Sıradan Bir Gece

Günün bu saçma geçen dakikalarının ardından, gece sonunda gelmişti. Jeremy'nin en sevdiği zaman, günün karanlık saatlerine yaklaştığı zamandı. Bu saatler onun için her zaman sıradanlığın ötesinde zevkli saatlerdi. Her gece neredeyse bir striptiz kulübünde takılıp birkaç kadını tavlamak onun için oldukça kolay birşeydi. Elinden geldiğince kendini tutmaya çalışır ve uzun süre bu güzel, seksi bayanları izlemek için çaba sarf ederdi. Bugün gideceği yer, en favori yerlerden birisi olan Volume Strip Bar'dı. New York'un en iyisi denilebilecek düzeydeydi. Kırmızı ve siyahın tonundaki ortam oldukça erotik bir ambiyans katıyordu. Bunun yanında kadınların da güzel olması tam Jeremy'e göre bir şeydi. Yüzünde kocaman bir sırıtışla siyah limuzinden inerken, kapıyı açan şoföre dahi bakmadan hızlı adımlarla içeriye doğru yürümeye başladı.

İçeri girdiğinde ortam her zamankinin aksine bugün coşkulu sayılırdı. Genellikle geldiğinde burası çok da dolu bir yer olmazdı. Olmazdı; çünkü fazlasıyla pahalı bir mekandı. Burada diğer Striptiz Kulüplerinin yanı sıra dokunma özgürlüğü vardı. O dokunmanın yasak olduğu kulüp saçmalıkları Jeremy'e tam anlamıyla mantıksız geliyordu. Cebinden çıkartıp verdiği paranın karşısında, her şekilde özgürlüğü olmalıydı. Bu pahalı olsa bile geçerliliğini her zaman koruyan bir etmendi. Jeremy'nin amaçlarından bir tanesi de, bu Striptiz Kulübünü satın almaktı. Tabi, aşağılık babasının eline bakmayı bıraktıktan sonra...

İçeri girdiğinde, her zaman oturduğu o pahalı VIP çift kişilik koltuğu boştu. Striptiz yapılan sahnenin hemen önünde olan kırmızı deri çift kişilik koltukları kiralamak oldukça pahalıydı; ama bunun iyi bir yanı da vardı. Sahnedeki kızların bir kısmı bir süre sonra bu koltuğa oturup, Jeremy'nin keyfini yerine getiriyorlardı. New York'un fakirleri, bu özel koltuğa asla oturamazlardı.

Koltuğa doğru ilerlerken, bir kaç sümsükün kendisine baktığını hissedebiliyordu. Onlara bir kez olsun bakmadan her zamanki koltuğuna ilerledi. Rezarvasyonlu mu diye sorma gereği bile duymadı. Oturup bacak bacak üstüne atarak karşısındaki standın üstünde, bacaklarını ayırıp striptiz çubuğunda hareket yapan kızrmızı elbiseli seksi bir bayanı izlemeye başladı. Yüzünde oluşan bir gülücük ile, ceketinin iç cebinden, bir cep viskisi çıkartarak yudumlamaya başladı...

Loretta okuldaki klasik ama eğlenceli gününün ardından söz verdiği gibi arkadaşını izlemek için striptiz bara gidecekti. Arkadaşının anlattığına göre herkes ona hayran kalıyordu ve geceyi onunla geçirmek için fazlasıyla yüksek rakamlardan bahsediyordu. Loretta bu düşünce karşısında gülümsedi. Zaten sahip olduğu para için arkadaşının bu işi yapmasını saçma bulurdu. Kaliteli bile olsa bir barda zevk için striptiz yapmak ne kadar mantıklı olabilirdi ki? Siyah jartiyerini giydikten sonra, siyah dantelli sütyeninin kopçasını büyük zorlukla kapattı. Odasındaki boy aynasından fiziğini inceledi. Biraz kilo mu almıştı? "Ah... Hadi ama..." dedi sıkkın bir şekilde. Platese başlama isteğini aklının bir köşesinde tuttu ve gözlerini fiziğinden çekip, az önce yardımcısının getirdiği siyah dar, mini ve tek omuzlu elbiseye doğrulttu. Yardımcısına çıkması için ufak bir el hareketi yaptı ve elbiseyi mırıldandığı melodiye uygun bir şekilde dans ederek giymeye başladı. Bir striptizci olsaydı gerçekten başarılı olabilirdi... Elbiseyi -oyalanarak- giydikten sonra ayakkabı dolabına yöneldi. Birbirinden farklı model ve renklerde onlarca ayakkabı içerisinden siyah parlak ve yüksek topuklu ayakkabısını aldı. Çift kişilik ve beyaz renk örtü takımına sahip yatağına oturdu. Ayakkabıları ayağına geçirdi, son bir kez aynaya bakmak için ayağa kalktı. Siyah saçlarını ise her zaman olduğu gibi kendi haline, açık bir şekilde bıraktı. Hafif kabarık saçları ona ayrı bir hava katıyordu.

Topuklu ayakkabılarının çıkarttığı sesler eşliğinde tıpkı bir manken gibi yürüyerek odasından ayrıldı. Merdivenleri aynı havayla indi. Annesi yeni sevgilisiyle Paris seyahatinde olduğu için ev bomboştu. Evde sadece Loretta'ya hizmet etmek ve onun konforunu sağlamak için görevlendirilmiş bir kaç alt tabaka insan vardı. Loretta'ya küçüklüğünden beri bakan ve ona her zaman her konuda yardımcı olan Jane kapıda duruyordu. Elinde ise tıpkı Loretta'nın ayakkabıları gibi parlayan küçük siyah bir çanta vardı. "Bu sizi tamamlayacaktır bayan McLoren." Loretta hiç bir şey demeden çantayı kaptı ve Jane'e göz kırptı. Özel arabasının aşağıda beklediğinden emin olan Loretta, geç kalmayı istemediği için asansörü beklemeden merdivenlerden seri adımlarla inmeye başladı.

**

Şoför'ün kapıyı açmasıyla sol bacağını arabadan dışarıya attı. Jartiyerinin sonunun gözükmesini umursamadı ve yüzünde ufak bir gülümsemeyle oldukça erotik bir müziğin çaldığı bu striptiz bardan içeriye girdi. Kırmızı renklerin hakim olduğu bu bar tam anlamıyla erotizm kokuyordu. Ortamda bulunan -striptizci kızlar hariç- çok az bayan olduğunu görünce aslında pek de şaşırmadı. En önde çift kişilik kırmızı koltukta oturan kabarık saçlı, yakışıklı ve oldukça zengin gözüken çocuk dikkatini çekmişti. Ufak bir sırıtışla gözlerini çocuktan çekti ve sahneye yöneltti. Kırmızı elbisesi ve kıvrak hareketleriyle Yvonne'yi hemen tanıyabilmişti. Elini kaldırdı ve ona kendisini gösterdi. Yvonne sahneyi diğer kızlara bırakıp Loretta'nın yanına gelmişti. Kısa süren bir sarılmanın ardından Loretta'yı elinden tuttuğu gibi sahneye doğru çekiştirdi. Loretta tam anlamıyla ne olduğuna anlam verememişti. "Bu deneyimi yaşamanı istiyorum! Sana bayılacaklar!"

Loretta kendisini bir anda sahnede bulduğunda kısa bir süre şaşkın bir şekilde etrafa bakındı. Arka sıralardan gelen sesler sayesinde kendisine gelebilmişti. "Hadi göster kendini!" Loretta dudağını ısırdı. Yvonne'ye pis bir bakış attı ve kendini müziğe kaptırarak kıvırmaya başladı. Önce tek kollu elbisesinin askısını sıyırdı. Ardından arkasını döndü ve kısa bir yürüyüş yapıp öne doğru çömeldi. Müzik hareketlenmeye başlamıştı. Sahnenin ortasındaki çubuğa ilerledi ve tek bacağını direğe sardı.Elbisesi yukarıya çıkmıştı ve sonuna kadar açılmıştı. Tek kolunuda direğe dolayıp kendisini arkaya doğru yatırdı.

**

Müzik son bulduğunda Loretta sahneden indi. Kahkaha atıyordu. Bu iş gerçekten çok eğlenceliydi ama her gece bunu çekemezdi. "Bize içki alıp geliyorum." dedi Yvonne ve Loretta'nın yanından ayrıldı. Loretta ise ön sıralarda -kabarık saçlı çocuğa yakın- bir masaya geçip arkasına yaslandı...

İçine sinan o nahoşluk hissiyle içkisini içmeye devam ederken gözü birden bire kırmızı kıyafetli bayanın üzerinden ayrılıp, arkasında dans etmekte olan yeşil elbiseli -elbise denebilmesi pek aşikardı; alt kısmı yok gibi bir şeydi- kadını izlemeye başladı. Bu kırmızı elbiseli sarı saçlı kadından çok daha güzel ve seksiydi. Kadın birkaç saniye için kendisine baktığında ona göz kırparak karşılık vermeyi ihmal etmedi. Kadının gülümsemesini aynı şekilde iade etmişti; fakat bu iade şekli fazlasıyla muzip kaçıyordu. Buraya gelme amacı zaten bundan öte bir şey olamazdı.

Tüm bu izlediği kadınların arasında, hayatına bir türlü çıkmayan o kusursuz güzelliği aklında canlandırmaktan yorulmuştu. Bu kadınların hepsi seksiydi evet; ama hiç birisiyle uzun vadede bir ilişkisi olabileceğini düşünmüyordu. New York'un kızları tam anlamıyla çirkindi. Çok zor bir beğenme zevkine sahip olması, onun doğru kişiyi bulma çabalarını biraz olsun baltalıyordu. Elbet karşısına dünyalar güzeli bir kadın çıkacaktı.

Gözleri yeşil elbiseli kadındayken, sıkıldığını fark etti ve kafasını sağa -yani girişe- doğrulttu. İçeriye giren onca erkeğin arasında siyah elbiseli bir bayan olduğunu fark etti. Bu apayrı bir şeydi. Hayatında böyle güzel ve seksi kadın gördüğünü hatırlamıyordu. İnanılmaz bir vücut hattı vardı. Yüzünün çizgileri, sanki 'unutma beni' havası veriyordu. Hafif dalgalı saçlarının omuzlarında dalgalanması, oldukça tahrik ediciydi. Dudaklarına diyecek laf yoktu. Kusursuz nitelikle çizilmiş mükemmel şeylerdi onlar... Kadının dudağına şehvetli bir öpücük kondurabilme arzusu tüm damarlarında adeta delicesine bir kanmış gibi akıyordu. Mini siyah elbisesinin tek kolu aşağı kaymış ve göğüsünün bir kısmını ortaya sermişti. Oldukça keskin ve kusursuz göğüslere sahipti. Bacakları ise on üzerinden on denebilecek değerlendirmeye alınabilinirdi. Tam, güzel bir kız olmadığını düşünürken karşısına böyle bir piliçin çıkması, gecesini mükemmelleştirecek olan büyük etmen sayılırdı. Jeremy'e karşı çıkamazdı, birkaç dakika sonra ellerindeydi...

Kadının kendisine birkaç saniye bakıp sırıttığını görebiliyordu. Daha sonra ise yanında birden bire kırmızı elbiseli striptizcinin olduğunu fark etti. Hafif bir şok eğilimiyle doğrulur gibi oldu; ama sonra tekrar uzandı ve oluşan sahneyi gözetlemeye devam etti. Sahne çok uzun süre monotonluğunu korumadı. Kırmızı elbiseli kadın, bu mükemmel bayanı kolundan tuttuğu gibi sahneye çıkartmıştı. İşte bu onun feci tahrik olmasını sağlayacak bir etmen olmuştu.

Birkaç dakika boyunca yaptığı o mükemmel şovun etkisiyle adeta çıldırdı. Tek bacağını striptiz direğine dolarken arkasına yaslanışı ve eliyle o direği tutuşu... Mini elbisesinin ardından gözüken kalçasının etkisiyle, Jeremy'i tam anlamıyla kendisinden geçirmişti. O pozisyonu sevmişti ve uzun bir süre de bu pozisyona bakabilirdi. Çığlıklarla alkışlayan kalabalığa sert bir bakış atmayı ihmal etmedi. Orada gördükleri o kadın, Brooklyn'in sümsüklerine ait değil; kendisi gibi birine ait olmalıydı. Kadının arada bir kendisini kestiğini fark ediyordu. Bu içinde büyük bir özgüvenin kabarmasına sebebiyet veriyordu.

Sahneden indikten sonra kadın, kendisine oldukça yakın boş bir masaya oturmuştu. Sanki 'yanıma gel' mesajı taşıyan bir hareketti bu. Jeremy yüzündeki kocaman bir sırıtışla, VIP koltuğundan kalktı. Cep viskisini geri koydu ve ceketini düzelterek bayanın yanına geldi. Karşısındaki sandalyeye izin dahi istemeden oturdu ve kendinden emin bir gülümsemeyle kadınla, olabildiğince cazibeli bir sesle konuştu.

"Brooklyn'de bu kadar güzel bir kız olduğunu bilmiyordum. İsminiz?" dedi ve yüzündeki anlamlı gülümseyişle, cevabını beklemeye başladı.

Kırmızı deri ve oldukça rahat koltulara kendisini bıraktığında arkasında bıraktığı çıldırmış erkeklerin uğultusu hala sürüyordu. Bu ona büyük bir haz veriyordu. Tüm erkekleri çıldırtmak ve onlara hiç bir şey vermeyecek olmak... Loretta'nın yaratılışındaki bir kanundu bu. Brooklyn'de yaşayan ve tüm hafta boyunca çalışarak kazandığı parayla buraya gelebilen biri değil Loretta'yla sevişmek, onunla konuşamazdı bile. Sadece az önce gördüğü rüyayla yetinmek zorundaydı. Bu düşünceler onun gülümsemesini sağlarken yan masasında oturan genç çocuk için az önceki şovdan çok daha ötesini yapabilirdi. İşte arka sıradakiler ile en önde oturanları ayıran en önemli fark buydu. Arkadakiler yetinirdi ama öndekiler sahip olurdu.

Bacak bacak üstüne atıp tekrar o çocuğun mükemmel ötesi saçları ve soğukkanlılığına bakmak istedi. Kafasını sağa çevirdiğinde çocuğun ayağa kalkıp, Loretta'nın bulunduğu masaya doğru geldiğini fark etti. Aynı anda Yvonne elinde kocaman 2 adet viski bardağıyla yaklaşıyordu. Loretta, genç çocuğa çaktırmadan, arkadaşına gitmesi için ufak bir işaret yaptı. Yvonne bunu anlamış olacaktı ki hemen yönünü değiştirip, diğer masada oturan adama yöneldi ve onun kucağına oturdu. Loretta, Yvonne'nin gelmesini engellediği için rahatlamıştı. Bu genç adamla yalnız kalmak varken bunu bir şeyin bozmasına izin veremezdi. Derin bir nefes aldı ve çocuğun geliyor olmasını görmezden gelmeye çalıştı. Yine de heyecanını bastıramıyordu. Kısa süre sonra kalp atışlarını rahattı ve bacağını sallamaya başladı.


Kabarık saçlı, sempatik bakışlı ve şık giyimli bu genç çocuk masaya oturduğunda Loretta onu yeni fark etmiş gibi bir ifade takındı. Oysaki gecenin başından beri onu kesiyordu. Bir çok kez göz göze gelmişlerdi. Acaba Loretta'nın onu arzuladığı gibi oda Loretta'yı arzuluyor muydu? Tabiki de arzulayacaktı! Loretta'nın elinden kimse kaçamazdı... İstediğini alırdı ve istediğinde bırakırdı. Tıpkı daha geçen gün bıraktığı Seth gibi. Hala arıyordu ama Loretta'nın ondan gönlü çoktan geçmişti. Yeni kişiler arıyordu. Ve karşısında oturan bu genç tam da ona göreydi. Aşık olunacak derecede yakışıklıydı. Loretta çocuğa bakarken, bir anda konuşmaya başladı "Brooklyn'de bu kadar güzel bir kız olduğunu bilmiyordum. İsminiz?" Loretta kafasını hafif sağa eğdi ve dudağını ısırdı. Çocuğun ses tonu ona şiir gibi gelmişti. "Brooklyn'de pek takılmam... Ah, adım Loretta... Ya sizin?" dedi ve zarafetle elini uzattı...

Aylak takımının sümüklü mahallelerinden herhangi birine ait değildi bu kız. Jeremy'nin bildiği bir şey varsa o da, bu kız tam anlamıyla mükemmel vücut hatlara sahip oluşu değil aynı zamanda elde edilişi zor gözüken bir ön görünüşe de sahipti. Bunlar Jeremy için kelimenin tam anlamıyla boş laflardı. Kendisine karşı koyabilen bir kız görmemişti. Hepsi gecenin sonunda kendilerini, Jeremy'nin açılmış kollarında dudaklarını şehvetle öperken bulurlardı... Bu kadın için bunları hayal ederken arzularına yenik düşmeye başladığını da fark etti. Sorduğu sorunun cevabıyla kendisini toparlayabildi.

"Brooklyn'de pek takılmam... Ah, adım Loretta... Ya sizin?"

Böyle bir kızın Brooklyn'de pek takılması olağan bir şey değildi zaten. Bunu başından beri tahmin ediyor gibiydi. Onu, kelimenin tam anlamıyla zengin bir aileden geldiğini düşünmeye başlamıştı bile. Böyle güzel bir kız Brooklyn'in fakir mahallelerinden çıkamayacak kadar kusursuzdu. Erkek arkadaşı olup olmadığını bilmiyordu; lâkin bununla pek ilgilenmiyordu da... Elde etmek istiyorsa erkek arkadaşı tam anlamıyla şansız sayılırdı. Bu piliç birazdan kollarına olacaktı...

Sandalyesini hafifçe Loretta'nın yanına doğru çekti ve bacaklarını, onun çıplak kusursuz bacaklarına sürttü. Henüz yanına oturmak erken bir hamle sayılırdı; ama biraz temas kurmak onu çantada keklik yapacaktı; buna kelimenin tam anlamıyla emindi. Yüzündeki anlamlı gülümseyişi bir saniye bile kesmeden konuşmaya başladı.

"Loretta... Bu mükemmel ismin, ancak bu kadar mükemmel güzellikte bir sahibi olabilirdi zaten..." dedi ve havayı anlamsızca koklamaya başladı. "Bunu hissedebiliyor musun Loretta? Havada seks kokusu var..." dedi ve oturduğu sandalyeden kalkarak onun yanına, çift kişilik kırmızı koltuğa oturdu.Yüzünü onun yüzüne adeta sokulurmuşcasına yaklaştırdı. Birkaç santim sonra dudakları kendi dudaklarına değebilirdi. O kadar ileri gitmenin şimdilik bir faydası yoktu. Bunu ağırdan almak istiyordu.

Kulağına doğru eğildi ve oldukça tahrik edici bir ses tonuyla nefesini adeta boynuna doğru üfleyerek konuştu. "Böyle güzel bayanlar, kalabalık mekanlarda çok takılmamalı..." Cümlesinin altındaki, 'sessiz bir ortama gidelim' mesajı bariz belli oluyordu; zaten amacı bunu belli etmekti. Bu kadını ille de bu akşam elde etmeyi düşünmüyordu ama vücudunun her bir hattına dokunabilmek istiyordu. Bu kadın kelimenin tam anlamıyla rüyalarına girebilecek nitelikteydi...

Loretta karşısında oturan bu mükemmel ve çapkın olduğunu her hareketiyle belli eden çocuğa baktı. Tıpkı Loretta'nın onu azruladığı gibi oda onu arzuluyor gibiydi. Loretta şuana kadar kimseyle yatmamıştı ama oldukça ateşli geceler geçirmişti. O anın özel olmasını ve gerçetken aşık olduğu biriyle olmasını istiyordu. Sevişme konusunda oldukça iyiydi. Kimse onun mükemmel performansına yetişemiyordu. Seth'le bitmesinin sebebinden bir taneside buydu. Acaba bu çocuk ona ayak uydurabilir miydi? Her haliyle Loretta sorusunun cevabını alabiliyordu. Ama yine de bunu deneyerek, yaşayarak öğrenmeyi istiyordu. Tüm vücudunun yandığını ve bu ortamın oldukça sıcakladığını fark etti.

Loretta, yakışıklı çocuğun sorusuna cevap verdiğinde sandalyesini Loretta'nın oturduğu koltuğa daha da yaklaştırdı. Bacakları, Loretta'nın jartiyerli bacaklarına değiyordu. Zaten yeterince tahrik olmuş durumdaydı ama bu onu çok daha fazla tahrik ediyordu ve içinde arzuyu ikiye katlıyordu. Bu gece buraya gelmesindeki amaç git gide sapmıştı. Nedense Loretta halinden çok memnundu. Seth'den sonra böylesine kaliteli biri Loretta'ya iyi gelebilirdi. Ama onu rahatsız eden bir şey vardı. Tek gecelik biri olacağını hissedebiliyordu... Bu çocuğun kalbinde yer kazanmak neredeyse imkansız gibiydi...

"Loretta... Bu mükemmel ismin, ancak bu kadar mükemmel güzellikte bir sahibi olabilirdi zaten..." dedi ve havayı anlamsızca koklamaya başladı. "Bunu hissedebiliyor musun Loretta? Havada seks kokusu var..." dedi çocuk. Hemen ardından Loretta bacaklarında hissettiği sıcaklığın gittiğini hissetti. Çocuk ayağa kalkıp kendini Loretta'nın yanına bırakmıştı bile. Ne bu acele? Diye düşündü Loretta ama bir yandan da sırıtmasını bastıramıyordu. Karşılık aldığını ve sevildiğini bilmek Loretta'nın daima hoşuna giderdi. O popüler ve tapılası biri olmayı seven biriydi nede olsa. Çocuk şimdi Loretta'ya öylesine yaklaşmıştı ki soluğunu hissedebiliyordu. Dudaklarını, Loretta'nın dudaklarına yaklaştırdı, değmesine o kadar az kalmıştı ki! Loretta o tapılası dudaklara yapışmamak için kendisini zor tuttu.

Çocuk yeniden bir hamle de bulunmuştu. Loretta'nın kulağına eğildi, Loretta ise gözlerini kapattı çünkü nefesini kulağında hissetmek onu huylandırıyordu. Aynı şekilde tahrikte ediyordu. "Böyle güzel bayanlar, kalabalık mekanlarda çok takılmamalı..." direk olarak ne demek istediğini anlamıştı. Bu cümlenin altındaki mesaj oldukça açıktı. Loretta'nın ise kendisine hakim olması en belirgin özelliklerinden birtanesiydi. Biraz zorlamanın zararı olmazdı. Erkekler zoru severdi...

"Sen benim yanımdayken bu masum kıza kimsenin zarar verebileceğine sanmıyorum. Sen beni korursun..." dedi ve çocuğun kravatını tuttu. Gözlerini, gözleriyle buluşturdu ve konuşmaya devam etti. Ses tonu alçalmıştı, neredeyse fısıldıyordu ama bu ses oldukça tahrik edici çıkıyordu; "Ama beni senden kim koruyacak?"

Jeremy, yanında olan bu kızı artık etkilediğini bilebiliyordu. Kendisine ne kadar engel olmuş olsa da bunu başardığı söylenemezdi. Olabildiğince hızlı davranması bunu kelimenin tam anlamıyla gösteriyordu. Bu hızlı davranışın, karşısındaki bu kız tarafından rahatsızlık derecesine ulaşmamış oluşu Jeremy'nin içini rahatlatıyordu. Buradan kalkıp gitmeye niyeti falan yoktu. Onunla ilk geceden yatacak değildi. Her şeyi bu kadar hızlıya getirmek normalde ilk tercihlerinden biri olurdu ama; karşısındaki kadın sıradan bir tip değildi. Brooklyn'deki bu striptiz bara arkadaşını izlemek için gelmiş biri olması onun bugünkü şansıydı resmen. Yaptığı cezbedici konuşmanın ardından Loretta'nın kendi kravatını çekip yüzünü, kendi yüzüne yaklaştırdığında, bu düşüncelerden sıryılıverdi.

"Sen benim yanımdayken bu masum kıza kimsenin zarar verebileceğine sanmıyorum. Sen beni korursun... Ama beni senden kim koruyacak?" dedi Loretta tahrik edici bir ses tonuyla.

Bu konuşmadan sonra resmen kendisinden geçmişti. Kız işini tam anlamıyla biliyordu. Tahrik edici bir şekilde konuşmak, diğer kadınların yaptığı bir şey sayılmazdı. Onlar sadece şovunu yapar, Jeremy ile birlikte olup tek gecelik ilişkilerinin ardından çekip giderdi; ama bu kadında ayrı bir şey vardı; uzun vadede Jeremy ile birlikte olmak ister gibi bir hali vardı. Jeremy bir an düşündüğü vakit bunun olabilirliğini fark etti. Karşısındaki bu kız rüyalarında gördüğü o kusursuz kızdı işte...

"Bu konuda üzücü bir haberim var.. Kimse seni koruyamayacak..." dedi Jeremy tahrik edici bir ses tonuyla. Konuşurken tüm nefesi adeta Loretta'nın yüzüne hafif esen bir rüzgar gibi vuruyordu.

Dudadığını Loretta'nınkine yavaşça yaklaştırdı ve hafifçe değdirdi. O mükemmel tadı hissettiği an, kelimelerin yetersiz kalacağı bir ruh haline girdi. Daha fazla beklemenin bir anlamı yoktu. Dudaklarını tam anlamıyla Loretta'nınkine yapıştırdı ve sağ eliini yavaşça, onun çıplak bacağına sürtmeye başladı...

Loretta son sözünden sonra çocuğun yüzündeki ifadeye büyük bir memnuniyetle baktı. Eseri hoşuna gitmişti. Onu yeterince tahrik ettiğini şimdi çok daha iyi anlamıştı. Bu işte iyi olduğunu anlayabilmişti. Bir erkeği baştan çıkartmak Loretta için kolaydı, genelde sonrasında onlara hiç bir şey vermezdi. Ama bu sefer bunu yapmak istemediğini fark etti. Bu çocuk diğerleri gibi değildi. Çok daha çekici, çok daha Loretta gibiydi. Evet... Davranışları, konuşmaları ve -2 dakikada gördüğü kadarıyla- yaşam tarzı tam da Loretta gibiydi. Şuanki halinden memnun olmak birlikte aklında bir çok düşünce vardı. Bu düşünceler içerisinde kafasını tek meşgul eden şey ve onu endişelendiren şey bu çocukla yattığında ertesi sabah kendisini soğuk bir yatakta tek başına mı bulacaktı? Yoksa yanında -ona aşkla sarılmıyor da olsa- bu çocuğu mu bulacaktı? Bu düşünceler için daha erken olduğunu anladığı an, kafasından silip attı...

"Bu konuda üzücü bir haberim var.. Kimse seni koruyamayacak..." dedi çocuk o tahrik edici bir ses tonuyla. Konuşurken tüm nefesi adeta Loretta'nın yüzüne hafif esen bir rüzgar gibi vuruyordu. Bu sözler Loretta'nın yüzünde muzip ve seksi bir gülümsemeye sebep oldu. Bakışlarında bile ayrı bir cazibe vardı. Ayrı bir çekicilik... Demek Loretta'yı ondan kimse koruyamayacak ha? Eh, bunu isteyen yoktu zaten. Loretta bu gece masum, savunmasız bir kızı canlandırıyordu. Yani kendisinden çok öte birini. Ama bunu sevmişti...

Loretta'nın son sözleri çocuğun çok hoşuna gitmiş olacaktı ki, bir kaç dakika önce onu öpmek için yaptığı hamleyi tekrarladı. Ancak bu sefer sonucuna ulaştırarak dudaklarını Loretta'nın dudaklarına değdirdi. Daha demin hissettiği duygular yeniden Loretta'nın içinde canlanmıştı. Yeniden o mükemmel, kusursuz, dolgun ve öpülesi dudaklara yapışmak istiyordu. Bu sefer bunu bastırmak zorunda olamaması gerçekten çok iyiydi. Çünkü dudaklarını şehvetle öpen biri vardı karşısında... Çocuğun pürüssüz ellerini, kendi pürüssüz bacaklarında hissettiğinde bacağını kaldırdı ve onun bacaklarının üstüne attı. Aynı zaman bu şehvetli öpücüğe aynı seviye de cevap veriyordu. Ellerini çocuğun gömleğinin açık olan düğmesinden içeriye soktu ve kaslı vücuduna dokunmaya başladı. "Sence korunmaya ihtiyacım var mı?" diye fısıldadı dudaklarını bir saniyeliğine, mükemmel dudaklardan ayırıp...

Ellerini o pürüssüz bacaklara sürterken bir şey fark etti. Bu başka kadınlarla birlikte olmaya kesinlikle benzemiyordu. O muhteşem anı daha sonraya bırakmak istiyordu. Kadının bekareti yerinde miydi? Açıkcası New York gibi bir şehirde bunu pek önemsemiyordu; ama kız oldukça seks düşkünü birine benziyordu. Bunu şu an önemsemek saçmalığın daniskasıydı. Bir kızla öpüşüp koklaşırken asla bu saçma düşüncelere girmezdi. Ona bugün ne olmuştu da, bu kadın kendisini baştan çıkartabilmişti.

Öpüşürlerken, okşadığı bacağını kendi üzerine doğru attığını fark etti. Bu onu daha da fazla tahrik etmişti. Birlikte olduğu kadınların kendisine adeta yapışması hoşuna gidiyordu. Jartiyer giymiş bacağından aşağıya doğru okşadı ve dudaklarını adeta yalayarak bu anı sürdürmeye devam etti. Eninde sonunda buradan kalkacaklardı. İnsanların olduğu bir ortamda olduklarını biliyordu elbet; ama burası New York'tu. En fazla Dedikoducu Kıza haber olma tehlikesiyle karşı karşıya olmak, sabah kalktığında sinirlerini bozabilirdi.

Kadın birkaç saniye için dudaklarını Jeremy'ninkinden ayırarak soluklu bir şekilde konuştu. "Sence korunmaya ihtiyacım var mı?" dedi tahrik edici bir ses tonuyla.

Loretta'nın neredeyse üstüne çıktı çıkacak bir hali varken bunun olabilirliğini düşünmek saçmaydı. Jeremy'yi delicesine arzuluyordu bu bir gerçekti. Biraz düşündüğü vakit kendisinin de onu feci biçimde arzuladığını fark etti. Bunun ilerisi seks olabilirdi; ama o da burada olmazdı. Acelesi olmadığını zar zor kendisine ikna edebildi. Elini Loretta'nın bacaklarında hafifçe gezindirirken, kırmızı elbiseli arkadaşının kendilerine doğru şaşkın ama muzip bir bakışla izlediğini görebiliyordu. Belki de şaşkınlığının sebebi Loretta'nın normalde böyle kolay yutulur bir lokma olmamasıydı. Jeremy'nin önünde, zor yutulacak lokma yoktu ve olamazdı... Kadına doğru birkaç saniye baktı ve ardından gözlerini tekrar Loretta üzerinde yoğunlaştırarak öpmeye devam etti...

Bacağını okşayan elini nazik bir şekilde altından kavradı ve kibarca üzerinden ittirerek ait oldukları orantıya hizaladı. Bu o kadar kibarca yapılmış bir hareketti ki; Loretta'nın rahatsız olmak yerine tahrik olacağına emindi. Loretta'nın dudağına hafif bir dil kondurması yaptı ve ağzını onunkilerden, az önce aynı kibarlığıyla ayırdı. Nefes nefese kalmamıştı; bunu oldukça sık yaptığı varsayılırsa; onu nefes nefese bırakabilecek bir etmen yoktu.

Gözlerini onun muhteşem gözlerine dikti ve tahrik edici bir şekilde konuşmaya başladı. Yüzleri fazlasıyla yakındı... "Şimdi buradan gidiyorum Loretta... Sana herhangi bir numara verme gereği duymuyorum; çünkü New York'ta beni rahatlıkla bulabilirsin... Jeremy... Bu ismi aklından çıkarma olur mu? Çok yakın zamanda tekrar görüşeceğiz..." diyerek elini onun dudağına götürdü ve baş parmağıyla hafif bir dokundurma yaparak sırıttı. Ardından oturduğu yerden kalkarken kendisini resmen zorla alıkoyuyordu. O sıcak tenin muhteşem hissinden az önce ayrılmıştı. Son bir kez daha yüzüne baktı ve muzip bir sırıtışla, oldukça sıcak olan bu mekandan ağır adımlarla dışarıya doğru yöneldi... Limuzin'de işini bitirebileceği bu kıza, şimdilik dokunmak istememişti. Fark ettiği bir şey varsa Jeremy kelimenin tam anlamıyla değişiyordu...

Bir kez bile -hiç bir erkeğe karşı- Loretta'nın aklından birlikte olmak geçmemişti. Çünkü onu buna ikna edebilecek bir erkek hiç bir zaman karşısına çıkmamıştı. Ama şuanda oldukça olağandışı bir durumla karşı karşıyaydı. Çünkü ilk defa bu erkekle birlikte olmayı istiyordu. Tüm bedeni ve tüm kalbiyle hemde. Loretta'nın yapısına oldukça ters hisler doldurmuştu içini. Ondan gerçekten hoşlanmıştı. Bu zayıf duygu içini kapladığında geri çekilip oradan hızla uzaklaşmak istedi ama dudakları, bacakları, elleri beyninin verdiği komutlara uymayı reddediyordu ve tam tersi şekilde hareket ediyordu. Aksine daha da bağlanıyorlardı daha da hızlı hareket etmek istiyorlardı. Yine de Loretta daha bu gece tanıdığı ve adını bile bilmediği bu adamla birlikte olmayı mantıklı bulmuyordu. Kendisine her zaman hakim olan bu kız bu sefer bundan çok uzaktaydı.

Loretta daha ötesine gitmek isterken çocuk kibar bir şekilde Loretta'nın bacağını kavrayıp üzerinden kaldırdı. Ters giden bir şeyler olduğunu anlayan Loretta, kısa süre geçmeden bunun sebebini anladı. Şuanda bulundukları ortam her ne kadar bir Striptiz bar olsa da bunun devamı içinde bunu sürdürmek içinde uygun değildi. Ona hak verdi ama bu davranışın kendisini daha çok tahrik etmesine engel olamadı. Yasak olması yada imkansız olması Loretta'ya her zaman daha da cazip gelmişti. O mükemmel dudakların, kendi dudaklarından ayrıldığını hissettiğinde geriye sadece belli belirsiz bir ıslaklık ve dünyada ki en güzel şeyi tatmış olmanın verdiği haz kalmıştı.

Hala adını bile bilmediği ama çok hoşlandığı çocuk, gözlerini Loretta'nın gözleriyle buluşturmuştu. "Şimdi buradan gidiyorum Loretta... Sana herhangi bir numara verme gereği duymuyorum; çünkü New York'ta beni rahatlıkla bulabilirsin... Jeremy... Bu ismi aklından çıkarma olur mu? Çok yakınzamanda tekrar görüşeceğiz..." diyerek elini onun dudağına götürdü ve baş parmağıyla hafif bir dokundurma yaparak sırıttı. Loretta ise bu durumun vermiş olduğu şaşkınlık ve kalbinde hissettiği heyecanla sadece ağzını yarım bir şekilde açık bırakabildi. Jeremy ayağa kalkmıştı ve son bir kez Loretta'ya bakıp o mekandan ayrılmıştı. Loretta o giderken hemen ayağa kalkmıştı ve ağzı yarı açık bir şekilde gidişini izlemişti.

"Jeremy..." diye tekrarladı kendi kendine. Onu bir daha nasıl görecekti?! New York'ta Jeremy isminde kimbilir kaç kişi vardı?! Telefon numarasını bile vermemişti. Hatta soyadını bile bilmiyordu. Sadece o mükemmel suratı ve dudağında bıraktığı tat kalmıştı geriye. Yvonne koşar adımlarla ona yaklaşırken Loretta'nın dünyası başına yıkılmış gibiydi. İlk kez birlikte olmak istediği çocuğu bir daha göremeyecekti bile...

"Hey! Lorry! Aman tanrım! Resmen kendinden geçti!" Loretta heyecan içinde konuşan arkadaşını umursayamıyordu bile. Ciddi anlamda duygusal bir darbe almıştı. Yarın sabah kalktığında bunların bir rüya olduğunu sanmayı çok isterdi. Keşke kör kütük sarhoş olsaydı şuanda. Geriye sadece bir isim kalmıştı. Sadece bir isim. Bir umutla Yvonne'ye döndü. "Onun hakkında ne biliyorsun?" Yvonne'nin yüzündeki heyecan silinmişti ve şaşkınlıkla, heyecan karışımı bir ifade belirmişti. "Çoğu gece buraya gelir. Her zaman yanında mutlaka bir kızla ayrılır. Hepsi bu..." Loretta gözlerini devirdi ve kapıya Jeremy'nin gittiği yöne baktı. Belki de şuanda hangi kızla birlikte geceyi sonlandırıyordu? Umursamıyormuş gibi gözükmeye çalıştı ve Yvonne'ye gülümsedi. "Neyse boşver. Hadi gidelim. Tanrı aşkına! Bu çocuk uykumu getirdi!" istemeden de olsa kahkaha attı. Hissettiklerini saklama konusunda ustaydı. Yvonne'nin koluna girdi ve kapıda bekleyen şöforun kapıyı açması üzerine bir an bile beklemeden hızla otomobile bindi. Brooklyn'den ayrıldı.

Jeremy; Çok hoş +5

Loretta; Aynı şekilde +5

bu arada rplerimiz +5 ile -5 arasında puanlanmaktadır.