Müller's House

Konu: Müller's House Salı Tem. 20, 2010 11:36 pm

Yer: Müller ailesinin evi
Zaman: 9.00 PM
Oyuncular:

Connor Mead & Gisela Müller

Kurgu Özeti:

"Arzulara 'hayır' demek, istekleri engellemek imkansızdır."

Annesinin evden ayrılmasını bekliyordu Gisela. Her zamanki gibi son anda bir aksilik çıkarmasını çok iyi biliyordu. 'Ne bekliyorsun anne? Connor gelecek acele etmeyi düşünmez misin?' dedi sesini fazlaca yükselterek. Belki de Connor'un gelmesini bekliyordu, -kızının erkek arkadaşıyla tanışmak isteyen anne modeli- bu tam bir rezalet. Sevgilisine rezil olmak istemediğinden annesinin üzerindeki ipek yelekten çekiştirerek onu harekete geçirtmeye çalışıyordu. 'Dur Gisela, çıkacağım şimdi.' dediğinde Gisela'nın az da olsa içi rahatlamıştı. Nefret ettiren o gıcık gülümsemesiyle aynada kendini yokluyordu annesi. Bir insan yaşı bu kadar ilerlemesine rağmen nasıl olur da bu kadar capcanlı olabiliyordu? Gelecekte benzemek istediği kişi de yalnızca oydu. Mutlu, sadık bir evliliği vardı. Newyork klişelerinden, -birbirini aldatan eşlerden- tamamen uzaklardı onlar. Gisela'nın bu geceyi Connor ile geçirmesini pek de doğru bulduğu söylenemezdi. Çünkü Connor vaktinde Gisela'ya inanılmaz acılar vermişti. Connor'la beraber olana kadar, Gisela bakireydi. Uzun bir gece geçirmeden önce Connor ile...

'Eh tamam kızım çıkıyorum. İyi eğlenceler sana bebeğim.' diyerek kızının yanağına küçük bir öpücük kondurdu. 'Teşekkürler anne, dediklerini aklımdan çıkarmayacağım.' dedi gülümseyerek. Kapının yanındaki çantasını kaptıktan sonra hızla kapıyı çarpıp çıkmıştı. Gisela, aynada kendisine bakarken ne kadar mükemmel olduğunu farketmişti. Connor onu bu halde beğenecekti, emindi. Yatak odasına gitmişti son düzenlemeler için. Kıpkırmızı ve yapma güllerle donatmıştı yatağının üzerini. Işık kapalıydı fakat odayı aydınlatan dört beş tane mum vardı. Kapının çaldığını duyunca heyecanını bir an olsun dindiremediğini farketmişti. Aynadan kendine bakmıştı son defa. Siyah, kalın ve deri kumaşlı, vücudunu saran bir elbise giymişti. Saçlarını toplamış ve dağınık bir topuz yapmıştı, dağınık bırakmak yerine. Kapıya açmıştı yavaşça, mükemmeldi, her zamanki gibi. 'Gel aşkım.' dedi kısık sesiyle ve eliyle içeriyi göstermişti, girmesini göstererek. Yavaş adımlarıyla içeri giren sevgilisini, kapıyı kapattıktan hemen sonra yanağından, kısa fakat sert bir şekilde öpmüştü. 'Çok güzel olacak.' diyerek fısıldadı kulağına.

Konu: Geri: Müller's House Çarş. Tem. 21, 2010 1:31 am

Daha eve adımını yeni atmış olan Cnnor hemen üstündekileri çıkarmaya başlamıştı bile. Ona şaşkın gözlerle bakan babasına aldırmadan üstündeki gömleği yere fırlatarak odasına doğru koşmaya başladı. Tek bütün eşyalarını arkasından toplayan rus hizmetçisine dönüp küçük bir öpücük veren Connor mutlulukla hareket ediyordu. Evet; programının o kadar sıkışık olmasına rağmen vaktinde Eloe'nin yanından ayrılabilmiş ve tam planladığı gibi sekiz buçukta evdeydi. Yolda gelirken arayıp üstünü hazırlamasını istediği hizmetçisi her şeyi hazır etmiş yatağının üstüne koymuştu. Her şeyin hazır olduğundan emin olduğu için kendini direk duşa atıp, ılık suyun rahatlatıcı akışına bıraktı vücudunu. Çok kısa bir süre sonra bornozuyla oda da gezinip hazırlattığı iki takıma bakarak arasında karar vermeye çalışırken odaya babasının girmesiyle irkildi. "Hayırdır, dışarı mı çıkıyorsun?" diye sormuştu babası. Pek önemsemeyen Connor adamın yüzüne bile bakmadan "Evet, bu gece gelmeyebilirim." derken iki gömleğide eline almış üstünde tutarak aynaya bakıyordu. Babasının yüzünde hınzır bir gülümseme olduğunu aynadan gören Connor başını çevirip babasının yüzüne bakarak "Ne var? hiç yapmadığım bir şey mi?" diye sordu hafif çıkışarak. Bbası gülmeye başlayınca iyice sinir bozulan Connor onunla ilgilenmeyi keserek kıyafetlerine geri döndü. Babasının sesi kulaklarına ulaştığında başını çevirip ona bakmaya başladı. "Acelen var sanırım, böyle koştura koştura gittiğin kız kim merak ettim." diye sorunca kısa ve net bir şekilde sadece "Gisela." demiş kıyafetlerinin bulunduğu odaya girmişti elindeki kıyafetleriyle beraber. Babasının sesini içerden hala duyan Connor yeter artık der gibi kafasını sallamıştı. Ne dediğine kulak kesildiğinde "Yeniden mi berabersiniz?" dediğinde sadece pantolonuyla odadan dışarı çıkarak "Bay Mead, tüm özel hayatımı bilmek zorunda değilsiniz? Şimdi izninizle acelem var." diyerek tekrar kıyafet odasına dalmıştı. Beş dakika sonra dışarı çıkan Connor'ın üstünde keten, koyu bir çelik mavisi olan takım giymiş içine de beyaz bir gömlek geçirmişti. Ayağına koyu kahve renkte özel tasarım ayakkabılarından giyen Connor aynı tonda değişik işlemelere sahip olan bir kemer takmıştı beline. Evden çıkarken salonda oturan babasına öylesine bir "İyi geceler" dedikten sonra başına bir de kıyafetine uygun bir fötr şapka geçiren Connor evden aceleyle çıkmıştı. Saate baktığında saatin dokuz olduğunu görünce geç kaldığını anlaya Connor biraz gerilmişti. Eve uğramasaydı kolaylıkla yetişebilirdi ama Gisela'nın yanına da üzerine başka bir kadının kokusu sinmişken gidemezdi. Ne olur ne olmaz diye her zamankinden birkaç fıs daha fazla sıkmıştı parfümünden.

Yolda durup çiçeği de aldıktan beş dakika sonra Müller'lerin evinin önünde olan Connor limuzininden inmeden önce şöförüne gitmesini söylemiş ve çiçekleriyle beraber inmişti arabadan. Kapıdan girerken rastladığı Bayan Müller'e doğru gittikçe yaklaşırken nasıl bir gün geçirdiğini düşünen Connor kadının elini zarifçe kavrarken " Bayan Müller, sizi görmek nasıl bir lütuf." dedikten hemen sonra kibarca elini öpüp bıraktı. "Her zamanki gibi çok hoş görünüyorsunuz, hayran olmamak mümkün değil." dedikten sonra kadının hoşnut gülümsemesi ve sözleriyle iyi bir etki bıraktığını düşünen Connor kadının veda ederken "Bir gün böyle güzel bir bayanla yemeğe çıkmak isterim; siz, ben ve Gisela.. Tabi sizin isteğinizle." dedikten sonra hayli kadının içten bir cevap vermesini izlemiş ve veda etmişlerdi. Bahçeyi aşıp kapıya geldiğinde zili çalıp kapının kenarına yaslanıp bahçeyi süzerken aradan bir dakika geçmeden kapı açılmıştı usulca. Dar siyah bir elbise giyen Gisela'nın bütün vücut hatları ortaya çıkıyordu. Hayli seksi görünen genç kadına bakan Connor etkilenmiş gözlerle onu süzerken içeriye davet etmesiyle kapnın eşiğini geçmişti. Kapının kapanmasıyla yanağında hissetiği öpücükle kendini toparlayan Connor Gisela'nın kulağına fısıldadıklarına karşılık olarak ona aldığı pembe gülleri verip, onu belinden sarmış ve "Buna eminim. Seninle her gece güzel hayatım." deyip tutkuyla öpmüştü genç kadını. Çok iyi tanıdığı genç bayanla hiç tanımadığı bir evdeydi Connor, rahhattı yine de ama ne nerededir bilmediği için kendini Gisela'nın akışına bıraktı. Bunu yaparken "Ee, neler hazırladın, ne yapacaksın bana?" diye sormuştu usulca. Sesindeki aceleci tını çok rahat farkediliyordu. bu sorusuna sadece gülümsemeyle yanıt veren Gisela kendini onun kollarından kurtarmış elinden tutup çekiştirerek Connor'ı odasına getirmişti. Çok ışıklı salonun aksine burada hiç ışık yoktu; kısa bir süre karanlığa ve loş mum ışığına gözleri alışan Connor yatağın üzerindeki güllerin farkına varan Connor odanın ambiansının son derece iyi hazırlanmış olduğunu farketmişti. Gözlerini odadan Gisela'ya çevirince odanın Connor üzerinde bıraktığı etkiden memnunmuş gibi bir hali vardı.

Konu: Geri: Müller's House Çarş. Tem. 21, 2010 1:59 am

Siyah bir takım elbise giymişti Connor. Her zamanki gibi, ona bu kadar yakışan bir şeyin daha olmadığını anlıyordu Gisela. Yüzündeki o sert ama bir o kadar da her an kendisini öpücük yağmuruna tutabilecek ifade Gisela'yı baştan çıkarıyordu. Öpücüğe karşılık bir pembe gül verdi eline Gisela'nın. "Buna eminim. Seninle her gece güzel hayatım." dedi ve dudağına yumuşak ve kısa bir öpücük kondurdu. Bu gecenin bu öpücüklerle başlayıp bu öpücüklerle sonlanmasını diliyordu Gisela. Connor onu belinden sarmıştı ve aceleci, dayanamaz tavırlarıyla ne yapacaklarını sormuştu geldiği gibi. "Bu soru için beklemeyeceğini biliyordum, hayatım." dedi ve yüzünden hiç kaybolmayan gülücüklerini bir anlığına kaldırdı. Connor'ın elinden sıkıca tutup yatak odasına doğru götürüyordu. Odanın ışığı o kadar azdı ki, gözlerinin alışması biraz vakit almıştı. Connor'a baktığında oda karşısında gerçekten etiketlendiğini farketmişti Gisela, aynen eve girdiğinde kıyafetlerinden ve vücudundan da etkilendiği gibi. Yüzünü Connor'a dönmüş ve vücudunu iyice ona yaklaştırmıştı. Ellerini omuzlarına götürdüğünde Connor'un ceketini yavaşça arkaya doğru çıkarıyordu. Ceketinin yere düştüğünü farkettiği anda Connor'ı hızla yatağa itmiş ve sırtüstü yatırmıştı onu Gisela. Onun üzerine çıkmıştı kendisi de, öpmüyordu fakat nefesinin sıcaklığını yüzünde hissetmesini sağlıyordu. Yatağın baş uçlarındaki iki uzun ve kırmızı mum yüzlerini aydınlatmaları içindi yalnızca. Connor ve Gisela'nın geçirdiği ilk gece olmayacaktı bu elbette fakat birbirlerini özlemiş olmaları, gecenin ne denli ateşli geçeceğinin bir sonucu olacak gibi görünüyordu. Gisela, bakire iken birlikte oldukları gece, gerçekten mükemmeldi fakat o anki ortamın ferahlığı ve mükemmel dizaynı alevlendiriyordu aşklarını. Bir yıl aradan sonra aşk tazeliyorlardı açıkçası. "Hiçbir şey değişmemiş Connor, sen hala beni baştan çıkarıyorsun!" dedi Gisela o yalnızca nefeslerin duyulduğu, ürkütücü sessizliği bozarcasına. Elleri Connor'ın gömleğinin üst düğmesine gitmişti şimdiden. Üç tane düğmesini açtıktan sonra ellerini onun sert göğsünde gezdirmeye başlamıştı. Başlangıcı her ne kadar Connor'ın yapmasını istemiş olsa da, kendisini bekletirken sabırdan eser kalmıyordu.

Konu: Geri: Müller's House Çarş. Tem. 21, 2010 3:19 am

Gisela'nın ona yaklaşmasıyla Connor'da ona doğru yaklaşmıştı. Ceketin artık fazlalık olduğunu düşünüyordu ki Gisela ellerini Connor'ın omuzlarına götürüp yavaşça çıkarmıştı ceketi. Ceketin yere düşmesiyle Gisela'ya doğru dönen Connor bir anda kendini sırtüstü yatakta istekle Gisela'yı izlerken bulmuştu. Sonunda diye düşünüyordu Connor kafasından;'Sonunda teninin kokusu tenime ve içime işliyor..' diye düşünceleri akıyordu beyninden. Dirseklerinin züerinde hafif doğrulurken duyduğu özlem ve heyecan birbirine karışıyor, harmanlanıyorlardı. Kısa bir süre sonra en seksi bakışıyla Gisela da biraz önce yatağa attığı genç adamın üzerine çıkmıştı. Yakın markajda tuttuyordu yüzünü Gisela ama bir türlü öpmüyordu Connor'ı. Gisela'nın sıcak nefesinin yüzünü okşamasıyla yavaş yavaş tahrik olmaya başlayan Connor istekle öpmek için yüzünü yaklaştırırken Gisela'nın hareketleri buna izin vermiyordu. Mum ışığının aydınlattığı yüzünde baştan çıkarıcı bir ifade vardı. Elleri Connor'ın gömleğinin düğmelerine giden Gisela ilk üç düğmeyi açtıktan sonra hafif dokunuşlarla elini göğsünde gezindirirken daha fazla bekleyemeyen Connor sert bir şekilde öpmüştü Gisela'yı kısa kısa öpücüklerle başlayan öpüşmeleri daha sonra hız kazanmış kesintisiz bir melodiye dönüşmüştü adeta. Ara ara kesik soluklar almak için ayrılan dudaklarının çıkardıkları istekli sesler odayı doldururken Connor Gisela'yı kavrayıp yatağa yatırdıktan sonra yarım bir şekilde üstünde duruyorken eli Gisela'nın bacağındaydı. Şehvetle bağlanan dudaklarının hareketlerine uygun bir şekilde vücudu da hareket ediyordu. Gömleğinin artık bir fazlalık haline geldiğini anlayan Connor geri kalan birkaç düğmeyide açıp gömleği üzerinden profesyonelce çıkarıp atmıştı. Ayrılan dudaklarını tekrar birleştirmek yerine usulca boynuna doğru sokulmuş ve boynundan öpüp yavaş yavaş göğsüne doğru ilerlemeye koyulmuştu Connor. Omzunda elbise engeline takılan Connor, arzuyla Gisela'nın gözlerine bakıp arkada bulunan fermuarı yavaş yavaş indirmişti aşağıya. Beline kadar uzanan fermuarı indirdikten sonra elini çıplak sırtında usulca gezdirerek omuzlarına kadar gelen Connor elbisenin askılarından tutup aşağıya doğru sıyırmıştı yavaş yavaş. Elbisenin ardından çıkan pürüzsüz tene aç bir ifadeyle bakan Connor gözlerini Gisela'nın yüzüne çevirirken omzuna yavaşça bir buse kondurmuştu. Kulağına doğru eğilip kısık ve etkileyici sesini kullanarak konuşan Connor bu sözler söylemenin vaktinin geldiğini düşünüyordu; "Seni seviyorum..."

Konu: Geri: Müller's House Çarş. Tem. 21, 2010 3:50 am

Onu öpmediğinden ve dudaklarını ittiğinden dolayı Connor, sabırsızlandığını belli etmişti. Gisela'nın dudağına sertçe yapışmış ve kısa kısa öpücükleri gittikçe hızlandırarak başlatmıştı mükemmel geceyi. Gisela, iplerin her zaman onun elinde olmasını yeğliyordu, fazlasıyla sahip çıkıyordu çünkü. Gisela'yı yatağa tam olarak uzandırdığında bir eli belinde, diğeri ise kıyafetten kalan kadarıyla uzun bacaklarındaydı. Connor üzerindeki o sıkıcı gömleği kısa bir hamle ile üzerinde atmıştı, düğmelerini açtıktan sonra. Bu sefer o dolgun öpücüklerini Gisela'nın pürüzsüz teninde, boynundan aşağı doğru inerek gezdiriyordu. Gisela'nın üzerinde dapdar ve o an hiç uymayacak kıyafeti çıkarma isteği geç çıkmamıştı ortaya. Fermuarı beline kadar uzanan elbiseyi yavaşça çıkarıyordu Connor, askılarından aşağı doğru sürükleyerek. Gisela'nın tadını tekrardan almış, aklı başına gelmiş olmalıydı ki; hiç beklenmedik sözünü söylemişti etkileyici bir ses tonuyla; "Seni seviyorum..."

Bunu duymak Gisela'yı hiç olmadığı kadar mutlu etmişti, gerçekten. Çünkü bu Connor'a göre fazlasıyla özel bir cümleydi. Daha önce bunu kullandığını bile hatırlamıyordu, şuan onu mutlu ettiğinden miydi, yoksa bu bir gerçek miydi? Gisela işaret parmağını Connor'dan ayırdığı dudaklarına götürerek, Connor'a sessizliği bozmamasını ifade etmişti. Alt dudağını ısırmıştı sonrasında, bu zevki doruğa çıkaracak bir hareket olabilirdi belki de Connor için. Gisela ellerini Connor'ın saçlarında gezdiriyor ve boynuna dolayıp onu birçok kez daha öpüyor, öpüyordu. Bedeninde onu hissetmek, teninin kokusunu bu kadar yakından almak inanılmaz keyif veriyordu Gisela'ya, Connor için de bu durum söz konusu gibiydi. Gisela, bacaklarını Connor'ın beline sarmıştı, elleri omuzlarında duruyordu.

Konu: Geri: Müller's House C.tesi Tem. 24, 2010 4:38 am

Connor'ın söylediği o iki kelimeden sonra memnunluğu yüzünden okunan Gisela Connor'a gözleri parlamış bir şekilde bakıyordu. Connor'ı iyi tanıdığı için bu sözlerin gerçekliği elbetteki onu kuşkulandıracaktı ama bu kadar acınası gördüğü bu kelimeleri gereksiz yere de söyleyece bir tip değildi Connor. Her kıza her şeyi, her hitabı söylemiştir ama hiçbir kıza daha önce böyle bir şey söylediğini hatırlamıyordu Connor; belki kreşteyken olabilir diye düşünüyordu kendi kendine ama daha sonra bu düşünceleri bir anda kafasından fırlatıp atan Connor düşünmesi gereken daha önemli şeylerin var olduğunu kafasından geçirerek gülümsedi ve tam bir şeyler söylemek için dudaklarını aralamıştı ki bu anın ateşinin sönmesini istemeyen Gisela işaret parmağını onun dudaklarına bastırarak susmasını istemişti. Ardından alt dudağını ısıran Gisela ne zaman nerede ne yapacağını kanıtlamış, tekrar tekrar baştan çıkarmıştı Connor'ı. Susma fikri çok cazip gelen Connor, Gisela'nın parmağına küçük bir öpücük kondurarak tutmuştu elini ve kendi gövdesine koymuştu. Connor'ın dudakları onunkilere yaklaşınca ellerini boynuna doluyor ya da saçlarında dolaşıyordu. Connor'ın elleri ise kah Gisela'nın kalçasında gezinip onu kendine doğru çekiyor kah bacağında gezinerek Gisela'yı baştan çıkarıyordu. Diğer eliyle ise onu kavrıyordu şimdilik. Öpüşmenin ateşi artıp sekse adım adım yaklaşırlarken Gisela bacaklarını Connor'ın beline dolamıştı. Kendini ön sevişmenin hızını iyice kaptıran Connor yatağın üzerinde dizüstü durmuş Gisela'nın hafif vücudunu kucağına almış, öpücüklerini daha çok boynuna yönlendirmişti. Gisela'nın üzerinde bir tek jartiyeri kalırken Connor'ın pantolonu olduğu yerde duruyordu. Gisela bunu farketmiş olacak ki Connor'ın vücudunda gezmeye başlayan ellerini Connor'ın kemerine doğru götürmüş ve onu açmıştı. Gitgide ereksiyon olan Connor şevkle öpüyordu boynunu Gisela'nın. Gisela'nın pantolonun düğmelerinde zorlanmasıyla kendini ve onu yatağa atan Connor sırtüstü bir şekilde çözmüştü bütün düğmelerini ve alelacele çıkarmıştı pantolonunu. Yatakta bütün seksiliğiyle onun acemice pantolonunu çıkarmasını izleyen Gisela'yı tekrar kucağına alarak yatağın başına yaslamış ellerini elleriyle tutarak yukarı kaldırarak küçük bir öpüşmenin ardından Gisela'nın vücudu üzerinde dudaklarıyla gezintiye çıkmıştı Connor. Ön sevişmleri severdi Connor; kadınların erkeklerden daha geç boşaldığını düşünecek olursak sevişmeden önce onları tatmin etmeye başlamak durumu biraz eşitliyordu. Ama bunu fazla uzatmanın işin tadını kaçıaracağını bilen Connor şehvetle Gisela'nın üzerindeki iç çamaşırlarını çıkarırken onunda kendininkileri çıkarmasına izin verdi.

Tüm bunların sonunda kendisini Gisela'nın üzerine bırakan Connor dudaklarını dehşet bir susuzlukla öperken en sonunda sert bir girişle istediğini almıştı. Ne zamandır yolunu gözlediği an gelip çatmış, vücutları kavuran ateş söndürülmeye başlamıştı sadece bu geceliğine. Rutin bir şekilde vücudu ,leri geri hareket ederken Connor'ın zihni zevkten kasılmış sadece iç güdüleriyle hareket ediyordu. Gisela'nın yarattığı hareketlilikle arada bir zevkten küçük iniltiler çıkaran Connor şevkle hareket ediyor, Gisela'nın vücudunu öpüyordu elleri vücudun belli bölgelerinde gezerken olabildiğince çok zevk vermekte istiyordu. Bu gecenin mükemmel geçmemesi için hiçbir sebep yoktu...

Konu: Geri: Müller's House C.tesi Tem. 24, 2010 6:21 pm

Gisela'nın işaret parmağıyla Connor'a susmasını işaret etmesi, hoşuna gitmiş olmalıydı ki; bu yüzünden anlaşılıyordu, mükemmel ifadesinden. Connor, Gisela'nın elini öpmüştü yavaşça, sonrasında elini göğsüne yerleştirmişti. Dudaklarını Gisela'nın boynunda geziniyordu. Elleri Gisela'nın kalçalarından bacaklarına giden Connor, yeterince zevk alıyor gibiydi. Connor yatakta dizleri üzerinde durmuş ve Gisela'yı hiç de zorlanmadan kucağına almıştı. Gisela, Connor'ın pantolonundan bir an önce kurtulmak gayesindeydi. Bunda zorlanacağını bilemezdi elbette, Connor yatağa sırtüstü uzanıp kendi çıkarmıştı pantolonunu hızlıca. Gisela'yı tekrar kucaklamıştı, yanına yatırınca. Connor, daha fazla dayanamayacak gibi göründüğünde Gisela'nın üzerinde kalan o son iç çamaşırlarını da çıkarmaya başlamıştı, Gisela için de aynı durum söz konusuydu. Gisela, o an bir yıl sonunda ilk kez onun olmuştu. Evet, olmuştu artık. Connor fazla uzatmamıştı ön sevişmeyi. Kendini tutamayacağı belliydi zaten eve girdiği andan itiaren. En son ne zaman birlikte olduklarını hatırlıyordu Gisela, odayı yoğunlaştıran iniltiler arasından. Bekaretini Connor'a teslim ettiği geceyi anımsamıştı. O gece, işte o gece özeldi Gisela için. Şuanda da ne kadar zevk alıyor olsa da o gecenin yerini tutamazdı. O gece Connor bir başkaydı, Gisela'yı sevdiğinden asla bir şüphe olamazdı, bunu kelimelerle ifade etmiyor olsa bile. Bu gece de bir hayli anlamlı olmalıydı, Connor ilk defa 'seni seviyorum' demişti. Bu gerçekten bir hayli iyiydi. Sözleriyle etkilemeyi o kadar iyi biliyordu ki; ne kadar hata yapmış olsa da kısa sürede kendini affettirmeyi beceriyordu. Bu onun farkıydı, kendini su yüzüne çıkarmasını iyi biliyordu. Gisela ne olursa olsun ondan emin olamıyordu çünkü Connor hiçbir zaman dilediği kadar sadık olamıyordu. Bakışlarını ne zaman başka yöne çevirse, Connor bir başkası ile oluyordu. Jake'in dediği kadarıyla Connor yavaş yavaş bağlanıyordu. Gisela için bu mühimdi, fazlasıyla. Gisela çoktan bağlanmıştı ona, yoksa koynuna girmezdi Connor'ın. Sevmediği biriyle beraber olmamıştı hiç. Connor dışında kimse onu kolayca elde edememişti halbuki. Kolay aldanıyordu ona, normaldi de bu. Gisela, iniltileri bastıracak ses tonuyla konuşmuştu; "Ben de seni seviyorum." ve kendini tekrar Connor'ın akışına bırakmıştı.

Konu: Geri: Müller's House Ptsi Tem. 26, 2010 2:58 am

Hareketleri ivme kazanırken aklını sadece Gisela ve onun söylediklerine açan Connor gayet net bir şekilde duymuştu Gisela'nın söylediği o üç kelimeyi. Bunu zaten bilen Connor gülümseyerek cevap vermiş, konuşmamayı tercih etmişti. Konuşmak yerine Gisela'yı öpmenin tadını özümserken gitgide hızlanıyordu giriş çıkışları. Vücudu yavaş yavaş terlemeye başlıyor, eli ayağı gitgide kasılıyordu. Ellerini Gisela'nın hafif nemli, pürüzsüz teni üzerinde gezdirmiyordu artık,belini kavradığı eliyle onu kendine çekerek güç alıyordu Connor. Gisela'nın inlemeleriyle birlikte sırtına batan tırnaklarının acısını hissetmiyordu bile Connor. Sonunda boşalıp birden bütün vücudu gevşeyince kendini kısa bir süre Gisela'nın üzerine bırakıp hareketleriyle birlikte hızlanmış soluk alıp verişlerini düzene sokarken tekrar ince düşüncelerle dolmuş beynini düzene sokmaya çalışıp sırtüstü atmış kendini yatağın üzerine. Boşalması pek uzun sürmediğini düşünen Connor bu düşünceden rahatsızlık duymuş, başını çevirerek hızla soluk alıp vermekte olan Gisela'ya bakmıştı. Daha iyi geceleri olmuştu Connor'la Gisela'nın ama bu da fena sayılmazdı. En azından Gisela'nın yüzündeki ifadeden iyi geçtiğini anlıyordu. Olduğu yerde dönerek bakışlarını Gisela'ya yoğunlaştıran Connor kısa bir süre onu şevkle izledikten sonra yerinde hafifçe doğrulup dudağına kısa bir öpücük kondurup yerinden kalktı ve banyoya gitti. Terlemiş yüzünü yıkayan Connor dağılmış olan saçını başını düzeltip, kendine biraz çeki düzen verdikten sonra odaya geri dönmüştü. Pantolonun cebine yönelen Connor'ı soru soran bakışlarla izleyen Gisela'ya gülümseyerek bakan Connor "Gitmiyorum merak etme, bu gece kovsan da gitmem.." diye takılmıştı. Cebinden tabletini ve zipposunu alan Connor Yatağa kendini atmış, yastığı biraz yükselterek ona yaslanmış ve bir sigara yakmıştı. Bu bir keyif sigarası mıydı yoksa iki seks arasındaki bir dinlenme süreci miydi henüz bilmiyordu bunu Connor. Sigarayı uzun uzun içine çekerken daralan nefesinin yorulmasını sevdiğini farkedip kendine gülen Connor Gisela'ya bakarak onun da gülümseyen yüzüne doğru üfledi dumanını. bundan rahatsız olan Gisela dumanı eliyle kovalarken, bu hallerini seven Connor eliyle tuttuğu sigarayı dudağının kenarına yerleştirerek Gisela'yı yakalayıp kendine doğru çekti. Yatağın örtüsü altlarında toparlanıp bir köşede bir yığın halinde duruyordu; uzanıp onu çeken Connor örtüyü üzerlerine çektikten sonra yorgun görünen Gisela'nın gözlerinin içine dikmişti gözlerini. Gisela'nın, Connor'ın göğsüne yaslamış olduğu çenesi biraz canını acıtsa da nefesinin göğsünü yalaması hoşuna gittiği için ses çıkarmayan Connor, biraz önce seni seviyorum dediği kadının dudaklarına yine bir kısa öpücük kondurduktan sonra sigarasını söndürüp ona sarılmıştı sıkı sıkı. Çıplak bedenini rahatlıkla sarmalayabiliyordu kollarıyla; "Yordum mu seni?" diye bir şey sorunca şaşıran Gisela şaşkınlığını belli etmeden gözlerinin içine bakınca Connor lafı toparlamaya çalışarak "Uyuyacak mısın?" diye sordu kısık bir sesle konuşarak.

Sorusuna cevap almak için pek beklememişti Connor; "Sen uyumayacak mısın?" diye sormuştu Gisela, soruya soruyla cevap vermek genelde erkeklerin huyuydu ama bu daha çok yargılama yetkisini elimde tutyorum der gibi bir cevaptı. Connor gülümseyerek "Yok ben uyumıcam, hatta giyinip çıkıyorum başka bir kızla randevum var.." dedikten sonra Gisela'nın yüzünde oluşan ifadeden pek hoş bir espri yapmadığını anlayan Connor "Tabiki uyucam hayatım ama bu kadar erken olcağını düşünmüyordum." dedi sinsi sinsi gülümseyerek. "Bence biraz da romantizmi ön plana çıkaralım.." diye bir cümleyle karşılaşan Connor "Bence biz onu yatak dışında yapalım.." diye bir cümleyle sürdürmüştü sözünü. Gisela'nın yüzüne bakınca "Pekala, sen nasıl istersen..Uyuyalım o halde, güzel güzel birbirimize sarılıp..." diye değiştirdi hemen fikrini. Yandaki yanan mumu üfledikten sonra başını göğsüne yatırmış olan Gisela'nın saçlarını okşuyordu bir eliyle, diğer eliyle ise ona sarılıyordu. Her yer sessizleşince oda daki boşluğa doğru dalarken gözleri düşünceleri de duruluyordu. Seviyor muydu Giss'i? Neden ona bu kadar tolerans tanıyordu ve her dediğini yapıyordu? Neden onu kaybetmek istemiyordu, kolay kolay vazgeçemiyordu? Bu soruların cevabını tek tek yanıtlarken zihni tekrar konuşmaya başladı Connor;"Giss?" diye kontrol ettikten sonra tepki alan Connor "Seni çok seviyorum.." diyerek başına bir öpücük kondurdu. Belki ilk söylediğinde inanmamıştı ciddiyetine ama ses tonundaki sakin tını bu sefer büyük ölçüde gerçekçi olduğuna ikna ediyordu. Sıkı sıkıya sarılan genç çift kısa süre sonra uykuya dalmıştı. Bir yılın ardından tekrar bir araya gelmenin mutluluğu uyurken bile yüzlerinde okunuyordu..

Konu: Geri: Müller's House Salı Tem. 27, 2010 12:20 pm

Connor / +5 puan
Gisela / +5 puan