Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Soruşturma

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Becky Wandall
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Becky Wandall


Mesaj Sayısı : 645
Kayıt tarihi : 23/07/10
Lakap : Becks, asıl adı Beckinsale ama öyle demeyin oyar valla.

Şöhret
Puan: 23

Soruşturma Empty
MesajKonu: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimePaz Ağus. 01, 2010 3:35 pm

Katılanlar;

Soruşturma 0012 x Soruşturma 11271384

“Yemin ederim onlar benim değildi. Yemin ederim!” Yaka paça boktan bir otelin odasına sürüklendiğinde haykırışları böyleydi işte. Bir kurtulma umuduyla doğruyu söylerken onların gözünde yalandan itiraflarıyla çınlatmıştı duvarları. O an kendisini bilerek, sadece o manevi baskıyı kurmak için odada yalnız bıraktıklarında Becky ilk olarak camdan kaçmak için kurtuluşuna koşmuş, ardından kaçacak her yerin bir şekilde sürgülendiğini gördüğünde bir nevi sorgu odası misali bir yere kapatıldığını anlamıştı. Ondan sonra yıllar gibi geçen dakikalarda ne gibi bir işe battığını anlaması zor olmamış, o zaman zarfında olayı en başından beri düşünme fırsatı yakalamıştı. Arkadaşı, daha doğrusu hoşlandığı protestoculardan biri olan “Hawks” lakaplı Joey uyuşturucu işine batmış biriydi. Onun uyuşturucu kullandığını biliyordu çünkü çocuk bir keresinde kendisine de teklif etmişti ama Becky katıksız bir inatla reddetmişti. O gün gelip umutsuz bir halde yavru köpek bakışlarını takınmış ve bir paketi kendisi için saklaması gerektiğini, nükleer faaliyetlere karşı bir eyleme gideceğini ve bununla yakalanmaması gerektiğini söylemişti. Paketin merakını cezp edeceğini bildiğinden açmaması gerektiğini, bunun ona sadece bela getireceğini söylemiş, birkaç gurur okşatıcı söz ve temasın ardından ikna etmeyi başarmıştı. Olaylar hızlı gelişmiş, Becky paketin çantada olduğunu unutuvermişti. Alışveriş merkezine girerken çantası kontrolden geçmiş ve paket güvenlik görevlilerinin eline geçmişti. Sonunda olan her şey bulanıktı, bir görevli pek de nazik olmayan bir biçimde Becky’i yere yapıştırmış, ellerini arkadan kelepçeleyip debelenmesin diye sıkıca tutarken polis arabasına bindirirken tipik polis şakalarından biri olan başı araba tavanına vurma olayını bile eksiksiz yapmıştı. Becky karakola gidene kadar pakette ne olduğunu öğrenememişti, sorgu odasında önüne atılan bir kilo eroin ile yüz yüze geldiğindeyse kelimenin tam anlamıyla şok olmuştu. Otele gelişindekine benzer şeyler söylemişti, eroinden haberdar olmadığını, kendisinin olmadığını. Elbette sicili protesto eylemleri ile kabarık birine inanmaya tenezzül etmemişti burnu büyük dedektif ikilisi. Becky sinir bozucu birkaç testten geçmeye zorunlu tutulmuştu, soğuk ve ruhsuz karakol odalarında kandan idrar tahliline kadar her şeye girmiş ve başta da dediği gibi temiz çıkmıştı. Bu sırada annesini aramak için tek bir arama şansı olmuştu. Annesinin söylediğini sanki yeniden duyuyordu. “Seni yeterince hapisten alıkoydum Beckinsale, biraz yat da aklın başına gelsin!” Becky tam annesine en az dört yıl yatacağını söyleyecekken telefon yüzüne kapatılmıştı. Son anda Gabriel’a mesaj atma fırsatını bulmuştu yine de artık nafile olduğunu düşünüyordu. Tam ne derse desin kendisine inanmayacaklarına emin olduğu sırada içeri giren bir grup gözleri kızarmış insan grubu arasından Joey’i seçmişti. Kapıya koşup arkasından seslendiğinde polisler sonunda biraz daha ‘verdiği tepkilere’ önem vermeye karar vermiş ve Joey’i yanına getirmişti. Çocuk Becky’nin yüzüne bakıp umursamaz bir edayla başını iki yana salladıktan sonra “Hayır, kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok.” Dediğinde o an Becky için her şey bitmişti. Öfkesinin yükseldiğinin farkına varamamış kaslarının kendi emirlerini vermelerine izin vermişti. Kendine geldiğinde Joey’nın alnından başlayıp burun kemiğine kadar uzanan kanlı bir tırnak izi vardı ve tehditler savurup duruyordu. Dedektifler Becky’nin varlığının burada fazla saldırganca ve tutanaksız olacağına karar verdiklerinde onu bu kokuşmuş Bronx’un Shadows Hotel’ine sürüklemişlerdi işte.

Kapı açıldığında Becky sert bir bakış attı ikiliye. Birinin rozetinde Barry, ötekisinde Brian yazıyordu. Becky ilk gördüğünde buna gülmemek için zor durmuştu, sanki birbirleri için yaratılmış gibi bir halleri vardı. Oturduğu tozlu yatak üzerinde bağdaş kurdu ve Barry ile Brian’ın karizmatik polis ayaklarına yatmalarını izledi sıkıntıyla. Biri kötü polisi diğeri iyi polisi oynarken inkar dolu dört saat geçti. Becky o kadar bunalmıştı ki artık itiraf edip sadece bu nem ve küf kokan odadan kurtulmak istiyordu. “Son defa söylüyorum. Bugün gördüğüm çocuğun adı Joey. Joey Michales. Nam-ı değer Hawks. Mal onundu. Hayatımda hiç kullanmadım.” Adamlardan biri sigarasını söndürdü ve dumanı Becky'e üfledi. Klasik.Yani uyuşturucu bulunmaktan suçlu olduğunu kabul ediyorsun küçük hanım?” Becky parmağını adama doğrultup öldürücü bakışlar attı. “Hey küçük hanım dediğin kişiye dikkat et! Evet bulundurmuş olabilirim ama ne olduğunu bile bilmiyordum! Tanrı aşkına, üzerinde parmak izim bile yok.” Kötü polisi oynayan Brian kahkaha attı. “Bunu ne sandın, C.S.I mı? Parmak iziymiş, onu sende bulmamız bile bir olay. Malları kimden aldığını söyle, seni bırakacağız. Aksi takdirde içeri girersin.” Becky sıkıntıyla elini alnına vurdu. Dört saattir aynı muhabbete devam ediyorlardı. “Joey’den aldım ama kullanmadım! Bu onun, onu sorgulamalısınız!” Polis çenesini sıvazladı. “Çocuk seni tanımadığını açıkça söyledi. Her neyse bu iş tıkandı sanırım. Brian, merkeze dönüyoruz. Kızla birlikte.” Becky telaşla yeniden hata yaptıklarını söylemeye başlamıştı ama dinleyecek gibi görünmüyorlardı. Kapıyı açmış, Becky’i yeniden kelepçelemişlerdi. Sonunda çabalamayı bıraktı. Zaten kurtuluşunun olmadığına sonuna dek inanıyordu artık.
O sırada tanıdık bir ses duydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabriel Ryan Neithan
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Gabriel Ryan Neithan


Mesaj Sayısı : 1495
Kayıt tarihi : 22/07/10
Lakap : IceChocolate. PaperCut.

Şöhret
Puan: 5

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimePaz Ağus. 01, 2010 5:56 pm

Sıkıntı… Can sıkıntısı artık tavan yapmıştı. Ne yapacağını bilemeden öylece uzanıyordu yatağında. Kendi zihninde oluşan şekillere bakıyordu. Birçok şekle dönüşürken en son bir süper kahraman halinde durdu. Kim olduğunu çıkartmaya çalışırken yatağında bir şeyin titremesiyle havaya sıçradı. Bu kadar korkması normal değildi. Telefonunun titreşiminden korkacak kadar derine mi girmişti? Kimin mesaj attığını görmek ve küfür etmek için telefonu sinirle eline aldı. Gözleri hafiften buğulaştığını için ekranı göremiyordu. Gözlerini ovuşturdu. Çok sinir bozucu bir durumdu. Ekran biraz daha netleşince ‘Gönderen’ kısmında Becks’ i görünce yüzünde anlam veremediği bir gülümseme oluşmuştu istemeden. Sesli mesajı dinlemek için ‘Aç’ tuşuna bastı. “ Gabriel benim Becky! Üzerimde 1 kilo eroin bulundu, sonra açıklarım! Lütfen yardım et! ” Ne olduğunu ilk önce anlayamadığından dolayı mesajı birkaç kez daha dinlemek zorunda kaldı. Daha sonra olayın ciddiyeti bir balyoz gibi inmişti beynine. Yatağından fırlayıp dolabına koştu. Tek eliyle tişörtünü ve altındaki eşofmanı çıkartırken diğer elinde telefonundan babasının numarasını bulmaya çalışıyordu. Numaranın üzerine gelip ‘Ara’ butonuna bastı. Diğer elini de bırakıp pantolonunu altına geçirdi. Telefon birkaç kez çaldı.

Babasını neredeyse hiç aramazdı. O adamla konuşmak bile istemiyordu ki. Şimdiyse sevdiği bir insan için yardımına ihtiyacı vardı. Telefon çalmaya devam ediyordu. Daha sonra uykulu bir ses açtı telefonu. Portekizce bir şeyler anlatıyordu kadın sesi. Sinirden ne yapacağını bilemeden bağırdı Gabriel. “ O salak adamı telefona ver kadın! Uyuyorsa bile uyandır! Umurumda değil! ” Kadın bir şeyler mırıldanarak uzaklaştı telefondan. Sesini duyabiliyordu ama ne dediğini anlamıyordu. Daha sonra ‘o salak adam’ dediği adamın mırıldanmasını duydu Gabriel. Burun delikleri kocaman açılmıştı. Derin nefesler alıp veriyordu, adama küfür etmemek için. Adam bir şeyler mırıldanmıştı sinirli sinirli. “ Bronx’ un polis merkezine telefon etmen gerek. Bir arkadaşımın yardıma ihtiyacı var. Oraya gidiyorum. Bana haber ver. Orada birileriyle uğraşmak istemiyorum, ” dedikten sonra adamın cevap vermesine fırsat bırakmadan telefonu suratına kapattı. Hızla kendisini sokağa attı. Kapının önünde duran Charger’ ına baktı. Şu anda tek ihtiyacı olan hızlı bir abraydı ve o da ona bakıyordu. Cebinden anahtarlarını çıkartıp bakıyı açtı. Arabanın içindeki deri kokusu kendisine gelmesini sağlamıştı. Becks’ inin ona ihtiyacı vardı. Arabayı çalıştırıp ana caddeye attı kendisini.

Bronx’ a yaklaştıkça her sokak başında gruplaşan insanlar artmaya başlamıştı. Aslında biraz çekinse de karakola geldiğinde motoru durdurdu ve içeri daldı hışımla. Resepsiyon gibi bir alana girdiğinde ortalıkta siyahlı, lacivertli üniformalarıyla dolaşan polislerle yüz yüze geldi. Kıdemli olanlardan birinin yanına gidip selam verdi. “ Merhaba efendim. Buraya bir arkadaşım getirilmiş. Nerede olduğunu öğrenebilir miyim? ” Siyahi adam elindeki dergiden suratını kaldırıp Gabriel’ a baktı kaşlarını çatarak. “ Buraya bu gece çok fazla insan geldi, evlat. Gelenlerden biri arkadaşın ise seni de aramamız gerekir demek ki. Aramalı mıyım? ” Gabriel anlamamış bir ifadeyle adamın gözlerinin içine bakıyordu. Bakışmaları devam ederken adamın telefonu çalmaya başladı. Gabriel ellerini cebine sokarken adam da onaylarcasına kafasını sallıyordu. Daha sonra telefonu kapatıp cebine koydu. Yeniden Gabriel’ ın suratına baktığında biraz da kızgın gibi görünüyordu. “ Sözü dinlenen bir babaya sahip olmak nasıl bir duygu, evlat? Arkadaşın kim? ” diye sordu kemerinin kenarına asılmış anahtarları eline alırken. “ Beckinsale Wandall, ” dedi Gabriel gözlerinin içi parlayarak. Adamın suratında hafif bir gülümseme oluştu. Daha sonra anahtarları yeniden kemerine astı. “ O deli kız mı? Onu yakalandığı yere götürmelerini söyledim. Shadows Hotel. Orada olmaları lazım, ” diye mırıldandı adam. Gabriel sinirli bir şekilde ayaklarını yere vuruyordu. Yeni bir arama daha gerekiyordu. Ama bekleyemeyecekti. Hızla arabasının yolunu tuttu.

Otele geldiğinde kapıdaki görevliye anahtarları vermeden içeri girdi. Resepsiyonistten Becks’ in odasının numarasını öğrenip merdivenleri çıkmaya başladı. Bir yandan çıkarken bir yandan da telefonunu almıştı yeniden. En son aranan numaraya baktı bir süre. Niye aramıyordu? Değersizdi… ‘Ara’ butonun üzerinde geziniyordu parmağı. Sinirle butona bastı. Birkaç kez çaldıktan sonra babasının dinç sesini duyduğunda sevinmişti. “ Sağ ol, ” dedi babasına. Yardımı dokunmuştu. Becks’ in odasına varınca telefonu kapattı. Kapıyı açmak üzereyken diğer tarafa doğru açıldı kapı. Ardından iki tane polis göründü. Arkalarında da Becky… “ Merhaba memur bey, arkadaşımı bırakmanız doğrultusunda bir telefon gelecek az sonra, buna gerek kalmadan bırakmanızı istiyorum. Sonuçta hepimiz bu kızın suçsuz olduğunu biliyoruz. ” ellerini ceplerinden çıkartmıştı. Rahat bir havası olmaması lazımdı.


En son Gabriel Ryan Neithan tarafından Paz Ağus. 01, 2010 10:22 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Becky Wandall
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Becky Wandall


Mesaj Sayısı : 645
Kayıt tarihi : 23/07/10
Lakap : Becks, asıl adı Beckinsale ama öyle demeyin oyar valla.

Şöhret
Puan: 23

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimePaz Ağus. 01, 2010 8:24 pm

Becky Gabriel’ın sesiyle beraber elleri arkadan kelepçeli olmasa dans bile edebilirdi ama dedektifler onu sıkıca tutarken burnunu kaşıması bile elde değildi. Burnu kaşınıp duruyordu ve o an bu öyle bir işkenceydi ki burnunu kaşımasına izin verirlerse aile servetini birine devredebileceğine bile inanıyordu. Burnunu zar zor omzuna sürterek işkenceyi yatıştırdığı sırada Brian denen dedektif Gabriel’a bir şey demeye hazırlanıyor gibiydi. Tam o ince dudaklarını aralamıştı ki telefonları çalmaya başladı. O an Gabriel hariç herkes şaşkınlıktan donmuştu, Becky de dahil. Gözleri çalan telefonlara takıldı, iki dedektif telefonu açmakta tereddütlü görünüyordu. Sonunda şaşkınlıktan kurtulduklarında Becky’nin iki yanında durup telefonları açtılar. Becky sessiz bir şekilde Gabriel’a teşekkür ederken telefonlar kapandı. Dedektifler hoşnutsuz bir edayla Becky’i kelepçelerden kurtardılar. “Bir hata olmuş. Gitmekte serbestsiniz Bayan Wandall” Becky kelepçelerin acıttığı bileklerini ovarken adamın isteksiz tavırlarına karşı öfkeli bir bakış attı ve Gabriel ile birlikte bulundukları koridorda ters istikamete doğru yürümeye başladı. Yeterince uzaklaştıklarında Becky’nin kızmış tavrı anında yerini memnuniyetle karışık bir mutluluğa bırakmıştı.Gabriel,sana güvenebileceğimi biliyordum ahbap. Kahramanımsın! Yemin ediyorum çizgi romanın olsa hayranı olurdum. Teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler!” Korkunun yerine gelen sevinç patlamasıyla Gabriel’e dostça sarıldı. Sonuçta Gabriel az önce onu en az dört yıllık bir hapis cezasından kurtarmıştı en azından bunu hak ediyordu. Uzaklaştığında hala sırıtıyordu ama isteyerek olan bir şey değildi, bunaltıcı geçen yarım günün ardından tüm olanları geride bırakmıştı. Bir de Joey’nin yüzüne kalıcı bir tırnak izi bırakmış olmaktan memnundu. Eve gidince ilk işi onu ihbar etmek olacaktı çünkü hala intikamını almış gibi hissetmiyordu. O an bu düşüncesi kafasından silip yeniden Gabriel’e odaklandı. “Sana borcum var. Büyük bir borç hem de. Buldozer bile çalabilirim istersen, o derece.” Asansörün tozlu düğmesine basıp duvara omzunu yasladı. Gülümsemesi hafiften soldu ve hüzünlü bir hal aldı. “Sanırım şu eroin işini açıklamam gerek.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabriel Ryan Neithan
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Gabriel Ryan Neithan


Mesaj Sayısı : 1495
Kayıt tarihi : 22/07/10
Lakap : IceChocolate. PaperCut.

Şöhret
Puan: 5

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimePaz Ağus. 01, 2010 10:21 pm

“ Böyle de hayranım değil misin? Gücendim Becks… ” suratına yalandan gücenmiş bir ifade takınmıştı. Onun için buldozer mi çalacakmış? Bazı şeyleri gerçekten abarttığını düşünüyordu. Kız mutlulukla kucağına atlamıştı resmen. Sarılışının etkisiyle kendinden geçmişti neredeyse. Gülümseyerek karşılık verdi. Daha önce daha fazlalarını da yaşamıştı başka kızlarla. Ama en yakınındaki bir kıza karşı garip şeyler hissetmek… Bazı düşünceleri atmak için hafifçe salladı kafasını. Daha yeni sarıya boyattığı saçlarını karıştırdı yavaşça. “ Evet, şu eroin olayı? ” dedi kaşlarını çatıp. Açıklama yapmasını istiyordu. Sürekli böyle durumlara düşüyordu. Ve Becky’ i hakkında meraklanmak istemiyordu. Sürekli tehlikeli işler yapıyordu. Asansör yavaşça, sallana sallana aşağı inerken tepelerindeki hoparlörden sesi kısık bir müzik sesi geliyordu. Asansörün kapısı bir çınlama sesiyle açılırken ilk önce Becky’ nin çıkmasını işaret edip ana salona çıktılar. Resepsiyondaki adama başıyla selam verip kapıdan dışarı çıktılar. Otelin önündeki arabasına baktı. Kırmızı rengine bir şey olmuştu. Gözlerini kocaman açtı. Üzerine garip şekiller çizilmiş, yazılar yazılmıştı sprey boyayla. “ Lanet olsun! ” diye bağırdı. Böyle bir yerde tabii ki önlem alması gerekirdi. Aceleyle hareket ettiği için başına gelenlere söylenme hakkı yoktu. Arabasının kaportasına baktı. Lanet bir pentagram çizilmişti. Kaportanın üzerinde elini gezdirdi. Pürüzsüz boyası şu anda iğrenç bir şekle girmişti. Gözlerinden hafif yaşlar gelmeye başlayınca Becky’ e döndü. Yanağındaki yaşları silip “ Atla, ” diye mırıldandı. Motorun çıkardığı sesin eskisi gibi olması onu rahatlatmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Becky Wandall
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Becky Wandall


Mesaj Sayısı : 645
Kayıt tarihi : 23/07/10
Lakap : Becks, asıl adı Beckinsale ama öyle demeyin oyar valla.

Şöhret
Puan: 23

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimePtsi Ağus. 02, 2010 12:44 am

Asansöre bindiklerinde Becky nasıl açıklama yapacağını düşünürken gözlerini tavana dikti ve dudaklarını dişledi. Bugün boyunca dudaklarını o kadar dişlemişti ki rujunun yarısını kendisi yemişti. Asansör kapısı sessizce kapanırken Becky sanki bunu bekliyormuş gibi anlatmaya başladı. “Ya aslında bu bir arkadaşımındı. Yani bana ne olduğunu bilmediğim bir paket verip sonra almaya geleceğini söyledi. Salaklığımdan sormadım sanırım ne olduğunu, sonunda yakayı ele verince de beni tanımamazlıktan geldi işte.” Elini ensesine atıp yakasının içine giren saç tutamlarını çıkardı. Saçları biraz uzayınca siyah renginden sıkıldığına karar verip sarıya boyamıştı ama bu gidişle yeniden kestirip orijinal rengine dönecekti. Tabi kısaltmak demek kuaföre gitmek anlamına geldiğinden ve Becky hala kuaför fobisini aşamadığından bu saçla bir süre daha gidebilirdi. Arkadaki tipik asansör müziğini dinlemeye başladı Becky saçlarıyla oynayıp. Gabriel’in kendisine inandığını düşünüyordu, eroin işlerine bulaşmayacak biri olduğunu biliyor olmalıydı. Tamam, asi ve deli dolu bir kızdı, eylemlere katılıp bir yerlere taş atmak ve pankart sallamaktan hoşlanıyordu. Ayrıca az önceki gibi takım elbiseli adamlara küfretmek ve hakaretten dolayı bir gecelik hücre yatılarına kalmak da alışkanlık olmuştu. Ama tüm bunları inandığı ve savunulmaya ihtiyacı olan şeyler için yapıyordu. İstemediği şeylere karşı pasif kalan halkı koyun olarak tabir ediyor, cesaretsiz ve ödlek sayıyordu. Bu yüzden hücrede bir gece geçirmek, biraz biber gazından kaçmak hiçbir şey idi. Asansörden çıkıp lobiden geçtiklerinde kaslarında cidden iyi bir arabanın adeta yürüyen cenazesi duruyordu. O an Becky bile şoktan dolayı ağzı açık kalakalmışken Gabriel’i düşünmek zordu. Arabanın orjinali dehşetti ama şimdiki hali zevksiz bir modifiyeden geçmiş gibiydi. Becky şaşkınlıkla Gabriel’e bakarken gözlerinin dolduğunu fark etti. Suçluluk duygusu zehir gibi içinde yayılırken çenesini tutup arabaya bakmaya devam etti. Emirle beraber ikiletmeden arabanın içine girdi ve kollarını göğsünde kavuşturup gelmesini bekledi. En azından aracın içinde bir sorun yoktu. Bronx’taki çoğu araba hurdaya döner radyosuz bırakılırdı. Becky yeniden dudaklarını dişlediğini fark ettiğinde kendini durdurdu. Ne demesi gerektiğini pek bilmiyordu ama bir şey söylemeye ihtiyacı vardı. “Üzgünüm Gabriel.” Dedi en hüzünlü ses tonuyla. “Benim için buraya gelmeseydin araban, ıhm şey… Batmobil’e dönüşmeyecekti.” İronisi bile kendi dilindeydi. Devam etti. “Belki düzelir. Olmadı biraz modifiye ettirirsin.” Yüzünde kimi kandırıyorum ifadesi olduğundan başını camdan dışarı çevirdi. Ciddi anlamda boğazına kadar suçluluğa gömülmüştü. Kendisi için yaptığı fedakarlıklardan huzursuz olmaya başlamıştı ve o an başı gerçekten belada olmasaydı Gabriel'in yardımı yüzünden bile pişmanlık duyabilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabriel Ryan Neithan
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Gabriel Ryan Neithan


Mesaj Sayısı : 1495
Kayıt tarihi : 22/07/10
Lakap : IceChocolate. PaperCut.

Şöhret
Puan: 5

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimeSalı Ağus. 03, 2010 6:53 pm

Gözlerini bir an bile yoldan ayırmıyordu. Yolun üzerindeki kesik çizgiler tamamen birbirlerine girmiş gibi görünmeye başladığında hafifçe kıpırdandı. Çok hızlı gidiyordu. Ayağını gazdan çekti yavaşça. Becky’ nin suratına baktı “ Becks, sorun değil, gerçekten. Hem gerçekten bakıma ihtiyacı vardı. ” Var mıydı? Aslında yoktu. Gözlerden sakındığı arabası artık hurdalığa gidebilirdi. Gözlerini kırpıştırıp Becky’ nin gözlerinin içine baktı. Otoban bu saatlerde bomboş olduğu için rahatlıkla şov yapabiliyordu. “ Hayatımda önceliklisin Becks. Bir araba senden daha değerli olamaz, ” dedi yarım yamalak gülümsemeye çalışarak. Yola yeniden bakmaya zorladı kendisini. Direksiyonu sıkan parmakları bembeyaz kesilmişti. Parmaklarını da gevşetti. Niye bu kadar gergindi ki? Arabasına olanlardan ötürü olabilirdi. Ama aklında daha farklı şeyler vardı. Daha önce hissedip de umursamadığı ve unuttuğu bir şeyler. Hızını biraz daha yavaşlattı. Tek kaşını kaldırıp direksiyonun arkasındaki panele baktı. Benzinin seviyesini gördüğü an yeniden ağzı bir karış açık kalmıştı. Ardından da bildiği bütün küfürleri etti. Becky’ e dönüp özür diledi bütün küfürler için tek tek. Benzin fazla dayanmayacaktı. Otobanın ortasında kalakalacaklardı. Yavaşça sağ tarafa kaydırdı arabayı sinyal verdikten sonra. Tedbirli olmaya çalışıyordu son birkaç dakikadır. Tedbirli olmasında fayda da vardı hani. Araba daha fazla zarar görmemeliydi. Derince bir iç çekti. Son günlerde nedense olmayacak şeyler geliyordu başına. Başını direksiyona yasladı. “ Benzin bitti, ” diye homurdandı. Kıkırdamasını duyduğu anda şimşek hızıyla başını direksiyondan kaldırıp Becky’ nin suratına baktı kaşlarını çatarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Becky Wandall
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Becky Wandall


Mesaj Sayısı : 645
Kayıt tarihi : 23/07/10
Lakap : Becks, asıl adı Beckinsale ama öyle demeyin oyar valla.

Şöhret
Puan: 23

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimeSalı Ağus. 03, 2010 7:47 pm

Becky Gabriel için üzülüyordu. Muhtemelen en sevdiği çizgi roman serisinin üzerine bir galon kahve dökülmüş olsa daha kötü bir tepki verirdi. Tabi bunu yapan Gabriel olsaydı kendisinin de aynı şeyi söyleyeceğine emindi ama sonuçta bu hiçbir üzüntüyü yatıştırmıyordu. Becky kolunu cama dayayıp başını eline yasladı ve Gabriel’e baktı. Onun bugün ne kadar üst seviye bir iyilik yaptığını bilip bilmediğini merak etti. Şu an o iğrenç yer kilometrelerce geride kalmış olabilirdi ama o korku hala kaybolmamıştı. Kısa zamanlı nezaret ziyaretlerinde tırsan biri değildi ama dört yıl epey zaman gibi duruyordu. Karşılığında ona yeni araba almayı önerebilirdi ama Gabriel bunu ölse kabul etmezdi. Yani sürpriz olmalıydı. Becky gözlerini ayırmadan Gabriel’i izlerken dudağının kenarını kaşıdı ojesiz tırnaklarıyla. Yol üzerinde kayar gibi gidiyordu koca araç, nasıl görünürse görünsün hala kaplan gibiydi. Yine de kaplan küçük bir pisi pisiye dönüşmek üzereydi. Gabriel’in küfrünü duyunca kaşlarını çattı ama bunun sebebi kabalığı değil ne olduğunu merak etmesiydi. Filmler de dahil her yerde yüksek sesle söylenen küfür kötü şeylere işaretti. Oturduğu yerde yayılmayı kesip sırtını dikleştirdi. Gabriel’in özürlerini kulak arkası etti, ilk defa küfür işitmiyordu. Yavaşlamaya başladığında olanı anlamıştı. Gabriel başını direksiyona yasladığında Becky istemsizce kıkırdamaya başladı. Koca otobanda benzini bitmiş garip bir araba içinde oturmak komikti. Gabirle’in çatık kaşlarıyla karşılaştığında bile kıkırdamayı kesemedi. Sonunda konuşabildiğinde yüzünde kocaman histerik bir gülümseme vardı. “Üzgünüm ama sinirlerim bozuldu. Cehennemden fırlama bir ara içinde, benzinsiz, otoyolun ortasında kalmış durumdayız ve… ve… ve sanki bütün talihsizlikler…” Becky yeniden gülmeye başladığından zar zor tamamladı cümlesini. “…Aynı güne denk gelmiş gibi!” Başka bir şey söylemeden arabanın kapısını açtı ve dışarı çıktı. Gabriel istediği kadar arabada oturabilir, diye düşündü içinden. Ama ben bir şey yapmalıyım. Becky birkaç adım ilerledikten sonra cebinden bir sakız çıkarıp ağzına attı ve rahat bir edayla parmağını havaya kaldırdı. Daha önce otostop çekmişti, şu otostopçuların sapık olma hikâyelerini halk efsanesi olarak değerlendiriyordu. Yani, aslında çoğu uzun yol sonunda konuşacak arkadaş arayan tiplerdi. Atmasyon hikâyelerini dinleyecek birini arıyorlardı yanlarında. Elbette sapık ruhlu katil görünüşlü olanları da vardı ama iyi bir otostopçu da önüne gelen arabaya binmezdi. Becky onları görmezden gelen birkaç arabaya hareket çekip sakızını patlattı ve çekingen bir gülümseme ile baktı Gabriel’e. “Tam bir şırfıntı gibi görünüyor olmalıyım.” Diye mırıldandı, bu daha çok özür niteliğindeydi. Arabalardan biri üzerlerine su sıçrattığında dilinin ucuna gelen kelimeleri zor yuttu. Kimi sürücüler otostopçulara bu tarz ‘şakalar’ yapmaktan ayrı bir zevk duyuyordu. Sonunda bir araç durdu. Becky sevinçten neredeyse hiç düşünmeden Gabriel’i çağırdı ve karşı tarafa koştu. Şoför sevecen bir adama benziyordu. Yanında hamile karısı ve arkadaki üç çocuğuyla tatile gittiklerini söyledi. “Sıkışmayı kabul ederseniz sizi istediğiniz yere bırakabiliriz.” Becky büyük bir minnettarlıkla kabul edip arka kapıyı açtı ve Gabriel’e yol verdi. İkilinin de tahmin edemediği şey, sıkışmayı kabul etme kelimesinin preslenme olacağıydı çünkü minimalize arabanın arka koltuğunda neredeyse yarıları kadar yer kaplamak zorunda kalmışlardı. “İyi yanını düşün Gabriel, en azından otoyolda katledilme ya da taciz edilme tehlikesinden kurtulduk.” Becky nefes almak için harcaması gereken zaman diliminde sadece bunu söyleyebilmişti ama o bile duruma pozitif yaklaşamıyordu. Uykuyla geçen bir sürenin ardından

Becky gözlerini kırpıştırarak açtı ve dışarıdaki loş atmosfere baktı. Akşamın yaklaştığını gösteren hafif bir karanlık hakimdi. Gördüğü şeyden pek memnun olmadı. Hatta hiç. Gözleri az önce hızla geçen tabelayı okumuş olmaktan ötürü kocaman açılmıştı. “Durun!” diye bağırdı ani fren yapan şoför ve arabadakileri herkesi korkutacak kadar yüksek sesle. Becky adama nereye gittiklerini sorduğunda tam ters istikamete ilerlediklerini fark etti. Sızlayan kaslarına ve kaderine lanetler okuyarak arabadan indiklerinde pişmanlıklar henüz tükenmemişti. Dışarısı motorsikletlerin gazabına uğramış olan salaş barın ışıklı tabelasına ümitsizce baktı. “Senden tekrar özür dilemem gerek Gabriel ama bu sefer bir şey değil diyeceğini sanmıyorum.” Dedi gözlerini tabeladan ayırmadan ardından Gabriel’in durumunu görmek için onun yüzüne çevirdi bakışlarını.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabriel Ryan Neithan
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Gabriel Ryan Neithan


Mesaj Sayısı : 1495
Kayıt tarihi : 22/07/10
Lakap : IceChocolate. PaperCut.

Şöhret
Puan: 5

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimeÇarş. Ağus. 04, 2010 10:29 pm

İstemeden de olsa hafifçe gülümsüyordu kızın yüzüne bakarken. Başlarına gelenlerin çoğu dolaylı yoldan Becky’ nin suçu gibi görünüyordu. Kötümser bir havaya girmek yerine bu durumdan eğlenceli bir şeyler üretmeleri gerekirdi. Ama Gabriel hayatını düşündükçe hiç bunun kadar moral bozucu bir gün geçirmediğini anladı. Suratı asıldı yeniden. Yanlarından hızla geçen arabaların farlarına takıldı gözleri. Bir çift sarı ışık demeti yolu yalayarak ilerliyordu her seferinde. Becky arabadan inerken Gabriel kaşlarını çatmıştı. Kız tam bir sürtük gibi görünüyordu. Giydikleriyle, son birkaç saattir yaşadığı sıkıntıdan dolayı dağılmış saçlarıyla ve Gabriel’ ın hiç hoşlanmadığı bir şekilde çiğnediği sakızıyla, bir arkadaşına, en yakın dostuna böyle bir şeyi yakıştırmak istemese de Becky öyle bir görünüşe sahipti. Otostop çekmek için iyi bir görünüş olup olmadığını düşünüyordu, kızın sarı saçları önünden son sürat geçen arabaların oluşturduğu akımdan dolayı dalgalanırken. Böyle bir görünüşe duracak olan arabadaki adamın -ya da daha da kötüsü kadının- cinsel açlık çekiyor olması gerekirdi. Derin nefesler alıp vererek rahatlatmaya çalışıyordu kendisini. Başını yeniden direksiyona dayadı. Arabanın içindeki sessizlik çok rahatsız ediciydi. Radyoyu açmak için elini uzattı ki Becky’ nin sırıtarak kendisine doğru koştuğunu gördü gözünün ucuyla. Kız, arabasının kaçtığı anda yüzünü serin hava okşadı. Havayı ciğerlerine dolduramadan diğer arabaya doğru sürüklenmeye başlamıştı. Son anda anahtarlığındaki kumandayla kapıları kilitlemeyi başardı.

Zar zor sığmışlardı arabaya. Araba hareket etmeye başladı. Sırtını arabanın sağ kapısına dayamış, yüzünü Becky’ e çevirmişti. Becky’ nin arkasından anlamsızca onları inceleyen küçük çocuklara “ Selam! ” dedi neşeli görünmeye çalışarak. Çocuklar korkuyla hemen önlerine dönmüşlerdi. Her ikisi de kıkırdayarak arkalarına yaslandılar. Becky daha birkaç metre ilerlemeden uykuya yenik düşmüştü. Öne düşen başını hafifçe kendi omzuna koydu. Arabayı kullanan adama dikiz aynasından gülümseyerek baktı. “ Pardon bugün çok kötü bir gün geçirdik de. Ben de uyuyabilirim her an. Nereye gidiyoruz? ” Adam anlayışla kafasını onaylarcasına salladı ama Gabriel peşinden gelen cümleyi duyamadan Becky’ nin yanına, Rüyalar Diyarı’ na sürüklendi.

Becky’ nin bağırışıyla birlikte arabadaki diğerleri gibi yerinden sıçrayarak uyandı. Daha ne olduğunu anlayamadan arabadan serin geceye inmişlerdi. “ Becks, artık ölmek istiyorum, ” diye gülümsedi bir otobana, bir de en yakındaki bara bakarken. “ Becks… ” tek bir araba bile geçmeyen otobanı gösterdi “ Sanırım dışarı… ” ardından barın yanan ışıklarını ve park yerindeki birkaç motoru göstererek “ İçerisinden karanlık, ” dedi suratını asarak. Kızın omzuna kolunu atarak yavaş adımlarla bara yürümeye başladılar. Gabriel omuzlarını dikleştirmişti. İlk intibaının önemli olduğunu düşünüyordu ve heybetli vücudunu kullanması gerekecekti. Aklının bir tarafı bunlarla uğraşırken diğer tarafı motor çalma ihtimallerini düşünüyordu. Daha önce birkaç kez motor kullanmıştı. Bu Harley’ leri hakkıyla kullanabilirdi.


En son Gabriel Ryan Neithan tarafından Çarş. Ağus. 04, 2010 11:24 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Becky Wandall
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Becky Wandall


Mesaj Sayısı : 645
Kayıt tarihi : 23/07/10
Lakap : Becks, asıl adı Beckinsale ama öyle demeyin oyar valla.

Şöhret
Puan: 23

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimeÇarş. Ağus. 04, 2010 11:10 pm

Becky motorcuların olduğu bir barı pek güvenli bulmuyordu. Gerçi hava hoş, şu durumda dışarısı da güvenli sayılmazdı. Hem bar ışıklarıyla adeta onları içeri davet ediyordu. Becky dudaklarını büküp yine kemirirken yamuk bir ifadeyle Gabriel’a, ardından da bara baktı. Gabriel ile beraber içeri girerken kendisiyle tartışıyordu. “Bir şey olmayacak.” Dedi kendi kendine. “Hem Gabriel var. O güçlü falan işte. He-Man edasıyla herkesi döver... Umarım.” Barın paslı menteşeleri gıcırdadı. İçeriden sert metal müziğin sesi geliyordu. Doğal olarak bütün deri pazarını yağmalamış gibi görünen iri yarı göbekli motorcularla doluydu. İçerideki tek bayan müşteri olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Ortamdaki tek dişi varlık kendisi değildi gerçi, milletin tacizine alışmış kırklarının sonunda pörsümüş erkek bozması bir kadın da vardı. Becky yutkunup biraz daha Gabriel’a yaklaştı. Hoşnutsuz bakışların arasından geçip bara geldiklerinde Becky yine etraftan birinin saldırısına uğramaktan çekinir gibi bakındıktan sonra “Ben tuvalete gidiyorum.” Dedi ve tereddütlü adımlarla Gabriel’in yanından ayrıldı. Pis tuvalet kapısını itmeden önce dart oynayanların oradan yükselen kahkaha sesleri ve bilardo masasındaki topların çarpışma sesini duydu. Tuvalet barın geri kalanı gibi dökülüyordu elbette. Yerler pis bir su birikintisiyle kaplıydı, ayak izleriyle bulanıklaşmıştı. Becky muslukların oraya yürüyüp aynaya baktı. Sefil görünüyordu. Kendisini daha önce bu kadar berbat bir halde görmemişti. Cebinden lastik bir toka çıkarıp saçlarını bağladı, hala sağlıklı görünen iki tutam saçı alnının iki yanından serbest bıraktı. En azından şimdi sadece sınav stresinden eziyet çekmiş birine benziyordu, benzini biten talan olmuş bir arabadan çıkıp otostop çeken birine değil. Yüzünü yıkayıp cebinden çıkardığı ruju sürdüğünde kendini biraz daha iyi hissetti. Tuvaletten çıkarken sakızı atacak çöp bulamadığından lavabo altına yapıştırdı ama kendini suçlu hissetmiyordu, zaten tuvalet bütünüyle çöp gibiydi. Çıktığında telefonuna baktı. Sinyal yok işaretini gördüğünde kaşarlını çattı. “Korku filmi gibi, yemin ederim.” Ardından telefonundan gelen garip sesi duydu. Ses tanıdıktı. “Lanet olsun, yapma bunu bana!” Cep telefonunun şarjı gözlerinin önünde bittiğinde sıkıntılı bir iç çekti. En son Rain’e bir mesaj atabilmişti. Gabriel’in telefonunu istemektense cebindeki bozuklukları çıkardı ve duvardaki telefona gidip annesinin numarasını çevirdi. “Alo anne. Dinle beni hapisten kurtuldum ama bilinmeyen bir yerin ortasındayım. Saat iyice geç oldu ve nasıl geri döneceğimi bilmiyorum.” Telefonun diğer ucundan gelen neredesin sorusuna karşılık telefonu göğsüne yaslayıp barmene seslendi. “Neresi burası?” Cevabı alamamıştı ama telefondan gelen cevap belliydi. Kapama sesini duyduğunda lanet etti telefonu yeniden kulağına dayadı ve öfkeyle telefonu yerine vurdu. Kendisini buradan kurtarabileceğine inandığı tek kişi annesiydi o da artık pes etmiş gibiydi. Bilardo masasının yanından geçerken masa dibine koydukları bir tomar paraya bakıp güldü. Bilardoda başarılı olsa onlara meydan okur belki kendilerini bir yere bırakmasını sağlardı ama hiç şansı yoktu. Paranın kendisini çağırdığını bile bile yanından yürüyüp geçti, dikkatsizliğinden ötürü neredeyse bir dart okuna hedef olacaktı. Gabriel’în yanına geri gidip telefonunu tezgâha koydu. “Çekmiyor ve şarjı bitti.” Dedi en umutsuz ses tonuyla. Ardından barmenden bir viski istedi, burada daha kalacaklar gibi görünüyordu. O sırada yanından geçtiği adamların olduğu yerden ağır bir küfür işitti. James Hetfield’ın sakalını çalmış gibi duran kaslı adam ıstakasını yanı başında sımsıkı tutmuş diğer boştaki eliyle onların tarafı gösterip bağırıyordu; “PARAYI KIZ ALDI!” Becky gözlerini onların tarafa gelen adamlardan ayırmadan Gabriel’a hitap etti. “Sanırım şimdi resmen s*çtık.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabriel Ryan Neithan
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Gabriel Ryan Neithan


Mesaj Sayısı : 1495
Kayıt tarihi : 22/07/10
Lakap : IceChocolate. PaperCut.

Şöhret
Puan: 5

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimeCuma Ağus. 13, 2010 10:00 pm

Siyah kapıyı araladıkları anda iğrenç bir bira ve ter kokusu karışımı karşıladı ikiliyi. Ortam loş olmasına rağmen çoğu yaşlı ve göbekli olan adamlar güneş gözlüklerini çıkartmamışlardı bile. Belki de üşeniyorlardır, diye düşündü Gabriel. Güneş gözlüklerinin ardından onlara doğru tehlikeli bakışlar attıklarını hissedebiliyordu. Kolunun altındaki kızı biraz daha kendine yakınlaştırdı. Vahşi insanların arasından geçip bara doğru yürüdüler. Ter ve bira kokusu burada daha da artıyordu. Burnunu kapatıp kaçmamak için direniyordu. Bara geldiklerinde Becky tuvalete gitmek için yanından ayrıldığında kendini bir kurt sürüsünün ortasında yalnız kalmış yavru bir ceylan gibi hissediyordu. Yavru ceylan benzetmesi hafiften rahatsız edici olsa da tehlikeyi ancak bu kadar iyi anlatabilirdi. Bu insanlar yabancıları her zaman bir tehdit olarak görürlerdi. “ Merhaba, ” dedi içindeki sıkıntıyı sesine yansıtmamaya çalışarak. Barmen filmlerdeki gibi elindeki bezle bardakları temizliyordu. Sesini duyunca bakışlarını kaldırıp Gabriel’ ın suratına baktı. Devam et, ne istiyorsun, gibi bir ifadesi vardı. “ Şey… Neredeyiz acaba? ” Barmen koca ağzını açıp kahkahalar atmaya başlamıştı. Oyunlarına devam edenler ise olayın ne olduğunu umursamayıp kahkahalar atıyorlardı barmenle beraber. Cehennem’ deyiz, diye bir düşünce akıp geçti zihninden. Sıkıntıyla iç çektikten sonra önündeki taburelerden birine bıraktı kendini.

Becky tuvaletten çıkarken girdiği halinden biraz farklı görünüyordu. Kız ankesörlü telefona doğru giderken Gabriel da diğer bütün aç gözlerle birlikte kızı izliyordu ama onun bakışlarındaki şey diğerlerine yabancıydı. Becky nerede olduklarını sorduğunda diğerleri yine az önceki gibi kahkaha atmaya başlamışlardı. Ahizeyi yerine koyup birkaç masanın arasında geçti ve Gabriel’ ın yanına geldi.

Adamın bağırışlarıyla irkilen Gabriel korkusunu belli etmemeye çalışarak arkasına baktı yavaşça. Üç yaşlı ve göbekli adam bara doğru sinirle –linç girişiminde bulunabilecek kadar büyük bir sinirle- yürüyorlardı. Bağıran adam tombul elinin işaret parmağını kaldırmış, Becky’ ive doğal olarak yanındaki Gabriel’ ı işaret ediyordu. Becks, saçmalama, demek istese de gerçekten ‘sıçtıklarını’ biliyordu Gabriel. Bar bir anda boşalmıştı. Az önce girdikleri kapı içeridekilerin çoğunun aceleyle kendilerini dışarı atmalarının etkisiyle sallanıyordu. Üç adam üzerlerine yürürken tehditkâr bir şekilde, içeride kalıp kavgayı izlemek isteyen beş adamdan birisi ayağa fırlayıp –resmen sandalyenin üzerine çıkarak- “ Genç adama 5 dolar! ” diye bağırdı. Fakat diğer dört adam ona katılmıyorlardı. Üçlüye çok güveniyorlardı. Bu yüzden paraları çok da umursamadan üçlüye bastılar. Barmen paraları hemen bir kavanozun içine topladı. Gabriel Becky’ i taburesinden kaldırıp geri geri tuvalete doğru yürümeye başladı. Yürürken taktik düşünmeye çalışıyordu. Bir yandan da “ Affedersiniz ama konuşup anlaşabiliriz. Gerçekten, ” diye bir şeyler söyleniyordu. Bir bilardo masasının yanına geldiklerinde Gabriel durup Becky’ nin elini tuttu. Kızın yüzüne bakmasa da onun kendisine baktığına emindi. “ Vur ve kaç, ” dedi fısıltı halinde. Sonra yavaşça kızı arkasına geçirdi. Adamlarla aralarındaki on metrelik mesafe kapanıyordu gitgide. Maçlarda –resmi olmayanlarda- bu adamlardan daha iri ve gençleriyle uğraştım, onlardan sağ çıktıysam, bu görev benim için çocuk oyuncağı, diye düşündü.

“ İsterseniz bir konuşalım? ” adamlarla aralarındaki mesafe kapanmıştı. Çaresiz görünüyordu çocuk. Aslında öyle görünmek istiyordu da. Sadece fırsat kolluyordu. Üç metre kala adamlar durmuşlardı. Birkaç saniyesi kaldığını hissedebiliyordu. Adamları harekete geçirmek için oldukça sakin konuşuyordu. “ Konuşarak her şeyi hallede… ” ve işte beklediği şey gerçekleşiyordu. Cümlesinin bitmesine fırsat bırakmamışlardı bile. Sağ tarafından ezici ve hızlı, büyük bir yumruk geliyordu. Birkaç dakikadır tuttuğu nefesi koyuverip geriye doğru bir adım attı. Adam hızını alamayıp Gabriel’ ın öndeki ayağına takıldı. Süpermen edasıyla bilardo masasına uçtu adam. Düşerken siyah bir topa kafasını vurup başka bir diyara uçtu adam. Biri gitti kaldı iki, diye düşündü. Toplar ve ıstakalar uçuşmaya başlamıştı. Saldırısı için büyük bir silah bulmuştu işte. Uzanan adamın yanındaki en kalın sopayı kaptı hızlıca. Dengesi o kadar da iyi olmasa da kendisini ve Becky’ i korumasında, buradan kurtulmalarında yardımcı olacaktı. Sol taraftaki, masaya yakın olan adam üzerine atıldı Gabriel’ ın. Sopanın sapına göre daha ince olan tarafıyla adamın boğazına vurdu. Boğazını tutup acıyla bağırırken ayağını yerden kesmek için kalın tarafıyla adamın bacağına vurdu, boğazına vurduğundan daha kuvvetli bir şekilde. Bu adam da yere yapışırken Gabriel gözünün ucuyla Becky’ ye baktı. Kız olduğu yerde Gabriel’ dan bir işaret bekler gibi görünüyordu. “ Fırla! ” diye bağırdı, gözlerini tek kalan şişman adamdan ayırmadan. Yaygaracı adamın güneş gözlüklerindeki aksine baktı. Elindeki ıstakayla Gambit’ ten farksızdı. Hafifçe sırıttı. Adam iyice sinirlenmiş gibi görünüyordu. Elini belinin arkasına attı. Belinden bir şey çıkartıyordu. Gabriel’ ın gözleri kocaman açılmıştı. “ Paralar! ” dedi Gabriel Becky’ nin peşinden. Paraya ihtiyaçları vardı. Ve bu dövüşten galip çıktıkları için bu para ödülleriydi. Adam silahın emniyetini kaldırırken Gabriel gözlükten kendine baktı yeniden. Hareket edemediğini anladı adam mermiyi namluya sürerken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Becky Wandall
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Becky Wandall


Mesaj Sayısı : 645
Kayıt tarihi : 23/07/10
Lakap : Becks, asıl adı Beckinsale ama öyle demeyin oyar valla.

Şöhret
Puan: 23

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimePaz Ağus. 15, 2010 5:09 pm

Becky’nin gözleri üzerlerine çığ gibi ilerleyen adamlarla Gabriel arasında gidip geliyordu. İçeri girmenin bir hata olduğunu daha ilk anda fark etmiş olması gerekiyordu ama belanın kokusu sızıntı gaz gibi duyulurken artık yapacak bir şey yoktu. Becky tipik bir kızın yapacağı gibi ağlayıp zırlayarak adamları nafile yere tehdit etmektense dudaklarını ince bir çizgi şekline sokacak kadar bastırıp Gabriel’in ile geriledi. Pekâlâ, tipik bir kız gibi davranmıyor olabilirdi ama deli cesaretiyle adamların karşısına çıkacak kadar manyaklaşmamıştı, en azından yeterli dövüş yeteneği olmadığının bilincindeydi. Gabriel anlaşmakla ilgili bir şeyler derken Becky sesindeki samimiyete kanıp gözlerini devirdi ve Gabriel’a “Ne anlaşması, herifler bizi salamura gibi yiyecek!” diye bağırmak istedi ama çenesi köpekbalığının çenesi gibi kilitlenmişti. Gabriel’in elini hissettiğinde başını çevirip ona baktı. Gözleri hala dağ gibi duran adamlardaydı ama kendisine hitap ettiğini biliyordu. Vur ve kaç demişti, büyük ihtimalle planını açıklayan bu üç kelime Becky’nin kendini daha güvende hissetmesini sağlamıştı. Yüzüne yayılmaya çalışan gülümsemeyi yatıştırdı. Gabriel tam anlamıyla çaresiz gözüküyordu, Becky çocuğun rol yeteneğine hayran kaldığını inkar edemedi. Aksiyon sınırı çok hızlı tavan yapmıştı, daha Becky ne olduğunu anlayamadan öndeki adamı yerde baygın buldu. Kafasında bir şişlik olacağını düşünürken tüymesi gerektiğini biliyordu. Bir sıçrayışta bilardo masasına çıkıp iki adımda üzerinden atladı ve başına doğru savrulan ıstakanın darbesinden son anda kurtuldu. Büyük olasılıkla bu darbe kendisine hitap edilmemişti ama adam neredeyse kafasını uçuracaktı. Becky yere inerken dengesini koruyamadığından dizini ve parmaklarını tozlu döşemeye dayayıp sert düşüşünü engelledi. Her şey ağır çekimde akıyordu sanki, yüzlerinde vahşi ve azmedilmeyi bekleyen öfkenin izleri bulunan aygır gibi adamlar Gabriel’e çullanıyordu. Havada bardaklar ve sigara küllükleri uçuyordu. Yerden kalkan toz bulutu bile asılı kalmış gibiydi. Becky’nin gözü Gabriel’e takılmıştı, çocuk adamın boğazına ve ayaklarına vurup onu serdiğinde yüzünde az önce dindirdiği gülümseme belirdi çünkü bu haliyle tam da hayran olduğu Gambit karakterine benziyordu. Yanına düşen adamın pantolonuna asılı anahtarları çekerek aldıktan sonra beklentili bir ifadeyle Gabriel’e baktı ve onun dudaklarından dökülen emir kelimesiyle söyleneni yerine getirmek için kendini ileri itip masa altından kaydı. İlk defa futbol oynamanın yararını görüyordu, tüm bu olanlardan sonunda ölüm tehlikesi olmasa zevk alabilirdi ama şu anda tek istediği buradan sağlam kaçabilmekti. Gabriel’in hatırlatmasıyla paraları kapıp cebine tıktı. Tam dışarı fırlayacaktı ki kulağına gelen o alçak ama tanıdık sesi duydu. Adam silahın horozunu çekerken Gabriel donmuş gibi adama bakıyordu. “Kendini öldürtecek.” Diye düşündü Becky korkuyla. Belki de korkusu ona normalde kendisini tereddüte sürükleyecek şeyi yapmasına imkan vermişti. Ahşap sütuna asılı dart tahtası üzerinden sivri uçlu oku çekip çıkardı ve durduğu yerde namluyu Gabriel’e yükselten adama nişan attı. İnce parmaklarından kurtulan ok Gabriel’in omzunun üzerinden geçip saçlarını dalgalandırdı, ardından dişsiz ağzıyla yarım gülümseme takınan adamın koluna saplandı. Matadora yenilen boğa gibi gürleyen adamı gören Becky’nin gözleri kocaman oldu. “Pardon!” diye seslendi adama, Gabriel’i kolundan tutup gitmelerini belirtircesine yavaşça çektikten sonra. Adam muhtemelen dart okundan hoşlanmayacaktı. Devrilmemiş masalardan birinin üzerinde bulduğu anahtarı da kapıp dışarı fırladı. Temiz hava yüzüne vurduğunda ciğerlerini temizlemeyi düşünecek vakti yoktu. Anahtar üzerinde yazan numaraya bakıp birini Gabriel’e fırlattı ve siyah HD’nın üzerine atılıp bacağını diğer tarafa çevirdi. İçeriden gelen seslere bakılırsa adamlar memnun değildi ve dışarı geleceklerdi. Gabriel’e sürmeyi biliyor musun diye sormayı düşündüyse de sormadı, hayatta kalmak istiyorsa bilmeliydi. Eve gidince Alex’e teşekkür etmeyi aklının köşesine not aldıktan sonra anahtarı çevirip motorun gürüldeyen sesini titreyen iç organlarında hissetti. Yüzünde emeline ulaşmış kötü adamlarda rastlanacak bir gülümseme vardı. Motoru çevirip yola çıktıklarında barın önünü at sinekleri gibi doldurmuş adamlara nispeten keyif kahkahası attı ve yol üzerinde kayan motorunun üstünde rüzgarın saçlarını karıştırmasına izin verdi. Gabriel da Becky de kurtulmuşlardı ve düşünüldüğünde, dehşet bir anıydı az önce olanlar. Becky ilk kez kendisini çizgi romanlardaki süper kahramanlar gibi hissetmişti ve Gabriel'in de aynını hissettiğine emindi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabriel Ryan Neithan
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Gabriel Ryan Neithan


Mesaj Sayısı : 1495
Kayıt tarihi : 22/07/10
Lakap : IceChocolate. PaperCut.

Şöhret
Puan: 5

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimePaz Ağus. 15, 2010 7:11 pm

Göz bebekleri hiç olmadığı kadar büyümüştü sanki. Derin nefesler alıp verirken göğsü inip kalkıyordu. Burada mı öleceğim? Bu bok çukurunda, gerizekalı bir adamın silahının ucundan çıkan mermiyle mi? Diye düşünüyordu elindeki ıstakayı hareket ettirmeye çalışarak. Ufak bir hareket yapsa kurtulabilecekti. Ama olmuyordu. Lanet ıstaka hareket etmiyordu. En azından Becky kurtuldu, düşüncesi rahatlamasını sağlıyordu. Buraya Becky için, Becky’ i kurtarmak için gelmişti ve amacına ulaşmıştı. En azından bu noktaya kadar Becky sağ salim yolculuk etmişti. Fiziki bir yarası yoktu. Kendisini ölüme bu kadar yakın hissetmemişti hiç. Nasıl bir duygu olduğunu anlayabiliyordu. Garipti. Ayrıca huzur vermek yerine rahatsız ediyordu. Sanki vücudunda birkaç tane karınca gezermiş gibiydi. Her yerindeydiler sanki. Bir an oradalar, bir an burada… Gözlerini kırpmadan adamın güneş gözlüğünün arkasına gizlediği gözlerine bakmaya çalışıyordu. Adam mutlu olmuştu. Gabriel’ ı öldürmekten zevk alacak gibi görünüyordu. Becky’ nin yerde yatan adamlardan birinin cebine elini attığını gördü. Adamın cebinden bir şey almıştı. Daha sonra kız hızla kapıya yöneldi. Adamların oyun oynadığı masadaki paraları doldurdu ceplerine. Kızı izlemekten vazgeçti. Ölümüyle yüzleşmek istiyordu. Adam daha tetiği çekemeden Gabriel’ ın yanından hızla geçen bir şey adamın silahı tutan koluna saplandı. Adam acıyla bağırırken Becky Gabriel’ ın elinden tutup çıkışa doğru sürüklemeye başladı. Neler olduğunun farkında olmadan serin havanın ortasına çıktılar. Becky anahtarını tuttuğu motora atlamıştı bile. Gabriel’ sa daha önce sadece birkaç kez kullandığı araca bakıyordu. Ya da araçlardan hangisine binmesi gerektiğine… Becky bir anahtar fırlattı Gabriel’ a. Kırmızı olan dikkatini çekmişti. Şansına güvenip motorun üzerine oturdu. Anahtarı deliğine yerleştirip motorun gürleyen sesini içine çekti. Motoru sarsakça yola sürdü. Becky’ nin peşinden ilerlerken barın önünde toplanan ve peşlerinden küfürler savuran insanlara baktı. “ Herhalde iki küçük çocukla uğraşmak istemiyorlar, “ dedi şu anda aynı hizada olduğu Bekcy’ e. Hızlarının oluşturduğu rüzgarla dalgalanıyordu saçları her ikisinin de. Havayla birlikte aldıkları her nefes yavaşça temizlenmeye başlarken zihnine az önceki dövüşün sahneleri düşüyordu. Süperkahraman, diye düşünürken Becky’ nin suratına bakıp gülümsedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Andreas Chamberlain
Fotoğrafçı&Manken
Fotoğrafçı&Manken
Andreas Chamberlain


Mesaj Sayısı : 235
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 630

Soruşturma Empty
MesajKonu: Geri: Soruşturma   Soruşturma Icon_minitimePaz Ağus. 15, 2010 11:22 pm

Rpleriniz puanlandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Soruşturma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: The Bronx :: Shadows Hotel-
Buraya geçin: