Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Portakal.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Clementine Crandal
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 663
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Cle.

Şöhret
Puan: 70

Portakal. Empty
MesajKonu: Portakal.   Portakal. Icon_minitimePtsi Ağus. 09, 2010 11:16 pm

Portakal. Kristen9 x Portakal. 28911302
Loretta & Clementine


Evet başlık bulamadım yine.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Crandal
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 663
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Cle.

Şöhret
Puan: 70

Portakal. Empty
MesajKonu: Geri: Portakal.   Portakal. Icon_minitimePtsi Ağus. 09, 2010 11:17 pm

Kendimi araba panellerindeki oyuncak köpekler gibi hissediyorum. Sözde alkole dayanıklı olan vücuduma o kadar yükleme yapmaya başladım ki bir yerimi kessem muhtemelen saf alkol akacak artık. Ve bu benim için pek de iyi bir durum değil. Kafamı dik tutamadığımı düşünürsek. Kaç saattir buradayım bilmiyorum daha kötüsü ne içtiğimi ya da ne kadar içtiğimi de bilmiyorum. Yine de benim kadar kötü durumda olsa bile başımı üstüne devirebileceğim biriyle olmak iyi geliyor. Yanımdakinin Loretta olduğunu düşününce bu daha nefis bir duygu. Beni hala güldürebilecek kaç insan kaldı merak ediyorum. Üçü garantilemek bile bir mucize şu durumda.
Loretta mesaj attığında bu gece dışarı çıkmayacağım yalanları atıyordum kendime. Ayık kalıp acımla yüzleşeceğim gibisinden şeyler. Kendi boşluğumda gözlerimin üşümesini, kışa dönen sözcüklerimi ve ölüme geveze kesilmek için bekleyen bileklerime karşı koymayı hissetmek için burada kalacağım diyip duruyordum kendime tekrar tekrar. Gizli notalar üflediğin yüzüme bakıp bir şeyleri kabullenmeyi ve sıradan bir insana düşünmeyi denemeye karar vermenin sınırındaydım. Çöle dönen gözlerini düşünmemekten vaz geçerek acımın dibinde kumdan kaleler yapacaktım. Sadece şarabın tadını alıp düşlerimin onun rengiyle kırmızıya boyanmasını, gözlerinin ışıltısının yüreğimde yakamoza dönüşmesini izleyecektim, ucuz televizyon dizisi izler gibi.Şimdilerde sabah olur güneş doğarmış, palavrasını yutmayacaktım. Ben sabah olduğunu gülüşünden anlardım. Oysa kaç zamandır sadece gece. Gıdıkladığımda gülmeyen hüzünle beraber ağlayacaktım. Bu geceyi sağ atlatmaktan başka bir ümidim yoktu ve bunu başarırsam kendi krallığımda egomu beslemiş olacaktım. Her şeye rağmen güçlüyümcüler listesine adımı yazdıracaktım. Sonra telefon ilahi bir kurtuluş gibi yanıp söndü gözlerimin önünde. Bunu sağ kalmam için gerekirse alkolün dibine vurabileceğime dair yolladığın izin yerine koydum ve kendimi dışarı attım en hızlı biçimde.
Sıcak bir karşılaşma ve ilk andan başlayan gülme isteği.. Ne olduğumu ya da nelere battığımı bilmeyen insanların yanında sinir bozucu oluyorum. Ama bilmediği halde çok değer verdiğim insanların yanında fazlasıyla neşeli. Kendimle beraber devireceğim insanlardan değiller çünkü. Düşlerin gri kaldırımlarını öpmem gerekmiyor onlarlayken. Üstüme birkaç beden büyük kahkahalarla idare edilen eğlenceli bir gece geçiriyorum sadece. Loretta'yla karşılaşmamızdan itibaren bu gecenin de bu şekilde olacağının sinyallerini farkedebiliyorum içten içe. Bu gece biraz daha farklı olsun diye öncekilerin aksine ucuz bir arka sokak barına giriyoruz birlikte. Kapının önündeki motorlardan bile buraya giren insanlar hakkında bir fikir edinebilirsiniz zaten. İçerisi de bizi yanıltmayacak biçimde. Sigara dumanının sis gibi çöktüğü loş bir ortamda düşüncelerinizi bile duymakta zorlanacağınız bir müzik sarılıyor kollarınıza. Eğer rahatsız edilmeyecek kadar çirkinseniz oldukça rahat ve hiçbir şey düşünmeden geçirebileceğiniz saatleri sunuyor size. Çirkinseniz.. Ya da müdavimiyseniz ve alışmalarına izin verdiyseniz yüzünüze. Bizimki tam bir delilik hali bu yüzden.
Müzikten çok karışık dekorun baş ağrısına yol açacağı düşüncesiyle bara oturuyoruz. Cebimdeki sarılı marihuanalardan birini Loretta'ya uzatıyorum, başlangıç için yeterli olacağı düşüncesiyle. Yanındaki içkinin yardımıyla biraz da içmeye başladığımız andan sonra kısa sürede çarpılmış hale geliyoruz. Sonrası bulanık. Filmlerde bayıltılıp tecavüz edilen kadın ifadesiyle kullanmak gerekirse tam anlamıyla bulanık. Parça parça şeyler hatırlıyorum sadece ve bir anı sadece yaşarken farkına varabiliyorum. Üç saniye içinde kendini sıfırlayan bitki kılıklı balıklara döndüm. Altı da olabilir. Aslında o hayvan balık olmayabilir de. Neyse. Bardağın dibine ulaştığım saniyelerden birinde Loretta'nın tarafından biri bölüyor alkolle olan ilişkimi. Seni tanıyor muyum? demeye çalışıp başaramayacağım sanırım. Bir şeyler dökülen dudaklarına rağmen cümleler bana bir şey ifade etmiyor, duyamıyorum bile onları. Loretta'nın alkollüyken bile asılanlarla baş etme yetisine güvenerek elimi kaldırıp bir bardak daha söylüyorum kendime. Kolumun ağırlığı fazla geliyor ve kaldırdığım sol kolum beni aşağa çekiyormuş gibi hissediyorum ve solumda duran hiç bilmediğim birinin sırtına düşüyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Loretta Ann McLoren
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Loretta Ann McLoren


Mesaj Sayısı : 193
Kayıt tarihi : 30/07/10
Lakap : Lory

Şöhret
Puan: 41

Portakal. Empty
MesajKonu: Geri: Portakal.   Portakal. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 11, 2010 1:08 am

Gossip Girl'ün çıkarttığı o inanılmaz haberden sonra, Loretta yeni yeni kendisine geliyordu. Okuldaki tüm ucubelerin ona olan bakışı değişmişti. En alt basamakta oturmaya mahkum kalanlar bile onunla konuşabiliyordu. Hayatında hiç bu kadar düştüğünü hatırlamıyordu ve bir an önce yeni haber sayesinde o salak haberin unutulmasını istiyordu. Çok fazla takılmıyordu artık, ne de olsa Jeremy ondan hoşlandığını göstermişti. Artık sevgili olduklarına göre, Jerry kimsenin Loretta'ya "ucuz kız" gözüyle bakmasına müsade etmezdi. Bu zamana kadar Loretta'yı sahiplenen bir çok erkek olmuştu ama hiç birisi Jeremy'nin ona verdiği rahatlığı verememişti. Hala çözemediği bir şey vardı onda, hala anlamadığı bir şey. Ve bu herneyse Loretta'yı ona sıkı sıkı bağlıyordu. Loretta'nın hayatında hiç bir şey daima sürmemişti ama hiç bir şeyin daima sürmesini de bu kadar istememişti. Her saniyesini, her dakikasını onunla geçirmek isterken bunu bastırmak zorunda kalıyordu. Onu sıkmaktan öylesine korkuyordu ki! Yanındayken konuşmaya bile çekiniyordu. Jeremy, bu derece büyük heyecan katıyordu hayatına, bu derece büyük mutluluk...

Jerry'nin arkadaşları ile dışarı çıkacağı bir günde, Loretta'da biraz kafa dağıtmanın hiçde fena olmayacağını düşünmüştü. Kafa dağıtmak dediği anda aklına gelen bir tek kişi olmuştu; Loretta'nın sayılı dostlarından biri olan Clementine. Onunlayken bütün negatif duygulardan arınıyordu. Tüm olumsuzluklar tam o anda peşini bırakıyordu. Cindy'le, Michelle'le, Brooke'la olmak da mükemmeldi elbette ama Clementine daha çok kendisi gibiydi. Tıpkı adı bile konulmayan bir yöntemle birilerinin aklına girmek gibiydi. Nasıl olur da iki insan aynı anda aynı konulara yoğunlaşabilir ki? Aralarındaki bu özel arkadaşlık bağı, onları birbirlerini tamamlayan ruh ikizlerine çeviriyordu adeta. İşte bütün bu geçerli sebepler yüzünden tanrının bile unuttuğu bu bar köşesinde yanında oturan kişi Clementine'di.

Bu ucuz barın, eski püskü kapısından içeri girildiğinde - tıpkı her barda olduğu gibi - uzunca bir tezgah göze çarpıyordu. Tekli, yüksek tabureler bu kirli tezgahın önünde beceriksizce dizilmişti. Alt sınıf olduğu her haliyle belli olan bir kaç insan barın tam ortasındaki disko topunun altında dans ediyordu. Topa bakıldığında bir kaç parçasının kırıldığını ya da eksik olduğunu görmek mümkündü. Koyu kırmızı renklerin hakim olduğu bu barda pek çok garip görünüşlü insan bulunabilirdi. Loretta ve Clementine'in saçtığı ışık işte tam da bu yüzden fazlasıyla göze çarpıyordu. Geçen gün yaşadığı uyuşturucu felaketinden sonra bu bara gelmenin pek de doğru olmadığını düşünse de, bir kez daha sorumsuzca davranmıştı işte. Jeremy'nin buraya - asla - uğramayacağını bildiğinden bu iki kızı, aç bir kurt gibi saldırmayı bekleyen erkek sürüsünün arasından kurtarabilecek bir süper kahramanın olmadığını da biliyordu. Yine de onlara yardım edebilecek Jerrmy'den daha az seksi, hafif tombul, mavi üniforma giymiş coplu adamlar bulabilmek mümkündü.

Loretta önünde duran buzlu viski bardağını kavradı ve olduğu gibi kafasına dikti. Yarısı dolgun dudaklarının kenarlarından çenesine doğru aksa da bunu pek önemsemedi ve sağ elinin tersiyle sildi. Karşısında bir ayna olmadığı için rujunun yanağına bulaştığını fark etmemişti bile. Alev kızılı saçlarını mekanda ki müziğin ritmine uydurur bir biçimde savuruyordu. Kafası sağa sola hareket ederken beyninin fırlama ihtimalinden korktu ve bunu yapmayı kısa bir süre kesti. Bir viski daha isterken boşta kalan elinin Clementine tarafından doldurulduğunu hissetti. Elindeki uyuşturucuya baktığında bunun dişine göre olmadığına karar verdi. Yine de lazım olabileceği düşüncesiyle geri vermedi ve onu çantasının içine daldırdı, güvenli bir köşeye bıraktı.

Çantadan elini çekerken çıkarttığı beyaz toz dolu iki tane naylon poşetten bir tanesinin göğsünün arasına sıkıştırdı. Diğerini Clementine'e uzatacaktı ki, yan taraflarında bulunan bir adamın üzerine yığıldığını gördü. Telaşla oturduğu bar taburesinden kalktı ve yerde hareketsiz duran Clementine'e doğru eğildi. Üzerine düştüğü adamda tıpkı Loretta gibi onun başında onu kaldırmak için uğraşırken, ellerinin pekde masum olmayan bir yerde Clementine'in göğüslerinde olduğunu fark etti. Loretta öncelikle ne yapması gerektiğini kestiremedi ama daha sonra aklına gelen ilk tepkiyi verdi. Ufak bir çığlığın ardından tezgahtaki çantasını kaptı ve adamın kafasına geçirmeye başladı

"Çek ellerini ondan! Seni lanet olası - serseri!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Portakal.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: Kapital Şehirler :: Diğer Şehirler-
Buraya geçin: