The NY

Konu: The NY Salı Tem. 20, 2010 2:29 am

Gecenin bir saati ani bir mesajlaşma ile kararlaştırmışlardı buluşmalarını. Daha yaşı onsekiz bile değilken araba sürmesi tehlikeli değil miydi? Ama olsun NY polislerinin hepsi 250 $'a geçmesine izin verirdi. Zaten gecenin bu saatinde çok fazla polis olmazdı buralarda. Zengin insanların yaşam sürdüğü bölgeler olduğu için pek fazla polise ihtiyaç olmadan çözülürdü olaylar. Paranın döndüğü bu kalpazan şehrini sevmemek mümkün müydü? Mevsime göre rüzgârlı bir gece geçirmeleri de olağanca çirkin birşeydi zaten. Audi TT'nin motor sesi, gecenin sessizliğinde öylesine yankılanıyordu ki.. Normalde araba sesine hasta olan kulakları ilk defa rahatsız olmuştu belki de.. Ama Eloa'ya hızlı bir şekilde yetişmeliydi.. Beyaz gömleğin üstünde ki siyah yeleği ve altında ki düşük bel koyu mavi pantolonu ile fazla spor bir hava veriyordu.. Yedek kıyafetleri de arabanın bagajında saklı bir şekilde giyilmeyi bekliyordu.. Sonuçta Eloa'nın ardından Giselle'yi de görmeliydi ve Eloa'nın kokusunu pek sevdiği söylenemezdi. Gerçekten riskli bir oyun oynasada bunu seviyordu. Hızını arttırdığı bu dakikalarda çıkacak ani bir arabayla atacağı taklaları düşünmediği her halinden belli oluyrdu.. Arabanın içinde ki ılık ortam o kadar güzel geliyordu ki insan bedenine.. Bir an önce Eloa'yı görmek istiyordu nedensizce.. Çok değil en fazla iki veya üç haftadır görüşmemişlerdi ama yine de ona karşı duraksatamadığı bir özlemin olduğunu farkediyordu. Gecenin akışını bozmaktansa içeri de çok kısıkta olsa çalan RnB çalan müzik , ferahlatıcı bir sakız hissi veriyordu insana..

Sokak aralarında hızlı bir şekilde döndükçe Eloe'nin evine yaklaşıyordu.. Radyonun üst tarafında ki oyukluktan aldığı telefondan bir kaç tuşa bastıktan sonra kulağına koyduğu telefonda çalan uzun süreli aynı sesi dinlemek canını sıkmıyor değildi gerçekten.. Karşıdan gelen sesin ardından 'İyi günler NY Palace, bir kişilik suite oda istiyorum. Craig Justin Archman adına ayrıltılacaktır, görüşmek üzere.' Bu işini de hallettikten sonra artık daha rahat bir şekilde gidebilirdi istediği yere. Kendinden o kadar emindi ki, Eloe'nin de ona karşı olan zaafını iyi biliyordu. Sonunda onların evinin bulunduğu sokağa girmişti. Hızını 180'den 40'a düşürerek ilerlerken, sokak da ki en tanıdık villanın önünde durmuştu. Arabadan çıkıp sırtını arabanın kapısına yaslayıp beklemeye başlamıştı.. Bayan milletinin hepsi aynıydı, kim bilir kaç saat burada bekleyecekti.. Yine de bir bilgilendirme mesajı atıp işi sağlama alsa iyi olacaktı.. 'Kapıda bekliyorum tatlım..'

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 3:02 am

Craig'in mesajını okuduktan sonra ister istemez Eloa'nın yüzünde tebessüm oluştu.Craig'e aşırı fazla bir zaafı vardı,aynı Connor'a olduğu gibi.Eloa annesinin ve babasının iş seyahatine çıkmasını fırsat bilip bu geceyi sadece Craig'le geçirmek istiyordu.Mesajı tam zamanında atmış olmalıydı.Kolundaki siyah saate baktı.10 dakikada nasıl hazırlanabilirdi ki ? Bir yandan bitmeyen mesajlar .. En iyisi telefondan 5 dakikalığına uzak kalmak olacaktı.Gömüldüğü beyaz deri koltuktan kalkıp telefonu cam uzun sehpaya koydu.Aniden gerçekleşen planları seviyordu,yerine göre.Uzun zamandır da Craig'le görüşmedikleri için ne yapacaklarını hiç kestiremiyordu.Eloa'nın zaten bu aralar aklı bir karış havadaydı.Şaşkınlaşmıştı.Aklında bu düşüncelerle kendi odasına girdi.Siyah dolaba doğru yöneldi.Ne giyeceğini biliyordu ama ayakkabı konusunda kararsızdı.Çizme seksi olurdu ama topuklu giymek daha bir ayrı hava katardı.Bunu en son düşünmek istiyordu.O yüzden dolabın içinden askıda duran siyah deri takımı aldı.Ve el çabukluğuyla üstüne geçirdi.Ayna karşısına geçip kendini bir süzdü.Siyah deri şort,siyah deri ceket.Ihmm..Sanırsam deri çizme uygun olurdu.Dolabın içinde ki ayrı bölmeden siyah çizmeleri alıp hemen ayağına geçirdi.Makyaj yapmasına gerek olduğunu düşünmüyordu.Saçları düzdü.Yüzü de doğal bir güzelliğe sahipti.Makyaj masasına geçip sadece hafif kırmızı bir ruj sürmesi yeterli olmuştu.Öncelikle Lancomé Escape parfümünden biraz sıktı.Ağır bir kokuydu ama kendi kokusuyla karışınca çok hoşuna gidiyordu.Yatağın üstünde duran siyah çantayıda kapıp tekrardan salona geçti.Mesajlara bakmalıydı.Cat ve Craig.Gelmişti.Fazla bekletmediğini düşünerekten alt kata inip çıkışta ki aynaya son kez bakıp,kapıdan çıktı.Craig arabasına yaslanmış bir şekilde Eloa'ya bakıyordu.Tedirginleşmişti.Gözlerin üstünde olmasından hoşlansa bile galiba utanmıştı.Hızlı adımlarla yanına doğru yürüdü.Hafif bir tebessüm ile '' Fazla bekletmediğimi düşünüyorum,dimi ? diye sorup Craig'i incelemeye başlamıştı.2-3 haftadır görüşmemelerine rağmen bu çocuk hala taştı..

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 3:38 am

Yüzyıllar boyunca burada bekleyecek miydi? Tam yirmi dakika olmuştu onu bekleyeli. İstediği kadar mesaj atsın Eloe'nin fikrini asla değiştiremeyeceğini biliyordu. Kıyafet seçecekti, kendine bakacaktı, beğenmeyip tekrar kıyafet değiştirecekti.. Hayatında gördüğü en kararsız kızlardan bir tanesi idi.. Her evden alırken yaşanan sahne yaşanacaktı şimdi.. Çıkacaktı şu karşıda ki kapıdan, masumca bakacaktı.. Sanki en fazla beş dakikadır bekliyormuş gibi.. Craig buna alışık olduğu için sadece gülüyor ve ona kapıyı açıyordu.. Zaten daha fazla birşey yapsa n'olabilirdi ki? Eloe her zaman böyle olacaktı.. Craig her zaman kendine düşeni yapıp onu beklemek zorundaydı.. Temmuz ayının ortasında bu az şiddetli rüzgâr nereden çıkmıştı? Kürsel ısınma yüzünden mevsimler fazla birbirine girmişti. Ah Tanrı! Beklemekten saçmalama dakikaları başlamıştı.. Arka cebinden çıkardığı sigarayı yakarken zamanı geçirecek tek şeyin o olduğunu anlamış gibiydi. Düşmüş suradı, orada yaşlanacağını düşünüyordu sanki.. Sigarasından yaktığı ikinci dumanın ardından beklediği kapıdan hareketlenmeler gelmişti sonunda.. Kapı açıldığında her zamanki seksiliği ve güzelliğiyle bir prenses geliyordu sanki.. Gerçekten bu kızın hastasıydı.. Kendisinden bir yaş küçük olmasına rağmen, onu görenler on sekizlik bir çıtır demekten alamazlardı kesinlikle kendilerini.. o kadar güzel ve narindiki, bazen Craig bile ona kıyamıyordu.. Kendisine doğru ilerledikçe, sanki biri ciğerinden bir fırt çekiyordu, sigara gibi..

Alışıktı o bu tip sahnelere, ama neden başka gelmişti ki şu aciz bedenine? Yaklaştıkça biraz daha tutuluyordu büyünün etkisine.. Ama kendisini ağırdan tutmak zorundaydı. Hala Absynth'in etkisindeydi bu kesin.. Bu kadar salmazdı normal de kendisini. Eskisi gibi olmalıydı, vücuduna esir düşmemeliydi bu kadar.. 'Fazla bekletmediğimi düşünüyorum, dimi?' Beklediği sahneden şaşmamıştı. İstemsiz bir gülümseme yayılmıştı suratına, hem de hiç istemediği bir gülümseme.. 'Hayır bebeğim, alt tarafı yarım saat.. Seni bu araba ile bir saat beklediğimi de bildiğim için pek takmıyorum..' Gülümsemesini sırıtışa çevirirken kapısını çoktan aralamıştı Eloa'nin oturacağı ön koltuğun. Bindiği an kapadığı kapının ardından , kendi koltuğun ilerliyordu.. Bu gecenin müthiş geçeceği kesin birşey olmalıydı. Gecenin bu saatinde yolların boş olacağını da hesaba katarsa yarım saatlik yolu yedi dakika da gidebilirlerdi.. 'Emniyet kemerini bağla Eloa..' Sözünü bitirir bitirmez otomatik vitesi en altta bulunan 's' işaretine getirmişti.. Arabayı geldiği yöne çevirdikten sonra, ibreyi bir anda 240'a vurdurmuştu. O kadar hızlı gidiyordu ki, döneceği yerlerde bile hız düşürmüyordu. Eloa'nın duygularını az biraz tahmin etse de, gecenin bu saatin de asla yavaş gidecek biri değildi.. Tahmin ettiği gibi yedi veya sekiz dakika içinde varmışlardı otelin bulunduğu kısıma..

Durduklarında kendisinin bile başı dönüyordu. Belki bir buçuk aydan beri ilk defa bu kadar hıza ulaşıyordu. Adrenalinden olsa gerek kalbinin nasıl hızlı attığını arabayı durdurduğunda farketmişti.. Emniyet kemerinden kurtulup hemen Eloa'nın kapısını açmıştı. Onun şu an ki duygularını az biraz sezebiliyordu ama bedenini Craig'e bırakmaktan başka bir çaresi yoktu, en azından bir kaç saatliğine. Otele girdiklerinde herkesin kendisine selam vermesi çok normal miydi? Genellikle her kızla burada seviştiği için artık herkes onu tanır olmuştu. Eloa diğerlerinden farklı olsa da, otel hiç bir zaman değişmezdi değil mi? Kısa bir asansör macerasının ardından sonunda odaya girebilmişlerdi.. 'Kendini bir kaç saatliğine bana bırak Eloa.. Bunu yapabilirsin değil mi'

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 4:08 am

Craig'e bakarken erimemek mümkün değildi.Adeta çocuk 'Ben burdayım ! ' diye kızları kendisine çağırıyordu.Aman Tanrım..Nasıl bir zaaftır bu böyle.Saatlerce bu çocukla vaktini geçirse genede ona doyamayacağını biliyordu.Bu düşünceler içinde kaybolacak iken Craig'in sesiyle düşünceleri yok oldu. 'Hayır bebeğim, alt tarafı yarım saat.. Seni bu araba ile bir saat beklediğimi de bildiğim için pek takmıyorum..' Craig abartıyor olmalıydı.30 dakika bekletmemişti.Yada ah evet bekletmişti.Ama sonuçta Eloa bir kızdı,hazırlanmadan dışarı çıkması tam bir rezillik olurdu.Hem kendisini rahat hissetmesi açısından hemde yanındakine yakışması açısından.Ama genelde erkekler hödükçe yaklaştıkları için bu tarz şeyleri düşünmüyorlardı.Yüzündeki ifadeyi bozmadan Craig'in ön koltuğun kapısını açmasıyla arabaya bindi.Kendi arabası da vardı.Fakat bir erkeğin kendisini kapıdan almasını ve bu bekletme muhabbetlerini seviyordu Eloa.Emniyet kemerini bağlaması gerektiğini düşünüyordu.Craig de öyle söylemişti.Arabayı çok hızlı kullanacağını biliyordu Craig'n.Ama ona meydan okurcasına emniyet kemerini bağlamadı.Tamda tahmin ettiği gibi olmuştu.Hızlı sürüyordu,çok hızlı..Hızı sevmesine rağmen bu Eloa'ya bile fazlaydı.Yüzü biraz ekşimesine rağmen bozuntuya vermeyi düşünmüyordu.Bir an için şu arabadan inmek istiyordu.Sonrası zaten tamamen Craig'e ait olacaktı.Garipsiyordu bunu ama genede onu arzulama isteğine karşı koyamıyordu.Koyabileceğini de sanmıyordu zaten.Solu dönmeleriyle aklındaki bu düşünceleri silip attı.Geldikleri için neredeyse Tanrı'ya şükür edecek duruma gelmişti Eloa.Kapıyı açmasıyla arabadan indi.Başta biraz sarsılır gibi olmasıyla hemen toparlandı.Silkinip Craig'le otele girdiler.Herkesin dönüp onlara bakmasına pek bir tepki vermedi.Aklından türlü türlü düşünceler geçiyordu ama bunlara takılmadı.Asansörle kısa sürede odaya çıktılar.Sadece Craig'le buraya girerken görüldüğü için Gossip Girl'e haber olmaktan korkuyordu.Her haber,popülariteden bir yıkımdı ikisi içinde.Ama aslında yakalansalar da hoş olurdu.Gisela'nın haberi okuyunca yüz ifadesinin değişeceğini bildiğinden bu fikir Eloa'nın bile hoşuna gitmişti.'Kendini bir kaç saatliğine bana bırak Eloa.. Bunu yapabilirsin değil mi' diye Craig'n sormasıyla artık bunları düşünmemesi gerektiği kararına vararak dudaklarını araladı ''Bilmiyorum,bu sana bağlı '' diyerekten şüpheci gözlerle Craig'e baktı..Emin değildi.Kendini bırakıp bırakmaması aslında Craig'e bağlıydı.

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 4:40 am

'Bilmiyorum,bu sana bağlı' Sonunda yalnız kalabilmişlerdi işte.. Eloa'da herşeyi bırakmışa benziyordu. Peki içi de istiyor muydu burada yaşanacakları? Gözleri yalan söylemezdi kimsenin ama gözlerine bakacak kadar bile cesareti yoktu.. İki haftadan sonra böyle bir yalnızlık iki taraf içinde iyi olacak belki.. Eloa'nın güvensiz bakışlarını hissetse de kendisine güvendirtmeliydi.. Eli ilk başta üzerinde ki siyah ceketi çıkartmıştı.. Bu gece sadece kendisine ait olmalıydı, başka hiç kimse olmadan. Bunu oda istiyordu, tedirginde olsa istiyordu işte farkedebiliyordu.. Önce dudağına ani ve yumuşak bir öpücük kondurmuştu. Aralarında en fazla beş metre olan yatağa doğru ilerletirken dudağına kondurduğu öpücükleri daha da sıklaştırmıştı. 'Bu gecen sadece bana ait.' Odanın sıcaklığı bazı şeyleri ileri derece de sıklaştırıyordu.. Odanın sıcaklığı istediği kadar eksilere düşse de artık bazı şeylerden kaçış olmayacağı açık ve netti.. Zaaflarını kullanmadan olmalıydı herşey. Eloa'nin kendisine karşı olan zaaflarını kullanmadan, nötr bir şekilde olmalıydı ve olacaktı da zaten.. Tek korkusu red edilmekti. Sonuçta ilk defa bu kadar yakınlaşmışlardı ve sert bir tepki gelebilirdi karşısındakinden.. Buna emin olamadığı için sadece öpücüklerle kalıyordu. O zaten yapacağı karşı hamle ile belli edecekti herşeyini..

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 4:58 am

Güvenmek..Ne zor iş ! Hele de karşında ki zaaflarının olduğu , hareketlerini kestiremediğin biriyse .. Zaafını kullanmasa bile bunu istiyordu,evet.Ama ister istemez içinde ki endişe Eloa'yı adeta yiyip bitiriyordu.Bunları düşünürken bir yandanda siyah ceketini çıkarmıştı.Çıkarmasıyla aniden gelen yumuşak öpücükle içi ürperdi.İstese şuan reddedebilirdi.Buradan çekip gidebilirdi de ama ona karşı bilmediği bir şeyler vardı.Bunu kendi isteğiyle yapmalıydı.Craig öpücükleri sıklaştırırken yatağa doğru ilerlediklerinin farkındaydı.Ama hala tepkisizdi.Karşılık vermekte hala tedirgindi. 'Bu gecen sadece bana ait.' Bu cümle..Daha da bir cesarete getirmişti Eloa'yı.İlk defa bu kadar yakınlaştıklarını farketmişti.Oda da sadece Craig ve kendisi vardı.Bu şansı tekrar yakalayabilir miydi hiç bir fikri yoktu.Sadece şuan zamanı değerlendirmeliydi.Kendini daha fazla tutamayıp karşılık vermeye başladı,onu hissetmek istiyordu.

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 7:05 pm

Karşılık almasıyla birlikte herşey şimdi başlamıştı asıl.. İsteyerek mi vermişti? Eloa'yı tanıyordu; İstediği kadar zaafı olsun, istemezse yapmazdı.. Küçük bir baskı ile onun yatağa uzanmasını sağlamıştı. 'Bu güzellik sana fazla..' Ona böyle saatlerce bakabilirdi, hiç birşey olmamış gibi davranarak.. Dudağına koyduğu ilk sıcak ve kesik bir öpücük ile başlatmıştı geceyi ve hala onunla devam ediyordu. Tepeden baktığında doğal güzelliğin en güzel açıklaması idi karşısında ki.. O kadar tatlı ve seksi duruyordu ki.. Şu zamana kadar ilişkiye girdiği veya seviştiği hiç bir kıza benzemiyordu nedense.. Bunu ona da söylemek isterdi ama karakteristik yapısına uymazdı ki.. Sessiz ve fazla içine kapanık bir yapısı vardı, buna rağmen fazla çekici bir fiziksel yapıya sahip olduğu için hiç bir zaman sıkıntı çekmemişti.. Peki burdan sonra n'olacaktı ki? Eloa ile asla bir ilişkiye başlayamazdı. Daha doğrusu o kimse ile bir ilişki yaşayamazdı ki.. Eloa ile üç dört senedir tanışıyorlardı ve Eloa'nın bunu tahmin etmesi için şu an hayatının çok minik bir kısmını verebilirdi.. Sessiz ve biraz da romantik bakıyordu gözlerinin içine.. Uzun süreli bir öpücük kondururken dudağına elleri pürüzsüz bacaklarında geziniyordu.. Uzun süredir hissetmek istediği tenlerden biri ile şu anda aynı yatak da idi ve üstünde ki rahatlık daha önce hiç olmadığı kadar yüksek bir seviyedeydi..

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 7:32 pm

Yatağa uzanan Eloa sadece bu anı yaşamak istiyordu.Keşke Craig'in yapısı böyle olmasaydı.Sadece bir geceliğine onun olmak,onunla olmak bile güzeldi aslında .. Buna bile razı olabiliyordu.En baskın zaafı olan kişiydi.Her erkekten biraz daha öte .. Craig'e karşılık verirken çok tepkisiz kaldığını düşünüyordu.Kendisine bakan sessiz ve hafif romantik gözlere bakmaya nedense cesaret edemiyordu.Bulundukları durumdan utandığı için mi yoksa başka bir şey mi vardı ? Bunu kendisi düşünmek bile istemiyordu.Onu tavlamak çok zordu.En fazla hoşlantıya kadar götürebilirdi.Oldukça sinir bozucu.Öperken arada kendini hafiften geriye çekiyordu.Böyle yaptıkça Craig biraz daha yakınlaşıyordu.Bacaklarında gezinen eli ise Eloa'yı hemen huylandırmıştı çok hassastı.Tabi kendi eli de rahat durmuyordu ki.Direk Craig'in gömleğinin düğmelerine gitmişti.Bir yandan öpmeye devam ederken bir yandanda düğmelerini açıyordu.

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 8:11 pm

Düğmeleri ortadan başlayarak açılmaya başlamıştı ve bunları yapan Eloa idi.. Eğer bu kadar romantik bir anda olmasalar gerçekten kahkaha atabilirdi.. Böylesine çekingen bir kızın bu kadar ileri gitmesi bile kahkahalarla karşılanabilecek bir gösteri idi.. Yaşına göre dolgun ve olgun vücutu karşısında etkilenmemek mümkün değildi, ama fazla ileri gidemezdi onunla.. Hem bakire idi hem de küçüktü.. Evet belki aralarında sadece bir yaş vardı ama bir sene bile insanın üzerinde büyük etkiler bırakıyordu. Düğmelerini açmasına bile izin vermemeliydi belki de ama kendisini engelleyemiyordu, bedenini istese de; Onun bunu bilinçsizce yaptığını düşünüyordu. Yaşına göre iyi öpüşüyor olabilirdi, belki vücudu çok güzeldi.. Ama bunlar hiç bir şeyi değiştirmemeliydi.. Bir kızla ilişkiye girmek herşey demek olmamalıydı.. Bir anlık kendine verdiği cesaret ile çekmişti dudaklarını dudaklarından. Yataktan hızlı bir hareketle çekmişti kendini.. Hiç birşey söylemeden gömleğinin sadece dört düğmesini iliklemişti.. 'Hala fazla küçüksün Eloa. Burada olacaklardan daha sonra pişman olabilirsin. Sana çok fazla değer verdiğim için bu geceyi burda bitiriyorum. Dışarıda seni bir araba bekliyor, evine bırakacak. Emin ol sadece pişman olmaman için.' Sözünü bitirir bitirmez, kendinin odanın dışında bulmuştu. Her zaman kendi için doğru olan şeyi yapmıştı, ve yine aynısı olmuştu.. Eloa'nın kendine kızmaması için dua ederken, Giselle'nin yanına gitmek için öncelikle kıyafet değiştirmeliydi.. Eloa'nın ağır kokusunu Giselle'nin seveceğini düşünmüyordu..

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 8:31 pm

'Hala fazla küçüksün Eloa. Burada olacaklardan daha sonra pişman olabilirsin. Sana çok fazla değer verdiğim için bu geceyi burda bitiriyorum. Dışarıda seni bir araba bekliyor, evine bırakacak. Emin ol sadece pişman olmaman için.'
Ah lanet cesaret .. Elleri nasılda gömleğe gitmişti anlamıyordu.Haklıydı.Kızmayacaktı.Ama içinden sövmek de geçmiyor değildi.Craig odadan çıkıp gidince Eloa yataktan kalkıp kapının eşiğine bıraktığı siyah çantayı alıp odada ki koltuğa oturdu.Çantanın içinden telefon ve sigara çıkardı.İlk olarak sigarasını yaktı ve sonrada telefonuna gelen mesajları kontrol etti.Blaise ve Connor'la buluşacaktı.Bunları hangi güne sığdıracaktı ki ? Daha yarın maskeli balo vardı.Sigarası bitince eşyalarını çantasına koydu ve saçını başını düzeltip odadan ayrıldı.Dışarı çıkınca Craig'n onu aldıracağı arabanın şoförünün ona ilerlemesiyle elini kaldırıp binmek istemediğine dair işaret verince telin önünde ki taksilerden birine binip eve geri döndü.

Konu: Geri: The NY Salı Tem. 20, 2010 10:37 pm

Eloa West / +2 ün puanı
Craig Justin Archman / +3 ün puanı