Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Riley's

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Raina Indie Maitland
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Raina Indie Maitland


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 24/07/10
Lakap : Rain.

Şöhret
Puan: 4

Riley's Empty
MesajKonu: Riley's   Riley's Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 1:59 am


Riley's 626 Riley's 624
Joseph Liöth & Raina Maitland
Yer&Zaman: Brooklyn'de bir cafe -Riley's- , 8.30
Konu: Joseph ve Raina uzun zaman sonra görüşmek için buluşurlar.


Brooklyn'in bir ucundan diğer ucuna gitmek Raina için zor olmasa da, eskimiş ve çalışması için en az üç kez anahtarının çevrilmesi gereken bir Vespa için biraz daha zordu. Her gün okula bu motorla gidiyordu ancak bir hafta önce yoğun bir bakıma ihtiyaç olduğunu düşünen babası, küçük Vespie'yi tamire göndermişti. Bu yüzden Rain, birkaç gün taksilere gereksiz miktarlarda paralar harcamıştı. Zaten çoğu şehir aracını ve modern olayları sevmezdi. Gelirken bu arızalı motorun bir de benzini bitmişti. Buluşma saatine geç kalmak istemiyordu, Joseph'i tam vaktinde orada, o anlamlı bakan gözleriyle etrafı incelerken yakalamalıydı.
Brooklyn'in ortasına yaklaşmışken duran motoru Rain'in sinirlerini biraz olsun alt üst etmeye yetecek kadar moral bozucu değildi. Zaten Raina, pembe gözlükleriyle bakardı gri dünyaya. Ona göre gittiği her yerde yaratılabilecek güzel, küçük ve farklı dünyalar vardı. Kimilerine bunu söylediğinde gerçekten kafayı yediğini düşünüyordu. Yine de Rain, motorunun yolda kaldı o saniye içinden 'Lanet olsun' dedi. Yüz metre ilerideki benzin istasyonuna kadar motorunu itmek zorunda kalmıştı ve atıştıracağı şeyler için yanına aldığı paranın hepsini vermek zorundaydı. Şimdi Joseph ona ısmarlamak zorundaydı, ki Rain'in en sevmediği olaylardan biriydi şu ısmarlamak.
Brooklyn köprüsünün yakınlarına geldiğinde, birkaç yıldır içinde bulunduğu şehrin büyüleyici ışıklarının parlamaya başlamasına gözü takılmıştı. İngiltere'de bu kadar ihtişamlı bir yer bulmak zordu ve çoğu soğuk İngiliz, zaten hayatlarına alışmış ve saçma bir düzlükle yaşamlarını sürdürmeye odaklanmış robotlar gibiydiler. Neyse ki Raina'nın annesi ve babası bu monotonluktan dışarıya bir adım atıp Amerika'nın en hareketli eyaleti New York'un, ışıklı şehri Brooklyn'e yerleşmişlerdi. Çoğu insan Raina'nın ingiliz aksanını oldukça tatlı bulurdu, Rain ise kendini bazen kötü hissederdi. Sanki kelimeleri fazla bir süsle telaffuz ediyormuş gibi.
Neyse ki 8.13'de yaşadığı şehrin diğer yakasına gelmeyi başarabilmişti. Derin bir nefes aldı ve motorunu Riley's'in önüne park etti. Bu küçük cafe'yi keşfettiği günün hikayesini buranın tatlı ışığını gördüğü her zaman hatırlardı. Köpeği Dice'ı gezdirdiği bir yaz günü, tasması kopmuştu ve Rain uzun bir süre Dice'ı kovalamak zorunda kalmıştı. En sonunda bir parkın ortasındaki süs havuzunun içinde hoplarken bulmuştu onu. Gerçekten yorulmuş ve susamıştı, bu yüzden gördüğü ilk cafeye oturmayı düşünerek Riley's'e oturmuş ve beş dakika geçmeden oraya hayran olmuştu.
Joseph daha gelmemişti, bu yüzden cafenin sahibi Riley'le bir iki laf edebileceğini düşündü.
"Riley, nasıl gidiyor?" Yüzünde o her zamanki utangaç gülümsemesi vardı. "Yoğun," -Eh, burası böyle- dercesine bir bakış attı ve devam etti, "Dice yok mu?" Raina aynı sırıtışla yanıtladı, "Ah, hayır. Bugün başka bir şey için buradayım." Sonra bir araba sesi duydu ve heyecanlanıp Riley'e döndü. "Neyse, sonra görüşürüz Rile."
Dışarı çıkıp, şehrin kalabalığının biraz daha az olduğu sokakta temiz hava dolu bir nefes almaya çalıştı ve cafenin önündeki ahşap masalardan birine oturarak, çantasından çıkardığı kitabını okumaya başladı. Sekiz buçukta anlaşmışlardı, birkaç dakika sonra burada olurdu. Raina'nın üzerinde bej rengi bir şort ve bol bir Led Zeppelin tişörtü vardı. Şehirdeki çoğu kızdan farklı giyindiğini herkes söylerdi ona, biraz modaya uyması gerektiğini. Raina ise sadece gülümserdi onlara, farklı olmanın özünü kestiremeyen o insanlara.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Liöth
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Joseph Liöth


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: 3

Riley's Empty
MesajKonu: Geri: Riley's   Riley's Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 2:32 am

Kadınlar, Joseph kadınlardan nefret ediyordu. Bunun tek sebebi annesinin babasını kendisinden genç bir adamla aldatmasıydı. Ve ona duyduğu nefret zamanla bütün kadınlara yönelmişti. Ta ki Raina ile tanışana kadar. Onun doğallığı ve içtenliğine hayran olmuştu Joseph. Başlarda onun gibi birini incitmek istemediği için uzak duruyordu. Ancak zamanla tek dostu haline geldi Joseph'in. Yunanistan'dan dönmesinin tek sebebi de zaten oydu. Şimdi de yaklaşık bir senelik özlemi gidermenin vakti gelmişti. Aynada kendine son kez baktı. Doğum gününde Raina'nın aldığı kısa kollu, siyah, "I'm with stupid" tişörtünü giymişti. Altına da her zamanki gibi kotunu giymişti. Harley Davidson botlarını da ayaklarına geçirdiğinde işi tamamdır.

Hızla aşağıya indi ve kapının yanından arabanın anahtarını aldı ve dışarı çıktı. Baloya gidenleri düşünerek gülümsemeden edemedi. Her zaman nefret etmişti öyle ortamlardan Joseph. Aşırı süslü kızlar ve aşırı azmış oğlanlar. Çok sıkıcı bulurdu bu ortamları. Hızla Raina'nın söylediği yere doğru sürmeye başladı. Aslında onunla daha özel bir yerde buluşmak isterdi. Yalnız kalabilecekleri bir yerde. Yine de mekanı ona bırakmıştı buluşmak için. Buna uymak zorundaydı. Riley's tabelasını görünce oraya saptı ve güzel bir park yeri bulduktan sonra arabadan çıktı. Kıvırcık saçları görünce gülümsemeden edemedi. Saçlarını bile özlemişti. Kitabına daldığını görünce yavaşça arkasından yaklaştı ve gözlerini kapattı kocaman elleriyle. Kulağına yaklaşıp, "Bil bakalım ben kimim, tatlım." dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raina Indie Maitland
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Raina Indie Maitland


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 24/07/10
Lakap : Rain.

Şöhret
Puan: 4

Riley's Empty
MesajKonu: Geri: Riley's   Riley's Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 2:54 am


Sayfalardaki kelimelere dalmış, tamamen yazarın anlattığı ortamda, başka bir dünyada yolculuk ederken, gözlerinin önüne gelen karartı ve ardından sıcacık iki el merakla büzdüğü dudaklarına kocaman bir gülümseme yaymıştı. "Bil bakalım ben kimim, tatlım." Bu sesi nerede olsa tanırdı, Joseph'in yatıştırıcı sesiydi bu. Onun şu an yanında, birkaç santim solunda olduğunu düşünmek bile içini titretiyor, onu şu son zamanlarda hiç olmadığı kadar mutlu ediyordu. Birçok ortak özellikleri olduğu kadar çoğu açıdan farklıydılar da.

Gözleri hala Joseph'in samimi dokunuşuyla kapalıyken, okuduğu sayfanın ucunu kıvırdı ve kitabı masanın üzerine koydu. Ardından haylaz bir ses tonuyla; "Aptal olanla beraber olan olmalısın." dedi. İki elini, J'in iki elinin üzerine koydu. Onun baharat ve toprak karışımı teninin kokusunu bile özlemişti. Ah, bu kokuyu nasıl tanımladığını başka birine söylese herhalde deli olduğunu söylerlerdi. Ancak Raina'ya böyle geliyordu, çok sevecen ve tatlı bir kokuydu bu. Her ne zaman bu kokuyu duysa gülümserdi, elinde olmadan. Ağzına çarpan birkaç buklesini arkaya doğru attı Raina. Özlemişti işte onu, çok hem de. Yunanistan'a gitmeden önce birlikte geçirdikleri tüm o zamanlar, eğlenceli hatıraları hatırladıkça içine bir sevinç doluyordu. Sonunda yine eğlence ve tatlılığın bitmek bilmeyen kaynağı geri dönmüştü. O kadar mutluydu ki Raina, kocaman bir sırıtış bile az kalırdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Liöth
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Joseph Liöth


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: 3

Riley's Empty
MesajKonu: Geri: Riley's   Riley's Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 8:57 pm

Joseph ellerinin altında o yumuşak teni hissederken kendine engel olmakta zorlanıyordu. Mutluydu, hem de çok. "Aptal olanla beraber olan olmalısın." Özlediği bu ses tonunu duyunca rahatladı. Her seferinde bunu nasıl yapıyor? Gülümseyerek ellerini çekti ve onu kendine döndürdü. Dayanamayarak dudağını dudağına bastırdı. İleri gittiğini düşünmemişti bile. Özlemini duyduğu Raina bütün varlığı ve güzelliği ile yanındaydı. Şeker gibi bir tadı vardı. Yavaşça geri çekildi. Soluğunun tadını alabiliyordu. Nefesinin ısısı yüzüne çarpıyordu. "Seni özledim." dedi. O halde uzun bir süre daha durabilirdi. Ancak yaptığı şeyin yanlış olduğunu-en azından ona sormadan böyle bir şey yapmış olması-anladığında geri çekilmesi gerektiğini düşündü. Sürtük Manhattan kızlarını çok iyi tanırdı ve Rain asla onlardan biri olmamıştı. Bu yaptığının bile ona fazla gelmiş olabileceğini düşündü ve gülümsemeye çalışarak ayağa kalktı. Karşısındaki sandalyeyi aldı ve ona doğru çevirerek yanına oturdu. Ona yakın olmalıydı. Ceketini çıkartıp masaya koydu. Yavaşça ona döndü. Elinin tersi ile yanağını okşamaya başladı. "Sen de beni özledin mi Rain? Hem anlat bakalım, ben burada yokken neler oldu? " Onu konuşturmak istemesinin tek sebebi özlediği ses tonuyla bütün kulaklarını doldurmaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raina Indie Maitland
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Raina Indie Maitland


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 24/07/10
Lakap : Rain.

Şöhret
Puan: 4

Riley's Empty
MesajKonu: Geri: Riley's   Riley's Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 4:20 pm

Her şey bir anda olmuştu sanki. Elini Joseph'in elinin üstüne koyduğundan itibaren hissettiği tüm o duygular zaten Raina gibi biri için çok fazlaydı. Ellerini Rain'in gözlerinden çektiğinde, Joseph'in tüm o mükemmelliğiyle karşısında durduğunu görmek bile, Rain'in kalbinin kontrol edilemeyecek şekilde hızlı atmasına yetmişti. Ve birden, Joseph az önce kızın gözlerinin üzerindeki elleriyle Rain'i kendisine doğru döndürdü ve hiç beklenmedik bir anda, beklenmedik bir şekilde, aniden Raina'yı öptü. Evet, o yumuşacık dudaklarını, Rain'in dudaklarına bastırdığı anda, tarif edilemez bir his tüm vücudunu kapladı. Zaten son derece hızlı atan kalbi biraz daha hızlandı ve eğer birazcık daha hızlansaydı kalp krizi geçirebileceğini düşündü. "Seni özledim." dedi Joseph. Sahte bir cümle değildi bu kesinlikle gerçekti. Ancak Rain'in cevap verecek gücü yoktu. Aslında Joseph'le aralarında dostluk denen şeyden vardı, ancak Rain bazen Joseph'ten hoşlandığını da düşünürdü ve sonra bunun saçma olduğunu düşünür ve kendini ona aşık olmadığına ikna ederdi. Fakat sanki iki sevgilinin buluşması gibiydi bu olay ama bunu şimdi fark ediyordu. Dışarıdan bakıldığında, kesinlikle iki sevgiliydiler. Aslına bakılırsa Rain neden ona aşık olduğunu inkar ettiğini anlayamıyordu. Joseph tam istediği gibi bir erkekti, eğlenceli, güleryüzlü, Manhattan klişelerinden uzak. Fakat yine de, bu ani öpücükle beraber tüm hisleri ve düşünceleri birbirine karışmıştı ve dudaklarının birbirine değdiği an, sanki tüm hayat ve zaman kavramları donmuş, aklına tek bir şey kazınmıştı. Joseph'i gerçekten seviyordu, hayır hayır, ona aşıktı.

Rain hala şaşkın bakışlarla Joseph'i incelerken, Joseph, gülümseyerek Rain'e yaklaştırdığı sandalyeye oturdu ve ceketini çıkarıp masanın üzerine koydu. Raina ise tüm bu süreç içerisinde hala birkaç saniye önceki şu öpücüğün şaşkınlığında kalmış, tek kelime bile edememişti. Şimdiyse Joseph'in nazik eli, yanağında dolaşıyor, zaten hayattan kopmuş olan Raina'yı biraz daha hayal dünyasına yönlendiriyordu. "Sen de beni özledin mi Rain? Hem anlat bakalım, ben burada yokken neler oldu?" Sıcacık eli, Rain'in utanmaktan kızarmış yanağında gezinirken, üstüne bir de bu tanıdık, rahatlatıcı ve onu heyecanlandıran sesi duymak Rain için çok fazlaydı. Elleri titrerken, gülümsemeye çalıştı ve ardından kendini sadece konuşmaya verdi, çünkü konuşmak bile şu an çok zordu. "Şey.." dedi ve derin bir nefes alarak devam etti, sanki dilini yutmuştu ya da konuşamıyordu. "Hiçbir şey değişmedi. Olayları takip etmediğimi biliyorsundur, benim için hayat hep aynı. Klişelerden, dedikodulardan ve arsız olaylardan uzak ve.. evet, seni çok özlemişim." Tanrım, böyle bir cümleyi nasıl kurabilmişti? Bu kadar uzun bir şey söyleyebileceğinin farkında bile değildi oysa. Neyse ki konuşma sırası Joseph'teydi. Rain, cümlesine başladığından beri yüzünde duran o gülümsemeyi silemiyordu, ki zaten silmek de istemiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Liöth
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Joseph Liöth


Mesaj Sayısı : 103
Kayıt tarihi : 23/07/10

Şöhret
Puan: 3

Riley's Empty
MesajKonu: Geri: Riley's   Riley's Icon_minitimeCuma Tem. 30, 2010 10:08 am

Joseph, hayranı olduğu mahcup gülümsemeyi gördü Raina'nın yüzünde. Ses tonu hiç değişmemişti, aynı kararlılık ve sevecenlik. "Şey... Hiçbir şey değişmedi. Olayları takip etmediğimi biliyorsundur, benim için hayat hep aynı. Klişelerden, dedikodulardan ve arsız olaylardan uzak ve.. evet, seni çok özlemişim." Ancak Joseph yüzündeki gülümsemenin yerini hüzünlü bir ifadenin aldığını hissedebiliyordu. Yapma. Raina'yı çok severdi. Ancak onun böylesine kızararak ve utanarak "seni özledim" demesi yanlıştı. Hem de çok. Joseph birlikte olduğu kızların çoğunu öldürmüştü. Ve Raina'ya aynısının olmasını istemiyordu. Ancak içindeki şeytana da engel olamıyordu. Hep daha fazlasını istiyordu. İçinde tecavüzle canlanan ve kanla yıkanan bir şeytan vardı. Belki de o şeytan kendisiydi. Öldürmediği sevgilileri, her şey için geç olmadan ondan ayrılan kızlardı. Joseph her zaman beklerdi. En doğru zamanı beklerdi. Genç kızın tutkusunun ateşinin arttığını hissettiğinde bitirirdi işini. Ve şimdi Raina'nın narin bedenine yapabileceklerini düşündü. Ona her ne kadar kıyamasa da, yapacaklarını düşündükçe içinde bir şeylerin hareketlendiğini hissedebiliyordu. Aslında onu istiyordu. İçine girmeyi, narin bedeninin acı ile kasıldığını izlemeyi... Bıçak darbeleriyle bembeyaz teninden akışını izleyeceği o kırmızı sıvıyı... Elinde olsa onu orada becerirdi. Ancak daha değil. Henüz her şey için çok erkendi. Yunanistan'dan yeni gelmişti. Ve yeni cinayetler için çok erkendi. Zaten bunu yapabilir miydi? Nefret ettiği kadın profiline hiç uymuyordu Raina. Ona kıyabilir miydi? Onu ağlarken görmeye dayanabilir miydi? Acı çekerken bağırmasına? Ya "neden?" der gibi olan bakışlarına? Asla. Ancak hikâyenin sonu belliydi. Çünkü Joseph önceleri de kıyamayacağını düşündüğü kızlarla tanışmıştı. Onların da yüzde doksanı şu an toprağın altındaydı. Geri kalanlarıyla da uzun zamandır görüşmüyordu. Joseph ya tutkularına ve isteklerine yenik düşüp, onun ölümüne sebep olacaktı. Ya da onu kendinden uzaklaştırıp yaşamasına izin verecekti. İkinci seçenek hiç cazip gelmiyordu ona. Özellikle şu an karşısında o güzel gülümsemesi ile duruyorken. O güzel saçlarının kan ile kaplandığını düşündükçe, içine girme isteği artıyordu. Kaşlarının uzun zamandır çatık olduğunu yeni fark etti Joseph. Gülümsemeye çalışarak Rain'e baktı. İki seçeneği vardı önünde. Gitmek mi? Kalmak mı? Ancak unuttuğu bir şey vardı. Rain içindeki şeytanın çoktan dikkatini çekmişti. Kendisinin bile tanıyamadığı, baştan çıkarıcı bir ses tonu ile konuşmaya başladı. "Seni seviyorum, Rain. Ve benim olmanı istiyorum." dedi. Elini Raina'nın bacağında dolaştırmaya başladı. Bakışları yüzünün her ayrıntısını incelerken dokunuşlarına deva ediyordu. Bacak arasına gelince durdu ve "İçine giren ilk ben olmak istiyorum. Bekâretini alan kişi ben olmalıyım. Bunu çoktan hak ettim." dedi ve elini tuttuğu gibi onu kaldırıp kendi arabasına doğru peşinde sürülemeye başladı. İçindeki şeytan bütün benliğini ele geçirmişti. Şu an tek istediği Rain'di.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raina Indie Maitland
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Raina Indie Maitland


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 24/07/10
Lakap : Rain.

Şöhret
Puan: 4

Riley's Empty
MesajKonu: Geri: Riley's   Riley's Icon_minitimePerş. Ağus. 12, 2010 10:04 am


Söyledikleri karşısında gerçekten korkuyla bakmaya başlamıştı Joseph'e. Elleri titriyordu, o böyle şeylerden uzak olduğunu sandığı insana şimdi farklı bir gözle bakıyordu. Joseph'ten asla duyamacağını sandığı kelimelerdi bunlar. Teker teker dökülmüştü bir zamanlar arzuladığı dudaklarından ve bir anda Rain'in kalbindeki her şeyi silip süpürmüştü. Aşk olduğunu sandığı o duygu bir anda yok olmuştu sanki. O asla böyle şeylerden bahsetmemeliydi, aralarındaki şey masum bir sevgi olmalıydı. İki farklı insanın gerçek duygularının birleşmesi olmalıydı, bu tarz bir şey değil. Rain tamamen sarsılmış gibiydi, susmuştu ve şaşkın gözlerini karşısındaki birkaç saniye önce neredeyse hayatı kadar değerli olan bu insana çevirmişti. Şaşırmamalıydı, insanların hepsi aynıydı demek. Bunu şimdi daha iyi anlayabiliyordu, genelde erkekler, evet. Onların hepsi ayrı birer bencildi. Ağlamayacaktı, çünkü değmeyeceğini biliyordu ve bir şey için ağlasaydı bunun nedeni kesinlikle karşı cins olmazdı. Ağzını açtı ve kararlılıkla konuşmaya başladı.

"Sen, kendi amaçların için beni kullanamayacaksın. Aslında ne olduğunu biliyorum ve benim istediğim kesinlikle bu değil Joseph. Benimle gidebileceğin en ileri seviye dudaklarımız birbirindeyken bana sarılman olmalı ve eğer şu söylediğin olayı bu şekilde belirtmeseydin hala bir şansın olabilirdi. Buraya kadar getirdiğim için özür dilerim ama benim gerçekten gitmem gerek." Son cümlesiyle beraber sesi iyice titremeye başlamıştı. Bir zamanlar hayalini süsleyen, farklı olduğunu düşündüğü, hani o züppe ve kadın düşkünü genç delikanlılar gibi değil, kendisi gibi biri olduğunu düşünmüştü. Masumiyet sınırları içerisinde sınırları aşabilen biri olabileceğini. Demek bu da böyle olacaktı, Joseph, kafasında soru işaretleri oluşturup duran bu çocuğun, şimdi Rain'in kalbinde bir kırıntı kadar bile yeri yoktu. Sandalyesinin kenarına astığı çantasını omzuna geçirdi, masaya cebinden çıkardığı 10 doları koydu ve Joseph'in yüzüne bile bakmadan Riley's'in önüne park ettiği motoruna bindi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Riley's
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Brooklyn-
Buraya geçin: