Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Zorla

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lia Elisabeta Boleyn
Constance Billard III.Sınıf
Constance Billard III.Sınıf
Lia Elisabeta Boleyn


Mesaj Sayısı : 230
Kayıt tarihi : 22/07/10

Şöhret
Puan: 27

Zorla  Empty
MesajKonu: Zorla    Zorla  Icon_minitimeCuma Tem. 30, 2010 7:50 pm

"Ah hayır anne oraya gidip de çocuk misali yanağımı şişirip üflerim ancak ben. Hem merak etme o adamın oğlunu tanıyorum. Öyle aham şaham anlaşabileceğim biri değil." Bundan gerçekten de nefret ediyordu. Oysa ki bugün içmeye gideceklerdi, bir otelde kalır sabaha dönerdi. Planlarını bir saat önceden açıklaması hiç adil değildi. Tabi der miydi kızımın fikrini alayım? Tabiki hayır. Bu kadının bir an önce menepozdan çıkması gerekiyordu yoksa Ella için akıl hastanesinin yolları ardına kadar açılacaktı. " Tatlım ilk kez senden böyle bir şey istiyorum biraz olsun arkadaşlarını bırakıp annene vakit ayırsan seni terketmezler. Anlaşmak zorunda olduğunu kimse söylemedi. Gülümse saygılı ol en azından bir iki kelime sohbet et inan bana yeter de artar." bunlar Ella için büyük bir zevkti zaten. "Tabi annecim sen nasıl istersen. Peki muhterem beyefendiler için bugün nasıl bir kıyafet giymem uygun düşer?" madem öyle işte böyle havalarındaydı. Huysuz kız olmak için gün bugündür. Ah, belki de tavırları para ederdi de yırtmış olurdu bu seramoniden. " Şımarıklığa lüzum yok hanımefendi. Sakın beni sinir etmek için öyle abuk sabuk şeyler geçireyim deme üzerine büyükannenin dantelli ipek elbiselerini giymek zorunda kalırsın ona göre. Hadi artık geç kalıyoruz." Kan beynine sıçramış vaziyette küçükken yaptığı gibi merdivenleri üçer üçer çıkıp ayaklarını sürte sürte odasına geçti. Dudağı hafiften bükülmüştü dolaba bakarken. En sonunda uzun zamandır giymediği bir elbiseyi gördü askıda. Annesinin istekleri için özel olarak duruyordu sanki orada. Yok yok sanki değil besbelli annesi istediği kıyafeti gözünün dibine sokmuştu. Buna da sinirlenmedi." Sabır, sabır, sabır... Sadece biraz daha sabredeceğim ve ileride bir şey istersem bugünü koz olarak kullanacağım." Elbise biraz bol olduğu için kafasından geçirmeyi tercih etti.. Elbisenin askısını düzelttikten sonra aynaya baktı, ahh o güzel Ella'ya. Üzerinde uçuşan fakat bir o kadar da oturaklı bir elbiseydi. Fazla bir dekoltesi yoktu aslında fakat tam göğüsün birleştiği yerde ufak kırmızı güller konulmuştu. Eteğinde de o güllerin birinin büyütülmüş hali... Dudağını belirginleştiren kırmızı rujlarından birini sürdü biraz basit gözükünce deniz mavisi gözlerini ön plana çıkaran bir göz kalemini geçirdi eline, bu gece gerçekten güzel olmuştu hem de uzun zamandır olmadığı kadar. Kırmızı topuklular ve vanilya parfümü, işte hazırdı. Dolaptan genişçe bir çanta aldı. İçine cüzdan ve birkaç makyaj malzemesi ve ıvır zıvırlarını yerleştirdikten sonra belki bu gece olur ya kızların yanına kaçarsa giyebileceği bir gecelik seçti dolaptan. Hatta biraz eğlence için saten geceliğin beyazlığında bir de maske kaptı ufak, tüylü, şirin bir şeye benziyordu. Yatağın üzerinden aldığı telefonla bu halini bir daha bulamayacağından üç beş poz çekti ve Jenna'yı aradı. "Ah tatlım annemin en son zorbalığını bildirmek isterim. Connor Mead ve babasıyla yemeğe gidiyoruz. Ne olsun işte işe karışıyoruz. Ne gerek var ben de bilmiyorum ama yanınıza sıfır alkolle gelirim kaçabilirsem, o yüzden siz de az içiyorsunuz ve maskeli gecelikli manyaklıklar yapıyoruz anlaştık mı ? Tamam hayatım beyaz benim rengim M herhalde kırmızıdan vazgeçmez. Aman seksi varlık işte ne olacak neyse biz çıkıyoruz çok öptüm."


XXX

İlk girdiği anda mekana aşık olmuştu. Müziğin ezgisi onu birkaç hareket yapması için kışkırtıyordu. Annesi olmasa biraz rahata kavuşacaktı belli ki. Müzik sarhoşluğunu bir kenara bırakıp masaya geçti. Henüz gelmemişlerdi. Bayanları bekletmek büyük saygısızlıktı. Hem onların hazırlanması en fazla ne kadar sürebilirdi ki ? Ayrıca annesinin evdeki koşuşturmasına değmeyecek iki beyefendiydi bunlar. Bir bardak buzlu su istedi ardından şöyle derin bir nefes alıp "Sıkıcı akşama merhaba" dedi içinden.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

Zorla  Empty
MesajKonu: Geri: Zorla    Zorla  Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 4:09 pm

"Aman ne güzel, okul için baskı yetmedi işlere de el atim tabi.." diye söylene söylene üstüne ne giyeceğine bakınıyordu Connor. Babası tutturmuştu yine bir şeyler için Connor'ı deli ediyordu. Bu seferki konu son sınıfta olmasıyla ilgiliydi, mezun olduktan sonra üniversiteye elbetteki gidecekti ama her ihtimale karşı babası onu iş konusunda da eğitmeye karar vermişti. Sonuçta Mead Endüstrilerinin tek varisiydi. Bunu söylemek çoğu zaman hoşuna gitse de bu denli güzel bir akşamı bu sebebin berbat etmesi canını hayli sıkıyordu. Craig'le planları vardı bu gece de ama hepsi yatmıştı. Bay Mead toplantıyı yapacağı kişilere çoktan oğlunun da bu toplantığa katılacağını bildirmiş, planlar yapılmıştı. Aslında toplantıdan çok iş yemeğiydi bu ve Birdland'deydi; ne kadar güzel değil mi? Bir iş toplantısı olduğu için güzel bir takım giyip kıravat takması gerekiyordu. Koyu gri bir takım giyinip içine lila çizgili ve beyaz yakalı bir gömlek giyen Connor, mor ipek bir kıravat takmıştı. Manşetlerine Paris'den aldığı sedefli kol düğmelerini takıp annesinin doğum gününde özel olarak yaptırdığı klasik tarzda saatini koluna taktı. Saçlarını her zamanki stilinde düzenleyip biraz da parfüm sıktıktn sonra artık hazırdı. Aşağı inince babasının telaşla volta atarak onu beklediğini görünce sakin bir sesle "Nasıl olmuş, yeterince Mead gibi görünüyor muyum?" demişti alaylı bir şekilde. Babası gözleri parlayarak "Evet yeterince Mead gibi görünüyorsun." deyip ona yaklaşarak kıravatını anlamsız bir şekilde düzeltirken "Yalnız hazırlanman bir bayandan daha uzun sürüyor, ne yapıyorsun sen yukarda?" diye sordu kaşını kaldırarak. Yok artık diye kafasından geçiren Connor, sinirle baktı babasının yüzüne. Sırıtan Ryan "Çoktan gitmişlerdir ve bizi bekleyenler bayan." deyip sırtından Connor'ı iterek kapıya doğru yönlendirdi. Kaşları çatılırken dudakları yukarı doğru kıvrılan Connor "Bir iş yemeğine gittiğimizi sanıyordum, başka bir işler çevirmiyorsun öyle değil mi?" diye sordu alaylı bir ses tonuyla. Babasının sesi biraz ciddi çıkıyordu konuşurken; "Elbetteki iş yemeği Connor, senle çapkınlığa çıkacak halim yok. Aklından bile geçirme.." deyip Connor'ın çenesini kapamayı başarmıştı.

Limuzinde giderken vaktini nasıl geçireceğini düşünen Connor, umarım eğlenceli bir konu olur, diye düşünüyordu ama işte ne gibi bir eğlence olabilirdiki. Araba durunca inen babasının yüzüne kuşkuyla bakan Connor "Ben hiç inmesem?" diye sormuştu ki "İn arabadan hemen Connor." emri gelmişti bile babasından. Sinirli bir şekilde arabadan indikten sonra üstünü düzelten Connor "Pekala, lavaboya diye kalkıp geri dönmediğim de bana kızamazsın. Bu demektir ki çok sıkıldım gidiyorum.." dedikten sonra hızlı adımlarla babasını geride bırakarak içeriye girdi. Onu karşılayan şef garsona adını söyleyip babası geldikten sonra yürüyerek adamın gösterdiği masaya doğru ilerledi Connor. Babasının selamlaşmasının ardından yüzüne küçük bir gülümseme yerleştiren Connor yerinden kalkmayan kadının elini hafifçe kavrayarak öptü ve "Sizi tanımak ne güzel.." dedi sahte bir mutlulukla. Masadaki genç bayana yöneldiğinde aynı şekilde elini öpmüş ve bırakmadan önce "Eğer beklettiğimiz kişinin siz olduğunu bilseydim, daha çok acele ederdim.. Çok hoş görünüyorsun bu akşam." diye son sözlerini direk Lia'ya yöneltmişti. Ablası kadar nefret etmiyordu Connor'dan Lia, hatta nefret ettiği de söylenemezdi. Connor da iyi anlaşırdı onunla, anlaşmaması mümkün değildi hoş bir güzelliği vardı.

Önden açılan içki servisi ile şaraplarını yudumlamaya başlarken Bay Mead hemen iş konuşmaya başlamıştı bile. Lia'yla yanyana oturan Connor'ın pek ilgisini çekmemişti borsadaki hisse senedi iniş çıkışları. Tamamen içkisini gömülmüş Fransız şarabın kaç yılında yapılmış olduğunu anlamaya çalışıyordu. Daha çok kendi kendine konuşur gibi "1978.." demişti tahminen yılı söyleyerek. Sıkıntıdan patlamak üzereyken Lia'yla konuşmanın daha iyi geleceğini düşünerek ona doğru döndü biraz ve ona doğru eğilerek "Sende sıkılıyorsundur herhalde.. Eminim annen seni yalnız kalmamak için getirmiştir." deyip gülümsemişti Connor. "Seni de zorunlu bıraktığım için üzgünüm bende zorla getirildim ve burada iki üç saat durmaya hiç niyetim yok tabiki." dedikten sonra babasına kaçamak bir bakış atan Connor babasının da ona baktığını görünce kısık sesle konuşmayı bırakıp yüzüne yeniden sahte bir gülüş yerleştirdikten sonra Lia'ya "Ama seninle burada olmakta güzel.." dedi ve ayağa kalktı. Elini Lia'ya uzatarak "Bu dansı bana lütfeder misin?" dedi kibar bir sesle. En azından eğlencesine baksın değil mi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lia Elisabeta Boleyn
Constance Billard III.Sınıf
Constance Billard III.Sınıf
Lia Elisabeta Boleyn


Mesaj Sayısı : 230
Kayıt tarihi : 22/07/10

Şöhret
Puan: 27

Zorla  Empty
MesajKonu: Geri: Zorla    Zorla  Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 10:53 pm

Mekanı şöyle bir alıcı gözle inceledi. Müziğin ruhunu yansıtıyordu. Hani derler ya 'Müzik ruhun gıdasıdır' adeta iliklerine kadar doyuruyordu onu. Buraya ilk kez gelmiş olmasına çok şaşırmıştı. "Sıkıcı mekan, gitmeye değmez, ölü ruhların dünyası adeta..." zaten elalemin sözü en fazla ne kadar kale alınırdı ki ? Annesi elinde birkaç kağıdı düzenlerken kenardan eline geçirdiği bir beyaz kağıda çizim yapmaya başlamıştı. Karşıdaki pencereyi çiziyordu sanki etrafta çizecek bir şey kalmamış gibi. Tam dalmıştı ki annesinin dürtüsüyle kendine geldi. " Şunları incelesen hiç fena olmaz tatlım, en azından fikir edinmiş olursun. Seni sıkmak gibi bir niyetim yok ama beni rezil etmeni de pek tercih etmiyorum açıkçası." Ah buraya gelmeye katlanmıştı ya sırada beyefendiler için özel bilgi yüklemesi vardı. " Connor da zaten güncel meselelerden eksiksiz bir şekilde haberdardır karşısında ezileceğim mecburen, kaderimize küselim artık ha ne dersin?" inanmıyordu ki karşısına geçip sınırsız iş konuşacağını. Hayır, ne kadar donanımlı biri olursa olsun oturup da saatlerce bu konuları konuşmazdı onu ufacık tanıyorsa. Amma ne zaman annesine söz geçirebilmiştir ki ? Tabi ya cevap açık ve net : Hiçbir zaman ! "Biraz kalıp bir bahaneyle tüyeceğimi bile bile niçin uzatıyorsun ki ? Emin ol benden önce gidecek." deyip kahkaha attı.

Annesinin sinirle uzattığı -hatta elinden gelse suratına fırlatacağı- kağıtları alıp kurcalamaya başladı. Tam o sırada beyefendiler teşrif etti.Sahte bir kibarlık takınmıştı üzerine Connor babasının yanındayken. Annesinin elini öptükten sonra adet yerini bulsun diye kendisine yöneldi. Tam elini bırakacakken "Eğer beklettiğimiz kişinin siz olduğunu bilseydim, daha çok acele ederdim.. Çok hoş görünüyorsun bu akşam." aman pek de centilmen tavırlar takınmıştı. Yine de her bayan gibi Ella'nın da hoşuna gitmişti bu sözler. Selamlaşma seramonisi bittikten sonra masaya geçtiler. Sıkıcı etaba tamamiyle hazırdı artık.

İçkiden pek anladığı söylenemezdi Ella'nın, " İç gitsin zaten hepsi sarhoş etmiyor mu ?" tarzı düşünceleri vardı. Connor şarabın yılına takmıştı ama besbelli. Uflayıp puflamak üzereydi ki Connor'ın ona yaklaştığını farketti. "Sende sıkılıyorsundur herhalde.. Eminim annen seni yalnız kalmamak için getirmiştir." Evet bu doğruydu, en azından kendi kafasından düşünen biri vardı karşısında. "Seni de zorunlu bıraktığım için üzgünüm bende zorla getirildim ve burada iki üç saat durmaya hiç niyetim yok tabiki." bu gerçekten çok iyiydi en azından bu gece iki kaçak olacaktı. Demek ki odak noktası olmaktan kaytarıyordu. Güldü ve " Ah tanrım, sonunda benimle aynı kafadan birini bulmak mutluluk verici." dedi. Ardından Connor'ın yüksek sesle konuşması gerçekten tam bir cesaret örneğiydi. "Bu dansı bana lütfeder misin?" bu gece dilekleri ardı ardına kabul mü oluyordu ne? büyük bir istekle elini Connor'a uzattı ve "Elbette" dedi kibarca. Ayağa kalktılar ve masadan uzaklaştılar. Sonunda kendini müziğe kaptırabilecekti. Belki 'büyük kaçış'tan önce gecenin son eğlencesi olacaktı.

Müziğin ritmine göre fazla hızlı dans etseler de Connor yeteneğini fazlasıyla konuşturuyordu. Tamamiyle kendini onun adımlarına bırakmıştı. " Demek şirketin başına sen geçeceksin ha? Kızma ama seni hayal edemiyorum masa başında kafanı işlere gömmüşken." Hafif kıkırdadı." Yalnız bir yerlere kaçmaya çalışma. Fazlasıyla büyük bir şirket var karşında, baban gibi bir hayat sürmen gerekecek galiba." Dudaklarını büzüştürüp gülmesini durdurdu. Daha ciddice bakıyordu, her ne kadar şaka yollu sormuş olsa da gerçekten ne halt yiyeceğini merak ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

Zorla  Empty
MesajKonu: Geri: Zorla    Zorla  Icon_minitimePerş. Ağus. 12, 2010 1:23 am

Teklifini kabul eden Lia'yla birlikte sahne denilen küçük yuvarlak bir boşluğa doğru ilerlediler masalar arasından. Müzisyen grubun hemen önünde olan bu alan müziği daha iyi kulaklarında hissetmelerini sağlıyordu. Sahneye gittiklerinde işi biraz şakaya döken Connor belli belirsiz bir reverans yaptıktan sonra sol eliyle Lia'nın sağ elini kavrayıp sağ elinide usulca onun beline koymuştu. Müziğin ağır ritmine karşın biraz hızlı hareket ediyorlardı ama göze batan bir uyumsuzluk yoktu. Tutuşan elleri göğüs hizasındayken ve uyum içinde dans ederken becerilerini sergileyen Connor daha çok etrafı süzüyor, Lia ise kendini onun akışına bırakmış bir şekilde onu izliyordu. Aralarında oluşan uzun sessizliği bozan Lia olmuştu.

" Demek şirketin başına sen geçeceksin ha? Kızma ama seni hayal edemiyorum masa başında kafanı işlere gömmüşken." dediğinde Connor bakışlarını ona çevirerek hafif kaşlarını çatıp dinlemeye koyulmuştu. Sözlerini bitirdiğinde Lia kıkırdarken Connor'ın yüzünde de kayık bir gülümseme oluşmuştu. Bunu çoğu zamna Connor'da düşünüyordu ama bu kadar erken bu düşüncelere kapılmasına gerek yoktu, babası henüz çok gençti ve uzunca süre de şirketin başında duracaktı, buna emindi Connor. Ona sıra gelene kadar o da bu tarz hayata alışmış olurdu herhalde, zaten babasının hayatı da o kadar fena sayılmazdı hani. Connor'la tek farkları o bir de şirketin yönetim kurulu başkanıydı. Gülümseyerek "Aslına bakarsan ben de pek düşünemiyorum ama bir gün başıma gelecek olan bu sanırım." dedi Connor düşünceli bir şekilde. Sonra yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle tekrar konuşmaya başlayan Lia'yı dinlemeye başladı ilgiyle;" Yalnız bir yerlere kaçmaya çalışma. Fazlasıyla büyük bir şirket var karşında, baban gibi bir hayat sürmen gerekecek galiba." demişti ciddi bir sesle ama aslında sadece takılmıştı Connor'a. Bu latife karşısında sempatik bir tavır sergileyen Connor uzakta oturmuş alttan alttan onları izleyen babasını süzdü göz ucuyla. Gülümseyerek Lia'ya dönüp "Pek sanmıyorum ama en kötü sonum belli sanırım." dedikten sonra kısa bir bekleyişin ardından tekrar konuşmaya başlayarak "Bunu düşünmek için çok erken." deyip göz kırptıktan sonra biraz daha hareketlenen müziğe kendini biraz daha kaptırarak dans etmeye başlamıştı. Lia'ya " Dikkatli ol ." deyip gülümsedikten sonra aniden sonlanan müzikle beraber Lia'yı dizine doğru yatırmıştı hızla. Yüzüne gülümseyerek bakarken tek tüke alkış seslerini duyabiliyordu Connor. "Sanırım iyi bir final dolu ama bir şey eksik gibi." deyip çapkınca gülümsedi. Küçük masum bir öpücük kondurduktan sonra Lia'nın dudaklarını onu kibar bir şekilde kaldırarak masaya giderken ona eşlik etti.

Masaya oturduklarında babasının ilk işi ona ters bir bakış fırlatmak olmuştu; umursamaz bir tavırla babasına bakan Connor tek kaşını kaldırarak meydan okumuştu babasına. Bakışları konuşur gibiydi. "Ben sana demiştim." diyordu babasına. Sıkıntısını geçirecek bir şeylere ihitiyacı vardı, eğlenmeye. Connor'da bunu arayıp bulmuştu, bu babasının da işine gelmeliydi aslında; sonuçta Lia'nında canı sıkılıyordu ve Connor bir nevi görevini yerine getiriyordu. Babasına hitaben "Ee şirket ne durumdaymış.." dedikten sonra sinsice bir gülüş ve sahte bir ciddiyetle baktı yüzüne. Garsonun doldurduğu kadehten bir yudum aldıktan sonra Lia'ya dönüp göz kırptıktan sonra, "Madem öyle bir yerden başlamalı mı? Yoksa kalkıp kaçalım mı?" dedi ve cevabını beklerken kadehindeki şarabı bitirme çabasıyla içmeye başladı. Oysaki daha yeni oturmuşlardı tekrar yerlerine. Connor bu, bir tarafına bir şeyler batıyordu iş deyince..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lia Elisabeta Boleyn
Constance Billard III.Sınıf
Constance Billard III.Sınıf
Lia Elisabeta Boleyn


Mesaj Sayısı : 230
Kayıt tarihi : 22/07/10

Şöhret
Puan: 27

Zorla  Empty
MesajKonu: Geri: Zorla    Zorla  Icon_minitimeC.tesi Ağus. 14, 2010 5:54 pm

"Becerikli bir adamın kollarında olmak normalde ne kadar huzur verici olsa da bu adam Connor'sa her adımını şüpheyle atarsın." Bu gerçekten geleceğin atasözü olmalıydı. Her ne olursa olsun dans etmeyi seviyordu ve bu adam da işini biliyordu. En azından tamamen gerçek bir gülümseme yerleşebilmişti suratına.

Connor'ın çatık kaşları pek iç açıcı olmasa da kibarlık takıntısı bütün gece süreceğe benziyordu. Aslında pek adamakıllı konuştuğu biri değildi fakat şimdiye kadar gayet güzel gidiyordu. Kendini fazla önyargılı biri olarak düşündü, garipti. Çok umursamayarak eğlenceli dansını acımayan ayaklarla devam ettirmek istiyordu. Bir yandan da cevabını meraklı gözlerle bekliyordu. "Aslına bakarsan ben de pek düşünemiyorum ama bir gün başıma gelecek olan bu sanırım." gayet de hazır bir cevabı vardı elinde. Belki de sandığından daha farklı biriydi adamımız.

"Pek sanmıyorum ama en kötü sonum belli sanırım." Bugün herhalde Connor'a takılma günüydü. Ama bu seferkinde daha ciddiydi ve cevabı da ne denir, daha bir hoştu. Cümlelerini özenle seçmesi ona ayrı bir karizma katsa da tavırları gerçekten yerle bir edebiliyordu. Ama dedik ya bir kere bugünlük iyi gidiyor diye hadi hayırlısı. Kafasındaki garip düşünceleri beyefendinin söznüne devam etmesiyle kesildi."Bunu düşünmek için çok erken." işte budur, gerçek Connor Mead her zamanki çapkınlığıyla karşısındaydı. " Kimse değişmez unutma." diye geçirdi içinden. Ne kadar konuşsa da boş olacağını biliyordu. Saati merak edercesine etrafı süzdü ama ortalıkta pek de duvar saati yoktu. Dansın ortasında saat kaç diye sorsa da ayıp olurdu haliyle. Kızları fena halde ekmişti ve hepsi malumunuz annesi yüzündendi. Bir anda Connor'ın "Dikkatli ol." demesiyle afalladı ve ayaklarının yerden kesilmesiyle zor zoruna aldığı nefesi şaşkınca alkışları dinlerken seslice -iyiki alkışlardan duyulmamıştı- verdi. Ama Connor galiba duymuş olabilirdi. "Sanırım iyi bir final dolu ama bir şey eksik gibi." "Keşke bir de söyleseydin." hafiften kızgın bir bakış attı ama planlanmamış bir şeyler vardı. Connor'ın ufak öpücüğü annesi için pek de ufak olmayacaktı galiba. Korkak bir surat ifadesiyle " Bütün gece beni buraya tıkmak istediğini bilmiyordum ve benimki bu hareketi alkışlamaya pek de razı olmaz, beyefendi." Sapasağlam ayakları yere bastığında sessizce ona böyle demişti. Neyse ki annesinin ciddiyetini koruyabilecekleri bir ortamdalardı. Koskoca kız olmuştu fakat onun önünde elini tutan erkek annesine batıyordu. Annesinin tavırları da haliyle Ella'ya batıyordu. Masaya varmadan önce Connor'a yaklaşıp " Bir yolunu bul kaçır beni buradan, inan bana minnettar kalırım." tek umuduna yalvarmaya bile razıydı şu anda.

Annesinin iğneleyici bakışları oturduğunda başlamıştı bile. Connor sayesinde odak noktası olmuşlardı. Ufak eğlencenin sonu pek de hoş değildi açıkçası. 'Küçük hanım uçmuş' der gibi bakıyordu. Neden her şey bu kadına batardı anlamıyordu. Hem zorla getirilmiş hem de her hareketi nde kusur bulmalar, çok lüzumsuz tepkiler veriyordu. Ella bu gece karşı koymaya yeminliydi. Umursamaz bir tavırla bakışlarını konuşma havasında olan Connor'a çevirdi. "Ee şirket ne durumdaymış.." amma da meraklıymış şirketten konuşmaya diye düşündü. Bir öyle bir böyle gibi geldiyse de çok zaman almadan konuşmasındaki sinsiliği farketti. Neşesi yavaş yavaş yerine geliyordu. Dahası olsa fena olmazdı hani.

Yeni gelen şarabı dudaklarına götürürken "Madem öyle bir yerden başlamalı mı? Yoksa kalkıp kaçalım mı?" dedi Connor. Ufak bir yudum aldıktan sonra büyük bir hevesle ona yaklaşıp " İkinci şık için yanıp tutuştuğumun farkına varamadıysan yazık sana" deyip göz kırpışına yanıt verdi. Gerçi nasıl başarabileceğini bilmiyordu fakat şimdilik ipleri Connor'a bırakmıştı. "Planın ne?" deyip tavını da açık açık ortaya koydu.

*berbatov
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Zorla
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Brooklyn :: Birdland Jazz Club-
Buraya geçin: