No 565

Angela Zoey Queen ~ Darqsoul Staner

Gece yarısından daha geç

3. Tekil şahıs

Bugün Zo bütün gün bardaydı. Kaç bardak viski içmişti kim bilir ? Kafası o kadar güzel ki 2 dakika önce ne yaptığını bile bilmiyordu... Bazen o kadar gerekiyor ki sarhoş olmak. Hele insanın kafası bu kadar karışıkken sarhoş olmak sana göre paha biçilmez bir eğlencedir. Bugün gerçekten hiç içmediği kadar içmiş ve hiç olmadığı kadar sarhoş olmuştu. Viskinin acı tadını hala boğazında hissediyordu. Bardan sonra Ny Palace Hotel'e gitmeyi tercih etmişti. Çünkü evde bir de annesi ve üvey babasının zımbırtılarını çekmek istemiyordu. Bugünlük burada kalmayı düşünüyordu. Otel resepsiyonistinden bir anahtar aldı. No 567 idi. 567 hah çok aritmetik diye düşündü Zo.

Kaç kat yukarıdaydı. Oraya yürüyerek çıkana kadar merdivende sızarım ben ya diye mırıldandı kendi kendine. Asansörün çağırma düğmesine bastı. Yukarıdaki katların iniş numaralarına bakıyordu. Altı. Beş. Dört. Üç. İki. Bir. Ve sonunda bu kata geldiğini belirten 'drink' sesi duyuldu. Asansörün otomatik kapısı açıldı. Kimse yoktu. Zo asansöre bindi. Zo'dan başka birisi 2. kata çağırmıştı. 2. kata gelince durdu ve kapı açıldı. İçeri Darq girdi. Ahh bu St. Jude'den arkadaşı Darq'tı. Çok yakışıklı çocuktu doğrusu. Zo'nun gideceği katın düğmesine bastı. Zo ona baktı.Onu tanımıştı Darq gülümsedi. ' Selam ! Senin burda ne işin var ? ' dedi.Zo'da ona gülümsedi. ' Hiç. Sadece kafa dağıtmaya geldim. ' dedi. Sarhoşluğun etkisiyle ağzını biraz yayarak konuşuyordu. Sarhoş olduğunu anlamıştı. Ona şüpheli gözlerle baktı. Zo ona biraz daha yaklaştı. ' Ne ? Biraz içmiş olamaz mıyım ? ' dedi. Biraz içmediğini o da biliyordu. Ama çocuğun kendisinden soğumasını istemezdi. Yani kütük gibi sarhoş olmuşsun sen bile diyebilirdi ona. Ona hiç bu kadar dikkatli baktığını hatırlamıyordu Zo. Çocuğa baktı ve biraz daha çaktırmadan yanaşarak ' Senin burda ne işin var ? ' diye sordu.

Evde olanlardan sonra evde kalma fikri hiçte akıllıca değildi.Babamla birbirimize girmiş olmamız evin huzurunu kaçırmıştı ve bende böyle bir durumda yüzsüzce evde kalamazdı.Kapıyı çarpış sesim sokakta yankılanmıştı ve hala pişman değildim bu yaptığımdan.Bu onlara benden bir ültimatomdu.Gerekse sokakta yaşar o eve dönmezdim,her şeyi göze almış bir biçimde paltosu bağlı ve elleri paltonun cebinde mistik bir havayla sokakları aşıyordu,önüne çıkan bir teneke şişeyi tekmeledi ve çöp kutusunun yanına gönderdi.Palace oteli gördüğünde oraya doğru döndü ve resepsiyondan bir anahtar alarak asansöre geldi ama daha bekleyeceğini anladığında hemen yukarı çıkmıştım.Yukarı çıktığında asansörün 1. katta olduğunu gördü hemen çağırdım.Asansör geldiğinde kısa bir ses duydu.Kapı açılmıştı asansörün içine bakmadan girdim ama kafamı kaldırdığımda yanımdaki hoş hatunu farkettim.Önceden tanıdığım bir kızdı adı aklıma gelmemişti ama en azından onunla konuşabilirdim.Gülümseyerek ona baktım ' Selam ! Senin burda ne işin var ? ' O da gülümseyerek bana cevap verdi ' Hiç. Sadece kafa dağıtmaya geldim. ' İçkili gibi kokuyordu bana biraz daha yaklaştı ' Ne ? Biraz içmiş olamaz mıyım ? ' Gözlerini gözlerime dikmişti ve çaktırmadığını sanıyordu ama bana yanaştı ve ' Senin burda ne işin var ? ' Ona baktım ve gözlerimi kısıp dışarı baktım ' 1 .pnenin yani babamın zorlamasıyla buradayım ve her zaman bana karşı.Aslında umrumda değil kendi kendime bakabilirim ama o onun parasına ihtiyacım var sanıyor ' Yüzümü ona çevirdim ve burunlarımız neredeyse birbirimize değiyordu...

