’ Ne demek istiyorsun Shane? O kızın ve senin sarf ettiğin sözlerden hiçte öyle görünmüyordu. Bana anlatacağın bir şeyler yok mu? Bilmek istiyorum. Hakkım değil mi? ‘’ diyerek kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım. Bir yandan da bacak bacak üstüne atarak bardağımın dolmasını rica ettim. Bu kadarı beni çarpabilirdi ama umurumda bile değildi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shane Larson
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Shane Larson


Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 09/08/10

Şöhret
Puan: 4

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 11, 2010 9:30 pm

Bless’in ani çıkışı Shane’i çok rahatsız etmişti. Shane’in geçmişinden kalma kızlar eğer Bless’i rahatsız edecekse bu çokta kolay bir ilişki olmazdı o zaman. Kızların bu özelliklerine hiç anlam veremiyordu işte. Geçmişte yaşanan ilişkileri gün yüzüne çıkarırsanız yapmış olduğunuz en büyük hata olarak kalır. Geçmişte herkes defalarca hatalar yapmıştır, düzeltebilirseniz ne mutlu size. O iki fahişenin bile aralarına girmesine izin vermemeleri gerekiyordu. Mesela Shane Bless’e daha önce kimlerle birlikte olduğunu sormuyordu sormazdı da. Eğer Bless şu an Shane ile birlikteyse sorun yoktu zaten. Böyle düşündükçe sinirleri katlanıyordu ama serinkanlılıkla cevap verdi. ‘ İki fahişenin bile aramıza girmesine izin mi vereceksin yani? Almanya da neler yaşadığımı anlatmıştım ya! ’ evet, gerçekten de anlatmıştı. Almanya da uyuşturucuya başladığını, bazı sabahlar yanında ki kızın hiçbir şeyini dahi hatırlamadığını her şeyi ama her şeyi anlatmıştı. Çünkü Bless’i gerçekten seviyordu ve sonradan çıkan problemleri yaşamamak için başından kendisini anlatmıştı. ‘ Sırf bir iki ay sonra duyduğun şeyler yüzünden şaşırıp üzülme diye daha hiç kimsenin bilmediği şeyleri anlattım ben sana! ’ konuştukça sinirlerine hakim olmakta zorlanıyordu. Cebinden bir sigara daha aldı ve masanın üzerine koyduğu çakmağıyla yaktı. Derin bir nefes çekti ve ağzından geri verdi. Bu sefer zevkten içmiyordu. Sırf kendini yatıştırıp Bless’i kırmamak için içiyordu. Bless’in bunu bildiğine emindi. Çünkü bunu da söylemişti. Başına giren ağrılara aldırmadan viskisinden birkaç yudum daha aldı. Artık daha sakindi. Bless’in elini eline alıp göğsünün sol tarafına götürdü. ‘ Seni tanımadan önce yaptıklarım için beni yargılama Bless. Şu an da burada senden başka biri yok. Şu an burada başka hiçbir kızın ismi de yok! ’ sadece birkaç kıza bebeğim demişse ne var ki bunda? Dediği kızlarda ya yakın arkadaşıydı ya da tanıdığı. Bless’in elini bırakıp sigarasından son bir yudum aldı. ‘ Beni değiştirmeye çalışma Bless. Ben senin için zaten değişmeye çalışıyorum. En son ne zaman eroin aldığımı hatırlayamıyorum. Sigarayı ya sinirli olduğum zaman ya da eroini unutmak için içiyorum biliyorsun. ’ madem bir kere başlamıştı söylemeye hepsini söylüyordu. Sesi sinirli değildi daha çok mutsuzdu. Gerçekten de kendini düzeltmeye başlıyordu ama bunu Bless’in zoruyla yapamazdı. Shane Bless’in hiçbir şeyini değiştirmek istemiyordu bu yüzden onun kendisini değiştirmeye çalışması Shane’i rahatsız ediyordu. Viskisinden son bir yudum daha aldı. ‘ Seni seviyorum Bless. ’ neden bunu söylediğini bilmiyordu ama söylediği için çok şaşkındı. Evet, Bless’i seviyordu. Sevmediği biri için bu kadar kendini yıpratmazdı zaten. Ama bir cevap beklemiyordu. Bless zaten Shane’in başta ona söylediği şeylere takılmış görünüyordu. Shane’in ona sana-her-şeyi-anlattım dediği yerlere kafa yoruyordur belki de.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 11, 2010 11:52 pm

    Shane'in sözlerinin ardından kendimi çok mahcup olmuş hissediyordum. Shane'in anlattıklarını tamamen unutmuştum ve şuan çok utanıyordum ama onun da öyle yapması gerekmezdi. Benim ne kadar hassas olduğumu da biliyordu. Ama yine de kendimi kötü hissetmiştim. Utanıyordum. Ona haksızlık yaptığım için utanıyordum. Yüzümün kızardığını hissettim ve karanlığa merhamet ettim. Kafamı hafifçe öne eğdim. Ne diyeceğimi bilmiyordum ama bir şeyler söylemeliydim. Kendimi affettirmeliydim. Çünkü Shane'in sesi oldukça sinirli gelmişti. Bu söylediklerimden sonra çok kötü görünüyordu gerçekten ve benim konuşmam iyice zorlaşmaya başlamıştı. Hala ne diyeceğimi bilmiyordum. Shane'in sinirden sigara yakmasına bile bir şey demeye hakkım yoktu. Çünkü her şey için haksız durumdaydım. Ve bu çok kötü bir şeydi. Ama bana bir şey yapacağını sanmıyordum. Çünkü beni seviyordu. Tabii bende onu… Sigarayı da zaten kendini yatıştırmak ve daha fazla kırıcı konuşmamak için yakmıştı. Aniden elime sıcak bir el dokundu ve Shane'in kalbine götürdü. O anda avuçlarımın içi terlemeye kalbim deli gibi çarpmaya başlamıştı. O an söylediği sözler karşısında daha da heyecanlanmıştım ve çok hoşuma gitmişti. Şimdi yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Bu huyuma çok sinir oluyordum. Ama aldırmadan yavaşça adamın gözlerinin içine bakmaya başladım ve küçük bir tebessüm ettim. Bu tebessümüm kesinlikle çok içtendi. Bu davranışları iyice kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu. İyice utanmıştım ondan yüzüm alev alev yanıyordu. Ve bu hiçte hoşuma gitmiyordu. Değişmek ile ilgili aldığım cevap tam da istediğim gibiydi. Kendimi affettirmek için konuşmaya başlayacaktım ki aniden dona kaldım.

    Shane'den ilk defa bu lafı duymuştum ve kendime gelmem biraz zaman aldı. Ve oldukça da şaşırmıştım. Aslında şaşırmamalıydım. Zaten onun beni sevdiğini biliyordum ama nedense şaşırmıştım işte. Her halde hiç seni seviyorum demediğinden de olabilirdi. Ama öyle çok hoşuma gitmişti ki. Bir kaç dakika sonra içime istemsizce suçluluk duygusu yerleşmişti. Az önce söylediğim şeyler için çok kötü hissediyordum kendimi. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ama bir şeyler söylemeye ihtiyacım vardı. Çünkü bir daha böyle olsun istemiyordum. Konuşmak için kendimi toparlamaya başladım. Ne söyleyeceğimi hiç bilmiyordum. Bu gerçekten çok zor olacaktı ama dudaklarımdan çıkan kelimeler kendimi affetme cümlelerine dönmüştü sanırım. ‘’ Üzgünüm Shane. Böyle davranmak istememiştim ama ne yapayım kıskanıyorum seni. Biliyorum sen çok iyi bir insansın. Böyle davrandığım için affet beni. Bir daha olmayacak söz veriyorum. Evet biliyorum. Üzgünüm gerçekten her şey için. Ve bende seni öyle çok seviyorum ki. Bu davranışlarım için beni affedeceksin değil mi tatlım? ‘’ diyerek gülümsedim. Beni affetmesini umuyordum. Birkaç dakika düşündükten sonra kendimi nasıl affettireceğimi biliyordum. Daha önce hiç yapmadığım şeyi yapacaktım. Viski bardağımın son damlasını içtikten sonra hafifte olsa başım dönmeye başlamıştı ama aldırmadım. Hatta orada olan insanlara bile aldırmayarak Shane'in yanına gittim. Yüzüme o tatlı gülümsememi yerleştirerek kucağına oturdum. Ne yapacağımı biliyor olmalıydı. Fazla beklemeden dudaklarımı dudaklarına yapıştım. Bu harika bir şeydi. Hele de insanın sevdiği biriyle yapması çok güzeldi. Şimdi beni affetmemesi için bir neden yoktu değil mi?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shane Larson
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Shane Larson


Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 09/08/10

Şöhret
Puan: 4

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimePerş. Ağus. 12, 2010 9:33 pm

Bless’in her şeyi anladığını belirten yüz ifadesini görünce derin bir nefes aldı Shane. Anlaşamamaktan ve kavga etmekten çok korkuyordu ama sinirlerine sık sık hakim olabilen biri değildi. Bless’in kıpkırmızı yüzünü karanlığa rağmen seçebiliyordu. Özellikle ışıklandırmadan dolayı tam belli olmasa da Shane görebiliyordu. Bless’in özürlerini dinlemek istemiyordu aslında çünkü ortada özür dilenecek bir şey yoktu. Bless diğer kızlardan çok ayrı biriydi ve pislik dolu bir herifi kesinlikle hak etmiyordu. Shane böyle düşünerek kendisine eziyet ederken Bless’in sözlerini daha çok dinlemeye karar verdi. Bir kelime dikkatini çekmişti. Sen çok iyi bir insansın. Shane neredeyse kahkaha atacakken son anda sustu. İyilik mi? Ne iyiliğinden bahsediyordu bu kız? Shane en son bırak iyiliği birine yapığı en küçük yardımı veya nazik sözü hatırlayamıyordu tabii Bless hariç. Belki de bu yüzden Bless onu iyi biri gibi görüyordu gözünde ama değildi ve bu gerçek ileride ne gibi sorunlara yol açacaktı hiç bilmiyordu. Bir şey söyleyemeden Bless’i kucağında buldu. Yüzünde ki gülümseme çok güzeldi. Birkaç saniye sonra dudakları birleşirken Shane bir kolunu Bless’in beline, diğer eliyle de kızın elinden tuttu. Öpücük hem yavaş hem de tutkulu sürüyordu. Öpüşler uzadıkça Shane’in kalbinin ritmi de bozulmaya başlamıştı. Kendisiyle savaşarak zorla dudaklarını Bless’in tutaklarından ayırıp kulağına götürdü. ‘ İçkili bir adamı böyle baştan çıkarmamalısın, güzelim. Sonunun nereye varacağı hiç belli olmaz. ’ dedi fısıltıyla. Kızın yanağına bir öpücük kondurdu. Bless kucağından inip yanındaki sandalyeye otururken Shane bardağında ki son yudumu da aldı. Aslında Bless ile birlikte olmayı istiyordu ama Bless’in ayı hisler içinde olup olmadığını bilmiyordu ve onu zorlamakta istemiyordu. Bardak tekrar dolarken saatin ilerlediğini biliyordu ama saate bakmak istemiyordu. Bu gün içinde ki kaçıncı sigarası bilmiyordu ama cebinden bir tane daha çıkarıp yaktı. ‘ Seni affetmemek için hiçbir sebep yok. Asıl ben özür dilerim. ’ dedi. Öpüşmelerinden önce düşündüğü şeyleri tekrar hatırlamıştı ve bu üzülmesi için yeterliydi. Şu an tek istediği arabaya gidip bir poşet çıkarmaktı ama bunu Bless’e anlatamazdı. Arabayı kullanacağı için uyuşturucu alması hiç de doğru olmazdı zaten. Sadece kendisi olsaydı hiç düşünmezdi ama aynı arabada Bless de olacaktı ve böyle bir şey riske atılamazdı. En fazla kaç saat daha dayanabileceğini de bilmiyordu. Gözbebeklerinin küçüldüğünü hissetti. Neler olduğunu biliyordu ama anlatmak istediği söylenemezdi. Bless’in de duymak istediğini sanmıyordu ama bir sorun olduğunu anlamış gibiydi. Gerçi susuyordu ve hiçbir şey söylemiyordu. Belki de duyacağı şeyden korktuğu için sormuyordu ama o sormadan Shane’in de anlatmaya niyeti yoktu. Ne kadardır sessiz kaldıklarını bilmiyordu ama Shane’e bayağı uzun bir süre gibi geldi. Kim bu sessizliği bozacaktı peki?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimeCuma Ağus. 13, 2010 8:40 pm

    Bir elini belime, diğer eliyle de elimi sımsıkı tutuyordu. Bu öyle çok hoşuma gitmişti ki. Dudaklarını birkaç dakika sonra ayırdıktan sonra bu çok hoşuna gitmiş olmalı ki kulağıma bazı sözler fısıldadı. Evet, aslında şuan birlikte olmanın zamanı değildi ve Shane beni kucağından indirirken yanağıma masum bir öpücük kondurdu. Shane birlikte olmak istiyor olabilirdi ama şuan benim için hiç iyi olmayabilirdi. Bardağımı elime aldım ve yudumlamaya başladım. Saat iyice ilerlemeye başlamıştı ve pistteki insanlar aynı kalabalıkta dans etmeye devam ediyorlardı. Onlar için şuan saatin önemi yoktu ama benim çok geç kalmamam gerekiyordu çünkü evde kardeşlerim olduğu için merak edebilirlerdi. Ama Shane yanımda ve merak edilecek pek bir şey yok. Shane yine sigarasını yakarken beni affettiğini belirten cümleler fısıldıyordu. Ama yüzü hafiften bozulmuştu Shane'in. Sanki göz bebekleri küçülmeye başlamıştı ve yüzü bembeyaz olmuştu. Bu hiçte hayra alamet değildi. Neler oluyordu şimdi durduk yere? Genç adamın yüzüne bakarken neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kendini çok kötü hissediyor gibi görünüyordu ve merak etmeye başlamıştım. Shane kafasını öne eğmişti ve bende elimi çenesine doğru getirerek kafasını hafifçe havaya kaldırdım. Yüzünü daha rahat görebilmek için. ‘’ Neyin var tatlım? Birden rengin soldu. ‘’ diyerek elimi Shane’in yüzünde gezdirmeye başladım. Yüzü de buz gibiydi. Hiç iyi görünmüyordu. Shane biraz tedirgin olsa da daha sonra neden böyle olduğunu söyledi. ‘’ Bak Bless, bir bağımlılığı hemen kesemezsin. Sana da söylediğim gibi en son ne zaman uyuşturucu kullandığımı hatırlamıyorum. ‘’ dedi. Evet, ilk tanıştığımız zaman birbirimizi iyice tanımak için her şeyimizi söylemiştik ve Shane de uyuşturucu kullandığını söylemişti. Ama ben onunla ilgili her şeyi değiştirmek istesem de demek ki bu huyunu değiştiremeyecektim. Aslında gerçekten zor bir durumdu onu da anlamaya çalışıyordum. Ama onun iyi olması için elimden gelen her şeyi yapmak istiyordum ve onun da şuan içmesine izin verecektim. Böyle olmasını tabii ki istemiyordum hiçbir zaman. Şimdi olmasa da daha sonra uyuşturucuyu bırakması için yardımcı olacaktım. Ama şimdi onun iyi olması gerekiyordu. Shane’in bir şey demesine kalmadan olanları anlamıştım ve daha fazla beklemeden konuşmaya başladım. ‘’ Sanırım bu durumunda uyuşturucu kullanmamanın belirtileri değil mi? ‘’ diyerek genç adamın gözlerinin içine bakmaya başladım. O ise mahcup bir şekilde başını sallamıştı. ‘’ Tamam. Şuan yanındaysa gidip alabilirsin ama sadece bir kere. Bunu şuan iyi olman için yapıyorum. Yarından itibaren bırakman için elinden geleni yapacağız tamam mı Shane? ‘’ dedim. Bu laneti bırakması için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırdım. Tabi Shane’in de yardımcı olması gerekiyordu. Genç adam başını sallayarak yüzümü ellerinin arasına aldı ve yanaklarımı öptü. Bu çok hoşuma gitmişti. Bende gülümseyerek bardan çıkışını izledim o arada da viskimi yudumluyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shane Larson
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Shane Larson


Mesaj Sayısı : 24
Kayıt tarihi : 09/08/10

Şöhret
Puan: 4

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimeCuma Ağus. 13, 2010 11:12 pm

Bless’in elini çenesinde hissetti. Bless başını biraz kaldırmaya çalışıyordu. Hiçbir şey yapmadan kızın yüzüne baktı. Durup dururken üşüdüğünü hisseden Shane içinde ki telaşa karşın çok sakin görünüyordu. Bless sorunun ne olduğunu sorarken Shane neredeyse gülecekti. Hangi sorununu anlatacaktı? O kadar çok sorun vardı ki hali hazırda birini seçmeye bile üşeniyordu ama Bless’in neyi kastettiğini biliyordu. O an ki garipliğini merak ediyordu. Yanında ki adam birden gerginleşip hem terleyip hem de üşüyünce kızlar merak ederlerdi herhalde? Yoksa bana ne canım falan mı diyorlardı? En iyisi doğruyu anlatmaktı belki de. ‘ Bak Bless, bir bağımlılığı hemen kesemezsin. Sana da söylediğim gibi en son ne zaman uyuşturucu kullandığımı hatırlamıyorum. ’ bunu söyledikten sonra durdu çünkü daha fazlasına gerek yoktu. Bless hemen anlamıştı tabii ki. Bless’in kendisini değiştirmek için nasıl çabaladığını hatırlayınca acaba doğru şeyi mi yaptım, diye düşünmeden edemedi. Ya Bless sinirlenirse? Gerçi bunun olacağına ihtimal vermiyordu daha biraz önce ki yaşananlar yüzünden ama belli olmazdı tabii. Ama Shane’in başka şansı yoktu. Arabaya gidip onları almazsa neler olacağını tahmin etmekte güçlük çekiyordu. Zaten beynini çalıştırmakta çok güçlük çekiyordu. Kafasının içinde her şey ağır çekim ilerliyordu. Bless’de gerçekten ikilemde kalmış gibi görünüyordu ama sonunda kararını verdi. Shane kesin bir dille ret beklerken Bless onu yanılttı. Bu olanların uyuşturucu kullanmamanın belirtileri olup olmadığını soruyordu. Ne diyebilirdi ki? Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştı. Neredeyse her gün aldığı için tam olarak böyle şeyler yaşamış biri sayılmazdı. Sadece başını sallamakla yetindi. Bless için gereken cevap buydu zaten. Sadece bir kere diyordu Bless ama Shane bu sözü nasıl tutacağını bilmiyordu. Yinede başını sallayıp kızın yüzünü ellerinin arasına aldı. İki yanağından da öperken aslında daha fazlasını istediğini fark etti. Ama bunu yapmayacaktı Bless isteyene kadar tabii ki. Sandalyesinden yavaşça kalktı. Hızlı adımlarla dışarıya çıkarken iyi mi yoksa kötü mü yaptığını bilemiyordu sadece hisleriyle karar veriyordu ve karar verilmişti.

Arabadan içeriye girdiğinde elini direksiyonun yanında ki bölmeye götürüp küçük bir poşet çıkardı. Bölmede beş poşet daha vardı. Neredeyse birkaç saniye içinde poşette ki tüm uyuşturucuyu içine çekmişti. Boş poşeti avuçlarının arasına alıp sıkarken kendini çok ama çok rahat hissediyordu. Yüzüne renk geldiğinin farkındaydı ve başında ki ağrı anında kaybolmuştu. Artık ne üşüyor ne de terliyordu. Kaç gündür susuz kalmış gibiydi ve anca bir bardak su içme fırsatı bulabilmişti. Ama gözünü önünde ki bir şişe suya dikmişti. Bölmeden iki poşet daha aldığında aklına Bless’in görüntüsü geldi. Hem mutsuz hem kızgın görünüyordu. Ne yaptığının farkına varıp öylece kalakaldı. Sadece bir poşet yetmemişti işte. Yine de kendini iyi hissediyordu. İhtiyaçtan değil isteği yüzünden birkaç poşet daha uyuşturucu alması hiç iyi olmazdı. Zor da olsa poşetleri bölmeye atıp bölmeyi itti. Birkaç dakika bekleyip dışarıya çıkınca kendini çok iyi hissediyordu. Biraz yürüyüp bara girdi. Bless’i gördüğünde yanında ki adam hemen dikkatini çekmişti. Shane’e sırtı dönüktü ama Bless’in yüzünde ki rahatsızlık ve şok ifadesinden anladığı kadarıyla istenmeyen misafir rolünü oynuyordu. Adamın omzuna elini koyunca gözleri kendisine çevrildi. ‘ İstersen rahat bırak kızı ne dersin? ’ Shane’in kim olduğunu anlayamamış olacak ki Bless’i yatağa atmak isteyen biri daha varmış gibi konuşmaya başladı adam. ‘ Hey, halledebiliriz. Ama kavgaya değecek bir kız değil. Biraz saf gibi geldi bana. ’ Shane alaycı bir tavırla güldü oysa ki içinden de olsa çok sinirliydi. Aklına gelen ilk şeyi yaptı. ‘ Ya, öyle mi? Bakalım ben kavgaya değer miyim? ’ yumruğunu adamın gözüne patlattı. Müziğin sesi yumruğun ve adamın sesini bastırmıştı. İstediğinden daha hızlı vurmuş olmalı ki adam masaya çarpıp yere yığıldı. Shane içinden Tanrıya şükür bizim masaya çarpmadı diye düşündü. Bless adeta dehşete düşmüş görünüyordu ama eğer oraya geldiğinde Bless’in yüzünde hoşlandığına dair en ufak bir mimik görseydi böyle yapmazdı. ‘ Çok üzgünüm hayatım. Hadi gel. ’ dedi elini kızın beline atarken. Masaya parayı bırakıp çıkışa doğru ilerledi. ‘ Seni bırakmamam gerekirdi. ’ diye mırıldandı ama Bless’in bunu duyup duymadığından emin değildi. Dışarıya çıkarlarken Shane Bless’in yüzünde ki neşeyi görünce sırıttı. Yine de gece iyi bitmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blessing Ivalyn
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Blessing Ivalyn


Mesaj Sayısı : 499
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : Bless

Şöhret
Puan: 42

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 14, 2010 4:03 pm

    Bardağımdaki viskinin bittiğini anlayınca barmene doğru döndüm ve bir bardak daha viski istedim. O sırada tanımadığım bir sesin bana doğru seslendiğini duyunca sesin geldiği yöne doğru kafamı çevirmedim. Çünkü adamın sözleri hiçte iç açıcı değildi. Rahatsız ediciydi. ‘’ Hey baksana! Senin gibi bir fıstığın bu saatte yalnız kalması ne büyük bir şanssızlık öyle değil mi? Ne tesadüf bende yalnızım yanıma gelmek ister misin bebek? ‘’ dedi ve kahkahayı patlattı. Bu adam kesinlikle sarhoştu ve benden faydalanmak istiyordu. Her halde az önce yanımda olan Shane’i görmemişti. İçimden adeta o adam için lanetler okuyordum ama tek bir söz bile söylemedim. Sadece duymazlıktan geliyordum. Viski bardağımı alarak bar çıkışına doğru döndüm ve pisttekileri izlemeye başladım. ‘ Neredesin Shane? ’ diye içimden geçirmeden edemiyordum çünkü adam zil zurna sarhoştu ve şuan tek başıma bana neler yapabileceğini aklımdan bile geçirmek istemiyordum. Aniden tekrardan adamın sesini kulağımın dibinde hissettiğimde irkildim. Çünkü adam tam yanımda oturuyordu ve parmaklarını da kollarımın üzerinde gezdiriyordu. Tüylerim diken diken olmuştu. ‘’ Beni duymadın galiba bebek. Bu gece benimle olmak istemez misin? Sana unutamayacağın bir gece yaşatabilirim. Ne dersin güzelim? ‘’ derken adam iyice içime doğru sokuluyordu. O kadar rahatsız olmuştum ki ondan kurtulmak için kollarımı silkelemeye çalıştım ama başaramamıştım. Utanmasa beni öpecekti. ‘’ Git başımdan seni pislik! ‘’ diyerek adamın elinden güçlükle kurtuldum. Nihayet o sırada da Shane çıka gelmişti. O an onu orada görünce o kadar sevinmiştim ki anlatamam. Shane adamı beni rahat bırakması için tehdit ederken yüzünde oldukça öfkeli bir bakış vardı. Tabii bir de uyuşturucu çekmesinin verdiği sersemlik. Ama adam Shane’i anlamamış olsa gerek hala saçmalıyordu. Ben ise Shane’in kolunu sımsıkı tutuyordum. Orada kavga olsun istemediğim için Shane’in kolundan çekiştirmek istesem de başaramadım. Shane beni aldırmayarak adama güldü ve tekrardan alaycı ses tonuyla konuştuktan sonra adamın yüzüne okkalı bir yumruk yerleştirmişti. Adam sersemleyerek yere yığıldı. Ben ise şok içindeydim. Shane'in böyle bir şey yapacağını hiç ummuyordum. Şaşırmıştım. Ben adamın yerde yatan bedenine şaşırmış bir şekilde bakarken Shane benden özür dilerek elini belime attı ve oradan uzaklaştırdı. Ama orta da özür dilenecek bir şey yoktu ki. Evet, beni yalnız bırakmaması gerekiyordu ama olmuştu bir kere artık önemli değildi. Bardan çıktıktan sonra yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Bu hareketi beni etkilemişti doğrusu. Bu sayede beni sahiplendiğini hissedebiliyordum. Bardan çıktıktan sonra genç adamın yanağına masum bir öpücük kondururken ‘’ Teşekkürler bir tanem. ‘’ dedim ve gülümseyerek elimi Shane’in eline kenetledim. Shane’in de yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Şimdi gece bittiğine göre evlere dağılmanın zamanı gelmişti değil mi? Ama bildiğim tek şey vardı. O da bu geceyi asla unutmayacaktım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Kahverengi. Empty
MesajKonu: Geri: Kahverengi.   Kahverengi. Icon_minitimePerş. Ağus. 19, 2010 5:58 pm

Rpler puanlandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kahverengi.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Manhattan :: Harrison Street Club-
Buraya geçin: