Gossip Girl R-Play
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


You know, you love me. XOXO Gossip Girl
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Luxury Breakfast Saloon.

Aşağa gitmek 
5 posters
YazarMesaj
Marcus Benetham
St.Jude III.Sınıf
St.Jude III.Sınıf
Marcus Benetham


Mesaj Sayısı : 33
Kayıt tarihi : 21/07/10

Şöhret
Puan: 4

Luxury Breakfast Saloon. Empty
MesajKonu: Luxury Breakfast Saloon.   Luxury Breakfast Saloon. Icon_minitimePerş. Tem. 22, 2010 11:26 am

'' Ona bir daha dokunursan, seni doğduğuna pişman ederim. '' Marcus tereddüt etmeden konuşmuştu. Güçlü bir erkeğin ağzından çıktığı belli olan bu sözleri duyan kız, hayal meyal gözlerini araladı. Arkasından gelen gürültü patırtıdan, Marcus'un içeri daldığını anlayabilmişti. Kaldıramayacağı kadar ağırlaşmış olan gözleri öyle şişmişti ki kapanamıyordu bile. Genç kız perişan bir haldeydi ve en umutsuz durumdayken tanrıya ettiği duaların karşılığını aldığını anlamıştı. Güçlü kolların kendini sardığını hissettiğinde, bilincini kaybetmek üzereydi. Öyle şeyler yaşamış, öyle acılar çekmişti ki yaşadıklarının gerçekten yaşanıp yaşanmadığı konusunda bile emin değilken, bir başkasının güvenli kolları arasında sığınmışken kendini her şeyden çok güvende ve garip bir huzur içerisinde hissediyordu. Bu durumda huzur ne kelime ise. O hiçbir şeyin altında kalmayan bir kıza benziyordu, son gücünü de harcayarak en azından teşekkür etmesi gerektiğine inanmıştı bir şekilde. Kurumuş dudaklarının arasından çıkan iki sözcüğün, sadece içinde bulunduğu sarhoşluktan kaynaklanmadığını çok sonra anlayacaktı. '' Te-teşekkür ederim. Kahramanım. ''


Saatler sonra uyanıp da zorlanarak gözlerini açtığında, başlarda hiçbir şey net değildi. Her şey öyle beyazdı ki, bir an ölüp de cennete gittiğini düşündü. Ama acı vardı. Acıyı hissedebildiğine göre ne ölmüştü ne de cennetteydi. Hem de öyle bir acıydı ki, cenneti falan bırak; ancak cehennemde hissedilebilecek türden. Ardından her şey bulanıklaştı; gözlerine birkaç karaltı ilişti. Mırıldanmaları duyduğuna yemin edebilirdi.'' Yaşıyor mu acaba? Ah Marcus, onu neden buraya getirdin sanki?'' Arkadan daha tiksinç bir kadın sesi geldi. Kadının sesinin tiksinçliği mi, yoksa sesine yansıyan tiksinmenin mi daha çok öne çıktığı belli olmuyordu. Sesten çok; ciyaklama olarak adlandırılabilirdi. kızcağız onun nasıl biri olduğunu göremese de gözünde rahatlıkla canlandırabildi. ''Ne de çirkin şey bu böyle. İçinde yattığı yatağı bile kirletiyor.'' Ardından yabancı sesler duyuldu, odaya biri daha girmişti. Katherine artık insanları ayırt edebilecek kadar iyi görmeye ve duyabilmeye başlamıştı. Ayak sesleri yaklaştıkça diğer iki kadının cırtlak sesleri kesilmişti. Gölge yaklaştı, yaklaştı ve tam başucunda durdu. Yüzünü Katherine’in soluk yüzüne yaklaştırdı ve onu inceledi. İyi olduğundan emin olmak ister gibiydi. Katherine kıpırdamaya bile cesaret edemezken kendine geldi ve korkusuz kişiliğinin su yüzüne çıkmasını kanıtlar gibi gözlerini adama dikti ve o da karşısındakini süzmeye başladı. Tanrım, diye düşündü. Yakışıklıydı, çok, çok yakışıklı. Ve yeşil gözlü. Bu yakışıklı adam, ileride birgün kızın hayatınının aşkı olacaktı. ‘’Demek uyandın. Kendini nasıl hissediyorsun?’’


****
2 Y I L S O N R A..
Marcus'un uyanır uyanmaz telefonunu kontrol etmek gibi bir alışkanlığı vardı. Kötü bir şey olabilir diye telefonunu geceleri bile açık tutardı. Sabah Illy'den gelen mesajı gördüğünde onu ne kadar özlemiş olduğunu rahatsız edici şekilde farketmiş ve onu kahvaltıya çıkarmaya karar vermişti. Karl'ı ve Aph'i de davet etmişti ki aptal kardeşi yıllar önceki kabalığını telafi edebilsin ve hayatının aşkı Aph'i yeniden geri alabilsin. Esnedi. Saat henüz on olmamıştı bile. Ij'i bu kadar mı görmek istiyorsun Marcus? Cevap lanet olasıca bir evetti. Gülümsedi. Telefonunu çıkarıp güzel kıza bir mesaj attı ve sandalyesine yaslanıp beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aphrodisia Mead
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf



Mesaj Sayısı : 223
Kayıt tarihi : 21/07/10
Lakap : Kurgu Kraliçesi.

Şöhret
Puan: -1

Luxury Breakfast Saloon. Empty
MesajKonu: Geri: Luxury Breakfast Saloon.   Luxury Breakfast Saloon. Icon_minitimePerş. Tem. 22, 2010 12:42 pm



Uykulu gözlerini kırpıştıran Aph, akşamdan kalma yorgunluğunun tamamen geçtiğini vücudunda hissedebiliyordu. Gerinerek uyku göz bandını çıkarttı ve yatağında doğruldu. Sürekli esniyor ve gözlerini kırpıştırıyordu. Ah Tanrım, bu kız uykuyu ne çok seviyordu. Pencereden içeri dolan hafif gün ışığı ona küçük bir umut ışığı gibi göründü ve gülümsemesine sebep oldu. Gidip pencereyi sonuna kadar açtı ve umudun çoğalması yüzündeki gülümsemeyi genişletti. Telefonun zır zır çalması üzerine eline aldı ve Marcus’un mesajını gördüğünde gülümsemesi doruk noktasına ulaştı. Marcus onun manevi ağabeyiydi, ne çok seviyordu onu. Aph sahiplenilmeyi ve korunduğunu bilmeyi her şeyden çok severdi ve Marcus ona aynı üvey abisi Connor kadar yakındı. Marcus Benetham. Onun bir lordun oğlu olduğuna inanmak hiçte zor gelmiyordu. Ah o Benetham kardeşler. Casanovalar. Yunan tanrılarının şekil bulmuş halleriydi. Hepsini ailesinden biri gibi severdi-Karl hariç-Karl’ın ona yaptıklarından sonra adını bile ağzına almak istemiyordu. Bir zamanlar onu her şeyden çok sevmişti ama geçmişte kalmıştı. Onun Alexander’ı vardı ve onu çok, çok sevmeye adamıştı kendini. Marc’ın kahvaltı teklifini tabii ki kabul edeceklerdi. Illy’nin gecikeceğini bildiren mesajı aldığında, arkadaşıyla dalga geçti. Yıllar sonra Marc’ı yeniden göreceği için kafayı yemiş olmalıydı. Ona giyinmesi için zaman tanıması gerektiğini düşünen Aph, Marc’a hemen geleceğini bildiren bir mesaj yolladı ve üzerine eşofmanlarını giyip evden çıktı. Marcus’a bilerek NY otel demişti çünkü Illy Blaise’in ona yaptıkları yüzünden fazlasıyla sinirliydi ve belki de dünyanın en yakışıklıları Benetham kardeşlerden daha iyi gelebilecek bir şey bulamazdı. Marcus ile Illy’nin arasında aşktan öte bir şeyler vardı, Blaise bunu çoktan hak etmişti zaten. Aphrodisia’nın dudakları kıvrıldı. Kahvaltı salonundan içeri girmişti. Marcus’un ona el salladığını gördü, onu ayırt etmesi için el sallamasına ihtiyacı yoktu zaten. O bir yunan tanrısıydı, yakışıklılığı onu çevresindeki herkesten kolayca ayırt edilebilir kılardı. Ah şu Benetham’lar. Aph koşarak gitti ve kendini onun kucağına attı. ‘’ Marcus! Tanrı adına, ne cehennemdeydin? SENI COK OZLEDIM! ‘’

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ilithya Juventus
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Ilithya Juventus


Mesaj Sayısı : 378
Kayıt tarihi : 20/07/10

Şöhret
Puan: 14

Luxury Breakfast Saloon. Empty
MesajKonu: Geri: Luxury Breakfast Saloon.   Luxury Breakfast Saloon. Icon_minitimePerş. Tem. 22, 2010 4:53 pm

Sabahın köründen beri telefondan gelen seslerle uğraşıyordu. Aklınıza gelebilecek her türlü alışveriş sitesinden ve Constance'ın ucubeleri dahil tüm öğrencilerinden mesajlar geliyordu. Kimisine geri dönmeyeceğini düşünüyor, ardından hiç birine kıyamayıp kısa da olsa cevaplar atıyordu. Ancak Blaise'den gün boyunca hiç mesaj gelmemişti. Marcus Benetham ve kardeşleri tekrar şehre dönmüşlerdi ve kesinlikle nefes kesiciydiler. A, I.J'nin Blaise'i hemen unutabileceğini söylese de bunun gerçek olmadığını ve olamayacağını ikisi de biliyordu. Belki bedenleri bir araya gelebilirdi Marcus ile ama asla kalpleri eskiden olduğu gibi birlikte atamazdı. Ona bir şans daha vermeyi beyni isterdi ama kalbi asla. Yatağından henüz çıkamamış, ayılamamış daha da fenası midesindeki bulantıdan kurtulamamıştı. Telefonuna gelen mesajların üç ya da dört tanesi Marcus'a aitti. Birlikte kahvaltı edeceklerini söylüyordu. Emrivakilerden gerçekten nefret etse de tatlı bir mesaj atarak gelebileceğini ancak gecikeceğini bildirdi. Kahvaltıdan çok öğle yemeğine yetişebilirdi. Yataktan bedenini sürüne sürüne kaldırması, giyinmesi, makyaj yapması vs. en az iki saatini alırdı. Ayrıca kuaföre de gitmesi gerekiyordu. Uzun süredir - iki gündür - kuaförün önünden dahi geçmemişti. Geçmeyi planlayıp sonra vazgeçmişti. Kendini depresyonda ilan eden biri gidip kuaförde kendine bakım yaptıramazdı; en azından Illy'nin mantığına göre.

Esneyerek ve zorlanarak yataktan kalktı, dolabın karşısına geçti. O kadar çok kıyafet vardı ki hiçbirini nerede giydiğini hatırlayamıyor olmaktan nefret ediyordu. Ya en son Palace Otele gittiğinde de aynı kıyafeti giyiyor olursa ne olacaktı? Tek kelimeyle; rezil. O yüzden söylene söylene elindeki telefonuyla numaraları tuşlayıp moda evinden kendisine bir elbise yollamalarını söyledi. Ucubemsi bir şey getirmeyeceklerini çok iyi biliyordu. Yıllardır elbise gönderdikleri Illy'nin zevkini biliyor olmalıydılar. Bilmiyorlarsa aptallardı. Saatine bakınarak odanın içinde gezinmeye başladı. Bir yandan GG'de yeni bir bombanın olup olmadığını kontrol ediyordu ama son 48 saattir önemli hiç bir şey yazılmıyordu. Oflayarak odanın içinde volta atarken kapının çaldığını duydu ve kendisini merdivenlerden aşağıya attı. Kapı eşiğinin ardından elinde askılıkla duran kadını kolundan çekiştirerek salona aldı ve elbiseyi iyice inceledi. Ardından gülümsemesiyle memnuniyetini ifade etti. Elbiseyi giymek üzere yukarı çıktı. Aynanın karşısına geçip üzerinde nasıl durduğuna bir kaç dakika baktı. Ardından kendisine gülümseyerek ' Her şeye rağmen mükemmelim.' diye haykırdı. Beline kadar dökülen sarı saçlarını serbest bırakarak telefonuyla kendini dışarıya attı. Aphrodisia'ya bir mesaj daha atarak yola çıktığını belirtti. Kuaföre uğramaktan yine vazgeçmişti. Yarına kadar bekleyebilirdi. Ayrıca saçları oldukça düz ve hoş duruyordu. Manhattan sokaklarında topuklularıyla yalpalaya yalpalaya Starbucks'ın köşesine doğru ilerliyordu. Benhetmanların Illy'e göre en taş olanını almak üzere burada buluşacaklardı. Karl ile A eski sevgililerdi ve Karl yaptıkları yüzünden A tarafından tekmeyi yemişti. Illy kendi aşkına kavuşamıyordu ancak en yakınını sevgilisine kavuşturmakta kararlıydı. Starbucks'ın köşesine geldiğinde Karl kendisini orada bekliyordu. Gülümsedi, yanağına bir öpücük kondurdu ve tek bir kelime etmeden otelin yolunu tuttular.

Otele geldiklerinde saat yaklaşık olarak iki buçuktu. Marcus ve A'i ciddi anlamda bekletmiş olmalıydı. Gözleriyle ikiliyi ararken sol omzunun hizasında Marcus'un gülümseyen yüzüyle karşılaştı. Karl'ı da çekiştirerek yanlarına doğru ilerledi. A büyük ihtimalle Karl'ı görmüştü, çünkü yüzü ciddi anlamda düşmüştü. Karl ise bakışlarını yere indiriyordu. Görünüşe bakılırsa ikili hala bir araya gelebilecek kadar seviyordu birbirini. Yüzündeki gülümsemeyi yaydırarak Marcus'a doğru eğildi ve ' Siz Benethamları buraya atan sebep nedir?' dedi en tatlı sesiyle.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Karl Benetham
St.Jude IV.Sınıf
St.Jude IV.Sınıf
Karl Benetham


Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 21/07/10

Şöhret
Puan: 2

Luxury Breakfast Saloon. Empty
MesajKonu: Geri: Luxury Breakfast Saloon.   Luxury Breakfast Saloon. Icon_minitimePerş. Tem. 22, 2010 5:27 pm

Manhattan'a dönmek paha biçilemezdi. Uzun yıllardır buranın havasını solumamak, GG olmadan yaşamak Benetham kardeşlerin hepsine ölüm gibi gelmişti. Manhattan'ın kızları bir başkaydı. Tamam Londra'da da bir hayli seksi kız vardı ama Manhattan gibi sürtüklerle dolu değildi. Manhattan sokaklarında eğer bir kız sizi süzüyorsa kesinlikle onun peşinden gidip mutlaka numarasını almalısınızdır. Ancak olay Londra'da bu kadar kolay değildir. Kızların hepsi kendini ağırdan satmaya çalışır. İlk başta tanışırsınız sonra arkadaş olursunuz ardından flört ve en sonunda seks yaparsınız. Ama iş oraya gelene kadar kesinlikle o kızdan soğumaya başlarsınız. İşte tüm bunları iki yıldır Benetham kardeşler çekiyordu. En çokta Karl. Kızlardan tabii ki soğumamıştı. Hatta onu bu davranışlara yönlendiren yıllar önce ki aşkına verdiği zarardan dolayıydı. İlk kez sevgili olduğu birini aldatmaya teşebbüs etmiş ve hayatının hatasını o zaman yapmıştı. O günden sonra da kimseyi sevemeyeceğine inanmıştı ve bu yıllar boyunca böyle olmuştu. Kimsenin kalbine inmemiş, yalnızca bedensel olarak onlarla birlikte olmuştu. Ve gün gelmişti ki A ile yüzleşecekti. Onu ya son kez ya da bundan sonra her gün görmek üzere görecekti. Onu reddederse hak verip üzerine gitmeyecekti ve daha önce yaptığı gibi kumara ve bedensel ilişkilerine devam edecekti. Belki de ondan sonra hayatına devam etmişti. Başka birine aşık olup onunla beraber olmuştu. Gerçekten olabilir miydi? O kadar çabuk silebilir miydi Karl'ı?

Düşünceleriyle boğuşurken Illy ile çoktan buluşmuş ve otele doğru ilerliyorlardı. İkisi de birbirine karşı ağzını dahi açmıyordu. Illy'nin canının sıkkın olduğu belliydi. Dudaklarında gerçek bir tebessüm değildi; kesinlikle aldatmacaydı. Yıllardır onu tanıyordu ve bunu anlayabilecek kadar yakındı ona. Ama dudaklarını mühürlemiş ve tek bir kelime bile etmemişti yol boyunca. En sonunda kahvaltı salonuna geldiklerinde ise kahverengi gözleri direk olarak Aphrodisia'nın gözleriyle buluştu ve gözlerindeki özlemi, öfkeyi gördü. Bakışlarını kaçırdı Karl'dan. Bir hayaletmişçesine görmezden geldi onu. Karl ise kardeşi Marcus'a başıyla selam verip bir köşeye oturdu. Gözlerini Aphrodisia'ya dikti. Büyümüş, genç kızlıktan sıyrılıp genç bir bayan olmuştu. Kıyafeti göz kamaştırıcıydı. Vücut hatlarını öylesine belirginleştirmişti ki, fazlasıyla çekiciydi. Bir süre bekledikten sonra hayalet konumundan vazgeçerek dudaklarını araladı. ' Beni gördüğüne sevinmedin.' diye fısıldadı Aphrodisia'nın kulağına eğilerek. Kokusunu içine çekti ve gözlerini yumdu. Şehvete kaptırmayacaktı kendini. Reddedilirse aptallığının cezasını çekmeyecekti. Acı çektiğini gösteren bakışlarını A'ye yönlendirdi ve dudaklarını aralamasını bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcus Benetham
St.Jude III.Sınıf
St.Jude III.Sınıf
Marcus Benetham


Mesaj Sayısı : 33
Kayıt tarihi : 21/07/10

Şöhret
Puan: 4

Luxury Breakfast Saloon. Empty
MesajKonu: Geri: Luxury Breakfast Saloon.   Luxury Breakfast Saloon. Icon_minitimePerş. Tem. 22, 2010 6:01 pm

Marcus Aphrodisia'nın kendisine doğru geldiğini gördü ve dünyası birden ışıkla doldu. Aph hep sevecen, o kadar tatlı ve iyimser olmuştu ki kendini onun yanında daima mutlu ve huzur dolu hissederdi. İnsana pozitif enerjiyle doluydu ki, çevresindekilere taşırıyordu. Gülümsemeyi bilirdi ve gülümsetirdi, işte böyle biriydi Marcus'un manevi kardeşi. Aph gelip ona sarıldığında hala gülüyuordu. O ve Illy diğer Manhattan sürtükleri gibi sosyetik bir selam vermeye çalışıp yanaklarını birbirlerine değdirmek yerine, doğrudan gelip üzerine atlıyorlardı. Sıcakkanlıydılar, belkide Benethamlar onları bu yüzden bu kadar çok seviyorlardı. ‘’ Marcus! Tanrı adına, ne cehennemdeydin? SENI COK OZLEDIM! ‘’ Kollarını kıza sarıp ona uzun uzun sarıldı. '' Londra'nın altını üstüne getirmekle meşguldüm küçük kızkardeşim. Bende seni özledim. '' Yanağına bir öpücük kondurdu ve nezaket kurallarında bir bayanın sandalyesini çekmenin centilmenlere göre olduğu yazıldığından öne eğilip Aph'in sandalyesini çekti. Benethamlar İngiliz Lord Benetham'ın oğullarıydılar ve gerçek anlamda centilmence yetişmiştiler. Illy ve Aph de onların ta çocukluk dönemlerinden kalma arkadaşları olduklarından oldukça önemli bir yere sahiptiler. Gerçi Illy Marcus için, Aph de Karl için çoktan arkadaşlıktan öteye geçmişti ama. Marcus Illy'i hiçbir zaman kırmamıştı, kıramazdı zaten. Onu canından çok seviyordu. Ama Karl'ın Aph'e yaptıklarından sonra onu Londra'ya götürmüş ve bir daha kızın yüzünü göremeyeceğini söylemişti. Aile şerefini beş paralık etmek değil, bir bayana; üstelik Karl'ın deliler gibi aşık olduğu ve karşılığını da gördüğü bir bayana aldatma muamelesini yapmak affedilemezdi. Marcus kardeşine iyi bir nutuk çektiğini hatırlıyordu. Tekrar Aph'e döndü ve sabırsızlanarak sordu. '' Illy nerde kaldı dersin? '' Aph tam ona başıyla inan bana gelmek üzeredir, tarzında bir hareket yaparken, O'nun bütün güzelliğiyle kahvaltı salonuna adım attığını gördü.

Arkasında da birini çekiştiriyordu. O da ki-Karl. Bu hiç iyi olmadı, diye düşündü. Aph'e bakıyor ve fazla üzülmemiş olması için dua ediyordu. Ilithya da masaya oturdu ve baldan tatlı sesiyle konuştu. Onun sandalyesini de Karl çekmişti. ' Siz Benethamları buraya atan sebep nedir?' Ah, tabi ya. Biz Benetham'ları buraya getiren sebep nedir? Dünyadaki en güzel gözlerin içine baktı. Sen. ''Ah, okula burada devam etmeyi planlıyoruz. Londra havası, malikaneler falan. Bizi fazla sıkar klişeler bilirsin. '' Ellerini avucunun içine aldı ve İlly'nin bayıldığı o meşhur gülümsemeyle gülümsedi. Bu gülümseme için kendilerini feda edicek bir çok kız vardı. '' Sen neler yaptın? Bensiz. '' Bensiz sözcüğünün üzerinden özellikle geçmişti. El hareketiyle garsonu yanlarına çağırttı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ilithya Juventus
Constance Billard IV.Sınıf
Constance Billard IV.Sınıf
Ilithya Juventus


Mesaj Sayısı : 378
Kayıt tarihi : 20/07/10

Şöhret
Puan: 14

Luxury Breakfast Saloon. Empty
MesajKonu: Geri: Luxury Breakfast Saloon.   Luxury Breakfast Saloon. Icon_minitimeCuma Tem. 23, 2010 11:22 am

Marcus'u derinlemesine süzecek olursa Illy, gerçekten yunan tanrılarının beden bulmuş haliydi. Bakışları her genç kızı deli edebilecek cinstendi. Vücudunu saran kaslar daha da çekici kılıyodu onu. Ama Illy geçmişe dönük bir şeyler hissetmiyordu ona. Oraya giderken belki tekrar deneyebileceklerini düşünüyordu ama eskide kalmışlardı. Tozlu sayfalara karışıp unutulanlar olmuşlardı. Öyle ki Illy'de ona karşı hissettiği aşka dair tek bir kırıntı bile kalmamıştı. Bedeniyle ve kalbiyle Blaise'i düşünüyordu. Vücudunda gezinen ellerinin sertliğini düşlüyordu. Ve şuanda orada, sadece bir kaç merdiven üstünde bir odada Phoebe ile seviştiğini. Kesinlikle kahvaltı adı altındaki birleşme yemeğine konsantre olamıyordu. Elinde tuttuğu telefonuyla her an Blaise'den bir mesaj gelmesini umuyordu. Aşık olmak yapılacak en saçma şeydi Manhattan'da, hele ki popüler kızlar için. Ki Illy kesinlikle belirgin bir çevreye ve popüleriteye sahipti. Blaise'e aşık olduğu öğrenilirse büyük bir olay patlardı; hem de en büyüğünden. Yüzündeki buruk ifadeyi silip, omuzlarını silkti ve gülümsemeyle birlikte Marcus'un ağzından çıkanları dinlemeye başladı. Londra'dan neden döndüklerini anlatıyordu. Aslında dönmelerine sevinmişti ama yalnızca eski arkadaş oldukları için. Marcus'un kendisinden bir beklentisi olup olmadığını bilmiyordu ama beklemediğini umuyordu. Çünkü beklediğine dair bir izlenim sezerse gerekli açıklamayı yapmak gerektiğinin farkındaydı. Son söylediklerini zihninde tekrar etti. Sen neler yaptın bensiz, derken kesinlikle bensiz kısmını vurgulamıştı ve bu tabii ki kendisini özleyip özlemediğini sormanın başka bir versiyonuydu. Kibar ve çokta umursamayarak ' Ah benimkiler de klişeden öte bir şey değil. Manhattan gençliği ne yapıyorsa onu yaptım. Bir de siz Benethamları özleyip özlemediğimi sormaya çalışıyorsan tabii ki özledim. Bir geçmişimiz var, hem de küçüklüğe dayanan bir geçmiş. O zamanları kim unutabilir ki? Hatırlıyorsundur, beş yaşındayken sizin eve geldiğinde bana benimle evlenmek istediğini söylemiştin. Bir dal parçasını kıvırıp, yüzük haline getirerek. Sonra parmağıma takıp beni eşin ilan etmiştin. Fakat gittiğinden sonra o yüzüğü kaybettim Marcus. Çok acı ama kaybettim.' Aralarındaki duygusal bağın koptuğunu anlatmaya çalışıyordu onu kırmadan. Yüzünün bir anda değiştini hissetmişti ve tam o anda elindeki telefonunun titrediğini fark etti. Blaise ile dün konuştuklarının ardından pes ettiğini, vaz geçtiğini ve artık Phoebe ile istediğini yapabileceğini yazmıştı. Ve o sözlerin ardından gelen cevap kesinlikle Illy'i şoka uğratacak cinstendi. Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Sonunda Illy'i sevdiğini söyleyebilmişti B. Günler sonra bunu itiraf edebilmişti. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle ruhu oradan ayrılıp B'nin yanına doğru havalanmıştı. Günün bombası bu olmalıydı. Marcus ya da diğer Benethamlar umurunda bile değildi. Bir an önce Blaise'n kendisini almaya gelmesini bekleyecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gisela Müller
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Constance Billard IV.Sınıf, Admin
Gisela Müller


Mesaj Sayısı : 505
Kayıt tarihi : 18/07/10

Şöhret
Puan: 29

Luxury Breakfast Saloon. Empty
MesajKonu: Geri: Luxury Breakfast Saloon.   Luxury Breakfast Saloon. Icon_minitimeSalı Tem. 27, 2010 5:17 pm

Marcus / +4 puan
Aphrodisia / +2 puan
Karl / +2 puan
Ilithya / +4 puan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Luxury Breakfast Saloon.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl R-Play :: New York City :: Manhattan :: The NY Palace Hotel-
Buraya geçin: