Olmadık Yerde Kavga*

Siyah buklelerini tepeden topladı ve kısa keten bir elbise giydi. Uzun süredir hissettiği yorgunluğu üzerinden atması gerektiğini düşünmüştü. Tabiki de bunu yapabileceği tek yer Message Envy'di. Hoş,rahatlatıcı bir mekandı. İçeriyi mistik kokular kaplamıştı. Hemen girişteki kadına yönelip "Saat üçte randevum vardı. Elisabeta Boleyn." kadın bilgisayardaki kayıtlara baktı ve gülümseyerek "Hoşgeldiniz efendim, sizi sağdan üçüncü kapıya alalım. Masözünüz hemen gelecektir. Memnun kalmanız dileğiyle." Ella bayanın söylediği kapıya doğru yöneldi. İçeri girdiğindeyse hiç beklemediği bir manzarayla karşılaştı.Tek başına olacağını zannediyordu. Hemen kapıdan çıkıp girişteki kadına yöneldi. Sesini biraz yükselterek " Sanırım kayıtlarda bir hata yapmışsınız. Odada tek başıma olacağımı zannediyordum." dedi. Kadın biraz tedirginlik ve mahcubiyetle Ella'yı yetkili biriyle görüştürdü. Teknik bir arızadan dolayı üst kattaki odalarda sıcak su yoktu. Bu yüzden özel odaları ikişer kişilik yapmışlardı. Olacak şey değildi ki. Rahatlamaya geldiği yerde sinirle topuklarını vura vura içeri girdi. Karşısındaki kıza mülteciymiş gibi bakıyordu. Derince bir nefes alıp içeri geçti. Üzerini değişip uzandı ve itici bir ses tonuyla "Merhaba, galiba bir süre beraber takılacağız ben Lia." çok da tanışmaya meraklı değildi aslında fakat adet yerini bulsun işte.

Masözü geldi ve rahatlatıcı bir ses tonuyla " Hoşgeldiniz, ne masajı arzu etmiştiniz?" diye sordu. Ella çabuk ayrılmak istediği için " Sadece omuzlarıma yapmanız yeterli." ve bu kısmı bastırarak " Fazla kalmaya niyetim yok hemen işim var zaten." dedi. Normalde insanlarla bu kadar kaba konuşmazdı fakat bu sefer sinirleri bozulmuştu. Üstelik tam zıttının olması gerektiği bir mekanda.
Neyse ki o kız çene çalmaya başlamazsa biraz olsun rahatlayabilecekti.

Bu aralar Zo'nun sinirleri oldukça yıpranmıştı ve üstüne bu sıcak günler onu daha da bunaltmaya başlamıştı. İyi bir masajın rahatlatacağını düşündü ve her zamanki masaj salonunu arayıp yarım saate randevu aldı. Üstüne rahat bir şeyler giydi,sarı dalgalı saçlarını tepeden topladı. Ve çantasını alıp masaj salonunun yolunu tuttu.

İçerisi ferah ve genişti. Ve leylak kokusu kokuyordu. Zo kokuyu içine çekti ve görevli bayana doğru ilerledi. ' Merhaba 3'te randevum vardı. Angela Zoey. ' dedi gülümseyerek. Görevli bayan gülümsedi ve karşıdaki odayı gösterek '' Buyrun... '' dedi. İçeride 2 bayan vardı birisinin adı Esme'ydi. Zo onu tanıyordu. Esme onun masörüydü ve arkadaştılar. Esme'ye gülümsedi ve ' Selam tatlım nasılsın bakalım ? ' diye sordu. Esme gülümsedi ve '' İyiyim canım sen ? '' diye sordu. Zo gülümsedi ve '' İyi işte nasıl olsun ? Tatlım şu omuzlarıma ve belime masaj yaparsan sevinirim. ' dedi. E isterse yapmasın para veriyordu Ang buraya. Bu onun göreviydi sonuçta yani dimi ? Kibarlık olsun diye öyle söylemişti. Yani arkadaşına emir vermek Zo'ya göre değildi. Esme gülümsedi ve '' Hemen canım. '' dedi. Zo üstünü değiştirdi ve masaj yapılacak yatağa uzandı. Masör ellerine krem sürdü ve boynundan başlayıp aşağıya doğru masaj yapmaya başladı. O sırada kapı açıldı ve bir bayan girdi. Büyük ihtimalle onun yaşlarındaydı. Kız sinirli gibi duruyordu. Zo'yu sanki bir ucubeymiş gibi süzdü. İtici ve ukala bir ses tonuyla "Merhaba, galiba bir süre beraber takılacağız ben Lia." dedi. Zo bu kıza gıcık olmuştu çok havalıydı. Sanki Zo onunla aynı odada kalmaya bayılıyordu. Zo'da aynı ses tonuyla ' Evet sanırım bir süre beraber takılacağız... Bende Angy. ' Kız yapmacık tavırla gülümsedi.Sonra diğer masörle konuştu ve üstünü değişip yatağa uzandı. Masör hemen işe başlamıştı. Zo Esme'ye döndü ve '' Ben odada tek olacağımı zannediyordum tatlım ? '' diye sordu. Cümlesi soru cümlesi değildi ama soru anlamında sormuştu Zo.

"Ah ne hoş Angy." Tanıştığına o kadar memnun olmuştu ki duyan inanmazdı. Yıllardır burada masaj yaptırırdı. Ama böylesine saçma bir nedenle başkasıyla aynı odayı paylaşmış olması ziyadesiyle sinir bozucuydu. Üstüne tavır ve hareketleri sanki kendisinin sonradan gelip de onu rahatsız etmiş havası yaratıyordu ki nitekim bu durumu üstüne basa basa ifade etmeyi düşünüyordu.

Masözünün boynuna hafif sert davranması canını acıtmıştı haliyle sinirli bir tavırla " Siz bu seviye bir masajla mı burada çalışmayı hakediyorsunuz. Hassas bir nokta olduğunu bile bile yanlış hareket yapmanız doğrusu affedilemez. Ben buraya sinir küpü olmak için gelmedim bayan. Şimdi hemen çıkın artık başka birini mi gönderirler bilemem." Normalde bu denli sinirli tavırlar sergilemezdi. İnsanlara karşı şefkatli, ılımlı bir kızdı, Ella. Şimdiden ufak ufak pişman olmuştu kadına söylediklerinden ötürü. Sonuçta ufak bir hataydı elbette isteyerek yapmamıştı. " Peki efendim, çok özür dilerim incittiğim için sizi." deyip başı önde çıkıyordu ki vicdanı el vermeyerek " Tamam, gitmene gerek yok bu seferlik affedildiniz. Hadi geçti üzülmene gerek yok sadece sinirlerim gerildi hepsi bu ancak ikinci yanlış hareketinde söylememe gerek kalmasın." Daha sakin bir ses tonuyla ve koruyuculukla yaklaşmıştı kadına. Yandaki kızın onları seyrettiğinin farkındaydı fakat es geçivermişti zaten en ufak derecede de umrunda değildi.

'' Ben odada tek olacağımı zannediyordum tatlım ? '' ah, şu tavıra bakın bir de. Hem kendi odasını işgal ediyordu hem de pişkin pişkin Ella'yı fazlalıkmış gibi tasvir ediyordu. Gerçekten dayanılacak seviyede değildi bu kız.

Madem öyle işte böyle edalarında masözüne dönüp " Odaya orta yoğunlukta vanilya kokusu ayarlar mısın ? Zira vanilyanın eşsiz rahatlatıcılığına gerçekten ihtiyacım var." Teknoloji nasıl da gelişmişti. Ufak bir kumanda yardımıyla filtrelerden odaya istediğin kokunun kısa süre içerisinde yayılmasını sağlayabiliyordun.Vanilyanın rahatlatıcılığını hemen hissetti ve masajına devam etmek için gözlerini kapadı. Etrafındakileri umursamamayı düşünüyordu. " Ah, ne hoş değil mi ?"

Zo masajının rahatlamasıyla kendini daha iyi hissetmeye başlamıştı bile. Ama diğer kızın öyle olduğu pek söylenemezdi. Neydi adı ? Lia'mı ne ? diye düşündü Ang. Lia'nın masörü sanırım yanlış bir hareket yaptığı için onu azarlıyordu. " Siz bu seviye bir masajla mı burada çalışmayı hakediyorsunuz. Hassas bir nokta olduğunu bile bile yanlış hareket yapmanız doğrusu affedilemez. Ben buraya sinir küpü olmak için gelmedim bayan. Şimdi hemen çıkın artık başka birini mi gönderirler bilemem." diyordu. Aman Tanrım bu kızın sorunu neydi böyle ? Ters yönden mi kalkmıştı bugün ? Yoksa her zaman ki hali miydi ? Angy dinlemiyormuş gibi davranıyordu ama kulağı onların konuşmasındaydı. Kız sanırım gitmek için hazırlanıyordu sonra Lia diğer söylediklerinden daha sakin bir tavırla " Tamam, gitmene gerek yok bu seferlik affedildiniz. Hadi geçti üzülmene gerek yok sadece sinirlerim gerildi
hepsi bu ancak ikinci yanlış hareketinde söylememe gerek kalmasın." Dedi. Hah iyilik meleği mi kesildi anında ? Yapmacık şey diye düşündü Zo. Sonra masörüne dönüp '' Ben odada tek olacağımı zannediyordum tatlım ? '' dedi. Masör endişeyle Zo'ya baktı ve '' Üzgünüm Angy. Bir karışıklık olmuş bir günlük böyle oldu. Bir daha olmaz üzgünüz... '' dedi. Ama Angy 2 seneden beri aynı yerde masaj yaptırıyordu. Hiç kusursuzlardı şu ana kadar. Ama arada bir olur değil mi ? diye düşündü kendi kendine. Sonra gülümsedi ve '' Tamam tatlım pekala şimdilik böyle olsun ama bir dahakine böyle bir şey olursa lütfen arayında iptal ettiririm randevumu. '' dedi.Amacı kimseyi rencide etmek filan değildi. Sadece bir daha karışıklık olmasını önlemek istiyodu.

Lia yapmacık tavırla masöründen bir şey istiyordu. " Odaya orta yoğunlukta vanilya kokusu ayarlar mısın ? Zira vanilyanın eşsiz rahatlatıcılığına gerçekten ihtiyacım var." dediğini duydu Zo. Vanilya kokusunun eşsiz ferahlatıcılığına ihtiyacı varmış hanımefendidin ! diye mırıldandı kendi kendine... Gıcıklık değil miydi ? Zo ise Leylak kokusunu seviyordu. Masörüne döndü ve ' Afedersiniz ama leylak kokusu yapar mısınız ? Vanilya midemi bulandırıyor ! '' dedi bir ima etmek istercesine. Masör kararsızdı hangi müşterisinin dediğini yapacaktı ki ?

Alt dudağını ısırdı. Bu kız gerçekten boyunu aşmıştı. Eh birinin de haddini bildirmesi gerekiyordu. Artık sabrının son damlasına gelmiş sayılabilirdi. Yapacaklarının tüm sorumluluğu şeytan Angy'deydi. Kafasını döndürüp " Evet, hala hazır değil mi 'vanilya' kokusu ? Burada saatlerce beklemeyi düşünmüyorum. Yani demek istediğim derhal yap şu işi." Ama masözü hayli korkmuş tavrıyla müşterisinin isteğini bile yerine getiremedi. İkisinin arasında kalamazdı e haliyle birini tercih etmesi söz konusu değildi. " Tamam dur dur vanilya kokusu matmazelin midesini bulandırıyormuş. " Ne saygısız ifadeydi ama. Karşısındakinin isteği 'midemi bulandırıyor' gibi bir ifadeyle değil birazcık kibarlık takınarak 'rahatsız ediyor' şeklinde ifade edilmeliydi. Şimdilik ayrıntıları bir köşeye bıraktı. " Ah tabi size sormam gerekliydi değil mi ? Sonuçta odayı paylaşıyoruz birbirimizin istekleri uyuşmayabilir. Madem öyle ÇIKIN BU ODADAN !!" İçindeki zehri kusmak ziyadesiyle memnun etmişti Ella'yı. Masözlere birer bakış atıp " Çıkın şu anda istenmiyorsunuz, hemen !" diye bağırdı. Masözlerin elinden gelen bir şey yoktu. Maznum maznum odadan çıktılar. Fakat görevlilere haber verecekleri aşikardı. Şimdi onları düşünecek hali yoktu zaten.

" Bu kadarı da yeter ama Angy Hanım. Sınırınızı aşmakla yetinmeyip pişkin pişkin hareketlere başvurdunuz. İki kuruşluk keyfimi de mahvetme şerefine eriştiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Şimdi üzerinizi giyinip bu odadan gitmenizi rica etsem kaba olmam herhalde." Kan beynine sıçramış vaziyette buz gibi gözlerle bakıyordu kıza. Karşısında ömründe bir daha karşılaşmak istemediği bir ucube duruyordu. Eğer hemen defolup gitmezse o zaman yapacaklarından da korkmalıydı. Zaten tek hareketle havaya dikilmişti. Şimdi de bayan pişkinin yanına gidip defetme zamanı gelmişti hali hazırda.

Angy'nin son dedikleri şu çok bilmiş Lia'nın bardaktan taşan son damlası olmuştu. Lia kızgın boğayı andırırcasına masörüne döndü ve " Evet, hala hazır değil mi 'vanilya' kokusu ? Burada saatlerce beklemeyi düşünmüyorum. Yani demek istediğim derhal yap şu işi." dedi. Masörü korkmuş bir ifadeyle hangi müşterisinin dediğini yapacağını düşünüyordu. Arada bir Angy'nin masörüne bakıyor ne yapabilirim dercesine işaretleşiyorlardı. Bayan çok bilmiş Lia ağzını açtı ve " Tamam dur dur vanilya kokusu matmazelin midesini bulandırıyormuş. " diyerek sözlerine devam etti. Hayli kızmış görünüyordu. Angy ise onun bu tavırlarına sadece pişkinlikle gülüyordu. Sevmediği kişileri sinir etmeyi o kadar çok seviyordu ki... Olayın nereye geleceğini merakla izliyordu. " Ah tabi size sormam gerekliydi değil mi ? Sonuçta odayı paylaşıyoruz birbirimizin istekleri uyuşmayabilir. Madem öyle ÇIKIN BU ODADAN !!" dedi. Allah Allah ! Kimin odasından kimi kovuyordu ?! Bu kız hayliyle haddini aşmıştı. Angy hala onun bu komik tavırlarına pişkinlikle gülerken Lia masörlere baktı ve hışımla " Çıkın şu anda istenmiyorsunuz, hemen !" diye bağırdı. O anda Angy'nin ağzından istem dışı '' Hahah. '' diye bir ses çıkmıştı. İmalı bir biçimde gülmesi artık alışkanlık yapmaya başlamıştı gıcık kişilere karşı.

Masörler ' Bayan Lia' nın istediğini daha doğrusu emrini hemen yerine getirdiler ve dışarı çıktılar. Angy ayağa kalktı ve yatağın köşesine yaslanıp kollarını göğsünde kavuşturdu. Lia'nın ne yapacağını sanki sinemada heyecanlı bir film izlercesine izliyordu. Lia zehirli ve saldırmaya hazır bir yılanmış gibi buz gibi gözlerle Angy'e döndü ve " Bu kadarı da yeter ama Angy Hanım. Sınırınızı aşmakla yetinmeyip pişkin pişkin hareketlere başvurdunuz. İki kuruşluk keyfimi de mahvetme şerefine eriştiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Şimdi üzerinizi giyinip bu odadan gitmenizi rica etsem kaba olmam herhalde." dedi. Angy onun sözlerine buz gibi bir kahkayala karşılık verdi ve '' Hahah ! Çok etkilendim Bayan Lia. Bunları yaptığınız için gidip bir madalya almalıyım herhalde ? Yada ne madalyası ya madalya size yetmez Kupa filan daha iyi gider değil mi ? '' dedi alaycılıkla sonra yüzünden o alaycı gülümsemesini sildi. Dayandığı yataktan çekildi ve Lia'ya yaklaşarak aynı Lia'nın ona baktığı gibi buz gibi gözlerle gözlerinin içine baktı. '' Sen daha beni tanımıyorsun şekerim. Ama sana bir istnisna yapıp kendimi tanıtabilirm... Ben kimseden emir almam ! Ve eğer memnun değilsen buyrun kapı orada. '' dedi kapıyı gösterek.

Dudakları inanılmaz bir biçimde kasılmıştı. Karşısındaki kız hemen belli ediyordu kendini o sürtük tavırlarıyla. "Ben bir sürtüğüm ve bana aşağılık olduğumu hissettir" diye bağırıyordu adeta. Ama ipin ucu kaçmıştı bir kere. Artık ne yapsa boştu bu kızın karşısında sessiz kalmak yenilgiyi kabul etmekti.
Buz gibi bakışlarıyla o silikonvari göğüsleriyle tam bir delirtme makinasıydı. Ama bugün 'Cadı Ella' uyanmıştı ve en kötü büyüleriyle yanıt verecekti düşmanına.

'' Hahah ! Çok etkilendim Bayan Lia. Bunları yaptığınız için gidip bir madalya almalıyım herhalde ? Yada ne madalyası ya madalya size yetmez Kupa filan daha iyi gider değil mi ? '' kendi istemişti, evet. Gel beni öldür diyordu bağırıyordu çağırıyordu dayanma gücünün en hassas noktalarına bastırıyordu. Kabul edilemez bir şekilde çirkinleşmişti. " Devam etme şu saçma hareketlerine. Senin mekanın yukarısı. Haa tabi orayı şu meşhur 'teknik arıza'lardan dolayı bela olarak yolladılar seni başıma. Şimdi iki dakika saygını takınıp çekip git burdan."

'' Sen daha beni tanımıyorsun şekerim. Ama sana bir istnisna yapıp kendimi tanıtabilirm... Ben kimseden emir almam ! Ve eğer memnun değilsen buyrun kapı orada. '' gerçekten bazı insanların anlama sorunu olduğunu ilk kez farketmişti. Dünyayı çekilmez hale getirmeye hakları yoktu fakat umurlarında mıydı ? Onlar için orda burda sürtmek, insanları çileden çıkarmak yeterliydi. Hatta yaşamlarını sürdürmeleri için bir erek belki de yaradılış amacı artık her ne şekilde ifade ediliyorsa. Ama pabuç bırakmaya niyeti olduğu söylenemezdi. Umursamaz bir bakış atarak " Madem öyle kendi çukurunda boğul, kendi varoşluğunda, ha.

" Madem öyle kendi çukurunda boğul, kendi varoşluğunda, ha.' dedi. Ang yapmacık gülümsemeyle gülümsedi ve mahsustan gözlerini kırpıştırarak '' Ah çok teşekkürler ! Benim boğulmam için senin iznine ihtiyacım vardı zaten. İznimide aldım artık boğulabilirim sanırım. '' dedi ve alaycı bir kahkaha attı. Sonra çaktırmadan yandaki masanın üstündeki eşyalara göz gezdirdi. Orda şişenin içinde biraz su vardı. Sonra Zo'nun aklına şeytani bir plan geldi. Bu kız çok olmaya başlamıştı. Elleriyle yüzünü yelpazeledi ve yapmacık tavırla ' Burası çok sıcak oldu sanırım. Biraz ferahlamak lazım ! '' dedi ve masanın üstündeki şişenin kapağını hemen açtı ve Lia nın kafasından aşağı döktü. Angy kahkaha attı ve '' Hah böyle daha güzel oldu en azından yüzünün kiri temizlendi ! '' dedi ve kahkaha attı. Hiç böyle bir şey yapmamıştı. Ama bugün şeytan olma günüydü. Gıcık olduğu kişilerle böyle davaranabiliyordu bazen. Ve bu kız gerçekten Angy'nin sinirini bozuyordu.

Angy onu ıslattığında kız bir çığlık attı. Gerçekten çok sinirlenmişti. Angy Bana bulaşmamalıydın kızım ! diye geçirdi içinden. Kızın tepkisini merak ediyordu. Bir korkak gibi çekip gidecek miydi yoksa oda eline bir şeyler alıp Angy'nin üstüne mi dökecekti ? Yada gidip sahibine şikayet ederdi bebekler gibi ? Ne malum ?

Islaklığın verdiği sinir bozucu bir hal ile attığı çığılığın henüz kendisi bile farkına varamamıştı. Karşısındaki çakma sarışının bu kadar düşük olabileceğinin farkına varamaması her ne kadar üzüzcü olsa da burada üzülmesi gereken tek kişinin karşısındaki 'varlık' olduğuna adı gibi de emindi. Islanan kirpiklerini kırpıştırıp o sinir bozucu sesi tekrar duyma eziyetine katlandı. '' Hah böyle daha güzel oldu en azından yüzünün kiri temizlendi ! '' burada kirli olan biri varsa şayet tek örnek karşısında duruyordu. Ne yapacağına henüz karar vermeden son kez onunla insan gibi iletişim kurmayı uygun kıldı. " Senin şizofrenik dünyanda benim yüzümde bir kir gözükse de gerçek dünya şahit ki senin içindeki kir daimi olacak, sürtük. " son kelimesinin her harfini elinden geldiğince bastırmıştı. Ama onun gibileri sözle terbiye etmek pek de kolay değildi açıkçası. İçinden "Madem öyle işte böyle tatlım." diye geçirip gözüne önceden kestirdiği sprey kremi eline geçirip " Kim bilir bazen bilim adamlarının yıllarca uğraşıp çözüm bulamadığı hastalıklara basit iğneler çare oluyor." dedi ve silah gibi tuttuğu pembe kremi o meymenetsiz surata doğru sıktı. Kızdan her zamanki iğrençliğiyle bir " öğğ" sesi çıkmasına aldırış etmeden elbiseyi kafasından geçirip kıza doğru döndü ve " Hoşuna gitmesini umarım." dedi ve kapıyı tüm gücüyle çarptı.. Yanına gelen görevliye " Defol !" diye bağırıp hızlı adımlarla dışarı attı kendini. İlk başta kapının önünde manasız turlar atsa da araba sürecek halinin olmadığını düşünüp taksinin tekine atladı. Hiçbir yer söylemeyip " Sür." demekle yetindi. Bugün lanetli günü olmalıydı.



out: her ne kadar mükemmel bir rol oyunu olmasa da yazması oldukça eğlenceliydi !

ikinize de 5 veriyorum. site için katkılı üyelersiniz. teşekkür olarak algılayın.