' 1 .pnenin yani babamın zorlamasıyla buradayım ve her zaman bana karşı. Aslında umrumda değil kendi kendime bakabilirim ama o onun parasına ihtiyacım var sanıyor ' dedi ve yüzünü Zo'ya döndüğünde neredeyse burunları birbirine değiyordu. Zo ona baktı ve sadece '' Hıhı anladım... ' dedi. Zo şimdi onun dudaklarına yapışmamak için kendini zor tutuyordu. Lanet olsun ki uyanınca bunların hiç birini hatırlamıyacaktı belkide.

İkisininde asansör de sadece nefes sesleri geliyordu. Darq'ın soğuk ve nane kokulu nefesini Zo hissedebiliyordu... Biraz birbirlerine bakıştılar. Gidecekleri kata gelinceye kadar... Sonunda gidecekleri kata gelmişlerdi. Zo asansörden indi ve Darq'a bakarak ' Kaç numara ? ' dedi. Yanakları kızarmaya başlamıştı bile Zo'nun. Neden hep heyecanlandığında kendini belli etmek zorundaydı ? Sarhoş olduğundan belkide sabah hiç bir şeyi hatırlamayacaktı. Ama hatırlamamak bazen işine geliyordu. İnşallah dedikoducu kız beni kör kütük sarhoşken görmemiştir diye iç geçirdi. Yoksa gerçekten çok kötü dedikodulara neden olabilirdi. Ama bu şu an hiç umurunda değildi. Şu an umurunda olan tek şey sadece Darq'tı.

Bugün zaten onun için berbat bir gün olmuştu. Öğlen sevgili babacığı ve onun biricik kızı üvey ablacığı ile öğle yemeği yemişlerdi. Ve ona yemek yiyeceklerini üvey ablacığı söylemişti. Ablasından nefret ettiğini babasından saklamak için bütün gün masum kız Candy rolunu oynamıştı. Yüzüne yapmacık gülümseme kondurup bütün gün pişmiş kelle modunda sırıttığı için yanakları ağrımaya başlamıştı. Annesi ile üvey babası Zo 5 üvey ablacığı Brooken 7 yaşındayken evlenmişlerdi. İkiside annesini ve babasını paylaşmak istemedikleri için o günden beri nefret ediyorlardı birbirlerinden. Kim bilir belki Brooken git gide Zo'yu da kendine benzetirdi ?

Burunlarımız birbirimize neredeyse dokunuyordu ve bu anda patlak verecek bir olay bizi duygusal bütünleşmeye ve fiziksel olarak birleşmeye götürebilirdi.Buna asla karşı çıkmazdım,çünkü;Karşımda duran hatun kızıl bir afetti ve herkes benim kadınlara -Özellikle Kızıllara- olan zaafımı bilirdi.Benimle yatmak isteyen kızlar ya beni delice öpmeliydi yada ayaklarını belime dolayıp benim onları duvara yaslamamı beklemeliydi ama bu durum ondan farklı bir biçimde duygusallık içeriyor gibiydi Darq'ın burnuna dolan çilek kokusu Angela'nın ağzından yayılıyordu ve Darq bu durumdan şikayet eder gibi durmuyordu aksine bu çilek kokusu onu baştan çıkarıyordu bu kısacık sürede bu kadar duygusallık ve deyimi yerindeyse romantizm fazla gibiydi ama Darq için bir fırsat olabilirdi elini havaya kaldıracaktı ki o anda asansör durmuştu ve Angela dışarı çıkmıştı Darq onu süzen gözlerle ve yavaş adımlarla dışarı çıkmıştı kızın gözünde bir abaza gibi görünmemek için bakışlarını başka tarafa kaydırmıştı ki Angela'nın sesiyle karşılaştım ' Kaç numara ? ' Yanakları kızarmaya başlamıştı sanki ama böyle çok şirin görünüyordu,şirinlik bir yana kızıl saçlarıyla bütün erkekleri arkasından getirebilirdi.Darq ona doğru ve gülümsemeye çalışarak ' 565 Ama Ne Fark Eder Ki Sonuçta Bir Oda Sadece "Tek Günlük" ' Cebindeki anahtarı çıkarıp kapısını açmaya çalışıyordu ki nitekim bunu başarmıştı.Kapıyı ileriye doğru iterek önünü açtı tam içeri girecekken aklına gelen bir takım şeyler ile yavaş yavaş geri adım attı.Angela'nın önünde durarak ona baktı ve ' Eğer Canın Hâlâ İçki İçmek İsterse Uğra Hatta Zamanım Var Cevabını Bekleyebilirim İstersen Biraz Daha İçki İçebiliriz.Hatta Bu Senin Odanda da Olabilir ' Dedi Ve ona göz kırparak avucunun içini kol dirseğinin altına koydu.Ondan gelecek sözleri merakla bekliyordu...

Zo Darq'n kaç numarada kaldığını merak ediyordu. Darq ona baktı ve ' 565 Ama Ne Fark Eder Ki Sonuçta Bir Oda Sadece "Tek Günlük" Dedi. Evet ne farkederdi ki sonuçta gerçekten bir günlüktü. Zo ona gülümsedi. Darq cebinden anahtarı çıkardı ve odanın kapısını açtı. Sonra Zo'ya tekrar döndü ve ' Eğer Canın Hâlâ İçki İçmek İsterse Uğra Hatta Zamanım Var Cevabını Bekleyebilirim İstersen Biraz Daha İçki İçebiliriz ' Dedi Ve ona göz kırptı. Zo'nun kalbi daha da hızlı atmaya başlamıştı ama kendini ele vermemek için gülümsedi ve ' Aslında hiç fena olmaz. ' dedi. Darq gülümsedi ve ' Pekala o zaman buyur ' dedi kapıyı gösterek. Zo içeri girdi. Oda gerçekten büyüktü. İlk önce biraz etrafına bakındı sonra salonun ortasındaki büyük kanepeye oturdu. Ayaklarını topladı ve Darq'ın gelmesini bekledi. Darq geldiğinde elinde 2 bardak viski vardı. Darq yanına oturdu ve bardağı ona uzattı. Zo gülümsedi ve ' Teşekkürler. ' dedi. Viskisinden bir yudum aldı. Ama bu viskinin tadı daha güzeldi. Barda içtiklerinki ile aynı değildi sanki daha... Ağırdı. Zo dudağını yaladı ve ' Mmm... Viski güzelmiş... ' dedi. Sonra tekrar Darq'a baktı ve ' Sevgilin var mı ? ' diye sordu. Eğer bugün bir şeyler olursa ve sevgilisi ona kızmamalıydı. Belki seviglisinin olması her şeyi değiştirirdi. Sadece arkadaş gibi içki içip kalkarlardı. Ama Darq onun yanında ve böyle duruyorken sadece arkadaş kalmaları Zo için çokta mantıklı değildi...

Yavaş yavaş bünyesi içkiye alışıyordu. Normalde şu ana kadr kusması lazımdı yada karnının ağrıması. Ama bu aralar o kadar çok içmiştiki alışmaya başlamıştı bile... Ama alışınca insan daha zor sarhoş oluyordu buda bunun güzel yanlarından biriydi.

Gözlerini Angelaya çevirdi ve o kızıl saçlarını bir kez daha hayranlıkla izledi.Gözleri onun yüzünün güzelliğini görmek için gözlerini yüzüne kaydı ve o muhteşem yüzü bir kez daha gözünün önünde görebiliyordu.Koridorun ortasında Angela ile konuşuyordu ve burada çok göz önündeydiler.Bu onlar için iyi bir şey sayılmazdı özellikle Darq için.Otelden gelen hoş kokular Darq'ı biraz da olsa rahatlatmaya yetiyordu ama genede yüzünü buruşturdu.Otelin tam ortasında durmuş birine görüneceğiz paranoyaklığına kapılmam ergen becerilerimi mi okşuyordu ama bu duygudan hoşlanmamıştım.Birkaç ayak sesinden başka yankılanan bir ses yoktu zaten bu saatlerde ancak odalardan zevk sesleri gelirdi ancak bu saatte herkes işini bitirmiş olurdu.O anda ince bir sesle irkildim ' Aslında hiç fena olmaz. ' Yavaşça gülümseyerek ona baktım ve ' Pekala o zaman buyur ' O Geçtikten sonra eğildi ve ona olan hayranlığını göstermek istercesine arkasından birkaç dakika öyle kaldı daha sonra kalkıp mini barın yanına gitti ve 2 bardak alıp içine birazcık viski ve bolca buz koydu.Yavaşça Angela'nın yanına doğru yol almaya başlamıştı.Birkaç dakika sonra oradaydı yavaşça Angela'nın yanına oturdu ve bardağı Angela'ya uzattı ve onun alışını izledi.Darq'ta içkisinden birkaç yudum almıştı ona baktı ' Mmm... Viski güzelmiş... ' Gülümsedim ve o anda gelen soru beni afallattı ' Sevgilin var mı ? ' Ona baktım ona biraz daha kayıp belinden tuttum ve kaldırdım müzik çaların yanına gittik ben bekletmeden açtım ve kulağına eğilip ' Şu Anda Beni Koruyan Biri Yok!Bu Da Sevgilim Yok Anlamına Geliyor Herhalde ' Dedim Ve Ona Bakarak Bir İç Çektim...

Zo'nun sorusuna cevap vermeden önce Zo'nun yanına biraz daha kaydı ve belinden tutup ayağa kaldırarak müzik setinin yanına götürdü. Ve Zo'nun kulağına eğilerek' Şu Anda Beni Koruyan Biri Yok!Bu Da Sevgilim Yok Anlamına Geliyor Herhalde ' Dedi. Zo bu sorunun cevabına o kadar çok sevinmişti ki sırıtmasına engel olamamıştı. Darq Zo'nun sırıtmasına gülümseyerek karşılık verdi. Şarkı çalmaya başlamıştı. En sevdiği şarkılardan bir tanesi olan My Heart Will Go On çalıyordu. Darq Angela'nın vücudunu daha da yakınlaştırdı. Ve dans etmek için Zo'nun ellerinden tutup omuzuna yerleştirdi. Sonra kendi ellerini Zo'nun ince beline koydu. Müziğin slowluğu ile oldukları yerde sallanıyorlardı.

Müzik bittiğinde de ikiside pozisyonunu değiştirmedi. Ve Zo Darq'ın gözlerini bakarak vücudunu ona daha da yakınlaştırdı. Ne yapmaya çalışıyıordun ? Senin bir sevgilin var ! Beyni çığlık çığlığaydı. Ama Darq önünde öyle dururken ve sarhoşken beynini dinleyemeyiyordu. Dudaklarını Darq'a yakınlaştırdı ve sonunda Zo'nun dudakları Darq'ın dudaklarına dokundu. İlk önce Darq karşılık vermedi ama ondan sonra Zo onu öyle tahrik etmete başlamıştı ki ateşli bir şekilde öpüşmeye başlamıştılar...

Dans ederken yaptığımız hareketlerle bir bütün gibiydik,arkadan gelen müziğin etkisiyle birbirlerine daha da yakınlaşmışlardı Darq çileğin kokusuyla kendinden geçmişti her an baştan çıkarılabilecek gibi duruyordu.Gözleri odanın içinde bir yere takılmış gibiydi yavaş adımlarla birbirlerini döndürürlerken havada yayılan küçük ve kesik nefesler birbirlerine karışıyordu.Olanlar bu odayı lanetleyecekti.Angela'yı tanıyordu bugüne kadar kimseyle yatmamıştı bu gece burda bir bakirenin bekareti bozulabilirdi kafasında yayılan sözleri dinledi -Lanetli 567- Gözleri diğer maceralarının verdiği zevkle parlıyordu ama yakından tanıdığı birinin bekaretini almak ona yanlış gelsede onunla olmak şu an istediği tek şeydi.Kulakları sağırlaşmış ve hiçbir şey duyamaz duruma gelmişti sadece havada bıraktıkları birkaç rengi görüyordu.Durduklarında müziğin durduğunu anlamıştı.Angela Darq'a biraz daha yaklaşmıştı ve dudakları ilk kez birleştiğinde Darq,Michelle'yi düşünerek ona karşılık vermedi ama Angela birkaç hareketiyle Darq'ı tahrik etmişti.Bunun üzerine Darq'ta karşılık vermişti.Dudaklarındaki çilek tadını dudaklarında hissediyordu.Darq elini Angela'nın saçlarına götürüp bir eliyle de belini tuttu onu yavaşça kaldırarak kanepeye oturdu ve Angela kucağındaydı hala öpüşüyorlardı Darq ellerini yavaşça saçından ve belinden çekip üstündeki paltoyu ve üst kısmındaki herşeyi çıkarıp onu yeniden belinden kavradı ayağa kalkarak yavaşça yatağa doğru yürümeye başladı dudağını onun dudağından çekip boynuna doğru kaydırdı ve köpek dişleriyle boynuna küçük ısırıklar atmaya başlamıştı.Yatağa gelmişlerdi ve Darq Angela'yı yatağa yaslamıştı.Dudağını boğazından çekip üstündekini çıkarak südyeniyle kalmasını sağlamıştı.Havaya yayılan ter kokusu çilekli bir ter kokusu bu Darq'ın tahrik olmasını sağlamıştı Angela'nın südyeninin kopçasını çözdü ve ikisinin üst kısmı tamamen çıplak ve birbirine değiyordu.Darq ona unutulmaz zevkler yaşatmak için doğru anları kolluyordu.Darq Angela'nın üst vücudunu öperek ezberleyemeye çalışıyordu.Angela'nın kesik kesik inlemeleri Darq'ı daha fazla tahrik ediyordu.Darq altındaki kot pantolonu çıkarak olayı biraz daha ileri götürmüştü onun üst kısmının bittiği yere kadar öptü ve pantolonunu yavaşça indirdi ve bacaklarını öpmeye başladı biraz sonra yeniden boğazına dönmüştü birkaç öpücükten sonra kafasını kaldırarak ' Sayın Seksi Kızıl Bakire ' Dedi ve gülümseyerek ona baktı ' Bekaretini Almamı İster Misin ? Ama Bir Kez Alındığında Geri Dönüşü Yoktur. ' Dedi ve ona baktı bir daha dudaklarını boğazına gömerek ondan gelecek sözleri bekledi inlemeler odayı doldururken odaya ter kokusu hakimdi...

Angela'nın vücudu beynine itaat etmiyordu. Vücudu sadece Darq'ı istiyordu. Beyni çığlık çığlığa olsada vücudu alev alevdi. Darq'ila bir süre orada öpüştüler. Sonra Darq Angelayı kanepede kucağına oturttu. Angela zevkten inliyordu. Darq'ın kucağında deli gibi öpüşüyorlardı. Darq boynundan başlayarak omuzlarına doğru Zo'yu öpüyordu durmadan. Darq Zo'nun üstündekileri sütyeni kalana kadar çıkarttı. Sonra Darq Angela'yı ayağa kaldırdı ve yatak odasına götürdü. Ve Zo'yu yatağa yatırıp oda Zo'nun üzerine uzandı. Boğazından başlayıp Zo'nun vüduna küçük ısırıklar atmaya başladı. Zo zevkten eriyordu. Darq'ın elleri Zo'nun sütyenine uzandı ve sütyeninin kopçasını çözerek üst kısmının çıplak olmasını sağladı. Darq Zo'nun göğüslerini öpmeye başladı. Zo inleyerek onu tahrik ediyordu. Zo ve Darq'ın kokuları,terleri,vücutları birleşmişti.

Darq Zo'nun göğüslerini öpmeyi bıraktı ve alt tarafa doğru ilerledi. Darq'ın elleri Zo'nun dar pantalonuna doğru gitti. Darq düğmesini çözdü ve pantolunu Zo'nun bacaklarından sıyırdı. Bacaklarını öpmeye başladı. Angela Darq'ın soğuk nefesini alev alan vücudunda hissettikçe daha da tahrik oluyordu. Darq Zo'nun bacaklarını bırakıp yukarılara çıktı. Tekrar boynunu yalamaya başlamıştı. Sonra kulağına doğru eğilerek ' Sayın Seksi Kızıl Bakire ' Dedi ve gülümseyerek ona baktı ' Bekaretini Almamı İster Misin ? Ama Bir Kez Alındığında Geri Dönüşü Yoktur. ' Dedi. Zo bir an durdu. Ne yapıyordu ? Aklı başında değildi ama sarhoşken bekaretini tanımadığı bir çocuğa verecek kadar sürtük olmadığını biliyordu. Zo geri çekildi. Sonra bir an düşündü. Dudakları titredi ve ' Yapamıcam... ' dedi. Darq şaşırmıştı. Gözleri büyüdü. Arkasına yaslandı ve Zo'yu anlamadığını belirten bir bakış fırlattı. Zo telaşla ayağa kalktı. Ve ' Yapamıcam üzgünüm... ' dedi ve. Yerdeki pantalonunu hemen aldı ve giydi. Salona doğru ilerledi ve tişörtünü hemen kafasından geçirdi ve çantasını alıp odadan çıktı. Tanrım ! Az kalsın bekaretini hiç tanımadığı bir çocuğa vericekti. Zo bunu düşününce gözleri doldu. Zo merdivenlerden koşarak aşağı indi. Otel anahtarını çıkardı ve resepsiyoniste bi aksilik çıktığını ve burada kalamayacağını söyledi anahtarı verdi. Otelden dışarı çıktı ve evine gitmek üzere bir taksiye bindi...

Rp Bitmiştir *