Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Excuse Me

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Craig Justin Archman
St.Jude III.Sınıf
St.Jude III.Sınıf
Craig Justin Archman


Mesaj Sayısı : 1207
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : CJ, C., J.

Şöhret
Puan: 17

Excuse Me Empty
MesajKonu: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 12:27 am

Bu şık döşenmiş eski püskü mekanın içinde sadece beş kişinin oturduğu bir yuvarlak masa olması ne kadar çirkin bir görünüştü.. İnsanların uzaktan görünüşleri, ortama fazlaca ayak uydurduklarının en büyük kanıtı idi belki de.. Klimanın bile olmadığı bu yeri serinleten, etrafta ki açık olan beş altı camdan ibaretti. Herkesin alınlarından akan sadece sıcaktan mıydı? Yoksa hepsinin götünden akan terler, arada bir yüzlerinden de mi akıyordu? Sonuçta oynadıkları oyun %70 şans işi idi değil mi? Herkes birbirlerine o kadar nefret dolu bakıyordu ki. Buraya bir çocuğu getirseniz, bunlar birbirini öldürecek diyebilirdi. Ama onların asıl amacı Texas HoldEm Poker oynamaktan başka birşey değildi. Polisin çok fazla baskın yapması yüzünden olabildiğince farklı yerleri seçiyorlardı artık. NY'ye kırkbeş dakika uzaklıktaki bir ada da oynuyorlardı.. Cannor'un söylediği saçma bir istek üzerine kendilerini burada bulmuşlardı. Aslında hiç bir zaman buraya gelen biri değildi, Craig'in hayatı hep içki içmek ve karılarla dolaşmakla geçerdi. Ama neden bir farklılık yapmasınlar ki? Yanında Cannor olduğu sürece cehenneme kadar bile gidebilirdi. Sonuçta onu 4 senedir tanıyordu değil mi? Kendi kafasına daha yakın başka bir insan bulması imkânsız olurdu. O kadar riskli bir oyundu ki.. Bugün şansı yaver gitse bile, tüm parayı kaybedebilirdi. Aslında hayatı boyunca para sıkıntısı çekmemişti ama, yine de neden burda milyarlar kaybedecekti ki?

Yine de bu oyun akıllıların işi değildi değil mi?
'1.000.000 $ koyuyorum.' Hepsinin gözlerinin içine bakmak o kadar haz veriyordu ki kendisine.. Sonuçta hiç birinin kolay kolay girmeye cesaret edemeyeceği bir para dilimiydi. Ama sonuçta bu eli almaması için hiç bir sebep yoktu. Yerde ki iki as ve elinde ki iki as.. Diğer kartların Kırmızı Karo 9 ve Siyah Maça 8 olmasının hiç bir değeri olmaması ne kadar güzeldi değil mi? 'Özellikle senin girmeni isterim Cannor.' Arkasında ki sandalyeye o kadar rahat yaslanmıştı ki, biri girmese bile kafa da bir buçuk milyon doların sahibi olacaktı. Bu mükkemel değil miydi gerçektende? Kendini o kadar üstte görüyordu ki şuan.. Hayatı boyunca kaybetmeyeceği tek oyun olduğunu bildiği için miydi bu kıçını kaldıran..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.rpgturk.com
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimePtsi Tem. 26, 2010 1:53 am

Kumar tutkunlarının uğrak yerlerinden biri olan Bowery Ballroom NY polisinden uzakta rahat bir şekilde oyununu oynamak için gayet güzel bir mekandır. Keyifsiz bir hafta geçirmiş olan Connor kendine eğlence ararken, eğlence kendi ayağıyla gelmiş, mekanın sahibi büyük bahis döneceğini ve ensesi büyük kazların bulunacağını mesajla bildirmişti. Böyle bir ortama tek başına gitmek büyük bir aptallık olurdu herhalde. Bunu düşünen Connor yanına Craig'i de alıp masaya kurulmuştu önünde bir yığın pulla. Buraya gelenlerin konforuna uygun olarak yapılmış olan kumarhane kısmı oldukça rahattı; duvarlar tam bir esrarengiz havaya büründürülerek koyu kırmızı yapılmış, masanın tepesinden sarkan büyük avize ise odanın diğer bölgelerine oranla insanların yüzünü parlatıyordu. Bu sistemi sevmişti Connor, poker oynuyorsan sadece oyunculara odaklanmalıydın; oyunun kuralı buydu, herkes blöf yapar sen blöfü yemezsin. Bunun için tüm netlikle suratlar ortada olmalıydı. Kapıdan girmeden önce Craig'in kulağına söylediği şeyi hatırlıyordu Connor;

"Poker oynarken ilk yarım saatde yoluncak enayiyi anlamadıysan o kişi sensin demektir..." deyip gülümsemişti. Bu lafı bir filmde duymuştu yakın bir zamanda. Mantığı hoşuna giden çoğu söz aklında tutardı. Masanın başında dumanaltında kalmış odayı serinletmek içinn açılan camlardan gelen rüzgar yüzüne vururken o ağzındaki sigarayı küllüğe bırakıp içkisinden bir yudum almış ve tekrar dudaklarına yerleştirmişti sigarasını. Derin derin içine çekip bıraktıktan sonra rahatlığına kavuşan Connor oyunun başlamasını bekliyordu.

Beş kart ortaya kapalı bir şekilde dizilmiş diğer kartlar dağıtılıyordu. Eline gelen kartları açarak bakan Connor ele döperle başlamanın sevincini yaşarken Craig'in gözlerinde de aynı ifadeyi yakalamıştı hemen. Bu gece ikisinin de mi şansı yerindeydi; yoksa Craig'le mi kapışşacaktı. Bahisler konulup ilk iki kart açıldığında iki ası gören Connor hemen insanların yüzünü incelemeye başlamıştı. Yandaki adam biraz umutlanmış gibiydi, Craig ise rahattı.. Evet, işte bu.. Fazlasıyla rahattı Craig; ya elinde bir as daha vardı ya da düşük bir ihtimalle iki as. İkinci seçenek düşük olsa da Connor'ın gözünü korkutmuştu; kare ası döperle geçemezdi ya... Bahisler ortaya konulurken beş kişilik masadan birisi daha başdan pes etmiş, çekilmişti. Bir tur daha dönüp neler olacağını görmek isteyen Connor bahisi görerek geçirmişti bu eli sadece. İki kart daha açılınca kazanamayacağını düşünen Connor oyundan çekilmeyi düşünürken Craig'in attığı lafla gülümseyerek oyunda kalmaya karar vermişti. Pek kaybetmeyi sevmezdi ama bile bile de parasını çöpe atıyordu. Son kart açılmamıştı ama pek bir şey çıkacağını düşünmüyordu. Bahisler toplanıp son kart açıldığında bu sefer gözleri parlayan Connor olmuştu. Açılan son kart kız olunca eli birden güçlenen Connor Craig'in ortaya koyduğu bahsi ikiye katlayarak oyunda ağırlığını belli etmişti. Diğer iki kişi bu girişime görerek eşlik etmiş Craig'de gördükten sonra bahisler kapanmış, bütün eldekiler ortaya dökülmüştü. En sona kendini bırakan Connor "Hayat bir poker oyunu olsaydı, kadınlar en gereksiz kartlar olurdu.. Tamamıyla yalan .." deyip açmıştı elini. Elindeki iki kız ve masadaki bir kız ve iki asla elin sahibi olmuştu. Pulları önüne alırken kendinden emin bir gülümseme vardı yüzünde...Craig'e bakrak "Asla sonunu bilemezsin.." dedi kendinden memnun bir şekilde pullarını dizerken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
St.Jude III.Sınıf
St.Jude III.Sınıf
Craig Justin Archman


Mesaj Sayısı : 1207
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : CJ, C., J.

Şöhret
Puan: 17

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 1:21 am

Connor'un gülümsemesi ile birlikte işlerin terse döndüğünü anlayabilmişti. Sonuçta onu uzun zamandır tanıyordu ve onun hakkında çoğu şeyi daha bakışlarından anlayabilirdi. Sonuçta aralarında hiç bir zaman paraların lafı olmamıştı değil mi? Etrafta ki kırmızı perdelerin kanayıp üzerine doğru hızlı bir şekilde aktığını görmüştü ani bir göz yanılmasıyla.. N'oluyordu ki kendisine? Sadece minik bir parayı kaybettiği için miydi bu saçma hanisülasyonlar? Herşeyin etraflarında döndüğü geniş bir oda da , yeşil renkli kalın bir çarşafın ve masanın ortasında ki ağır pulları taşıyan bir masa.. Ne kadar ironik bir durumdur. Herkes birbirinin yüzüne blöflü bakıyordu. Connor'un ilk başlarda ki umutsuz ifadesine bakılırsa, eli son kartla çevirmişti. Yüzünde ki hain gülümsemeyi yok etmemiş, sanki eli kazanmış gibi rahat hareketlerle bakıyordu etrafına. Herkesin gerginliği ve sadece üç kişinin sona kadar gelmesi oyunu iyice heyecanlandırmıştı. Son kalan üç kişinin de birbirlerine ters bakması o kadar haz veriyordu ki Craig'in içine.. Connor'a pek fazla takmasa da, diğer adamın kazanma ihtimali %20'de olsa hala vardı. En yakın dostların bile bu yuvarlak masa da birbirlerine düşman olmasının sebebi neydi acaba? Paranın kokusu, arkadaşlıkları neden bu kadar bozabilirdi ki? Oyunun dışında ki herşeyi o kadar fazla düşünmeye başlamıştı ki.. Artık iyice saçmaladığının farkına varmıştı. Ama oyunun zaten sonuydu artık! En cesaretli kişi açacaktı artık kartını. Craig, bu konularda her zaman kendini geriye çekmekten haz duyardı. Connor'un bu konularda ne kadar atılgan olacağını bildiği için ilk onun davranacğını tahmin etse de, diğer adamın da ne kadar yılışık biri olduğunu tahmin etmek zordu değil mi? İnsanların işine karışmayı sevmezdi ama yine de burası fazla basık olmamış mıydı? İçeride ki klimalar neden çalışmazdı ki? 2010'daydılar ve teknoloji akıllarının alamadığı kadar fazla ilerlemişti..

'Hayat bir poker oyunu olsaydı, kadınlar en gereksiz kartlar olurdu.. Tamamıyla yalan .. Tam da düşündüğü gibi bombayı Connor patlatmıştı! Yerde ki son açılan kız ile elinde ki iki kız sayesinde eli almıştı! Craig'in gülümsemesi eskisi kadar net olmasa da, yine de Connor'a ettiği küfürler sayesinde rahatlamayı başarıyordu. Onu tebrik edecek kadar düşmemişti ama istifini bozabilirdi! Aldığı para büyük bir mevlaydı ve gerçekten hatrı sayılacak şekilde yüksek bir paraydı. Herkesin yüzünde ki sahte üzülme ifadeleri hiç inandırıcı değildi.. Hepsi yarın hesaplarından aynı mevlada paralar çekip buraya geleceklerdi. En güzel kazanılan şey, kara paradır sözünün doğruluğu da burdan geliyordu belki de.. 'Asla sonunu bilemezsin..' Pulları düzeltirken iğneliyici sözlerinin Craig'i etkileyeceğini falan mı düşünüyordu? Oranın çıkışında o parayı birlikte yiyeceklerini mi unutuyordu? Ya da insanları mı inandırmaktı amacı? Şu an buna odaklanacak değildi zaten! Yeni açılacak eli mutlak kazanmalıydı. Yoksa ailesi bakımından başı büyük bir belaya girecekti.. Ailesine, kendime araba aldım diye yalan da atamayacağına göre, olacaklardan kendisi bile sorumlu olmazdı.. Olacakları gözünde canlandırdığında, yüzünde ki korku çok daha hat saffalara ulaşmıştı.. Connor, paraları dizmekle uğraşırken ; Diğer insanlar birbirlerine hüzün ve biraz da sinir ifadesi ile bakılıyordu. Onlara göre, torunları yaşında ki bir veletin bu kadar para kazanması pek de doğal değildi.. Hem de son kartla eli çevirmesi hiç doğal değildi. Craig bu işlerden biraz anlıyorsa ki babası sağolsun küçüklüğünden beri bu işlerdendi, kendilerinden işkillendikleri açık ve netti.. Craig hiç bir şekilde kendini bozmadan yeni oyunu başlamasını bekliyordu. Connor'ın oyuna hile karıştırmaması için dua ediyordu.. En küçük bir açık verirlerse, NY'e kadar kıçlarında markalarını rüyalarında göremeyecekleri kalaşnikoflar patlayabilirdi..

Aradan geçen kısa sürenin ardından sonunda yeni oyun başlıyordu. Craig'in tek ümidi bu eli de Connor'ın almaması idi. Oyuna hile karıştırdıklarını düşünüp herşeyi alt üst edebilirlerdi. Aslında paraları ceplerinde kalırdı ama minimum iki saat boyunca yaşayacakları korku onlara aylarca yeterdi. Connor'a hiç bir şekilde hiç birşey anlatamaması o kadar kötüydü ki.. Kartların dağılması ve pulların oyuna tekrardan sokulması ile beraber, yeni bir heyecan başlamıştı. Masada ki herkes bir el önceye göre çok daha fazla dikkatli oynuyordu. Tüm masa Craig ve Connor'da ki hileyi bulmak için uğraşıyordu sanki.. Herkes oyuna girmeye devam etse bile, dikkatli ve bakışları başka bir yerdeydi. Bu hem kazanmayı kolaylaştırıyor hem de onların dikkatini başka bir yere çekiyordu. Connor'un herhangi bir hileye bulaşmamasını temenni ederek geçirdiği ilk dakikalardan sonra farketmişti işlerin, bir el öncesine göre kendisinde daha iyi gittiğini. Elinde ki Siyah 10'lu ile As ve yerde ki ilk iki kartın Q ve K olması herşeyin bir J'ye bakmasına kalıyordu.. Neden bir Flush Royal olmamalıydı ki? Bugün diğer gönlerine göre daha süper bir gün geçiyordu gerçekten de.. Son üç kartın ne olduğu önemli değil, sadece bir J tüm herşeyi bitirirdi.. Tekrar neden riske girmiyordu ki? Elinde ki son 100.000$'ı da koyarsa ne olacaktı? Kaybederse de herşey gidecekti, koymassa da ailesi zaten hesabında ki paranın neden bir anda azaldığını soracaktı. O yüzden riske girmekten başka hiç bir çaresi olmayacağını biliyordu.. Hemen yanında duran pulların hepsini ileri iterek oynadığı rus ruletinin ilk boş ateşini atmıştı.. Şimdi sıra son iki karttaydı.. Kartları dağıtan adam, son iki kartı da açmıştı.. Bang! Silah ikinci kez onlarda patlamıştı.. Ayrıca bu sefer Connor'da ve diğer kahpelerde de patlamıştı.. Flush Royal, bebekler gibi önünde yatıyordu.. Son iki kart ne olursa olsun, paranın hepsi onun gibi gözüküyordu..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.rpgturk.com
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 2:13 am

Eli son anda Connor'a kaptırıp masaya o kadar para bırakmak Craig'e elbette koymuştu ama soğukkanlı bir yapıya sahip olması bunu pek çaktırmamasını sağlıyordu. Ailesi kaybetmesi durumunda bu paranın hesabını soracaktı elbette ondan ama Connor'ın pek öyle bir derdi yoktu. Mead Endüstrilerinin tek veliahtı olmak ona böyle bir avantaj sağlarken, babasının Ryan Mead olması ise ona paha biçilemez bir özgüven yaratıyordu. Ryan Mead her ne kadar oğluna pek sevgi göstermese de desteğini her zaman hissettirmiş, dilediği gibi at koşturmasına izin vermişti. Sonuçta tüm bu zenginlik onun için varolan bir şeydi. Connor'ın bunun farkında olması ona müthiş bir hareket sahası kazandırıyordu. Hesaplarına pek kontrollü olmayan bir şekilde para akışı sağlanıyordu; bu sayede Connor Mead olmuştu... Bu sayede bu masada oyun oynayabiliyordu şuan, yaşlı kurtlara karşı iki genç meydan okuyordu ama bu gece nasıl bitecek ikisi de pek bilmiyor gibiydi. Connor'ın şansa bala eli almasıyla düşen suratlar ve edilen küfürler ortamı hareketlendirmişti biraz, en azından oyundaki konsantrasyon ve sessizlik yoktu. Biraz gerilmiş miydi ne burası? Connor pullarını dizip insanları süzerken Craig'le bir an gözgöze gelmişti. Kalkan kaşının bir manası mı vardı yoksa? Şüpheyle kaşlarını çatarken daha elin başlamamasını fırsat bilen Connor Craig'le göz temasını kesmeden soru soran bakışlar yöneltti ona. Gözünü diğerlerine kaydırdığında sorunun ne olduğunu hemen anlayan Connor arkasına yaslanarak ışığın yüzüne vurmasını engelleyip rahat bir şekilde içkisini yudumlamaya çalıştı. Rahat mı? Unutuyordu herhalde; bu adamlar NY'un karanlık yüzüydü ve yüzlerindeki şüpheci ifadeye bakılırsa Connor'ın ve Craig'in hille yaptığını düşünüyorlardı. Kartlar dağılmaya başlayınca tekrar masaya doğru eğilen Connor ağzında biten sigarasını tablaya bırakarak kendi kendine "hadi bakalım.." diye söylenmişti elindeki iki kartı açarken. Bugün fazla şanslıydı belki de; elindeki kartlar büyük kartlardı, kupa kızı ve kralı.. Elindeki kartları kapalı bir şekilde yere koyarken yüzü gülüyordu diğer gergin şişman tosbağalara oranla. Tabakasına giden elini süzüyordu yanında oturan gözlüklü adam, hille yaptığından çok emin gibiydi Connor'ın. Adamın yüzüne pis bir bakış fırlatan Connor içten içe cesaretinden dolayı kendini ilk tebrik edip arkasındaki kaslı adamın gerilmesiyle küfür ederken bir sigara daha yaktı gerginliğini atmak için. Ama pek bir çare olmuyordu bu sefer, sağlam bir ot gerekliydi zihnini boşaltmak için.

Bahisler açılıp herkes parayı koyduktan sonra açılan ilk iki kart Connor'ın yüzünde kayık bir gülümseme oluşmasına neden olmuştu. Açılışı döperle yapmak iyiydi elbette; bir sonraki tura geçerken bahsini biraz daha artırmıştı potu büyültmek için, ortadaki parayı kazanacaksa az bir miktar olmamalıydı. Bir King'le elini güçlendirmenin güzel olacağını düşünürken bi iki kart daha açılmış yerde bir koyu joker çıkmış yanında da kırmızı bir onlu çıkarmıştı. Kartların açılımından sonra Connor'ı bir düşünce almıştı elbette. Döper... pek güvenilecek bir el gibi gelmiyordu Craig'in yüzüne baktıkça; sağlam duruyordu, diğerleri -yaşlılıktan mı nedir?- lıpır lıpır ter dökerken genç delikanlı da kaygıdan eser yok gibiydi. En azından oyundan önceki bakışları yoktu; sakın bir şey yapim der gibi bakıyordu Connor'a, sanki öyle bir halta burada kalkışacak kadar aptalmış gibi... O kadar kazanmışken geri vermenin mantığı yoktu. Bu parayla çıkışta iyi bir gece geçireceklerdi, Craig'le öyle bir anlaşmaları vardı. Zaten birden artan para küçük çocuklarından şüphe etmelerine neden olurdu; en iyisi yemekti. Zekasını kullanan Connor, son bahse kalmadan oyundan çekilip arkaya doğru kaykıldı sandalyesiyle. Cin gibi onları süzen kurtlara gülümseyerek bakarken aslında çok da doğru bir şey yapmadığını anlıyordu. Adamların ellerine onları delik deşik etmek için sebep veriyor gibiydi, belki de bu kadar özgüven iyi değildi. Rahatsız bir şekilde kıpırdanarak kıravatını düzeltip Craig'i izlemeye koyuldu. Eller epey sağlamdı anlaşaılan ondan başka geri çekilen olmamıştı. Pot kendini katladıkça katlıyordu, ortadaki pullar baya iyi bir yığın oluşturmuştu; Craig'e biraz önce kaybettiğini geri vermese de ona yakın bir miktar kazandırıyordu. Bütün bu gerginliği kendi kıyısında izleyen Connor gözlerini birindne birine çeviriyordu. Son kart açılıp da eli Flush Royal'la Craig alınca masada bir hareketlenme oluşmuştu tekrar. O sırada konuşmaya başlayan Connor o geceki en büyük hatasını yapacaktı az sonra. Bir fitili ateşleyip yutacaktı; "Huww, güzel eldi beyler ama anlaşılan bugün şansız gününüzdesiniz." deyip sandalyesinde sallanırken aralarından biri birden elini masaya vurmuş ve "Belki de siz gereğinden fazla şanslısınızdır." diye söylenmişti dişlerini gıcırdatarak. Sandalayesinin arka ayakları üzerinde duran Connor birden öne düşerek büyük bir gürültü çıkarmıştı. Bakışlarını adama çevirirken "Evet, belki de şanslıyımdır.." dedi kısık sesle ve diğerlerini de süzdü. Kapının köşesinde duran mekan sahibine tek kaşını kaldırarak bakınca adam gözleriyle işaret verip gitmişti, geri geldiğinde öksüren adam pulları paraya çevirdiğini anlatıyordu Connor'a belli bu masadan kalkarken koşarak kalkacaktı. Bunu Craig'in de anladığına emindi, bakışlarını ona çevirdiğinde aynı soğukkanlılığını sürdüyordu..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
St.Jude III.Sınıf
St.Jude III.Sınıf
Craig Justin Archman


Mesaj Sayısı : 1207
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : CJ, C., J.

Şöhret
Puan: 17

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 4:06 am

Son iki kart kala Connor kendini oyundan çekmişti ki bu aslında ikisi içinde bu ayın en büyük gafı olarak hafızalarda kalacaktı.. Adamlar zaten kendilerinden kuşkulanırken, Connor nasıl olurda oyundan çekilirdi ki? Bu eli kendisi kazanırsa ki, Connor çekildiğine göre %90 ihtimal öyle olacaktı. Adamlar tamamen hile olarak düşünecekti. Connor'un oyundan çekilmemesi halinde, kendilerini savunma durumu olabilirdi. Ama bunun dışında hiç bir şansları yoktu ve bu o kadar kötü geliyordu ki insana. Kartları dağıtan kişi yerde ki son kartı açtığında elin kazanını Craig olmuştu. Aslında buna sevinmesi gerekiyordu, her normal insan gibi! Ama Connor'un son yaptığı oscarlık olay yüzünden, zaten diğerleri tarafından havaya ateş açılarak kutlanacaklardı.. Craig için terlemeler başlamıştı. Üzerinde ki ceketi , terlemeden mi yoksa birazdan koşturacakları için mi çıkarıyordu kendisi bile emin değildi. Yüzleri buruş buruş olan bu adamların kendilerine bakışları hiç hoş değildi.. İçeriye girerken kendilerini karşılayan adamın içeri gitmesi ise en korktuğu sahne olmuştu.. Tepelerinde duran izbandutlar, yaşlı adamlar, içeriye giden adam. Aslında beklediği sahneler tek tek gerçekleşecekti. Ama bulundukları durum yüzünden Connor'a hiç birşey söyleyemiyordu ve de bu durum şu an o kadar zora sokuyordu ki ikisini de. Connor'un babası yüzünden bu durumlara alışık olduğunu biliyordu, ama yine de bu kadar derinine ne kadar hazırlıklı olacaktı bilmiyordu. Craig, ailesi yüzünden en başından beri bu durumlara alışıktı zaten. Babası eski bir kumarhane zengini olarak gelmişti bugünlere. Burdaki adamlar onu tanısa, hayatları kurtulurdu ama evde cenazesi hazırlanırdı.. Babası hiç bir zaman böyle bir ortama girmesini istememişti. Artık yapacak hiç birşey yoktu. Bu saatten sonra herşey olup bitecekti. Arada bir Connor'a kesik bakışlar atarak olayı anlamasını umuyordu. Çünkü aniden masadan kalkıp koşarsa, Connor'un orda kalmasını asla istemezdi. "Belki de siz gereğinden fazla şanslısınızdır." 'Sonun beklenen patlama, sağ köşede ki ihtiyar amcadan gelmişti bile.. Connor sert bir sandalye hareketi ile aşağıya inip çıkardığı ses, belki de birazdan patlayacak silah seslerini işaret ediyordu. Craig, uzun süre sonra ilk defa korktuğunu hissetmişti.
Burda onun canını en çok yakan şey, ne para kaybetmesi ne de kazanması olacaktı İçeriye giden adam, uzunca bir süre sonra dönmeyi başarmıştı. Craig, bu adamın içeriye para için gitmediğin en başından beri bildiği için, artık olaya bir el atma zamanının geldiğini düşünüyordu. Aslında bir boşluk bulup, polisi çağırabilselerdi. Herşey ortaya çıkar ama en azından hayatları bağışlanabilirdi.. Şu an hayatları Connor'a bağlıydı. Aslında burada yapılacak şey belliydi. Ama Connor'un kendilerini buraya getirmesi yüzünden, çıkartmasını da kendisi başarabilmeliydi. Craig daha şimdiden buradan kurtulurlarsa Connor'a yapacağı işkenceyi düşünüyordu..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.rpgturk.com
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 2:53 pm

Ortam gerilmişti iyice, arkasında duran kaslı herif her an Connor'ı kollarından yakalayıp onu etkisiz hale getirebilir ve paşa paşa kazandığı paraları vermesini sağlayabilirdi. Paraları vermek değilde çekeceği işkence gözünü korkutuyordu Connor'ın. Craig'e bakınca da görüyordu endişeyi. Yeni bir elin başlamamasının bir nedeni mi vardı acaba yoksa paranoyaya mı bağlamıştı Connor? Yok, yok kesinlikle haklıydı, parçalanmış bir leşe bakan kuzgunlar gibi bakıyorlardı iki gence odanın kurtları. Durumun kurtuluşunun olmadığını anlayan Connor hemen bir şeyler düşünmeye başlamıştı ya da doğaçlama yapacaktı, bir şekilde ikisini de sağlam çıkarmalıydı buradan; zaten çıktıktan sonra kesin Craig başını yiyecekti Connor'ın. Burada hiç olmamaıs gereken Craig'e gözlerini dikip olabildiğince kalkıp dışarı çıkmasını söylüyordu gözleriyle ama anlatabiliyor muydu derdini, orası muamma. Sonunda Craig yerindne kalkınca kendi kendine bir oh çeken Connor onun ceketini çıkarıp tekrar yerine oturduğunu görünce büyük bir hayal kırıklığına uğrayarak stresten hafifçe terleeyn yüzünü ovuşturdu. Burası çok sıcak gibi geliyordu şimdi ona da ve sessizlik, bu ölü sessizlik canını sıkıyordu genç adamın. Kartları dağıtan adama bakarak sinirle "Ne bekliyorsun?" diye sordu cevabı bilse de. Connor'ın arkasında duran adam kıpırdanırken onun sahibi elini kaldırarak "Hayır, hayır.. Genç adamlar bence bize paramızı fazlasıyla ödeyecekler, onları öldürmemizin mantığı yok.."dedi gülümseyerek ama sesindeki korkutucu ton ve diğer adamların pis sırıtışları bunun bir şaka olmadığının göstergesiydi. Aha, işte oyun başlıyordu şimdi asıl, tehditler savrulmaya başlamış ve blöfler ortaya konulmuştu. Connor küçük bir yutkunmanın ardından tekrar gözlerini Craig'e dikip "artık s*ktir git " diye bağırmak istiyordu. Ama onun anladığını göremiyordu pek. Belki de anlamıştı ve birazdan kalkacaktı, her an bunun olmasını bekliyormuşcasına hareket ediyordu Connor. "Ah, elbette.. Zaten kan beni tutar, buna hiç gerek yok.." dedi yüzünü ekşiterek aldıkları karı masada bırakmaya razı gibiydi Connor, yatırdıkları parayı kurtarabilirse ne ala...

Kendisi için önemli değildi elbette ama boş boşuna neden kazandığı halde para bıraksın ki masada. Gözden çıkardığı zaten o para değildi umrunda olan, kazanmışken mağlub görünmek pek hoş değildi onun için. Buranın sahibi Rus asıllı bir herifti; Nikolas Vladimir.. Kumarhane aleminde en çok sözü geçen herif oydu ve hiçbir zaman açtığı oyunda hile yapılmasına göz yummazdı. En az masadakiler kadar belalıydı ve haksızlığa göz yumacak bir tip değildi. Bu yüzden bu kadar büyük bahislerin döndüğü masalar açıldığında oyunu kendi gözleriyle izlerdi. Connor'la göz göze gelen Nikolas yabancı olmasına rağmen düzgün aksanıyla her zaman dikkatini çekmişti Connor'ın; "Sakin olun beyler, torunlarınıza yenilmek pek hoşunuza gitmese de çocukların bir yanlışı yok.." diye Gençlere arka çıkınca Connor'ın gözleri parladı ilk. Masanın en güçlü eli olduğu belli olan ve her zaman kendisi konuşan herif yine söze dalmıştı Connor'ın arkasında köpeği parmaklarını çıtlatırken. Adam konuşmaya başladığında Connor kaçamak bakışlarlar yandan yandan kesiyordu arkadaki herifi, "Korkmuyorum.." diye kendi kendine güç veriyordu içinden. "Bizi soymaya geldikleri apaçık ortada Vladimir, bunun yalan olduğunu söyleyemezsin...Her şeyi ayarlamışlar, bu kadar imkansız kağıtlarla iki el üst üste oyun kalmaz masada." dedikten sonra. Connor gözlerini direk Vladimir'e dikmişti. Kafasından geçirdiği şey de tam buydu; "eyvah eyvah, bunlar birbirlerini yiyecek.."

Vladimir'in gözleri sinirle parlarken Connor'ın gözleri kurtuluşun çağırısıyla parlıyordu; çanta koridorda onu bekliyordu, olaylar kızışınca aradan Craig'i de alıp sızışacaklardı. Vladimir konuşmaya başladığında yaşlı kurta acımaya başlamıştı Connor; "Benim kumarhanemde, benim masamda ve benim adamımın hile yaptığını mı söylüyorsun Collins? Canına mı susadın?" derken sesi gayet ciddi bir şekilde çıkıyordu. Etraflarını saran adamların ellerindeki silahlarda ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu zaten. Etraflarını saran ruslar her birinin başına silahı dayarken Craig'e bakan Connor onun şuan kendisine sövdüğünü gayet iyi biliyordu. Durumu toparlamak için konuya alelacele dalan Connor "Bence söylemek istediği şey bu değildi öyle değil mi Collins?" diye sormuştu yeni adını öğrendiği herife bakarak "Sadece çok para kaybetmek fazla koydu sanırım Vladimir, bu metal şeylere gerek yok.. Halledebiliriz aramızda.." diye bir öneri sunmuştu ortaya silahın soğunu kafasında hissederken ama Vlaidmir'in pek dinleyecek hali yok gibiydi. Bakışlarını Craig'e doğru çevirerek "Bir şey söylesene artık, s*çtık sıvıyoruz." diye bakıyordu. Vladimir tekrar konuşmuştu ama bu sefer rusça konuşmuş adamlar geriye çekilmişti. "Bana meydan mı okudun az önce Vladimir, hem de üç günlük p*çler için?" diye konuşunca Collins denen adam, Connor artık bu işin yokuşa sürüldüğünü anlamış, hiçbir çıkar yolu kalmamıştı. "Ben işime bakarım Collins, sende oyununa baksan iyi edersin." demişti Vladimir, sözlerine devam ederken diğerlerine de hitap ediyordu;"Hepiniz iyi biliyorsunuz ki benim mekanımda benim kurallarım geçerli." ..

Şimdi ne olacak diye hayretle milleti izliyorken Connor tartışan ikiliden ve Craig'den olabildiğince kaçınıyordu. Gece gece başlarına bir sürü iş açmışlardı ve bu gerginlik nasıl kurtulacağı hakkında bir bilgisi yoktu Connor'ın. Rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdanan Connor "Pekala, oyun bittiyse biz de artık kalkalım" dedikten hemen sonra Craig'le birlikte ayaklanan Connor "Sizinle oynamak çok zevkliydi beyler, hepinize iyi geceler.." deyip kapıya doğru yönelicekken Craig'i bir adam omzundan yakalayıp durdurunca Connor'da istemsizce durmuş şimdi olacakları izliyordu. Umarım aptalca bir şey yapmaz diye düşünürken lafa atladı hemen "Vladimir, o gitse iyi olur dostum yoksa hepimizin işi biter.." diye sözüne devam ederken olan olmuştu bile..

Connor Düşünce
Connor Konuşma
Vladimir Konuşma
Collins Konuşma
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
St.Jude III.Sınıf
St.Jude III.Sınıf
Craig Justin Archman


Mesaj Sayısı : 1207
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : CJ, C., J.

Şöhret
Puan: 17

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 12:34 am

İkisi de birbirlerine ters ters bakarken ne kadar ilerleyebileceklerdi ki? Craig'in saçma sapan hareketleri; Connor'un karizmatik duruşları birazdan olacakların belki de ilk roundu gibi gözüküyordu. İkisi de ortamın gideceği yeri merak ettikleri için burada mı duruyorlardı? Aslında Craig Vladamir'in ne yapacağını merak etmiyor değildi. Eğer diğerleri gibi oda kendilerinden şüphelenirse o zaman sonuçları kötüydü.. Aslında buradan kurtulmalarının yolunu biliyordu! Ama yine de burada durup olacakları bekleyecekti. Connor'un arkasında ki izbanduta kurmaya başlamıştı birazda, geldiklerinden beri itici bakışları o kadar sinir etimşti ki kendisini.. Şu an herşeyden önemli oydu ve başka kimseyi de düşüncek durumda değildi. Bir an önce nasıl olursa olsun bu durumdan kurtulmaya odaklamıştı kendisini! Ama gitmeyecekti, aslında gitmek isteseler bile bırakmayacaklardı. Connor'un gerginlikten sert bir lafı arkasındaki izbandutun hareketlenmesine sebep vermişti. Craig'de onunla birlikte hareketlenirken, ikisini de köpeğinin sahibi durdurmuştu.. 'Hayır, hayır.. Genç adamlar bence bize paramızı fazlasıyla ödeyecekler, onları öldürmemizin mantığı yok.' Craig istifini bozmadan oturduğu sandalye de o kadar soğukkanlı davranıyordu ki. İçinde ki korkunun hala nasıl dışarı çıkmadığını ki bu anca kıçtan akan terle olur, kendisi bile bilmiyordu.. Connor'un tepkisine gülmemek için kendi ayağına basması ironi miydi? Yoksa kendi hayatını sevmesi ile ilgili bir durumdu? Connor'un bakışlarından içinde ki tedirginliği anlayabiliyordu. Aslında haklıydı da, burada olan şeyler pek de normal şeyler değildi..

Onun dışında ikisinde de kazandıkları parayı alamayacak olmanın hüznü vardı. Aslında bunlar dışında biraz da kavga olmaması hüznü içini burkuyordu. Burda ki konu biraz karışmadan ikisinin de burdan çıkma ihtimali yoktu. Connor'un pek bir planı olduğunu düşünmüyordu aslında. Connor'un şu dakikaya kadar bir plan yapmamasının sebebi ne olabilirdi ki? Şu an düşündüğü hiç birşey onu Connor'un düşündüğü yola çıkaramıyordu. Masadakilerin metal silahları, Vladimir'in koleksiyonu; Buranın dışında ki adamlar, ve şu köpekçik.. Burası gerçekten kötü kokmaya ve biraz da kan olmaya başlamış gibiydi.. Vladimir'in diğerlerine göre daha sakin ve olgun yapısı içine birazcık su serpse de diğerlerinin de bundan kalır yanı yoktu aslında.. Diğerlerini dinledikten sonra, buruşuklardan birine söz vermeden kendisi girmişti bu sefer..
'Sakin olun beyler, torunlarınıza yenilmek pek hoşunuza gitmese de çocukların bir yanlışı yok...' Evet! Yanlışları yoktu! Hatta onlar saat onda yatan çocuklar gibiydi. Dışarıdan hiç birşeyden korkmayan yapısı, içeride ise heran altına yapabilecek biri gibi durması ne kadar kötüydü oysa ki.. Connor'ın kendi içinde yaşadığı savaşta hafife alınacak gibi değildi.. Zaten ortam da Craig ve Connor hariç herkes birbirine ters bakıyor idi. Craig'in ağzından şimdiye kadar bir tek laf çıkmamış sadece ortamda olacakları düşünüyordu. Ölmeleri için o kadar fazla sebep vardı ki ortamda, Vladimir olmasa şu an kafalarına gözlerine 10 veya 15 tane kurşun yemişlerdi.. Bizi soymaya geldikleri apaçık ortada Vladimir, bunun yalan olduğunu söyleyemezsin...Her şeyi ayarlamışlar, bu kadar imkansız kağıtlarla iki el üst üste oyun kalmaz masada Ortam iyice sevdiği bir hale geliyordu. Bunlar en fazla yarım saat içinde birbirlerini yerlerdi. Connor'un gözlerinde ki umut ışığı ile birlikte kendisinde de bir umut oluşmuştu. Belki de gerçekten kaçabilirlerdi burdan..

Ortamın fazla gerildiği dakikalarda şu buruşuk suratlı herif, ortalığı karıştırmak amacıyla daha da üstüne gidiyordu Vladimir'in. Tanrım! Bunlar illa ki silah seslerinin mi çıkmasını istiyorlardı? En küçük bir çatışma bile burayı tamamen yok edebilirdi. Durumun kötü tarafı ne Connor'da ne de kendisinde onları savunabilecek bir silah yoktu! Olsa bile ne kadar kullanabilirlerdi ki? İkisinin de en iyi bildiği ve tek bildiği iş KADINLARDI! Gerçekten şu an hepsinden vazgeçip bir şekilde burdan kurtulmak istiyordu. Connor'unda bunu düşünmesini umuyordu çünkü potansiyel sapıklığını düşününce bu ortamda bile birini hayal ettiğini düşünmek zor değildi..
'Benim kumarhanemde, benim masamda ve benim adamımın hile yaptığını mı söylüyorsun Collins? Canına mı susadın?.' İşler iyice karışacaktı bu apaçık ortada olan birşeydi. Hiç birşey olmamış gibi yaktığı sigarası ile ortamı çok rahat bir şekilde izliyormuş gibi görünmek istiyordu. Çünkü en küçük bir tedirginlikte onları burada ezebilirlerdi. Viskisinden aldığı küçük bir yudumla gözleri Vladimir'e dönmüştü. Birazdan minimum çıkabilecek kavgayı düşündüğünde, aralarından sıvışma ihtimalleri %20'den fazla değildi. Çünkü onların savaşlarında masanın altında saklanmakla meşgûl olacaktı ve belki de geceyi polis karakolunda bitireceklerdi. Aslında onu düşündüğünde, burada ölmek onun daha çok hoşuna girdi. Çünkü babası tarafından öldürülmektense, burada ölmek öbür tarafta cezası daha az olan bir yöntemdi Craig'e göre.. Connor suskunluğunu biraz daha koruduktan sonra konuşma kararı almış olacaktı ki hızlı bir hamle ile ortalığı yatıştırmaya çalışmıştı.. Kendisine o kadar ters gözle bakmıştı ki, ne demek istediğini anlıyordu. Ama en küçük bir sözde tüm oklar üzerlerine çevrilirdi.. Babasından gelen özellik olacaktı ki, hiç bir zaman alttan alan bir karaktere sahip değildi. Bu yüzden başını çok kez belaya sokmuştu. Susmak şimdilik kendisi için en akıl kârı durum gibi gözükse de, Connor tarafından boğazlanmak istemiyorsa, birşeyler söylemeliydi. Yine de biraz beklemenin kimseye zarar vermeyeceğini düşünerek, viskisinden bir yudum daha almıştı..

İçerisinin her dakika gerginleşmesi, Vladimir ve Collins'in arasında ki ağır çarpışma. Gerçekten ortalık iyice gerginleşiyordu ve Craig ile Connor ise bir salak gibi bunu izlemekten başka hiç bir bok yapmıyorlardı. Aslında ikisinin de hoşuna mı gidiyordu böyle sadistçe bir sataşma filmi? Üç can haklı yoktu ve tek kurşun beyinlerinin herhangi bir köşesine saplanabilirdi! Yüzüne yaydığı bir gülümseme ile önünde duran sigarasından ağır bir duman aldı.. -ki şuan cidden sigaranın yarısını çektim içime , ne hayvanım. o.o- Vladimir'in ve Collins'in birbirlerine karşı olan atışmaları biteceğe benzemiyor hatta ve hatta daha da ileriye gideceğe benziyordu.. Collins'in kendilerine de sataşan sözleri Craig'i sinirlendirse de yine de kendine hakim olmalıydı. Artık korkusu geçmiş sadece olanları izliyordu. Vladimir'in arkalarında oluşu, kendisine özgüven verse de yine de fazla uçmamalıydı değil mi?
'Ben işime bakarım Collins, sende oyununa baksan iyi edersin. Hepiniz iyi biliyorsunuz ki benim mekanımda benim kurallarım geçerli' Yüzünde ki netlik ve gerçekçilik ifadesi o kadar iyidi ki.. Bu adamın nasıl bugünlere geldiğini tartışmak bile mantıksızdı aslında. Connor'ın ortada ki durumu anlamış olmasından olacak ki 'Sizinle oynamak çok zevkliydi beyler, hepinize iyi geceler.' Yaklaşık kırkbeş dakikadır konuşmama rekorunu devam ettirmekte kararlıydı ve Connor'ın arkasından oda kalkmış yavaş ve kendinden emin adımlarla ilerlemeye devam ediyordu. Connor ile arasında en fazla iki metre varken, arkasından hissettği bir el ile mesafe açılmıştı. Olduğu yerde durup, hiç bir hareket yapmadan kaskatı kesilmişti bir anda. Connor ne olduğunu anlamış olacaktı ki, kendisinin bırakılması konusunda Vladimir'i ikaz etmişti. Ellerini cebinden çıkartmadan ani bir dönüş ve sert bir kafa! Adamın yere düşüşünü izlerken kendinden geçmiş gibi gözüküyordu.. 'Adamlarını üzerimden çek Collins! Arkanda ki köpekle birlikte bu mekâna içi doldurulmuş hayvanlar gibi asılmak zorunda kalmayın! 'En sevmediği şey, tanımadığı biri tarafından kendisine dokunulması idi ve böyle bir ortamda iyice tahammül edemez bir hâl almıştı. Üstünde ki yeleği tekrar eskisi gibi düzgün hale getirdikten sonra ellerini cebine atıp, hızlı adımlarla Connor ile arasında ki mesafeyi kapatmıştı.. Eli ile gidiyoruz anlamında işaret yaptıktan sonra, arkasına bakmadan ve rahat adımlarla çıkışa doğru ilerliyordu. Aslında Connor'dan beklediği fitil ateşini kendisinin yakması ironik bir durum olarak görünse de; Asla kurallarından taviz vermemliydi! Sonuçta bugün tavizlerinden verir, yarın da hayatından değil mi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.rpgturk.com
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 2:14 am

"Uwww.." diye bir tepki göstermişti Craig'in adamın burnuna kafa atmasıyla yüzünü ekşiterek Connor. Craig'e bakarak "Bu hiç hoş değil, hiç ama hiç hoş değil.." dedikten sonra Craig'in yersiz tehditlerinin ardından mekandan çıkmak için hazırlanan Craig'in işaretiyle harekete geçip onun peşine takılacaktı. Ondan önce salona tekrar bir göz atıp Vlaidmir'in yanına giderek "Sağol Nikolas, başka bir gece görüşürüz.. Bu iyiliğini babama elbetteki bildiricem." deyip o sert mizaçlı herifin göğsüne dostça iki kere vurup şaşkınlıkla yerlerinde kalmış adamlara bakarak "Sanırım artık gitsem iyi olur, görüşmek için acele etmeyin beyler.." derken onlarıın toparlanmaya başladığını görerek yerinde tam tur dönüp Craig'in peşine takıldı hemen. Hızlı adımlarla ilerlerken koridorda onu deri bir çantayla bekleyen Vladimir'in hazırlattığı parayı da almış kısa sürede yakalamıştı Craig'i. Merdivenlerden aşağıya inerken onu kolundan yakalamış ve "Sen canına mı susadın, o adamlar iş adamımı sanıyorsun.. Hepsi mafya üyesi onların bilmem farkettin mi?" derken gözü biraz önce çıktığı kapıya takılan Connor Craig kolundan yakaladığı gibi "Her neyse bunu otelde tartışırız.." diyerek Craig'in şaşkın bakışları altında koşar adım ilerlemeye ve onu da sürüklemeye devam etti. Craig'in yavaş hareket etmesi ve onun çekiştirmelerine engel olması nedeniyle sahanlığa vardıklarında duran gençlerden Connor "Biraz daha hızlı yürüyüp, daha az konuşamaz mısın?" diye sorduktan sonra adamların koşarak onlara doğru gelmiş olduklarını ve her birinin elinde gördüğü silahların etkisiyle "Hatta yaşamak istiyorsan koşmalısın." deyip tekrar onu kolundan tutup deli gibi koşmaya başladı.

Hızla kapıyı çektiğinde daha iki adım koşmuş olmasına rağmen ciğerleri patlayacak gibi olan Connor "Sanırım daha sağlıklı yaşamalıyım he?" diye ortaya konuşmuştu öylece. Eğilip biraz soluklandıktan sonra deli gibi koşmaya başlamış olan Craig'in arkasından bağırarak "Kendi k*çın kurtar tabi, benim ki pek önemli değil.." diyerek güçlükle arkasından koşmaya başlamadan önce binanın önünde onu bekleyen limuzine özlemle bakarak telefonunu çıkardı ve her zamanki gibi şöförüne mesaj çekip hemen gazlamasını daha sonra ona söylediği yerden onları almasını söyledi. Limuzin aksi yönde hareket ederken Connor Craig'in peşinden koşmaya başlamıştı bile. Arkalarından açılan kapının sesini duyan Connor tatlı canını kurtarmak için "Aaaa" diye kısık sesle bağırarak hızını yükseltti. Kısa bir süre sonra tekrar yetişmişti eski bir binanın önünde arkadaşına. İyi bir küfür ederken aralarında oluşan güç yarışı onları adanın öbür ucuna kadar sürüklemiş tabi diğer adamları da peşlerinden getirmişti. Paralarını almadan peşlerini bırakacak gibi değillerdi ama Connor'da bu kadar yorulduktan sonra bu parayı verecek gibi değildi. Çantaya sıkı sıkı sarılan Connor kendini eski püskü bir otelin içine atmış ve ardından Craig'in de girdiğinden emin olduktan sonra kapıyı hızla kapayıp açık yazısını çevirmişti. Bunu neden yaptığını pek anlamasa da sebebin büyük ölçüde g*tünün korkusu olduğunu biliyordu. Resepsiyonda duran adama yaklaşarak hızla aldığı soluğuna hakim olma çabasıyla "Oteli kapıyorum, ben Connor Mead ve bu da .." Craig'in yüzüne baktıktan sonra ona olan hıncını hatırlayan Connor "hiçkimse. Hiçbir müşteri kabul etmiceksin mafya tipli herifleri görünce pek çaktırmıcaksın.." diye devam etmişti sözlerine. Derin bir nefes alıp verdikten sonra kapıya kaçamak bir bakış atıp öksürerek "Bende bunun karşılığında bu gece bütün odaları tutucam ve bolca bahşiş vericem.." diye tamamladı sözlerini. Gözleri parlayan adamın elinden anahtarı alırken "Umarım içki servisin vardır." deyip ayrıldı çantasıyla oradan. Odaya girdiklerinde pek de hoş bir seçim yapmadıklarını anlamıştı ama uzun süre kalmayacaklardı burada. Alt tarafı peşlerindeki herifleri anlatıncaya kadar, tabi bu sabaha kadar da sürebilirdi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
St.Jude III.Sınıf
St.Jude III.Sınıf
Craig Justin Archman


Mesaj Sayısı : 1207
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : CJ, C., J.

Şöhret
Puan: 17

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 3:39 am

İstifini bozmadan ilerlediği yollarda Connor'un geri dönmesi ile neler olduğunu merak etmiyor değildi.. İlerlemesini hiç bozmuyordu, sonuçta Connor ileri derece de bir köpek olduğu için Craig'in kokusundan onu her türlü bulurdu. Daha merdivenleri tam çıkmadan arkasında ki el ile, kendisini bulduğunu farketmişti. Bakışları o kadar korkutucu ve sertti ki, içeride ki söylediği laflara çok sinirlendiği gerçekçiydi. Ama onu pek taktığı da söylenemezdi aslında.. 'Sen canına mı susadın, o adamlar iş adamımı sanıyorsun.. Hepsi mafya üyesi onların bilmem farkettin mi?' Connor'un götünden ter akarken hala kendilerini düşünmesi ne kadar iyi arkadaş olduklarının da göstergesiydi aslında. Craig'in Connor'a göre sallantılı yürümesi ve arkasındakileri takmaması Connor'ın korkusunu biraz daha yükseltse de o hala karizmatik çocuğu oynamaya çalışıyordu. İçerisinde ki korkusundan şimdiye ne değişmişti ki? 'Lanet olası Connor! Senin kıçını toplamaktan düştüğümüz durumlara bak lanet olası! Şu an Palace Hotel'de yanımızda ki kadınlarla sevişiyor olabilirdik gerizekalı! Ama bak senin yüzünden, ne hal.. Daha sözünü bitiremeden Connor'ın sözünü kesmesiyle ne olduğunu anlayamamıştı aslında.. 'Biraz daha hızlı yürüyüp, daha az konuşamaz mısın? Hatta yaşamak istiyorsan koşmalısın..' İlk başta hiç birşeyi anlamayan kafası, arkasını döndüğünde çakan kıvılcımlarla anlamıştı herşeyi. Arkasında ellerinde silahlı adamlar onları koşturuyorlardı.. 'Şey.. Aslında size söylediklerimi pek de dikkate almanız gerekmiyordu..' Nasıl koştuğunu veya nerden koştuğunu kendisi bile bilmiyordu.. Arada bir bacakları götüne deyse de, pek çaktırmıyordu. Connor'ı arkasında bıraksa bile birazcık hızını düşürmüş arkasında kalan Connor'ı bekliyordu. Korkması normal miydi? Yoksa abartıyorlar mıydı? Craig bile saçma sapan düşüncelerin içinde n'aptığını bilmiyordu. Connor'ın sessiz de olsa bağırışlarla kendine gelmesine şimdilik pek fazla gülemesede, kesinlikle unutamayacağı anlardan bir tanesi idi.. Havanın diğer günlere göre çoook daha fazla sıcak olması da iyice terletmişti ikisini de.. Sahanlıktan beri, daha doğrusu adamları gördüklerinden beri durmadan koşuyorlardı. Connor'ın hareetlerinden, ciğerlerinin birinin iflas ettiği belliydi. Aslında Craig'in de hiç bir farkı yoktu Connor'a göre. O sadece daha az sigara ve içki içtiği için daha az yorulmuştu. Ama Ciğerinin patlamış olma ihtimalini de unutmak istemiyordu! Koşmaya devam etmek zorundalardı! Yoksa ikisinin de kıçında milyonlarca kurşun patlayacaktı. Aslında o para Connor'da olduğu sürece, öbür tarafa bile paralarla giderdi ama, yine de ölmek için onaltı ve onyedi yaş erken gibi gözüküyordu.. Aslında çok fazla erken!! Craig ile Connor'ın birbirlerini çekiştirmeleri, eski bir otel de son bulmuştu sonunda..

Buradan sonrasını çok rahat bir şekilde Connor'a bırakabilirdi. Rüşvet ve insanlara para yedirme konusunda Connor'ın üstüne olmadığını biliyordu. Craig, Connor'ın işlerle uğraşmasını fırsat bilmiş etrafı inceliyordu. Bu eski , kırık dökük pansiyona düşmüş olamazlardı.. İkisinin de üstünde ki kıyafetlerin toplamı, burayı almaya yeterdi aslında.. Hatta çanta ile birlikte, yeni bir NY Palace bile kurulabilirdi.. Merdivenler fazla eskimiş, duvarların üzerinde ki pütürceklerin arasına örümcekler ağ yapmıştı. Gerçekten burası en son kaç yüzyıl önce temizlenmişti ki? Bir insan istediği kadar fakir olsun, burada gerçekten yaşayamazdı. Ama yumurta kıça gelince buraya düşüldüğünü bir kez daha anlamıştı Craig..
'Oteli kapıyorum, ben Connor Mead ve bu da .. hiçkimse. Hiçbir müşteri kabul etmiceksin mafya tipli herifleri görünce pek çaktırmıcaksın.. Bende bunun karşılığında bu gece bütün odaları tutucam ve bolca bahşiş vericem ' Craig, kendisine sataşıldığını farkettiğinde, gülmekten kendini alamamıştı. Connor'ın kendisine attığı bakışın aynısını ona atarak 'Aman sen maşallah mafya. Önce bizi kurtarda burdan sonra nasıl laf sokacaksan sokabilirsin. Connor'ın son söylediği rüşvet ile birlikte anahtarı alıp yukarıya çıkmaya başlamışlardı. Resepsiyonist güvenilir miydi ki? Connor'ın verdiği teklif ile en güvenilmeyen adam bile güvenilir olurdu. Bu yüzden içi rahat bir şekilde gıcırdayarak tüm hoteli inleten merdivenlerden çıkmaya başlamışlardı.. Craig'e göre bu merdiven sesi yüzünden kimsecikler uyuyamazdı zaten.. Uzunca bir koridorun ardından sonunda odanın kapısına gelmişlerdi. Connor'ın kısa uğraşı sonunda içeri girdiklerinde, seçimin ne kadar kötü olduğu belliydi. Sonuçta burada uyumayacaklardı değil mi? Sabaha kadar da olsa burada vakit geçirmek eğlenceli olmasa da güvenli olacaktı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.rpgturk.com
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimeÇarş. Tem. 28, 2010 11:32 pm

Leş görünümlü odayı ezici bakışlarla süzerken "Sanırım en güzel saatlerimiz olmayacak." dedi bezgin bir sesle Connor. Hemen cebinden telefonunu çıkararak şöförünü aramış ve otelin adını söyledikten sonra başka bir arabayla gelmesi için de tembihlemişti onu. Telefonu kapar kapamaz kendini tozlu koltuğun üzerine bırakmıştı, ayakta gezinip odanın eşyalarının üstündeki toza bakan Craig'in rahatsız yüzünü izliyordu. "Ben olsam o kadar dokunmazdım, ne olduğu belirsiz bir yerdeyiz.. Güya adı otel." diye söylenirken Craig'den gözlerini kaçırıyordu. Sonuçta onları bu belaya sokan Connor'dı; gerçi Craig'in büyük ölçü de yardımı dokunmuştu buna amageceyi başlatan Connor'dı herhalde. Adama dediği sözü hatırlayan Connor bu rahatsız yerde biraz daha rahat edebilmek için içkiye ne kadar ihtiyaç duyduğunu anımsadı bir anda. Memnuniyetsiz bir ifadeyle gözlerini kapıya doğru çevirerek "Nerede kaldı bu gerizekalı, alt tarafı iki bardak ve bir şişe viski getiricek." diye söylenerek cebindeki tabakasını çıkarıp diğer sigaraların aksine ters duranı alıp yaktı. İşte hayat buydu; dumanı içine çekmesiyle kafası bulutların üstüne doğru yükselmeye başlayan Connor biraz olsun rahatlamış, biraz olsun sorunlarda uzaklaşabilmişti. Derin derin çektiği dumanı geri bırakıp yerinden kalkan Connor Craig'e uzattı dalı.

Aklına o sırada takılan bir soru yavaş yavaş zihnini dolduruyordu; bir mafya mı daha tehlikeli yıkık bir otelden başka bir şeyi olmayan bir adam için yoksa Mead soyadımı. Eğer öyle bir durum da Connor olsaydı elbetteki mafyayı seçerdi; canından başka kaybedecek çok önemli bir şeyi olmazdı o vakit, şanslıysa Connor'ın verdiği paraların üstüne enilerini de eklerdi o adamlar sayesinde. Söyleyeceği alt tarafı bir oda numarası. Bunlar kafasında bir örümcek ağı gibi gitgide büyürken Connor kendi kendine küfrederek neden böyle zamanlar için yanlarında bir emanet taşımadığına lanet etti; silah ehliyeti almak çok mu zor bir şeydi onun için sanki. Durumdan şüphe duyduğu için rahatsız bir şekilde yerinden kalkan Connor "Ben bir kontrol edim, kafam bunaldı." deyip kapıyı hızla açıp kendini koridora attı. Uzun koridorda kısa süren bir yürüyüşün ardından çalan telefonunu bulmak için ceplerini karıştırmaya başlamış telefonu açtığında şöförünün sesini duyup geldiğini öğrenince yüzünde kayık bir gülümseme oluşmuştu. Bakışlarını tekrar koridora çevirdiğinde gördüğü manzara çok çabuk silinmesine neden olmuştu o gülümsemenin. Salonda arkasında dikilen kaslı herif ve ona çok benzeyen bir ayıdan bozma şebek gözlerinden ateşler saçaarak ona bakıyordu. "Hass*ktir!" deyip hızla odaya doğru koşmaya başlayan Connor kendi kendine konuşuyordu daha çok;" Ne bekliyordun ki, zekanı geç çalıştırma adetin oldu. Aklında sırf karı kız olursa sonunda seni s...." diyerek odaya dalmış kappıyı hızla kapamış ve sırtüstü kapıya yaslanıp kollarını açmıştı ne yapacağını bilemeden. Şaşkın bir şekilde ona bakan Craig'e sadece "Geldiler!" diyebilmişti ki yaslandığı kapı sarsılmıştı.

Artık ikisinin yüzünde de korku okunuyordu; Connor ve yaslandığı kapı iki hayvanın olağanüstü gücüne katlanamamış öne doğru savrularak açılmıştı. Adamlardan biri direk Connor'ı yakalayıp yüzüne sağlam bir yumruk yerleştirmişti. Kaçacak yerleri yok gibi görünüyordu, üstüne üstük kaçmak da yersizdi zaten; herkes onları tanıyordu, yakaya varsalar bile onları rahatlıkla bulabilirlerdi. Bu işi tek başına halledebileceğini düşünüyordu ama bunun Connor çabaladıkça imkansız bir hal aldığını görmüştü ikisi de. Ellerini kaldıran Connor aceleyle "Tamam, tamam yüzüme vurma. Parayı geri vereceğiz, fazlasıyla..." deyip arka arka koltuğa doğru yaklaşarak camın kenarında duran Craig'e bir bakış atıp deri çantayı ona attı ve Craig çantayı yakalayıp camdan fırlamıştı bir anda. Connor orada yangın merdivenlerinin olduğunu görmüştü biraz önce o yüzden Craig'in atlamasından diğerleri kadar etkilenmemişti. Sersemliği üzerlerinden çabuk atan aygırlar Connor'a doğru yaklaşıyorlardı. "Pekala, ben iyi yolla halletmeye çalıştım bunu ama siz anlayamadınız. Ben Connor Mead'im ve siz bana savaş açmakla çok kötü bir yol seçtiniz beyler. Bakalım Vladimir mekanını sizin yüzünüzden polisin bastığını öğrendiğinde bu kadar rahat olabilecek misiniz? Ondan da kötüsü artık sizinle ben değil Ryan Mead ilgilenecek.." deyip iyice yaklaşmış olan adamdan uzaklaşmak için geriye geriye giderek cama ulaşmış hemen atlamıştı metal merdivenlere. Hızla indiği merdivenler yerden iki üç metre yüksekte son bulunca bir an arada kalan Connor en son basamakta asılı kalmıştı en sonunda. Aşağıdan Craig'in küfürlerini duyabiliyordu ama yapacak bir şey yoktu, zaten yüzü yeterince acı veriyordu ve kolları birazdan kopacaktı bir de atlayamazdı oradan. "Craig kapa çeneni gerzek de yardım et bana.." dedikten sonra Craig'in ayaklarından asılıp onu çekmesiyle sırt üstü yere düşmüştü. Apar topar ayağa kalkan Connor elini tehditkar bir şekilde Craig'e doğru salayarak tam küfür edecekken o kelimeleri yutup onlar yerine "Seninle bizim bölgede görüşücez, buradan hemen tüysek iyi olacak." deyip onları bekleyen arabaya atlamıştı iki izmandutun yangın merdiveninin sahanlığına çıkmasıyla. Sonunda arabada ve güvendeydiler. En azından araba plakasızdı ve köprüyü geçtikten sonra bu arabadan binlerce olacaktı sokaklarda. Soğutmanın içinden buzlar alarak gözüne yapıştıran Connor hala küfür ediyordu Craig'e son hareketinden dolayı; gözündeki ağrının yanı sıra beline de bir ağrı saplanmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Craig Justin Archman
St.Jude III.Sınıf
St.Jude III.Sınıf
Craig Justin Archman


Mesaj Sayısı : 1207
Kayıt tarihi : 19/07/10
Lakap : CJ, C., J.

Şöhret
Puan: 17

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimePerş. Tem. 29, 2010 4:15 am

İçerisi neden bu kadar basık geliyordu ki? Kafası karışıktı zaten, bugün olanlar.. Veya diğer günler veya herşey işte! Bugün birşeyler üstüne geliyordu ve olanların hiç birisi doğal şeyler değildi, normâl karşılanamazdı! Bunu bilen kişiler olduğu sürece insanlar neden birbirlerini kırarlardı ki? Craig'in fikirleri kesinlikle değişmişti, artık Connor'ın kalbini değil, direk olarak kafasını kırmayı planlıyordu. 'Sanırım en güzel saatlerimiz olmayacak' Sinirli olmasına rağmen tısslama tarzında bir gülümseme ile karşılık verebilmişti anca.. Buradan nasıl kurtulacaklarını düşünmek zorundaydılar artık! İkisinin de başka hiç bir çaresi yoktu.. Connor'ın ikinci işi şöförünü çağırmak olmuştu. Kendisinden beklenmeyecek bir mantıkla başka bir plakasız bir arabayla gelme fikrini sunmuştu ortaya.. Craig, Connor'ı dinlemeyi bırakmış etrafa göz gezdirmeye başlamıştı. Bu koltuklar, yataklar, gardroplar veya diğer herşey en son ne zaman temizlenmişti? Aslında işin ilginç tarafı böyle bir yerde, karınca, böcek veya tahtakuruları nasıl olmazdı? Elini sürmeye bile tenezüül etmiyordu. Oturdukları koltuktan çıkan tozlar, Manhattan şehrini büyük bir sis ile kaplayabilirdi gerçekten. Bir an önce buradan gitmek istiyordu, başka hiç bir düşüncesi yoktu.. 'Nerede kaldı bu gerizekalı, alt tarafı iki bardak ve bir şişe viski getiricek' Connor sakinleştikçe mantıklı cümleler kurmaya başlamıştı. Aslında kafasında bir ton düşünce vardı. Resepsiyonistin onları satması veya adamların resepsiyonisti zorla konuşturması gibi.. Aslında resepsiyonist konuşmadna öldürülüp tüm hotel havaya bile uçabilirdi.. Nasıl olsa burası onların yeriydi ve bir o kadar da ıssız bir yerdi. En fazla bir kaç haber ve sonunda olayın üstü kapanır burda ki iki kişi de ölmüşlerin arasında diğer tarafa postalanırlardı.. Connor'ın sigarasının dumanı etrafı o kadar kaplamıştı ki, canı çekmemiş değildi.. Connor'ın aldığı bir kaç dumanın ardından kendisine verdiği sigarayı hemen alıp sert ve uzunca bir duman çekmişti içine.. Boğazının kasıldığını ve göğüs kısmının yandığını hissedebiliyordu.. Şu an karılarla kızlarla takılmak varken, neden böyle bir yerde oturuyorlardı ki? Hem de şöförü beklemek üzere kodlanmış iki ezik gibi oldukları yere yığılmışlardı.. Dışarı çıkarlarsa tehlike içinde olmaları içten bile değildi..

İkisi de birbirinden konuşmaktan çok oldukları durumu düşünüyor gibiydiler.. Connor gibi bir p*çin buralarda sürünmesi, Craig gibi bir kız hastasının ise otel odasında sapık biriyle durması.. İkisi de farklı yönlerden bakıldığında tehlike arz ediyorlardı ve şu an ikisi de aynı odadaydı. İçerisinin tıklım tıklım dumanlarla dolması etrafı birazcık kör etmemiş değildi.. Aslında parayı verselerdi bu kadar aksiyona girmemiş olurlardı. Ama şu an kazandıkları para ikisini de kurtarmaya yetiyordu. İkisi de o kadar fazla stres olmuşlardı ki, içtikleri sigaranın bile ne kadar keyfine vardıkları tartışılırdı.. Craig hala olanları hazmedememiş gibi gözüküyordu.. Craig hala şu saçma tozları inceliyordu. Ortamda ne içki vardı ne de diğer şeyler..
'Ben bir kontrol edim, kafam bunaldı.' Cümlesini bitirir bitirmez kapının kapanış sesini duyabilmişti. Connor'ın bu kadar emin olmasından olacaktı ki kendisini toz içinde olan yatağın üstüne bırakmıştı. Tozluda olsa günün yorgunluğunu anca bu şekilde atabilirdi. Connor'ında kendisininde tek rahatlama yolu bu idi belki. Gözlerinin kapanmasını beklemekten başka bir çaresi kalmamıştı.. Connor'ın arabası Fransa'dan mı geliyordu? Nereden geliyordu böyle! Gerçekten burada fazlaca sıkılmaya başlamıştı. Ama en azından bu sıkıcı günün üzerine rahat bir nefes almak herşeyden güzeldi. Ve bir an önce NY | Palace'a gitmek istiyordu.. Tepede ki örümcek ağlarını izlemek bir yere kadar zevk vermişti insana.. İlk başta bir kaç takırtının ardından kapının sertçe açılması ile yataktan sanki vinçle hızla kaldırılmıştı. Korkudan cama sinmiş, karşısında duran Connor'a ilginç ve biraz da meraklı gözlerle bakmaya başlamıştı. 'Geldiler!' Craig'de Connor gibi korkulu gözlerle bakıyordu. İstemsiz bir gülümsemenin ardından zorlanan kapıyı kötü bir şekilde de olsa izliyordu. Hangi ikilinin geleceğini merak ediyordu aslında. Collins ve adamı gelirse, adamının kendisinden alacağı büyük bir hınç vardı ve gerçekten başları o zaman büyük belada olacaktı..

Kapının bir kaç zorlanışının ardından bi' kaç çatırdının ardından kapının açılışı ve o an.. Korkular artık iyice hat saffaya ulaşmıştı bir kere. Connor'ın acilen hızlı bir plan yapıp kendilerini buradan haklaması gerekiyordu. Arabanın tahminin sürenin çok üstü bir süredir burada durması da ilginç anektodlardan birisi olarak tarihe geçebilirdi aslında.. Connor anlık bir şok ile olsa gerek,
'Tamam, tamam yüzüme vurma. Parayı geri vereceğiz, fazlasıyla.' Craig, kafasını sallayıp onaylar bir biçimde adamlara bakarken 'Connor haklı. O çok güzel para iade eder.' Korkudan iyice saçmalamaya başlamışlardı.. Connor'ın bir kaç adım geriye atması ile birlikte birşeylerin planlandığını farketmişti. Çantayı bir anda elinde görünce aklına gelen ilk şeyi yapmış, ve arkasında ki camdan aşağı atlamıştı. yaklaşık 15 metreden düştüğü yerin çim ve toprak olması kendisini %70 ihtimal de kurtarmıştı! Ama bunun dışında %30'luk dilimde ayağını sakatlamıştı. Connor'ın normalde ardından atlaması gerekirken neden hala beklediğini merak etmiyor değildi. Aslında merakını, yan tarafından gelen ses ile birlikte gidermişti. Kendisinden sonra gördüğü yangın merdiveni nden hızla geliyordu. Son bir kaç basamaktan inmek yerine atlamayı seçince, ceketinden asılı bir şekilde iki üç metre hava da asılı kalmıştı.. 'Aslında seni orda bırakmak var ama, işte içim fesat değil Connor!' İçi fesat olmasa bile ona sinirini almak için iyi bir yöntem vardı. Ayaklarından tüm gücü ile çeker çekmez, onu yere indirmişti işte! Beli biraz kötü bir şekilde yer ile buluşmuş olsa da, pek fazla takmıyordu. 'Seninle bizim bölgede görüşücez, buradan hemen tüysek iyi olacak.' Connor'ın kendi düşüşüne sinirlenişi görülmeye değerdi. Arabaya kadar türlü küfürler yiyerek gitmenin verdiği haz ile birlikte sonunda arabanın içine girmişlerdi.. Connor'ın gözüne buz koyar koymaz hatırlamıştı yediği yumruğu.. Gerçekten ağır ve bir o kadar da etkili bir yumruk yediğini kabul etmek gerekiyordu. Ama sonunda herşey bitmişti evet bitimşti! Rahat bir şekilde NY'ye geri dönüyorlardı. Hem de hiç bir engel veya bir kovalamaca yaşamadan. Arabanın içinde bile yediği küfürlerde pek de haksız sayılmazdı. Sonuçta gözü yetmiyormuş gibi bir de beline zarar vermişti Connor'ın.. Ve bunların aksine o kadar diklenmenin ardından en zararsız ve en rahat bir şekilde bu olayı atlatan kendisi idi.. Tabii ki belinde ki şu gereksiz ve birazda acılı olan ağrı sayılmazsa..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.rpgturk.com
Connor Mead
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Connor Mead


Mesaj Sayısı : 370
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 59

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimePerş. Tem. 29, 2010 7:32 am

Araba Manathan cadderlerinde ilerlerken kendinden emin gülümsemesi yerine gelen Connor Craig'e bakıp "Evet, iyiydim kabul et.." dedi ve güldü. Araba NY Palace'ın yanına yanaşınca arabadan inen genç ikili hakettikleri geceyi almak için girdiler içeri. Connor kollarını açıp Palcae'ın konuklarını karşılamak için şıkca düzenlediği lobisine sıktığı parfümü iyice içine çekerek "İşte ben otel diye buna derim. " deyip havalı bir şekilde geri dönerek onu arkadan takip eden Craig'e baktı. Daha gece bitmedi der gibi bakıyordu daha çok Craig'in elinden aldığı çanta eline pek uymasa da bu gece içindeki paraları çatır çatır yemek Connor'a çok uyacaktı. Resepsiyondan genelde kiraladığı suitin anahtarını alıp Craig'e verdikten sonra kayık bir gülümsemeyle "Sen çık ben hediyelerini alıp geliyorum." demiş ve girdiği kapıdan tekrar dışarı çıkmıştı. Çıktığında hemen telefonuna sarılmış ve olanları babasına anlatıp onları bu adamlardan uzak tutması içi para hariç her gücünü kullanmasını istemişti. Ellerindeki parayı vermemek için katlandıkları şeyleri hatırladıkça bu gece edindiği acıları da hatırlıyordu. Ryan Mead elbetteki bunun hesabını hem o adamlardan hem de Connor'dan iyi bir şekilde soracaktı ama öncelikli olan Vladimir ve çevresiydi tabiki.

Kısa bir süre sonra tekrar geri gelen Connor çıktığı gibi tek dönmemiş, yanı sıra dört kızı da sürüklüyordu. Güle eğlene kızlarla otele giren Connor'a bu başarısından dolayı hayranlıkla bakan kapı görevlisine göz kırpan Connor odaya çıkınca Craig'in yüzünde de kendinden memnun bir ifade göreceğine emindi; başka ne olabilirdi ki, kumarın üstesinden gelmişler geriye en eğlenceli partilerini yapması kalıyordu. Resepsiyona sabah erken saatde kat görevlisi yollamamasını tembihledikten sonra asansöre binmiştiler hep beraber. Aynada gözünün yavaştan şiştiğini ve hafif hafif morarmalar oluştuğunu görünce bir ara tadı kaçar gibi olmuştu ama kızların yavşamaları her şeyi unutturuyordu kolaylıkla. Gözünde oluşan morun bir önemi kalmamıştı kızları satın alınca, aldıkları paraya değerdi; Connor'ı şimdiden iyi hissettirmeye başlamışlardı bile. Odaya çıkarken asansörde ateşli bir şekilde onu köşeye sıkıştırıp soymaya başlamışlardı bile. Durumdan hayli memnun olsa da onları engelleyen Connor "Bunun için sabırsızlandığınızı biliyorum bayanlar ama suit bu iş için daha uygun." deyip hemen yanında olanı öpmüştü. Odaya girdiklerinde Craig halinden memnun bir şekilde çoktan yerleşmişti odaya. Connor yanı sıra gelen kızları göstererek bir pezevenk misali "Seç, hangi ikili.." dedikten sonra Connor'a kalan esmer kızla karamel rengi saçları olan melez halinden memnun gibiydiler. Suitdeki küçük çaplı barın yanına giden Connor kendisine ve bayanlara birer içki doldurduktan sonra fazla sabırsız olan fahişelerine ona istediğini yapmalarına izin vermişti. Yatağa geçtiklerinde tam istediği gibi bir gecenin onu ve Craig'i beklediğini görünce halinden memnun bir şekilde olayları akışına bıraktı. Gece alacağa alkolün ve otun haddi hesabı olmayacak gereken üçlüğü de kızlar tamamlayacaktı. Sabah kalktığında kafasının patlayacak derecede ağrıyor olması yaşadığı gecenin güzelliği yanında pek bir önem teşkil etmicekti. Bunları düşünmek yerine kızlara odaklanan Connor Craig'in sonunda keyfini yerine getirebildiğine sevindi; hiçbir şekilde katlanamazdı onla beraber bir gece eğlenmeye çıkıp da eğlenemeden geriye dönüp laf etmelerine. Bu yüzden arkadaşlarına karşı hep cömert olmuştu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gisela Müller
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Gisela Müller


Mesaj Sayısı : 505
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 29

Excuse Me Empty
MesajKonu: Geri: Excuse Me   Excuse Me Icon_minitimeCuma Tem. 30, 2010 3:00 am

Craig / +7 puan
Connor / +7 puan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Excuse Me
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Staten Island :: Bowery Ballroom-
Buraya geçin: