Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Tanıdık

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Tanıdık Empty
MesajKonu: Tanıdık   Tanıdık Icon_minitimePtsi Ağus. 09, 2010 1:32 pm

Tanıdık Ben5 Tanıdık 020
Alex Mclain & Becky Wandall

Sağ kulağındaki çınlama hala devam ediyordu. Alex avucunu kulağına bastırıp çınlayan kulağının üzerinde zıpladıktan sonra gözlerini kırpıştırdı. “Ahbap kulağım çınlıyor.” Dedi dalgın sesiyle. Omzuna asılı gitarı belinin önüne getirip hasır şapkalı adamın kendisine doğru dönmesini izledi. Koyu renkli adam yüzüne tezat inci renkli dişlerini gösterircesine sırıttı ve koca elini Alex’in omzuna atıp elindeki yarısı dolu şişeyi uzattı. “Bundan iç evlat, bir şeyin kalmaz.” Dedi ağır Jamaica aksanıyla. Alex yarısı dolu Jack Daniels’a bakıp lütuf olarak kabul ettiği şişeyi alıp biraz daha içti ve geri verdi elinin tersiyle ağzını silip. Uzun süredir grup ile çalmadığını düşündüğünden mekâna bir gig için gelen grupla anlaşmış ve basgitar çalarak geri vokal olmayı kabul etmişti. Hiç para istememiş sadece içki ısmarlatmış olması adamları oldukça keyiflendirmişti. Üç zencinin arasındaki tek beyaz olmasının rahatsızlığını da onların gözünde en aza indirgemişti, para istemiyor oluşu sanki zenci yapmıştı bir anda onun gözünde. Onlarla sohbet ettiği zamanlarda aslında kıyak tipler olduğuna karar vermişti. Birkaç komik bel altı fıkra ve politik düşünceden sonra zaten Alex’i iyiden iyiye kendilerinden bellemişlerdi. Bir iki dakika sonra da çıkacaklardı işte. Alex özellikle lise başlarında Jazz gruplarıyla takıldığından yine bir jazz grubuna ortak olmuştu. Bunun için Birdland Jaz barı daha uygun görseler de NY Place Hotel de isim duyurmak için iyi bir yerdi. En azından menajerleri onlara böyle demişti. Şişman saksafon çalan adam gözkapaklarının altından Alex’e tereddütlü bir bakış attıktan sonra tok sesiyle “Gidiyoruz.” Dedi. O an kayda değer kimsenin orada olup kendini izlemeyecek olmasına üzülüyor olsa da en metin edasıyla takip etti tek gecelik ekibini. Sahneye çıktıklarında saçlarını geriye taradı ve etrafa bakınmadan gitar akorlarına oturttu elini ve parçanın ilk melodisinin siyah, cilalı piyanodan dökülmesini bekledi. Ardından kendisi girecekti melodinin temelini oluşturmak için. Piyanonun o yedi tuşu cıvıldadıktan sonra Alex belindeki gitarın tellerine dokundu yavaşça. Saksafonun nefis sesi kulaklarının arkasından duyuldu ve ürperdi. Jaz müziği seviyordu, simsiyah gitarını sevdiği kadar. Jamaica aksanlı sarhoş adam şarkıya kelimelerini kattığında bu grubun adam gibi bir yere geleceğinden emindi. Alnından akan ter tarafından gıdıklanırken dudaklarını birbirine bastırdı ve ayağına takılan kablonun üzerinden geçip kendi mikrofonuna doğru yürüdü. İşte o an sadece bir saniyeliğine gözlerini çevirdiği seyircide kayda değecek insanı gördü. Gözleri kalanda dolaşmadı, küçük dudak kıvrımı aracılığıyla tebessüm ederken şarkının kendine düşen sözlerini söyledi solistle beraber. Sesi abartı sarhoşluktan çok buğulu bir çakır keyf edasındaydı, melankolik bir ruh halini anlatsa da aksine memnundu Becky’yi burada gördüğüne. Tekrar gitarına dönmeden önce solistle bakıştı ve tellere indirdi gözlerini. Arada melodiyi adlandıracağı anlarda mikrofona yaklaşıp Becky’ye bakıyor ve gülmemek için zor duruyordu. Sonunda son kelimeyi yavaşça, piyanonun ve solistin yumuşak dokunuşuyla söyledikten sonra insanların alkışı arasında saksafoncu adama yürüyüp boynundan çıkardığı gitarı uzattı. “Benim için bu geceliğine bununla ilgilenir misin Tyler?” Adam onaylarcasına bir şey mırıldandıktan sonra Alex sahneden atlayıp Becky’nin yanına gitti. “Bu seferkinde burada olacağımı biliyor muydun yoksa yine kuaföre mi uğradın?” dedi sırıtırken. Kuzeninin nedense bulunmamayı beklediği zamanlarda yırtık çoraptan fırlayan parmak gibi belirme alışkanlığı vardı.


En son Alex Mclain tarafından Cuma Ağus. 13, 2010 11:09 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cécile Jousselin
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Cécile Jousselin


Mesaj Sayısı : 152
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 4

Tanıdık Empty
MesajKonu: Geri: Tanıdık   Tanıdık Icon_minitimePtsi Ağus. 09, 2010 2:41 pm

Aniden işittiği o tanıdık ses kulak kıvrımlarındaki yerini alırken, hızlı bir hareketle oturduğu taburede döndü. Saatlerdir beklediği kişi sonunda gelmişti. Onu o sahnede şarkı söylerken görmek Cécile'in Alex'e karşı olan hayranlığını biraz daha körüklemişti. Bir çift dipsiz kuyuyu andıran simsiyah gözlerini ve yüzünü çevrelercesine çenesine kadar uzanan saçlarını oturduğu yerden bile seçebiliyordu. En belirgin özelliğiyse son zamanlarda bakışlarında görülmeye başlayan fütursuz edaydı. Ki bu Alex'i daha çekici kılıyordu. Hastalıklı gözlerle onu süzerken tebessümüne karşılık verdi. Ardından tekrardan önüne dönerek, kaideye bıraktığı viski bardağındaki son yudumu aldı. Alex'i burada bulmayı planlıyordu, evet. Fakat sahnede, bir nevi bir konserin ortasındayken onunla nasıl yakınlaşabilirdi ki? Bu işleri daha da zorlaştırmıştı. Düşünceleri yavaş yavaş Cécile'i karanlığa iterken, sahibini kim olduğunu gayet iyi bildiği sesle birlikte tekrardan taburesinde döndü. “Burada olacağımı biliyor muydun yoksa şansa mı bağlamalıyım?” Ah, aslında ikisine de bağlanabilirdi gayet de. Orada olacağını biliyordu, fakat tam olarak emin değildi. Duyduğu söylentilerin doğru çıkması da onun şansı olsa gerekti. Devam ederek kentini tanıttığında genç kızın dudakları istemsizce yukarı kıvrıldı. Gerçekten onu unuttuğunu mu sanmıştı? Tanrı aşkına, günlerdir onu bulma amacıyla girmediği bar kalmamışken bunu demesi... Alex'in ardından Cécile de bir içki daha istedikten sonra hafifçe genç adama doğru eğildi. "Ah, seni unutmak mümkün mü A?" Ne yaptığının tam olarak farkında değildi. Daha doğrusu farkındaydı ama kendine engel olamıyordu. Onu istiyordu, bu açık ve netti. Fakat böylesine ucuz davranmak istiyor muydu? Hayır. Yine de ona biraz daha yaklaşırken, duygularını dizginleyemiyordu.

atakuleden at beni çok rezil oldu ama bahanemi biliyosun falan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alex Mclain
St.Jude IV.Sınıf, Admin
St.Jude IV.Sınıf, Admin
Alex Mclain


Mesaj Sayısı : 1215
Kayıt tarihi : 18/07/10
Lakap : Lex

Şöhret
Puan: 113

Tanıdık Empty
MesajKonu: Geri: Tanıdık   Tanıdık Icon_minitimePtsi Ağus. 09, 2010 5:56 pm

Cecil’in sözlerine alayla güldü. Son zamanlarda kendini Jekyll and Hyde gibi hissetmemesi elde değildi. Cecil ile tanıştığında resim dersi için acil bir proje yapması gerekiyordu ve modelinin önüne çıkan ilk kişi olması gerektiğine karar verdiğinde melek gibi karşısına çıkmıştı. Alex için onu çizmek büyük bir lütuftu, mükemmel hatları ve bir Afrodit tablosuna benzer ifadesiyle projeyi başarıyla vermişti, hatta çoğu kişiyi çizimine hayran bırakmıştı. Bunun kendi kopyalama yeteneğinden mi yoksa Cecil’in duru güzelliğinden mi olduğunu kestiremiyordu gerçi. Ama o an altın sarısı saçları güneşten çalınmış ışık saçakları gibi görünüp onu daha arzulu kılan çıplak omuzlarını yalarken Alex bile içindeki onu elde etme arzusuna karşı gelemiyordu. İşte onun karanlık yüzünü ortaya çıkaran da bu testosteron seviyesini arttıran cezp edici yanıydı Cecil’in sesi bile kendisini baştan çıkarmaya yeterdi aslında. Arkasından az önce beraber çaldığı grubun konuştuklarını ve toparlanma seslerini duyabiiliyordu. Bir ara gitarı almak için onlara uğradığında teşekkür ve tebrik etmesi gerektiğini hatırlattı kendine. Mekânın cılız ışıkları yüz hatlarını gezerken Alex önüne gelen içkenden bir yudum aldı ve mayhoş tadın ürpertisinin hoşluğuna bıraktı kendini. “Aslında kendimi daha hatırlanacak kılan başka yanlarım da var.” İç gıdıklayan sesi paha biçilmez gülümsemesine eklendiğinde inanılmaz bir birleşim çıkıyordu. Alex bu yanını bildiğinden bu şekilde Cecil’e saldırmaktan çekinmedi. Yeniden onunla göz teması kurarken şeytan kulağına onunla ilgili tahrik edici şeyler fısıldıyordu. "Öğrenmek ister misin?" Gözünün önüne düşen koyu kahve saçları loş ışığın altında gözleri ve ruhu kadar karanlık duruyordu.

bknz. devam etseydim seni yönlendirmek zorunda kalırdım o yüzden *-*
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tanıdık
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Manhattan :: The NY Palace Hotel-
Buraya geçin: