Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Kaçış

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Stuart Chamberlain
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Stuart Chamberlain


Mesaj Sayısı : 99
Kayıt tarihi : 26/07/10
Lakap : Stu

Şöhret
Puan: 16

Kaçış Empty
MesajKonu: Kaçış   Kaçış Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 10:52 pm

Kaçış Balksz8t&Kaçış 53361leightonmeester110
Şans eseri okula erken gelen Stuart giriş kappısında sarhoş Gisella ile karşılaşır ve onu kimse görmeden okuldan kaçırmaya çalışır.
Güneş yeni yeni yüzünü gösteriyor. Hava serin.

Hey! Bu gece neden bu kadar karanlık? Oysa küçükken hayatımdaki en büyük mucizenin karanlıkta bir anda beliren yakamozlar olduğunu sanırdım. Göz alıcı ışıklar ve yüzümde belirmesini sağladıkları bir tutam gülümseme. Çocuktuk işte. Ama artık giderek büyüdüğümü hissediyorum. Her gece dudaklarım başka bedenlere değiyor. Her gecenin sabahında ise gözlerim bir sonraki avını seçmek üzere okula sürüklüyor bedenimi. Çocukluğumda beslediğim heveslerin yerini yenilerinin almasını izliyorum yavaş yavaş. Artık duygusal haz değil, bedensel hazlar var benim için. Artık ben değil, değişen bir ruh içimdeki. Halimden hoşnutsuz olduğum sanılmasın sakın. Her zamankinden daha dinç ve sabırsızlıkla selamlıyorum her sabah güneşi. Gözlerim bir güne daha açılmışken esneyip kalkıyorum yatağımdan. Dün gece Twitter'da mesajlaştığım yeni pilicin fotoğraflarına baksam iyi olacak bir ara. Akşam buluşacağız ve ne konuşmam gerektiğini bile bilmiyorum onunla. Gerçi ne kadar farklı olabilir ki? Hep aynı mevzular ve yüreğinde hissetmesi için atılan bakışlar. Artık dünyam bu olmuş gibi. Gözlerimi kapatıyorum ve bir çırpıda adımlayarak odamın bir tarafından diğer tarafına gidiyorum. Aynanın karşısına vardığımda ise saçlarım gayet güzel gözüküyor. Gayet düzgün, ama hiç dokunulmamış, özensiz gibi. Aynı kızların hoşlandığı şekil. Doğruca okul üniformalarımı giyip limuzine haber veriyorum. Bugün kendimde değilim ve belki de okuldan erken çıkabilirim. Revire yeni atanmış genç hemşirenin gönlünü çalmak zor bir iş olmasa gerek. Herneyse.. Parfümümü sıkıp son olarak aynada kendime baktığımda, aslında gözlerimin içinde o eski benin var olduğunu görüyorum. Hey! Yoksa bu bir yakamozun yıllar sonrasına yansıması mı? Mmh. Pek de umrumda değil. Adımlarımı hızlandırıp zemin katına iniyorum evin. Uzun bir yolculuktan sonra sonunda okuldayım. Bahçe girişinde öylece beklerken kimsenin olmadığını görüyorum. Erken gelmiş olmalıyım. Ben ve erken gelmek. Ah! Andreas ve Cleo duysa oldukça dalga konusu olurdum sanırım. Artık onlara da farklı bir gözle bakar oldum. Blue Jean'e kapak olduklarından beri daha mutlular. Bu çok hoşuma gidiyor. Aklımda bu düşüncelerle pantolonumun cebinden çıkarttığım sigara paketinden tek bir dal alıyorum ve ardından okulun pek ücra köşesindeki bir ağacın arkasına geçip sıralı soluklar almaya başlıyorum. Burayı sadece birkaç ortak arkadaş biliyoruz ve sabahın yeni oluşmaya başlayan saatlerinde, topraktaki o farklı nem kokusu burnunu tırmalarken ciğerlerini dolduran sigaranın kokusu, yıllar önce şahit olduğum yakamozlardan bile daha mükemmel...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gisela Müller
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Gisela Müller


Mesaj Sayısı : 505
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 29

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 11:17 pm

Uyku tutmuyor, tutmuyordu. Saatlerdir yatağımda dönüp duruyor olmama rağmen, göz kapaklarımın ardına kaçamıyor, saklanamıyordum. Günlerdir bu hep aynıydı, balo akşamı zehir olmuştu tüm dünyam. Lanet olası o mesaj! Connor'ın etrafımdaki kızlara bakışındaki o hassasiyet beni içten içe deli ediyordu, o bakışların yalnızca bana özel olmasını ne kadar da isterdim oysa ki. Olduğum yerden hızlı bir kalkış yapmıştım. Yatağımın hemen karşısındaki büyük aynada yüzümün çöküşüne bakıyordum. Gözlerimin altındaki o morluklara, ağlamaktan ve uykusuzluktan oluşan... Fena halde değişmiştim, kendimi bu kadar kaptırabileceğim aklıma gelmezdi elbette. Ayağa kalkıp dolabımı açmıştım. Okul üniformamı çıkardıktan sonra yatağımın üzerine fırlatmıştım. Lacivert, bol bir etek ve üzerine dar, beyaz bir gömlek. Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı dolabın yanındaki masadan aldığım tarakla taradıktan sonra basit bir taçla tamamlamıştım hazırlığımı. Bakışlarımı pencereden dışarıya yönlendirmiştim. Henüz güneş yeni doğmuş, aydınlık bile sayılmazdı etraf. Dolabın kapağını açıp bir de kırmızı çantamı aldıktan sonra evden çıkmak için adımlarımı atmaya başlamıştım. Kapıdan çıkarken Dodge'in anahtarlarını almış ve kapıyı yavaş ve sessizce kapatmıştım. Okula bu kadar erken gitmek tam bir delilikti. Motorumla yola çıktığımda kendi kendime düşünmelerimin sonucu bir içki almak için sokaktan geçerken bir dükkana uğramıştım. İçkimi de aldıktan sonra okula gitmiştim hemen, bahçede oturup içkimi içecektim, evet, fondip. Sarhoş olmayı planlıyordum. Her kim görürse görsün, umrumda değildi. Bahçede bir bankta oturmuştum. İçkimi bitirmek üzereydim, başımın döndüğünü hissediyordum. Gözlerim artık net göremiyordu, etraf o kadar bulanıktı ki hiçbir şeyin farkında olamıyordum. Aradan geçen yarım saat içkinin etkilerini iyice göstermesine yetmişti. Gördüğüm her şey kesik kesikti, etrafı tamamen siyahlara boyanmış görüyordum arada bir. Başım istemsiz bir şekilde öne düşmüştü. Alkol vücudumun tüm hücrelerine işlemişti, hareketlerimi yönetemiyor, kendime hakim olamıyordum. Göz kapaklarım kapalı duruyordu, o kadar ağırlardı ki açmaya yeltensem de bunu başaramayacak gibiydim. Kalan enerjimi bir hayli zorlukla kollarımı kenarlara koyarak harcamıştım. Elimdeki şişe yere düşmüştü yine istemsizce. Camın kırılma sesi gözlerimi açmama yardımcı olmuş olmalıydı. Başımı yavaşça kaldırdığımda sağımda bir hareketlenme olduğunu farketmiştim. Bakışlarımı o yöne çevirmiş ve meraklı bakışlarla beni gözleyen birini görmüştüm. Beni mi izliyor, neler oluyor burda, sarhoşum, bir şey mi kaçırdım?


En son Gisela Müller tarafından Perş. Tem. 29, 2010 3:45 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stuart Chamberlain
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Stuart Chamberlain


Mesaj Sayısı : 99
Kayıt tarihi : 26/07/10
Lakap : Stu

Şöhret
Puan: 16

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 11:49 pm

Bir dakika bir dakika? Nasıl ya? Sigaramdan çektiğim soluklar daha da hızlanmaya başlamıştı. Bu saatte okulun bahçesini başka bir öğrenci ile paylaşma ihitmali bana garip gelmiş olsa da, hemen çaprazımdaki bank üzerinde sabitlenmişti gözlerim. Evet. Bana oldukça tnaıdık gelen bir kız orada oturuyordu. Peki kimdi bu kız? Bulacalı karanlıkta kim olduğunu seçemiyordum. Ancak elimdeki sigarayı yere atmamla göz göze gelmemiz bir olunca karşımda duran kişinin Gisela olduğunu fark ettim. Bu saatte burada ne yapıyordu? Hem de alnız başına? Düşünmeden, odamdan çıkmadan önce sıktıım parfüm kokusunun sigara kokusunu kapatmasını dileyerek ilerleyip kızın yanına oturdum. Hey! Gerçekten de yorgun sayılırdı. Bu geceki Queen Bee'nin partisinde onu görür gibi olmuştum değil mi? Makyajını bile doğru düzgün temizlememiş bir şekilde okula gelmesi oldukça garip sayılırdı. Daha önce bu kızı hiç böyle görmemiştim. Gözlerim kızın morlaşmış göz halkaları ile buluştu. bunun üzerine sırtımı oturduğum bankta biraz daha dikleştirdim ve kızı göğsüme doğru çekip saçlarını okşamaya başladım. Connor ile birşeyler yaşadıklarını biliyordum. Araya girmek gibi bir niyetim de yoktu ancak tek istediğim biraz olsun kendine gelmesiydi. Okula gelmek, en azından derslere girmek için yanlış günler seçmiştik. Bu oldukça belliydi. Bunun yanında gözlerimin evde biraz dinlenmek istemesine aldırış etmeden, çatallı ve kimi için tahrik sebebi olabilecek sesim ile karanlığı, cam şişenin yere düşüp kırılması ile lekelenen sessizliği ve gecenin huzurunu bozdum. -İyi misin Gisela? Seni bu hale getiren şey nedir? Evet. İçki içtiğini çok önceden anlamıştım. O lanet ağacın arkasına gizlendiğim ilk andan beri biliyordum. Ayrıca kızın yanına geldiğimde aldığım koku ise abartısız derecede burnumu kaşındırıyordu. Şuanki tek amacım Gisela'nın kendine gelmesini sağlamaktı. En azından bu kadar göz önünde olan bir hayatı varsa, onun lekelenmesine şahitlik yapmak istemiyordum. Manhattan'daki herkesin kaderinde olduğu gibi, güçsüzlük, iradesizlik ya da alkolik tavırlar gösterilmemesi gereken insani eylemlerdendi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gisela Müller
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Gisela Müller


Mesaj Sayısı : 505
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 29

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 12:12 pm

Görebildiğim kadarıyla yanıma yaklaşmış ve banka oturmuştu. O kimdi, kime benziyordu, nereden geliyordu, neden geliyordu? Kendimi iyice kaybetmiş olmalıydım ki tüm bu sorularım cevapsız kalmıştı zihnimde. Yavaşça hareket ettiğimi farkediyordum. Beni göğsüne yaslamış, saçlarımı okşuyordu nedensizce. Evet, nedensizce. Bitkin düşmüştüm, ne başımı kaldırmaya ne de ayağa kalkmaya halim yoktu, bu yüzden ona hesap vermek zorunda kalacaktım. Kimsenin beni bu halde görmesini istemezdim tabii ki. Ama bunu ben ayarlamıştım, kendi ayaklarımla girip o dükkandan içki almıştım. Şimdi kendime hesap sormanın manası yoktu çünkü cevabım hazırdı. Connor'ı beni bu hale getirecek kadar seviyor muydum? İkinci defa çıktığımızda kendimi bu kadar kaptırmamaya söz vermiştim, peki buna ne diyebilirdim? "İyi misin Gisela? Seni bu hale getiren şey nedir?" dedi o tüm huzuru bozarcasına. Hey, bu ses kesinlikle tanıdık geliyordu. Her zaman farklı bulduğum ve bir hayli hoşuma giden bir sesti bu. Kesinlikle tanıdıktı, çıkaramıyordum fakat. Sesini duyabilmek bile iyi bir şanstı o halde iken. "Benden ne istiyorsun?" diyebildim sadece, enerjim bir dolup taşıyordu, bir de bitip tükeniyordu fakat bunlar aniden oluyordu. Bakışlarımı zorlukla ona çevirdiğimde gözlerimin hala bulanık gördüğünü farketmiştim. Başımı yavaşça iki yana sallamıştım tanıyamadığımı kendime kabullendirmek istermişçesine. İstemsiz bir şekilde ağzımı büzmüştüm, bu da geçirdiğim krizlerden biri olmalıydı. Bazen ara veriyordum sonra tekrar tekrar ağlamaya başlıyordum. Kendimi fazlasıyla aciz hissetmemin nedeni de bu olabilirdi, duygularıma hakim olamıyordum, en kötüsü de buydu zaten. Yanımdaki her kimse, onun gözleri önünde de ağlamak istemiyordum elbette. Bunu belki de dalga konusu yapar ve tüm okula yayardı, kim bilir. Her ne kadar benimle ilgiliymiş gibi gözükse de o an, Yukarı Doğu Yakası'nda kimse göründüğü gibi olmuyordu. Herkes birbirinin ardından iş çevirmekle meşguldü. Kendini bu berbat hayat meşgalelerinden sıyırabilen birkaç kişi vardı yalnızca. Umarım o da onlardan biridir, diye geçirmeden edememiştim aklımdan.


En son Gisela Müller tarafından Perş. Tem. 29, 2010 3:48 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stuart Chamberlain
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Stuart Chamberlain


Mesaj Sayısı : 99
Kayıt tarihi : 26/07/10
Lakap : Stu

Şöhret
Puan: 16

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 1:39 pm

Bir an olsun duraklamıştım. Bu bir şans sayılırdı ve bunu lehime çevirebilecek birçok şey yapabilirdim. Gerçekten sıkılmıştım her biri gökten inme birer melekmiş gibi davranan moda ikonu şeytanlardan. Sadece kendi amaçlarıma hizmet etmeleri için onları kullanıyor ve bir kenara atıyordum. Bu bazen oldukça sıkıntı veriyordu. Ardından bir söz hatırladım. Yıllar önce okuduğum kitaplardan birinde yazılı, şimdilerdeyse zihnime karışmış bir söz... "Kötü gününde sadece kız arkadaşların yanında olur." Gerçekten öyle miydi? Masallar bile şuan içinde bulunduğum hayatta yanlış yorumlanıyor. Bazen buraya ait olmadığımı hissetsem de, bazen de oldukça içindeyim aslında. Tüm Doğu Yakası tarafından saygınlığı kabul edilmiş bir ailenin zeki ve insanlarca yakışıklı bulunan ferdi olan ben... Stuart Chamberlain. Büyüdüğümde, aklım şimdikinden daha büyük sorumlulukları ya da omzum daha fazla yükü taşıyabilecekmiydi acaba? Daha ne kadr katlanacaktım bu entrikalara? Bilmiyordum. Hiçbirşey bilmiyordum. Ne yapmak istediğime, amacımın ne olduğuna dair bir fikrim yoktu. Çok ince bir çizgide yürüyordum ve bu çizgide tek bir hata ya da münasebetsizliğe yer yoktu. Aklımdan bu düşüncelerin geçmesi ile saydam bir üzüntü maskesi oturttum yüzüme. Gülümsedim... İçimdeki tüm çaresizliğimi, yapmacıklığı belli ve sıkılı düşlerimin arasından yeryüzüne, dünyaya akıttığımı hissettim. Gülümsemeye devam ettim. Bildiğim tüm tanrılar adına bu fırsat bana verildiği için kendime şükrettim. Dudaklarıma sessiz bir emir gönderip konuşmalarını sağladım. -Senden sadece iyiliğine hareket etmeni istiyorum. Dudaklarımdan bu kelimeler süzülüp genç kızın kulaklarına eriştiğinde çoktan ona arkamış dönmüş ve telefonumu cebimden çıkartmıştım. Kim olduğumu anlamamış gibi bakıyordu Gisela. Kim olduğumu bilmiyordu sanki. Ya da farkedememişti alkollü bir şekilde okula gelmenin onun için ne kadar büyük bir düşüş yaratacağını. Bu belayı başından savmak için önce yanında duran çocuğun, benim kim olduğumu bulmaya çalışacaktı. Ama bulabileceğini de zannetmiyordum. Aklımdaki düşünceleri def edip, rahatlaması için kızı banka yatırdım. Biraz uzaklaşıp şoförü aradım, limuzini okulun önüne çağırdım. Ardından telefonumun kamerasını açıp hemen baş tarafındaki kırıp içki şişesini de odağın içine alarak abankta uzanmış Gisela'nın resmini çektim. Tabii ki hemen arka duvardaki okul amblemini de fotoğraf karesinde görmek istediğimden, ona göre bir açı ayarlamıştım. Bu zamanı geldiğinde kullanılması için bir tehdit olarak telefonumda kalabilirdi. Ya da insanlara neden güvenmeliydim ki. Bir gün önce, bir gün sonra ne fark ederdi? Doğruca resmi Gossip Girl'e de yollayabilirdim. En azından kızın güvenini kazanmak için bunu yapmak istemiyordum. Yavaş yavaş ayılabilme olasılığına karşılık şoförü tekrar aradım ve gerekli talimatları verdim. Buraya geldiğinde, herhangi bir otel odasına götürmesi için bayan Müller'i alacaktı. Farklı isimlerde bir otel kaydı yaptırıp kızı uyuması için odaya çıkaracak ve sonra gidecekti. Yol boyunca asla onunla konuşmayacak ya da sorularına cevap vermeyecekti. Kız uyandığında hemen baş ucunda bulmasını istediği bir not olduğunu ve bu notta yazılı olanları da şoföre iletmiştim. Evet. Bunun karşılığında hiçbirşeyi aileme söylemeyecekti. Benimse ona iyi bir zam yapma ihtimalim su yüzüne çıkıyordu. Buna aldırış etmedim. Telefonumdaki resmi silinmeye karşı korudum ve mailime gönderdim. Constance dersleri iyi ama ayyaş bir öğrenciyi bünyesinde barındırmayı istemezdi değil mi? Hem böyle biri üniversitelere ne sıklıkla kabul edilirdi ki? Bu düşünceler ile yüzümdeki şeytani gülümsemeye izin verdim. Ardından zihnimden Gisela'nın uyandığında hemen ynaıbaşında bulmasını istediğim notta yazılı olacak cümleleri geçirdim. "Dikkatli ol G. Ağlayan, mızmız bir ayyaşın ne Constence de ne de Yokarı Doğu Yakası'nda işi yok. Ayağını denk al." Bundan sonrası çok farklı olacaktı ve ben de bunu istiyordum. Güçsüzler, içinde bulundukları toplumu hak etimiyorlarsa entrikalarla uğraşmak zorundaydılar. Ah! Gisela gibi malzeme verecekler olmasa bu hayat ne çekilmez olurdu? Aslında kızın oldukça hoş ve kendine dikkat eden biri olduğunu biliyordum. Sadece yanlış zamanda yanlış yerde yakalamıştım onu o kadar. İyi arkadaş olabilirdi.k Bu düşünceler şuan zihnimde yankılanırken ne olursa olsun eğer arkadaşımsa her koşulda beni affedebileceğini geçirdim aklımdan ve az önce çektiğim resmi Gossip Girl'e gönderdim. İsmimin belirtilmesini istemiyordum. Çünkü bir ağlayıp bir gülmekle çok meşgul olan Gisela bile kim olduğumu anlayamamıştı. Bu yüzden herkesten sakladığım gizli hattımı çıkarttım ve Gossip Girl'e multimedya gönderdim. Bakalım olaylar nasıl sonuçlanacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gisela Müller
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Gisela Müller


Mesaj Sayısı : 505
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 29

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 2:29 pm

Kulaklarıma gelen bir fısıltıydı işittiğim. Anlamakta ne kadar zorluk çeksem de bunu başarabilmiştim; "Senden sadece iyiliğine hareket etmeni istiyorum." dedi. Evet, duyabilmiş olabilirdim ama anlamam için epey bir uğraşmam gerekirdi. Ne demek istiyordu ki bu şimdi? Lanet olsun ki onun da işine geliyordu benim bu fena halim. Elindeki kozu kullanması kaçınılmazdı elbette ki. Yukarı Doğu Yakası... Herkesin birbirini altedip üstlere, zirveye çıkmaya çabası yok muydu bir de? Evet, kesinlikle bu halimi herkese yayacaktı. Yanımdan kalkışını hatırlıyordum. Vücudumun o zamana dek hissetmediğim kadar ağır olduğunu farketmiştim, taşıyamamıştım elbette, banka uzanmama yardımcı olmuştu. Dizlerim kırık bir şekilde uzanıyordum bankın üzerinde. Sabahın bu vakitlerinde kimsenin gelmeyeceği gerçeği az da olsa rahatlatmıştı beni. Yanımdakinin kim olduğuna dair küçük bir fikrim olsaydı, yarın Yukarı Doğu Yakası'na haber olup olmayacağımı kestirebilirdim en azından. Tanışık olduğum biri miydi, yoksa yalnızca gözlerimin tanıdığı biri mi? 4 senedir bu okulda olmam çoğu kişiyi tanımama sebep olsa dahi anlaşabildiğim ve zarar görmemi istemeyecek yalnızca birkaç kişi vardı. Onlardan birinin olduğunu sanmıyordum çünkü öyle olsaydı burada beni bir saniye bile durdurmazlardı, daha fazla rezil olmama imkan tanımamak için. İçtiğim bir şişe içkinin beni bu kadar etkileyeceğini bilemezdim elbette. Belki de gerçekten sarhoş değildim ama hareket edemiyor olmam kendimi böyle hissetmem için en büyük etkendi. Telefonla uğraşıyordu yanımdaki çocuk, ne yaptığını ya da ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Göz kapaklarımı olabildiğince açmama rağmen o bulanıklığın geçecek gibi olmadığını farketmiştim. Eğilip kalkıyordu civarımda, ayak sesleri ilişiyordu bir de kulağıma. Bunun yanında aklımdan geçirdiğim yalnızca bir kelime vardı; seviyorum. Vaziyetimin bu olmasının tüm sebebi bu değil miydi zaten? Olmaması gerekeni olur yapmıştım. Onu sevmekti tüm hatam, beynimin tüm komutlarını ona yönlendirmiş olmamdaydı. Bana karşı ilgisini her zaman samimi bulmuştum fakat öyle olmadığını farketmem benim için kötü olmuştu. Evet, uzun zamandır böyle içmiyordum. En azından yalnızken içmiyordum, yanımda bana destek çıkabilecek biri yoktu. Connor ile beni aldatan Evie, en yakın dostum mu bana destek olacaktı? Hah, düşünmesi bile kabus gibiydi. Ne onun ne de C.'nin suratını görmek istemiyordum, en azından uzun bir süreliğine. Beni karanlığa gömen bu düşüncelerden sıyrılmamı sağlayan bir arabanın sesi olmuştu. Bunu farketmem hiç de zor olmamıştı. Okulun kapısının yönünden gelen bir sesti bu. Yanımdaki çocuk arabaya doğru gidip yanıma tekrar gelmişti. Ne yapmaya çalışıyordu bu? Hey, bir dakika! Yoksa bu kimliği belirsiz, lanet olası çocuk beni arabaya mı bindirecekti? Bu hiç hoş değildi. Nereye götürecekti, ne yapacaktı, bilmiyordum elbette. Aciz halimden yararlanıp bana zarar verecek olması ihtimali korkutuyordu beni sadece. St.Jude psikopatlarından biri olmalıydı bu çocuk. Joseph olmaması için Tanrıya yalvarıyordum içimden. Joseph, şu Manhattan'a tekrar gelen, katil olduğu bilinen çocuk. Ne kadar ürkütücü değil mi? Evet, korkuyordum. Sesini her ne kadar tanımış olsam bile hala Joseph olabilmesinden şüphe duymuyor değildim. Çocuğun ellerinden birini sırtıma birini de dizlerimi koyduğunu hatırlıyordum ve beni kucaklayıp götürdüğünü. İstemsizce gözlerimi kapatmıştım, oldukça halsizdim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stuart Chamberlain
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Stuart Chamberlain


Mesaj Sayısı : 99
Kayıt tarihi : 26/07/10
Lakap : Stu

Şöhret
Puan: 16

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 3:57 pm

Kızın yanından bir süre uzaklaşmamı fark etmiş miydi acaba? Belki evet, belki de hayır. Yanından kalktığımda gözleri beni izliyordu. Ancak o kadar boş bakıyorlardı ki, baktığı yerle gördüğü şey arasındaki farkı ayırt edebilecek durumdamıydı bilmiyordum. Dudaklarımı ıslattım ve gülümsememe engel olmadım. Küçük kahkahalar atıyor ve içime sığmayan adrenalimi okul duvarlarıyla, ağaçlarla, canlı olan herşeyle paylaşmak istiyordum. Gisela kollarımdaydı. Hem de ironik derecede kötü bir halde. Gülümsedim. Gülümsemeye devam ettim. Çünkü bu anın zevkine yaraşır başka bir eylem öğretilmemişti bedenime, hücrelerime. Resimlerin mail adresime ve Gossip Girl'e gittiğinden emin olduktan sonra tek sorun bu olayın haber yapılıp yapılmayacağıydı. Gerçi evet, bir haber niteliği taşıyordu bu durum. Ama sonu ne olacaktı bilmiyordum. Etrafıma baktım. Güneş yavaş yavaş bulutların ve gökdelenlerin arasından yüzünü göstermeye yüz tutmuştu. Herşey anlam kazanır ve canlanırken boş sokaklarda duyduğum acıdan uzak bir hazla sarsılan lastik sesine kulak verdim. Evet. Sonunda limuzin gelmişti. Doğruca şoförün yanına gittim. Amacım sadece terslemekti adamı. Çünkü bu olaylar aramızda kalmazsa kötü olabilirdi.-Yapacağın şeyleri telefonda zaten anlattım. Hanımefendiyi alıp doğruca Empire State e gidiyorsun. Güzel bir suit tut. Al bu da parası. Zaten buraya gelirken yeterince zaman kaybettin. Eğer eline yüzüne bulaştırırsan sonun kötü olur Barney. Özellikle yazdığın notu görebileceği bir yere koymayı unutma. dedim ve arkasımı dönüp doğruca Gisela'nın yanına gittim. Birşey demesini beklemiyordum. Zaten diyebilecek takati depolayabildiğini de zannetmiyordum. Tek elimle bacaklarını, diğer elimle de sırtını kavradığım kızın o an sızdığını hissettim. Salyalarını gömleğime bulaştırmaması için sessiz bir dua gönderdim ve ardından limuzinin arka kapısını açmış bekleyen şoför'e bakmadan kızı içeriye bıraktım. Omuzlarım rahatlamıştı. Gömleğimde en ufak bir leke de yoktu. Tekrar gülümsedim. Başımı kapıdan dışarıya çıkarttığımda ise şoföre bakıp sanki sohbet ediyormuşçasına birkaç cümle kurdum. -Bu gece onun için zor olacak. Ancak dikkat et. Yengem bu durumu duyarsa senden bilirim ve bundan sonraki hayatın da senin için zor olur. Şimdi gidebilirsin. Empire State'e kadar sakın durma ve anlattıklarıma uy. Biri sorarsa tüm gün boyunca okuldaydım. Beni sabah bıraktın ve daha sonra görüşmedik. dedim ve şoförün onaylayan sözlerinin ardından limuzinin gitmesini izledim. -Tamam efendim. Sizin isteklerinizi sorgulamak benim haddime değil. Sadece kendi iyiliğinize hareket etmenizi dilerim o kadar. Şaşırmıştım. -Benim iyiliğimi dilemek sana kalmadı değil mi? Şimdi uzaklaş. Arabanın gidiş yolunun tam ters istikametine doğru yüzümü döndüm ve ben de adımlarımı hızlandırdım. Cebimden çıkarttığım bir sigarayı daha dudaklarıma götürdüm ve ateşledim. Dudaklarımın arasından ciğerlerime dolan, oradan da serbest kalan haz verici duman olacaklardan kutulmak adına, bu acımasız şehirden kaçmak adına gökyüzüne doğru süzülüp gözden kaybolmuştu şimdi. Dumanlar kaybolabilirlerdi. Hatta kaçadabilirlerdi. Ama Gisela Müller'in bu geceki zorunlu kaçışı Stuart'ın hafızasından uzun süre silinmeyecekti. Tabii Gossip Girl sayesinde tüm Yukarı Doğu Yakasın'ın da...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gisela Müller
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Gisela Müller


Mesaj Sayısı : 505
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 29

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 4:53 pm

Gisela / +5 puan
Stuart / +6 puan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kaçış
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: St. Jude / Constance Billard :: Giriş :: Bahçe-
Buraya geçin: