Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Gizli işler

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Loretta Ann McLoren
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Loretta Ann McLoren


Mesaj Sayısı : 193
Kayıt tarihi : 30/07/10
Lakap : Lory

Şöhret
Puan: 41

Gizli işler Empty
MesajKonu: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimePerş. Ağus. 05, 2010 6:46 pm

Loretta Ann McLoren & Blanche Ivalyn & Jeremy M. Whitehouse [Konuk oyuncu] asdfs

Sabahın erken saatlerinde buluştuğu Ella ile muhabbet etmek onu gerçekten çok rahatlatmıştı. Sonunda Jeremy'i birilerine anlatabildiği için çok mutluydu. Her ne kadar çoğu arkadaşı Jeremy gibi çapkın birinin, onu üzeceğini savunsa da Loretta bu şekilde düşünmüyordu. Ona göre Jeremy hiçte göründüğü gibi biri değildi. Bir çok kişi - hatta annesi bile - ona küçüklüğünden beri "Çapkın olan biri her zaman çapkınlık yapar." mesajı veriyordu. Ama Loretta bu sözü hiç bir zaman kabul etmiyordu. Çapkın olan biri karşısına çıkacak olan doğru kişi için rahatlıkla değişebilirdi. Bu düşünce yüzünde kocaman bir gülümsemenin oluşmasına sebep oldu. Çünkü Jeremy'nin karşısına çıkan o 'doğru kız' olmayı her şeyden hatta yeni moda olan kırmızı deri Prada çantalardan bile daha çok istiyordu.

Sabahtan beri boğazından doğru düzgün bir şey geçmemişti. Evdeyken yalnızca, bir yudum portakal suyu ve sadece bir ısırık aldığı tostunu atıştırmıştı. Ardından Starbucks'a gittiğinde ise, orta boy Frappucino ve limonlu cheesecake atıştırmıştı ki bunlar onu çok daha fazla acıktırmıştı. Ellanın yanından ayrıldıktan sonra, eve dönmeyi planlıyordu ama bu pekte istediği bir şey değildi. Tam da söylediği saatte burada olan şoförü James onu eve götürmek için bekliyordu. Ona hafif bir tebessümde bulundu ve kapısının açık olduğu arabasına bindi. "Eve dönüyoruz" demişti şoförüne.

Genç adam saygıyla kafasını salladı ve evin bulunduğu istikamete doğru arabayı sürmeye başladı. Tam o sırada telefonunun öttüğünü duyan Loretta, mesajın Jeremy'den geldiğini düşündüğü için büyük bir panik içine girmişti. Aslında sakin olsa anında bulabileceği telefonuna anca bir kaç dakika sonra ulaşabilmişti. Büyün bir heyecanla telefonu açtığında gelen mesajın Jeremy'den olmadığını anladı. Bu onda büyük bir hayal kırıklığına neden olsa da mesaj atan kişinin az önce eve gitmek zorunda olmasını değiştirebilecek biri olması Loretta'nın keyfini yerine getirmişti. Gelen mesajını okuduktan sonra yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu. Yüzündeki keyif sesinden de anlaşılıyordu. "Karar değiştirdim. Pyramit Bar."

Uzun zamandır Blanche ile planladıkları olayın bugün gerçekleşecek olması Loretta'yı çok sevindirmişti. New York'da yaşayan gençlerin yüzde doksanının bunu denemiş olduğuna hiç şüphe yoktu. Yine de bir çok arkadaşı bu minik tozların insanların hayatını mahvettiğini savunurdu. Loretta ise bağımlı olmadığı sürece bunun bir sakıncası olmayacağının düşüncesinden yanaydı.

Her zaman kendisini durdurmayı başarabilen bir genç kız olmuştu. Yanlışı ve doğruyu ayırt edebiliyordu ama yine de bazen bu tür sorumsuzca şeylerin eğlenceli olabileceğini düşünüyordu. Bildiği kadarıyla bu tür işlerde doz gerçekten çok önemliydi. İçtiği şeyin dozunu iyi ayarlarsa, bu onun başına bir dert açmazdı. Hem bunun dozunu ayarlamak zorundaydı çünkü bu gece önemli bir randevusu vardı. Pyramit Bar'ın önüne geldiklerinde, Loretta arabadan inmeden önce, James'e "Beni almana gerek yok. Kendim gelirim." demişti. Adam tam itiraz edecekti ki Loretta işaret parmağını kendi dudaklarına götürdü ve sus işareti yaptı. "Sende git kendine biraz zaman ayır James. İyi eğlenceler!" dedi ve gülerek, arabanın kapısını kapattı.

İçeri girdiğinde bar şimdilik olağandışı bir şekilde boştu. Elbette en az on beş kişi vardı ama bu normal sayının oldukça altındaydı. Saatine baktığında bunun sebebini anlamıştı. Saat henüz sekizi geçmemişti. Bu durum buranın boş olmasını açıklıyordu. Barmene doğru yöneldi ve tekli sandalyelerden birine oturarak çantasını tezgaha bıraktı. Bir şeyler içmeden önce Blanche'in gelmesini bekliyordu. Çünkü bu akşam burada olmanın amacı onun getireceği minik şeylerdi...


En son Loretta Ann McLoren tarafından Paz Ağus. 08, 2010 10:28 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 6 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blanche Ivalyn
Constance Billard III.Sınıf
Constance Billard III.Sınıf
Blanche Ivalyn


Mesaj Sayısı : 234
Kayıt tarihi : 19/07/10

Şöhret
Puan: 30

Gizli işler Empty
MesajKonu: Geri: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimePerş. Ağus. 05, 2010 9:35 pm

Saat öğlen olmak üzereydi. Güneşli ve çok sıcak bir gündü. Üzerimde pembe sade bir elbiseyle pembe bir çanta vardı. Saat erken olsa da Queens’in küçük barlarından birinin önünde duruyordum. Her türlü pis işin yapıldığı bir bardı ve sahibini tanıyordum. Bar kapalıydı ama onun içeride olduğuna emindim. Kapıyı üç kez tıklattıktan sonra bir adım geri çekildim. Birkaç dakika sonra kapı büyük bir sesle açıldı. Thomas tam da beklediğim gibi kapının önüne çıktı. Birkaç dakika öylece bekledi. Yüzünde ki şaşkınlığı görmek bana biraz da olsa zevk vermişti. Beni burada beklemiyordu. ‘ Hey? Beni içeriye almayacak mısın yoksa? ’ diyorum alayla. İşim düşmüş olmasa bu barın önünde iki dakikadan fazla durmazdım zaten. Çılgınca şeyler yapmak için insanlar ne der mantığını sineye çekiyordum ama böyle ‘her amaç’ için kullanılan bir barın önünde çok dikilmek kastettiğim çılgınlığın çok ama çok üzerindeydi. Bakışları tam da hatırladığım gibi hem sevecen hem de ciddi. ‘ Blanche? ’ doğrulamak ister gibi söylemişti adımı. Evet der gibi başımı sallayınca etrafa bakınıp kimsenin olmadığından emin oluyor. Eliyle ‘içeriye geç’ gibi bir hareket yaparak kapıyı biraz daha açıyor. Hızla adımlarla içeriye girerken aklımda ki tüm soru işaretleri ve tereddüt uçup gidiyor. Zaten gitmek zorunda. Artık ilk adım atılmıştı ve geri dönüş söz konusu bile olamazdı. İçerisi normal bir barı andırıyordu ama o tezgâhların ardında nelerin saklı olabileceğini tahmin bile edemiyorum. Gerçi ben o saklı şeyler için buradaydım. Kapının kapanma sesini duyuyorum ve Thomas yanımda beliriyor. ‘ Buraya nasıl olduğunu öğrenmek için gelmedim Thomas. ’ diyorum. Thomas ‘hııımmm’ gibi bir ses çıkarıyor ve tezgâhın arkasına geçiyor. Onu takip etmeli miyim bilemiyorum. Sonunda tezgâhın önüne geçip ona anlatıyorum. ‘ Düşünüyordum da sende uyuşturucu vardır değil mi? Aklıma bir tek sen geldin. ’

Önce gözlerinin kocaman olup bana salak gibi bakmasını izliyorum. Daha sonra keyfi yerine geliyor. Gülümsediğinde gerçekten hoş biri. Yaşı en sazla yirmidir diye düşünüyorum. Güzel siyah gözlere biçimli kaşlara ve düzgün bir buruna sahip. Dudaklarının da çok güzel olduğunu itiraf etmeliyim sanırım. ‘ Var tabii. Nasıl istersen. Beni takip et. ’ deyince kendime geliyorum. Tezgâhın arka tarafına geçip oradan da barın arkasında daha önce bilmediğim bir odaya giriyoruz. İçki kolileri, çeşitli malzemeler ve uyuşturucu kutuları var. Thomas çoktan elindekilerin çeşitlerini saymaya başladı ama ilgilenmiyorum. Hiçbirini istemiyorum çünkü. Bağımlı değilim ve olmaya da hiç niyetim yok açıkçası. ‘ Hiçbiri. Elinde çok bağımlılık yapmayacak bir şeyler var mı? ’ diye soruyorum. Düşünceli bir biçimde kutulara biraz daha yaklaşıyor. Kutuların birinden bir poşetin içinde beyaz bir toz çıkarıyor. Ne olduğundan emin değilim. Anlatıyor ama pek dinleyemiyorum. Küçük poşetin içinde ki toz sadece bir kişiye yeter gibi görünüyor birden gözüme. Thomas’ın yanına gidip elinde ki poşeti çıkardığı torbadan dört tane alıp çantama atıyorum. ‘ Ne kadar? ’ diye soruyorum. Aslında refleks olarak bir şey aldığımda hep sorarım. Thomas yine düşünceli görünüyor. Bir kutulara birde bana bakıp konuşmaya başlıyor. ‘ Aslında satmam. Bunların hepsi bana özel mallar. ’ gülüp devam ediyor. ‘ Ama sana satabilirim. Tabii her şeyin bir karşılığı var. ’ yüzünde ki gülümseme yaramaz bir çocuğun evin değerli vazosunu kırdıktan sonra dudaklarında beliren gülümsemeye benziyor. Sabırsızlıkla çantamdan parayı çıkarıp Thomas’a uzatıyorum. Ne kadar olduğunu saymadım ama gerçekten yüklü bir miktar. Thomas elimden parayı alıp odadan çıkıyor. Peşinden giderken sanki kendisiyle konuşuyor gibi bir şeyler söylüyor ama duyabiliyorum. ‘ Kastettiğim ödeme böyle değildi ama her neyse. ’ bir şey söylemeden tezgâhın önüne geçip bardan çıkıyorum.


Saat neredeyse sekize gelirken Loretta’ya mesaj atıyorum. Çoktandır denemek istediğimiz şey avuçlarımın arasındayken bunu sırf kendime saklayamazdım. Pyramit Bar’a geldiğimde içerisinin fazla kalabalık olmadığını görüyorum. Doğru ya, saat daha sekiz olduğu için herkes şimdilik daha hazırlanıyor. Bar birkaç saat sonra yine bilindik bir kalabalıkla dolup taşacak tabii ki. Geldiğimde Loretta da gelmişti. Hemen yanına gidip daha köşede bir masaya geçiyoruz. Direkt konuya dalmak istemediğim için önce halini hatrını sormak daha mantıklı geliyor. ‘ Ee nasılsın? ’ diyorum. Şimdi de onun gözlerinde bir sabırsızlık ifadesi var. Bu ifadeye bayıldığım söylenemez gerçi. ‘ Tamam tamam. Al işte. ’ diyerek çantamda ki dört poşetten ikisini çıkarıyorum. Birini belli etmeden Loretta’nın eline bırakıyorum. ‘ Çok bağımlılık yapmaz. ’ ‘umarım’ diye eklemeden devam ediyorum. ‘ Yine de fazla almamanı öneririm. ’ diye uyarıyorum. Etkilerini bilmediğim için başka ne diyeceğimi bilemiyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Loretta Ann McLoren
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Loretta Ann McLoren


Mesaj Sayısı : 193
Kayıt tarihi : 30/07/10
Lakap : Lory

Şöhret
Puan: 41

Gizli işler Empty
MesajKonu: Geri: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimePerş. Ağus. 05, 2010 10:26 pm

Loretta oturduğu yüksek sandalyeden tüm barı süzüyordu. İnsanların içindeki enerji daha yeni yeni kendisini göstermeye başlamıştı. Uzun boylu genç bir çocuk, yanındaki sarışın güzel bir kızla çılgınca dans ediyordu. Kızın görüntüsü ve hareketleri bilincinin yerinde olmadığını belli ediyordu. Loretta bu duruma gelmeyi ve tanımadığı bir erkekle - tıpkı burada olduğu gibi - dans etmeyi gecenin sonunda ise arka sokakların birinde ucube bir otelde, onunla yatmayı istemiyordu. Bu yüzden kendini ve dürtülerini kontrol edebildiği kadar kontrol edecekti. Sadece bir kere o beyaz şeyleri içine çekicekti ve sonrasında biraz takıldıktan sonra, sevgili adayı Jeremy ile buluşup mükemmel günü, mükemmel bir şekilde sonlandıracaktı. Bu tatlı ve eğlenceli hayaller onun neşesine neşe katarken, bir şeyler içmeyi düşündü. Ama bu düşüncesi anında zihninden silindi, çünkü az sonra alacağı o maddeyi tam anlamıyla bilmiyordu. İçki üzerine, kana karışınca yapacağı etkiyi de öyle. Bu yüzden içindeki dürtüyü durdu ve Blanche'i beklemeye devam etti. Bu sırada melodilerin akışına göre, bir sağa bir sola sallanıyordu.

Blanche'nin geldiğini gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Oturduğu yüksek sandalyeden indi ve tezgaha bırakmış olduğu çantasını yeniden koluna taktı. Birlikte boş olan masalardan birine geçerken Loretta, az önce izlediği dans eden çiftin yanından geçti ve kısa bir konuşmalarına istemeden de olsa tanık oldu; "Hey... Otele gitmeye ne dersin?" Yüzüne iğrenme ifadesi yerleştirerek, az önce gözüne kestirdiği ve Blanche'nin ilerlediği masaya doğru yürümeye devam etti. Kırmızı, deri ve oldukça rahat gözüken koltuklardan birine oturdu ve çantasını hemen yanına bıraktı. Blanche'nin endişeli bir hali vardı ama Loretta bunu anlamlandıramamıştı. Yaptıkları şeyin yanlış olduğunu düşünüyorsa onu yanlış yönlendirmek istemezdi. Ama bunun bu şekilde olmadığını düşünüyordu, çünkü Blanche'de bu konu ne zaman geçse Loretta kadar istekli davranıyordu.

' Ee nasılsın? ' dedi Blanche. Loretta ise bu konuşmalara girmek istemiyordu. Bir an önce o merak ettiği şeyi tatmak istiyordu. 'Tamam tamam. Al işte. ' Blanche çantadan çıkarttığı iki poşetten birini Loretta'ya uzattığında, Loretta bir dakika bile tereddüt etmeden poşeti Blanche'den aldı. Blanche konuşmaya devam ederken Loretta etrafını inceliyordu. Bağımlılık yapmayacağını söylemişti Blanche. Bu Loretta'nın az da olsa içini rahatlatmıştı. En çok takıldığı konu buydu. "Bu mükemmel." dedi hevesle. Nasılsın, iyi misin gibi soruların cevabını bu tozların tadına baktıktan sonra cevaplamayı tercih ederdi. Karanlık olan barda bunu kimsenin görmeyceğini düşünüyordu ki burası öyle bir yerdi ki - görseler bile umursamayacaklarına emindi. Naylon torbadaki tozların bir kısmını localarındaki masaya serpiştirdi. Baş parmağını masaya bastırdı ve burnunu götürdü. Önce koklamaya başladı ama pek de bir koku alamadı. Daha sonra Blanche ile göz göze geldi. Parmağını burnuna bastırdı ve tozları içine çekti. Tozlar burun deliklerinden beynine doğru hızla yol alıyordu sanki. Tam o anda beynine ufak bir sancı girdiğini hissetti ama canı acımıyordu. Her tarafı uyuşmuştu sanki. Bu his hoşuna gitmişti, ufak bir kahkaha attı ve yeniden baş parmağını toza bastı. "Denemelisin Blan!" diyerek Blanche'yi teşvik etmeye çalıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blanche Ivalyn
Constance Billard III.Sınıf
Constance Billard III.Sınıf
Blanche Ivalyn


Mesaj Sayısı : 234
Kayıt tarihi : 19/07/10

Şöhret
Puan: 30

Gizli işler Empty
MesajKonu: Geri: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimeCuma Ağus. 06, 2010 1:59 pm

Maddenin bağımlılık yapmadığını söylediğimde Loretta’da sevindi. O da bağımlı olmak istemiyordu anlaşılan. Bana neden güveniyor onu da çözebilmiş değilim zaten. Ona uzattığım şeyin ne olduğunu sormadan masanın üzerine döküp parmağını beyaz toza bastırdı. Belki de ona zehirli bir şeyler veriyorum? Gerçi bu bir bakıma doğru da sayılır ama ya ona gerçekten zarar verecek bir şeyler verdiysem? Sonuçta nasıl bir etki yapacağını ben bile tahmin edemiyorum. Belki de ben gelmeden önce bir şeyler içmiştir, ah bu daha fazla sapıtacak demektir. Ama bu benim sorunum değil zaten. Benden önce ne yaptığına ben karar veremezdim ya? Ben onun benden istediği şeyi ona verdim sadece. Tozu burnundan içeri çekerken bir an göz göze gelince nefesimi tuttum. Neler olacağını çok merak ediyorum doğrusu. Daha önce kullanmadığım için etkisinin ne yönde olduğunu anlamam birkaç dakikamı aldı. Loretta’nın yüzüne yayılan gülümsemeyi görüp kahkahasını duyunca benimde keyfim yerine geldi birden. Demek ki hoşuna gitti. Sözleriyle benimde yapmamı istiyordu ki yapacaktım zaten. Poşetteki tozu Loretta’yı taklit ederek masaya döktüm. Baş parmağımı toza bastırınca bir çoğu parmağıma yapıştı. Parmağımı burnuma götürürken kalbim birden çok hızlı atmaya başladı. Kokusu yoktu bu tozların. Eh, gerçi çiçek ya da vanilya falan kokmasını beklemiyordum zaten. Derin bir nefesle çoğunu içime çekerken başta bir şey hissetmedim. Sonra nedensiz yere bir gülümseme yayıldı dudaklarıma. Ani bir rahatlamayla sarmalandım. Her tarafım güzel bir uyuşukluğun içindeyken kalan tozların üzerine tekrar parmağımı bastırdım. Önümde artık pek toz kalmamıştı ama bu kadarı benim için yeterdi. İlk alışımda kendimi zorlamak istemiyorum ayrıca. Loretta’nın da önünde az bir şey kalmıştı ama o da almamayı tercih etmişti. Her türlü çılgınlıktan önce biraz tereddüt etmenin ve dikkatli olmanın hiçbir zararı yoktu aksine yararı vardı işte.

Loretta’yla şimdi havadan sudan konuşma vakti gelmişti. biz konuştukça mekân dolmaya başlamıştı. Önemsiz konularımız bitmişti artık. Aklıma gelen en mantıklı soruyu sordum. ‘ Jeremy ile beraberdiniz yanlış hatırlamıyorsam değil mi? Nasıl gidiyor peki? ’ Loretta ilişkilerini anlatırken bende ona bakıp gereken yerlerde gerekli mimik hareketlerini yapıyordum. Burada ne kadar zaman geçirdiğimizin farkında değildim aslında. Telefonumun ekranına bakıp saatin on bire doğru geldiğini gördüm. Bar da dolmaya başlamıştı zaten. Çalan müziğe sessizce eşlik ederken aslında ayağa kalkıp dans etmek istiyordum ama yapmadım. Kolumu yanımdaki boş sandalyeye dayayıp başımıda elime dayadım. Gözlerimi kapatıp anın keyfini çıkardım. Yüzümde bir gülümsemenin olduğunun farkına varınca gözlerimi açtım. ‘ Ben bir içki alacağım. ’ deyip garsonu çağırdım. ‘ Viski. ’ dedim hiç duruşumu bozmadan. Garson masadan ayrıldıktan biraz sonra tekrar gelip viskiyi masaya bıraktı. Hemen bardaktan bir yudum aldım. Şimdi kendimi çok çok daha iyi hissediyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Loretta Ann McLoren
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Loretta Ann McLoren


Mesaj Sayısı : 193
Kayıt tarihi : 30/07/10
Lakap : Lory

Şöhret
Puan: 41

Gizli işler Empty
MesajKonu: Geri: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimeCuma Ağus. 06, 2010 3:04 pm

Kanındaki uyuşturucunun etkisiyle belli belirsiz gülümsüyordu Loretta. Şuanda ona bu mekandaki tüm erkekler Jeremy gibi gözüküyordu. Baş dönmesinin yanı sıra gördüğü bu hayal onun keyfini iki katına çıkartmaya yetiyordu. Karşısında oturan Blacnhe'yi ve etrafındaki onlarca Jeremy'i süzüyordu. Bunu bir kez daha yapmak istiyordu ve hatta işi biraz abartıp bir paket daha elde etmek istiyordu. "Acaba Blanche'de dahası var mıdır?" diye düşünüyordu. Bu içtiği şeylerin fiyatının alt sınıf insanlara göre pahalı olduğunu biliyordu. Loretta ve Blanche gibileri içinse sahip oldukları mal varlıklarına göre bunlar bir bardak su parasıydı. İşte bu yüzden Loretta, parayı ödeme teklifinde bile bulunmamıştı.

Blanche'yi teşvik etmekle hata yapıp yapmadığını düşünüyordu. Bu geceden sonra olacaklardan bu iki başı boş genç kız sorumlu olacaktı. Yine de istemeden beyninin bir kısmı bu tür düşünceleri aklından uzaklaştırdı. Bu kanında dolaşan ve beynine hükmeden uyuşturucunun işiydi. Bu öyle bir şeydi ki, aklındaki tüm kötü düşünceleri alıp insanın içine huzur dolduruyordu. Bu sıralar Loretta'nın ihtiyacı olan şey işte buydu. Bunu daha önce denemeliydim diye geçirdi içinden. Uyuşturucu insana sadece görmek istediklerini gösteren bir aynaydı. Loretta'nın beyninin, kalbinin en derinlerindeki arzularını ortaya koyuyordu. Şuanda Blanche hariç, bu mekandaki herkesi Jeremy gibi görmesi de işte bu yüzdendi.

Blanche de tıpkı Loretta gibi naylon poşetteki beyaz tozları masaya döktü ve baş parmağını bastırıp burnuna götürdü. Başlarda biraz tereddüt etse de Loretta'nın yüzündeki gülümseme ona cesaret vermiş olacaktı ki, baş parmağına yapışan tozları burun deliklerinden içeriye çekti. Artık Blanche'nin de Loretta ile aynı hissi paylaşıyor olması, Loretta'nın daha çok hoşuna gitmişti. Masaya baktığında, Loretta'nın içini huzur dolduran o beyaz tozların bitmek üzere olduğunu gördü. Oysaki daha fazlasını istiyordu. Bunu denemeden önce sözüm ona "ayarlayacağı doz" çoktan kaçmıştı bile.

Kötü şeyler düşünmesi beyni tarafından engellendiği için gecenin sonunu düşünemiyordu, bu yüzden kendisine hakim olamıyordu. Oturdukları loca da, Loretta'nın kahkahaları ve müzik sesinden başka ses yoktu. Bu durum 'uzun süren sessizlik' olarak da adlandırılabilirdi. Bu uzun süren sessizlik Blanche'nin konuşmasıyal dağılmıştı; "Jeremy ile beraberdiniz yanlış hatırlamıyorsan değil mi? Nasıl gidiyor peki?"

Loretta bu soru karşısında biraz şaşırmıştı, çünkü pek gidiyor gibi değildi. Aslında tam anlamıyla birlikte oldukları da yoktu. Sadece Loretta ondan gerçekten şu zamana kadar kimseden hoşlanmadığı şekilde hoşlanıyordu. Hislerinin karşılıklı olduğunu hissetse de, resmi bir açılma durumu söz konusu değildi. Şuan da her şey sis bulutu içerisindeydi ve hiç bir şey net değildi. Yine de birlikte olma düşüncesi bile Loretta'nın yüzüne sıcak bir gülümseme yerleşmesine neden oldu.

"Aslında tam olarak birlikte değiliz. Yani... Nasıl desem... Henüz bana bir şey söylemedi. Buradan çıktından sonra onun yanına gideceğim"
dedi Loretta sırıtarak.

Blanche barmenden viski isterken, Loretta bir kez daha baş parmağıyla kalan tozları sıyırıp, içine çekti ve barmen viskiyi getirmek için istediğinde "Bana da" dermişcesine ufak bir el hareketinde bulundu. Çok geçmeden barmen buzlu viskiyi masalarına bırakmıştı. Loretta anında bardağı kaptı ve büyük bir yudum aldı. Bu ikisini karıştırmakla iyi mi yapıyordu bilmiyordu ama hoşuna gittiği bir gerçekti. "Bunlardan biraz daha var mı?" dedi masum gibi gözükmeye çalışarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blanche Ivalyn
Constance Billard III.Sınıf
Constance Billard III.Sınıf
Blanche Ivalyn


Mesaj Sayısı : 234
Kayıt tarihi : 19/07/10

Şöhret
Puan: 30

Gizli işler Empty
MesajKonu: Geri: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimeC.tesi Ağus. 07, 2010 10:07 pm

Loretta’nın da viskisi geldiğinde benim içkim bitmek üzereydi. Bir yudumda geri kalanını içtim ve garsonu çağırıp tekrar bir viski söyledim. Artık beynimin kendine hakim olma kısmı çalışmıyordu. Annesinden azar yemin yaramaz bir çocuk gibi sus pus olmuş oturuyordu sadece. Bunun iyi mi kötü mü olduğuna karar veremedim. İyi bir şeydi çünkü tam bir şey yapacakken hayır bunu yapmamalısın diye dırdır eden bir sesten kurtuldum. Kötü olan tarafıysa insan bir yerde durmasını bilmeli ve aşırıya kaçmamalıydı bu yüzden kendine dikkat eden bir sese ihtiyacım vardı. Yeni bardağım geldiğinde tekrar büyük bir yudum aldım. Loretta’yı izlerken gözlerine daha değişik bir parıltının geldiğini gördüm. Neydi bu? Ah, evet, açlık ifadesi vardı yüzünde. Uyuşturucunun etkisinden olacak ki başta ne olduğunu anlayamadım. Beynim uyuşturucu sayesinde eski model bir motora benziyordu. Çalıştırması oldukça zordu gerçekten. Acaba çok etkili bir şey mi aldım? Ama bunun önemi yok almıştım bir kere. Loretta’nın başta masum gelen sorusunu daha önce gördüğüm ifadesiyle zar zor birleştirip neler olduğunu anlamaya çalıştım. Başardım da.

Nedense çantamda ki iki poşeti çıkarıp çıkarmamak konusunda kararsızdım. Açıkçası çıkarmak istemiyordum ve bu kesinlikle çok bencil bir düşünce. Aslında çıkarmamam gerekir. Yani demek istediğim ya Loretta kendini kontrol edemezse? Daha önemlisi aşırı dozda alıp başına bir şey gelirse? Bir şey olursa hastaneye gitmemiz gerekirdi ve ben çantamda ki uyuşturucu poşetiyle aşırı doz almış bir arkadaşımı hastaneye götüremezdim. Ondan sonra başımıza ne geleceği meçhul tabii. Bu yüzden bir seçim yapmak zorundaydım. Eğer yok dersem de yalan söylemiş olmaz mıyım? Evet. Aman canım, ne olursa olsun. Ben ona poşeti veririm devamına dokunmam. Ben sadece benden isteneni yaptım o kadar onun dışında sorumluluk tamamen Loretta’ya ait ve canı cehenneme.

Çantamdan bir poşet çıkarıp Loretta’ya uzatırken ne yaptığımın farkında değilmişim gibi davranmaya özen gösterdim. Rol konusunda gayet iyiyimdir. Bunca yıl birçok insanı sanki çok seviyormuşum gibi yapmak zorunda kaldığım için de olabilir ya da doğuştan gelen bir yetenek de olabilir. Loretta’nın gözleri bir an parıldadığına yemin edebilirim ama etkisi çabuk kayboldu. Ups, galiba poşeti vererek yanlış bir şey yaptım. Şimdiden bir bağımlılık yapabilir mi acaba? Hah, önemli de değil. Madem bunu kullanacak kadar büyümüş kendi başının çaresine baksın ama değil mi? ‘ Yine de bence almamalısın. Ve bendeki poşetler bu kadar. Daha fazla istersen sana aldığım yeri söylerim. Bu arada beni duymadım ve görmedin tamam mı? Bunları benden almadın. ’ dedim. Çantamda kalan tek poşette benimdi. Dört tane alırken iki ona iki tane de bana diye düşünmüştüm zaten. Ayrıca kendimi kurtarmalıyım bu işin içinden. Ya kıza bir şey olur da iş benim başıma kalırsa o zaman ne olacak? Ayıkla pirincin taşını.


En son Blanche Ivalyn tarafından Paz Ağus. 08, 2010 12:26 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Loretta Ann McLoren
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Loretta Ann McLoren


Mesaj Sayısı : 193
Kayıt tarihi : 30/07/10
Lakap : Lory

Şöhret
Puan: 41

Gizli işler Empty
MesajKonu: Geri: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimeC.tesi Ağus. 07, 2010 11:44 pm

İşte şimdi tam anlamıyla gözü hiç bir şey görmüyordu. İlk başta pekde etkilenmediğini düşünse de, şimdi gördüğü şey karşısında başına açtığı tehlikeyi fark etmeye başlamıştı. Az önce mekanda birden fazla Jeremy görüyordu, şimdi ise gördüğü o kişiler dönüyordu. Göz yanılması olduğuna emindi ama gözlerini kırpıştırmasına rağmen görüntü düzelmiyordu. Kişileri tam anlamıyla seçemiyordu bile hepsi flu gibiydi. Kendisini kaybederse, Blanche'nin bu sorumluluğu üzerine almayacağından emindi. Hatta sorumluluğu almak bir yana dursun, Loretta'ya yardım edeceğini bile düşünmüyordu.

Aralarında hiç bir zaman çok sıkı bir bağ olmamıştı. Hatta birbirleriyle 'sadece' takılıyorlardı. Blanche'nin sebebi bilinmez ama Loretta'nın onunla takılma sebebi, diğer arkadaşlarının bu tür şeylerden uzak olmasıydı. Her zaman yanlış olanın cazip geldiği bu kız, yeniden kendisine cazip geleni seçmişti. Barmenden istediği viski çok seri bir şekilde gelmişti. Blanche'nin çantasını kurcaladığını fark etmemişti. Büyük ihtimalle Loretta'nın istediği gibi yeni bir poşet çıkartıyordu. Barmenin viskiyi masaya koymasıyla beraber, bardağı kaptı ve hepsini bir anda kafasına dikti. Hepsini bitirdiğine inanamasa da yapmıştı işte. Boğazında ve midesinde hafif bir yanma hissederken bardağı sert bir şekilde cam sehpahaya çarptı. Oysaki amacı, sadece boşu oraya bırakmaktı.

Blanche ‘ Yeni de bence almamalısın. Ve bendeki poşetler bu kadar. Daha fazla istersen sana aldığım yeri söylerim. Bu arada beni duymadım ve görmedin tamam mı? Bunları benden almadın. ’ dediğinde Loretta, onun neden bu kadar korktuğunu anlayamamıştı. Yine de dediklerini oynarlaşmış gibi kafasını aşağı yukarı salladı. Kafasını sallarken beyninin yerinden çıkmak üzere olduğunu hissetti.

Blanche'den aldığı poşeti seri bir şekilde yırtarcasına açtı ve bir kez daha sehpaya boşalttı. Son tozunda sehpayla buluştuğuna emin olduğunda, küçük naylon torbayı yere fırlattı. Önce sağ elinin baş parmağını, sonra da sol elinin baş parmağını toza bastırdı. Hepsini aldığına emin olduğunda, toza bürünmüş parmaklarını burun deliklerine yerleştirdi ve hepsini burun deliklerinden içeriye, tıpkı bir hortum gibi çekti. Şuanda aklında ne Jeremy ile buluşmak, ne de başka bir şey vardı. Viski üzerine, iki poşet eroin gerçekten kendisinden geçmesine sebep olmuştu. Eliyle boşta olan yan tarafını yokladı ve zar zor eline geçirdiği çantayı omzuna taktı. Müziğin etkisiyle saçlarını küçük bir sürtük edasıyla savurdu. O sırada yan loca da takılan beş erkeğin onu süzdüğünü fark etmemişti. Zaten şuan da hiç bir şeyin farkında değildi.

"Bu mükemmel gece için ve bu beyazlar için sağol sürt - Blanche." son anda söyleyeceği kelimeyi değiştirmişti. Bu durum karşısında elinde olmadan, müzik sesini bastıracak şekilde kahkaha atmıştı. Sağ elini kaldırıp Blanche'ye el salladı.

Yalpalayarak yürümeye başlamıştı şimdi. Çıkışa doğru ilerken az önce onu süzen beş erkeğin oturduğu masanın önünden geçti. Tam o sırada masada bulunan ufak bir tekila bardağı gözüne takılmıştı. Bir an bile düşünmeden, masada ki tekila bardağını kaptı ve kafasına dikti. Yüzünü ekşitirken bardağın elinden kaydığını fark etti ama tutmak için artık çok geçti. Şaşkınlıkla onu izleyen adamlara aldırmadan yürümeye devam etti. İrileşmiş göz bebekleriyle, barın kapısından çıkarken arkasında bangır bangır bir müzik ve onu takip eden beş erkek bırakmıştı. Bir adamın bağırışını duyamamıştı bile;

"Hey! Bekle! Bize bir tekila borçlusun bebek!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blanche Ivalyn
Constance Billard III.Sınıf
Constance Billard III.Sınıf
Blanche Ivalyn


Mesaj Sayısı : 234
Kayıt tarihi : 19/07/10

Şöhret
Puan: 30

Gizli işler Empty
MesajKonu: Geri: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimePaz Ağus. 08, 2010 10:06 pm

Loretta’nın hararetle çektiği uyuşturucuya bakarken neredeyse midem ağzıma geldi. Tamam iyi hoştu da biri böyle yapınca ben iğreniyorum nedense. Son söylediklerimi onaylaması da iyi olmuştu. Zaten sıkı arkadaş değildik biz, sadece öylesine takılıyorduk o kadar. Mesela ben birilerini bulamayınca arardım Loretta’yı. Onunda öyle yaptığını tahmin ediyorum. Loretta çantasını ararken bende çantamın içinden küçük lastik bir toka çıkarıp durmadan önüme düşen saçları da içine aldırarak topladım. Çok düzgün olmamıştı gerçi ama burada ki insanların çoğunun saçı dağılmıştı. O kadar hazırlan sonra gel buraya iki zıpla tüm saatlerin boşa gitsin. Çantasıyla beraber ayağa kalkarken Loretta’ya dikkat etmedim bile. Sonradan fark edip düzelttiği lafı da umursamadım. Buradakilerin hangisi sürtük değildi ki? Bardağımdan bir yudum daha içerken başımla Loretta’yı onayladım. Söze gerek yoktu zaten.

Loretta’nın yalpalayarak yürümesini keyifle izledim. İçimde insancık bir taraf kalmış olsaydı ona yardım ederdim ama yapmadım. Bana ne ki? İsterse düşsün kalsın. O zaten gayet düşük vaziyette, neden yardım edeyim? Elime ne geçer ki? Tekrar içkime dönerken bir gözüm Loretta’daydı. Nedense onun bu saçma hareketleri bana keyif veriyordu. Birkaç erkeğin masasının yanından geçerken masadaki bardağı alıp içmesini ve yüzünü buruşturmasını izledim. Eğer böyle devam ederse yolda başına bir şeyler gelebilirdi belki. Umarım gelirdi zaten, Dedikoducu Kız’ın haberi olmak belki hoşuna giderdi belli mi olur? Bende haberi okurken gülmekten kırılırım. Düşüncesi bile yüzümde kocaman bir gülümsemenin oluşmasına neden oluyor. Ama Loretta’nın tek başına eve gideceğini de sanmam. Birileri mutlaka onu almaya gelir. Ayağa kalkarak çıkışa doğru ilerledim. Gayet düz yürüyordum ta ki bir sandalyeye çarpana kadar. ‘ Özür dilerim, çok çok özür dilerim. ’ diye mırıldanıp dışarıya çıktım. Soğuk bir rüzgâr yüzüma çarpınca kendimi daha iyi hissetmeye başladığımı söyleyebilirim. Soğuk beni kendime getirmişti.

Kaldırımda birkaç adım attıktan sonra böyle gidemeyeceğimi anlamam çok uzun sürmedi. Karşı kaldırımın yanında ki banka geçip oturdum ve biraz dışarıda temiz hava almanın keyfini çıkardım. Saatler sonra nihayet hava alabiliyor gibiydim. Barın duman ve alkol kokusundan uzakta temiz hava beynime tekrar kan gitmesini sağladığını söyleyebilirim. Durum böyle olunca neden burada olduğumu sorup endişelenmem de ardından geldi tabii ki. Çantamda ki sigara paketinden bir sigara çıkarıp yaktım. Birkaç nefes sonra kendimi daha iyi hissediyordum. Tekrar çantama dönüp telefonumu çıkardım. James’i arayıp aramamak konusunda çok tedirgindim bu yüzden aklıma ilk gelen kişiyi yani Bless’e mesaj attım. Gelmesi de çok uzun sürmedi tabii. Eve doğru arabada ilerlerken uyuyakaldım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy M. Whitehouse
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Jeremy M. Whitehouse


Mesaj Sayısı : 410
Kayıt tarihi : 30/07/10
Lakap : Jerry

Şöhret
Puan: 49

Gizli işler Empty
MesajKonu: Geri: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimePaz Ağus. 08, 2010 11:17 pm

Central Park'ta Loretta ile görüşmeleri gereken zaman diliminde, onun gelmeyişi Jeremy'i işkillendirmişti. Bir yerde, başka bir adamla beraber sevişiyor olabilme ihtimali yüksekti; ya da en azıda Jeremy düşünmek istediği şeyi kendisine söylüyordu. Başı belaya gelme olasılığını bir an için düşündü; açıkcası zengin bir kızın başına çok nadir bir olay gelirdi. Yine de burada çok uzun süre bekleyecek değildi. Hayatında hiç bir kız onu bekletmeye değer kişiler olamamıştı; neden Loretta olacaktı ki? Kendi kendine bunun nahoşluğuyla, oturduğu yerden kalktı ve ağır adımlarla limuzininde onu beklemekte olan Tom'a doğru ilerlemeye başladı. Madem Loretta gelmiyordu; o halde onun gidip biraz kız tavlama zamanı geldi de geçiyordu bile...

Arabaya binerken Tom'un kuşkucu bakışları altında kaldığını fark etti. Bir uşak bozuntusunun kendi işine fazlasıyla burnunu sokuyormuş gibi bir kuşkuya düştü. Sert bir ifadeyle baktığı an, Tom'un hemen önüne baktığını fark ettiğinde, oteriterliğini kaybetmediği için sevindi. Açıkcası böyle insanlar için otorite kaybetmek demek, parayı gereksiz yere saçmanın belirgin bir çeşidiyi. Salağa verdiği paranın haddi hesabı yoktu ve tek yapması gereken arada bir aracı sürerek onu istediği yere bırakmak ve orada beklemekti. Bunu, şoför koltuğunda herhangi istediği bir şeyi yaparak da gerçekleştirebilirdi. 'Ben olsaydım, bir netbook alır internete girerdim sanırım...' diye düşündü ve fazla zaman kaybettiğini fark ederek bu gereksiz düşüncesinden sıyrıldı. Gecenin onu bekleyen bir sürü çıtırı vardı ve o ilk defa değişiklik olsun diye Volume Strip Bar'a gitmek yerine, eski zamanlarda olduğu gibi Pyramid Bar'a gidecekti. Geçenlerde arkadaşı Alex'in parti düzenlediği o mükemmel mekan!

"Pyramid Bar'a sür. Olabildiğince hızlı ol çok geç olmaya başladı çünkü..." dedi kayıtsız bir ifadeyle.

Jeremy aracını sürerken, limuzinin tepesindeki camı açıp biraz sigara içmek istediğini fark etti. Uzun zamandır ciğerlerine çekmediği o yoğun sis birikintisinin bağımlılık etkileri kendisini göstermeye başlıyordu. Yanaklarını çiğnemeye başlamıştı ve ağzı kuruyordu. Resmen bir uyuşturucu bağımlısının krizini geçirmek üzereymiş gibi bir hali vardı. Ceketinin iç cebinden sigarasını çıkartırken rahatça bacak baca üzerine attı ve siyah zipposunu da aynı cepten çıkararak sigarasını yaktı. Ciğerlerine çektiği dumanın nahoşluğuyla kendisinden geçerken gözünü kapattı ve gök yüzüne doğru bakmaya başladı. İşte hayat buydu...

Sigarası bittiği anda, Pyramid Bar'a vardıklarını fark etti. İçeriden gelen sert müziğin sesleri kulağını tırmalamaya başlamıştı bile. Aslında bu akşam hiç bu kadar sert takılmaya niyeti yoktu. İçeri dahi girmeden Volume Strip Bar'a gitmek en iyisi olabilirdi. Bu dürtüler konusunda kendisini pek rahat hissetmese de Tom'a direktif vermek için eliyle 'ileri' işaret yapıp konuştu.

"Devam et To-" derken sözünü kesti ve cevap dahi beklemeden aracın kapısını açtı "Buradan git, otelin önüne Oceane'ın yanına dön!" dedi ve kapıyı çarparak koşar adımlarla ilerlemeye başladı.

Dar bir sokakta tanıdık bir yüz yürümeye çalışıyordu; etrafında ise onu çevrelemiş aç köpekler gibi ziyafet çekmek isteyen yaklaşık beş kişiyi seçebiliyordu. Yüzleri karanlıkta görülmeyecek bir haldeydi. Loretta'nın yüzü ise sanki son anda vurulmuş olan mavi LED tabelanın ışığıyla aydınlanmıştı. Bu gerçekten onun için büyük bir şanstı; ama anlamadığı bir şey de vardı. Neden Loretta bu haldeydi? Alkolü fazla mı kaçırmıştı yoksa daha büyük bir şey miydi? Bir-iki saat önce düşündüğü, Loretta'nın başına bir şey gelmiş olma ihtimalinin düşük, ama gerçekleşmiş olmasıyla ilgili duyguları onu şaşkına çevirmişti resmen... Adamların birkaç metre ilerisinden bağırırken, daha fazla düşünmenin bir anlamı olmadığını yadsıyarak sorumsuzluğuna kızdı.

"O kızı hemen rahat bırakın beyler..." dedi bağırarak birkaç sümüklü kahkaha attı ama cevap vermeden Loretta'nın üzerine yürümeye devam ettiler. "Bu son uyarım?" derken kendisini beğenmiş bir edayla kollarını iki yana açtı. Kızın işini bitirdikten sonra ona geçeceklerine dair bir dürtüyle kahkahalarını sürdürmeye devam ederlerken, Jeremy sabırsızca konuşmasını sürdürdü. "İsmim Jeremy Michael Whitehouse ve size garanti veririm, eğer o kızı bırakmazsanız; bu gördüğüm yüzler kendisini eyalet hapishanesinde bulacak!" diyerek noktalandırdı. Aslında yüzlerini gördüğü yoktu ama ismiyle bu ufak yalanı atmasında da bir sakınca görmemişti. Tahmin ettiği gibi adamlar tırsarak geri çekilmeye başlamıştı. "İşte böyle!"

Hızla Loretta'nın yanına doğru koştu ve zar zor ayakta duran bu kızın beline kolunu sararak diğer elini de omzuna attı. Güç bela yürümeye çalışır gibi bir hali vardı. Konuşabilecek bir pozisyonda bile değildi ve bu yaptığı büyük sorumsuzluktu. Aslında bu gece onu burada kurtarmış olan biri olmasaydı, şimdi çoktan birkaç serserilerin elindeydi... Ertesi sabah bunu hatırlayıp hatırlayamayacağını bile merak ederek, sokaktan ana yola doğru ağır adımlarla yürümeye başladı. Öte yandan bugün onu burada yanlız başına bırakan bir arkadaşının olduğuna da emindi; çünkü gördüğü kadarıyla adamlardan biri arkasındaki bir kadına göz kırpmıştı. O an bunun sebebini anlamasa da, Loretta'yı yanlız bırakan bir sürtük olduğunu düşünmüştü. Ya da saçmalıyordu işte!

"Sen uyuşturucu almışsın! Seni hangi sürtük yanlız bıraktı ha! O arkadaşının ismini söyleyebilecek bir konuma geldiğin an bunu duymayı dört gözle bekleyeceğim!" derken, Loretta'nın gözlerinin yavaş yavaş kapanmaya başladığını fark etti. Büyük bir sabırla ilerlerken, Pyramid Bar'ın o dar ve ıssız sokağından ana yola çıkmışlardı bile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Chloe Cwonsin
Okul Müdiresi
Chloe Cwonsin


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 08/08/10

Şöhret
Puan: 45486465

Gizli işler Empty
MesajKonu: Geri: Gizli işler   Gizli işler Icon_minitimeSalı Ağus. 10, 2010 1:33 pm

Puanlandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gizli işler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Queens :: Pyramit Bar-
Buraya geçin: