Sarışın hala çocuğun elini elinin üzerinde hissederek yakın arkadaşlarının olduğu masaya yaklaştı ve yüzünde şapşal bir gülümsemeyle kızların yanına oturdu. Bacak bacak üstüne attı ve Nicholas’ın nerede olduğunu anlamak için etrafa bakınmaya başladı. Çocuğun etrafının güzel kızlarla dolu olduğunu gördüğünde hiç şaşırmamıştı. O öyleydi, her zaman ilgi odağı olan çocuk… Candice bazen anlayamıyordu onu ve diğerlerini, ilginin üzerinde olması güzeldi, elbette, ama bunu abartmak büyük bir salaklıktı. Herkesin gözleri sizin üzerindeyken nasıl rahat edebilirdiniz ki, hayatınızı nasıl yaşayabilirdiniz? Kız eteğinin kenarıyla oynadı ve bakışlarını içeride mutlu gözüken insanların üzerinde gezdirdi. Salon mükemmeldi, oldukça zengin döşenmişti… Tam da Edna’ya göre. Hakkını vermeliyim, nasıl balo yapılacağını biliyor…
Edna’yı sevdiği söylenemezdi ama kız lakabını hak ediyordu. Bakışları masada ki şarap kadehlerinde dolaştı. Kırmızı şarap dolu bardağı sağ eline aldı ve hafifçe döndürmeye başladı. Bu rengi seviyordu. Kırmızı ona tutkuyu ve öfkeyi çağrıştırdığından dolayı kırmızı şeylere her zaman bir düşkünlüğü olmuştu. Yanında oturan Roche’ye döndü. Kız baloya yalnız gelmişti ve kesinlikle büyük bir başarıydı bu. Candy samimi bir gülümsemeyle yuları doğru kıvırdı kırmızı dudaklarını. Roche’yi çok severdi ve ona delicesine bir güven duyardı. Belki çocukluk arkadaşı olmaları bunda en büyük etkendi belki de birbirlerine benzemeleri… Her şekilde çok iyi anlaşır, birlikteyken eğlenirlerdi. “Hey Roch!” dediğini duydu kendi sesinin. “Bu gece eşim olmak ister misin?” Dudaklarına oldukça tatlı bir gülümseme yerleştirdi ve kirpiklerini kırpıştırarak ona baktı. İki kızda –ne kadar Candy Nic ile gelmiş olsa da- bu gece yalnızdı.