Ağız dalaşı

Kaç gündür çıkmıyordu acaba dışarı? Kaç gündür evde tıkılıp kalmıştı?

"Ahh, ben bile hesaplayamıyordum artık ne kadar süre olduğunu." Aklını kaybetmek üzereydi. Nedensiz yere kendini eve kapatıyordu. Yok böyle birşey! Hemen kendine çeki düzen vermeliydi. Ve dışarıya çıkıp birşeyler içtikten sonra birkaç kitap almalıydı, okumak için. Tek sevdiği şey olan kitap okumak onu belki biraz kendine getirir diye düşünüyordu. Bunun için yemek yediği masadan kalktı ve odasında kıyafet seçmeye gitti. Bir sürü kıyafet orasından bir bluz ve pantolon bulduktan sonra bunları bedenine geçirdi. Aynanın karşısında saçını topladı ama beğenmediği için tekrar bozdu. Saçlarının dalgalarını serbest bırakmayı seviyordu. Zaten bugün sadece hava sıcak diye toplamayı düşünmüştü ve vazgeçmişti.

"Böyle daha iyi." Evet. Şimdi hazırdı. El çantasını aldı ve evden çıktı. Manhattan sokaklarını seviyordu. Zevkli bir görünüşe sahipti. Kitap almak için alışveriş merkezine gitmişti. Oradaki kitap raflarında her zaman yeni çıkan kitaplardan vardı. Bir kaç kitabı eline alarak kasaya yöneldi. Kitapların parasını ödedi ve karşıda gördüğü kıyafet mağazasındaki pantolonu almak için oraya doğru ilerledi. Gerçekten çok şık duruyordu pantolon. Kesinlikle dolabında yer almalıydı. Eline yeni bir poşet daha kondurulmuştu işte. Bir elindeki poşette kitapları diğerinde pantolonu vardı. Manhattan sokaklarında evine doğru yürümeye başlamıştı. Birden bir kişinin omzuna yaptığı baskı ile yere düşmüştü. Elindeki poşetler bir yana o bir yana savrulmuştu. Daha da kötüsü poşetlerin içindekiler de dağılmıştı ortalığa. Bir kahkaha fısıldandı kulaklarına. Kafasını kaldırıp baktığında bu kişinin Üç B'lerden biri olduğunu gördü. Blessing! Tam bir baş belası.

"Hey sen dikkat etsene! Kör müsün?‘’ Hem suçlu hem güçlü! Bu kız kendini fazlasıyla kaptırmıştı. Ovn'u da diğerleri gibi sanıyordu herhalde!

"Bence senin bir göz doktoruna gitmen gerekiyor! Seni ahmak!" Ovn düştüğü yerden kalkarken kıza söylediklerini uygulamasını bekliyordu. Tüm eşyalarını yere serpen ve Ovn'a çarpan o değişmiş gibi birde Ovn hakaret yiyordu... Eşyalarını poşetlerine geri koyduktan sonra kızın karşısına geçti. Meydan okurcasına...



Out: Üzgünüm biraz geç yazdım. Birkaç gündür hastanedeydim de...

"Sen ne zırvalıyorsun kızım? Asıl ahmak olan sensin! Daha yolda nasıl yürüneceğini bilmiyorsun. Bir de gelmiş burada bana ahkâm kesiyor!" Bu kız kendini ne sanıyordu böyle? Sözlerinin ardından kahkahalarla gülmesi etraftaki insanların onlara bakışını daha da değiştiriyor ve Ovn'u ezen bir kızmış havası veriyordu Blessing'e. Kahkahaları ile Ovn'un daha da üzerine ilerlemeye başlamıştı. Ovn'un tam karşısına geldiğinde karşısındaki kız Blessing Ovn'u süzüyordu bir kusur arıyormuş gibi. Ovn'un umursamadığı bir kusuru vardı aslında. Boyu onun yaşındaki kişilerden biraz daha kısaydı. Ama bunu önemsememişti hiçbir zaman Ovn. Kız birşey bulmuş olacaktı ki yeniden bir kahkaha patladı Manhattan sokaklarında.

"Hah, bu boyla mı bana meydan okuyorsun? Güldürme beni." Tekrar kahkaha attı Blessing. Kızın kahkahaları Ovn'un sinirini bozduğu yetmiyormuş gibi kendisinin bile bir kusur olarak görmediği birşey hakkında Ovn'la dalga geçmesi Ovn'u sinirlendirmişti. Ona karşı söyleyeceği tek kelime vardı ama şimdilik içinde tutabilirdi. Kimsenin bilmediği şeyleri gözlemleyerek öğreniyordu Ovn. Ve yine kimsenin bilmediği şeyleri bilmek sevmediği kişilerin arkasından sinsice işler çevirmesine yarıyordu.

"Evet tatlım bu boyla. Ne oldu zoruna mı gitti senden küçük görünümlü birinden daha ezik olmak?" Ovn sözlerinin arkasından onun gibi güç gösterisi yapmak istemediği için kahkaha patlatmıyordu. Onun yerine yüzünde kulaklarına varan bir gülüş ve kızın gözlerine hapsolmuş, hıncını almak isteyen sinsi bir çift göz bakıyordu kıza. Daha fazla ileri gidip gitmemek arasında kaldıktan sonra sustu. Kızın bir atağına daha bakardı herşey. Bildiği herşeyi ilk önce kızın suratına savurmak ardından da tüm Constance Billard ve Saint Jude'ın ağzına sakız yapmak çok kolaydı.

"Aha! Tatlım sen kesinlikle komedi filmi oyuncusu olmalısın. Şimdiye kadar beni hiç kimse bu kadar çok güldürmemişti. Çok sağ ol."

Ne demek ! Ovn kızın tavırlarının ne yönde olduğunu anlamaya çalışırken kız Ovn'un gözlerinin içini süzüyordu. Biraz olsun sinirlenmişti Ovn. Sinirlenmesinin nedeni karşısında ona meydan okuyan kız değildi. Aksine kızın ona meydan okuması gittikçe zevklileşiyordu. Tabii etrafta onları izleyen meraklılar olmasaydı. Evet, etraflarındaki insanlar yüzünden sinirlenmeye başlamıştı. Fazlasıyla meraklıydı Manhattan halkı! Kız etraftakilerin artmasından rahatsız olmuyordu ama. Çok belliydi. Aksine insanlar çoğaldıkça yüzündeki zafer(!) gülümsemesi artıyor gibiydi.

"Ah tatlım neden böylesin sen? Bu kadar ezik olduğunu herkese göstermemelisin. Yoksa bazıları bundan faydalanmak isteyebilir."

Faydalanmak? Ah, işte bu biraz zor olurdu. Ovn hakkında düşündüğü çoğu yanlış şeyler vardı belli ki. Ovn insanlara ne kadar saf görünürse o kadar kurnazlık yapardı. İnsanları izler ve onlara safmış numarası yapardı. Şuanda kıza ağızının payını vermek istese de kalabalık yüzünden susuyordu sadece. O böyle biri değildi. Yani saçmalamazdı hiç böyle, insanların önünde bir kızla ağız dalaşına girmek gibi...

"Faydalanmak isteyen, faydalanmak alır cevabını sana bu yüzden harcayacak bir lafım yok."

Blessing, Ovn'un ne yaptığını anlamaya çalışırken yerde duran poşetleri eline alıp ilerledi Ovn. Bir iki adım sonra olduğu yerde biraz durdu. Gözlerini kısmış Blessing'den bir söz beklerken arkasına dönmüş olduğu kıza tekrar önünü döndü. Kısık gözleri ile kızın suratındaki gülüşü inceledi bir süre. Bir süre bekledi kıza en sevdiği sözü sunsun diye. Şimdilik kızla işi bitmemişti ama eve gitmesi gerektiği için yarıda kesmişti bu gösteriyi(!) ve bu sefer o suratine bir gülümseme yaydı.

"Aslında bunu sana da söyleyebilirim." Bir süre durakladı. "Cehenneme git!" Sözlerinin ne kadar aşağılatıcı olduğunu umursamazdı Ovn ama bu söze bayılırdı.

"Sen de benimle gelirsen giderim tabi. Hem de seve seve. Hem orada benimle kim dalaşacak öyle değil mi tatlım?"

Ben zaten oradayım seni aptal! Ovn bazen bazı şeyleri içinde tutarak yanlış yapıyordu. Şuanda kıza karşılık birşeyler demesi gerekirken susuyor ve kızı izliyordu. Her ne kadar sinirli olsa da sinirlerine hakim olmayı öğrenmişti. Sözlerinin ardından kız elini çantasının içine daldırdı. Birşeyler arıyor olmalıydı. İlk olarak çantasından bir çikolata çıkardı. Hadi ama, şaka mı bu? Şuanda kıza kafa göz dalmamasını engelleyen tek şey sokakta olmalarıydı. Çikolatasının ardından telefonunu çıkardı kız. Birşeyleri yokladı ilk önce. Sonra telefonu Ovn'a doğrulttu.

"Gülümse tatlım!"

Dedikten sonra Ovn'un fotoğrafını çekti. Bir anda çekilmiş bir fotoğrafın ne kadar spastik olacağını biliyordu Ovn. Ovn Blessing'in haraketinin ne kadar saçma ve anlamsız olduğunu düşünürken kız kahkahalarla gülüyordu. Kim diyebilirdi ki ahmak bir kızın Ovn'a çarpışı ile sokak kavgası(!) başlayacaktı. Ovn kızın seviyesine yeterince düşmüştü. Şimdi ne yapacağı belliydi. Kızın elinden telefonu alarak bu işe bir son verecekti. Blessing olduğu yerde hem çikolatasını yiyor hemde Ovn'un çektiği fotoğrafına gülüyordu. Ovn elindeki poşetleri kenarıya kibarca savurdu. Kızın üzerine doğru yürüyordu. İlk olarak kızın elinden telefonu kaptı. Kız ne olduğunun farkında olmadan bir elinde çikolata ile Ovn'a şaşkın şaşkın bakıyordu.

"Kusura bakma tatlım. Senin iyiliğin için... Gülümse!"

Kısa bir tebessümün ardından kızın telefonunu elinden kayıp düşer gibi yaptı Ovn. Ardından mantar topukları ile telefonu ezdi. Kızın hâlâ şaşkın bir şekilde onu izleyen bedenine baktı. Birazdan sinirlenecekti kız. Olayın farkına vardığında... Kızın şok olmuş ifadesinin üzerine elinden kayıp düşecek gibi duran çikolatayı aldı Ovn. Kızın kulağına doğru eğildi.

"Umarım daha sonra da görüşürüz. Alex'ine selamımı söyle."

Geriye çekildiğinde kıza tebessüm attıktan sonra arkasını döndü ve poşetlerini eline aldı tekrardan. Çikolatayı yiyerek oradan uzaklaşmaya başladı. Alex'i kastetmek istediğinden son anda emin olmuştu. Kız Ovn'un fotoğrafını çekmeseydi belki ağızından yanlışlıkla(!) kaçırmayacaktı. Ovn işini biliyordu...

Puanlandı.