Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimeCuma Tem. 30, 2010 3:53 pm

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Ed-ed-westwick-13967215-100-100x"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Danneel-Harris-danneel-harris-13101866-100-100
Zaman; Gece yarısı
Kurgu; Zaten her türlü pisliğe bulaşan Connor her zaman ki gibi Bronx'a geldiğinde, hayatı boyunca oraya adım atmamış Kyndra ile karşılaşır. Aslında Kyndra, varlığından keyif aldığı çocuğu görmeyi en son umacağı yerde bulmuştur.

    "Ne yaptın, ne yaptın?" demişti babam sinirlerine hakim olmaya çalışırken. Ne kadar zorlandığını da yüzünden okuyabiliyordum. "Annemin bütün fotoğraflarını yaktım." diye tekrarladım. Pekala, bunun cevap gerektirmeyen bir soru olduğunu biliyordum. Yine de sessiz kalmak yerine, tekrarlamayı tercih etmiştim. Ben olduğum yerde sabit duruyordum, önümde de boş çerçevelerin olduğu karton bir kutu duruyordu. "Kyndra, fotoğrafları çerçevelerden sadece çıkarmanı anlayabilirdim. Ama onları yakmak mı?" Bunları söyledikten sonra babam, odada bir uçtan öteki uca yürümeye başlamıştı. Tırnaklarını yiyor, arada bir suçlulukla karışık bir öfkeyle bana bakıyordu. Oysa ben pişman değildim. "Seni başka biri için bırakıp giden kadından bahsediyoruz baba." diye hatırlattım ona. Belki de bunu sık sık gündeme getirmem doğru değildi, ancak başka türlü sarıldığı anıları bırakmayacaktı, bunu biliyordum. "Olabilir. Yine de cezalısın." Ah, bunu beni incitmek için söylemişti! Dışarı çıkmam gerektiğini biliyordu, arkadaşıma söz verdiğimi biliyordu! Kollarımı göğsümde kavuşturdum ve odayı terk ettim. Akşam ne de olsa katılması gereken bir kokteyl vardı. Tabii ki bundan faydalanacaktım.

    ***

    Dediğim gibi evden çıkmış, arkadaşımın evine gitmiştim. Kız kıza biraz vakit geçirdikten sonra saatime bakmış, artık eve dönmem gerektiğini belirtmiştim ona. Baskı yapmamıştı. Babamı biliyordu. Bana kızmayacak, bağırmayacaktı ancak büründüğü sessizlik hepsinden beter olacaktı. Hüznü ve çaresizliği, uğradığı hayal kırıklığı beni mahvedecekti. Doğrusu insan duygusunu kullanmayı iyi bilen bir herifti babam. Masum görünse bile, insanların kulaklarına son derece cazip şeyler fısıldayan biriydi. Ah, evet. Şeytanın ta kendisiydi o.

    Çevirdiğim taksiye evin adresini verdikten sonra başımı cama yaslamış, düşünceli gözlerle camdan dışarıyı incelemeye başlamıştım. Bronx'tan geçerken kendimi rahatsız hissetmiştim. Doğrusu buraya hiç gelmemiştim, en azından yaya olarak. Tabii bu, ne olursa olsun yapmayacağımdan kesinlikle emin olduğum tek şeydi. En azından o anki düşüncelerim bunlardı, yan devrilmiş alışveriş arabalarına ve duvar yazılarına bakarken. Ancak gün boyunca peşimi bırakmayan talihsizlik yine kendini göstermişti. Büyük sayılabilecek bir gürültüyle gittikçe yavaşladık, ve sonunda şoförün küfrü işitildi. Önce bakışlarıyla etrafı kolaçan ettikten sonra, hızla arabadan indi. "Lastiğimiz patlamış bayan. Buradan gitmemiz biraz zaman alabilir." diye seslendi bana, kapamadığı kapının önünde çömelmişken. Hızla arabadan indim ve telaşlı topuk sesleriyle adamın yanına gittim. "Hayır! Bu bir şaka olmalı. Gerçekten burada kalmış olamayız!" Ellerimi kızıl saçlarımın arasına daldırdım ve bir anlık panik ile başıma saplanan ağrıyı geçirmeye çalıştım.

    Aradan bir kaç dakika geçmişti ancak bir gelişme yoktu. Sıkıntıyla iç çektim. Daha fazla bekleyemezdim. Zaten Brianna'nın evinden geç çıkmakla kendime göre büyük bir risk almıştım, birde yedek lastiği olmayan taksiye çağrılan yardımın ulaşmasını bekleyemezdim. Bronx'taki tek taksi, şu anda içinde oturduğum olamazdı, değil mi? "Pekala, ben buradan gidiyorum." dedim şoföre parasını uzatırken. Ve adamın bütün sokakta tek başına dolaşma, yabancılarla konuşma tarzı uyarılarını görmezden gelmeye çalışarak duran taksiden indim.

    Kollarımı göğsümde kavuşturmuş, korkumu kendime belli etmemeye çalışırken bakışlarım önünden geçtiğim sarhoşların üzerinde dolaşıyordu. İlk defa fark edilmemeye çalışıyor olmam son derece ironikti aslında. Ve New York'ta olduğum halde tek bir taksi bile bulamamam da öyleydi.

    En sonunda yerde yığılıp kalmış insan sayısı azaldığında, adımlarım normale dönmüştü. Derin bir iç çektikten sonra kollarımı iki yanımdan sarkıtarak rahatlamaya çalıştım. Bir kaç sönük notayı mırıldanıyordum. Rahatlamaya başladığımı fark ettiğimde, nereden geldiğini bilmediğim bir cam kırılma sesiyle irkildim. Şimdi daha gergindim. Adımlarım hızlanmıştı, kollarım yine göğsümde kavuşmuştu ve her sese kulak veriyor, arkamdan duyduğum en ufak bir seste dönüp kontrol ediyordum. Genelde karşılaştığım şey sadece rüzgar oluyordu.

    Duyduğum bir başka ses ile dönüp arkama baktım. Bu sefer karşılaştığım şey boş sokak değildi, gerçekten arkamda hareket eden bir karartı, ve onu takip eden dumanı vardı. Aman ne güzel! Kaldırımda yankılanan topuk seslerim hızlanmıştı, tabii korkudan kararan gözlerimin seçemediği bir bedene çarpana kadar.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 12:01 pm

Geceleri evden çıkarken onu sorgulayan birinin olmaması her zaman Connor için mükemmel bir lütuf olmuştu. Ne yaptığını kimlerle buluştuğunu kimsenin bilmemesi onun için baya hayırlıydı. Çoğu zaman düşüncesi iyi ki annem yanımda yaşamıyor oluyordu böyle zamanlarda, yoksa oğlunun bu gece gittiği yeri bilse kadının kalbine inerdi herhalde. Babasının ona bu kadar güvenip bütün imkanları ona sunması tabiki babasını daha çok sevmesine sebep oluyordu her zaman. Ryan Mead kendi dünyalarında bir numaraydı her konuda. Bronx'un sokaklarında yürürken ellerini cebine sokmuş etrafını alttan alttan süzerek ilerliyordu. Gece yarısı burada her şey gelebilirdi başına, aniden üstüne biri saldırabilir seni bıçakla indirebilirdi hemen. Bir Yukarı Doğu Yakası mensubu olarak burada ölü bulunmak hiç hoş karşılanmazdı, tabi ölmekte başka bir kötü açı.

İleride bir çıkmaz sokak vardı ve oradaki gizli bir mekandan alıcaktı istediği şeyi. En kolay buradan ulaşabiliyordu mala, kendi dünyasındaki satıcılar bin türlü iş çıkarıyordu başına. Böylesi daha iyiydi hemde; kimse burada olacağına imkan vermezdi, hakkında bir dedikodu yayılsa da inanılıcak şey değildi sonuçta. Connor Mead Bronx'ta! Hadi ordan.. denilesi bir tepkiyle karşılaşırdı bunu söyleyen. Bunu düşününce gülümsedi Connor. Kendinden emin bir şekilde yürümeye özen gösteriyordu, kimsenin onu güçsüz gibi görmesini istemezdi çünkü; zaten güçsüz de değildi. Ama yine de her ihtimale karşı temkinli olmak gerek, durup dururken olay çıkarmanın manası yoktu. Keşke şöförü yollamasaydım diye düşünüyordu Connor, şimdiye eve dönüyor olabilirdi yayan gelmeseydi ve bu kadar da korumasız hissetmezdi kendini. Yanında herhangi bir saldırı anında kullanabileceği hiçbir şey yoktu. Arkasından gelen büyük bir şangırtıyla kafasını arkasına çevirmişti ki birine çarparak durdu Connor. Başını önüne çevirdiğinde gözlerini kısıp çarptığı kişiye bakan Connor'ın şaşkınlıktan bir kaşı kalkmıştı hemen. Bir genç bayan korkuyla ona bakıyordu ve bu kızı tanıyordu Connor. Connor'dan hoşlandığını çok belli eden biriydi ve güzel de bir kızdı ama şuanda görmek isteyeceği bir kız değildi Connor'ın. Meraklı bakışlarla kızı süzerken "Senin ne işin var burada?" diye sordu hemen. Cevabını vermesini istiyor muydu bilmiyordu. Ama bu soru kendisini yöneltilirse kesinlikle cevap vermeyecekti. Veremezdi de zaten, ne diyecekti ki ,bir torbacıyla randevum mu var diyecekti? Ah, tabiki hayır... Sadece kızı başından savacaktı ama böyle bir kızın burada ne işi olabilirdi ki? Aura fazla içki bile içmezdi ve Bronx gibi yerlerde mikrop kapmaktan çok korkardı. Haksız da sayılmaz bu konu da diye kafasından geçiren Connor şöyle bir etrafa bakıp sokakların pisliğini ezici bir bakışla süzdü. Tekrar gözlerini Aura'ya çevirdiğinde sorunun cevabını beklediğini açıkça yansıtıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 2:27 pm

    "Ah!" Küçük sayılabilicek bir inilti kayıvermişti dudaklarımın arasından. Çarptığım bedenden bir adım uzaklaştım, ve korkudan bir yaprak gibi titrememeye çalışarak başımı yerden kaldırdım. Önüme gelen saçlarımı çektim, ve karşımda duran çocukla göz göze geldiğim ana istemsiz bir şekilde kaşlarımı çattım. Tabii ki! diye haykırıyordum içten içe. Tabii ki burada karşında çıkacaktı. Gecenin bir saati, sen ölesiye korkmuşken! Hep öyle olmaz mıydı zaten? Görmek için can attığınız hoş çocuğu hep en kötü anınızda görürsünüz. Bilemiyorum, belki de sadece benim başıma sık gelen bir durumdu bu. Tamam, itiraf ediyorum. İlk defa böyle bir durumdaydım.

    Connor açık bir şekilde bakışlarını üzerimde dolaştırırken, uzun zamandır kızarmayan yüzümün hala beyaz kalabilmesi için bakışlarımı ondan çekmiştim. "Senin ne işin var burada?" Bu soru karşısında yine kendi kendime konuşmakla yetindim. Bir bilsem? İç çektim ve kollarımı gergin bir havayla göğsümde kavuşturdum. Connor etrafta dolaşan bakışlarını yine üzerime odakladığında, sıkıntıyla dudaklarımı araladım. "Taksinin lastiği patladı. Ve en kısa zamanda evde olmam gerekiyor."

    Hafifçe yana kayarak, Connor'un geldiği yöne doğru baktım. Herhangi bir araç görmeyi umuyordum. Onu burada bırakan bir taksi, ya da beklemesi emredilmiş şoförüyle bir limuzin. Tanrı aşkına, bir bisiklet bile gecemi kurtarabilirdi! Oysa benim gördüğüm şey, karanlık bir sokak ve boş bir yoldu. Tekrar karşımdaki çocuğa döndüm. Sesimin mümkün olduğu kadar sakin çıkması için uğraşıyordum. "Yanlış anlama ama..." Lafın gelişi söylemiştim, neyi yanlış anlayabilirdi ki? Haydi ama, gergindim işte! "... sen de pek burada takılacak birine benzemiyorsun." Burada ne yapıyorsunun tersten söylenmişi gibiydi. Sonuçta duymak istediğim şey, burada ne işi olduğuydu. Bir yandan da cevabı gerçekten duymayı isteyip istemediğimi bilmiyordum. Bana cevap verip vermeyeceğini de.

    Yanımızdan öksürerek geçen biri üzerine irkilmiş, kendimi günlerdir görmek istediğim çocuğun karşısında korkak durumuna düşürmüştüm. Gerçekten de evden kaçtığıma değmişti yani! Küçük bir kız çocuğu gibi hissetmenin verdiği üzüntü ve öfke ile dudak büktüm. Bir yandan da sorumdan beri ağzından tek bir kelime çıkmamış Connor'a bakıyordum. Kısa bir süre sadece bakıştıktan sonra, kaşlarımı Ee? dercesine kaldırdım.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 4:35 pm

Connor merakla kızın yüüzne bakarken, Aura küçük bir iç çekişten sonra konuşmaya başlayarak taksinin lastiğinin patladığını söylemişti. Bu biraz ironik bir olaydı sanırım, taksi Manathan'a giderken neden burdan geçmeyi tercih etmişti ki? Sebep trafikten kaçmak olabilirdi tabi acelesi var ise. Aura sözlerine devam ederken en kısa sürede evde olması gerektiğini söylerken anlamıştı acelesi olduğunu ama bundan Connor'a neydi. Connor'ında acelesi vardı beş dakika sonra buluşma yerinde olmazsa boşu boşnuna buralara gelmiş olacaktı. Bir an önce kızdan kurtulup yoluna devam etmesi gerektiğini düşünen Connor kızın tuhaf hareketleri doğrultusunda onu inceleyip, biraz önce geldiği yere bakan gözlerini takip ederek arkasında bir şey olduğunu düşünerek bakışlarını arkasına çevirdi hışımla. Karanlık bir sokaktan başka hiçbir şey yoktu. Kıza endişeyle bakan Connor daha sonra kolundaki saate bakarak "Bak Aura benim gitmem lazım, acil bir işim var. Daha sonra görüşürüz olur mu?" diyerek hamle edecekti ki yanlarından geçen adamla beraber bir anda irkilmişti kız korkuyla. Korkulmayacak yer değildi ama burada mahsur kalmak için bugünü mü seçmişti? Heh bir de takrar konuşmaya başladığında Connor'ın en çok kaçındığı soruyu da sormuştu. Güzel, hadi bakalım Connor kalk altından şimdi...

"Dediğim gibi bir işim var, bir arkadaşla buluşucam ve geç kalıyorum.." dedikten sonra kendi kendine kızan Connor buranın bir arkadaşla buluşmak için hiç de uygun bir yer olmadığını düşünüp salaklığına küfür etti içinden. Bakışlarını kıza dikip fazla gözgöze baktıktan sonra kızın kaşlarını kaldırması üzerine konuşarak "Evet ben gitmeliyim, sana kolay gelsin.. " deyip yürümeye başlamıştı hızla. Birkaç adım attıktan sonra dönüp kıza bakarak "Bu arada buradaki insanların taksi kullanacağını pek sanmıyorum, burada taksi bulamazsın bir öncekine geri dön bence." deyip arkasına döndü ve hızla uzaklaşmaya başladı. Bu hareketinden dolayı kendiyle pek gurur duymuyordu elbette ama bir torbacıya da alımlı bir kızla gitmek doğru olmazdı pek. Hele de mal karşılığında o kızı isteyebilecek bir torbacıya hiçbir şekilde gidemezdi. Zaten ot almaya giderken Manathan mensubu bir insanla gitmek tam bir gerizekalılık olurdu. Bunları düşünüp hızla çıkmaz sokağa doğru ilerlerken arkadan gelen topuk sesiyle durdu.

"Pekala, böylesi daha iyi olur sanırım. Benim aklımda sen de kalmaz." diyerek yanına gelen Aura'ya baktı ve ciddi bir ses tonuyla konuştu;" Tabi senden söz vermeni istiyorum. Bu geceden kimseye bahsetmeyeceksin hatta hiç yaşanmadı böyle bir gece.." diyerek bitirdi sözlerini. Biraz durup kızın yüzünü inceledikten sonra "Tamam mı?" diye sorup üstündeki deri ceketi çıkarıp kıza vererek "Bunu da üstüne giyip fermuarını sonuna kadar çek." dedi komut verir bir sesle. Onun iyiliği için gerekli olan buydu, böyle bir yerde böyle bir kıyafetle dolaşırsa kesin başlarına bir iş çıkartırdı. Buranın sapıklarının adı çapkın değildi çünkü... Ağır ağır yürümeye başladıklarına "Son bir şey, sakın konuşma ve dibimden ayrılma" dedi ve adımlarını hızlandırdı. "Uzun sürmücek iki dakikada biter sonra da seni evine bırakırım." dedi kısık bir sesle. Sesi biraz bezgin çıkıyordu telefonuyla konuşup şöförünü çağırırken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 5:08 pm

    Connor beni öylece bırakıp arkasını döndüğünde, bu sefer korkuyla değil öfkeyle kavuşturmuştum kollarımı göğsümde. Pekala, benden hoşlanmıyor olsa bile bunu yapması oldukça kabaydı. Artık derdim eve çabuk gitmek değil, tek parça halinde gitmekti ki bu, seçeneklerimi epey azaltıyordu. Az önce geldiğim yöne doğru çevirdim başımı. Bir kaç dakika boyunca yürümüştüm, belki de bu yüzden taksinin bir silüet olarak bile görülememesi normaldi. Ancak binalara sırtını dayayıp içmeye devam eden sarhoşların çoğu ayaklanmaya başlamıştı ki, bu istemsiz olarak Connor'a doğru bir kaç adım atmama neden oldu. Elbette ki normalde beni kovan birinin peşinden gitmezdim.

    "Pekala, böylesi daha iyi olur sanırım. Benim aklımda sen de kalmaz." Bu lafı üzerine gözlerimi devirdim. Sanki umursuyordu da. Dudaklarımı aralasam da, beni tekrar yalnız bırakabilme ihtimali aklıma gelince söylemek üzere olduğum iğneleyici kelimeleri yuttum. Bir sonraki sorusuna ise alaycı bir gülümsemeyle karşılık vermiştim. Ah, elbette. Hatta evden kaçmış biri olarak, ilk iş gidip babama anlatmak olacaktı. Connor anlayıp anlamadığımı anlamak istercesine, bir soru daha yöneltmişti bana. "Tabii ki." dedim ona sık kullandığım 'şaka mı yapıyorsun' ses tonlarımdan biriyle.

    Bana söylediği gibi, uzattığı deri ceketi giymiş ve fermuarını sonuna kadar çekmiştim. Şimdi çıkmaz sokağa doğru yürüyorduk. Doğrusu bir arkadaşla buluşmak için tuhaf bir yerdi. Aslında, umursamıyordum. Burada ne istiyorsa yapabilirdi. Yalnız olmadığım sürece, problem yoktu benim için. Çıkar ilişkilerinde oldukça iyiydim, başkalarının yaptıklarına burnumu sokmamak da en başarılı olduğum şeydi. Bir diğer komutla, çocuğa biraz daha yaklaştım. Şu dibinden ayrılmama kuralı aslında hoşuma gitmişti. Tabii Bronx'ta pis bir çıkmaz sokakta değilde, Manhattan'ın gösterişli ve ışıl ışıl sokaklarında olsaydık halimden memnun olabilirdim.

    Connor'un sesindeki bezginliği fark etmiştim. Doğrusu gözden kaçacak gibi değildi. Ne yani, benim ona bayıldığımı mı sanıyordu? Tamam, bu aptalcaydı. Elbette ki ondan hoşlanıyordum ve bunu ona açıkça ifade etmiştim daha önce. Kelimelerle değil, hayır. Kelimeler bana göre değildi. Bütün bu düşüncelerimden, havadaki yoğun alkol, duman ve biraz da çöp kokusu sayesinde sıyrılmıştım. Gerçekliğe dönmüştüm. Ben, Connor Mead ile Bronx'ta mahsur kalmıştım.

    Sokakta biraz daha ilerlediğimizde, uzun zamandır gördüğüm karartılar, insan silüetlerine dönüşmüşlerdi. Bu esnada ben konuşmama kuralını kendime hatırlatmaya çalışırcasına dudaklarımı birbirine sıkıca bastırıyordum. Ufacık bir hata bile yapmaya korkan, küçük bir kız çocuğu gibi çaresizdim şimdi. Sonunda silüetler insan formunu aldığında, göz ucuyla Connor'a baktım. Ardından yere, ve sonra tekrar karşımdaki yabancılara.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 8:00 pm

Adamların yüzleri belirginleşiyordu gitgide yaklaşırken mekana doğru. Aura'ya baktığında tüm söylediklerine harfiyen uyduğunu görünce gülümseyerek onaylamıştı kızı. Konuşmamakta biraz zorlanıyor gibi bir hali vardı, ağzını sıkı sıkıya kapalı tutarken sevimli görünüşü Connor'ın ciddiyetsiz bir hal almasına neden oluyordu. Aura'ya bakmadan "Biraz sert çıktım sanırım, ama adamlar güvenilecek tipler değil." dedi daha yumuşak bir ses tonuyla. Daha sonra göz ucuyla Aura'ya bakarak "Onlarla konuşma, benle konuşabilirsin." deyip gülmüştü. Hemen yanı başında ilerleyen kızı göz ucuyla süzerken bakışlarını adamlara çevirdiğinde onlarında bakışlarının yavşak bir şekilde Aura'da toplandığını farketmişti. Mekanın kapısında dikilen bu ayyaşlara bulaşacak vakti yoktu Connor'ın, onları da bir nebze uzaktutmak ve içinde ortaya çıkan sahiplenme dürtüsü bastırmak için Aura'nın yanında sallanan elini kavradı. Kendini beğenmiş bir gülümsemeyle "Umarım sakıncası yoktur." dedikten sonra bakışlarını adamlara dikmişti Connor. Kapıdan girerlerken önce Aura'yı sokan Connor pis bir bakış atmıştı adamlara onlarda aynı şekilde karşılık verirken.

Adamı bulmaları çok uzun sürmemişti; Connor olabildiğince hızlı hareket etmeye çalışıyordu. Bu mekanda olmak bile rahatsızlık veriyordu ona. Çöpcü bir bara benziordu burası. Her tarafı bira kokusu sarmış, pislik duvarlardan akıyordu resmen. Ot kokusu buran buran sarıyordu burnunu, her taraf dumanaltı olmuştu. Etrafı ezici bakışlarla süzen Connor adamın malı getirmesini beklerken barmen denilen adam - daha çok dövmeli bir hayvana benziyordu- "Ne istiyorsun?" diye sormuştu tezgahın önünde dikilen Connor'a. Kaşını kaldırarak ciddi bir şekilde bakan Connor sadece "Hiçbir şey." demişti ağzının ucuyla. Bu üstün tavırlı cevabın karşısında adam sinirle "Ne kapatıyorsun barın önünü, s*ktir git orada bekle." dediğinde adamın yüzüne sinirle bakıp bara doğru yaklaştı Connor. Hızla eğilip adamı yakasından tuttu ve dişlerini gıcırdatarak konuşmaya başladı; "Sen kimsin ki bana s*ktir git diyorsun o.. çocuğu. Belanı aramıyorsan düzgün bir şekilde işini yap p*ç." dedikten sonra sert bir hareketle bıraktı adamın yakasını ve Aura'nın elini de tutup bardak uzaklaştı biraz. Adam onları bulduğunda Connor sinirle " Bir dahaki sefere daha düzgün bir mekan seç, daha çok para al." demişti ilk olarak. Satıcının gözleri Aura'dan Connor'a kaydığında "Sen paradan haber ver gerisini düşünme." demişti pis pis sırıtarak. Connor ona pis bir bakış attıktan sonra "Nerde istediğim?" dedikten sonra adam otu çıkarmıştı bir kutu içinde. Bir tabaka kadar olan kutuyu adamın elinde hırsla aldığında adam "Parayı görim.." demişti ellerini avuşturup pis pis sırıtarak. Connor adamın aceleci davranışı karşısında şüphelenerek "Önce denemeliyim.. bir önceki gibi kazıklanmak istemem.." dediğinde adam biraz bozulmuştu. "Evet, onun acısını ayrıca çıkarıcam senden merak etme." dedikten sonra kutuyla birlikte köşedeki boş masaya geçen Connor özenle kendine bir dal sarmış ve zipposunu çıkarıp yakmıştı. Derin derin içine çektiğine beyninde oluşan boşlukla gülümseyerek bakmıştı adama. "Bu gerçekten iyimiş, ne kadar istiyorsun buna." deyip kalkmıştı oturduğu yerden. Aura'ya yiyecek gibi bakan adam gözlerini ayırmadan "Fiyatı biliyorsun zaten ama istersen başka şekilde ödeyebilirsin." demişti yapışkan bir ses tonuyla.

Böyle bir şeyler olacağını bilen Connor sinirle Aura'nın yanına giderek "Pardon," deyip kısık bir sesle deri ceketin önünü açtı ve iç cebine elini soktu. Bir top dolar çıkaran Connor onu adama atıp "İpnelik yapma, buraya değiş tokuş yapmaya gelmedim herhalde" deyip adamın parayı saymasını izleyip aç bir tavırla kafasını sallamasıyla işin bittiği anlamıştı Connor. Kutuyu cebine atıp elinde tuttuğu sigarayı ağzına yerleştirdikten sonra Aura'ya dönerek "Artık gidebiliriz." dedi..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 8:51 pm

    Connor'un sesi ve seçtiği kelimeler değişmişti. Başımı biraz kaldırıp yanından geçtiğimiz binaları inceledim dikkatlice. "Zaten onlarla konuşmak isteyeceğimi hiç sanmıyorum." dedim yüzümü buruşturarak. Az önce detayları seçilebilir hale gelen sarhoşları artık gayet net görebiliyordum. Bana nasıl baktıklarını da. Hey, bir parça ete benzer bir yanım var mı? Hayır, bunu söylemeyecektim. Onları görmezden gelmeye çalışarak bakışlarımı kaçırdım ve önünde durdukları binanın boş duvarını incelemeye başladım. İster istemez, Connor elimi tuttuğunda irkilmiştim. Beni yönlendirdiği kapıdan içeri temkinli adımlarla girdim. Hem içeride beni neyin beklediğini hala anlayamamamdan, hemde kapıdaki sarhoşların neler yapabileceğini bilmediğim içindi bu tereddüt.

    İçeri girdiğimde kaşlarımı hafifçe çatarak etrafı inceledim. Dürüst olmak gerekirse böyle yerlerin sadece filmlerde olduğunu sanırdım. Evet, evet. Bazen çok saf olabiliyorum. Ancak ışıltılı dünyamdan ayrılıp böyle bir yere gelmediğim için beni suçlayamazsınız.

    Connor'un barmen ile konuşmasını duyduğum anda bakışlarımı duvarlardan çekip ikisine çevirmiştim. Tanrım, bir gece de üç farklı kişi olmayı başarmıştı. Belki de daha fazla. Elimi yine kavradı ve bardan bir kaç adım uzağa gittik. Bir başka serseri daha katılmıştı hikayeye. Bu sefer ki bahsedilen "arkadaş" olmalıydı. Onun da bakışları benim üzerimdeydi, en azından Connor'a cevap verme gereği duyana kadar. Benim yaptığım tek şeyse susmak, ve verebileceğim tek tepki olarak gözlerimi devirmekti. Sessiz isyanımın ardından bakışlarımı Connor'da, konuştuğu adamda ve ortadaki kutuda gezdirmiştim. Olanları yeni anlayabilmiş olmam bana komik gelmişti, ancak bozulan sinirlerim sebebiyle kahkahalara boğulmak için doğru yerde olmadığımdan emindim.

    Bu gece bambaşka yüzlerini gördüğüm çocuk boş bir masaya doğru ilerlerken takip edip etmemem konusunda kararsızdım. Bu yüzden sadece ona doğru yavaş, çekingen bir ya da iki adım attım. Az önceki serserinin imalı ses tonunu duyduğumda başımı ona doğru çevirdim, ve pis bakışlarıyla karşılaştım. İrkilmeden edememiştim bu sefer. Ancak beni asıl korkutan şey, giymemi istediği ceketin fermuarını indiren Connor idi. Dehşetle açılan gözlerimi çocuğun yüzüne diktim ancak o bana bakmıyordu. Herhalde kabul etmeyecekti, değil mi? Edemezdi. Söz konusu olan lanet bir araba ya da başka bir şey değildi, bendim! Bunlarla beraber çok daha kötü düşünceler aklımdan bir saniyede geçmişti. Korkuyla gerilen ve dikleşen sırtım, ceketin cebinden çıkan bir tomar parayla gevşemişti. Derin bir nefes aldım ve yavaşça bıraktım.

    "Artık gidebiliriz." Bana söylendiği gibi, tek kelime etmeden ceketin fermuarını tekrar çektim. Connor'a biraz daha yaklaştım. "Beni çok korkuttun! diye fısıldadım kulağına. Fısıldıyor da olsam, cümlenin sonundaki ünlem işareti kendini fazlasıyla belli etmişti. Bu sefer bardan çıkarken ben onun elini kavramıştım. Neler yapmam gerektiğini öğrenmiştim. Zor değildi. Yine aynı sarhoşların arasından çıkmıştık. Sokağın bir ucundan ötekine yürüyorduk ağır adımlarla. Sonunda bardan ve önündekilerden yeterince uzaklaştığımızı düşününce, Connor'un elini bıraktım. "Teklifi kabul edeceğini sandım." dedim kendi şapşallığıma sırıtarak. Gece boyunca şahit olduklarımı düşününce, hala gülümseyecek gücü bulmam tuhaftı. Gülümsemem yüzümde solmuş, gözle görülür bir hüzün çökmüştü yüz hatlarıma. Başımla geride bıraktığımız adamları işaret ederken tekrar konuştum. "Başına dert olduğum için üzgünüm."

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimePaz Ağus. 01, 2010 2:41 am

korkuyla gerilen Kyndra rahat bir nefes alıp verdikten sonra Connor'ın açtığı fermuarı tekrar kapayarak ona yaklaşıp kulağına fısıltıyla "Beni çok korkuttun! " demişti, gerçekten korktuğunu söyleren yarattığı vurgudan anlayan Connor gülümseyerek "Farkındayım, o yüzden gelmeni istemedim benle." dedi ve yürümeye başladı kıza daha sevecen davranıyordu artık. Ayağına dolaşacağını düşünmüştü ama öyle olmamıştı kız her dediğini uslu bir şekilde yerine getirmişti, zaten buraların pek sağlıklı yerler olmadığını anlayacak kadar zekiydi. Kapıya doğru ilerlerken insanları aşa aşa bu sefer Connor değil kız tutmuştu Connor'ın elini. Kyndra elini tutunca bir anlık şaşkınlıkla dönüp eline bakan Connor sonra Kyndra'nın yüzüne bakmıştı kayık bir gülümsemeyle. Bir şeyleri anlamıştı ya da Connor'ın elini tutmak hoşuna gidiyordu. Her iki seçeneğinde yüksek olasılığı vardı. Bunları kafasına pek takmadan sıkıca kavradığı eliniden Kyndra çekiştire çekiştire sonunda dışarı çıkabilmişlerdi. Sarhoşların yoğun bakışları altında yürümeye başlayarak ağır adımlarla uzaklaşmaya başlamışlardı mekandan. Gecenin karanlığında az ışıklı bu sokaklarda görünmez bir hale geldiğimiz anlayınca elini bırakmıştı Kyndra Connor'ın.

"Teklifi kabul edeceğini sandım." demişti fazla beklemeden heyecanla, kendi söylediğine kendisi de gülüyordu ama Connor bu düşünceye pek gülemiyordu açıkcası. Kızlarla yatıyor olabilirdi, kumar oynuyor olabilirdi hatta alkol bağımlısı ve keş bile diyebilirdi kendisine ama insanları pazarlayan bir pezevenk olmadı hiçbir zaman. Belki insanlara ihanet etmiş olabilirdi, onlara zarar vermek için arkalarından oyun oynamış olabilirdi ama bir ot içinde insan pazarlayacak hali yoktu ya koskoca Connor Mead'in. Yüzündeki alıngan ifadeyi gören Kyndra mahcup bir şekilde konuşmaya başlamıştı; "Başına dert olduğum için üzgünüm." demişti kısık bir sesle. Tek kaşını kaldırıp onu süzen Connor "Başıma dert olmadın, o yüzden değil de belki beni pezevenk gibi gördüğün için üzgün olabilirsin." demişti hafif kızgın bir ses tonuyla ama alındığı için söylediği her halinden belli oluyordu. Kızın mahcup ve üzgün hali ve ağzında tüttürdü cigara onu biraz daha yumuşatıyordu bu konuda. "Üzülme, sanırım ikimizde belayı çok iyi çekiyoruz üstümüze. Asıl ben senin onları görmene neden olduğum için özür dilerim." demiş biraz durup yüzüne hain bir gülümseme yerleştirdikten sonra " Gerçi sen beni takip ettin ama her neyse, o konuyu aştık sanırım." dedi ve güldü.

Sokağın başında dikilirken şöförün acele etmesini sağlamak için bir kere daha arayan Connor ibrkaç adımlık voltalar atmaya başlamıştı. Cebinden normal bir sigara çıkarıp yakarken Kyndra'ya gözlerini dikerek "Bu gece çok farklı bir insan buldun karşında öyle değil mi?" diye sordu gülerek. Kendini çoğu zaman saklamay iyi başaran Connor hep kibar biri olarak kadınların gözünde varlığını sürdürüyordu. Sözlerini bu saygınlığını korumak için devam ettiriyordu ya da bu açıklamayı artık birine yapmayı gerektğini düşündüğü için konuşuyordu. Babasının sormadığı hesabı başkasına hesapsız bir şekilde mi anlatop savunacaktı kendini. Belki de... Connor bu gece olduğundan çok farklı davranıyor gibiydi. Ruh hali düşünceleri çok çabuk değişiyordu. Kararını değiştirmeden konuşmaya başlamanın faydalı olacağını düşünerek girmişti lafa;

"Aslında o davranışlarımın hepsi mekanın gereklilikleriydi. Sağlam görünmelisinki sana bulaşmasınlar, olmadığın bir şeyi hissettirmelisin, belkide bu hayatını kurtarıcak." deyip barmenle olan atışmalarının açıklamasını getirmişti ilk önce. Kafasını biraz topladıktan sonra neden mal aldığını da anlatacaktı belkide. Aslında bir bağımlı değildi, arada yaptığı partilerde kullanıyordu ya da bazen kafası çok bozukken kafasını boşaltmak için. Bugünkünün sebebi hafta sonu yapacağı olan erkek erkeğe - tabiki kızlarda olacak ama sadece parayla yatanlar- parti de kullanacaklardı. Bunu söylemek ne kadar doğru olurdu, sonuçta katılanlar elbetteki bilinecekti. Yine de söylemeye ihtiyaç duyarak "Aslında bu haftasonu yapacak olduğum bir parti için, düşüncelerden çok kolay arındırıyor seni, kuş gibi hafif oluyorsun. anlayacağın eroin etkisi yaratıyor ama onlar kadar sağlam bir zarar vermiyor bağımlı olmadığın sürece." dedikten sonra külünü silkip sigarasından derin bir nefes daha aldı. Kızın acelesi olduğu aklına gelen Connor bir kez daha şöförünü arayıp fırça çektikten beş dakika sonra limuzin önlerinde durmuştu. Kapıyı açarak Kyndra'nın arabay binmesini sağladıktan sonra o da atlamıştı hemen. Bindikkten sonra bakışlarını Kyndra'ya çeviren Connor "Eve mi?" dedikten sonra kzın onaylayan cümlesine kulak kesilip şöförüne emri vermişti bile. Tekrar Kyndra'ya dönüp "Neden bu kadar acele ediyorsun, saat daha gece yarısını bile vurmadı." demişti saatine bakıp gülümsyerek. Cevabı beklerken kendisine bir içki koyan Connor hem ilgiyle Kyndra'yı dinliyordu hem de vodkasından yudumluyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimePaz Ağus. 01, 2010 1:19 pm

    "Başıma dert olmadın, o yüzden değil de belki beni pezevenk gibi gördüğün için üzgün olabilirsin." demişti Connor huysuz bir ses tonuyla. Elbette ki onu öyle görmemiştim, aslında teklifi kabul etmesinin onu bir pezevenk durumuna düşüreceğinin bile farkına varmamıştım. Sorun şu ki hayatımın en korkunç gecesini yaşamıştım ve henüz bitmemişti bile. Başımı ona doğru çevirdim ve söyleyecek bir şeyler düşündüm. Bulamamıştım ancak gerek kalmamıştı. Tekrar konuşmaya başladığında sesi daha keyifliydi. O güldüğünde ben de gülümsedim. Hala susuyordum. Korktuğumu düşünmesini istemiyordum. Evet, ilk karşılaştığımızda gözle görülür bir şekilde titriyordum. Ancak onun yanındayken güvende hissetmiştim kendimi. Doğrusu bu heriflerle nasıl konuşması gerektiğini biliyor gibiydi.

    Sonunda çıkmaz sokağın diğer ucuna geldiğimizde, Connor tekrar aramıştı şoförünü. O hep aynı daire içinde, bir o tarafa bir bu tarafa yürürken, ben sırtımı köşedeki binaya dayamıştım. "Bu gece çok farklı bir insan buldun karşında öyle değil mi?" Bakışlarımı gökyüzünden çekip, çocuğun yüzüne çevirdim. Bu doğruydu. Aslında yalnızca farklı bir insan olmamıştı. Beni yalnız bırakırken, onu takip ettiğimde, bara doğru yürürken, sarhoşların arasından geçerken, barmen ile konuşurken... Hepsi farklı biriydi. Bakışlarında bile gözle görülür bir değişim vardı. Sonunda derin bir nefes alarak konuşmaya başladım. "Aslında birden fazla. Ama..." bakışlarımı tekrar gökyüzüne çevirdim ve konuşmaya devam ettim. "... her biri hoşuma gitti." Gitmişti. Sorun şu ki, Manhattan'da etkilendiğim Connor hangisiydi bilemiyordum.

    "Aslında o davranışlarımın hepsi mekanın gereklilikleriydi. Sağlam görünmelisinki sana bulaşmasınlar, olmadığın bir şeyi hissettirmelisin, belkide bu hayatını kurtarıcak." Bu sefer bakışlarımı gökyüzünden çekmemiştim. Boğazımdan çıkan basit bir hı-hı ile anladığımı belirtmekle yetindim. Tanrım, evden çıkarken gerçekten böyle bir gece geçirmeyi beklemiyordum. Tekrar Connor'un sesini işittim. Neden ot aldığını açıklıyordu basitçe. "Bak, gerçekten-" diyerek onu durdurmayı denedim, bana bunları anlatmak zorunda değildi. Üstelik rahatsız hissetmesini istemiyordum. Hem, bu gece hiç yaşanmamış gibi olacaksa ne anlamı vardı ki bütün bunları bilmemin? Ellerimi, bedenim ile duvar arasına sıkıştırarak rahatsızlıkla kıpırdandım. O sırada Connor tekrar şoförü aramıştı. Bu sefer daha sert konuşuyordu. Dayandığım duvardan uzaklaştım ve sessizce iç çekerek çocuğun yanına gittim. Bir kaç dakika sonra önümüzde bir limuzin durmuştu. Gergin bir tavırla gülümsedim, Bronx'un ortasında bir limuzin!

    Limuzine bindikten sonra önüme gelen saçlarımı çekmiştim. "Eve mi?" Bana yöneltilen bu soru üzerine sıkıntıyla cevap verdim. "Evet. Yine de çok da fark edeceğini sanmıyorum artık." Muhtemelen babam eve gelmiş, benim olmadığımı anlamıştı zaten. Artık ne kadar geç kaldığımın bir önemi kalmamış olmalıydı. "Neden bu kadar acele ediyorsun, saat daha gece yarısını bile vurmadı." İç çektim. "Çocukça bir şey. Evden kaçtım, ve babam katıldığı kokteylden dönmeden evde olmam gerekiyor. Bileğimdeki saate baktım ve ekledim. "Gerçi babam büyük bir ihtimalle bahçede oturuyor, bana nasıl duygusal olarak acı çektireceğini düşünüyordur."

    Bu sırada üzerimdeki deri ceketin fermuarını indirmiş ve ceketi çıkarmıştım. "Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek, ceketi tekrar Connor'a uzatırken. Bir yandan da Manhattan'da olsak çoktan onu öpmüş olacağımı düşünüyordum. Oysa şimdi karşısına geçmiş onun küçük kız kardeşi gibi davranıyordum. Toparlan Kyndra! Evet, bu geceyi lehime çevirecektim. Tekrar arkama yaslanırken bakışlarımı çocuğunkilere dikmiştim. "Aslında... eve gitmesem daha iyi olacak. Sen de bana katılır mısın?" diye sordum kaşlarımı kaldırarak.






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimePaz Ağus. 01, 2010 1:56 pm

Babası hakkındaki yorumuna güümseyerek cevap veren Connor, kendi babasını düşünmüştü kısa bir an. Babası ona acı çektirmiyordu ama bir nevi sinir nöbeti geçirtiyordu zaman zaman, şu an aldığı şeyi duysa kimbilir ne yapardı Ryan Mead biricik oğluna. Herhalde yetkilerini sınırlayıp onu yanına alırdı ortamlardan uzak tutmak için, işe götürürdü onuda; zaten şirketle ilgilenmesine bayılıyordu. Bunları düşünürken yüzündeki ifadenin sertleştiğini farkeden Connor yarım yamalak bir gülümsemeyle Kyndra'nın ceketi çıkarışını izledi. Teşekkürüne karşılık ceketi elinden alırken "Önemli değil." dedi gülümseyerek ve aldığı ceketi koltuğa bıraktı. Yndra'nın çekingen tavırları Connor'a garip gelmişti biraz ama bir şey söylemiyordu bunun hakkında, sanırım fazlasıyla korkulu anlar yaşamıştı ve o yüzden çekingen davranıyordu biraz.

Bunun farkında varmış olmalıydı ki Kyndra arkasına yaslanıp gözlerini Connor'ın gözlerinde sabit tutarak "Aslında... eve gitmesem daha iyi olacak. Sen de bana katılır mısın?" dediğinde çapkın bir gülüşle kızın yavaş yavaş kendine geldiğini görerek sevindi. Bir teklif vardı ortada ve kafası az biraz da dumanlıydı Connor'ın; tabiki bu haldeyken hiçbir teklifi reddetmezdi. Zaten ayıkken de geri çevireceğini sanmıyordu ama yeterinc eürküttüğü Kyndra'yı teklife hemen atlayarak yeniden ürkütmek istemiyordu. Konuşmaya başladığında sesinin anlayışlı bir tonda çıkması sinir bozcuydu biraz sanki. "Emin misin? İstersen babana güzel bir yalan uydurup seni onun yarattığı duygusal acılardan kurtarabilirim. Bana güveneceğine eminim." dedikten sonra kısa bir ara verip kızın cevabını duymak için bekledi Connor. Daha sonra gerçek istediğini söylemek için ağzını açtığında "Tabi eğer gerçekten eve gitmek istemiyorsan sana zevkle katılırım." demişti gülerek. Pürüzlü bir akşamın sonunda eğlenceli bir gece geçirebilirlerdi. Connor'da eve gitmek için henüz erken olduğunu düşünüyordu, şu halde hiç gitmek istemiyordu zira.

Mekanın kokusu üzerine sinmiş gibi hissediyordu, leş bir bira kokusu geliyordu burnuna. Hiç hoş değildi böyle gezmek, belki de bir ara otele uğrayıp bir duş almalıydı. Tabi bu düşüncelerini Kyndra'nın kararına göre gerçekleştirmeyi düşünüyordu. Merakla onun yüzüne bakarken Connor yüzündeki çapkın gülüşle kızı etkilemeye çalışıyordu, elini saçına götürüp yüzüne gelen saçlarını geriye attıktan sonra "Nereye gitmek istersin, buna sen karar ver. Bu gece fazlasıyla peşimde sürükledim seni, biraz da ben senin peşinden sürüklenim." demişti gülerek. İşte yine yapmıştı yapacağını. En iyi zamanda en doğru şeyi yapma konusunda bu kadar profesyonel olması bazen ona da inanılmaz geliyordu. Gülümsemesi yüzüne iyice yayılırken yerinde kıpırdanıp dolaptan bir şişe çıkardı; viskiyi kadehlere doldurup birini kıza uzatırken gayet misafir perver görünüyordu Connor. İçkisinden bir yudum alırken kıza doğru bakıyor ne diyeceğini, ne isteyeceğini merakla bekliyordu. Umarım benim istediklerimle uyumlu olur diye kafasından geçiren Connor kızıl saçlı kızdan gözlerini ayırmıyordu. Bir ara öpsem mi diye düşünmeye başlayan Connor çok hızlı hareket etmiş olabileceğini düşünerek kendini durduruyordu ama neden hızlı hareket etmesinki. Karşısındaki bayan ondan hoşlandığını her zaman açık açık belli etmemiş miydi? Connor'ın da bu gece hoşuna gitmişti kız ve bunu belli etmek için neden kendini sakınsın ki. Düşüncelerini kendi isteklerine göre haklı çıkaran Connor usulca yaklaşarak öpmüştü kızı dudaklarından. Belki onun bir ayyaş olduğunu ve sarhoş olduğu için yaptığını düşünecekti bunu ama Connor'dı bu. Her şey olabilirdi sebep.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aura Kyndra Bianchett
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Aura Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: yok

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimePaz Ağus. 01, 2010 3:36 pm

    Bir gün önce babasına bir kız arkadaşıyla buluşacağını söyleyen kız, ertesi gün cezalı olduğu halde evden kaçıyor ve eve bir limuzinle dönüyor, ah tabii birde erkekle. Ortaya sunulan hiç bir yalana inanmayacağından emindim babamın bu durumda. Evet, Connor'ın söylediklerini her kıza kabul ettirebilme yeteneği vardı. Ancak bunun babam üzerinde işe yarayacağını sanmıyordum. Hem umurumda bile değildi şu anda, tek istediğim Connor ile daha fazla vakit geçirmekti. "Tabi eğer gerçekten eve gitmek istemiyorsan sana zevkle katılırım." Sıcakkanlılıkla gülümsedim ve cevabımı verdim. "İstemiyorum."

    Connor'ın yüzündeki gülümseme baştan çıkarıcıydı. Tıpkı parfümü ve sesi gibi. ""Nereye gitmek istersin, buna sen karar ver. Bu gece fazlasıyla peşimde sürükledim seni, biraz da ben senin peşinden sürüklenim." Onun yüzündeki ifadeye ve bir çok başka detaya odaklanmışken, bu kelimeler üzerine farklı şeyler düşünmeye itilmiştim. Açıkçası gece boyunca aklından geçenlerle ilgili en ufak bir ipucu alamamıştım. Ya da bana ne gözle baktığına dair. Kaybedecek neyim vardı? Bu gece hiç yaşanmamış olmayacak mıydı zaten? Yaptığım şey bir hata bile olsa sadece ikimiz bilecektik. Ve yarın kaldığımız yerden devam edecektik. Kararını ver artık! Kendi kendime verdiğim savaşa, bana uzatılan bir kadeh viski ile ara verdim. Buna ihtiyacım vardı. Kadehi dudaklarıma götürüp küçük yudumlar aldım.

    Başımı tekrar çocuğa çevirdim. Ne kadar süredir sessiz duruyordum? Çok olmamalıydı ki, bana tekrar sorma ihtiyacı duymamıştı. O zaman neden bana saatler gibi geliyordu? Connor'ın nefesi yüzüme çarpana kadar yüzlerimizin ne kadar yakın olduğunu fark edememiştim. Dudaklarımız birleştiğinde gözlerimi kapatmış ve ona karşılık vermiştim. Bir anlık arzu ile boştaki elimi ensesine yerleştirmiş ve biraz daha çekmiştim kendime doğru. Dudaklarımız ayrıldığında kendimi geri çekmeden konuştum. "Sanırım biraz daha şey bir yere gitmek istersin... Sakin?" Ve bunu söyledikten sonra diğerini öpen ben olmuştum. Az öncekinden biraz daha şehvetli, ama daha kısa süren bir öpücüktü.

    Dudaklarımız tekrar ayrıldığında geri çekilmiştim. Hala elimde tuttuğum viskiden büyük bir yudum aldıktan sonra son kararı vermesi için Connor'a çevirdim bakışlarımı. Nereye gitmek isterse istesin, benim için problem olmayacaktı nede olsa. Etkisi altındaydım tamamen, öyle ki ne yaptığımı hala kavrayamamış bir tarafım vardı bedenimde. Her kız üzerinde böyle bir etkiye sahip miydi emin değildim. Sanki düşünmemi engelliyor, irademi kırıyordu beni kontrol edebilmek için, ona karşı çıkmak gibi bir niyetim olmadığı halde.

    Connor şoförle konuşup ona yeni durağımızı söylemişti. Kadehimdeki son bir kaç damlayı da yudumladıktan sonra en uygun gördüğüm yere koydum boş kadehi. Ardından tekrar çocuğa yaklaştım ve öptüm. Bir kolumu da boynuna dolamıştım, bir elimle de yakasını tutuyordum sıkıca. Bütün bu gerçekleşenler başımı döndürmeye başlamışken, aklıma yeni gelen soruyla yavaşlamıştım. Bir kız arkadaşı yok muydu? Ancak olanları durdurmak için fazla isteksiz ve güçsüzdüm. Bir kız arkadaşı varsa, bu onun vereceği bir karardı ve çoktan vermiş gibi görünüyordu.







Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimeSalı Ağus. 03, 2010 3:06 pm

Kız pek çekinmeden karşılık verirken kadehi tutmayan eli Connor'ın saçlarına gitmiş ve iyice dudaklarını dudaklarına bastırmıştı. Sonunda ayrıldıklarında "Sanırım biraz daha şey bir yere gitmek istersin... Sakin?" demişti Kyndra fazla uzaklaşmayarak. Kısa bir bakışın ardından bu sefer dudaklarını birleştiren o olmuştu. Tutkuyla ama kısa bir öpücüğün ardından ayrıldıklarında Connor gülümseyerek "Benim değil senin istediğin oysa.." deyip Kyndra bakıp onun parlayan gözlerini görünce ".. o halde sakin bir yerlere gidelim.." demişti kayık, çapkın bir gülümsemeyle. Kyndra uzaklaşıp içkisini yudumlamaya başladığında Connor'da içkisinden bir yudum almıştı. Kızın içkiyi hızla yudumlamasını izlerken şöförün olduğu kısma doğru döndürüp bakışlarını kendinden emin bir şekilde konuşmaya başlamadan önce tekrar kuşkuyla bakışlarını Kyndra'ya çevirip "Bizim eve gitsek olur mu? Ora kadar donanımlı ve sakin bir yer aklıma gelmiyor şuan." deidkten sonra şöföre dönüp "Eve." diye komutunu vermişti.

Babasının bir iş seyehatinde olduğunu bilen Connor evde kimsenin olmadığının farkında olduğu için eve götürüyordu Kyndra'yı. İstediği gibi sakin ve her şeyin elinin altında olabileceği bir yerdi ev. En rahat hareket edebildikleri, en rahat kendilerini gösterebildikleri yer. Bu gece boş olması büyük şanstı; illa bir şey olacağından değil ama olma ihtimaline karşın bunu düşünüyordu Connor. İçki içip sadece konuşup eğlenebilirler ya da öpüşüp koklaşıp en sonunda yatak odasına kapatabilirlerdi kendilerini. Bu seçeneklerin gerçekleşme durumu tabi ki Kyndra'nın bakış açısına bağlıydı. İstemediği bir şey için insanları zorlama huyu pek baskın değildi çoğu zaman, bu gece zaten öküz olma katsayısını doldurduğu için gayet kibar davaranıyordu yanındaki hoş bayana. Zaten Connor için iki durum vardı; ya pislikmiş gibi davranarak ya da güzellikle iltifatlarla kandırarak. Hiç değişmeyeceği bir konuydu bu, kişiye göre muamele yapıyordu her zaman.

İçkisini son damlasına kadar içen Kyndra'dan önce bitirmiş ve tekrar doldurmuştu Connor içkisini. Daha yeni kadehinden bir yudum almadan, kadehini yanındaki komidinin üzerine koyan Kyndra bir koluyla Connor'ın boynuna sarılırken diğer eliyle de onu yakasından tutup kendine çekerek öpmeye başlamıştı. Büyük bir hazla karşılık verirken elindeki dolu kadehi Kyndra'nın koyduğu boş kadehin yanıan bıraktı olur olmaz bir şekilde Connor. Boşalan elleriyle kızı sarmalayarak istekle üzerine doğru ilerliyordu Connor. Yaptığı tek şey öpmekti, hiçbir zaman acele etmezdi; karşısındaki kişi de sevişme arzusunu yaratana kadar beklerdi, kimi zaman hiç gelmese de elbet bir gün hatırlayıp gelirdi çoğu. Ama çoğu zaman gafil avlanmasına, bir türlü öğrenmediği şey kadınların çok çok farklı olmalarıydı birbirinden. Zevkleri, eğlenceleri, hoşlandıkları çoğu şey aynı olsa da o cinsin beyinleri farklı farklı çalışırdı, her biri içinde farklı bir şeytan barındırıyordu. Erkekler kadar basit düşünen yaratıklar değildi kadınlar, her şeyi her denileni en ince ayrıntısına kadar düşünüp takıldığı için erkekler kadar mutlu olamazlardı, ama bazende bir bakmışsın en küçük bir harekete yeni bir oyuncak almış çocuk kadar sevinirlerdi. Kadınlar tam olarak nasıldır asla çözemedi bu yüzden, ama o hep çok iyi tanıdığını sandı ve sanmaya da devam ediyor. Belki de tanıyordur, çok kolay inandırabiliyordu onları kendine, çok kolay etkileyebiliyordu. Bir nevi hayvansı cazibe vardı üzerinde, kadınlar bu cazibe kolay kapılıyorlardı nedense.

Araba yolda ağır ağır ilerlerken arkada Connor'da ağırdan hareket ediyordu dudakalrının aksine. Ateşli bir şekilde öperken Kyndra'yı tuhaf bir şekilde Gisela aklının ucundan bile geçmiyordu. Sebep belki aralarının fena halde bozuk olmasıydı ya da onu uzun süredir görmemiş olması. Küs olmaları işine yarıyordu bazen, yaptığı yaramazlıkları daha bir rahat yapıyordu Connor. Kızın dudaklarından ayrıldığı zamanda yoktu aklında. Kızın birde duraksaöasıyla çekmişti dudaklarını, bir şey olmuştu ama ne? Bunu merak eden Connor "Noldu?" diye sordu fazla uzaklaşmadan Kyndra'dan. Onla öpüşürken aklına ne takılmış olduğunu çok merak ettiği için soru soran gözlerle bakıyordu yüzüne. O daha acevabını alamamışken araba durmuş ve şöför kapıyı açmıştı. Arabadan iner inmez kapıdan içeri dalan Connor Kyndra'nın elini tutmuşu sıkı sıkıya. Asansöre bindiklerinde var olan kameraları umursamdan Kızı tekrar öpmeye başlamıştı aynalı duvarlara doğru yaslayarak, kendini çekecek bir yeri yoktu Kyndra'nın.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Chloe Cwonsin
Okul Müdiresi
Chloe Cwonsin


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 08/08/10

Şöhret
Puan: 45486465

"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Empty
MesajKonu: Geri: "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."   "... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar." Icon_minitimeÇarş. Ağus. 11, 2010 11:45 am

Puanlandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
"... Tabii Korkudan Kararan Gözlerimin Seçemediği Bir Bedene Çarpana Kadar."
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» daha yeniyim biliyorum ama o kadar çok kişi koymuşki koymak istedim :P :D
» oF heskes resmini koymuş.Her ne kadan yeni üye de olsam koymasam çatlarım XD (Ne kadar uzun bi başlık dimi ) :P

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: The Bronx :: Çıkmaz Sokak-
Buraya geçin: